• "vahşi batı'nın bitişidir. demiryolu vasıtasıyla gelen medeniyetin bu "ancient" ırktan gelen adamların da sonu olduğunu söyler bizlere."
  • "sinemanın şiir olduğu filmlerden. artık böyle film yapamıyorlar."
  • "wobbles -beni uzun zamandır tanıyorsun frank, bana güvenebilirsin.frank - hem kemer hem pantolon askısıtakan birine kim güvenir? herif kendi pantolonuna güvenmiyor."
  • "cüneyt arkın'ın tabiri caizse döktürdüğü film."
  • "film üzerine detaylı bir fresk için şu yazı da ayrıca okunabilir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    filmin başında jack elam'ın oynadığı pörtlek gözlü katil silahının namlusuna bir sinek hapseder. böyle bir adamı harmonica'nın nasıl temizlediği aklıma yatmasa da harmonica'yı takdir ederim.

    --- spoiler ---
    ayrıca türk filmlerinde sık sık yer alan omuzların tepesine çıkmış arkadaşın, akrabanın asılması sahnesi de kanımca buradan yürütülmüş.
    ---
    spoiler ---


    (flut - 28 Mart 2002 19:56)

  • comment image

    üç sene sonra tekrar izledim de, leone'yi rahmetle andım. böylesi orgazmik sinemasal anlar, böylesi insanın osuruğunu düğümleyen sahneler çekmek neden bu kadar az yönetmene nasip oluyor? ve o bir avuç yönetmenin de vaktinde kadri kıymeti bilinmiyor. bakın time dergisi nasıl eleştirmiş filmi:

    http://www.time.com/…2109,00.html?internalid=atm100

    bazı unutulmaz replikleri hatırlayalım!:

    harmonica: and frank?
    snaky: frank sent us.
    harmonica: did you bring a horse for me?
    snaky: well... looks like we're... ...looks like we're shy one horse.
    harmonica: you brought two too many.

    * * *

    morton: not bad. congratulations. tell me, was it necessary that you kill all of them? i only told you to scare them.
    frank: people scare better when they're dying.

    * * *

    (aile katledilmiş, geriye sadece ufak bir çocuk kalmıştır...)
    gang member: what are we going to do with this one, frank?
    frank: now that you've called me by name?...

    * * *

    harmonica: i saw three of these dusters a short time ago, they were waiting for a train. inside the dusters, there were three men.
    cheyenne: so?
    harmonica: inside the men, there were three bullets.


    (axellennox - 6 Şubat 2008 20:14)

  • comment image

    vahşi batı'nın bitişidir.
    demiryolu vasıtasıyla gelen medeniyetin bu "ancient" ırktan gelen adamların da sonu olduğunu söyler bizlere.


    (ozan sezgin - 6 Şubat 2008 20:20)

  • comment image

    o dillere destan açılış sahnesinde malumunuz, yüzüne sinek konan bir kovboy var. sineği üfler, sinek uçar yine abinin yanağına konar. üfler, hareket eder sinek kaçmaz. ilginç olan şudur: kovboy sineği eliyle kovmayı akıl edemez ya da tercih etmez, onu silahını kullanarak yakalar. bu planın yer aldığı tüm o açılış sahnesi sergio leone'nin filmde çizeceği çizgiyi belli eder. kovboylar meselelerini çözmek için silah kullanır, sessizliği bozan, bir yel değirmeninin sesidir ki bu yel değirmeni dönemin ekonomisi açısından önemlidir ve filmdeki anlaşmazlığın çıkış ayaklarından biri de malum, ekonomiktir.
    ve o yel değirmenini yine benzer bir paylaşılamayan para (once upon a time'da paylaşılamayan topraktır, o da bir nevi para) hikayesi olan no country for old men'in açılış sahnesinde görürüz.


