Süre                : 1 Saat 45 dakika
Çıkış Tarihi     : 31 Ocak 2013 Perşembe, Yapım Yılı : 2013
Türü                : Macera,Komedi,Drama
Ülke                : Çin
Yapımcı          :  Enlight Pictures , Luck Road Culture Communication Co. , YYT Media
Yönetmen       : Zheng Xu (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Ding Ding (IMDB)(ekşi),Huan Shu (IMDB)(ekşi),Zheng Xu (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Zheng Xu (IMDB)(ekşi), Baoqiang Wang (IMDB)(ekşi), Bo Huang (IMDB)(ekşi), Hong Tao (IMDB)(ekşi), Bingbing Fan (IMDB)(ekşi), Ron Smoorenburg (IMDB)(ekşi)

Ren zai jiong tu: Tai jiong (~ Lost in Thailand) ' Filminin Konusu :
Ren zai jiong tu: Tai jiong is a movie starring Zheng Xu, Baoqiang Wang, and Bo Huang. On a wild road trip, three men find inner peace in the city that never sleeps.


  • "kebap kokan bir sehir. baklavasiyla meshurdur."
  • "sehirde bulunan cikolata fabrikasi bazen sehri sütlac gibi kokutur, sokakta yürürken puding, muhallebi karisimi bir koku size eslik eder.malesef bu koku rahatsiz edicidir."
  • "bu sehrin frankfurt ile tren baglantisi almanya'nin en yogun birkac tren hattindan biridir. en yogun hat ise günde yaklasik 300 yük ve yolcu treniyle münih-augsburg baglantisidir."
  • "kokorec satiliyor burada, otesi var mi? meraklisina adres: bol kepce corbaci g2 17, 68159 mannheim. (bkz: açken girilen entry'ler)"
  • "mannheim şivesi konuşanlara göre şehrin ismi monnem dir."
  • "karelerden oluşan güzel bir alman şehri. (bkz: universitaet mannheim)(bkz: wasstertum mannheim)"
  • "çirkin, aksi, gudubet ama altın kalpli bir şehir. önemli olan ruh güzelliği."
  • "yakin bir zamanda icinde bulundugum, ve turk restorantinda turkiye'de yemedigim lezzette lahmacun yedigim yer. kucuk turkiye olmus diyebiliriz."




Facebook Yorumları
  • comment image

    savaşta dümdüz edilmiş, sonradan düzeltilmiş şehir içi karelerden oluşur. cadde isimleri yoktur, a1, l8 gibi numaralarla adlandılır. üniversitesinin işletme bölümü, kulvarında en önde koşturan işletme bölümlerinden birisidir.
    her alman şehrinin karakteristik özelliklerinden olan* türkiye maçları kazanıldığında türklerin toplandığı yer, wasserturm*'dur, bir giden olur da maça denk gelirse bilsin.

    rhein ve neckar nehirlerinin birleştiği* yerdedir, almanya'nın kanımca en güzel şehri heidelberg ile arasında 20 kilometre vardır*.
    alman milli takımını 1954 yılında dünya şampiyonu yapan sepp herberger, ümit davala ve atilla taş'ın babası mannheimlı'dır.

    türk mahallesi neckarstadt ve jungbusch'tur, türkler tarafından cümbüş olarak telaffuz edilir. üniversitedeki türk öğrenciler ise matöd adında bir dernek ile kendilerini temsil etmektedirler.


    (caponsever - 27 Temmuz 2002 20:09)

  • comment image

    o kadar türkiye gibidir ki, iftar vakti türk fırınları tıklım tıklım olur kuyruk beklersiniz, bayramdan önceki birkaç gün berberler tıklım tıklım olur sıra beklersiniz, hatta almanyadaki bankalar içinde en çok sıra beklenen yerde burasıdır.

    son olarakta tanım: hala hakkında kararsız kaldığım, plaka kısaltması ma olan bir alman** şehiri.

    edit: imla


    (clean family boy - 19 Ekim 2009 18:41)

  • comment image

    sehirde bulunan cikolata fabrikasi bazen sehri sütlac gibi kokutur, sokakta yürürken puding, muhallebi karisimi bir koku size eslik eder.

    malesef bu koku rahatsiz edicidir.


