Süre                : 1 Saat 46 dakika
Çıkış Tarihi     : 03 Mart 2011 Perşembe, Yapım Yılı : 2011
Türü                : Romantik,Bilim Kurgu,Heyecanlı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Universal Pictures , Media Rights Capital (MRC) , Gambit Pictures
Yönetmen       : George Nolfi (IMDB)(ekşi)
Senarist          : George Nolfi (IMDB)(ekşi),Philip K. Dick (IMDB)
Oyuncular      : Matt Damon (IMDB)(ekşi), Emily Blunt (IMDB), Lisa Thoreson (IMDB), Florence Kastriner (IMDB), Michael Kelly (IMDB)(ekşi), Phyllis MacBryde (IMDB), Natalie Carter (IMDB), Chuck Scarborough (IMDB), Jon Stewart (IMDB), Gregory P. Hitchen (IMDB), Darrell Lenormand (IMDB), Michael Bloomberg (IMDB), Kar (IMDB), RJ Konner (IMDB), Susan D. Michaels (IMDB), Anthony Mackie (IMDB), Gregory Lay (IMDB), Lauren Hodges (IMDB), James Carville (IMDB), Mary Matalin (IMDB), John Slattery (IMDB), Amanda Warren (IMDB), Anthony Ruivivar (IMDB), Sandhi Santini (IMDB), Laurie Dawn (IMDB), Christine Lucas (IMDB), Betty Liu (IMDB), Jim Edward Gately (IMDB), Don Hewitt (IMDB), Venida Evans (IMDB), Kyoko Bruguera (IMDB), David Gregoire (IMDB), Julie Hays (IMDB), Fabrizio Brienza (IMDB), David Bishins (IMDB), Kate Nowlin (IMDB), Rob Yang (IMDB), Jennifer Ehle (IMDB), Johnny Cicco (IMDB), Pedro Pascal (IMDB) >>devamı>>

The Adjustment Bureau (~ Kader Ajanlari) ' Filminin Konusu :
Politikacı ve balerin arasındaki aşk hikayesinde gizemli olaylar gerçekleştir. İkisinin bir araya gelmesini istemeyen gizemli güçler onları ayrımak için herşeyi yapacaklardır. Acaba başarılı olabilecekler midir?

Ödüller      :

Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films:Saturn Award-Best Supporting Actress


  • "fringe dizisindeki observerleri alıp üstüne film çekmişler gibi duruyor."
  • "(bkz: saatleri ayarlama enstitüsü)"
  • "türkiye'de "kader ajanları" olarak gösterime girecektir. helal olsun çok güzel isim bulmuşlar... yalnız "selvi boylum al yazmalım" olarak da çevirebilirlerdi sanki..."
  • "o chairman'ın bir bana yazdığı plana bak bir de diğerlerine. elbet bir gün yakalarım o şapkalardan birini de, yapışırım senin yakana. haysiyetsiz."
  • "mutlu sonun yakışmadığı filmlerdendir."
  • "rahat izlenen sıkmayan bir film. uzun bir süre kahramanımızın hafızasının reset'lenmesi suretiyle filmin bourne serisine bağlanmasını bekledim. olmadı."
  • "annem haklıymış; gece altına işersen melekler yanına gelmez. nasıl olur da bir kadın nikahında topuklu ayakkabı giymez? yaldır yaldır koşacağını mı öngördü?"
  • "pkd'nin adjustment team adlı hikayesinden uyarlanan george nolfi filmi. kader mefhumu ile uğraşıyor. enteresan."
  • "matt damon'un ilk depoya alınıp "bizden bahsedersen beynini sileriz haa" tehdidi yapıldığında, bournevari bir "yine mi yaa" bakışı yaptığı film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    türkiye'de "kader ajanları" olarak gösterime girecektir. helal olsun çok güzel isim bulmuşlar... yalnız "selvi boylum al yazmalım" olarak da çevirebilirlerdi sanki...


