Süre                : 1 Saat 52 dakika
Çıkış Tarihi     : 06 Mart 2014 Perşembe, Yapım Yılı : 2014
Türü                : Macera,Biyografi,Drama
Ülke                : Avustralya
Yapımcı          :  See-Saw Films , HanWay Films , Screen Australia
Yönetmen       : John Curran (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Marion Nelson (IMDB)(ekşi),Robyn Davidson (IMDB)
Oyuncular      : Lily Pearl (IMDB)(ekşi), Mia Wasikowska (IMDB)(ekşi), Philip Dodd (IMDB), Fiona Press (IMDB)(ekşi), Daisy Walkabout (IMDB), Rainer Bock (IMDB)(ekşi), Felicity Steel (IMDB), John Flaus (IMDB), Ian Conway (IMDB), Evan Casey (IMDB), David Pearce (IMDB), Jessica Tovey (IMDB), Darcy Crouch (IMDB), Brendan MacLean (IMDB), Jamie Timony (IMDB), Melanie Zanetti (IMDB), Adam Driver (IMDB), Ryan McMillan (IMDB), Leah Michelle (IMDB), Emma Booth (IMDB), Robert Coleby (IMDB), Steven Parker (IMDB), Leo Payten (IMDB), Jed Payten (IMDB), Bryan Probets (IMDB), Elsie Wanatjura (IMDB), Rene Kulitja (IMDB), Happy Reid (IMDB), Lydia Angus (IMDB), Yvonne Yiparti (IMDB), Awalari Teamay (IMDB), Edith Richards (IMDB), Vincent Forster (IMDB), Rolley Mintuma (IMDB), Tim Rogers (IMDB), Chelsea Haywood (IMDB), Andrew Harper (IMDB), Tom Budge (IMDB), Edwin Hodgeman (IMDB), Carol Burns (IMDB) >>devamı>>

Tracks (~ Çöldeki Izler) ' Filminin Konusu :
Film, hapisten yeni çıkan Charlie Rankin’ın (Dorff) intikam mücadelesini anlatıyor.


  • "güzeller güzeli louise erdrich'in bir romanı. nefis fleur'un asıl hikayesini anlatır. bunun bittiği yerde four souls başlar."
  • "cok ho$ bir corvette'e donu$ebilen autobot."
  • "çok güzel oyunculuk çok güzel yönetim. abartısız. kızın hissettiği şeyleri "anlayamazsınız." diyor."
  • "(bkz: şanlıurfa'da iki motorcunun öldürülmesi)"
  • "tracks: the true story behind the film"




Facebook Yorumları
  • comment image

    mia wasikowska'nın robyn davidson'ı canlandırdığı, klasik bir yaşanmış olayı anlatan film. bunun gibi yolculuk filmlerini sevenlerin beğeneceğini düşünüyorum.filmde robyn'in yolculuğa çıkmasının, insanlardan uzaklaşmak istmesinin nedeni üzerinde fazla durulmaması da güzel olmuş.bir iki görüntü ve diyalog var bunun nedeni hakkında fazlası yok, zaten daha fazlasına gerek de yok.insanlardan uzak kalmayı seçmek için pek fazla nedene ihtiyaç yok.


    (mordorsosyalistiscipartiuyesi - 16 Nisan 2014 16:53)

  • comment image

    filmde kızın çıktığı yolculuğu çok anlamlı bulmasam da, yine de büyük iş başarmıştır. yani resmen yıllar sonra bu yolculuğumu kitaba dönüştürür satarım, hatta filmini de çekerim mantığıyla yapılan bi yolculukmuş gibi geldi bana.

    çünkü mesela into the wild'da eleman şehir hayatından filan sıkılıyo gidiyo dağa vuruyo kendini kimseye şov yapmadan. ne natioanl geopgraphic ne de başka bi basın kurumu. kendi kendine yaşıyo ve ölüyo orda.
    tamam bu kız da para bulmak için anlaşıyo national geographic ile ama ne biliyim yine de tam ısınamadım.

    bi de rabbit-proof fence filmini izledikten sonra, orda 2 tane küçücük kız (10-15 yaşlarında) avustralya'yı baştan sona gidebildiyse, bu kocaman kız 4 tane deveyle gidebilmesi çok da imkansız gibi gelmedi bana. hemde bu 2 minik kızın, hayatlarını kurtarmaları için bu işe kalkışmaları, bu kızın sikinin keyfine yola çıkmasından daha manidar.

    ama yine de güzel bir film. izlemek gerekli.


    (herhavsindibiayni - 3 Temmuz 2014 17:23)

  • comment image

    çok güzel oyunculuk çok güzel yönetim. abartısız.

    kızın hissettiği şeyleri "anlayamazsınız." diyor.


