Süre                : 2 Saat 20 dakika
Çıkış Tarihi     : 20 Mart 2013 Çarşamba, Yapım Yılı : 2013
Türü                : Cinayet,Drama,Heyecanlı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Sidney Kimmel Entertainment , Electric City Entertainment , Verisimilitude
Yönetmen       : Derek Cianfrance (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Derek Cianfrance (IMDB)(ekşi),Ben Coccio (IMDB)(ekşi),Derek Cianfrance (IMDB)(ekşi),Ben Coccio (IMDB)(ekşi),Darius Marder (IMDB)
Oyuncular      : Ryan Gosling (IMDB)(ekşi), Eva Mendes (IMDB)(ekşi), Olga Merediz (IMDB), Mahershala Ali (IMDB)(ekşi), Ben Mendelsohn (IMDB)(ekşi), Vanessa Thorpe (IMDB)(ekşi), Brian Smyj (IMDB), Bradley Cooper (IMDB), Gabe Fazio (IMDB), Rose Byrne (IMDB), Harris Yulin (IMDB), Robert Clohessy (IMDB), Bruce Greenwood (IMDB), Ray Liotta (IMDB), Luca Pierucci (IMDB), Emory Cohen (IMDB), Jefrey Pollock (IMDB), Dane DeHaan (IMDB), Mark McCracken (IMDB), Kayla Smalls (IMDB), Dj Nino Carta (IMDB), Ron Komora (IMDB), Benjamin Lott (IMDB), Sabrina Lott (IMDB), Mark Musto (IMDB), Jim Powers (IMDB), Steve Powers (IMDB), Daniel Rayome (IMDB), Casey Roberts (IMDB), John Romeo (IMDB), Nicole Signore (IMDB), Kevin Craig West (IMDB)

The Place Beyond the Pines (~ Babadan Ogula) ' Filminin Konusu :
Luke (Ryan Gosling), kasaba kasaba gezerek gösterilere çıkan profesyonel bir motosikletçidir. New York’un kuzeyindeki Schenectady kasabasından geçerken eski sevgilisi Romina’nın (Eva Mendes) yeni doğan bebeğinin kendisinden olduğunu öğrenir. Oğluna bakabilmek için banka soygunculuğuna bulaşan Luke’un yolu çaylak polis memuru Avery (Bradley Cooper) ile kesiştiğinde şiddetli bir çatışma her ikisinin de yaşamını değiştirir. On beş yıl sonra, bu karşılaşmadan habersiz olan genç oğulları, hepsini kuşaklara yayılan bir kan davasına sürükleyecektir. Parlak kadrolu, yüksek bütçeli, heyecanla beklenen bu dramatik gerilim, babalar ve oğulların, hırsızlar ve polislerin, kahramanlar ve kötü adamların, intikam ve pişmanlığın kesiştiği bir dünyayı gözler önüne seriyor.


  • "ryan gosling'in metalikacı rolünde olduğu film."
  • "ryan gosling var dediler gittik, bradley cooper filmi çıktı amınaki*"
  • "ryan gosling'in canlandırdığı luke karakteri filmin ilk yarım saatinde mortu çekiyor. bradley cooper ve apaçi oğlunu iki saat izlemek için mi aldık lan o biletleri:(yine de güzel film."
  • "hiç sıkılmadan izlenebilecek filmlerden. içindeki bir biriyle bağlantılı konular iyi işlenmiş.kisacasi neredeyse iki saatinizi ayirdiginiz ama buna değen filmlerden."
  • "ryan gosling filmin her anında olsaydı dedirten film."
  • "ryan gosling'in öldüğü sahneden başarılı bir şekilde bradley cooper'ın hikayesine geçişi takdirimi kazanmıştır."
  • "istiklal caddesinin eski sinemalarinin sloganlari misali "1 film fiyatina 3 film birden!" izleten yapim."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bana bazı ilkleri yaşatmış film.
    ilk defa bir festival filmi izledim, ilk defa bir film için haftalar öncesinden bilet aldım ve ilk defa bir filmi kapalı gişe izledim. bu deneyimleri bu vakte kadar yaşamamamı daha önceden böyle işler peşinde olmamama bağlamak isterim. amaan bana ne gerek var orada, ben yolumu bulurum bir şekilde* derdim hep. ya da başkalarına umut bağlayıp, onların işi çıkınca "neyse ya kısmet değilmiş" adamına dönüşürdüm, biraz da olmamasına sevinerek. ama bir değişim yaşıyorum bu sıralar, o değişimin bir parçası olması açısından bu filme ihtiyacım vardı.
    bir başka ilk'e gelirsek, film esnasında "yarısında çıkmak" eylemini yerine getiren insanların varlığına da ilk kez şahit oldum. yani daha önceden de görmüştüm ama, böyle akın akınına ilk defa denk geldim. tamam film uzun* ve ara verilmedi, üstüne ortalara doğru temposu da düştü ama nedense çıkışa yönelen her insanda, yönetmen sanki çocukluk arkadaşımmış gibi kederlendim. konsantrasyonum da dağıldı. bir de unutmadan ekleyeyim, yanımda "zorla" getirdiğim artı bir'imi de sürekli kontrol ediyorum. "kolunu yasladı, uykusu geldi kesin", "beğenmedi, telefonunu çıkardı", "ay o da kalkıp gidecek galiba". üstüne bilet de en arkadan*, sinema rexx, tüm salona hakimsin, kıpırdayan belli, keyif alan belli. dikkatimi veremiyorum filme anlayacağınız. herşeyin üstüne bir de şu var: film çıkışı fenerin lazio maçı çıkışıyla aynı anda, baş ağrım artmaya başlamış, aklım dönüş metrobüsündeki şamatada. "ya ben güzel bir anı olsun istemiştim" diye derde vuruyorum filmin ortasındaki bünyemi.

