• "(bkz: zhang yimou)"
  • "en iyi yabancı film oscarını alması en muhtemel film. adamlar yapmış abi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    christian bale'in muhteşem bir performans gösterdiği iddia edilen film. klasik olarak 2. dünya savaşında çin'de geçen filmlerin "bak nasılda koyduk japonlara" temasına kendini fazla kaptırmamıştır umarım. fragmanı pozitif bir etki bıraktı.


    (schlawiner - 12 Aralık 2011 14:59)

  • comment image

    mükemmel bir film.

    hristiyan balyası, herzamanki gibi harika oynamış ama filmin orjinal konusu ve sinematografisi oyunculuğun çok önünde gidiyor. hata varsa da görmedim, zaten böylesi bir filmde hata varsa da söylenmez artık.

    --- spoiler ---

    en sevdiğim sahne christian bale'in kamyonu çalıştırmak için manivelayı çevirdiği sahneydi. bırakıp tekrar tuttuğunda inanç gücünü hissediyorsunuz resmen.

    ---
    spoiler ---


    (nickiminarkasinasaklandim - 2 Ocak 2012 15:22)

  • comment image

    geling yan romanından beyaz perdeye uyarlanan zhang yimou filmi. ikinci dünya savaşı'nın hemen öncesindeki çin-japon savaşı'nda, nanking'de yaşanan savaşı, daha doğrusu şehri ele geçiren japon askerlerin yaptığı katliamları ve tecavüzleri anlatıyor. bazı kareleri öyle dehşet verici ki, japonlardan tepki görmesi kuvvetle muhtemel.

    --- spoiler ---

    filmin baş karakteri bir amerikalı*; fırsatçı, güvenilmez, kişiliksiz biri olarak tanıtılıyor en başta. sonra zamanla, olayların gidişatı dehşet bir hâl aldıkça ve karakterin vicdanı kendine geldikçe dönüşüm geçiriyor, hayatını kendisine muhtaç çaresizler için tehlikeye atan kahraman amerikalı çıkıyor su yüzüne. hattâ filmin sonlarına doğru karakterin başlarda seyirci üzerinde bıraktığı olumsuz izlenim iyice dağılsın diye acılı baba misyonunu da yükleyiveriyorlar çakma rahibimize. bu noktada seyirci de "sen bari bu hollywood klişelerine bulaşmasaydın yimou üstat!" diyor ister istemez.
    ama her şeye rağmen christian bale çok iyi oynamış karakteri, hakkını vermek gerek.

    filmde o dehşetin ortasında iki farklı hayatın kadınları/kızları anlatılıyor asıl. işgalin ve katliamın korkusuyla bir araya gelen, başlarda birbirlerini tahammül ve empatiden yoksun değerlendiren iki taraf, nihâyetinde birbirleri için hayatlarını feda edecek duruma geliyorlar. filmde özellikle de öğrenci kızlarla hayat kadınlarının yer değiştirme hazırlıkları sırasında ve vedalaşmaları esnasında yaşanan diyaloglar insanı etkiliyor.

    ~ filmde hayat kadınlarının lideri konumundaki mo'nun geçmişi de sonu gibi hazin. çok sağlam bir karakter oluşturmuşlar mo ile. filmin uyarlandığı kitapta da varsa böyle bir karakter, sırf onun hatırına okumak isterdim o kitabı.

    ~ kezâ major li karakteri de filmde kısacık yer alıyor, ama o da en az mo kadar etki bırakıyor seyirci üzerinde.

    ele aldığı tarihi gerçekleri ne derece tarafsız ve gerçek aktarmış, konu hakkında sağlam araştırma-karşılaştırma yapmadan yargılamak doğru olmaz ama, kesinlikle etkileyici bir film.

    bir de, garip bir şekilde "imparatordan bir armağan" kitabını da akla getiriyor bu film.

