Edge of Darkness (~ Intikam Pesinde) ' Filminin Konusu : Cinayet masasında görevli Dedektif Thomas Craven, hayatının en zor işini yapmaktadır. Aktivist kızının ölümünü araştıran Craven, yalnızca kızının bilmediği yönleri ve onun gizli yaşamı ile karşı karşıya kalmaz. Craven aynı zamanda kızının kurban gittiği cinayetin delillerini yok etmek için hükümet ile bir şirketin yaptığı işbirliğini de açığa çıkarır.
Payback(1999)(7,1-124416)
Get the Gringo(2012)(7,0-96905)
Ransom(1996)(6,7-118000)
Conspiracy Theory(1997)(6,7-86216)
The Beaver(2011)(6,7-44673)
Lethal Weapon 4(1998)(6,6-143242)
Blood Father(2016)(6,4-50773)
What Women Want(2000)(6,4-177975)
wake up and smell the carcass'a açılış yapan, garip, ve carcass'ın eski haliyle ilgisi olmayan carcass şarkısı. nedense pek bir progresif geldi bana. sözlerini de yazayım tam olsun:a rising, bleak dawna permanent sunseton the human conditiona boot perpetually treadsillumination snuffedfowards on time will marchholding as a mirrorcondemning to repeat the pastendtimethe realms of a setting suntwilighta new age has begundeclinedecension to a new dark ageblank timean old world not quite so braveright on the edgeof a new dark ageback on the edgewe stand... on the edge of darknessa fading duskempty, blanketing shadea dying sunonly blackness radiatesan aeon endsa millenium overturnedtime lies in embersas barren horizons burnend timethe realms of a setting suntwilighta new age has begundeclinedecension to a new dark ageblank timean old world not quite so braveright on the edgeof a new dark ageback on the edgewe stand... on the edge of darkness[lead]endtimethe realms of a setting suntwilighta new age has begundeclinedecension to a new dark ageblank timean old world not quite so braveright on the edgeof a new dark ageback on the edge[lead]right on the edgeof a new dark ageback on the edge
(disp - 8 Nisan 2002 17:27)
türkçe'ye "intikam peşinde" olarak çevrilmiş. yaşasın bir tane daha "intik am peşinde"miz oldu, çok yaratıcısınız çocuklar."karanlığın kenarı" deseniz biz anlamayız, biz salağız çünkü.bi gidin lütfen.
(tsan chan - 27 Kasım 2009 20:41)
dünyanın en kötü türkçe ismine sahip mel gibson filmi. ulan intikam peşinde diye film mi olur?
(patlicangil - 23 Ocak 2010 17:42)
karanligin kenari degil de karanligin siniri diye cevrilebilirmis film turkceye belki. ya da neden cevirirsin ki koy orijinal adila, millet anlasa nolcak, anlamasa nolucak; mel gibson'in aksiyon filmi iste. ama ustaya saygi, gidip gormek sart filmi, kim ne derse desin bu adam hakkinda, sinema tarihinin ustalarindan biridir simdiden hem oyuncu, hem de yonetmen olarak.
(karayan - 30 Ocak 2010 00:26)
klasik amerikan aksiyonlarinin da en klasik ozelliklerini sık sık özlediğimizden ve yeni icatlı oynak kameralı deneysel aksiyonlardan bıktığımızdan konforluca izleyebileceğimiz, mel gibson'un sahalara dönüşünü davullu zurnalı kutladığımız film.--- spoiler ---yalnız, mel gibson, braveheart, signs, the patriot, lethal weapon gibi filmlerde de başını çektiği intikam için psikopata bağlamış, acılı ebeveyn, sevgili vs duruşundan vazgeçmiyor. merak ediyorum başka bir rol kalıbı var mı mel abinin?--- spoiler ---
(lambacini - 31 Ocak 2010 04:20)
uzun yıllardan beri beyaz perdede görmediğimiz mel gibson'dan esaslı bir geri dönüş beklerdim ama olmadı. film vasat yani izlemezseniz de bir şey kaybetmesiniz ama kötü olduğunu söyleyemem.