    film hakkında bir şey yazmadan geçeceğimi sandım bir an. diyeceğim o ki, tüm bu negatif şeylere rağmen, çok sevdim arkadaş ben bu filmi. blue valentine öyle bir çarpmıştı ki bana, bunu da beğeneceğimden kuşkum yoktu. film babalar ve oğullar üzerine ve senaryoda kendimden bir parçamı buldum, özellikle luke glanton* ve oğlunun hikayesinde. çünkü benim baba diyebileceğim biri olmadı hayatımda. belki bir yerlerde mutlu bir fotoğraf karesi olsaydı, ben bebeklik halimle babamın kucağında, annem ağlarken babamın onun gözlerini kapattığı ve onu kendine çektiği. belki sadece bunu istedim. belki onun kim olduğunu gerçekten önemsemek, onunla ilgili ne varsa öğrenmek ve belki onun izinden gitmek istedim. belki de beni gerçekten umursayan, benim için bir şeyler yapmaya çabalayan bir babam olmasını istedim. ama bunların hiçbiri olmadı işte. varsın olmasın, bu da benim hayatım.
    çok daha zevk alabileceğim bir 140 dakikayı, saçma sapan şeyler yüzünden katlettim. değişim yaşıyorum sözde, benden adam olmayacak. keyif almayı bile beceremeyen benden.


    (murettin - 5 Nisan 2013 13:04)

  • comment image

    --- spoiler ---

    ryan gosling'in olabilecek en bad boy haliyle kilisede oturmus aglarken isa'yi andirdigi film. hatta isa bile bu kadar masum degildir. o an vaftiz olan oglu kadar masumdu bence, o filmdeki en masum insandi o tek bir an.

    bazen karanlik aydinliktan daha durusttur. bazen aydinlik taklidi yapan karanliktansa, yigidin mali meydanda olur dusturlu, merkezinde ise onurlu bir niyetin gizlendigi karanlik bu kirlenmis dunyada bulabilecegimiz en masum seydir. insanlari, durumlari, olaylari yargiladigimiz her an, siyah/beyaz, iyi/kotu, masum/suclu, deli/akilli diye damgaladigimiz her an bunu hatirlamamiz gerekir. bazi insanlar ne kadar camura bulansalar da iclerinden isik cikar. bazilari ise ne kadar yikanip paklansalar da gozlerinin ici karanlik kuyulara benzer.

    ya da ryan gosling'in gogsu ve gulusu cok guzel. o da olabilir yani.

    izleyin lan, o veletlerin oyunculugu icin bile izlemeye deger. pisman olursaniz gelin beni esek sudan gelinceye kadar dovun.

    son olarak ne cektin sen be zenci uvey baba. allah ne muradin varsa versin valla.

