• "- mesleğin nedir senin evladım?~ serbest ticaretle uğraşıyorum teyze.- ooo maşallah maşallah. ne satıyorsun bakayım?~ rune satıyorum, gem satıyorum, unique armor satıyorum."
  • "iptal edilirse şu gördüğünüz arkadaşınız amerikaya gider tüm blizzardı sıraya dizip siker siz rahat olun. bizim de bir haysiyetimiz var."
  • "muhtemelen 7 kez ertelenecek olan oyun."
  • "unboxing videolarını izledim. kutunun içinden oyun çıkıyor."
  • "nick ve başlığın uyduğu tek oyun."
  • "bitirenler mevcutmuş. onlara bi çift lafım var. 12 yıldır görmediğiniz sevgiliniz karşınıza çıksa ön sevişmesiz girişirsiniz ha... aferim.imzalevel 17 wizard"
  • "buradan oyudaki mortar özellikli elite canavarlara sesleniyorum;"atma ananı bacını sikiim atma o karrıyun amuna goyyim atma...o karrıyun amuna goyyim atma""




Facebook Yorumları
  • comment image

    walkthrough'sunu vereyim de çıkınca bitirmekte zorlanmayın:

    *demo* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *level up* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click**level up* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *level up* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *level up* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *level up* * *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *click* *demo*


    (mortifera - 31 Aralık 2008 00:53)

  • comment image

    senaryosu ve hazirligi baslamis olan oyun.

    edit(2008): gotumuzdeki killar agardi, hala diablo diablo diye inliyoruz ya. allah sonumuzu hayir etsin.

    edit(2010): hala cikmamis olan oyun. bu gidisle bastonla ekrana vura vura oyunu oynayacagiz. bu oyunu gormeden olursem de kabrime yazin serefsiz diablo diye. ya da yazmayin, simdi cehenneme falan gideriz iyice eziyet olmasin orasi..

    edit(2012): nihayet, geldi ipliss...


    (elloras - 12 Aralık 2002 20:02)

  • comment image

    - mesleğin nedir senin evladım?
    ~ serbest ticaretle uğraşıyorum teyze.
    - ooo maşallah maşallah. ne satıyorsun bakayım?
    ~ rune satıyorum, gem satıyorum, unique armor satıyorum.


    (fragman - 1 Ağustos 2011 10:48)

  • comment image

    iptal edilirse şu gördüğünüz arkadaşınız amerikaya gider tüm blizzardı sıraya dizip siker siz rahat olun. bizim de bir haysiyetimiz var.


    (nebuch - 20 Ocak 2012 15:43)

  • comment image

    yapacağımız anlaşma için tarafların bir araya gelmesi bir kez daha ertelendi.
    10 yıl oldu orospu çocukları.
    insafınızı sikeyim.

    ananızın diablosuna bacağım girsin. yarraklar. yetmedi mi lan yetmedi mi. sizinle aynı sürede parçacık hızlandırcısı yaptı adamlar. bir nesili memur emeklisi gibi sallabaş ettiniz. atm önünde sıra bekleyen yaşlı teyze ettiniz. diablo 3 geliyormuş abi diye konuştuğumuz gün ana rahmine düşen çocuk, bugün annesine yardım için perde takıyor şerefsizler. allah tepenizden baksın, eve yakın olan bakkalınızda ekmek kalmasın inşallah.

    size boş cd satan esnafın poşetini sikeyim ben.
    hassiktirin gidin şimdi götünüze sokun oyununuzu. bir bitmediniz amına koyayım.


    (limon kimyon zorro - 2 Mart 2012 15:07)

  • comment image

    collector's edition'ı alıp duvara çerçeveleyeceğim oyun. sonra geçeceğim karşısına, alacağım biramı, 12 senenin hesabını soracağım pezevenge. bekle amk bekle de gör diyeceğim, beklemek nasılmış anla.
    diablo 1'i oynarken annem liseye kayıt yaptırmıştı. ben evde diablo 1'de butcher ile cebelleşirken, annem telefonda "x lise 5.00 ile kapadı, seni y lisesine kaydettirdim oğlum" diyordu. tamam anne diyerek, telefonu kapayıp butcher'ın kapısına firewall'ı göndermem bir oldu. rahmetli babam "ne diyor annen" diye seslendi içeriden, ben y'ye kaydolmuşum diye cevaplayıp amazon'un oklarını böğrüne böğrüne çaldım butcher'ın, sene 1997...
    diablo 2'nin çıktığını duyunca koştuk arkadaşla korsan cd satan tezgaha, geldi mi dedik. geldi dedi ama 3 cd'ydi. o zaman cd başına para alınırdı korsan tezgahlarındaki oyunlardan. verdik tüm paramızı, koştuk arkadaşın celeron makinasının başına. bakkala yazdırdık cipsleri, kolaları. o yaz sıcak geçti, hem cehennemin hem istanbul'un sıcağı, sene 2000...
    lord of destruction çıktığında üniversite hayatı hakim sürüyordu dünyamda. sakarya sıkıcı şehir, sakarya yabancı... lakin cehennemin kapıları açılmıştı bir kez daha, o kadar davetkar, o kadar çekici. zaten daha çıkamamıştık 2000 yazında girdiğimiz serüvenden, sanki değişen hayata ek olarak hiç değişmeyen adapte olmuştu bendeki değişime. pentium 3 550'nin atx kasası, haftasonları gelinen istanbul yolunda eşlik etti, yol arkadaşı oldu bana. haydarpaşa-kadıköy iskelesi arasındaki yolda çürüttük kolları, bir yanda kirli çamaşırları tutan çanta, bir yanda diablo'yu taşıyan atx ile.. kulak kesmeye de başladık, sene 2001'de..
    aşık oldum deli gibi... 2004
    kabul etmedi tabi beni... 2005
    üniversite bitti it gibi... 2005
    işe girdim bok gibi... 2005
    çanakkale'ye gittim asker gibi... 2006
    van'dan döndüm çakı gibi... 2007
    yine işe girdim bok var gibi... 2007
    headbang yaptım hayvan gibi... 2008
    içtim, sıçtım ayyaş gibi... 2009
    sonunda tavladım en üsttekini... 2010
    evlendim bıyıklı adam gibi... 2011
    hele şükür geliyorsun babalar gibi... 2012


    (angrist - 16 Mart 2012 11:12)

  • comment image

    diablo 3'den öncesini hiç oynamamış insanlar için, uzunca bir özet geçmek gerekirse;

    diablo evreni üç farklı dünyaya sahip, birincisi meleklerin bulunduğu high heavens, ikincisi diablo gibi prime ve lesser evil'ların olduğu burning hell, ve sonuncusu insan ırkının yaşadığı sanctuary'dir. (bunların yanında, black abyss ve void gibi yerler de var, ama haklarında pek bilgimiz yok. hatta black abyss hakkında, demonların doğup geldiği ve ölünce gittiği yer olması dışında bi bilgimiz yok, ki bunu da deckard cain'in bir cümlesinden biliyoruz)

    sanctuary, high heavens ve burning hell'in uzun yıllar boyunca "eternal conflict" olarak anılan karşılıklı savaşları neticesinde yaratılmıştır desek, yanlış olmayız.