    (forrestgump - 24 Şubat 2011 21:01)

  • comment image

    darkcity ile alakası yok. filmi bu akşam (perşembe) istinyepark'taki özel gösteriminde izleme şansım oldu. gayet güzeldi. fringe'in gözcülerini, matrix'in arka-kapılarını andırsa da baştan sonra seyri akıcı hoş bir film olmuş. artı "kader ajanları" ismi de hiç sırıtmıyor, gayet amacına hizmet ediyor. film sadece yeterince karanlık değil. hani p.k. dick duyunca insan biraz karanlık atmosfer bekliyor ama onun yerine "aman tanrım" tadı var. sıcak yani...

    yalnız öngösterim de ne özenliydi öyle. içkiler, meyva suları, aparatif kanepeler, filme girerken bedava mısırlar vs vs vs.. ama yeterince sağlam ajanları yokmuş ki ben bunlara kız arkadaşım da dahil kaçak olarak dahil olabildim...


    (matrix - 4 Mart 2011 00:09)

  • comment image

    film sıkılmadan izlenen, ana teması aşk olan, bilimkurgu öğeleri sadece arka planını süsleyen bir film. matt damon ile emily blunt güzel bir kimya yakalamış, emily blunt'ın karakteri filmin başında daha aktif ve alışılmışın dışında bir kadın karakter oynayacak izlenimi verse de film boyunca oradan oraya sürüklenen klasik pasif kadın karakter olarak kalıyor.

    -- spoiler --
    filmin en büyük başarısı, mistik, ilahi öğelerin (tanrı, melekler, kader, vs...) hiç sırıtmadan devasa bir bürokratik yapı olarak kurgulanmış ve akıcı bir şekilde aktarılmış olması.
    -- spoiler --


    (milleplateaux - 4 Mart 2011 05:31)

  • comment image

    sıkmadan ilerleyen, temelde aşk filmi diyebileceğimiz ama etrafına matrix, wanted, gibi filmlerden baharatlar serpiştirilmiş film.
    sonu ve bazı bölümler biraz yavanmış gibi gelse de, vizyondaki diğer filmlere göre öncelik tanınabilir.

    hatta şöyle söyleyeyim,
    eğer sinemaya gittiğinizde önünüzdeki afişlere bakarken kız arkadaşınızın gözü aşk tesadüfleri sever, ya sonra gibi filmlere kayıyorsa ve bunalacağınızı hissediyorsanız bu film kurtarıcınız olabilir.


    (callejee - 4 Mart 2011 20:58)

  • comment image

    fragmanını izlediğimde mutlaka izlemeliyim diye düşündüğüm, izleyince hiç de beklediğim gibi olmayan film. biraz toplama hissi bıraktı bende, ama parçalar uyumsuz.

    --- spoiler ---
    lost roomdaki gibi kapı ve geçişler kullanılmış, anahtar yerine bir şapka gerek.
    ajanlar momo kitabındaki duman adamlar gibi.
    ---
    spoiler ---


    (stolenegg - 7 Mart 2011 10:32)

  • comment image

    --- spoiler ---
    o chairman'ın bir bana yazdığı plana bak bir de diğerlerine. elbet bir gün yakalarım o şapkalardan birini de, yapışırım senin yakana. haysiyetsiz.
    ---
    spoiler ---


    (atav - 9 Mart 2011 22:41)

  • comment image

    bir philip k. dick uyarlaması olmasıyla beraber, büyük usta isaac asimov'un resmen yalayıp yutarak okuyup ardından bir daha ve bir daha okuduğum müthiş romanı the end of eternity ile de paralelikler taşımakta kanımca. olaya kabaca ayarmatik (bkz: adjustment) amcaların gözünden bakınca yani. ya da, aslında pek değil gibi sanki... neyse, kitabı okuyanlar bilir ve anlar ne demek istediğimi.

    bu arada; ben filmi beğendim, baya bi beğendim hem de. henüz izlememiş olanlar burada okuduklarını pek sallamayıp filme bir şans vermeliler bence.


