Süre                : 1 Saat
Çıkış Tarihi     : 05 Kasım 1974 Salı, Yapım Yılı : 1974
Türü                : Biyografi,Drama,Tarih
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Thames Television
Yönetmen       : James Cellan Jones (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Julian Mitchell (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Lee Remick (IMDB)(ekşi), Barbara Parkins (IMDB)(ekşi), Ronald Pickup (IMDB), Rachel Kempson (IMDB), Warren Clarke (IMDB)(ekşi), Thorley Walters (IMDB)(ekşi), Adrian Ropes (IMDB)(ekşi), Julia Sutton (IMDB)(ekşi), Cyril Luckham (IMDB), Malcolm Stoddard (IMDB), Linda Liles (IMDB), Charles Lloyd Pack (IMDB), Christopher Cazenove (IMDB), Jeremy Brett (IMDB), Ciaran Madden (IMDB), Anna Fox (IMDB), Joanna David (IMDB), Helen Horton (IMDB), Patrick Troughton (IMDB), John Westbrook (IMDB), David Steuart (IMDB), Dennis Edwards (IMDB), Marguerite Young (IMDB), Paul Ambrose (IMDB), Susan Field (IMDB), Charles West (IMDB), John Dunbar (IMDB), Charles Kay (IMDB), Siân Phillips (IMDB), Penelope Lee (IMDB), Dan O'Herlihy (IMDB), Barbara Laurenson (IMDB), Zoë Wanamaker (IMDB), Terence Alexander (IMDB), John Bailey (IMDB), Marty Cruikshank (IMDB), Edgar Wreford (IMDB), Barbara Atkinson (IMDB), Paul Hardwick (IMDB), Patricia Macrae (IMDB) >>devamı>>

Jennie: Lady Randolph Churchill (~ Jennie) ' Dizisinin Konusu :
Jennie: Lady Randolph Churchill is a TV mini-series starring Lee Remick, Barbara Parkins, and Ronald Pickup. Jennie Jerome was born in the United States in 1845, eventually becoming Lady Randolph Churchill and the mother of Winston...

Ödüller      :

BAFTA:BAFTA TV Award-Best Actress
Golden Globes:Golden Globe-Best TV Actress - Drama


  • "filmdeki en aklı başında, en mantıklı, en düzgün karakterin, film boyu "çocuk" diye küçümsenen tracy olması pek güzel, pek manidardır."
  • "aydın, nazilli den hiç bir şekilde görünmüyor."
  • "söğütözü'ne benzeyen resmini görünce sayesinde söğütözü'ne karşı müthiş bir merak uyandıran dünyanın en önemli iş merkezi."
  • "geçici yeni adı: manhaan*"




Facebook Yorumları
  • comment image

    filmdeki en aklı başında, en mantıklı, en düzgün karakterin, film boyu "çocuk" diye küçümsenen tracy olması pek güzel, pek manidardır.


    (codename47 - 14 Ocak 2008 20:00)

  • comment image

    friends'in yazarlari marta kauffman ve david crane'in diziyi olustururken feyz aldiklarini dusundugum 1979 yapimi woody allen filmi.ornegin;

    *isaac davis "geek" gorunumlu bir yahudidir,ross geller da "geek" gorunumlu bir yahudidir.

    *id newyork'da yasar,rg da newyork'da yasar.

    *id'in karisi lezbiyendir ve onu baska bir kadin icin terketmistir.rg'in karisi da lezbiyendir ve onu baska bir kadin icin terketmistir.

    *id'nin eski karisi guzel bir sarisindir.(bkz: meryl streep),rg'in karisi da guzel bir sarisindir.(bkz: jane sibbett)

    *ortak erkek cocuklari vardir ve cocuk eski karisi ve onun kadin sevgilisiyle yasar.aynisi rg icin de gecerlidir.

    *id'nin karisi da ilk once biseksuel oldugunu dusunmustur,rg'nin karisi da..

    *id eski karisinin kadin sevgilisinden nefret eder,rg de pek hoslanmaz susan bunch'tan.

    *id ile mary wilkie ilk disari ciktiklarinda planetarium'a gitmislerdir,rg de ilk "date"leri icin rachel green'i planetarium'a goturmus ve hatta id'den daha da ileri gitmistir.