    --- spoiler ---

    cehennem, diablo, mephisto ve baal adındaki üç kardeşten oluşan ana kötülükler tarafından yönlendirilmekteyken, cennetin başında angiris konseyi adı verilen bir grup bulunmaktaydı. bu konsey, tyrael - adalet, auriel - umut, malthael - bilgelik, imperius - hüküm, itherael - kader meleklerinden oluşmaktaydı. amma ve lakin, bu beş kilit isimin yanında, adı çok önemli olan bir başka melek vardır, inarius. inarius, aslında angiris konseyine danışmanlık yapmaktaydı. ama ne var ki, bu yaradılışın başından beri devam etmekte olan bitmez tükenmez savaşdan tiksinmişti ve daha barışçıl bir evren peşindeydi. aynı şekilde düşünen şeytan ve melekleri bir araya toplayıp, insanların yaşadığı sanctuary'yi yarattı. ve daha önceden çaldığı worldstone yardımı ile ölümlülerin yaşadığı bu plane'i cennet ve cehennemlerden gizleyebildi.

    ilk yaratılan insanlara nephalem denilmekteydi. bu insanlar, sanctuary'i kuran melek ve şeytanların çocuklarıydılar ve çok büyük bir güç sahibiydiler, alt edilmekten korkan inarius, worldstone'u kullanarak insan ırkını modifiye etmeye başladı. her yeni nesille, insan ırkı daha da güçsüzleşiyordu. bu güçsüzleşme neticesinde, inarius biraz mala bağlayarak, insanlığın kendisine tanrı gibi davranmasını istemeye başladı. ve bunu sağlamak için cathedral of light adında bir din yarattı. sanctuary'nin varlığından ilk haberdar olan yer cehennem oldu. ve prime evil'lar insanlığı kendi savaşında kullanmak için kendi tarafına çekmeye karar vererek, sanctuary üzerinde triune isimli başka bir din kurdu.

    bunun üstüne, ee anuna korum böyle iş olmaz diyen insanlık triune ve cathedral of light'a baş kaldırmaya başladı. sonunda uldyssian isminde bir ölümlü, inarius'u öldürmek için worldstone'u kullandı. fakat o kadar güçlenmişti ki, bütün sanctuary'i yok edeceğini farketti. kendini feda ederek, sanctuary'nin yok olmasının önüne geçti. işte tam da bu olaylar sayesinde meleklerden oluşan agiris konseyi sanctuary'nin varlığını farketti ve dünyaya indi. gördükleri karşısında afallayan ve sanctuary'nin şeytan ve melek kanıyla yaratılmış korkunç bir ucube olduğunu düşünen melekler sanctuary'i yok etmek için oy kullanmaya karar verdi.

    meleklerden ikisi yok edelim diye oylarken, biri yok etmeyelim dedi. malthael, yani bilgelik meleği oy kullanmayacağını açıkladı. son oy kullanma sırası kanatlarına kurban olduğum tryrael'deydi; tryrael, önce yok etmeyi düşünse de, uldyssian'ın sanctuary'i kurtarmak için kendini feda etmesinden çok etkilendi. zira uldyssian bir tanrı olabilecek kadar çok büyük bir güç kazanmasına rağmen, bütün elde ettiği gücü sanctuary'deki insanları kurtarmak için verince, tryrael insanlığın içindeki iyiliği gördü ve prime evil'lar dünyayı fethetmek için her ortaya çıkışında, insanlığa yardım etmeye çalıştı. bütün bu olan çatışmalara günah savaşı adı verildi. (bu olayların bir çoğu da zaten the sin war adlı diablo evreninde geçek kitap serisinde anlatılmakta)

    günah savaşı bittiğinde, mephisto ve argiris konseyi aralarında bir antlaşma imzaladı ve insanlığı kendi savaşlarında kullanmayacaklarını söyledi. mephisto, bunun karşılığında inarius'u tutsak olarak cehenneme götürmeyi talep etti. bu talebi, melek konseyi tarafından onaylandı; bunun neticesinde üç büyük şeytan, sanctuary'den ayrıldı. bir antlaşma yapılmasına rağmen, diablo ve mephisto ibneleri bu antlaşmaya uymayarak, insanlığı etkileri altına almaya devam ettiler.

    amma ve lakin, cehennem denilen çukurun da başı boş değildi. üç büyük şeytan olmasına rağmen, onların altında dört küçük çaplı şeytan daha vardı. duriel, andariel, azmodan ve, belial; üç büyük şeytan'ın insanlıkla uğraşmasını gereksiz bulmakta ve cennetle olan savaşı sekteye uğrattığını düşünmekteydi. zaman içerisinde üç büyük şeytan'a olan nefretleri iyice korlandı ve cehennem görebileceği en kanlı devrim'i gördü. üç büyük şeytan cehennemden siktir edildi, bu olaya "the dark exile" denmektedir.

    sanctuary'ye mahküm edilmiş üç büyük şeytan ise farklı kılıklara bürünüp, insanlık arasına karışmaya başladı. diablo, dialon; baal, bala; mephisto ise mefis olarak bilinmeye başladı ve primus (gerçekte mephisto'nun oğlu olan lucion) tarafından yürütülen triune cult'ın yapı taşları haline geldiler. sanctuary'nin dört bir yanına tapınaklar kurarak, zayıf ve saf insanları kendilerine çekmeye devam ettiler.

    üç büyük şeytan'ın sanctuary'de yürüdüğünü farkeden tryrael horadrim adında bir büyücü kardeşliğini (brotherhood of magi) kurdu. tabi horadric cube ve horadric staff'ı bu grubun kurduğunu hemen anlayabiliyoruz. bu kardeşliğin üç tane kral elemanı vardı. bunlardan biri diablo 2'de karşımıza çıkan tal rasha, bir diğeri jered cain, ve sonuncusu hepimizin "stay a while and listen" sözlerini unutamadığımız deckard cain'dir. horadrim üç farklı büyücü klanının birleşmesinden oluşmuştur ve her birinin görevi bir büyük şeytanı alt etmektir. tyrael bu klanlara, şeytanları hapsedebilmeleri için birer parça soulstone vermiştir.

    bu süreçte ilk yakalanan en büyük ağabey olan, mephisto olmuştur. hapsolduğu soulstone kurast'da bir temple of light'a gömülmüştür. ardından baal'ın izi sürülmüş ve lut gholein'e kadar kovalanmıştır. amma ve lakin, yakalanması mephisto kadar kolay olmamıştır. bu süreçte baal, onu hapsetmeye çalıştıkları soulstone'u kırmıştır. ama tal rasha reyiz, tüm gücünü toplayıp, soulstone'un kırılan parçalarından en büyüğünü kendi göğsüne saplayıp, baal'ı kendi bedeni içerisinde hapsetmeyi başarmıştı. böylece kendi sonunu da hazırlayan tal rasha, canyon of the magi'de saklı bir anıt mezarın içinde, sonsuza kadar baal ile bitmek tükenmek bilmeyen bir savaşa girmişti.