    ---
    spoiler ---

    lâkin, yimou üstat bu filminde de şigeru umebayaşi ile çalışsaymış keşke. onun yerine qigang chen yapmış filmin müziklerini.

    yabancı dilde en iyi film oscar'ını alsın almasın, dikkate değer bir yapım. 8/10 puanı hak ediyor.

    ~~~~~
    "bazen, gerçek duymak istediğimiz son şeydir."


    (martin jacques mystere - 8 Ocak 2012 20:38)

  • comment image

    genel kanının aksine ben bu filmi çok başarılı bulmadım. keza christian bale'in de en kötü performanslarından birini sergilediğini, oynadığı rolden keyif almadığını düşünüyorum. onun yanında atmosfer olarak başarılı belki ama karakterlerin derinliğinin olmaması ve çok fazla hollywood tipi klişelerle bezenmesi can sıkıcı.

    oscar'a oynayan bir film çekmek istemiş yönetmen, ancak bunu yaparken çeşitli aksaklıklardan ötürü güdük bir film çıkarmış ortaya. öte yandan bazı sahnelerin gereğinden fazla uzatıldığını söylemeliyim.

    bir de fikri açıdan bu tür filmler çok sakattır. olayın iç yüzünü bilmeyen benim gibi insanlarda önyargı oluşturabilirsiniz böyle bir film çekerken. sinema sanatı siyasi düşüncelerden beslenmeli ancak siyasal hedefler göstermemelidir. bu filmde böyle bir durum söz konusu. o yüzden hiç sevemedim ben bu filmi.


    (mistir loba loba - 12 Ocak 2012 02:14)

  • comment image

    filmi sevdiğimi söyleyemeyeceğim. büyük bir merakla beklediğim bir film değildi. lakin bir savaş filmi olarak lanse edilmesinden ve christian bale gibi sağlam bir oyuncuyu kadrosuna dahil edebilmesinden ötürü merak edip izledim. izlediğime pişman değilim. zhang yimou savaş sekanslarını sağlam bir şekilde çekmiş. hani hep denir ya "hollywood standartlarında bir film" diye, öyle olmuş. savaş sekansları, yıkık dökük mekanlar hollywood'ta nasıl çekiliyorsa öyle çekilmiş. yani çin de hollywood standardında bir film çıkarmış yimou. eksikleri gedikleri var mı bu savaş sekanslarının, onlar eleştirmenlere kalsın, ben göremedim, epey de heyecanlandırdılar bu sekanslar. oyunculuklardan yana bir sorun yok ama christian bale the fighter'dan sonra döktürmüyor. bu da bir gerçek.

    film, savaş filmi olarak pazarlandı/lanse edildi/ediliyor. ama bir savaş filmi değil. savaş ortamında 12-13 yaşlarındaki bir grup kızla 30'lu yaşlardaki bir grup fahişenin çakma bir peder ve onun yardımcısıyla beraber bir mekanda biraraya gelip hayatla baş etmeye çalışmaları anlatılıyor. yani bir grup insanın savaş ortamındaki halet-i ruhiyeleri yansıtılmış. o yüzden bu film saving private ryan'ı izler gibi izlenmemeli. savaş sekansları az sayıda. kamera bir süre sonra mekanın dışına çok az çıkıyor. rahatsız edecek sahneler de bir hayli fazla.

    --- spoiler ---

    çakma peder john tam bir hollywood karakteri. oscar'a oynandığı o kadar belli oluyor ki. john'ın umurunda olan tek şey paradır. kiliseye de o yüzden gelir. ama para bulamaz. kilisede kalır mecburen. içkici, birazcık kaba, kimseyi önemsemeyen john film ilerledikçe değişmeye başlar. çakma pederlikten kurtulur, kahraman amerikalıya dönüşür. kızları korur kollar. kahraman amerikalı karakterlerini amerikan filmlerinde görmek normal de bu filmde görmek ilginç. yani kendi vatanının hikayesini anlatıyorsun ve kahramanlığı amerikalıya mı veriyorsun? oscar için yapılıyor işte.