    (shocktheworld - 3 Kasım 2008 21:25)

  • comment image

    daha önceki filmleri ile abd başkanı olmuş, örnek amerikan vatandaşı profili sergilemiş henry fonda bu filmde kötü karakteri oynayacaktır. fonda film setine, bebek mavisi gözlerini lens ile kahverengi yapıp bir de pis bıyık bırakarak, kötü adam* moduna girip gider. ama sergio leone mavi gözler ve temiz bir surat istemektedir. henry fonda kendi açılış sahnesini görene kadar bu isteği anlayamaz. leone bir ailenin katlinden sonra kameranın dönerek katillerin liderine zoom yaptığında insanların belleklerinde yer eden iyi adam imajının yıkılmasını, izleyicilerin şaşırmasını, sarsılmasını istemiştir.
    ilgili röportaj için; (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=chi6hl7fuqa)


    (balta sapi - 12 Mayıs 2009 02:27)

  • comment image

    özellikle amerikan sinema çevrelerinin övgülerine bir türlü nail olamamış hatta kimilerince amerikan westerninin sonunu getirmekle itham edilmiş italyan sinemacı sergio leone'nin, atlantiğin öte yakasına ait bir mitin son dönemlerine derinlikle yaklaştığı, ilk saniyesinden son saniyesine kadar her karesinde sahip olduğu mucizevi yeteneğini yansıttığı ünlü filmi. sinema yönetmenlik sanatıysa bunun vücud bulmuş hali. ve ıssız bir adada yanımda olmasını isteyeceğim üç filmden biri.

    film vahşi batı yaşam tarzının ve kahramalarının tarih olmaya yüz tuttuğu, silahı değil parayı elinde bulunduranların güç ve otorite sahibi olmaya başladığı dönemi fon olarak kullanır. artık modern amerikan yaşam tarzı batıya doğru hızla ilerlemeye, zengin olma ya da zenginliğin üstüne koyma imkanları artmaya başlamıştır. "brett mc bain", kasabanın dışında ücra bir yerde satın aldığı araziden demiryolunun geçeceğini ön görmüş ve bir istasyon kurmayı planlamıştır. fakat kendisi ve üç çocuğu iş adamı morton’a hizmet eden frank ve çetesi tarafından katledilmiştir. aynı gün harmonikasıyla ve silahıyla müzik yapan bir adam "frank"la hesaplaşmak; bir genelev kadını da kendisiyle nikah kıyan brett mc bain ve ailesinin yanında yaşamak üzere kasabaya gelir. kasabanın dışındaki bir hana kelepçeli bir vaziyette gelen "cheyenne" de hikayeye dahil olur ve olaylar gelişir.

    film leone’nin önceki filmlerine nazaran ağır işleyen ve epizodik anlatımın yoğunluk kazandığı bir yapıya sahiptir. son derece rahatsız edici bir atmosfer ve rahatsız ediciliği aşırı uçlara taşıyan karakterler filmin açılışına damga vururlar. açılış aslında ileriki dakikalarda seyirciyi nelerin beklediğini gözler önüne serer. yönetmenin seyirciye olan vaatleri de denebilir buna. soğukkanlı, kendinden emin, hatta bir nebze kendini beğenen bir sinemayla karşı karşıyayızdır. yönetmen atmosferden sonuna kadar faydalanacak ve gösterişli bir mizansen anlayışı ortaya koyacaktır. oyunculuk gerçeğe uygun olmak zorunda değildir, abartı içerebilir; zira aslolan kameranın nerede ve nasıl durmak, nasıl hareket etmek istediği ve yönetmenin neyi göstermek istediğidir. oyuncu bir mermi yediğinde 360 derece dönüp yere düşmek zorunda kalabilir. mesela filmin finalindeki düello sahnesinde henry fonda 180 derece dönüp yere çökmüş, arkasından gelen charles bronson da kadraja dahil olmuştur. her şey vizöre hizmet edecektir. keza mc bein ve iki çocuğunun ölmesinden hemen sonra frank ve çetesinin arz-ı endam edişi ve kadraja frank’in yüzünün girişi de gayet ustalıklıdır. müziğin bu anlara yaptığı katkı da olağanüstüdür.