    son olarak geriye, en küçük, fakat en güçlü kardeş kalmıştı, yani diablo. jered cain uzun yıllar diablo'nun peşinde koşturduktan sonra, khanduras'da diablo'yu soulstone'a hapsetmeyi başarmıştı. soulstone, khonduras'ın altında bir mağara sistemine saklanmış, üzerine ise girişi saklamak ve korumak için bir tapınak dikilmişti. fakat zaman horadrim'e iyi davranmamıştı, bütün üyeleri vefat etmiş, geriye sadece deckard cain kalmıştı. khonduras'daki horadrim tapınağı, artık harabe halini almıştı. işte tam da bu sırada, kral leoric, tristam'ı ev şehri yapmaya karar vermişti. harabe halindeki horadrim tapınağını, kocaman bir katedral haline getirmişti. uzun süre halkı adaletli bir şekilde yönetti.

    yıllar içerisinde diablo'nun hapsolduğu soulstone'un diablo tarafından çürütülmesi ile birlikte, diablo'nun etkisi artmaya başlamıştı. tekrar dünyada yürüyebilmek için bir insan bedenine ihtiyacı olan diablo, kral leoric'i etkilemeye çalışıyordu. ama koskoca kral leoric'i etkilemek öyle kolay değildi ve diablo bunun için henüz yeteri kadar güçlü değildi. o da kral'ın danışmanı olan lazarus'u etkilemeye niyetlendi, ve bunu başardı da. lazarus, kral leoric'e sürekli savaşlar çıkarması için etkilemeye çalışıyor ve zaman içerisinde bunu da başarıyordu. gereksiz yere savaşlar açan leoric'e ufaktan halkı ve şovalyeleri kıl olmaya başlamıştı. lazarus ve diablo'nun etkileri neticesinde alemin kralı leoric, akıl sağlığını yitirmiş ve deli kral olmuştu. diablo, leoric'i katedrale çekemeyeceğini farkedince, leoric'in oğlu olan prince albrecht'i çekti ve vücudunu ele geçirdi. oğlu kaybolan deli kral, iyice zıvanadan çıktı ve oğlunun kayboluşundan tristam halkını meshul tutmaya başladı. bir çok kişiyi, boş yere idam ettiren leoric'e sonunda şovalyeleri dur dedi.

    "kasap" bir çok insanı katedrale çekiyor ve öldürüyordu. bu sayede, diablo gitgide güçlenmeye devam ediyordu. diablonun varlığı da fısıltılarla insanlar arasında yayılıyor, bunu duyan, para ve şöhret peşindeki kahramanları tristam'a çekiyordu. tabi bu kahramanlardan bir tanesi de bizdik. ve katlar boyunca savaşıp sonunda diablo'nun götünü kesmeyi başarıyorduk. soulstone'u diablo'nun vücudundan çıkarınca, aslında prens albreç'in olduğunu görüyoruz ve diablo'nun ortalarda dolaşmasına izin vermemek adına, soulstone'u kendi alnımıza yapıştırıyoruz. bu noktadan sonra, diablo 2'de gördüğümüz the dark wanderer halini alıyoruz.

    şimdi buraya kadar yazdıklarım, ilk diablo oyunu başlamadan öncesini ve diablo 1'in sonunu anlatıyor. diablo 2'de ise, bütün bu parçalar birleşiyor. tal rasha'dan tutun da, dark wanderer'a kadar.

    diablo 2 için söylememiz gereken şey ise, dark wanderer'ın peşinde olan kahramanları oynadığımızdır. her zaman dark wanderer'in bir adım gerisinde kalıyoruz. bu sırada, oyunun açılış sinematiklerinde göreceğimiz üzere, dark wanderer, yani diablo; marius adında yaşlı bir adamı etkileyerek, takipçisi olarak alıyor ve birlikte doğu'ya, hep doğu'ya doğru ilerlemeye başlıyorlar.

    biz de peşlerinden koşturuyoruz. diablo'nun baal'ı özgür bırakmak için canyon of the magi'ye gittiğini öğreniyor ve kovalamaya devam ediyoruz. fakat geldiğimizde çoktan iş işten geçmiş oluyor, tyrael'i tutsak olarak buluyoruz. kurtardığımızda bize olanları anlatıyor. dark wanderer, yanında marius ile birlikte mezarlığa geliyor. bu sırada tyrael bu olayı durdurmak için sanctuary'e iniyor ve diablo ile kıyasıya bir dövüşe tutuşuyor. hala tal rasha'nın vücudunda tutsak olaran baal, marius'u etkisi altına alarak özgür bırakılmayı sağlıyor. bu sırada tyrael, "lan salak! ne yaptın! al bu soulstone'un kalan parçalarını ve kurast'da bulunan temple of light'a git. önünde cehennem'in kapıları açılacak ve soulstone'u cehennem alevinde yok etmen gerekecek" diyor. götü korkudan atan marius koşa koşa anıt mezardan kaçarken, tyrael, tek başına hem diablo ile, hem de yüzyıllardır tutsak olan baal ile karşılaşıyor. ve sonunda, bir kaç gün sonra biz gelene kadar hapsediliyor.

    tyrael, baal ve diablo'nun kurast'a gidip mephisto'yu kurtaracağını biliyor ve bizi de bu olayı engellememiz için yönlendiriyor. bu noktada diabo 2'nin act üç'ünde olmamıza rağmen, en tiksindiğim bölüm olduğu için uzun uzadıya anlatasım bile gelmiyor olan biteni. kısaca anlatmak gerekirse, kurast'da children of zakarum diye bir rahip grubu var. bunlar mephisto'yu tutsak olarak tutmakla yükümlü insanlar, ama zaman içinde diablo'nun tristam'da yaptığını, mephisto da kurast'da yapıyor. çeşitli üyeleri etkisi altına alan mephisto, diablo ve baal'ın da yardıma gelişiyle kurtuluyor ve üç büyük şeytan güçlerini birleştirerek cehennem'e bir boyut kapısı açıyorlar. ikisi kapıdan geçerken, geride mephisto bizi öldürmek için kalıyor. bu sırada tyrael'in bahsettiği boyut kapısı da, tam da bu boyut kapısı. ama boyut kapısından geçmeye delicesine korkan marius, elindeki soulstone parçası ile birlikte ortalardan kayboluyor. amma ve lakin, biz mephisto'nun kötünü kesmeyi başarıyoruz ve mephisto'dan geriye sadece soulstone'u kalıyor. bunu da alıp, boyut kapısından geçiyoruz.

    edit: linaros üşenmemiş, benim sevmediğim kurast kısmı hakkında tamamı doğru olan bilgileri paylaşmış, ben de buraya ekliyorum, ki act 3'de olanları net bir şekilde öğrenmek isteyenler okusun:

    "mephisto kısmısı biraz daha değişik ilerliyor hikayede oraya bir parmak basayım istedim. prime evilların sanctuary'e göçünden sonra, mephistonun soulstone'u kurasttaki zakarum tapınağına - ki kendisi temple of light olarak geçiyor - zakarum - ki buda diablo evreninin katolikleri olarak kabul edilebilir - rahipleri tarafından korunması amacıyla bırakılıyor. tabi mephistonun da eli armut toplamadığından dolayı, yavaş yavaş zakarum priestlerini bozmaya başlıyor. en sonunda hepsini kendisine köpek yapıyor ve soulstonunu 7 parçaya böldürüyor. bu 7 parçanın 6 tanesi zakarum kardinallerinin sol ellerine saplanıyor, - act 3'deki high council of zakarum - en büyük parçada que-hegan isimli birine saplanıyor ve bu beyefendi mephistonun vucut bulmasında kullanılıyor. "

    burada eklemem gereken bir iki şey var, que-hegan denilen şey bir title'dır. yani başrahip gibi bir pozisyondur. que-hegan olan kişi ise khalim'den sonra ve bu olaylar sırasında sankekur'dur. sankekur, ilerde mephisto haline gelse de, daha önceden de diablo evreninde çok önemli bir hareket yapmaktadır. o da lazarus'u kral leoric'in yanında çalışmaya göndermektir. elbette hiçbir kötü niyetle bunu yapmamaktadır. bu karar verilirken; lazarus da normal bir rahiptir, sankekur da. ama tabi ilerleyen zamanlarda ikisinin başına da korkunç işler gelmektedir.

    sonunda cehennem'e ulaşıyoruz, buradaki son dinlenme noktamız olan pandemonium fortress'da kendimize geldikten sonra, diablo'ya doğru hareket ediyoruz. bu sırada tyrael, yüzyıllar önce savaşta yakalanan, yıllarca işkence gördükten sonra cehennemin derinliklerinden gelen bir yaratığın vücuduna bağlanan izual adlı meleği öldürüp, onu bu acıdan kurtarmamızı istiyor.

    hemen, "olur panpa" diyip baltamızı, kılıcımızı alıp cehennemde yürümeye başlıyoruz. aslında sikko bir yan boss olduğunu düşündüğümüz izual'ı öldürüp, ruhunu kurtardığımızda hayvanlar kadar güzel bir twiste maruz kalıyoruz ve bize teşekkür edeceği yerde, yukardan bakıp laflar sokuyor. ve öğreniyoruz ki, en başından beri üç büyük şeytan'a yardım eden, onların cehennemden kovulmasını sağlayan darbeyi hazırlayan, onlara soulstone'u nasıl çürüteceğini ve güçlerini arttıracağını öğreten, ve ruhlarını soulstone'lara bağlayıp ölümsüz olmayı onlara öğreten kişi aslında izual imiş. bunları tyrael'e anlatınca, bize acele bir şekilde mephisto'nun soulstone'unu yok etmemiz gerektiğini söylüyor.

    cehennemde, hephasto the armored, yani cehennemin silahçısından elde ettiğimiz çekiçle soulstone'u dövmeye başlıyoruz, üçüncü vuruşumuzda mephisto'nun soulstone'u parçalanıyor. akabinde diablo ile karşı karşıya gelmek için uygun adım ilerlemeye devam ediyoruz. ve sonunda diablo ile kıran kırana bir savaş sonucunda alnımızın akıyla işin içinden çıkıyoruz. diablo'yu öldürmüş olsak da, baal hala hayatta.

    diablo 2 de tam da bu noktada bitiyor zaten ve diablo 2'nin expansion'u olan, lord of destruction'a geçiyoruz.

    bundan bir süre sonra, kaçan marius'u baal buluyor ve parçalayamadığı soulstone'u elinden alıyor. ve kocaman bir orduyla sanctuary'e doğru ilerlemeye başlıyor. daha spesifik olmamız gerekirse, mount arreat'a doğru yol alıyor. tyrael de bize mount arreat'da bulunan son sağlam barbar şehri olan harrogath'a bir boyut kapısı açıyor. harrogath'ın ise hala sağlam olmasının tek bir nedeni var, druid'lerin yaptığı koruyucu büyü olan, the spell of warding. ki onlar da ardı arkası kesilmeyen yaratık saldırısı altında gitgide zayıflamış durumda ve ne kadar daha dayanacağını söylemek güç. bu büyüyü yapan druid'lerden ise geriye bir tek nihlathak kalmış halde. o da büyü yapımı sırasında hayatını kaybeden diğer druidler adına kendisini suçlu hissetmektedir. sürekli, neden onlar öldü de ben ölmedim diye kendini yemektedir.

    harrogath'daki barbarlar ve kahramanlarımız (yani biz) güçlerini birleştirerek kuşatmayı sonlandırır. ama ne var ki, nihlathak, vicdanının verdiği ağırlıkla birlikte, harrogath'ın kurtuluşunun savaşarak kazanılmayacağını düşünür. ve baal ile bir anlaşmaya varır. harrogath'ın bağışlanmasına karşılık, eski bir totem olan relic of the ancients'ı baal'a vermeyi kabul eder. bu totemin özelliği, toteme sahip olan kişinin arreat dağındaki rite of passage'dan sorunsuz geçip worldstone'a ulaşabiliyor olmasıdır.

    tabi bütün bu olanlardan kimsenin haberi yoktur. bu olayın ortaya çıkması da, anya ve nihlathak'ın ortadan kaybolmasıyla olur. uzun lafın kısası, anya bu olayı öğrenir ve nihlathak tarafından kaçırılır. biz de anya'yı kurtardığımızda ve nihlathak'a anyayı konyayı gösterdiğimizde olayın iç yüzünü öğreniriz. arreat dağının tepesine doğru hızlıca yönelir ve worldstone'a ulaşabilmek için rite of passage olayına gireriz. worldstone'a ulaşabilmek için üç tane ruh ile karşılaşmamız gerekiyor. bu ruhlar ise, öyle tırt ruhlar değil. üç tane nephalem'in ruhudur. zor da olsa, uzun süren bir savaşdan sonra üç ruhu yenip worldstone'un olduğu yere girmeyi başarırız.

    bu arada yazmayı unuttuğum bir şey var, tal rasha, baal'ı kendi vücuduna hapsettiğinde; tal rasha'nın sahip olduğu bütün bilgiler doğrudan baal'a geçti. yani çok çok daha güçlü bir baal ile karşı karşıya kalmamız anlamına geliyor bu. ama bize etki eder mi bunlar, hemen indiriyoruz baal'ı aşağı. (bok hemen indiriyoruz, götümüzden ter akıyor)

    tyrael ise baal'ı kesmemizden sonra gelip bize baal'ın çoktan worldstone'u bozduğunu, sanctuary'i kurtarmak istiyorsa worldstone'u yok etmesi gerektiğini söyler ve gerçekten de worldstone'u yok eder. (bu arada tyrael'in sonradan gelmesinin nedeni, baal'ın meleksi varlıkları worldstone'a sokmamak için yaptığı bir çeşit büyüdür.)

    ---
    spoiler ---

    işte bundan sonra neler oluyor, worldstone yok edilmesine rağmen bu işler nasıl oluyor; en ufak fikrim yok. birlikte göreceğiz.

    farklı kaynakları kullanıp uzun uzun yazdığım için, hatalarım olabilir, yanlış şeyler olabilir. artık kusura bakmayacak kimse, zira kopi peyst değil alınteri. yani yanlış varsa da, sikerler. :)

    ha bi de şöyle bi şey var, bunları burdan okumaktansa, hazır daha dört beş gününüz de varken, bence oyunları oynayın. hani diablo 1'i olmasa da, diablo 2'yi oynamanızı tavsiye ederim. zira bir canyon of the magi nasıl bir yerdir, tal rasha'nın bedenini bulmak için gittiğimiz öbür boyut vs. alabildiğince büyük olan kurast ormanlarının falan atmosferini deneyimlemenizi isterim.