    (fukka - 6 Temmuz 2014 17:14)

  • comment image

    şahsen başyapıt olarak göremeyeceğim ama beğendiğim ve izlenmesini salık verdiğim bir film.

    öncelikle bir into the wild falan aramayın filmde. bunu dememin sebebi, aradaki herşeyi siktir etmişlik derecesi ve seyiriciye duyguyu verebilme farkı.

    into the wild'a göre durağan sayılabilecek hatta genel olarak durağan sayılabilecek bir film. ama bunun bir sorun teşkil etmediğini, kesinlikle izlenmesi gerektiğini yineliyorum.

    ben filmi beğendim, dediğim gibi durağan, duyguyu verme konusunda çok üst düzey olmadığını düşünüyorum.

    filmin göze çarpan beğendiğim noktalarından birisi, karakterimizin yılmaması ve istediğini elde edene kadar çalışması, bir başka şey de fotoğrafçı eleman ile arasında olan farklı bağ ve çatışmanın çok iyi resmedilmesi, ne fazla ne az, güzel bir şekilde kişinin kaçışını ve toplumun insanın üzerine gelişini verdiğini düşünüyorum yeterince.


    (cimler - 21 Temmuz 2014 12:16)

  • comment image

    robyn davidson kaleme aldigi bir cok satan. yani en azindan avustralya'da. into the wild ile karsilastirilmasi abuk zira robyn davidson, supertramp gibi 20bin dolarlik ceki bir vakifa bagislayip, yanina iki dostoyevski kitabi alarak bu maceraya atilmiyor. kendisinin amacini kestirmek imkansiz. cogu zaman o bile boylesi zorlu bir yolculuga neden ciktigini anlamiyor fakat yine de icindeki bir ses avustralya collerinin ona sakinlik ve huzur getirebilecegini soyluyor. olay budur. zaten aslina baktigimiz zaman, avustralya'nin cografi kosullarinda kimsenin gelip de into the wild'daki gibi hadi babalar ben kactim demesi imkansiz ve afedersin buyuk salakliktir. davidson'un kattettigi mesafe avustraya'nin en kurak, sert ve cogu zaman el degmemis kismi. yazin sicaklik 50 dereceyi cok rahat buluyor, vahsi develer adeta nefes alan her seyi tokmaklamak istiyor vesaire vesaire. robyn davidson bir kasiftir, sehirlerin gurultusunden kacmak icin kicini yirtan yeni yetme bir romantik degil.

    simdi filme gelince, 1,52lik film bence orijinal metne gore cok yavan. senaryoyu yazan canlar elbette bir nebze olsun ticari kaygi icindeydiler fakat filmi biraz daha uzun yapip olaylari daha detayli anlatarak gercekten bir basyapita imza atabilirlerdi ama malesef bu kervan kacti(develi cagrisim yapmak istedim).

    film orijinal metinden alinan bazi parcalarin garip bir sirasiyla birlestirilmesiyle olusturulmus. yani kitabi okumasak, robyn davidson ve onun bu buyuk macerasi hakkinda yalan yanlis bilgilerle doldurmus olacagiz kafamizi.

    filmde, kitabin anlatmak istedigi bircok sey atlanmis. en buyuk oge ise aborijinler ve aborijinlerin avustralya'da verdikleri kimlik mucadelesi. kitap basli basina bu konu uzerine yogunlasirken, film bunu birkac karede anlatmaya calismis. eksik kalmis yani.

    bir de robyn develeri cok severmis. yani oyle boyle degil. alice springs'de gecirdigi 2 yil boyunca bunu cok iyi anlayabiliyoruz kitabi okudugumuz aman ama filmde sanki develer yolculuga hizmet etmek amacinda baska bir seye sahip degillermis gibi yansitilmis. e saniyorum develer de buna huzunlenmislerdir, ne de olsa duygusal hayvanlardir.

    sonuc alarak, izledikten sonra orijinal metni de okumaniz da faida olacaktir.


    (tuvaletblogu - 23 Temmuz 2014 14:38)

  • comment image

    tam 195 gün süren zorlu maceranın öyküsü...
    beni etkilemiş muazzam film. bir kere oyuncu seçimi mükemmel (bkz: robyn davidson) ablamızı mia wasikowska çok başarılı bir şekilde yansıtmıştır. ayrıca rick smolan için de iyi bir seçimdir adam driver.