    (sierra leone - 19 Mart 2011 13:19)

  • comment image

    yüksek iq* sahibi, nasa terk, akademi jürisinden bozma sözlük yazarları arkadaşların bariz bir şekilde "bakın ben çok zekiyim, iq seviyem en az 90 ama kendimi geliştirmeye müsaitim. ne kadar zekiyim demiş miydim? pardon bir an farketmediniz sandım" mesajı vermek için bok attığı film. yav arkadaş sen neymişsin böyle. neden harcanıyorsun buralarda. amına koyum sanki maskeli beşlerden bahsediyor dalyarrak.


    (cemtakifriedchicken - 1 Temmuz 2011 12:22)

  • comment image

    her romantik filmin içine fazlaca kurgu karıştırılması gerektiğini gösteren film. bugüne kadar izlediğim en iyi ilişki temalı filmdi diyebilirim.

    her şeyden önce akışı mükemmel. filmin başlaması ve bitmesi arasında yaklaşık 100 dakikalık bir süreç var ama hayatınızın en hızlı geçen 100 dakikalarından birisi olabilir. bu tür filmlerin genel sorunu olan, belirli bir bölümünde yavaşlayıp, olayların çözümüne kadar geçen sıkıcı bölüm minimum seviyelerde tutulmuş. baş adamımız kendini alkole vermiyor, sokaklara vurup avare avare dolaşmıyor, sulara isim yazmıyor. bunun en büyük sebebi de hikayenin oturtulduğu ve gayet sağlam kotarılmış kurgu. açıkçası filme başlarken beni bu kadar içine çekebileceğini tahmin etmiyordum. sağlam filmler arşivimde ve en önemlisi bunların arasında ayrı bir yeri olan, ''mutlu eden filmler'' kategorisinde baya üst sıralarda yer buldu.

    oyuncu kalitesi bakımından gayet üst düzeyde olduğunu söyleyebiliriz. alan rickman gibi hem sesine, hem de oyunculuğuna hasta olduğum aktörlerden terence stamp bu filmde de ön plana çıkmayı başarmış. bu adam yıllanmış şarap gibi, her izlediğim filminde biraz daha hayranı oluyorum. matt damon klasik koş, yakala, hopla, zıpla, boyun kır rollerinden uzakta da ne kadar başarılı olduğunu bir daha gösteriyor. gerçi arada bir iki adamı tartaklamadan duramamış ama yine de ajanımsı rollerden uzaklaştığı her filminde olduğu gibi burada da çok başarılı. emily blunt ise tek kelime ile güzel. filme estetik katan unsur olmuş ve bu kadar kaslı bir filme tek başına kıvrım veren oyuncu olmuş. çok yakışmış.

    --- spoiler ---

    filmi izlerken gerçek manada acı çektim. tırnaklarımı yedim, bitirdim. hayatının hatunu ile karşılaşan adamın peşini bırakmayan zıkkımlar bana gerçek manada çile çektirdi. kurgu olsa bile aslında hayatın çok içinde bir durum. şöyle tasvir edeyim: otobüste yolculuk ederken kaldırımda yürüyen o kızı görürsünüz ya(ya da duruma göre oğlanı), siz de kafanızı kör açıya kadar çevirme hissi yaratan, ah be çektiren, işte filmin kısa özeti bu. ya kafanızı öne çevirirsiniz ve otobüsün sizi götüreceği yere razı olursunuz veya otobüsü durdurup aşağı atlar ve şansınızı denersiniz. gerçi filmdeki durum otobüsü durdurmak kadar basit değil ama o da film hilesi artık, idare edin. sonuç itibari ile çok eğlenceli olmuş.