    (goldenwand - 10 Mayıs 2012 12:34)

  • comment image

    ben hayatımda bir tane oyun dışında hiçbir oyunu sürekli oynamadım,o oyunu da yarısında bıraktım zaten, diablo i miş, ii'ymiş nasıl oyunlardır bilmem ama insanların heyecanını,sevincini gördükçe ben bile acayip heyecanlanıyorum. burdaki yorumları okudukça ben bile sabırsızlandım.

    ister asosyal deyin, ister nerd, geek deyin, bir insanın bir oyunu dahi olsa bu kadar müthiş bir heyecanla bekliyor olması şahane bir şey, bu heyecanı, sabırsızlığı kıskanmadım desem yalan olur. her günü copy/paste şeklinde geçen insanlardan biri olarak dilerim oyun beklediğinizden de mükemmel olur, hiçbir hata ile karşılaşmadan oynarsınız.

    herkese hayırlı uğurlu olsun.


    (noldu yavrum sana - 14 Mayıs 2012 19:53)

  • comment image

    bitirenler mevcutmuş. onlara bi çift lafım var. 12 yıldır görmediğiniz sevgiliniz karşınıza çıksa ön sevişmesiz girişirsiniz ha... aferim.

    imza
    level 17 wizard


    (paranormal - 15 Mayıs 2012 19:29)

  • comment image

    oyunu cracklenmiyor diye ana bacı sövenler görüyoruz, çok paraymış diye ağlayanlar görüyoruz, peki şöyle bakalım,

    ortada 12 yıldır beklenen bir oyun var,
    oyunun yapımında çalışan yüzlerce insan var, akıtılan milyonlarca dolar var,
    oyun tamamlanıyor ve 110 tl'den satışa çıkıyor,

    oyunu alıyorsunuz, günlerce, haftalarca ve hatta diğer diablo serilerinde olduğu gibi durup durup yıllarca oynuyorsunuz,
    ve bu sefer tüm bunun üstüne, yakında eklenecek pvp modu ile birlikte olay bambaşka bir boyuta taşınıp oynanacak zaman neredeyse unlimited ibaresini alacak.

    ama bedavaya oynayamadığı için köpürenler var,

    110 tl vereceksin, onlarca, yüzlerce saat oynayacaksın(sen oynamıyorsan da o senin bileceğin iş, milyonlarca insan bunu yapmak için alıyor bu oyunu)

    sinema bileti 10-15 tl verip 2 saat eğlenirken normal,
    dışarda bir yerde oturup eğlenirken içip, yiyip 80-100 lira hesap ödeyip kalkmak normal,
    2 saatlik bir konsere 60-300 lira arası bilet fiyatı istenmesi normal

    bunların 10, 100 katı fazla zaman boyunca eğlence sunan bir oyun için 110 tl anormal?

    arkadaş siz "eğlence" denen birimi neye göre ölçütlendiriyorsanız o birim burda geçmiyor, üzgünüm.

    ha çok pahalı diyorsan, kazıklıyorlar diyorsan, emek verilmemiş sıradan bir iş sanıyorsan, sen de bir kaç yıl boyunca çalış, ortaya bir şey çıkar ve bunu milyonlarca insana ücretsiz olarak dağıt, hatta dağıtma, o işi çalsınlar, dağıtsınlar. bakalım ne hissedeceksin.

    o yüzden "your argument is invalid" tuzağına düşmeyin, komik olmayın.

    neye göre, kime göre tanımı işte tam bu durumlar için.


    (karth vader - 16 Mayıs 2012 20:16)

  • comment image

    mouse un şarjı bitene kadar 7-8 saat oynadım, deamon hunter level 11 oldum. biraz değerlendirmek lazım artık.

    öncelikle cain amca yaşlanmış.

    blacksmith te apprentice olma isi güzel. çoğunlukla bulabildiklerinizden ve ya satın alinabileceklerden iyi seyler uretebiliyorsunuz. söyle söyleyim health'im 346 iken 4 tane ürettiğim zirhla 656 oldu. sanırım gambler yerine bu gelmiş.

    slotlar artık belirli levellarda açılıyor. yani açılan büyülerden secmece yapıyorsunuz kullanmak için.

    potion içerken aradan bayag uzun süre geçmesi gerekiyor. yani potionlara abanıp taktiksiz dalmak yok artık.

    teleport ve identify scroll degil artık, belirli sürede yapılan büyü.

    sonuc olarak beğendim. tabi büyülerden isteğine yönelmek daha iyi olurdu. biraz siradanlastirmislar ama yine de iyi. ayrıca 8 saatte sadece level 11 mı oldun lan diye tasak geçmeye kalkarsanız kalbinizi kırarım. o vazoların hepsi kırılacak, haritada görülmemiş yer kalmayacak. biz büyüklerimizden böyle gördük, böyle oynadık bu oyunu. o 4.5 saatte bitiren korelinin de taaa...

    ek 1: oyunda sürekli birseyler başarıp fazladan xp almak da güzel, ben en azından severim böyle seyleri. tek atista 6 adam öldürdün aferin, 50 kisi kestin tebrikler, 12 vazo kırdın annen terlikle geliyor gibi..


    (bitwise - 17 Mayıs 2012 03:01)

  • comment image

    bu entari altında yazılan hemen hemen her şeyi okudum ve bazı notlar aldım, diablo cehenneminde yolunu kaybetmiş, bazı abdestini kaçırmış sevgili yazar ve bu yazıları okuyan, burdan bilgi alan okurlara da örnek ve ışık olması amacı ile aldığım notlara açıklamalar, yorumlar getireyim istiyorum. (ki daha önce yazdıklarımı okumamış olanlar, pek çok haklı/haksız eleştiri için paylaştığım bilgilere ya da /wall of text desek de olur/ bakabilir bu da diablo'ya koyabilir!!1)

    1-[(bkz: #28597537) ]
    2-[(bkz: #28589993) ]

    -grafik iyi değil eleştirisi

    bu eleştirinin hem aslı vardır, haklıdır, hem de haksızdır ve kendilerine laflar hazırlanmıştır, yuhtur, yazıklar olsundur.

    şimdi şöyle bir gerçek var, blizzard'ın oyunlarını eskiden beri takip edenler, özelliklede wow'u bilenler, blizz başkanın grafikleri 'köklemek' ile ilgili bir arzu ve düşüncesinin olmadığını bilirler. çünkü benim gibi yıllarca wow oynayıp arada diğer mmolara da göz gezdirmiş olanlar bilir ki, son 5-6 yılda wow killer, wow muadili, wow kadar iyi diye lanse edilen hiç bir oyun wow'daki o ortamı, o ambiansı, o detayları, o mekanları sunamamıştır. evet belki bu devirde bakınca artık kutucuk gibi gördüğünüz binalara bakmanın bile sizi mutlu ettiği wow'daki sanat yönetmenliği öyle bir düzeydedir ki, tüm bu sebeplerden çok çok iyi grafik aramaz, yine de sebebini bilemediğiniz bir şekilde saatlerce orgrimmar'ın ortasında zıplayıp hoplayarak bile keyifle etrafı seyreder, hele hele ilk kez girilen boss'larda ağzınız açık oynardınız.