    (alric - 21 Ocak 2010 14:07)

  • comment image

    almanya'da türk dükkanları görmek doğal birşeydir aslında. örneğin friseur hasan tabelasını her yerde görebilirsiniz. ama mannheim'daysanız, bu tabela "berber hasan"dır. markplatz'ın etrafını istanbul döner, oyakbank ve et dünyası isimli bir kasap dükkanı çevreler.

    mannheim'da aç kalmazsınız. sayısız dönerci zaten vardır da, vapiano da vardır, burger king de, mc donalds da, starbucks da. ilginçtir sosis yemek isterseniz yoktur pek sosisçi.

    gide gele, gide gele 3 yılda memleket gibi olmuştur.


    (what makes you think i m not a superhero - 16 Ekim 2010 02:07)

  • comment image

    üç aydır yaşadığım ve dokuz ay daha yaşayacağım şehir.

    küçük bir şehir olmasına rağmen üzerine söyleyebileceğim çok şey var. aklıma geldikçe bunları sıralayacağım ama öncelikle already flew kafasını takip etmek istiyorum ben de. bazı yazarlar bu şehrin pis ve iğrenç olduğundan dem vurmuşlar ki, kesinlikle katılmıyorum. baden bölgesindeki hemen hemen tüm şehirleri dolaştım (baden-baden, heidelberg, ulm, stuttgart, ausburg, freiburg) ve caddelerin pis olduğu konusunda mannheim ile yarışacak cinstendi tümü.ayrıca frankfurt ve münih gibi şehirler de tertemiz değillerdi. mannheim’a bu şekilde 'kusan' yazarlar neye dayanarak bu değerlendirmeleri yapmışlar çok merak ediyorum. kaldı ki mannheim gelişmişlik ve yaşam rahatlığı açısından türkiye’deki tüm şehirlerden çok daha iyi konumdadır. bu rahatlık şehirde yaşayan insanların yüzlerinden okunmaktadır. evet, bir göçmen şehri olduğunu kimse yadsıyamaz ama bu şehrin sakinleri için bizim gibi birbirlerine düşmanca tavır sergilemek yerine saygı ve hoşgörü parantezinde dostça yaşamaktadırlar.farklı kültürlerden hiç kimse nefret tohumları-hatta ırkçı yaklaşımlar taşımamaktadır. kendi halinde ve aklı selim insanlar olup çocukça tavırlara sahip değillerdir.

    mannheim’ı eleştiren yazarların hayattan pek zevk aldıklarını düşünmüyorum. bu şehirde şunlar yapılabilir mesela:

    ekim ayında güneşli bir pazar günü su kulesinin altında kitap okumak harikadır. haftasonları ren nehrinin kıyısındaki parkta çimlere uzanıp yürüyenleri, koşanları, çocukları, cins cins köpekleri, sevgilileri seyretmek çok zevklidir. nekar nehrinin kıyısındaki nefis bir park olan luisenpark’ta koşmanın tadı başkadır. canınız sıkılınca tramvaya atlayıp saatlerce yolculuk etmek pek bir keyiflidir. markplatz’daki cafe journal’de lezzetli bir sandviç eşliğinde bira yudumlamak mutlu eder insanı (kadın garsonları gerçekten çok güzeldir, muhabbetçidir). şehrin en iyi büfesinden (galeria kaufhof’un hemen bitişiğinde) sosis ve patates alarak paradeplatz’ın keyfi çıkarılabilir. canınız kahve içmek isterse cafe prag en iyi seçimdir. su kulesine giden heidelberg caddesindeki şirin pastanelere uğrayıp tatlı bişeyler yemek iyi gelir şehrin güzelliğini göremeyen bünyelere. ayrıca yine aynı caddede haftasonları önünde kuyruk olan rostolarıyla ünlü bir dükkan vardır. her hafta pazartesi günü konservatuar öğrencilerinden oluşan caz orkestrasının beleş konseri vardır; oraya bir uğranabilir. yılbaşı yaklaşırken şehrin iki yerinde bir ay boyunca kurulan pazarı gezip sıcak şarap içmenin tadı pek az şeyde vardır. gece hayatı da hiç fena değildir. das zimmer, the suite, soho, club rittz, club loft sağlam mekanlardır. özellikle das zimmer ve club loft’ta bokunu çıkartırcasına partiye dahil olup sabaha kadar sarhoş olabilirsiniz.o partilerde ne ırkçılık vardır ne de nefret. gülümseme ve ayaküstü sohbetlerden başka bir şey yoktur. hem heidelberg’e hem de bölgenin diğer şehirlerine yakın olması da ayrı bir güzelliktir.