    ---
    spoiler ---


    (regina phalange - 3 Mayıs 2013 02:25)

  • comment image

    bir kere her şeyden önce muhteşem bir kompozisyondur bu film adeta muazzam bir edebiyat eseri.
    dalga dalga, insandan insana, yıllardan yıllara bir zaman diliminin insanların hayatına olan etkileri böyle güzel anlatılabilirdi. filmin 2 yarısı ve 2 aktörü yok bence 3 aktör ve 3 parça şeklinde değerlendirilmeli. bir legonun birbirine nasıl kusursuz birleşmesini gözlemleyebilirsek bu 3 parça da o şahanelikte birbirine geçmiş.
    ortalama filmlerden iyi olduğu kesin.


    (ori - 11 Haziran 2013 20:59)

  • comment image

    blue valentine'dan tanıdığımız yetenekli yönetmen-senarist derek cianfrance'ın bu filmden sonraki ilk filmi veya yeni filmi diyelim, uzatmayalım. blue valentine belki kimilerine göre fazla abartılmış gelebilir ama etkileyici bir film olduğu su götürmez. tabi ki bildik bir hikaye anlatıyor. zaten artık aşkla ilgili bilinmedik şeyler kalmadı. asıl etkileyici tarafı bu bildik şeyleri farklı bir kurguyla anlatması. adeta memento gibi bir geleceğe gidiyor, bir geçmişe. bu iki zamanda geçiş yapıp duruyor film. aşkın başlangıcıyla bitişini etkileyici bir kurguyla anlatıyor. haklı olarak da övülmüştü epey yönetmen. bu filmden sonra yönetmenin tekrar gosling'le çalışacak oluşu sevindirmişti. hikaye de drive'ı hatırlatıyordu ki açıkçası benim pek itirazım yoktu. merakla bekledim. bir senelik bekleyiş sona erdi ve izledim filmi. (spoiler içerir aşağısı)

    öncelikle bu kez düz bir şekilde anlatıyor hikayesini cianfrance. ne yazık ki önceki filmindeki kadar etkileyici, vurucu, sarsıcı bir işe imzasını atamıyor. aslında güzel bir fikirden yola çıkıyor (ilk saatte luke'un, ikinci saatte avery'nin, son otuz dakikada çocuklarının hikayesini anlatmak) ama sonradan hikaye fazlasıyla dallanıp budaklanıyor, film bitmesi gerektiği yerde bitmiyor, kendisini izlettirse de etkilemiyor ve bitince "eh güzeldi" deniyor ama aslında yavaş yavaş hatıralardan siliniyor. tabi herkeste böyle olacak diye bir şey yok. her yorum gibi bu da dibine kadar subjektif bir yorum. bende öyle oldu. yavaşça hatırımdan silindi heyecanla beklediğim bu film. hayal kırıklığı mı? eh birazvar. hem pek sevdiğimiz gosling ilk kırk beş-elli dakikada "yeter bu kadar" (!) deyip filmden ayrıldığı, hem özellikle son 45 dakikaya iki embesil ergenin de hikayesi sıkıştırıldığı için biraz hayal kırıklığı yarattı bu film. tabi ki daha farklı bir film bekliyordum, daha etkileyici. olmamış ne yazık ki. cianfrance ve senarist arkadaşı, hikayeyi çok uzatmışlar.

    her yerde yazıldığı gibi bir "babalar ve oğulları filmi" bu. ama açıkçası annelere de önem verilsin, onlar da gösterilsin isterdim. hayatları kaymış bu iki gencin babalarıyla ilişkileri anlatılıyor ve anneler es geçiliyor.