    diablo'da da wow'da izlenen yol aynen takip ediliyor, nedir bu? bu grafiklerin şu an eski sayılabilecek 3 belki 4 senelik bilgisayarda dahi rahatlıkla oynanabilecek seviyede optimize edilmesi. yani diablo oynayacak insanların, bf3, swtor, the withcer 2 gibi pek çok piyasa oyununda söylenen 'benim bilgisayar kaldırmıyor bunu' lafının aksine 'bilgisayarım bunu da kaldırıyor hacı yehu' sözlerini söyletmek.

    blizzard bu konuda diğer pek çok oyun yapımcısının aksine bu duruşuna yıllardır sadık kalarak, piyasanın talep ettiği 'bu oyun en iyi performansı $399'lık bu x ekran kartı serisi ile verir' minvalindeki, sistem yükselten atılımlardan uzak kalıyor. yani kullanıcı dostu.

    bunu yapma dayanağı,
    1- sizi mutlu etmek
    2-sizi mutlu etmek demek, daha çok insanın oyunu alması demek, herkesin sıkıntı çekmeden oynayabileceği bir oyun demek
    3-haliyle bu da milyarlarca dolar kazanan bir şirketin daha da mutlu olması demek yani win\win

    şimdi soralım, grafikleri niye böyle diye söylendiğiniz oyunu stabil bir performansta çalıştırmak için ortalama olarak, hd6850 ya da gtx560 civarı bir ekran kartına ihtiyacınız olsaydı içinizden kaç kişi bu standardın altında kalarak, hüsran, göz yaşı ve küfürleri sıralayacaktı? kaç kişi cebinde parası olmadığı için daha iyi bir pc toplayamayıp yıllardır arzuladığı oyuna uzaktan bakan bir kasap kedisi olacaktı. cevap vereyim, baya, baya çoğunuz.

    grafik kısmını yeterince açıkladığıma inanıp, geliyorum sanat yönetmenliğine ve oyun motoruna

    *
    *
    spoiler içerebilir ama çok ölümcül değil

    -bakın bu kısmı tartışmıyorum bile ama adamlar yapmış. özellikle act 1 ve act 3 ve act 4'de ilerlerken durup çevrenizi gerçekten incelemenizi tavsiye ederim. act 3'de ilerlerken yan tarafı lavlar içindeki uçurumların içinde duran hareket eden dev iskeletler, hasar verdiğinizde yıkılan, dökülen çevre, vurduğunuzda uçurumdan aşağı yuvarlanan düşmanlar. şu ana kadar ki tüm hack&slash türlerinden daha fazla çevre etkileşimi ve çok daha detaylı bir ortam oluşturulmuş.

    yani arkadaşlar o detaylara bir bakarak oynayın, çevrenizi inceleyin, gerçekten hakkı teslim edilmesi gereken bir işçilik var. şimdi nightmare'i kestikten sonra biraz nefsimi körlemiş olacağımdan sıfırdan karakteri açıp lore takip edip, çevredeki detayları daha da detaylı inceleyerek bitirmeyi planlıyorum mesela. bunu hak ediyor oyun çünkü.

    daha act 1'de yürürken yılanın üstüne basıp da, "la öldü lan bu aıoeheahua" diye güldüğümden beri her yerde rotamı bilumum haşeratın üstüne basacak şekilde ayarlıyorum, adamlar böyle küçük detayları gerçekten iyi yapıyor. (bu arada nightmare'e geçmenizle birlikte ateş ettiğinizde yıkılan kolonlar, çöken duvarlar, act 2'de sıkça beliren kum fırtınası gibi çevre etkileşimlerinin size baya ciddi hasar verdiğini de belirteyim.)

    hele ki grafiklerin yeterince iyi olmadığı konusunda yazanları(hangi oyunla nasıl bir kafayla eleştirdiklerini anlamamazlıktan gelip) spellerin efektlerine bakıyor ve sizi 3 kez üst üste kınıyorum. çünkü gerçekten iyi olmuş be abi, hani bu haliyle bile çok tatmin edici. (zaten bundan fazlasının neden olmaması gerektiğini de üstte ana britanica gibi açıkladım.)

    böyle bir oyun için bence en ufak bir sıkıntısı yok, izometrik kameradan oynanan bir oyun için bir kombatta daha ne grafiğine ihtiyacım olacak ki.

    ha bir de izometrik kamera ile oynuyoruz, kamera açısını sağa sola çekemiyoruz bu ne saçmalık, dragon age'de bile vardı gibi saçma sapan yorumlara ne desem bilemedim.

    birincisi bu rpg değil, hack and slash oyunu.
    ki zaten izometrik kamerada ihtiyacın olan her yeri görürsün, kameranın öyle konumlandırılmasının mantığı bu.
    sen hiç kameranın saçma bir yere stucklanıp, kör noktada kaldığını, gelen düşmanı göremediğini falan anımsıyormusun şu oyunda? cevap hayır.

    kamera açısıyla ilgili bir eleştiri getirilecekse bir tek şuna katılabilirim, kamera biraz daha yukardan olabilirdi veya kamerada biraz daha zoom out yapma olanığı olabilirdi. çünkü z'ye basınca zoom in yapıyoruz, bir o kadar da zoom out yapabilsek özellikle range oynayanlar için şöyle bir sıkıntı var;

    ben dh oynuyorum ve gerçekten çok geriden atışlar yapıp çok güvenli bir şekilde ilerliyorum(kırılgan bir karakter ile normal olanda bu zaten)
    e şimdi çoğu zaman atış yaptığım yerdeki düşmanların en öndekilerini görsemde arkadakilerin hp'si, cast ettiği bir şey varsa onu falan göremiyorum, vurduğumda kaç dmg verdiğimi bilemiyorum, tüm bunları görebilmem için yakına girmem, yani ölme riskini almam gerekiyor.

    bilmiyorum belki de bunu oyunu zorlaştırmak için yapmış olabilirler, uzaktan aoe spam ile dokunulmadan her şeyi yok eden range charlar olmasının önüne geçmiş de olabilirler. bilemedim.

    *yalnız monk karakteri ile ilgili bir saçmalık olduğunu fark ettik arkadaşlarla,

    sevgili bilizard, monk'un elinde 2 adet spear varken, skill bastığımızda monk onları sırtına takıp yumrukla dövüşüyor lan?! oğlum madem bir rocky, bir hulk hogan, bir bruce lee yaratma peşindeydiniz o silahlar niye? o zaman sadece fist weapon verseydin adama, adam bir saniye deyip sırtına takıp borçluya vurur gibi, kaynatasına vurur gibi yumrukla vuruyor. bunun baya saçma olduğunu düşünüyoruz arkadaşlarla, tepkiliyiz.

