• "on numara beş yıldız filmdir. lee'nin dracula performansındaki ruhu delen sayko bakışları, burada mahsun bakışlara dönmüş."




Facebook Yorumları
  • comment image

    on numara beş yıldız filmdir. lee'nin dracula performansındaki ruhu delen sayko bakışları, burada mahsun bakışlara dönmüş.


    (e a p - 3 Şubat 2013 14:25)

  • comment image

    ingilizlerin, 1931 yapımı ilk frankenstein filmine nazire yaptıkları 1957 yapımı film, 1931 yapımından kimi yönleriyle ayrılıyor. doktor frankenstein'ın hapishanedeki hücresinde pedere anlattıklarından oluşan film, geriye dönüş tekniğiyle veriliyor.

    --- spoiler ---

    babasını yıllar önce kaybetmiş olan baron frankenstein annesini de kaybedince her şey kendisine kalıyor. paul isminde bir hoca tutuyor kendisine. gece gündüz çalışıyorlar. önce ölü bir köpeği dirilten frankenstein daha sonra bunu bir adım ötesine taşıyarak ölü bir insanı diritme yoluna gidiyor. bunu yaparken başka başka insanların organlarını birleştirerek yaratıcısının kendisi olduğu bir 'tür' yaratma çabasına giriyor. hocası paul bu yaptığının çılgınlık olduğunu söylese de, hırsının kurbanı olan frankenstein canavar olarak adlandırılacak olan yaratığı dünyaya getiriyor. bu canavar hem kendisine hem de yaratıcısına kötülük getiriyor. nitekim canavarın öldürdüğü hizmetçi kızın suçu doktora kalıyor ve doktor idam ediliyor.

    konusu özet geç piç şeklinde böyle olan film benim açımdan pek çok hayal kırıklığı taşıyor. öykü fazlasıyla dramatik aslında. tanrı rolüne soyunmuş bir adam ve onun yarattığı öteki. burada hem insanlara ve bilime hem de tanrı'ya eleştiri var aslında. bilime ve insanlara eleştiri var çünkü bilmin sınırları olması gerek. insan kalkıp tanrı rolüne soyunursa çok kötü sonuçlar doğurabilir. bu filmde ayrıca orijinal filmde görülmeyen üstün insan/ırk düşüncesi de var ki sanırım 2.dünya savaşından sonra çekildiğinden olsa gerek doktor, hitler'e benzetilmiş. doktor, hocası paul'a yaratığa akıllı bir insanın beynini yerleştirip üstün bir insan yaratacağım diyor ve bunun için profesörü öldürüyor. paul ile doktor arasında yaşanan münakaşada beynin hasar görmesi ile canavarın bu şekilde olması arasında çok fazla bağlantı var mı bilemiyorum ama yaratılan şey bırakın üstün bir insanı en basitinden insanın temel davranışlarını bile gerçekleştiremeyen birisi. buradan yola çıkarak insanlara 'ey insanoğlu sen yaratılansın, yaratamazsın.' deniyor.

    tanrı eleştirisi var zira tanrı'nın yarattığı ve insanlar arasında kabul görmeyen ötekiler var bu dünyada. kabaca madem unutacaktın beni neden yarattın denebilir bu eleştiri için. canavar, tanrısı olan doktor yüzünden ait olmadığı bir dünyaya geliyor. bu dünyaya gelişi kendi iradesi dışında. bundan ötürü mutsuz ve yaratıcısının da mutsuz olmasını istiyor.

    frankenstein öyküsü işte böylesi dramatik ve fazlasıyla felsefik bir öyküdür. fakat burada serbest uyarlamanın da etkisiyle filmde öykünün dramatikliğini zerre hissedemiyoruz. zaten yaklaşık 80 dakikalık filmin 50 dakikası deneylerle çalışmalarla geçiyor. sonrasında canavar dünyaya geliyor. ormanda kaçarken paul tarafından vuruluyor ve doktor tarafından bir daha diriltiyor gibi saçma bir işleyişi var öykünün. orijinal filmde bu şekilde bir şey yoktu. öykünün geriye dönüş tekniğiyle verilip gerçeklik yanılsaması yoluna gitmesi ne kadar isabetliyse, canavarı bir öldürüp bir diriltmesi de o kadar saçma. bu saçma tercihten ötürü film dramatik olamıyor. korku olarak da başarılı değil. sadece kimi sahnelerde gerilim havası fena değil.

    filmin daha ilk sahnesi olan pederin at üzerinde hapishaneye çıkmasında her şeyin set up olduğu bariz belli. sit.com dizilerini andıran bir görüntüyle açılması filmin daha başında dezavantajlı başlamasına neden oluyor. ayrıca bir de anlamadığım oyuncuların özellikle paul ile doktorun makyajları bariz belirgindi. zaman zaman izleyiciye rahatsızlık verecek ölçüde belirgindi hem de. canavarın makyajıysa tam evlere şenlik. 1957'den daha eski pek çok film izlediğim için bu tip eksiklikleri sadece zamanına veremiyorum. burada canavar dedikleri bildiğimiz zombi olmuş. bir de sonunda paul'un arkadaşının idam edileceğini bile bile doğruyu söylemememe durumu var ki kanımca bu hamle filmin az sayıdaki başarılı yönlerinden. paul'un yaptığının ahlaken sorgulaması izleyiciye bırakılmış. zira her ne kadar doktor, hizmetçi kızı doğrudan öldürmemiş olsa da dolaylı olarak katili denebilir.

    ---
    spoiler ---


    (seryer - 3 Şubat 2013 15:12)

Yorum Kaynak Link : the curse of frankenstein