    --- spoiler ---

    daha yolun başı sayılacak ilk ayını tamamladığında nereden geldim ben buraya umutsuzluğuna düşmüşken bir anda gelen azim ve kararlılıkla bundan sonra ki yolculuğu boyunca bir daha tökezlememesi hayranlık uyandırıcıdır.
    öncelikle benim cesaret edemeyeceğim bir yolculuk bırakın yolculuğu daha yolculuk başlamadan 8 ay parasız çalışıp verilen sözün yerine getirilmemesini bile umursamayışı kararlılığını gösterir.

    aborjin eddy'nin iletişim kurma çabası gülümseten detay olarak işlenmiş.

    filme odaklanmışken köpeği diggity'i vurmak zorunda kalması es vermemi sağladı ve çölü aşıp hint okyanusu'na ulaştığında sanki kendim başarmış gibi sevindirdi.

    ---
    spoiler ---


    (pilot - 26 Temmuz 2014 12:29)

  • comment image

    yol hikâyelerini seviyorum; lakin bu filmde canımı sıkan bir şey var.
    nasıl bir çölmüş bu, baş açık, götün meydanda dolaşabiliyorsun? ilk gün başına güneş geçer, su kaybından mortu çekersin. maaşallah bizim kızan bana mısın, demiyor. haliyle güzelim filmi dikkatlice izleyemiyorum...


    (hunter the dayworker - 2 Ağustos 2014 13:39)

  • comment image

    in treatment'ın sophie'si mia wasikowska sebebiyle gittiğim film. iyiydi, ama sinemadan çıkınca insanı etkisi altında bırakan cinsten değildi, en azından benim için. öte yandan alternatif film sevenler sıkılmadan seyredebilir, süresi de makul.

    --- spoiler ---

    bazı devamlılık sorunları vardı. mesela robyn yolculuğunun ortasında bir yaşlı çifte misafir olmuştu. yıkanıp paklanınca bütün o çöl güneşinde yanmalar gitmişti sofra sahnesinde; ertesi sabah gene yanıktı.

    duygulanmamız "gereken" bütün sahneler bir ikisi hariç niyeyse bana "yapma" geldi.

    hikâye biraz daha derinleştirilebilirdi, müsaitti. öyle "dünyanın anlamını buldum" tarzı bir derinlik değil kastettiğim, zaten o zaman tamamen itici olurdu.

    çölün ortasında çıplak gezmesini metaforik bir şey olarak anladım ben, özgürleşmek, kayıtlardan kurtulmak, insan yoksa utanma da yok filan. yoksa tarlada güneş altında çalışanlar bile bilirler başlarını, derilerini güneşten korumazlarsa başlarına gelecekleri; değil ki ayak değmemiş çöllere düşenler.

    filmde en çarpıcı olay, ilk gittiği deve çiftliğinde sekiz ay, çiftlik sahibinin "benim sözüm senettir"ine güvenerek bedavaya çalıştıktan sonra, 2 deveyi alamadan orayı terk etmek zorunda kalmasıydı. insan'a güvendi, güveni boşa çıktı.

    robyn okyanusa kavuşunca o dört deveyi n'aptı, okyanusun kıyısında mı bıraktı, saldım çayıra mevlam kayıra mı dedi, birilerine mi verdi düşünen bir ben miyim acaba...
    ---
    spoiler ---


    (kirkinin da kulpu kirik kup - 14 Ağustos 2014 21:42)

  • comment image

    film hoş. benim gibi dogası güzel yerlerde çekilen filmleri seven herkes bu filmi sevmeye aday. canımı sıkan tek detay, aksiyonunun biraz az olması. 195 gün gibi hatırı sayılır bir zaman geçiriliyor, bu kadar az olay olmamalıydı. orjinal hikayede de eminim daha fazladır. herneyse, o çöl manzaraları için bile izlenmeye deger.


    (tirnagim batiyor - 13 Kasım 2014 04:07)

  • comment image

    gördüğüm kadarıyla film genellikle into the wild ile kıyaslanmış. fakat ne film süresince, ne de robyn davidson tarafından yazılan kitapta (tracks) yolculuğa çıkış nedeni açık bir şekilde bir zemine oturtuluyor. bu bağlamda into the wild ile kıyaslanmasının doğru olmayacağını düşünüyorum. zira, into the wild’daki mccandless throeau’nun walden’ından aldığı ilham ile bir çeşit aydınlanmanın peşine düşmüştür.

    robyn davidson yolculuğunun nedenini şöyle izah ediyor:

    "many times since the trek i have been asked why i made it, and i answer that the trip speaks for itself. but for those who persist i would add these few thoughts. i love the desert and its incomparable sense of space. i enjoy being with aborigines and learning from them.

    i like the freedom inherent in being on my own, and i like the growth and learning processes that develop from taking chances. and obviously, camels are the best means of getting across deserts. obvious. self-explanatory. simple. what’s all the fuss about?”

    bu anlamda, her ne kadar into the wild ile tracks arasında benzer bazı noktalar mevcutsa da iki filmin karşılaştırılmasını abes hale getirecek bir ayrılık mevcut.