    not: bu entry almandan çok 'almancı' olmayı bile beceremeyen yazarlara ithaf edilmiştir.saygılar.


    (yevkassim - 1 Aralık 2011 03:07)

  • comment image

    cafe vienna:

    fiyat performans iliskisi bakimdan mannheim'in en iyisi. yemekleri hamburgerler haricinde doyurucu ve lezzetli. ögrencilerin ve orta siniftan insanlarin takildigi bir yer. hacker-pschorr isimli bayern biralarini da sunuyorlar.

    cafe flo:

    fransizlarin serbetli iceceklerinden tadabileceginiz, manzarasi itibariyle hos mekan. orta üst yas gruplarina hitap ediyor. fiyatlar normal.

    cafe prag:

    yer bulmak özellikle kisin ve sonbahar sorun olabiliyor. fiyatlari hesapli. pastalarindan deneyiniz.

    odeon cafe:

    ismindende anlasilacagi üzere hemen bitisigindeki odeon sinemasina ait. ögrencilerin ugrak yeri. haselnuss likör'ünü deneyin.

    cafe blau:

    cok kültürlülügün merkezi. fici birasi güzeldir. hafta sonlari kurtlarinizi dökebilirsiniz.

    cafe cafga:

    farkli bira cesitleri var. bio isareti olan birayi deneyin (ismini unuttum). ara sira konserlere de ev sahipligi yapiyor.

    nelson cafe:

    pop akademie mannheim'in ögrencilerine kucak acmis bar. nedeni ise haftanin en az bir günü akademiden bir grubun canli müzik yapiyor olmasi. birbirilerine bagliliklari had safada oldugundan tika basa dolduruyorlar güzelim yeri.

    rhodos:

    sakin ola burdan yemek yemeyin. en fazla patates kizartmasi söylersiniz. bir arkadasla eskiden, ögle yemeklerini güzel cikardaklari zamanlardi giderdik. buranin olayi günün ilk saatlerine kadar acik olmasi. ne kadar ipini koparan varsa tiklim tiklim dolusuyorlar. bir iki bira icmek ve muhabbet etmek icin gidersiniz.

    andalucia:

    cuma veya cumartesi günü gidin. flamenko yapan hanimlardan charm büyüsünü yedikten sonra mutlu bir surat ifadesiyle evinize dönersiniz. saka bir yana aoli söyleyin. ekmek istediginizde geliyor zaten. karidesli gambas'i ise dehset. ekmege bana bana götürün efendim.

    fitzgeralds irish pub:

    eski ismiyle mclaren. kareoke seviyorsaniz tam sizlik. insanlari cok yana yakin. andalucia'nin az ilerisinde ikisini kombi edebilirsiniz.

    o'reillys irish pub:

    bunlar dubliner gibi zincir. aynisi heidelberg'te de var. dart oynamak icin gidebilirsiniz.

    zwei hasen:

    aksamlari yemek yemek icin gidilebilinecek güzel bir yer. fiyat performans bakimdan iyi.

    alte feuerwache:

    söylesilere ve konserlere ev sahipligi yapan (beles jazz konserleri gibi) bir yer. ayda bir kez de disko esperanto adinda balkan partileri düzenlenir, alternatif hatunlardan hoslaniyorsaniz gidin. hemen bitisiginde ise bari vardir.