    (madf - 30 Ocak 2008 17:01)

  • comment image

    yarımadanın gerçek hikayesi şudur:
    eskiden manhattan'da ikiz kulelerin bulunduğu alanda kızıldereli pazarları kurulur..bu pazarlarda beyaz adama sattığı şeyler karşılığında boncuklar, süs eşyaları alırlar..bir gün beyaz adam satışta hile yapar ve aralarındaki anlaşmaları bozulur..ve beyaz adam kızılderelilere saldırır..kızıldereli kabilesinin başıda onları ve bölgeyi lanetler ve "kötü beyaz adam" anlamına gelen "manhattan" olarak bölgeyi sonrasında adlandırılır (bkz: budur).

    edit1: 11 sene sonra hikayeyi ilk defa okumuş gibi oldum.
    edit 2: 11 sene mi dedim!yuh.


    (zelyot - 13 Eylül 2002 12:11)

  • comment image

    içinde, bana sesli kahkaha attırabilen mükemmel bir sahnesi olan ve daha önce belirtildiği gibi annie hall ile ikiz kardeş olan, 1979 yapımı, siyah-beyaz bir woody allen filmidir.

    --- spoiler ---
    woody allen' ın, diane keaton 'ı taksiyle eve götürürken ettiği iltifat;

    - o kadar güzelsin ki, taksimetreye bile bakmadım...

    ---
    spoiler ---


    (avoger - 7 Şubat 2011 11:35)

  • comment image

    söğütözü'ne benzeyen resmini görünce sayesinde söğütözü'ne karşı müthiş bir merak uyandıran dünyanın en önemli iş merkezi.


    (man of honor - 4 Aralık 2012 11:41)

  • comment image

    yine gecenin bir yarısı internette boş boş gezerken azerbaycanın seçim sonuçlarının halk oy kullanmadan 1 gün önce yanlışlıkla açıklanması haberine denk geldim. vay dedim demokrasi gözünü seveyim sen ne güzel bir şeysin.
    bu azerbeycan benim için aslında çok sempatik bir ülke. yahşi cazibe dizisinde ki cazibe yüzünden. ama merak ettim bu ülkenin yüz ölçümü ne kadar ola ki !?? yazdım google a azerbeycan. karşıma google maps çıktı. tıkladım. baktım gürcistan kadar bi ülke. harbi küçük yani.

    sonra elim kuzeybatıya gitti haritada. almanya,fransa derken zaten bir ingiliz hayranlığım vardır dedim londra sokaklarına bir dalayım. street view ile gezdim öyle işte sağda solda. cafelere baktım. dar sokaklar, tersten akan trafik derken asıl sevdalısı olduğum ve ara-sıra sürekli böyle elimde kahve pc başında gezdiğim new york a gideyim dedim. en son gezintimin üstünden 2-3 ay geçti hasret gidereyim.
    genelde central park veya times square çevresinde dolaşıyodum. biraz farklı yere gidesim geldi bu sefer. yorkville a sakin bir iniş yaptım. karşıma direkt kilolu-siyahi bir teyze çıktı zaten dedim aha doğru yerdeyim.

    neyse, ya sokakları çok güzel. ulan ciddi ciddi apartman beğendim ben buradan. zaten ezelden beri yok how i met your mother, yok woody allen filmleri, yok bored to death neredeyse yerlisi oldum buranın. özellikle o her evin önünde olan 5-6 basamaklı merdivenlere zaafım var. çok seviyorum. adeta new yorkun imzası gibi. bide yangın merdivenleri, ki onlar estetik açısından çok kötü duruyor ama can güvenliği tabii, yapacak bir şey yok. apartman beğenmiştim dedim ya. heh o apartman : bu
    sonra dedim acaba harbiden burada kirada otursam hayatım nasıl olurdu. dedim atakan gecenin 2 si olduğunu düşün, dolapta yiyecek yok, hava almak için dışarı çıktın naparsın ???
    başladım sokak boyu yavaşça yürümeye. klavyenin tuşuyla her 2 ilerlediğimde sağıma soluma bakıyorum ne var ne yok diye. hop köşede bir manav, karşıda 7/11. alt tarafta pizzacı. oğlum dedim sen burada yaşarsın. burası güzel yere benziyor. güzel muhit. central parka da yakın. mis gibi.
    şöyle bir tur attım sokakta. sonra google dan o bölgenin kiralık dairelerine bakıyım dedim. e malum bütçeyi aşmamak lazım. ev sahibi ile mahkemelik olmamak lazım.
    eğer yanlış yere bakmadıysam karşıma şöyle bir şey çıktı: böyle

