Süre                : 1 Saat 15 dakika
Çıkış Tarihi     : 07 Şubat 2009 Cumartesi, Yapım Yılı : 2009
Türü                : Drama
Taglar             : New York,Eşcinsel,Ikamet eden yabancı,AIDS,Gay club
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Leopard Drama
Yönetmen       : Richard Laxton (IMDB)
Senarist          : Brian Fillis (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : John Hurt (IMDB)(ekşi), Denis O'Hare (IMDB), Jonathan Tucker (IMDB)(ekşi), Cynthia Nixon (IMDB)(ekşi), Swoosie Kurtz (IMDB)(ekşi), Nick Adams (IMDB), Jeff Applegate (IMDB)(ekşi), Silver Bramham (IMDB), Twinkle Burke (IMDB), David Douglas (IMDB), Benjamin Eakeley (IMDB), Alex C. Ferrill (IMDB), Amy Gaipa (IMDB), Robert Gomes (IMDB), Craig muMs Grant (IMDB), Stephen Guarino (IMDB), Andrew Halliday (IMDB), Blake Hammond (IMDB), Peter Simon Hilton (IMDB), Ted Koch (IMDB), Arlene A. McGruder (IMDB), Richard Joseph Paul (IMDB), Craig Ramsay (IMDB), Peter Reardon (IMDB), Leslie Shenkel (IMDB), Michael Sirow (IMDB), Joseph Basile (IMDB), Monika Baskiewicz (IMDB), Kevin Cannon (IMDB), Justin Doescher (IMDB), Kara Emry (IMDB), Daniel Fainman (IMDB), Kathryn Gerhardt (IMDB), Bobby Guarino (IMDB), Johnathan Hallgrey (IMDB), Richard Hecht (IMDB), Clover Honey (IMDB), Tanzeel Kayani (IMDB), Ashley Klein (IMDB), Anna Kuchma (IMDB) >>devamı>>

An Englishman in New York (~ Anglik w Nowym Jorku) ' Filminin Konusu :
An Englishman in New York is a movie starring John Hurt, Denis O'Hare, and Jonathan Tucker. The later years of Quentin Crisp's life in New York City.

Ödüller      :

Berlin Film Festivali:Special Teddy


  • "sting'in belki de cok bir ozelligi olmasa da sarkisi kadar cok sevdigim klibi... klibinde taktigi atkinin aynisina sahip oldugumu farkettikten sonra, o yil benim icin bahar gec gelmisti."
  • "$arkida aslinda i like my toast done on one side denmektedir, sozlukteki bir takim iddialarin aksine. benden ba$ka hangi manyak boyle aksiyomlarin pe$inde ko$ar onu da bilemiyorum."
  • "şu sözlükte bu nickli bir yazar olduğunu bilmek bile yüz güldürüyor. ne iyi etmiş bu nicki seçmekle..saygı duydum şerefsizim. helal olsun.."
  • "tuhaf bir şekilde istanbula gittiğimde kafamda çalıp duran şarkı. ankarayı seven ve her daim saçma bir şekilde savunan bir tutumla alakası olsa gerek. (bkz: legal alien)"
  • "senelerce nakaratını "i'm an alien i'm a little alien" şeklinde söyleyip durmuşum ben bu şarkının(bkz: yanlış anlaşılmış şarkı sözleri)"
  • "bir sting klasiği"
  • "(bkz: koyden indim sehire)"
  • "(bkz: macera dolu amerika)rafet yazınca taşak konusu sting yazınca efsane şarkı"
  • "ortaokul yıllarımda çılgın bir gazla sürekli dinlediğim, söylediğim şarkı. hayır ingiliz değilim, new york'ta hiç değilim, bana ne oluyorsa..."
  • "(bkz: alien ama legal)(bkz: yeditepe ama burslu)"
  • "istanbul'daki azerbaycanlı gibi bişeydir"
  • "anadolu versiyonu icin:(bkz: neden geldim istanbul a)"
  • "yine bir arkadaşın açıklaması ile:ikimiz de ingilizce konuşuyoruz ama bi temassızlık var"




Facebook Yorumları
  • comment image

    sting'in belki de cok bir ozelligi olmasa da sarkisi kadar cok sevdigim klibi... klibinde taktigi atkinin aynisina sahip oldugumu farkettikten sonra, o yil benim icin bahar gec gelmisti.