    filmin göz alıcı noktalarından biri de kurgusudur. özellikle düello sahnelerindeki hızlı geçişler, silahların patladığı anda aksiyon çizgisinin öte tarafına geçilmesi -ki bu film dilinin grameri açısından çoğu zaman bir hata olarak görülür- filmin görsel yapısına sınıf atlatmıştır. silahın patladığı anla trenin geliş anının bindirildiği bir sahne vardır ki çok yetkindir. ayrıca yönetmenin isimsiz kahramanın anılarını yavaş yavaş genişleterek filmin finalinde şimdiyle buluşturması teknik açıdan olduğu kadar filmin dramatik yapısına yaptığı katkı açısından da önemlidir. bu sahnede eşi benzerine az rastlanan bir dramatik derinlik yakalamıştır yönetmen.

    leone bu filminde ses kullanımına da ayrı bir özen göstermiştir. ses, özellikle tren istasyonundaki ilk sahnede çok önemli bir öge konumundadır. tebeşirin çıkardığı gıcırtı, suyun damlama sesi, sinek vızıltısı vs. atmosferin önemli bir parçasıdır ama daha da önemlisi bir oyuncu gibidir. leone bu filminde diğer filmlerinden daha fazla ve takıntılı biçimde dramatik etkiye oynar. seyircinin sarsıntı geçirmesi için elinden geleni yapar ve ses bu konuda da ona hizmet eder. en akılda kalıcı sahnelerinden birinde okayanusa ulaşma hayaliyle yanıp tutuşan para babası morton yaralı vaziyette çamurlu suya sürünerek ulaşır. o sırada fonda okyanus sesi duyulur. "morton"ın kafası suya gömülür, okyanus dalgaları şiddetini arttırmaktadır. leone, parasıyla güçlü, hastalığıyla zayıf olan özünde zalim bir karakterin salt insan yanını açığa çıkarmış ve yarattığı dramatik etkiyle seyircisini yerle bir etmiştir.

    leone’nin filminde batı’nın değişen yüzü karakterleri için farklı anlamlar taşır. kimileri için yeni fırsatlar barındırır ve farklı bir varoluş imkanı sunar. brett mc bain kuracağı istasyonla zengin olabilecek, new orleans’ta fahişelik yapan jill kendine yeni bir hayat kurabilecektir. morton zenginliğine zenginlik katabilecektir. diğer taraftan kimileri de bu değişime ayak uydurabilmek ve bunu başaramayıp sistemin altında ezilerek yok olup gitmek arasında kalmışlardır. frank ölmeden önce morton gibi olamayacağını dile getirmiştir. harmonica kaldığı yerden hayatına devam edecektir. cheyenne de muhtemelen mücadeleyi göze alamamış ve bilerek ölüme gitmiştir. peki yönetmen, bu konuda taraf mıdır? yani örneğin modernizasyonu ve toplumsal hayatta yol açtığı değişimi mi destekler? ya da sam peckinpah’ın the wild bunch’ta yaptığı gibi, dönüşümün etkisiyle yitip gitmekte olan bir kuşağa ağıt mı yakar? kesinlikle hayır. leone’nin tek yaptığı bir geçiş dönemini üzerinde etki bıraktığı insanlarla beraber resmetmek ve durumun olağanlığını vurgulamaktır.