    ---
    spoiler ---

    her durum, her ruh hali için tavsiye edebileceğim bir film. karalar da bağlamış olsanız, bira-mısır eşliğinde de izleyecek bir şey arıyorsanız, adresiniz bu film. hem de mutlu olma garantili!


    (kon - 4 Eylül 2011 16:19)

  • comment image

    annem haklıymış; gece altına işersen melekler yanına gelmez.

    --- spoiler ---

    nasıl olur da bir kadın nikahında topuklu ayakkabı giymez? yaldır yaldır koşacağını mı öngördü?

    ---
    spoiler ---


    (seyduna sahrud - 10 Aralık 2011 00:25)

  • comment image

    kült değil, klasikleşmeyeceği de aşikar. fakat bu film kötü değil. sıkıcı hiç değil. ben keyifle izledim ve eğlendim. pazar günümü fazlasıyla keyiflendirdi.
    yok "onun busuna benziyor", yok" şunun şusuna benziyor" diyenler; her tarafta subliminal mesajlar arayan sefer darıcı gibisiniz. evladım bir şeyi bir şeye benzetmek istedikten sonra benzetirsin. yok matrix'miş, yok bilmemneymiş, yok movie makerla yaparmış. yap da izleyelim beyim.


    (waryemez - 5 Şubat 2012 19:28)

  • comment image

    benim şu ilişkilerde anlamadığım bir nokta yine bu filmde vardı. o da erkek kıçını yırtıyor, kadın sadece "iyi anlaşıyor". o kadar. ya sıçayım her şeyi erkek yapacakmış.... kız tamamen edilgen. kadın erkek eşitliğine hakaret resmen bu.

    bu bakış açım yüzünden bekar ölücem zaten :)

    ha bir de, "kadın seçer erkek seçilir" miti bir kez daha yıkıldı, her seferinde yıkıldığı gibi.


    (andy kaufman 2 - 26 Kasım 2013 03:11)

  • comment image

    --- spoiler ---

    --- bu bir film eleştirisi değildir ---

    internette okuduğum bir kız tavlama yazısında bu filme atıf yapılıyor, damon ile blunt'ın diyalogları kadın erkek arasında yaşanması gereken "banter" (karşılıklı eğlenceli atışma gibi bir şekilde çevrilebilir herhalde) için örnek veriliyordu. filmden bir sahnenin de videosu konmuştu ama filmi spoil etmemek için seyretmemiştim, filmi seyrettikten sonra filmde birden çok bu tip sahne olduğundan hangi sahneyi koymuşlardı merak ediyorum ama zaten diyebilirim ki damon ve blunt'ın film boyunca her diyaloğu başarılı bir banter örneği olarak verilebilirmiş.

    filmin eleştirilerinde herkes aktörler arasındaki güçlü kimyadan, zayıf hikayeyi ayakta tutanın bu iki insan arasındaki gayet inandırıcı çekim olduğundan bahsediyorlar. gerçekten de film tamamiyle bunun üstüne yaslanıyor ve eğer bu çekim başarılmasaydı seyircinin filme odaklanması için neredeyse hiç bir sebep kalmayacaktı. aralarındaki aşka inanmadığınız karakterlerin, önlerine çıkan engelleri aşma mücadelesini uzaktan, içine girmeden seyredecek ve belki de sıkılacaktık.

    normalde filmler, karakterler arası aşkı nispeten uzun bir süre harcayarak kurarlar ve aslında çoğu zaman da pek başarılı olmazlar. bu filmdeyse yönetmen (ki aynı zamanda senaristmiş), bu çekimi (aşkı) sadece iki dakikalık bir diyalogla kuruyor ve seyirciyi inandırıyor. öyle ki meleklerden biri elise'in telefonunun yazılı olduğu kartı yaktığında gerçek bir üzüntü hissedebiliyorsunuz. oysa sadece iki dakikalık bir diyalogtu o ana kadar gördüğümüz.