(roger waters - 31 Ocak 2010 19:23)
yeniden cevirelim de..."edge of darkness, ülkemizde - dile getirmek bile istemediğim kötü bir çeviriyle- “intikam peşinde” olarak gösterime girdi. pek tabii ki bakınız olarak bu filmi gözden kaçırmamız mümkün değildi. peki, niye?sebepler basit aslında. içinde mel gibson gibi her filmiyle en kötü ihtimal ortalama bir oyunculuk çıkartan aktör, martin campbell gibi aksiyonu aktarma yetisi yüksek bir yönetmen, william monahan namzetli şimdiye kadar hiç boş senaryo çıkartmamış bir senaristi bulunduruyordu. tüm bu alanında iyi kişileri bir araya getirdiğinizde en kötü ihtimal izlenir bir şey çıkacağı kesin. aslında bu bir bakıma doğru, hatta tamamen doğru; izlenir bir film çıkmış ortaya ama o kadar! daha fazlası kesinlikle yok.fragmandan da görülebilen konuyu tekrar etmek gerekirse; emma (bojana novakovic) uzun zamandır görmediği, sivil bir polis olan babası thomas craven’ı (mel gibson) ziyaret etmeye karar verir. baba-kız bardaktan boşanırcasına yağmur yanan bir günde evlerinde vakit geçirirlerken emma rahatsızlanır ve doktora gitmek üzere kapıdan çıktıkları esnada silahlı ve maskeli bir adam tarafından açılan ateş sonucu emma babasının kollarında can verir. herkes hedefte olanın thomas olduğuna emindir, eskiden bulaştığı suçlulardan birisi olabileceği ihtimali en kuvvetli ihtimaldir. craven, kızının katilini bulabilmek için pek de bilmediği kızının hayatını da içine alan bir soruşturma içine girer. craven, katili sonucunda birçok fedakârlık yapması gerekse bile bulabilecek midir?daha önce örnekleri çokça gördüğümüz öldürülen/saldırıya uğrayan bir tanıdığın ardından yapılan dedektiflik olayından çok farklı değil senaryo. zaten baştan söylemek gerekiyor önümüzdeki iş bir aksiyon filmi değil. her ne kadar fragman aksini gösteriyor olsa bile bana güvenin bu konuda. iş bu noktadan sonra dramın ve polisiyenin ele alınması gerekiyor. dayandığı iki nokta da bundan ibaret zira. işte sorun aslında biraz da burada başlıyor ama sadece burada bitmiyor."devami ve daha fazlasi icin: http://www.bakiniz.com/…ikam-pesinde-film-elestiri/
(entrapmen - 1 Şubat 2010 03:14)
klasik bir film olmuş. işin içinde amerikanın gizli servisi diğer tarafta polis. derin devlet vs vs vs. işin açıkcası verilen parayı hak etmiyor.
(howard roark - 1 Şubat 2010 12:17)
izleyicisine iyi vakit geçirten film.her şeyden önce mel gibson'u tekrar oyuncu olarak görmek beni fena halde memnun etti.yaşlanmış,olgunlaşmış ve rolünün hakkını veriyor.filmin başında dedektif craven'in (gibson) kızından başka kaybedecek bir şeyi olmadığını anlıyoruz zaten.kariyer hedefleri tükenmiş,emekliliğini bekleyen sıradan bir cinayet masası dedektifi.kızının öldürülmesi üzerine craven "kaybedecek hiç birşeyi olmayan adam" moduna giriyor.fevkalade klişe ama taken'dan beri bu klişeyi bu kadar iyi işleyen film çıkmamıştı sanırım.film bitene kadar gayet tempolu ve yerinde adımlarla sizi finale sürüklüyor.olayların üzerinde fazla düşünmenize gerek yok...craven'ın soruşturması izleyicinin rahatça anlayabilmesi için oldukça basite indirgenmiş şekilde işleniyor.craven pek çok karmaşayı kafasında çözüyor.olay kısaca şöyle özetlenebilir.--- spoiler ---hükümet için nükleer araştırma ve geliştirme işleri yürüten bir anonim şirketin massachusetts tesislerine bir sızma olur.aktivist bir grubun içerdeki bir stajyer mühendisin yardımıyla denediği eylem girişimi aktivistlerin radyasyona maruz bırakılarak nehirde öldürülmeleri ile son bulur.özel güvenlik birimi ile olayı soruşturan nükleer şirket içerden dışarı bilgi sızdıran ve aktivistleri tesislere sokan mühendisi talyum ile zehirler.işte bu mühendis dedektif craven'in kızıdır.craven olayı derinlemesine soruşturur.öte yandan dışarı sızan bilgileri engellemek için federal hükümette devreye girer ve bu tarz skandalları örtbas etmekte usta bir isim olan yüzbaşı jedburgh'u görevlendir.ince bir hastalık nedeniyle hayatının son demini yaşayan,hiç bir zaman evlat sahibi olamayan ve bu işlerden sıkılan jedburgh,craven'a biraz da acıyarak soruşturmasına devam etmesine izin verir.olayın içine birleşik devletleri senatörü de dahil olur zira nükleer şirket seçim kampanyasına büyük destek vermiştir.ne olursa olsun craven engelleri aşar,soruşturmasını yürütür,kızının katilini bulur ve cezalarını verir.kendisi de bu sırada kızını zehirleyen maddeye maruz kaldığından son nefesini kötü adamları temizledikten sonra verir.kızının kendisine bıraktığı ve skandalı ortaya çıkaracak cd'leri fox news'e emanet ederek.bu sırada jedburgh'da bu işe karışan üst düzey hükümet yetkililerini ve senatörü temizler,ancak acıma duygusuna yenik düştüğü anda bir polis tarafından vurulur.