Süre                : 1 Saat 50 dakika
Çıkış Tarihi     : 05 Eylül 2008 Cuma, Yapım Yılı : 2008
Türü                : Biyografi,Drama,Tarih,Romantik
Taglar             : evlilik,düşes,Varisi,Aldatma,zina
Ülke                : İngiltere,İtalya,Fransa,ABD
Yapımcı          :  Paramount Vantage , Pathé , BBC Films
Yönetmen       : Saul Dibb (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Jeffrey Hatcher (IMDB)(ekşi),Anders Thomas Jensen (IMDB)(ekşi),Saul Dibb (IMDB)(ekşi),Amanda Foreman (IMDB)
Oyuncular      : Keira Knightley (IMDB)(ekşi), Ralph Fiennes (IMDB), Charlotte Rampling (IMDB)(ekşi), Dominic Cooper (IMDB)(ekşi), Hayley Atwell (IMDB)(ekşi), Simon McBurney (IMDB)(ekşi), Aidan McArdle (IMDB)(ekşi), John Shrapnel (IMDB)(ekşi), Alistair Petrie (IMDB), Patrick Godfrey (IMDB), Michael Medwin (IMDB), Justin Edwards (IMDB), Richard McCabe (IMDB), Calvin Dean (IMDB), Hannah Stokely (IMDB), Andrew Armour (IMDB), Emily Jewell (IMDB), Bruce Mackinnon (IMDB), Georgia King (IMDB), Luke Norris (IMDB), Eva Hrela (IMDB), Poppy Wigglesworth (IMDB), Emily Cohen (IMDB), Mercy Fiennes Tiffin (IMDB), Sebastian Applewhite (IMDB), Angus McEwan (IMDB), Kate Burdette (IMDB), Laura Stevely (IMDB), Benjamin Noble (IMDB), Max Bennett (IMDB), Camilla Arfwedson (IMDB), Fiona Sheehan (IMDB), Sarah Wyatt (IMDB), Thomas Arnold (IMDB), Gilbert Wynne (IMDB), Richard Curzon (IMDB), Sophia Johnston (IMDB), Katerina Tana (IMDB), Ailsa Baker (IMDB), Daniel Bardwell (IMDB) >>devamı>>

The Duchess (~ Düşes) ' Filminin Konusu :
On sekizinci yüzyıl sonlarında geçen filmde, dönemin en güzel ve karizmatik kadınlarından olan Düşes Georgiana Cavendish (Keira Knightley) yaşadığı aşk, müsrifliği ve politikaya el atması sonucunda itibarını kaybeder. Devonshire Dükü ile evli olmasına rağmen Earl Grey ile yasak aşk yaşaması, en iyi arkadaşı Leydi Bess Foster, kocası ve kendisi arasında karmaşık bir ilişkiye dönüşür.


  • "dönem filmi, kostum, dekor, sanat yonetimi gibi seyleri sevenler icin * kacmayacak film."
  • "her yönüyle beğendiğim bir film oldu. gerçi ckm filmin ikinci yarısında perdedeki görüntüyü yaklaşık 10% oranında küçültmeseydi daha iyi olacaktı."
  • "sevilmek icin yanip tutusan devonshire dusesinin sessiz cigligini anlatan bir donem filmi."
  • "bu filmde dominic cooper , earl grey,pardon charles grey rolunde cok basarilidir ayrica."
  • "(bkz: duchess says)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    18. yüzyıl sonunda ingiltere'yi güzelliği ve karizmasıyla kasıp kavuran devonshire düşesi'nin kısa ama dolu dolu yaşamını anlatan film. film amanda foreman'in biyografik çalışmasından esinlenerek çekilmiştir.


    (knoxoverstreet - 7 Eylül 2008 17:10)

  • comment image

    her yönüyle beğendiğim bir film oldu. gerçi ckm filmin ikinci yarısında perdedeki görüntüyü yaklaşık 10% oranında küçültmeseydi daha iyi olacaktı.


    (thorin - 5 Kasım 2008 09:19)

  • comment image

    dönem filmi olmasından mutevellit izlenebilir ve meraklıları tarafından sevilebilir bir filmdir.

    ama parantez içinde keira knightley filmde resmen çirkin olarak itelemiş. o ne kaşlar kalın kalın yareppim.