    yönetmen de yolculuğun nedeni ile alakalı bu ayrıntıyı anlamış olacak ki rick smolan’ı filmin sonunda robert heinlein’ın tunnel in the sky’ını okurken görüyoruz. ıssız bir gezegene bırakılmış ve belli bir süre bu gezegende hayatta kalması gereken tunnel in the sky’ın rod'u gibi robyn davidson’ın yolculuğu da onu bireysel olarak gelişmeye/değişmeye itiyor. bunun yanında robyn davidson da aynı rob gibi yolculuğu esnasında sosyal bağlara ve etkileşime ihtiyacı olduğunu kavrıyor. fakat bunlar önceden planlanmış, ulaşılmaya çalışılan hedefler değil. tam aksine yalnızca "yol"’un getirileri. yada bhagavad gita’da ifade ediliş şekliyle:

    ...çalışmaya hakkın vardır, ama sadece çalışma adına. çalışmanın meyvalarını elde etmeye hakkın yoktur. seni çalışmaya götüren şey, çalışmanın meyvalarına duyulan arzu olmamalıdır hiçbir zaman...”

    sonuç olarak diyebilirim ki son zamanlarda izlediğim en sakin ve huzur veren filmlerden biriydi.

    robyn: rick, i am so alone.
    rick: we all are.


    (ara - 3 Aralık 2014 02:32)

  • comment image

    into the wild ile kıyaslanmaması gereken film. farklı sebeplerden, farklı yollardan, farklı yöntemlerle giden birini anlatıyor tracks. ıssız bir yere, tek başına giden insan filmi çekildiğinde hemen yapıştırıyoruz into the wild'ı. olur mu lan!? ayıp!

    kesinlikle güzel bir film olmuş. tek bir eleştirim olacak; o da spoil içeriyor.

    --- spoiler ---

    diggity'nin ölmesi ve hanım kızımızın birkaç deveyi vurması dışında gerçekten kötü bir şey gelmiyor mu başına?

    ---
    spoiler ---

    yolculuğun olumsuz taraflarına, zorluklarına yeterince değinilmemiş bence. biraz hızlı işlenmiş gibi hikaye. ama kesinlikle izlenilesi bir film.


    (kendinikendikendinebulanadam - 15 Aralık 2014 12:07)

  • comment image

    yukarıda bir arkadaşımın da belirttiği gibi tehlikeli ve yaşamsal detaylara değinilmemiş.

    böyle bir hikâyenin, yolculuğun ağırlık noktasıdır yaşamsal faaliyetler ve karşılaşılabilecek tehlikeler. kitabı okumadım. hikâyeyi sadece filmden biliyorum. ancak eylem, tek başına bir kadın için muazzam bir şey. yeterince beslenmemiş bu kısım. arafta kalmış. hem hikaye hem kadın. yani genelinde mutsuz robyn. oysa istediği gibi insanlardan uzakta ve zor bir şeyi başarıyor. buradaki zorluğu ve acıyı yaşatıyor fakat alınan hazzı havuz sahnesi dışında net biçimde göremiyoruz. sanki bütün emeği nasıl iyi canlandırabilirime harcamışlar gibi. kurguya ve detaylara biraz daha eğilselerdi tadından yenmezdi.


    (oraletarya - 30 Aralık 2014 11:14)

  • comment image

    yönetmen john curran imzalı, türkçe'ye çöldeki izler olarak çevrilmiş 2013 yılı yapımı biyografik bir film.

    robyn * avustralya'da çölü bir uçtan bir uca geçmeyi istemektedir. bunun çin önce bir kaç deve çiftliğinde çalışıp bu hayvanları tanıması gerekmektedir. yeteri kadar tecrübe edinen robyn 3200 kilometrelik oldukça zorlu ve yorucu yolculuk için artık hazırdır.


    (bu tabanca bu cakmak - 23 Ocak 2015 16:19)

  • comment image

    çok yavaş diye nefret etmek istediğim, ama bir sebepten ötürü edemediğim, ne beğendiğim, ne beğenmediğim mia wasikowska'nın başrol oynadığı, gercek bir hikayeye dayanan indie tarz film.

    --- spoiler ---

    robyn'in kamplardan birinde rick hakkında söyledikleri içimi acıttı. rick'ten de kendini o hale düşürdüğü için nefret ettim.

    robyn : i know he helped me get the money, but he doesn't understand that he's part of the problem.. he's a nice person, but i don't want him and his cameras and his hopeless romantic notions along with my trip, you know.. i can deal with pigs really easily, but nice people confound me.. you know, how can you tell a nice person that you just wish they'd crawl into a hole and die?

    ---
    spoiler ---


    (islak yaman kapi kulu - 9 Mayıs 2015 14:30)

Yorum Kaynak Link : tracks