--- spoiler ---olaylar gayet basit ve tahmin edilebilir şekilde ilerliyor.senaryo genel olarak tatmin edici ve ufak tefek şaşırtmacalar içererek tek düzeliği engelliyor.filmdeki mekanlar yine bostonda geçen the departed filminden oldukça tanıdık.oyunculukların vasatın üstünde olduğunu söylemek mümkün.özellikle jedburgh ve craven rolleri ustaca kotarılmış.şirket ceo'sunun george w. bush,dick cheney gibi isimlerle olan fotoğrafları ve craven'ın fox news muhabirine yaptığı gönderme pek hoş.bu filmde sinema tarihinin en iyi araba kapısı uçurma sahnelerinden biri de yer almakta.craven'ın senatöre verdiği ayar ise unutulmaz olan cinsten.--- spoiler ---mr.senator, you had better decide whether you're hangin' on the cross... or bangin' in the nails.--- spoiler ---sonuç olarak edge of darkness'ın iyi vakit geçirtecek ve özellikle sonlara doğru tempoyu iyice artıran bir film olduğunu söyleyebilirim.kaybecek hiç bir şeyi olmayan polis yada emekli casus babalar çok hoşuma gittiğimden midir nedir,bu filmide taken kadar sevdim.craven'ın silah çektiği sahneler pek iyi kotarılmış.silahın kabzası ile araba camını kırması ve ceo'nun şoförünü mal etmesi,finaldeki headshotlar fevkaladenin fevkindeydi.izleyene fazla bir şey kazandırmayacak,belki iki saat kaybettirecek bir film edge of darkness.ama bu iki saati gayet yüksek tempoda,tek evladını kaybetmiş bir babanın intikam hırsıyla ve gayet iyi kotarılmış bir soruşturma/aksiyon ile kaybedeceksek,ben varım.--- spoiler ---craven güçlü bir adam.ağlamamak için çok direndi kızının ölümünden sonra.yakalanan sahte katile inanmadı,meslektaşı tarafından satılmasına rağmen yılmadı ve soruşturmasına devam etti.ara ara kızını gördüğü ve onla konuştuğu sahnelere gerek var mıydı bilmiyorum.belki onlar olmadan film daha iyi olabilirdi,ama kesinlikle daha az duygusal olurdu.öte yandan olayı kapatmak için virginia'dan gelen jedburgh'da ilginç bir karakter.craven'ı öldürmemesi,onun her adımını takip etmesi fakat müdahale etmemesi.ve craven'da asla sahip olamadığı "babalık" duygusunun asaletini görmesi belki de onu yumuşattı. yumuşadığı anda mesleğinde eskisi kadar iyi olamayan her polis,asker vs. gibi o da bu tavır değişikliğinin bedelini ağır ödedi.--- spoiler ---
(rosencruz - 3 Şubat 2010 00:13)
(bkz: everything is illegal in massachusetts)
(oldhand raider - 6 Şubat 2010 08:40)
konusu sıradan olsa da güzel bi film. özellikle ölüm sahneleri çok ani, hoş olmuş...--- spoiler ---filmin basında o nasıl bir egodur, "beni vurcaklardı beni vurcaklardı, kızmı vurdular yanlışlıkla" sanki kızının adı da craven değil. ayrıca o nasıl bir vurdumduymazlıktır, kızın koca şirketi almış karşısına, sen hamile misin diyosun.--- spoiler ------ mantık hatası ---"benim çocuğum var, basımı yakma" diyen kadına o arabanın çarpma ihtimali yok, medyum olmak gerekir.duran arabayı o hıza getirmek en az 10 sn gerektirir, adam baktı kadın kapıya uzandı, çalıştırdı,tam kadın inerken çarpması gerekir, zamanlamayı tutturamaması çok daha olası.hele ki kadın kapıya uzanıp, sonra geri döndüğünü düşünürsek olasılıksız bi çarpışmaydı o.--- mantık hatası ---
(blaine the mono - 8 Şubat 2010 17:15)
--- spoiler ---son derece eğlenceli bir film. salondan tam bir tatmin olma haliyle çıkıyorsunuz. syriana kadar cesur değil ama devlet görevlilerinin, yöneticilerin, senatörlerin, en yakın arkadaşını üç kuruş menfaate satan polislerin, sadece devlete iş yapan kurumların pislikleri var. jedburgh'ün ölümcül hastalığı hakkında doktorla konuşurken sık sık babasının hayaliyle konuştuğunu söylemesi, kızının sesini duymaya başlayan craven'ın sonunu çok erken belli etmişti. --- spoiler ---clint eastwood sadece film çeksin ama mel gibson oyunculuğa da devam etsin mutlaka.