    (melissaki - 28 Mayıs 2002 14:45)

  • comment image

    öyle sıradan bir şarkı değil bu! dinleyen herkese de sırrını söylemeyen bir parça aynı zamanda..

    ilk başta nasıl bir melodi acaba diyorsunuz parça başlarken. sonrasında kendinizi sadece ritme bırakıyorsunuz. sting'in elinde şemsiyeyle belirdiği ilk an işte budur diyorsunuz. ilk halleri sting'in. saçları uzun, temiz bir yüz filan. ses aynı ses, ton aynı ton. sonra yavaş yavaş yürümeye başlıyor bizimki. parçayla birlikte tabiki. sonrasında beliren yaşlı teyzemiz. siyah-beyaz çekildiğinden olsa gerek, klip o karlı havanın soğukluğunu yaşatıyor size. hafif titretiyor..

    parçanın yazılış amacı belli. ingiltere'yi terk edip new york'a yerleşen bir ingiliz'in hikayesi. bizim olayımız bu değil tabiki, olmazda zaten. daha çok oradaki yabancılaşmayı almışız biz parçadan. hani böyle ortada piç gibi kalma filan. aynen bu tabir; "ortada piç gibi kalmak!"
    tanımadığınız, hiç haz etmediğini insanların içinde kendinize ait bir şeyler bulmaya çalışmak filan. buradaki ingiliz çaya hasret, onu istiyor. kendi çayını, o kültürü olmayan kahveyi değil! bunu isterken öyle bir halle istiyor ki siz de diyorsunuz aynı anda; "bende böyleyim işte.."

    dahası var. sting öyle bir ahenk katmış ki parçaya, dinlerken sanki hep devam etsin dercesine tekrar basıyorsunuz tuşa. baştan çalıyorsunuz..
    kendinizi bulmak kolay bu parçada, bilmem nerelerde yaşayıp da oraya ait olamama durumları. özlenen bir şeyler filan bulma telaşı, bulamamanın hüznü!
    yazık ediyor insan kendine bu parçayı dinlerken, farkında olmadan hemde.
    her seferinde bir kaç bişey alıp gidiyor parça hiç sormadan, sordurmadan...


    (sutyen kullanmayan memeli hayvan - 4 Ocak 2010 01:13)

  • comment image

    tuhaf bir şekilde istanbula gittiğimde kafamda çalıp duran şarkı. ankarayı seven ve her daim saçma bir şekilde savunan bir tutumla alakası olsa gerek.
    (bkz: legal alien)


    (gosdex - 18 Haziran 2010 11:13)

  • comment image

    şarkının ortasındaki bateri solosunu sting'in amcasının oğlu "lawrence sting" atmıştır.. zira böylesine sikko bir bateri solosunun o kadar gereksiz bir şekilde şarkının orta yerine çöreklenmesini ancak "sting bizim oğlan da davul çalıyor çalsın mı sizle" şeklindeki bir ricaya baglayabiliyorum.


    (azuth - 22 Ekim 2010 20:54)

  • comment image

    i don't drink coffee i take tea my dear
    i like my toast done on the side
    and you can hear it in my accent when i talk
    i'm an englishman in new york

    see me walking down fifth avenue
    a walking cane here at my side
    i take it everywhere i walk
    i'm an englishman in new york

    i'm an alien
    i'm a legal alien
    i'm an englishman in new york
    i'm an alien
    i'm a legal alien
    i'm an englishman in new york

    if "manners maketh man" as someone said
    then he's the hero of the day
    it takes a man to suffer ignorance and smile
    be yourself no matter what they say

    i'm an alien
    i'm a legal alien
    i'm an englishman in new york
    i'm an alien
    i'm a legal alien
    i'm an englishman in new york

    modesty, propriety can lead to notoriety
    you could end up as the only one
    gentleness, sobriety are rare in this society
    at night a candle's brighter than the sun

    takes more than combat gear to make a man
    takes more than license for a gun
    confront your enemies, avoid them when you can
    a gentleman will walk but never run

    if "manners maketh man" as someone said
    then he's the hero of the day
    it takes a man to suffer ignorance and smile
    be yourself no matter what they say

    i'm an alien
    i'm a legal alien
    i'm an englishman in new york
    i'm an alien
    i'm a legal alien
    i'm an englishman in new york


    (kalliste - 13 Temmuz 2000 20:25)

  • comment image

    i'm a englishman in new york.

    kendini evinden ayrilmis hisseden insanin kendini ifadesi. kendini bulundugu ortamda garipsemesi ve neydim ne oldum demeyen, i was e englishman but now i'm a americanman in new york demeyen insandan dokulen cumle.


    (encre - 13 Temmuz 2000 20:37)

  • comment image

    ortaokul yıllarımda çılgın bir gazla sürekli dinlediğim, söylediğim şarkı. hayır ingiliz değilim, new york'ta hiç değilim, bana ne oluyorsa...