    babalar ve oğulları. oğluna bakmak isteyen ama yapabileceği tek şeyin banka soymak olduğunu düşündüğü için oğlu için banka soyan luke etkileyici bir karakter şüphesiz. drive'daki isimsiz sürücüyü hatırlatıyor hemen. tıpkı o sürücü gibi aşık, o sürücü gibi sevecen ve çocuklarla ilişkisi pek iyi. tıpkı blue valentine'daki gibi saplantılı, drive'daki sürücü gibi hızla parlayan ve şiddet uygulayabilen birisi. kısacası bu karakterde blue valentine'dakinden ve drive'dakinden izler bulmak mümkün. bizim çaylak polis cross, haksız yere luke'u öldürünce (silahını ateşlemese idi sorun çıkmayacaktı yüksek ihtimalle) sadece kendisinin değil, luke'un sevgilisinin, çocuğunun, kendi çocuğu ve eşinin ve tabi ki kendi hayatının da içine eder (finale dek). kendi çocuğunu sevememesinin nedeni de jason olarak gösterilir. cross, jason'a bakar ve luke'u öldürdükten bir kaç gün sonra onu babasız bıraktığını anlar. o zaman da çocuğunu hak etmediğini düşünür ve kendisini cezalandırmaya başlar. bu açıdan etkileyici bir film. luke'u öldürdükten sonra jason büyür ve yoldan çıkar haliyle. keza cross'un oğlu da babasından sevgi görmediği için ve büyük ihtimalle annesiyle de sorunları olduğu için o da yoldan çıkar. babanın sevgisizliği (cross) ve yokluğunun (luke) (ki aslında ikisi de aynı şeydir. sevgi göstermeyen babanın varlığı da yokluğu da "neredeyse" birdir) çocukları üzerindeki etkisine değinmek ister cianfrance. tabi belirttiğimiz gibi yapılacak bir hatanın yıllar boyunca o kişiyi kovalayacağına da değinilir. finale doğru cross'un cebinden çıkan luke-romina-bebek jason'ın olduğu fotoğraf bunu açıkça gösterir. cross atlatamamıştır bu ölümü. luke'u öldüren cross onunla birlikte öldü diyebiliriz. finalde ise bir umut ışığı belirir ve yüzleşme gerçekleştikten sonra film mutlu bir sona yelken açar.

    evet, sağlam görüntü yönetmenliği ve müziklere sahip, gosling ve cooper'ın performansları iyi, şarkılar etkileyici. ama fazla uzatılmış ve çok şeye değinilmeye çalışılmış. halbuki "babalar ve oğulları" teması yeterliydi film için. hatta bence sadece luke üzerinden ilerleseydi kesinlikle çarpıcı ve belki de "yeni kramer vs kramer" olabilirdi. ne yazık ki bu fırsat tepilmiş. buna ek olarak bir de polis teşkilatı içindeki yozlaşmaya da değinilmiş, çok gereksizdi o sekanslar çok. evet, romina ile cross'un yollarını kesiştiriyor bu sekans (avery'nin pisliğe bulaşmış polis arkadaşlarıyla birlikte romina'nın evine geldiği sekans) ama daha başka kesişebilirdi bu yol. bir de polis teşkilatını eleştirmek gereksizdi bence. hikaye uzatılmamış olsaydı daha iyi olurdu. ha bir de çocukların serseriliğine ve uyuşturucu müptelalıklarına değinilmek istenmiş. haliyle hikaye çok dağılıyor ve luke'un olduğu o ilk saatteki etkileyiciliğin etkisi geçiyor hızla.

    bu arada cianfrance'ın aşka bakışı da pek karamsarmış. blue valentine'da evlilik sona ermişti, burada luke erkenden vefat ediyor, cross 15 sene içerisinde eşinden boşanıyor. cianfrance mutlu sonlara pek inanmıyor sanırım.


    (sherlock holmes 90 - 13 Haziran 2013 03:16)

  • comment image

    ilk önce,
    "babadan oğula nesil bunlar."

    sonra,
    vay arkadaş aksiyon motor felan derken olayları öyle güzel anlatmışlar öyle güzel olmuşki üstüne konuşabilecek bir film çıkmış ortaya. insanın motoruna atlayıp süresi geliyor ahh ahh.

    tek eksik dönem geçişlerini çok iyi anlatamamış sanat çok iyi çalışmamış gibi.


    (fukka - 13 Haziran 2013 23:15)

  • comment image

    son izlediğim ryan gosling filmi olan gangster squad sonrası ryan'ın karizmasını toparlayan filmdir. filmde genel olarak sıkıcı bir atmosfer olsa da hiç sıkılmadım diyebilirim. ryan gosling ve bradley cooper'ın performansları iyiydi ancak bence bradley cooper'ın oğlu aj rolündeki emory cohen filmin en iyisi gibi.

    --- spoiler ---

    bradley cooper ve ryan gosling'in birlikte sadece bir sahnelerinin olması ve filmin adeta ilk yarısı ryan diğer yarısı bradley filmi olması ilginçti. luke, romina ve jason'ın aile fotoğrafını çok sevdim. bunun yanında gündem dolayısıyla baba-oğul hikayesinden çok "kirli polis" olayına takılmaktan kendimi alamadım. hatta bir ara bradley cooper'ın ryan gosling'i öldürmesinden sonra terapiye gitmesi üzerine babam "ethem sarısülük'ü vuran polisi de terapiye gönderdiler mi acaba deyince film boyu beynimin bir tarafı sürekli polis olayları ile meşgul olunca baba oğul teması biraz eksik kaldı bende.