    (solipsist - 9 Kasım 2008 02:40)

  • comment image

    izlerken, gerek anna kareninavari umutsuz ama bir o kadar tutkulu, güçlü bir karşı koyuş olsun, gerek dük+düşes+metres şeklinde gelişen bir threesome olsun bu tip farklı beklentilere sokuyor izleyiciyi. sonra birden hiçbir şey olmadan bitiveriyor. "hmmm, evlat sevgisi her türlü sevginin üzerindeymiş demek" diyoruz; ama hayır, düşes gayri meşru olarak dünyaya getirdiği bebeğinden ayrılıp dük'ünün düşesi olmaya devam ediyor. "eh neyse, sevdiği adamdan geçti, kendisini geride hiçbir şey kalmamacasına inkar etti ama hala "düşes" ünvanına sahip" diyorsunuz; ama ne oluyor? kocası olacak mendebur bunu boşayıp metresiyle evleniyor. elde var sıfır.
    ziyan olan bir kadının hikayesi. yazık. kadına da izleyene de.


    (flying snow - 25 Kasım 2008 20:05)

  • comment image

    devonshire düşesi georgiana cavendish'in hayatını anlatan film. kostüm, dekor ve müzikler gerçekten 10 numaraydı, en iyi kostum dalında oscar adayı olmasını bekliyorum açıkcası. filmin senaryosuna gelince ehhh işte çok ahım şahım değildi, georgiana'nın aşk hayatını anlatmaktan politik hayatı üstünde çok fazla durmamışlardı fakat gerek keira knightley'nin, gerekse de ralph fiennes'in süper oyunculukları sayesinde bu fazla güçlü olmayan senaryo gözümüze fazla batmadı. birkaç da ufak bilgi verelim hemen;

    * prenses diana, georgiana'nın ailesinin soyundan geliyor. (georgiana'nın abisinin torunun torununun torunu- daha gider bu) hatırlarsanız georgiana'nın evlenmeden önceki soyadı da spencer idi. (bkz: diana spencer)

    --- spoiler ---

    * ironik bir şekilde sarah ferguson'da georgiana'nın charles grey'den olma gayri meşru kızı eliza'nın soyundan gelmekteymiş. (yani o da georgiana'nın torununun torununun torunu gibi bişi oluyo) zavalla sarah'da aynı eliza gibi kraliyet ailesinden hiç bir zaman kabul görmemiştir. demek ki kaderinde varmış.

    * filmde georgiana'nın aşığı olarak gördüğümüz charles grey sonradan ingiltere başbakanı seçilmiş,başbakanlığı sırasında ingilterede kölelik yasaklanmış ve başarılı bir başbakanlık döneminden sonra emekli olmuş. grey başbakanken kendisine çeşitli ülkelerden hediyeler gelirmiş. birgün hediye olarak bir çay gelmiş kendisine. (bunun hangi ülkeden geldiğine dair farklı görüşler var) neyse bu çay bergamot aromalı bir çaymış. daha sonradan bu çaya grey'in ismi verilmiş ve hepimizin bildiği earl grey meydana çıkmış. (earl, ingiltere'de kontlar için kullanılan bir lakapmış)

    ---
    spoiler ---


    (venus - 14 Aralık 2008 14:15)

  • comment image

    kostüm dramanın kadrolu oyuncusu olma yolunda emin adımlarla ilerleyen keira knightley'nin her haliyle baş-rolde olduğu the duchess, artık hepimizin sülalesinden iyi tanıdığı ingiliz üst-sınıfının, lady di paralelli hikayesini anlatıyor. başka bir deyişle, geçtiği dönemle ironik hikayede varolan sınıfların ve bunların getirisinin geldiği nokta olarak; ayrımdan ziyade o zümreye has yalnızlaşma, kısıtlanma, özgürlüğünü yaşayamama üzerine gidiyor daha çok. filmin başlarında düşesin ilk defa yatağa girdiği sahnede, vücudunda gördüğümüz 'sıkı' elbise sebepli iplik izleri ve dans ederken saçı tutuşan düşese kimsenin yardım edemeyişi bu yalnızlığın ve sıkışmışlığın filmdeki iyi yansımaları misal olarak.

    aslında sadece menage a trois ile çekilen lady di paralelinden ziyade; diana'nın kendi hayatının tradejisi olarak yaşadığı, ve sonunu getirdiği, sınıfsal baskıdan, kısıtlanmışlıktan kaçışının alegorisiyle bu benzerliğin üzerini daha koyu çizebiliriz. ondan dolayı da kostüm, oyunculuk ve yönetimle her anlamda vasat üstü olan filmin politik tarafındaki yüzeysellik hikayesine en çok zarar veren etken olmuş; filmi 'pembe'leştirmiş. özetle the duchess, iyisiyle kötüsüyle 'bildiğiniz' gibi bir film, meraklısına.