    tabi film boyunca klişelere de rast gelmemek olanaksız. çinli fahişeyle john'ın birbirlerine aşık olmaları (bir amerikalıya gönlünü kaptıran yabancı kadın klişesi), koro sahnesindeki gerilim vs klişelerden bazıları. ama klişelerine rağmen kendisini izlettirmeyi başarıyor. pek sıkmıyor. özellikle japonlar'ın 12-13 yaşlarındaki kızlara hayvanca saldırmaları tüyleri diken diken ediyor. bir diğer tüyleri diken diken eden sahneyse fahişelerden ikisinin kiliseden kaçtıktan sonra japonlara yakalanmaları ve sonrası...

    yimou'nun japonları yansıtış şekli japonları kızdırabilir ama bunlardan daha acı olayların yaşandığıysa bir gerçek. o yüzden japonların pek kızmaya hakları yok bana göre.

    john'ın seçimiyse sofie'nin seçimi'ni hatırlatıyor. bir tarafta daha 12-13 yaşlarında olmalarına rağmen çok acılar çekmiş, taciz edilmiş, ruhları sakatlanmış bir grup çocuk. diğer tarafta john'ın aşık olduğu kadın ve arkadaşları. ya kadınları kurtarıp kızları azgın japonların eline bırakacak, ya da tam tersini yapacak. tam tersini yapıyor, doğru da yapıyor. gene de zor bir seçim.

    ---
    spoiler ---

    zhang yimou oscar için yapmasaydı bu filmi çok daha iyi olabilirdi film. sırf oscar için amerikalıların da hep denedikleri klişeleri kullanmış. oscar'ı alabileceğini düşünmüyorum. ortada ödülleri silip süpüren ve tam bir sinema harikası a separation dururken ödülün bu filme gideceğine imkan ihtimal vermiyorum. zhang yimou'nun emeklerine yazık olacak. ama a separation'ın ödülü çok daha fazla hak ettiği de bir gerçek. ayrıca savaş filmlerine hala adaylık verilse de akademi'nin bu filmlerden sıkıldığı da bir gerçek. yani geçmişte bu tür hikayelere çokça ödül verildi.


    (sherlock holmes 90 - 12 Ocak 2012 12:16)

  • comment image

    az once sinemadan ciktim, sicagi sicagina film hakkinda goruslerimi aktarayim efendim. okumadan once, filmi shenzhen'de bir salon dolusu cinli ile izledigimi de belirteyim. filmden ciktiktan sonra hemen herkesin -yanimda benimle birlikte filmi izleyen arkadas da dahil- japonlara ana avrat gittigini de belirteyim bu vesile ile.

    her seyden once, daha once de diger yazarlarin belirttigi gibi, film bir savas filmi degil. filmin basindaki bir iki tane catisma sahnesi disinda savastan ziyade isgali anlatiyor. kaderin garip bir cilvesi yuzunden bir araya gelen (kendi cikarindan baska bir sey dusunmeyen bir olu gomucu, bir duzine ogrenci ve bir o kadar da fahise) bir grup 'insancigin' kusatmadan kacis oykusu.
    bazi sahneleri rahatsiz edecek kadar gercekci, o yuzden kalbi zayif olanlarin izlememesi gerekir.

    zannimca japonlar bu filmi izledikten sonra honkurebilirler ama bana kalirsa gosterilenler az bile. filmi izledikten sonra butun uzak dogunun japonlardan neden nefret ettigini daha iyi anlayabiliyorsunuz.
    filmin icerigi hakkinda daha fazla bilgi almak isteyenler icin:

    (bkz: nanking katliamı)
    (bkz: birim 731)


    (whiteshadow - 14 Ocak 2012 17:40)

Yorum Kaynak Link : jin ling shi san chai