    fiyatı makul geldi. ev küçük ama büyükte gözüm yok zaten. bekar bekar yaşarız. boş zamanlarda kah koşuya çıkar, kah rotweilerımı gezdirir kah gider atletik elemanlara karşı avrupalı oyun zekamı ve ray allenı kıskandıracak şutumu sergilerim. bissürü konser var, onlara giderim.
    olur yani dedim bu iş.

    sonra ekşiden yorumlara bakayım dedim. gerçi new york başlığından falan biliyodum nasıl şeyler söyleneceğini ama manhattan başlığı da maşallah amerika nefretini yayma timinin özel test alanı gibi.
    kokusundan şikayet edeni mi dersin, yok insanları hep bir telaş içinde yok amerikalıdan çok turist varmış yok kapitalizm.
    güvenmemek lazım bu orospuçocuğu ekşicilere. bir tane mi olumlu özelliği olmaz bu amına koduğumun şehrinin ya ? hevesimi kaçırıyolardı az daha.
    gidip görmeden karar vermem ben manhattan hakkında. önce gider gezerim, seversem bi apartman kiralarım, kafama eserse satın alırım bi tane.

    cebimde şu an 13 tl para var, olsun.
    hayat neler getirir, hiç mi öğrenmediniz ?

    2014 edit : brighton'dayim
    2016 edit : toronto'dayim. gittikce yaklasiyorum.


    (mvpatakan - 11 Ekim 2013 02:10)

  • comment image

    ufacik bir adaya ancak bu kadar renk bu kadar irk bu kadar universite bu kadar firma bu kadar muze bu kadar din bu kadar dil bu kadar duzen bu kadar karmasa bu kadar gurultu bu kadar taksi bu kadar polis arabasi bu kadar turist bu kadar tiyatro bu kadar sinema bu kadar insan bu kadar celik ve betonarme yapi bu kadar yesillik bu kadar hayat bu kadar memat sigabilirdi herhalde.gece nufusu iki milyon civarinda olsa da gunduz nufusu sekiz milyonu bulur.latin alfabesiyle yazi yazmayi bilmeyen ortadogu gocmeni milyoner museviler aslinda kolombiya'ya subway ile onbes dakikalik mesafededirler. karsidan karsiya gecerken isiklara bakilmaz, tasit gelip gelmedigine bakilir, boyle yapilmasi yayalar hakkinda da hayirli olacaktir cunku taksi soforleri ve bisikletli kuryeler de isiklara degil yoldan gelip gecen yaya olup olmadigina bakmaktadirlar. dunyanin neresinden gelirse gelsin hangi dinin-irkin mensubu olursa olsun, insanoglunun ayagini basar basmaz kendisini garip bir sekilde yabanci bir memlekette degil, evde hissedebilecegi ender yerlerden birisidir manhattan ve kesinlikle amerika degildir amerikali degildir. bagimlilik yapabilir, akilda tutmak gerek..


    (yuppie - 23 Mayıs 2004 22:28)

  • comment image

    2 iş toplantısı yapıp 4 tane devlet dairesinde işinizi halledebilceğiniz, doktorunuzu ziyaret edip hastanede mri çektirebileceğiniz, iş çıkışı spora gidip piknik yapabileceğiniz. yeni açılan bir sergiyi gezip bir dünya devinin konserine gidebileceğiniz. sabah küba öğlen tayland akşam italyan yemeği yiyip döner kokuları içinde dolaşabileceğiniz. bir yandan alışveriş yaparken banka işlemlerinizi halledebileceğiniz bu koşuşturma içinde sakince kitabınızı okuyabileceğiniz ve bütün bunları hafta içi alelade bir günde hiçbirine geç kalmadan yapabileceğiniz şehir.


    (contravener - 14 Haziran 2004 19:25)

Yorum Kaynak Link : manhattan