    `(aç parantez)`
    yalnız pek çok yazarla birlikte şu eleştiriye katılıyorum. act 2, gereksiz derecede renkli, kesinlikle daha kasvetli olması gerekirmiş.

    hatta bir başka eleştiriye daha katılıyorum oyun şu an olduğundan 2-3 ton daha karanlık olabilirmiş çoğu yerde.

    spoiler içerebilir kısmı bitti gibi
    *
    *

    bunu tam olarak yapmasa da yakın sonuç veren bir eklenti var darker d3 diye ama şu an battle.net'in bu addon ya da plug-in'e tam olarak vereceği tepki kesinleşmedi, bir kısım bunun battle.net'den banlanmaya kadar varabileceğini söylerken geçen gün twitter'dan bir diablo çalışanı(ismini hatırlayamadım) bu eklentinin oyunun herhangi bir değerini değil sadece grafik ayarlarını düzenlediğini bu yüzden banlanma olayının söz konusu olmadığını düşündüğünü söyledi.

    merak edenler http://darkd3.com/ adresine giderek direk olarak daha eklentiyi kurmadan nasıl sonuç vereceğini de deneyebilir.

    ve hatta benim aklıma gelen, mesela bazı dungeonlarda hiç ışık olmadan ilerleme olsaydı, yaratıkların nereden geleceğini kestiremeseydik(ya da atıyorum normalde oynarken ışıklı olan yer hell'de falan komple / ya da / bölüm bölüm karanlıklara gömülü olsaydı, aniden üstümüze atlayan, tavanlardan inen yaratıklar götümüzü attırsaydı, gerçek bir korku yaşasaydık daha enfes olmaz mıydı?
    `(kapa parantez)`

    -disconnect olma problemi

    sanırım büyük ölçüde çözülmekle birlikte 4. gün itibariyle hala az da olsa bu sorunu yaşayan insanlar vardı. serverın her sabaha karşı maintenance girmesi de bu sorunun çözülmeye çalışıldığını gösteriyor. 4 gün boyunca bu sorunu yaşamak biraz sinir bozucu tabi, bu konuda eleştirilere katılıyorum ama makul seviyelere indi sanırım ki ben ve benimle co-op oynayan arkadaşlarım 2. günden sonra hiç yaşamadı.

    -auction house

    ilk 3 gün yaşanan sıkıntılar(çalışmayan, doğru arama yapamayan ya da aramaların sonuçlarını çok geç görüntüleyen ah) şu an ortadan kalkmış gibi duruyor.
    yalnız yine de wow'da var olan büyük ölçüde başarılı ah sistemini buraya taşımak yerine yeniden bir ah yaratmak ve yaratılan ah'nin bir önce uyguladıkları sistemden daha kötü olması blizzard'ın en bariz hatası şu oyundaki.

    bir kere sıralama değerlerini kullandığınızda doğru çalışmadığını görüyorsunuz, itemları buyout'una göre sırala diyorsunuz sıralamıyor.
    statlara göre sıralatıyorsun yine karışık sıralıyor.
    buyout'a göre sıralıyor bu sefer bakıyorsun buyout değeri n/a
    recommended itemlar'a bakıyorsun elindekinden kötü statlara sahip olabiliyor.

    neden sadece 10 tane item koyabiliyoruz sorusu da ayrı bir travma,
    burda sanırım tüm avrupa'nın tek bir ah üzerinden işlemesi olayı etkili olmuş(çünkü wow'da her server ayrıydı, o yüzden her serverın ekonomisi de farklıydı) çünkü ben dahil ah'yi stashde yer kalmayınca itemları tutmak için kullanılacak ikinci bir beleş stash olarak gören binlerce çakal yüzünden, şu anda bile 50 sayfa olabilen, arama sonuçlarının 150 sayfaya vurması engellemek istemişler sanırım.

    bir item aratırken sadece 5 lvllık bir süzgeçde, sadece rare ve sadece dex. verecek itemları listele dediğim halde 48 sayfa sonuç gördüm, artık filtreleme yapmasam ne olacaktı acaba.

    (evet bu arada ah'ye konulan itemlar satılmadığında ah için ayrılan bir stash'e düşüyor ve o stash'in de 50 itemlık bir kapasitesi var çok iyi bir 2. bedava stashiniz olmuş oluyor heh)

    ha bu arada gördüğünüz ucuz ve mantıklı, oha bu item nasıl bu fiyata dediğiniz itemları hemen alın. ama hemen. çünkü lan acaba mı diye düşünürken belki 10 defa o itemın satıldığını gördüm. search edişimden karar vermeme kadar geçen 15 sn içinde o itemların uçuşunu gördüm, ağladım, çok ağladım.

    bu arada ah'den item alıp oynamak resmen cheat gibi.

    normal şartlarda ah'den item almasam 4 lvl boyunca 49 dps'li bir bow ile gezecektim üstümdekilerden 2 tanesi daha şu ana nazaran low maviler olacaktı, dmg'ım 1240 değil 800 falan olacaktı.

    e itemları dizince şu an nightmare'de normalde öldürdüğümüzden daha hızlı kesiyoruz yaratıkları -.-'

    herhangi bir koridorda dh ve wizard duruyoruz yaratıklar 3. adımını attığında ölüsü düşüyor isterse 15 tane gelsin.

    resmen item alınca bu da kolay oldu.

    nightmare zor olsun isteyenler ah'den item almadan droplarla ilerlersin tavsiye ederim.
    zaten hell ve inferno'da ah'den 1-2 milyona satılan itemları alamayacağınızdan drop kovalayacaksınız ama normalden nightmare'e geçişte item boost yaparsanız gerçek wolhek gibi cheat oluyor, söyleyeyim.

    -ufak ufak spoiler gibi değil gibi-

    bu arada emperor hakan ii adeta bir joffrey baratheon değilse nedir ahahaha

    yaptığınız eventlar random bu arada, bir varmış bir yokmuş olabiliyorsunuz. geçen sefer burda vardı şimdi neden yok diye paniğe kapılmayın.

    inferno'da mob lvlları 61-62-63'müş(sizin cap 60 tabi).

    oyunda karakter tek düze, çok kişiselleştiremiyorsun, hep aynı skiller gibi şeyler diyenler sanırım trash packleri de, single target olan bossları da aynı skill-rune dizilimi ile oynuyorlar? zaten o arkadaşlar için yapacak bir şey yok, geçmiş olsun.

    sanırım şu entry'nin en devasa wot'unu attım, lifeless geek lvl cap oldu gibi hissediyorum, zaten yazmam bile 2 gün sürdü ahahah.

    faydam olduysa ne mutlu, olmadıysa çok da çikita muz.

    siz bu entry okurken afrika'da 711 çocuğun doğup 649 kişinin öldüğünü biliyor muydunuz?

    öpüyorum gıdınızdan.


    (karth vader - 20 Mayıs 2012 11:24)

  • comment image

    lvl 54 monk ile hell de solo olarak mücadele etmekteyim, geceleri rüyamda üstüme üstüme binbir çeşit yaratık geliyor ve mouse nerde lan diye evin içinde koşuyorum.

    o zincirlerle dönen rahiplerin , lazer çıkartan yavşakların, ve yere yeşil yeşil işeyen orospu çocuklarının allah belasını versin. sürüm sürüm sürünsünler, cehennemde yansın şerefsiz evlatları. bak kesin yine rüyama girecek it oğlu itler.