    (shocktheworld - 7 Ocak 2009 18:17)

  • comment image

    korsan dvd'cilerin yeni eseridir. vermisler natalie portman ablanin kolunun altina tavlayi, filmin adini orjinal font'uyla du$e$ diye yazmislar, kapaga da iki ters bir duz diye slogan koymuslar. isin komigi kapaktaki bu yaraticiligi ben farketmedim bile.


    (helldoradotcom - 11 Ocak 2009 17:58)

  • comment image

    atonement'tan sonra bir daha keira knightley'in başrolde veya başrole yakın sularda dolandığı bir filmi seyretmeme kararı alıp da buna kendi elleriyle ihanet etmiş sevgili kendime müstahak olan filmdir. akılsız başa bundan iyi ceza olamaz.


    (adiantum - 11 Ocak 2009 18:23)

  • comment image

    kostümler, dekor, saçlar, makyajlar, oyunculuklar çok başarılı olmasına rağmen fazla uzun tutulmuş, duraganlığıyla dikkat eksikliği yaratabilen film. keira knightley gerçekten iyi oynuyor, fazla zayıf olması haricinde georgiana spencer cavendish'e benziyor da (georgina s.c. ingiliz kadın profiline uymayacak şekilde, gerçekten güzel bir kadınmış) yalnız o kadar aşırı zayıf ki bir de o ece sükan kaşlarıyla iyice göze batıyor kemik yapısı. dük rolünde ralph fiennes varis sahibi olmak için evlenen, karısıyla balolar ve yatak odası haricinde muhattap olmayan dönemin tipik asil erkeği rolünde çok başarılı. istikrarlı olarak çirkin bulduğum dominic cooper'ı ise charles grey rolüne yakıştıramadım, diğer oyuncuların yanında pek az sahnesi olduğu için oyuncluğu hakkında bir fikir sahibi olamadım yalnız georgina'nın aşığı rolünde gözleri ayrık, koca burunlu, güdük fizikli dominic yerine bir ryan gosling çok hoş olurdu diye düşünmekteyim.

    --- spoiler ---

    georgina'nın hikayesinin lady di'nin hikayesiyle paralellikleri çok şaşırtıcı, insan bu spencer kızlarının hepsinin kaderi mi aynı yahu diye düşünmeden edemiyor. zamanının ötesinde bir kadın olan georgina gerçek aşkı ve tutkuyu isterken kocasının boş bakışları ve egoist tavırları karşısındaki çaresizliği çok acıklı, bess'le olan arkadaşlıkları gibi. iki kadının dük'ü hiç sevmeden, evlat sevgisi uğruna katlandıkları menage a trois ve yasaların hep dayakçı, moron, hayvandan farksız erkekleri koruyor oluşu o çağda yaşamış bir kadın olmadığınıza şükrettiriyor, zaten o giysiyi giyip kafamda o saç-tüy kütlesiyle gezmek zorunda kalsam 3 güne kalmaz doğal seleksiyondan elenirdim ben.
    filmin en acıklı sahneleri georgina'nın bebeği bir bataklığın kenarında charles'ın ailesine teslim edişi, havadaki sis, yağmur bulutları ve çamurla anın atmosferi mükemmel yaratılmış, bebeği teslim ettikten sonra georgina'nın ağlayışı ve bess'in onu tesellisi içinize dokunuyor. ama en acıklısı, bir baloda karşılaştıkları ve charles'ın "bir yeğenim var, eliza, ve onu çok seviyorum. isterseniz gelip onu görebilirsiniz, hatta bunu yakın zamanda yapmalısınız" derken georgina'nın ağlamamak için kendini zor tutuşu, içim parçalandı resmen. eliza'nın kendi kızına georgina adını verdiğini duyduktan sonra da yerlere serildim.
    "çocuklarım olmadan asla" diyen iki kadının sarsılan, yaralanan, ama bir ömür devam eden dostukları filmin nice güzelliğinden biri, gerçekten yaşanmış olması iki kadına da saygı duymanıza yetiyor.

    ---
    spoiler ---

    bir de şu var, dük ve bess georgina öldükten 3 yıl sonra, onun vasiyeti ve rızası üzerine evlenmişlerdir, yani bir georgina'yı boşa bess'i al durumu söz konusu değildir.
    charles grey'in filmde nişanlanmak üzere olduğu mary elizabeth ponsonby'den 11 oğlu, 5 kızı olmuştur*, ne bu şiddet(!) bu celal?


