Event Horizon (~ Ufuk faciası) ' Filminin Konusu : Event Horizon 2040 yılında uzaya araştırmalar yapmak üzere gönderilen bir uzay gemisidir. Görevi esnasında kaybolmuştur. Olayın üzerinden geçen yedi senenin ardından bilim insanları bu uzay gemisini aramak ve akıbetini kavramak üzere bir kurtarma gemisi göndermeye karar verirler. Titiz bir şekilde bir araya getirilen ekip, çıkacakları bu karanlık yolculuğun dehşetinden habersizdir. Geriye dönmek, düşündükleri kadar kolay olmayacaktır.Resident Evil serisini yaratan ve dirilten yönetmen olarak tanınan Paul W.S. Anderson’ın Laurence Fishburne, Kathleen Quinlan ve Sam Neill gibi oyuncuları yanına alarak kotardığı bilimkurgu filminin senaryosunu Philip Eisner yazdı.
The Fifth Element(1997)(7,7-395416)
Dark City(1998)(7,7-178341)
The Abyss(1989)(7,6-150890)
Contact(1997)(7,4-231942)
Cube(1998)(7,3-191302)
Sunshine(2007)(7,2-221438)
Pitch Black(2000)(7,1-213533)
Pandorum(2009)(6,8-135381)
The Chronicles of Riddick(2004)(6,7-202105)
Europa Report(2013)(6,4-66706)
Riddick(2013)(6,4-154183)
Sphere(1998)(6,1-92178)
--- spoiler ---eski murettabatin birbirlerini harcadiklari bant goruntulerinde bir de grup seks sahnesi var. insanlar tren olmu$lar ayakta guzel guzel takiliyorlar. yedinci sanattan dikkatimi ceke ceke bunun cekmesi de hafif trajik aslinda.--- spoiler ---
(kusmuk - 24 Şubat 2007 21:02)
solaris meets the shining, denilebilecek 97 yapimi paul anderson filmi.
(set - 7 Nisan 2002 02:32)
ulan geçen gece izledim gece gece evde de tek başımayım. kapattım camı pencereyi afedersin girdim yorganın altına tırsa tırsa uyudum. bu filmin mekan dekor tasarımlarına bok atan insan karşısında beni bulur. ha bi de eski mürettebatın başına gelenleri izledikleri sahneler hala üç buçuk atmama sebep olan beni derinden sarsmış dakikalardır bunu da ekleyeyim...
(dreamania - 4 Temmuz 2002 22:54)
cooper karakteri amerikan filmlerinde komik zenci ekolüne güzel bir örnektir.
(robert kokorec - 10 Ekim 2010 23:34)
kubrick filmlerine yapılan göndermelerin film içerisine kattıkları düşünülürse yönetmenin bir kubrick fanı olduğunu çıkartmak pek de zor değil. dr weir'in odası klasik bir 2001 a space odyssey mekanıydı. sonra event horizon adlı gemideki tüneller hal'de de bol miktarda mevcuttu. bir kan boşalması sahnesi vardı. bu da birebir shining'de yer almış bir sahneydi. mekan tasarımları olsun, oyuncular arası diyalogların kattığı gerilim olsun hakkaten bu yaştaki bir yönetmen için başarılı denilebilecek bir performanstır kanımca. 2047'de ustura mı olurmuş, uzay zaman böyle eğrilir miymiş gibi sorularla filmi bir kalemde silip atmak bence bodozlama dalmaktan başka birşey değildir. filmin bir sahnesinde de bir ps/2 klavye görülmektedir. bunu görüp de 'gelecekte bunlar olur mu kardeşim mantıksız şeyler bunlar' demek film boyunca kotarılan bir çok şeye saygısızlıktır sanırım.
(parantez - 19 Ocak 2003 21:55)
sinemada pek işlenmemiş harika bir konuyla bilimkurgu başlayan, mürettebatın gördüğü sanrılarla tekinsiz ev filmlerine gönderme yaparak güzel bir biçimde korkuyu harmanlayan ama ne yazık ki bir sonuca ulaşamayıp fantastikte sıçan film. şeytan uzayda gibi bir tat yakalanmaya çalışıldıysa, kara delikler bunun için doğru altyapı değil. çekilen onca güzel sekansa yazık olmuş. örneğin adamın giysileri olmadan uzaya çıkış sahnesi nadir bulunur bir lezzetteydi.