    (moonwell - 16 Haziran 2011 13:29)

  • comment image

    adam kelimesinin sözlükteki karşılığına sting yazılması için çok güzel bir nedendir bu şarkı.

    ben kahve içmem tatlım, çay alırım
    ve tek dilim ekmekten yapılmış tost severim
    ve ben konuştuğumda aksanımdan bunu anlayabilirsiniz
    ben bir ingiliz erkeğiyim new york'ta

    beni beşinci caddede yürürken görebilirsiniz
    yanımda gittiğim her yere götürdüğüm bastonumla
    ben bir ingiliz erkeğiyim new york'ta

    ben bir yabancıyım
    ben yasal bir göçmenim
    ben bir ingiliz erkeğiyim new york'ta
    ben bir yabancıyım
    ben yasal bir göçmenim
    ben bir ingiliz erkeğiyim new york'ta

    ve eğer birilerinin söylediği gibi, bir adamı adam yapan davranışları ise
    o zaman bu adam günün kahramanıdır
    cehaletinin acısını çekip gülümseyebildiğinde
    herkes ne söylerse söylesin kendi gibi olabildiğinde

    ben bir yabancıyım
    ben yasal bir göçmenim
    ben bir ingiliz erkeğiyim new york'ta
    ben bir yabancıyım
    ben yasal bir göçmenim
    ben bir ingiliz erkeğiyim new york'ta

    tevazu ve dürüstlük kötü bir şöhrete de sebep olabilir
    yapayalnız da kalabilirsin
    nezaket ve ağır başlılık bu toplumda nadir görüldüğü için.
    gecenin karanlığında mum güneşten daha evladır

    bir adamı adam yapmak için silahtan fazlası gerekir
    bir silah ruhsatından fazlası
    düşmanlarınla yüzleşmen, yapabildiğinde onları görmezden gelebilmen gerekir
    nazik bir adam yürür ama asla koşmaz

    ve eğer birilerinin söylediği gibi, bir adamı adam yapan davranışları ise
    o zaman bu adam günün kahramanıdır
    cehaletinin acısını çekip gülümseyebildiğinde
    herkes ne söylerse söylesin kendi gibi olabildiğinde

    ben bir yabancıyım
    ben yasal bir göçmenim
    ben bir ingiliz erkeğiyim new york'ta
    ben bir yabancıyım
    ben yasal bir göçmenim
    ben bir ingiliz erkeğiyim new york'ta


    (sister blister - 11 Kasım 2012 18:23)

  • comment image

    gerçek hikayesi şu şekildedir:

    tam bir britanya köpeği olan sting, yeni geldiği new york'ta bi kafede oturmakta, ingiliz ingiliz hareketler yapmaktadır. sting kafede çayına süt ekler, masasına oturanlarla aksanlı aksanlı konuşur, bollokslu mollokslu laflar eder. bu hareketleri bikaç new york'lu fırlamanın dikkatini çeker ve elemanlar sting'i kıl etmek için taklidini yapmaya başlarlar, işte böyle "wat the 'eck 's tis", "milky, innit?" "bollocks!" falan diye. bir ingiliz centilmeni olan sting ilk başta adamları kaale almaz ama bir müddet sonra adamlar alenen sting'e bakıp bakıp gülmeye başlayınca dayanamaz ve dönüp "arkadaşım ananızın yoğurtlu mını mı gördünüz ne bakıyorsunuz buraya mal mal sıfatını sktiklerim" der. (bir ingiliz olduğu için enteresan teşbihler yapan sting, daha sonra adamların fok suratlı olduklarını söyleyecektir, nakarattaki fokumsu ses de buna bir göndermedir) ortalık bi anda karışır, adamlardan biri sting'in ağzının ortasına sümsüğü koyar, sting de şarkıda da bahsettiği bastonunu heriflerden birinin gafaya ekleştirir. bunları ayırırlar, sting daha fazla arbede çıkmasın diye hesabı ödeyip kafeyi terk eder. tam çıkarken kafedeki yaşlılardan birinin "mına koduğumun ingilizleri, hem lord gibi takılırlar hem de olay çıkartırlar uyuz oluyorum bunlara" dediğini duyar, sting artık sinirden ağlamaklı olmuştur.

    oteline döner, duş alır duvarları yumruklar ama hırsını alamaz. hemen kağıt kalem çıkartıp duygularını yazmaya başlar, "be yourself no matter what they say" yazarken artık kendini tutamaz, koca sting şakır şakır ağlamaktadır. sting'in gözyaşları ile ıslanmış bu kağıt daha sonra bir açık artırmada fahiş fiyata gidecektir.

    işte bu şaheserin hikayesi böyledir. hani o ortadaki şarkı ile kelalaka gibi görünen davul partisyonu var ya, işte o davul sting'in kafede karıştığı kavgayı anlatır ve dinleyiciyi şarkının dinginliğinden uzaklaştırıp biraz rahatsız etmeyi amaçlar.

    sting bu şarkının gerçek hikayesini oprah winfrey'e anlattıktan sonra "allah kimseyi gurbete düşürmesin" demiş ve canlı yayında gözyaşlarına hakim olamamıştır.


    (resimhane - 25 Kasım 2012 08:51)

Yorum Kaynak Link : englishman in new york