    filmin kuşkusuz en göz alıcı yanlarından biri de oyuncu kadrosudur. genellikle sinema seyircisinin rahatça özdeşleşebileceği karakterleri hayata geçirmesiyle tanınan henry fonda frank tiplemesiyle devleşir. akıllardan çıkmayacak bir kötü adam portresi çizer. sinemanın cc'si claudia cardinale, iyi oyuncu jason robards, l'avventura'nın sandro'su gabriele ferzetti ve gelecekte death wish serisiyle ve paul kersey karakteriyle kendine özel bir sayfa açacak olan charles bronson filmin başarısına büyük katkıda bulunurlar. sergio leone'nin yarattığı tarzda, oyuncuların pek özgür hareket edememeleri ve daha çok mizansene hizmet etmek zorunda bırakılmaları onların sırtına ayrı bir yük bindirir. leone'nin sinema anlayışında herşeye egemen olan matematik, oyunculukları da kaçınılmaz olarak etkisi altına alır. hareketlerin seyri bile zaman zaman yapaylık içerir. zira leone bazı anlarda müziği fon olarak kullanmanın ötesine geçer ve karakterlerini müziğe göre yaşatır. oyuncular çoğu zaman önceden hesaplanmış bir ritme ayak uydurmak zorunda kalırlar. bronson'un kadraja profilden girdiği sahneler, finalde düello sahnesindeki senkronizasyon, filmin daha başında frank'le tanıştığımız an; herşeyiyle en ince ayrıntısına kadar tasarlanmış bu sinema harikasının özgürlüğü kısıtlayıcı arenasında oyuncuların üst düzey performanslarını gözler önüne serer.

    son olarak: c'era una volta il west usta bir yönetmenin sinema sanatına armağan ettiği büyük bir olaydır. sinema sever belleğimden silinmeyecek onlarca sinemasal anı içinde bulunduran ve yönetmenlik sanatını kutsayan bir şahaserdir. aslında bir sinema filminin tek ve gerçek sahibine övgüdür. onun neler yapabileceğinin göstergesidir.


    (cool hand luke - 30 Ocak 2010 23:50)

  • comment image

    hollywood tabiriyle fazlasıyla underrated. hiç şüphesiz tarihteki en iyi western. ilk üçlemede alınan yolun zirve yapmış hali. sergio leone'nin ustalık işi. "the man with no name"'den cok daha karizmatik, sergio leone'nin deyimiyle bir treni bile durdurabilecek bakışlara sahip yine isimsiz bir kahraman; "the man with the harmonica" rolunde charles bronson. "frank" rolunde, lee van cleef'e bile bu adam cidden kötü dedirtecek kadar kötü ve 64 yaşında bu rolu oynamasına ragmen fazlasıyla yakısıklı ve karizmatik, henry fonda. en az çirkin kadar sempatik, batı'da ciddi bir nüfus planlamasına girişen uçanı kaçanı temizlemesine rağmen sevmeme şansınızın olmadığı azılı haydut "cheyenne" rolunde jason robards. ve "jill" rolünde önceki üçlemede kesinlikle dengini bulamayacagınız döneminin en güzel kadını 2010 altın portakal ödüllü claudia cardinale.

    o unutulmaz açılış sahnesi. ennio morricone'nin her karaktere ayrı ayrı besteleyip düzenlediği olağanüstü soundtrack. dario argento, bernardo bertolucci, sergio leone üçlüsünün oluşturdugu hikaye. bir zamanlar batı'da.


    (insecticide - 24 Ekim 2010 18:47)

  • comment image

    --- spoiler ---

    wobbles -beni uzun zamandır tanıyorsun frank, bana güvenebilirsin.

    frank - hem kemer hem pantolon askısı
    takan birine kim güvenir? herif kendi pantolonuna güvenmiyor.

    ---
    spoiler ---


    (byebyeblackbird - 9 Mayıs 2011 16:35)

  • comment image

    son 1 saate kadar çok yavaş ilerleyen film. yönetmen sergio leone'nin kulaklarını bol bol çınlattım. 3 saati aşkın süresiyle izlediğim en uzun filmler arasında zirveye oynuyor. bir de charles bronson'u ne zaman görsem aklıma cüneyt arkın geldi. aynı kasıntılık ikisinde de var.