(mortello - 20 Ocak 2003 16:30)
event horizon gemisi personelinden kalan latince ses kaydının ortaya çıktığı ana kadar gayet güzel giden film. ve bir çuval incir berbat olur o saniyede. be adam, yıl olmuş bilmem kaç, uzay zamanı büküyorsun, bir şeyler yapıyorsun, uzayın beri tarafına gidiyorsun, sonra işi gücü bırakıyorsun, dur şu puştlara bir oyun oynayayım, böyle gizemli, şifreli bir havası olsun diyorsun. sonra yemeyip içmeyip açıyorsun latince-ingilizce-latince sözlüğü, bakıp bakıp okuyorsun, yok liberte, yok inferno. uzayda kayıplara karışmışsın, manyak mısın be adam? "abi hapı yuttuk, çok acayip şeyler oldu, burada geberip gideceğiz" diyeceğine liberte bilmem ne. git işine ya.
(surtr - 27 Şubat 2011 22:38)
oldukça güsel bi bilim-kurgu filmi...yönetmen: paul andersonoyuncular: laurence fishburn, sam neillçok iyi filmdir, sonunda az bişey sıçıyo ama...bu filmin hemen ardından küre diye bi kopyası çekildiydi.dustin hoffman oynuyodu hatta onda...ama bu on takar küre'ye falan...
(vanzant - 11 Ağustos 1999 00:00)
zannediyorum ki ses kaydındaki o latince cümle filmin efekt kanalına değil ses* kanalına kaydedilmiş, dublajda da atlanmış ve sonuçta filmin türkiye'deki hiçbir kopyasında şu an bulunmuyor. filmi ilk cine5 döneminde, en son da dün gece tv8'de izledim. onca yıldır defalarca (hep de televizyonda) izlemişimdir ve ne kadar çabalasam da o kayıt çalarken o sesi duyamadım. sonunda sahneyi youtube'dan bulup izledim de ilk defa öyle duydum. hayatımın bir gizemi de böylece çözülüp gitti...*
(valthoron - 26 Ekim 2011 11:21)
hazır iki film arasındaki benzerliklerden söz edilmişken eklemek isterim ki sam neill bu filmde sergilediği performansla the shining'deki izdüşümü jack nicholson'ı yakalamış, şartlar gerektirdiğinde en az onun kadar iyi delirebileceğini cümle aleme göstermiştir...
(days - 24 Aralık 2003 18:11)
klasik uzay filmi geyiklerinin dışını çıkmaya çalışan bir film. bir kere bu açıdan takdir edilmeli bence. "canavar gelecek ebemizi sikecek", "bilinmeyen uzaylılar var etrafımızda, götümüzden kan alacaklar sanırım kaptan", "açıklanamayan bir cisim hızla bize doğru yaklaşıyor" klişelerinin dışına çıkmış. zate ben de bu ilginç konuya takılıp filmi izlemeye başladım ve bugüne kadar seyrettiğim en psikopat ve depresif filmlerden biriyle karşılaştım. bu uzay/zaman/uzam meselelerine hiç kafam basmadığı için kimilerine saçma gelen verilerin tümünü doğru kabul ettim. böylece senaryoya kafa yorma açısından rahatladım, hem de daha da tırstım. neyse oyunculuklar filan iyiydi, sahneler iyiydi, hasta ruhluydu, filme hakim olan koyu gri hava sevimliydi. sonunu da hatırlamıyorum açıkçası ama son sahne aklımda kalmadığına göre çok da etkileyici olmasa gerek. totalde baktığımızda iyi film diyebiliriz sanırım.
(nazmiye demirel - 17 Şubat 2004 18:07)
küvette,kan içinde yüzen orta yaşlı ölü kadın sahnesi ile akıllarda yer eden film.uzayda 15 sn kalındığında neler olabileceğini inanılmaz iyi anlatabilmiş film.