    turmcafe & cocktail bar stars:

    heidelberg'teki regie gibi cocktaillariyla ün salmis. buranin sahibinin bir cok ödülü vardir. asansörden iceri girdiginizde ise ilk sizi o selamlar. benim favori icecegim keanu reeves.

    mannheim'da kesfedilecek cok yerler var, misal oton gibi... schneckenhof, das zimmer, club rittz, tiffanny gibi yerlerle yetinmeyin. sadece partilere giden ve k.o. olana kadar icen alman arkadaslariniz varsa güzelim sehir yasamindan uzak kalirsiniz. unutmadan nationaltheater'da da her sene schiller haftasi kutlanir. disariya masalar kurarlar. programlarina da arada bir göz atin. bazen güzel oyunlari ve operalari ayaginiza kadar getiriyorlar.


    (i am the master of my fate - 5 Aralık 2011 14:20)

  • comment image

    bu şehirde gece hayatı yok diyen bok yesin. siz gece hayatı olmayan alman şehri görmemişsiniz (bkz: schwetzingen)

    şehir merkezindeki holiday inn otelinin karşısındaki parkın köşesindeki koi denen mekan değme istanbul barlarına taş çıkartır muhabbet ve ortam açısından. kapısında ayı gibi bir herif vardır, ama tipiniz, giyiminiz, kuşamınız güzelse "damsız yassah" demez, saygıyla alır sizi içeri.

    zimmer vardır sonra, güzel bi bardır. bir de su kulesinin karşısındaki starbucks'ın arkasında adını unuttuğum bi mekan var, orasına da gayet güzel diyorlar ama ne zaman gitsem özel okul partileri olduğundan nazikçe geri çevirdi herifler.

    ayrıca çok kral da bi festivali vardır, 20 tane sahnede aynı anda gayet güzel müzik yapılır (bazılarında almanlar polka yapabilir, aman diyim.. ama bir çoğu rock falan çalar)

    türk çoğunluğundan olsa gerek şöyle de bir sahne de yaşatmıştır:

    beşiktaş-bursa maçını izlemek için mekan aranmaktadır. tramvayda gözümüze kestirdiğimiz bir gence survival almancamızla girişilir:

    - enşuldiğun..können sie englisch sprechen?
    - tut mir leid, nein..
    - (aha sıçtık, hmm saol bakışı)
    - türk müsün?
    - (oha) evet yaa.. maç izlemek istiyorum da, nerde izleyebilirim?
    - tamam, benle in, yolumun üstünde bir yer var, orda izlersin..
    - sağol birader; sen nerelerdensin? (türk bulunca türkçe muhabbete girişen genç mode on)
    - yok ben türk değilim.
    - (oha oha) e türkçe konuşuyorsun?!!
    - ben yugoslavım, arkadaşlardan öğrendim.

    yanisi; los angeles'ta ispanyolca ne kadar geçerli bir dilse, mannheim'da da türkçe öyle bir dildir. türkçe'ye hakim almanlar bile pek çokcadır. sadece türkçe konuşarak rahat rahat yaşayabilirsiniz.

    ayrıca hiç bahsedilmemiş, kızları pek güzeldir bu şehrin. gerçekten de bizdeki "izmir" hadisesinin bir benzeri dile getirilir alman hans'lar tarafından, "ah so, mannheim'ın kızları, gevşer gönül yayları" şeklinde.


    (what makes you think i m not a superhero - 27 Nisan 2012 17:50)

  • comment image

    bahnhoftan sehir merkezine dogru yaya yürüyüs yolundan yürüdügünüzde yani 1.5 kmlik mesafe icerisinde bahsedildigi üzre sadece 3 tane sex shop vardir.. bu durumun sehirde yasayan yabancilara baglanmasini ne yazik ki anlayamamakla birlikte güzide heidelberg sehrimizde bulunan almanya da esi benzerlerine zor rastlanan all inklusive sex merkezlerinin de heidelbergimizde yasayan elit arkadaslarimiza baglamamak gerekir..