(ellisboydredding - 9 Şubat 2010 08:48)
--- spoiler ---amerikan film klişelerinin hepsini bulabileceğiniz filmdir. kilise hariç hepsi vardı diyebilirim( bayrak, üst düzey devlet görevlisi). çok olağan bir konusu olmasına rağmen, mel gibson'ın inanılmaz oyunculuğu filmi izlenir hale getirmiştir. fakat mel gibson'ın da artık yaşlandığını gece çiçeği'nin liderini tokatladığı sahnede görebiliriz. aynı sahnenin benzeri, vatansever isimli filmde arkasından koştuğu ingiliz askerini derede cheoreke baltasıyla öldürdüğü sahnede de vardı. ama o zamanki çevikliğinden eser kalmamış. göbek atarak gidiyor sanki mel gibson yuvarlanan adamın peşinden.--- spoiler ---
(markasiz - 20 Şubat 2010 19:03)
martin campbell'in gayet de güzel kotardığı, mel gibson'ın sevenlerini mutlu ettiği siyasi-gerilim. sadece filmin sonu fazla ilkel.aman aman bir film değil ama kötü film de değil. fakat oturup evde izlenecek türden olduğu da bir gerçek. dvd sini alın izleyin. ben öyle yaptım (ara: at yalanı).
(seyuranto - 29 Mart 2010 13:49)
bojana novakovic'in keşfedildiği, mel gibson'ın klasik öfkeli intikam peşindeki ruhsal dengesizlikler içerisinde bir adamı oynadığı (son gelişmeler eşliğinde düşünülünce kendisini oynuyor sanırım) ve ray winstone'un gerçekten müthiş bir oyunculuk sergilediği 2010 yapımı film. izlenebilir ama çok da gerekli değil.
(sanver - 12 Ağustos 2010 23:52)
mel gibson'ın insanları kendine has yöntemleri ile, misal böbreklere arkadan arkadan vurarak, acı acı dövdüğü güzel bir aksiyondur.--- spoiler ---sonlarda, departedı anımsatan ani infaz sahneleri bilhassa türü sevenlerin hoşuna gitmiştir eminim. --- spoiler ---
(ben bu escinselleri anlamiyorum - 15 Ekim 2010 06:02)
"bu sefer şöyle siyasi ve dram ağırlıklı bir şey olsun. mel de yaşlandı zaten, çok koşturamaz" düşünceleriyle yazılmış ve yönetilmiş sanki. payback ayarında bir film beklerken, in the valley of elah'vari bir şey çıktı. kurguya, oyunculuklara falan laf etmiyorum ama "aksiyon" niyetiyle izleyen hayal kırıklığına uğrayabilir. aynı şekilde, çok başarılı bir "siyasi gerilim" örneği de sayılmaz.uyarlama senaryo** ile oscar alan senarist william monahan'ın olayı zaten body of lies'dan belliydi. martin campbell'in kıpırdak filmografisi açısından da çok parlak bir madde olmamış.
(shangrilla - 12 Temmuz 2011 19:21)
müziklerini eric clapton ve michael kamen ın yaptığı nükleer kirliliği anlatan ingiliz yapımı film
(bluesman - 14 Haziran 2001 13:58)
yıllar önce trt 3'te izlediğim, eric clapton ve michael kamen'in (ivor novello en iyi özgün müzik ödülü) müzikleriyle büyüleyen, 6 bölümlük thriller tv dizisi. emekli bir polisin, kızı öldürüldükten sonra olayı araştırmasının hikayesi. ingiliz oyuncu bob peck, fonda anti-nükleer çevreci muhalefetle nükleer şirketleri ve hükümet arasındaki tiksindirici işbirliğinin mücadelesini de anlatan öyküyü, neredeyse tek başına sürükler. dizinin aldiği 6 bafta'nın birini bob peck, en iyi oyuncu olarak almıştı. dvd formatında, eklerle birlikte 330 dakikalık nefis bir sunumu mevcut.
(trabuko - 21 Şubat 2015 16:47)
şu filmin senaryosunu beğenmeyen, hikayesine orijinal demeyen, kurgusunu basit bulan herkesin filmlere yorum yapma hakkını ellerinden almak lazım.komplo teorisi, casusluk ve intikam filmlerinin bir harmanı. anlatımı basit değil. oyunculuk iyi. daha ne istiyorsunuz?mel gibson'ın kızıyla birlikte tıraş olduğu sahnede baba olmak istedim. galiba yaş geldi, artık evlenmek lazım.
(hiko seijuro - 28 Mayıs 2015 00:28)
Yorum Kaynak Link : edge of darkness