(sakarninja - 7 Haziran 2001 17:39)
fikrin arkasında solaris'in varlığı kuvvetli bir biçimde hissediliyor ya da bana öyle geldi. bununla birlikte esin kaynağını çarpıtan film bütünüyle metafizik tasavvurun bataklığına kolayca saplanıyor. özel efektleri ve büyük bütçeleri olmasaydı amerikan sinemasının şu an dünyanın en kötü film sanayisi olması kaçınılmazdı.hollywood sinemasında görmeye alıştığımız muhafazakar tematiklerin, dolayısıyla teknoloji fobisinin burada da karşımıza çıkması tesadüf değil. event horizon'da uzayın sürekli genişleyen sonsuzluğuna ve bilinemezliğine karşı geliştirilen temel kaygı müzmin ölüm korkusuyla gelen vicdan azabı olarak beliriyor. bu da elbette cehennem korkusuyla özdeşleştirilerek sözünü ettiğim muhafazakar geleneğe hapsolunuyor. varoluş sorgulaması yerine (ki solaris'in içinde bulunduğu gelenek bunu gerektirirdi) ölüm korkusu baskın çıkıyor. duygusal dünyanın yerini maddi evren alıyor. dinsellik ise alttan alta varlığını hissettiriyor.bu tarz filmlerle karşılaşmaktan tiksindim artık. en son ridley scott dinozorunun prometheus filminde benzer biçimde dinsel referanslar midemi bulandırmıştı. isa'nın bâkire meryem'den dünyaya gelişi yeniden-canlandırılmıştı. dinselliğin kaynaklarına dönülürken sorun da basit bir biçimde çözülmüş oluyordu: tanrı vardı ve aradığımız şey de aslında yanı başımızdaydı. event horizon üstü kapalı olarak bakın işte tanrı orada, demenin bir başka yoludur. oysa günah işlemek de mümkün, suç işlemek de. insan özgür değil mi? bunun sonuçlarına inanın kendisinin özgürce katlanması gerekmez mi? tanrısal bir gücün bununla ne ilgisi var? aslına bakılırsa senaryo yazarlarına göre var. tanrı ve insan arasına girmekten zevk alan bir hayli geniş aptal bir kitle var. her şeyi bildiklerini sanıyorlar.event horizon'da ise kötücüllüğün kaynağı yuvarlak bir yapay kara delik cisminde tasarlanarak anaçlığa yakın durulmuş. tümüyle kadınsı bir makine ama eril düzeneğin inşası ile biçimlendirilmiş. kadın korkusu gibi freudyen bir konuya değinmeyeceğim, ama söz konusu icadın cehheneme kapı açması ve dolayısıyla açılan kapının tıpkı bir vajina gibi ıslak ıslak, yapış yapış tasvir edilmesi bende bu kuşkuyu uyandırmadı değil. bunları yazmak ve düşünmek biraz gelenekselleşti ama sinema da sonuçta kendini sürekli yenileyen bir alan değil. bir teoriye göre uzay sürekli genleşiyor ve genişliyor; bunun tersine sinema yerinde sayıyor ve kendini tekrar etmeye devam ediyor! her ne olursa olsun kötücül/ölümcül olan ile kadınsı üreme organı arasında kurulan bağlantı elbette yeni değil, hatta çoktan bayatladı. biz de sonuçta bunları yeniden ve yeniden hatırlatmaya devam ediyorz, olan biten bundan ibaret.bilim kurgu filmlerinde monster'ların, yapış yapış tuhaf yaratıkların, çirkin mutantların ağızları genelde vajinayı andıracak şekilde tasarlanagelmiştir, buna çoktan alıştık. yalnız mide bulandırıcı konu şu ki metafizik bağlantı, alttan alta bir yaratıcının varlığına duyulan inanç, şeytanı çağrıştıran çirkin ve saldırgan karakterler ortalıkta fazla gezinmeye başladı. biri bunları dolaba kilitlemeli! hepsinin canı cenehheme!
(hanging rock - 21 Temmuz 2014 13:49)
stanislav lemin yazdığı, andrei tarkovskinin çektiği solaris filminden esinlenerek yapılmış, modifiye ve modernize edilmiş bir bilim-kurgu filmi.şöyle muhteşem bir sahne vardı:-gemiyi organik taryıcıyla bir tara bakalım neler bulacağız. (organik tarayıcı yeşil renkli cisimlerin üzerinde organik bir varlık bulduğunda kırmızı noktalar şeklinde gösteren bir dalgadır)-efendim bu olamaz! (tarayıcı event horizon adlı geminin üzerinde gezindikçe gemi tamamen kırmızıya boyanır)-gemi tamamen organik! (bkz: itü makina fakültesi) (oha falan oldum yani. helal olsun size).