    (isolde - 7 Mart 2009 15:22)

  • comment image

    --- spoiler ---
    sadece meraklılarının ilgisini çekecek bir film.

    zira bana ingiliz soylularının (kraliyet ailesi?) yaşam hikayelerini izlemekten gına geldi. dük ne iş yapar onu da bilmiyorum. sözlükte dahi açıklayıcı bir şeyler yok. gerisini siz düşünün.

    nasıl bir romantik komedinin girişi gelişmesi sonucu belliyse bu ingiliz tarihini anlatan filmlerde de öyle.

    yani açıkçası klişe.

    tamam oyunculuklar filan çok güzel de hep aynı şeyler.

    erkek evlat, kısıtlanmış kadınlar, ihtişamlı yaşamlar, ne kadar çok mum ve kristal o kadar ihtişam, 108 katlı kadın kıyafetleri, daha sade ama gene de abartılı erkek kıyafetleri. bir tane geleneklere bağlı anne veya baba, buna karşı çıkan kız evlat. bu tür filmleri sanırım ingilizler (ki bu da bbc films yapımı) kendi tarihlerini kendi çocuklarına öğretmek için veya kendi imparatorluklarını dünyaya tanıtmak için böyle filmler yapıyorlar, biz de keriz gibi izliyoruz.

    ben bu tür filmlerde hizmetkarlara çok gülüyorum, her şey adamların gözlerinin önünde gerçekleşiyor, bir sürü şey biliyorlar. soylular da gizli kapaklı iş çeviriyoruz zannediyorlar.

    ingilizler kendi hikayelerini çek çek bitiremediler. bakalım bundan sonra sırada ne var.
    mümkünse ben izlemeyeyim.

    bana temizinden bir tane o dönemde yaşamış bir adet sıradan ingiliz ailesinin hayatı ile bir adet hizmetkarların hayatını gösteren film lazım.

    soylu aile hikayesi görmek istemiyorum artık.
    ---
    spoiler ---


    (aagrid - 13 Nisan 2009 13:55)

  • comment image

    narin ve beste adlı iki arkadaşla gidilmiş ve sinema salonundan sokağa çıkana kadar sayesinde birkaç kere dumur olmama sebebiyet vermiş filmdir.şöyleki:
    narin: yok artık amma da abartmışlar film falan tamamda daha neler
    beste: evet ya bu mu şimdi düşes bütün film yemek yedi yattı kalktı doğurdu
    ben : evet budur zira hikaye gerçek
    beste: aaa çok ilginç
    ben:???!!!
    narin: ya zaten ingiltereden ne çıkıyosa bozuk ben böyle falsolu ülke görmedim avondan aldığım krem sivilce yaptı mesela
    beste:made in england mı yane
    ben??!!!!
    narin: evet al kremini vur düşesine haha
    ben:(içimden)hıım eğer ikisinin kafasını birbirine vururak öldürürsem ayrı ayrı uğraşmadan vatana millete bir faydam dokunur
    beste:bak bu hugh laurie ye aşık ya ingilizlere laf ettik dokundu tabe
    ben: yok ben düşesinde kreminde değilim amerikanın ırak'ı işgalini desteklerdiler ondan haz etmiyorum politik yani
    beste: politik diyince blair de karizmatik adam dimi
    narin: evet şirin
    ben : ???!!!


    (buralardan hemen gidesim var - 20 Nisan 2009 02:04)

  • comment image

    dükün düşeş olup düşesin düşeş olmasını kaldıramadığı filmdir. düşes olabildiğine çirkin elbiseleri olabildiğine guzeldir. kızları, kızlarının kızları ve onların kızlari hem de kralicelerin yonettigi ülkede 1928 yılına kadar esit seçme ve seçilme hakkına sahip olmamıstir.


    (arundati - 18 Ekim 2009 01:46)

  • comment image

    devrimlere inanmam, ters tepme ihtimalleri yüksek olur (bkz: türkiye cumhuriyeti). ama bu filmin başından sonuna dek, zamanında daha fazla özgürlük isteyip de acı çekmiş, dışlanmış, cezalandırılmış ve öldürülmüş tüm devrim gazi ve şehitlerine teşekkür ettim. sarsılmadan izleyebilen kadınlar olduğuna inanmak istemem. benim çocuk doğurgacı olmaktan öte birey olabilmem için yüzyıllarca uğraştı tanımadığım kadınlar. şimdi bu özgürlüğünü geriye gitmek için kullananlara zaman makinesi diliyorum, benim zamanımı bana bıraksınlar.


    (biyiksiz kedi mahmut - 3 Mart 2010 21:03)

Yorum Kaynak Link : the duchess