    (coder - 22 Şubat 2012 09:12)

  • comment image

    sergio leone'nin, dolar üçlemesinden farklı olarak, sosyo-ekonomik imgeler de içeren sanatsal yönü kuvvetli insana klasik bir western filminin verdiğinden çok daha fazlasını veren bittiğinde vay anasını dedirten en sevdiğim ikinci western filmi.


    (prekazi - 27 Mayıs 2004 13:25)

  • comment image

    sergio leone'nin yine destansı bir anlatım sunduğu, olay ve karakterlerin çok ince işlenmiş olduğu, hatta filmde 2 dakika gözüküp ölen birinin bile o iki dakika içinde nasıl biri olduğunun anlaşıldığı, senaryoda leone dışında bernardo bertoluccive dario argento gibi iki devin daha bulunduğu, başrol oyuncularının performanslarına değinmenin bile gereksiz olduğu, destansı bir yapıt.


    (canay - 24 Haziran 2004 13:25)

  • comment image

    leone nin en iyi filmi olduğu savunula gelmiştir. halt yiyen olarak iyi kötü çirkinden daha ayağı yere basan bir western olduğuna kabulum ama ben the good, the bad, the ugly de ısrarcıyım. herkesin mutabık olduğu istasyondaki açılış sahnesi leone' nin ne kadar western sevdalısı biri olduğunu göstermekle kalmaz görsellikte, sahneleri kareleştirmede, unutulmaz sinemasal anlar yakalamakta bir uzman olduğunu her daim kanıtlamanında ötesinde bir cömertlik bocaeder. biletçinin yanına dadanan, biri yakın diğeri uzak olan iki ayrı kapıda iki uzun boylu parkalı adam karaltı şeklinde belirir ve esen rüzgarla savurulan parka etekleri ile çizgiroman karelerini aşan bir görsellik arz-ı endam eder. diyaloğun sıfırı tükettiği bu sahnelerde has sinema kendini bulur. hareketlere odaklı çekimlerle western temaları destansı bir biçimde sinemasallaştırılarak, ayrıca müzikleride morricane tarafından pan flüt ve elektro gitarla desteklenerek kutsanır. film saklı bir intikam hikayesi üzre kurulu olup arkasına yine fon olarak amerikan tarihinin kurulum-modernize olma-aşamalarının önemli olayı demir yolu ağının inşası serpiştirilmiştir. kadın karekterin benimsenememesiyle birlikte-çünkü hikayeye pek bir yararı dokunamamaktadır- neden vardır bilinmez ama şunuda ekleyelim: filmin sonunda cardinale' yle birlikte demiryolu, bir dönem ipsiz sapsız adamların-jason robards' ın değindiği gibi- kaçış noktası olan batıyı- erkeğin medeni nizamdan yani evin ve ailenin temsilcisi olan kadından ve sorumluluktan kaçıp, özürlüğüne mekan yaptığı yer olan- her yandan kuşatmıştır. her neyse asıl odak, bronson un ölümcül intikamı ve bu eksenin uç noktasındaki fonda'dır. zemberek adam rolünde dillere destan peter fonda parmak ısırtır. herkesin hafızasında trt nin pazar günkü klasik western filmlerinden kalma bir görüntü vardır. o dillere destan ünlü eziyet sahnesi-fonda nın geçmiş günahlarından birinde, omuzları üstünde boynu yağlı ilmikte abisi olan elleri bağlı çaresiz bir çocuk. kardeşini mutle et diyerekten çocuğun ağzına bir harmonika tutuşturup öc duygularını doruğa taşıyarak intikam ateşini yakıverir. intikam soğuk yenen bir tatlıdır uslamlamasıyla kendini geliştirerek, yıllar boyu yemini olmuş harmonika çalışı ile kıvama gelen, düzgün fiziği, yanık teni ve keskin bakışıyla bronson, cult bir karaktere dönüşür. gevelemeleriyle ayrı bir köşe tutan yaşlı kurt robards' ın kendine has babacan tutumu ve bronson' a arka çıkışı filmin dengeye gelmesiniı sağlamış. ihtilaf noktalarına gelince karakterlerin konumlanmaları gereği akla dolar üçlemesinin 4. ayağı olduğunu düşündürüyo. bronson' ın kötü giyimi ve inch cihetiyle fonda' nın karşısında küçük kalması, hafızalarda van cleef-eastwood denkliğini pekiştiriyo. yaşlı fonda' nın(frank) ölümden korkuyormuş gibi ezik bir hali var, oysa alev gibi yaktığı, dinmeyen fırtına döneminde densizlikte eline su dökülemezken, çakmak çakmak bakan gözlerle bir gülümsemesi var ki yaveri olsan fayda etmez, malesef bu yansıma sınırlıdır. morricane' in sound düzenlemeleri ise önceki epik iyi kötü çirkin çalışmasının adeta kopyasıdır. bu gibi küçük çıkıntılara karşın bronson' ın yarasının deşildiği kısımda frank in ağır çekimde bir siluet şeklinden berraklaşarak ceketini sırtına atmış, harmonika eşliğinde çölden ağır çekimde geldiği sahne için bile film baştacı edilip, unutulmazlar listesinde kendine yüksekçe bir balkon edinir. bu sahnenin filmin içine yedirilme biçimi, gladiator filminde benzer biçimde kullanılır tabiki ridley scott farkıyla.