    ve üstelik sonunda hemen ilk öpücüğün yaşandığı bir diyalog. yani ilk bakışta son derece gerçek dışı ve uçuk romantizm diyeceğimiz bir durum. eğer yönetmen filmin başlangıcını (henüz daha senaryoyu yazmadan) birine anlatırken "bu iki kişi bir iki dakika konuşup sonra birden öpüşecekler" deseydi anlattığı kişi "bu kadar uçma" bile diyebilirdi. oysa senaryoyu ve diyalogları yazdıktan (ve sahneyi çektikten) sonra ortada hiç de gerçek dışı bir sahne olmadı. seyreden herkesi (filmi beğenmeyenleri bile) inandırdı.

    karakterlerin sonraki iki buluşmaları (biri otobüste, diğeri de araya dans gösterisinin girdiği buluşmaları) yine benzer başarılı diyalog ve etkileşimlerle doluydu. bu noktada karakterlerinin birbirlerine yaklaşmalarını anlatmaya çalışan ama bunu kağıda dökemeyen diğer senarist ve yönetmenlerin klasik numarasından bahsedelim. o da çiftleri genellikle beraber gülüp eğlenirken, birbirleriyle konuşurken gösterirler ama ne konuştuklarını, neye güldüklerini bize duyurmazlar. onun yerine üstte bir müzik vardır ve aktörler müzik altında birbirleriyle ne kadar eğlendiklerine dair rol yaparlar. aslında bu tip sahnelerin söylediği şey açıktır. o da senaristin birbirine gitgide daha çekilen iki kişinin bunu ne konuşarak, nasıl bir iletişimle gerçekleştirdiklerini bilememesinden başka bir şey değil.

    bu arada tabi ki önemli olan ne konuşulduğundan ziyade beden diliyle ne aktarıldığıdır ve üstte müzik altında rol yapan aktörler beden dillerini iyi kullandıklarında seyirci aralarındaki çekime inanabilir. ama bir numara artık kullanıla kullanıla klişe haline geldiğinde seyirci (belki bilinçaltında) o sahneyi sorgular ve artık inandırıcı bulmamaya başlar. "tamam evet eğleniyorlar, gülüyorlar ama ne konuşuyorlar da bu kadar eğleniyorlar"

    bu filmde bu klişeye düşülmüyor çünkü yönetmen iki kişinin nasıl bir iletişim halinde olduklarında birbirlerine çekildiklerini (hem beden diliyle hem de diyalogla) son derece iyi biliyormuş. "ıssız adam"ın eleştirisini yaptığımda o filmdeki felaket derecede beceriksiz ve saçma "tanışma, aşık olma" hikayesi üstüne çağan ırmak'ın bugüne kadar hiç bir kadınla rastgele tanışıp diyalog başlatmadığını ve hiç bir kadını da kendine çekmeyi başaramadığını yazmıştım. bu filmin yönetmenininse son derece başarılı bir pick up artist olduğuna yüzde yüz eminim.

    başlangıçta dediğim gibi bu bir film eleştirisi değil. sadece filmde ana karakterler arası bu iletişim üstüne bir şeyler yazasım geldi. kimbilir belki (ne yazık ki) gerçekten zayıf bir sci-fi, fantezi hikayesi yerine normal gündelik başka bir hikaye içinde (ama kesinlikle romantik komedide değil) karakterlerin birbirlerine aşık oldukları bir film anlatsaydı daha başka olabilirdi (ıssız adam'da karakterlerin birbirlerine aşık olmaları bu derece başarılı bir şekilde anlatılabilseydi acaba ne olurdu). yine de bu zayıf fanteziyi başından sonuna kadar ilgiyle seyrettirdiği için yönetmeni kutlayarak bitireyim.

    ---
    spoiler ---


    (brick top - 5 Temmuz 2014 17:56)

Yorum Kaynak Link : the adjustment bureau