    ---
    spoiler ---


    (tombik bal arisi - 30 Haziran 2013 03:00)

  • comment image

    --- spoiler ---

    film çocukların olduğu kısma kadar nefes kesiciydi. mükemmel bir tamamlanma. ailesini geçindirmeye çalışırken suç işleyen adamdan görevini keyfi olarak kötüye kullanan polislere geçiş ve bu bölümlerin işlenişi muhteşemdi. ryan gosling ve bradley cooper kendi bölümlerinin hakkını vermişlerdi. fakat ne olduysa ondan sonra oldu. çocukların olduğu bölüme geçildi ve film aksamaya başladı. o mükemmel bütünlük yokoldu. filmle ilgili ikinci yarı sıkıcıydı eleştirilerinin çoğunun gizli kaynağı bu bölümdür. ayrıca filmin sonuda gayet kötü bir mesajla bitti. gazetelerde televizyonlarda önce luke'un polisi vurduğu algısı olmasına ve luke açıkça bir banka soyguncusu olmasına rağmen, kendisine emek veren bir babası yaşadığı olaylardan dolayı üzüntülü bir annesi varken çocuğun silahlı vs triplere girmesi ve kendimi babamın yollarına vereyim hüloooğ diye gidişi felan kanımca tamamen senaryosal bir fiyasko. ayrıca ilk iki bölümün fikirsel ve görsel güzelliğini tamamen dağıtıyor.

    ---
    spoiler ---


    (nine hilario - 1 Temmuz 2013 15:27)

  • comment image

    türk yapımcıların eline geçse çok rahat üç sezon sürecek bir dizi kotarılabilecek senaryoya sahiptir. filmde neredeyse herkes başrol ve sırası gelen rolünü döktürüp bayrağı diğerine veriyor.

    --- spoiler ---

    filmin iki sahnesinde miller's crossing etkisi yaratılmış. birincisinde ray liotta'nın polisi gel seninle konuşacaklarımız var diyerek arabayla arkasından takip ettirmek suretiyle çam ormanının derinliklerine sürüklediği sahne.

    diğeri de filmin finalinde jason'un polisi (bu sefer tek arabayla) aynı ormanın derinliklerine sürdürmesi. iki sahnede de ölüme giden ya da ölüm endişesi taşıyan kurbanın ruh halini yaşatmıştır. tabiki bu sahneler orijinal miller's crossing sahnesine eşdeğer olamaz ama iyi göndermelerdi.

    ---
    spoiler ---


    (sirensoul - 6 Temmuz 2013 22:59)

  • comment image

    ryan gosling abimizin yine yardırdığı bir film olmuş. filmin giriş sahnesi mükemmeldi, atlanmaması gereken bir detay ilk 3-4 dakika -yani luke'un kafese gelmesiyle son bulan sahneye kadar- çok iiydi. şimdi normalde ryan gosling yerine başka bir adam olsaydı bu film çok fena sıçardı. bu kadar övgü almazdı, bu film bu kadar iyi olmuşsa bunun nedeni benim şahsi düşüncem ryan goslingdir ötesi değil. ha diğer oyuncular da fena sayılmazdı alışık olmadığımız bir bradley cooper vardı ama yine de başarılı buldum kendisini. eva mendes hoş tatlı kadın ama ileri bir oyunculuk seviyesine ulaşamamış hala bana sıradan geldi özel bir şey yoktu.

    --- spoiler ---

    filmin başında herşey o kadar hızlı ilerledi ki kalan 1 saatte ne izleyeceğiz? diye sormadan edemedim, luke öldüğünde de inanamadım adam ölürken bile karizmaydı, tarifi yok yani bunun. her neyse filmi iki parça olarak düşünürsek ilk partı daha güzel olmasına rağmen ikincisi biraz duygusal ağırlıklıydı, güzel bağlanmış iki parça fakat ikinci partın beni çok etkilediğini söyleyemem. babalar ve oğullar temalı bir film yakalanmaya çalışılmış. olmuş mu? olmamış bence.. şaka şaka olmuş.

    şimdi kafam takılan bir yer daha var benim 15 sene sonra herkes biraz yaşlandırılmaya çalışılmış ama eva mendesin kocası kofi resmen unutulmuş lan. adam bir girdi sahneye eskinden daha genç. o adamın böyle 40'lı yaşlarda olduğuna kimse inandırmaz yani beni. resmen unutmuşlar amk.

    ha bir de final sahnesinde eva mendes'in gelen mektubu açması ve içinden 15 sene önce çektirdikleri fotoğraf çıkması.. benim gibi bir hayvanı tek bir saniye içinde ağlatmıştır.