    (zzzzz - 27 Haziran 2004 14:15)

  • comment image

    dvd commentary'de bertolucci anlatıyor:

    leone'nin dolar üçlemesini izleyip hayran kalmıştım. onunla tanışmaya can atıyordum. iyi, kötü, çirkin'in ilk gösterimlerinden birinde gösterim odasında onu gördüm ve ona sizin hayranınızım dedim. bana neyini beğendiğimi sordu. ben de ona "kamerayı atların arkasına koyuyorsunuz, bu onların gücünü gösteriyor. klasik western'lerde atlar seyir sırasında hep yandan çekilmiştir" dedim. o da bana bakıp, "bir sonraki filmimin senaryosunu sen yazacaksın" dedi.


    (grapes of butcher - 9 Ağustos 2004 00:33)

  • comment image

    muzigi ennio morricone tarafindan yapilmistir. muhtesem mizika melodileriyle susludur. hatta bu muzik tom hanks in belali tatil adiyla star ekranlarinda yayinlanan the burbs adli korku-komedi turundeki filminde de kullanilmistir.


    (zaknafein - 27 Temmuz 2001 12:30)

  • comment image

    filmin basinda ki tren bekleme sahnesi kanımca sinema tarihinin en güzel sahne'lerinden birisidir. çekimler, fondaki müzik, sahnedeki seslerin müzikle bütünleşmesi muhteşemdir. sergio leone'nin sahneleri nasıl eksiksiz kurguladığının bir örneğidir bu bölüm.


    (laos - 16 Kasım 2001 15:37)

  • comment image

    filmin bazılarınca haksız bir şekilde eleştirilen ağır temposuna ilişkin leone şöyle demiştir: "bu kişiliklerle ben bir ölüm balosu sahneledim. bu nedenle film o denli yavaştır. bir yandan, üç saat birlikte olacağınız bu insanlarla on saattir birlikte olma duygusu yaratmak için; öte yandan, öykünün başından beri bu kişiler yavaş hareket ederler, çünkü aslında ölü olduklarını bilirler."


    (gebura - 29 Ekim 2005 23:28)

  • comment image

    türe ilgisi olmayanların kesinlikle sevemeyeceği bir film."dollars" üçlemesine göre daha ağır, daha az dialogludur.bu yüzden daha az sevilir.ancak yine de mükemmel bir film olduğu gerçeğini değiştirmez.henry fonda ve charles bronson un yanısıra jason robards ın da oyunculuğu oldukça güzeldir.


    (bloodthorn - 8 Nisan 2006 22:03)

Yorum Kaynak Link : c'era una volta il west