    (shofar - 11 Aralık 2012 17:25)

  • comment image

    almanya'dayken türkiye özlemi çektiğinizde ziyaret ederek özlem giderebileceğiniz, hatta özlemi nefrete dönüştürerek bir sonraki maksimal özlem noktasını epeyce yükseltebileceğiniz şehir. buradaki türk mahallelerinde, almanya'nın diğer bölgelerinde olduğu gibi trafikte, sokakta veya alış verişte medeniyet değil; türkiye'de olduğu gibi hanzoluk ön plandadır.


    (death glory - 30 Mart 2013 23:41)

  • comment image

    heidelberge yaklasik 15 dakika uzakliktaki alman sehri.en onemli ozelligi buradaki turk nufusunun oldukca yogun olmasidir.sokaklarda gezerken sagdan soldan kulagiza gelen arabesk sarkilar ve yerlerin kirliligi de evet bizimkiler burada dusuncesini uyandirir insanda.oldukca guzel bir sehirdir ama hakkini yemiyelim.


    (antikpatik - 17 Eylül 2004 12:23)

  • comment image

    yakin bir zamanda icinde bulundugum, ve turk restorantinda turkiye'de yemedigim lezzette lahmacun yedigim yer. kucuk turkiye olmus diyebiliriz.


    (elmira - 27 Temmuz 2004 00:20)

  • comment image

    bu şehre dair ilginç bir anımı paylaşmak istiyorum okul arkadaşlarımla beraber bir hafta sonu trenle mainzden buraya geçmeye karar verdik gittik aktara ede neyse. ağustos sıcağı ama ciddi sıcak geldi bana o gün, arkadaşlara da gelmiş olacak ki düşünüyoruz. napalım derken dondurmalarınızı aldık yavaş yavaş su kulesine gidelim dedik. çünkü orası hakikaten serin. başka bi amacımız yok sadece boş boş geziniyoruz zaten sokakta cok az insan var. işte su kulesinde de çok kalamadık arkadaşım ile sevgilisinin kırklı bebekle peşimize takılmış olması kısıtlayıcıydı. neyse su kulesinden çıkınca koca bir havuz var su parkı değil ama öyle bi su değil yani. gölge kenarında da örtülü teyzeler ve bir kaç donla suya giren çocuk.

    şehre ilk gelişimiz değildi ama bir yere gidesimiz de yoktu. bi anda yandan hüseyin'in allah belasını versin cümlesini duyunca güldüm. tanışınca teyzeler bildiğin tokatlı çıktı. torunlarını getirmişler suya, sohbet ede ede en sonunda kadınlardan biri bebeğin kırklanması gerektiğini neredeyse çinli kıza kabul ettirecekken trenin saati geldi yavaştan biz gidelim dedik oradan ayrıldık. olm şaka maka az kalsın kadın bebeği o koca havuzda kırlıycaktı lan ahahahaha

    ne zaman normal oluruz acaba biz ya?


    (rubiks cube - 9 Temmuz 2015 11:37)

  • comment image

    çok fazla yabancının (özellikle türkler ve kürtlerin) yaşadığı, kendine has kötü bir aksanı olan alman şehri.
    posta kodu 68 ile başlayan ve sırf türkiye'deki postakoduyla eşit diye, bir çok iç anadolu'lu aile ikamet etmekte..

    bu şehirde lise'ye gidecekseniz veya gidecek birilerini taniyorsanız helene-lange gymnasium'u önerebilirim, güzel bir lise dönemi olur..

    krankmeldung'a ihtiyacınız varsa ev doktoru dr. semra güneş yiğit aklınızda bulunsun (hauptbahnhof yakınlarında), böyle bir tavsiye'yi de niye verdim onu da bilmiyorum (bkz: lazım olursa)


    (calamintha - 25 Ocak 2016 17:45)

Yorum Kaynak Link : mannheim