    ---
    spoiler ---

    ya bilmiyorum bu bütün ryan gosling filmlerinde olan bir şey; böyle ağızda güzel bir tat bırakıyor ama bir şeyler eksik gibi duruyor. böyle saatlerce düşündürüyor beni. neyi düşünüyorsun desen onu da bilmiyorum. garip yani bilmiyorum. puanım 10/8.5


    (nuxxor - 28 Temmuz 2013 18:55)

  • comment image

    boktan bir sona sahip film.

    --- spoiler ---

    neye göre boktan? filmin başına ve ortasına göre, yani 15 yıl öncesinde geçen bölümlere göre boktan. neden boktan? çünkü yok yere, hiçbir sebep yokken jason'ın eline silah tutuşturdular.

    jason'ın babası bir suçluydu ve polisin meşru müdefaası sonucu öldürüldüğü resmiyet kazanmış bir adamdı. jason'a babalık yapmamıştı. jason'a babalık yapmış veya yapmak istemiş olsa bile, bunu jason'a söyleyecek kimse, jason'ın bunu bilme ihtimali, ve dolayısıyla hiç görmediği babasına bu kadar bağlanması için bir sebep yoktu. yani babasını öldüren polise, "onu öldürmek isteyecek ve neredeyse bunu yapacak kadar" kin gütmesi için bir sebep yoktu. ona babasını öldüren polise karşı nefret aşılamak için bu polisin oğlu olan aj'i kullandılar. fakat bu hamle o kadar barizdi ve gerçekçilikten o kadar uzaktı ki filmin bütün büyüsünü bozdu benim için.

    aj ve jason'ın yakalanmalarından sonraki gün, babası ile okula gelen jason'a aj'in, "o elemanı gördüm. baban olanı. eve yeni mi taşındı?" gibisinden kızdırıcı şeyler söylemesi için bir sebep yoktu. ama tamam hadi bunu zorla söylettiniz, neden jason'ı ergen tribine sokup akşam vakti yemek masasında annesine "babamın (ölen babasının) olayı ne? bari adını söyleseydin" dedirtiyorsunuz? eski babası ne alaka? çocuğun üvey babası gayet iyi babalık yapıyor, gerçek babasını aratmıyor. hadi çocuğun sorusuna annesi cevap vermedi, cevabı hiç olmayacak birine, kofi'ye verdirmeseydiniz bari. olaya bak... ardından, eleman google'dan babasını aratıp kim olduğunu öğreniyor babasını vuran adamı görüyor falan. sonra aj'in evindeki partiye katılıyor, duvarda babasını vuran adamın fotoğrafını (yani aj'in babasını) görüyor. sonra sanki aj'in bir suçu varmış gibi aj'e saldırıyor. fakat dayak yiyor. sonra da gidip silah alıyor... tekrar edelim... silah alıyor... silah alıyor!?

    önce aj'i evinde sıkıştırıp ödünü bokuna karıştırıyor sonra da aj'in babasını... tam öldürecekken, affediyor. öldürmeden önce nedense adamın cüzdanını alıyor... aaa bilin bakalım cüzdanda ne var? jason'ın babası ve anasıyla çekilmiş 15 yıllık fotoğraf... öööüüğğğrrrrrrööüüüğğğ. (kusma efekti)

    en sonunda ise, jason gidip ikinci el bir honda motor alıyor ve hiç tanımadığı, ne bok olduğunu bilmediği babasının anısını yaşatmak için yollara koyuluyor. hülooğ, mutlu son. bu kadar zorlama senaryo demek ki türk dizilerinden başka yerlerde de oluyormuş. ne diyeyim. ulan motor aldın, en azından bir frenlerini gazı debriyajı kontrol et. git bir ustaya göster ne bileyim. iki pazarlık et, pazarlık sünnettir. ama yok... karizma yahu. hemen atlayıp gidecek.

    otur sıfır...

    ---
    spoiler ---


    (17 panda gucu - 16 Ağustos 2013 14:42)

  • comment image

    istiklal caddesinin eski sinemalarinin sloganlari misali "1 film fiyatina 3 film birden!" izleten yapim.


    (ky3 - 4 Eylül 2013 03:28)

Yorum Kaynak Link : the place beyond the pines