    (chippi - 22 Mayıs 2012 00:32)

  • comment image

    blizzardın hakkında son yayınladıkları makalede ilginç noktalar bulunan oyun;

    -her oyuncunun ortalama 3 karakteri var (bende iki tane var)
    -karakterlerin yüzde 80i lvl 1 ile lvl 30 arası (lvl 31im çok manidar)
    -karakterlerin yüzde 1,9 u infernoya geçebilmiş
    -hardcore playerların yüzde 54 ü karakterini female olarak seçmiş :) kadının ölmesi daha çekicimi geldi ne anlamadım
    -hardcore oyun modunda ki biliyorsunuz bir kere ölünce oyun bitiyor bu modda ölenlerin yüzde 35i act 1 de ölmüş
    -lvl 60 karakterler için en çok kullanılan rune ler; barbarian: best served cold, demon hunter: lingering fog, wizard: mirror skin, monk: peaceful repose, witch doctor: numbing dart

    ayrıca inferno modundaki zorlukla alakalı geri dönüşleri dikkatli bir biçimde izlediklerini belirtmişler, eğer herhangi bir skill rune oyunu oynamak için şart haline geldiyse o rune skill de mutlaka bir değişiklik olmalı bizim yapımıza terstir diye belirtmişler.

    büyük ihtimal bu hafta 1.02 patch gelecek onda genellikle service sorunlarına yoğunlaşmışlar asıl köklü bir kaç değişikliği 1.03 patchinde yapacaklarmış.ek olarak 1.03 de oyunun bir bölgesinde değişiklik düzeltme yapılacakmış.

    item konusuna gelirsek blizz forumlarında legendary itemler neden rare itemlerdan daha dandik diye tartışan bir sürü kitle var ki bende bunlardan biriyim ancak blizz bu konuda legendary itemler bulunması güç ve eğlenceli olduğu için vardır oyunda en güçlü itemler legendary dir diye bir şey yoktur demiş , rare itemlerin legendaryden çok daha iyi olabileceğini belirtmiş. yani adamlar legendary koleksiyon gibi birşeydir güçlüdür tabi ki ancak oyunun en sağlam itemleri değildir demeye getiriyor.

    öte yandan yüksek level blue magic itemler ile düşük level legendaryleri karşılastırmayın tabi ki fark olur dangozlar asabımı bozmayın diye belirtmiş. bu mallığı gidermek için 1.03 yamasında +60lvl itemler için item kıyaslamayı daha mantıklı hale getirmek açısından item levelleri konusunda yenilikler getireceklermiş.

    öte yandan 1.1 patchinde pvpyi getireceklermiş ve bu patchde sonra cıkan legendary itemler için bufflar unique bonuslar olacak ve sadece legendary itemlerde çalışacakmış. ayrıntısını pvp patchinden sonra vereceklermiş

    bir diğer kaygıları blacksmith ve artisan ın belimizi büken masrafları olmuş aslında istedikleri bizle beraber biz lvl atladıkça organik gelişen bir sistemmiş ama tabi extra istekleri gold ve recipelar bunu biraz baltalamış bu konuda bunların masrafı ve recipe istekleri ile alakalı 1.03 de düzenlemeler gelecekmiş ve ote yandan bu blacksmith ve artisanın yaptıkları itemlerin karakterler için zayıf olmamasına ugrasıyorlarmış ki hakikatten binlerce altın harcadım bir b.k elime geçmedi daha

    şimdilik bu kadar diyerek konuyu kapamışlar.

    zannımca son dönemde diablo çok sik sok konulu entrylerin arasında en yararlı entry oldu. bu arada yazının ingilizce metni şuradadır benim çevirebildiğim budur adım hıdır
    [http://us.battle.net/d3/en/blog/6018173 http://us.battle.net/d3/en/blog/6018173]


    (cladoceran - 29 Mayıs 2012 15:28)

  • comment image

    barbarla infernoda götümü kestirmekten sıkıldığımdan yeni heyecanlar aradığım oyun. kullanmayacağım seni ırzını siktiğiminin ah'ı.

    oyunda all res. olmadan melee karakterle inferno oynamak imkansız. bunu farkettiğimden beri resmen kayserili tüccar oldum amına koyim. ah'de armor arıyorum. all res., vitality ve strength seçip. max buyout'u 10k'da tutarak arat dediğimde kelepir bir çok mal buluyorum. bunları 3-5 koyup satıyorum. gold sıkıntısını çözdüm. yazım yanlışıyle 100 yazacağına 10 yazan var, sıkıntıdan yok pahasına enfes item satan var, piyasayı bilmeyen var, direk salak insan var, var oğlu var. yaptığım yatırım 200 k civarında, kazancım 2.5 m üzerinde. cm tadı yakaladım, porto başkanı gibi oynuyorum. küçük bütçelerle mucizeler yaratıyorum. ha bi sikime yarıyor mu? yoo. ilk elit pack'te en yakın check point'e astral seyahat. artık yadırgamıyorum da. tek derdim dönene kadar güçlerini tamamlıyor olması orospu çocuklarının. hayır siktiğimin iskeletini çok öldürebiliyormuşum gibi bi de gücünü tamamlıyollar.

    bu arada satış işinde de iyice profesyonelleştim. alış fiyatı üzerine %15 blizzard haracı, %12 preliminaries, %15 overhead and profit koyuyorum. aldığım item gem'li filansa %15 de işçilik koyuyorum, sökmesi takması için. sonra çıkan parayı 2'yle çarpıyorum. sonra az geliyor gözüme. bi 8-10'la daha çarpıyorum, piyasaya sürüyorum.

    şimdi yazınca pek profesyonel olmadığıma karar verdim. hem o kadar da profesyonel olamayayım yani, esnafım ben sonuçta. o amatör ruhu kaybetmemem lazım. ayrıca arz talep meselesi bu işler. öhm.


    (sae - 11 Haziran 2012 23:41)

  • comment image

    oyun çok kolay yæææ.

    çok değil 10 gün önce sağda solda oyun çok kolay diye goygoy yapanları sevgiyle selamlayarak başlayayım. ağlaya ağlaya hell'de oynuyorum, act ii'yi bitirmek üzereyim. kan kusuyorum amına koyim kan. auction house'dan kullanacağım item almamaya çalışıyorum. hell'de all resistance +100 olmadan oynamak çok zor, inferno'yu hayal edemiyorum. resistance'sız oynamak zor da daha bir tane item düşüremedimki all resistance veren. amına ırzını siktiğiminin butcher'ını, magda'sını farm'laya farm'laya bihal oldum lan. ne altın ne item geliyor. hani ortaokullu çocuklara lisede kızlar teklif ediyor derler, liselilere üniversitede kızlar teklif ediyor derler, üniversitelilere mezun olunca kızlar teklif ediyor derler ya, aynen o hesap nightmare'de item düşer, hell'de item düşer diye diye lvl57 barbar yaptım. yok lan, düşmüyor ırzını siktiğiminin oyununda bi bok. infernoya köseceğiz artık, yapacak bir şey yok. gerçi mezun oldum kızlar hala teklif etmiyorlar, o yüzden inferno'da da item düşmeyebilir. o zaman da pony level diye ağlarım büyük ihtimal.

    yalnız pek hoşlandığım bi şey var, auction house'da kelepir mal bulup fahiş fiyattan satıyorum. diablo'yu cm konseptiyle aynı potada erittim. bir porto, bir ajax tadı yakaladım. küçük bütçelerle mucizeler yaratıyorum. da bi boka yaramıyor, ilk elit götümü kesiyor.

    beyler:(


    (sae - 30 Mayıs 2012 17:41)

Yorum Kaynak Link : diablo iii