(saltook - 28 Mayıs 2004 13:00)
insana uzaya çıkma fobisi aşılayan, kendi felsefesi üzerine kurulmuş süper bir gerilim/bilim kurgu
(bettencourt - 2 Temmuz 2001 02:55)
warp travel denilen, uzay ve zaman boyutlarinin teoride lagrangian'larinin e$itlenmesi ile (bkz: singularity) uzayda istedigi (koordinatlari onceden saptanmak $arti ile) her noktaya ula$abilen bir geminin konu alindigi filmde, ufak ufak 'n boyutlu evren' temasina dokundurmalar vardir. tabi filmin korku gerilim filmi olmasi sebebi ile, ula$ilan evrenin pinhead (bkz: hellraiser) abinin evrenine benzemesi son derece dogal.tum bunlarin arasinda, bana biraz da warhammer 40k evrenindeki emperor gelmeden onceki psychic warp travel olayini delice hatirlatti, warp'in saf kotuluk olmasi da cabasi tabi. biraz uzerine tarti$makta fayda olabilir.genel gidi$atta, sam neill gemiyi dizayn eden dr weir, laurence fishburne de kaptan miller karakterleri ile oldukca saglamdir. benim $ahsi favorim travma cerrahi t.j. karakteridir. filmin kopartan yeri ise cooper'in "here i come motherfuckeeeeeeeeeeeeeeeeeersssssssss!!!!!!" diye uzayda seyahat etmesidir.seyretmemi$ adam cok $ey kacirmi$tir. bu arada muzikler de michael kamen & orbital.
(lord aragorn - 2 Temmuz 2001 09:49)
seyrederken elimin mouse ta, pointer ın da "kapat" çarpısının üstünde durduğu film. ayrıca pek çok sahnesini de korkudan gözlerimi ellerimle kapattığım halde, meraktan parmaklarımın arasından dikizlemişliğim vardır gerçekten. hem seyredilmesi, hem de seyredilmemesi gereken, akıllara zarar bir filmdir..
(fardong - 4 Mart 2006 18:44)
hayatımın hatası bu filmi izlemek olmuştur. yani sadece izlesem belki o kadar büyük bir hata olmayacaktı. dört beş salak bir araya gelip filmin "eski mürettabatın başına gelenler" sahnesini kare kare yavaşlatarak izlemek tavsiye edilmez. rezil bir cehennem tasviridir zira. sonra geceler boyu yorgan kafaya kadar çekilmiş vaziyette gözler fal taşı gibi açık beklenir.
(skadi - 16 Ağustos 2006 23:30)
filmde anlatılan cehennem kutsal kitaplarda yazan cehennem değildir şüphesiz.. zaten filmdeki bir replikte "cehennem sadece bir kelime" diyor.. tasvir için kullanılan bir kelime.. gemimiz uzay zamanı büküp kara delikten geçtikten sonra şu andaki evrene kıyasla çok daha acı dolu, tasvir edilemez kötülükte bir paralel evrene gitmiş -ki bu cehennem kelimesi ile belirtilmiş- ve sonra neptün yakınlarında geri gelmiştir.. event horizon'ın haç şeklinde olmasının da büyük ihtimal ile bir anlamı vardır..filmde bir kaç sahne var ki insan yutkunamıyor bile öyle monitöre kilitleniyor..en unutulmayanlardan biri de sam neill'in mürettebattan birinin sırtına onlara kanca bağladıktan sonra karnını yarıp içindekileri boşaltması.. tabi biz boşalırken görmüyoruz ama boşaldıktan sonrasını görmek bile oldukça iç gıcıklayıcı..ayrıca film hakkında kafama takılan bir şey de o sıvı dolu tüplere mahrem yerleri kapalı girilmesi.. filmin dercelendirmesi yüzündendir diye düşündüm ama film zaten restricted (r) olarak derecelendirilmiş o zaman sen niye çıplak sokmuyosun ki insanları o tüplere.. hayır popo-göğüs (bunlara bonus olarak penis de görecez) görmek değil derdimiz, biraz daha inandırıcı olması.. madem entry nin sonlarına doğru seviyeyi düşürdük nip/tuck abla da* hey maşallahmış o zamanlar be..
(koparnick - 19 Ağustos 2006 00:23)
kurbaga avi'yi yillarca tekrar tekrar izleyip ezberledikten sonra izlerseniz havaya girmek oldukca zor oluyor bu filmde.
(gofret - 24 Ağustos 2006 13:58)
Yorum Kaynak Link : event horizon