• "ulan chloe gibi bi arkadaşımız olsa da istanbul'u yaksak..."




Facebook Yorumları
  • comment image

    "fuck you victoria, you stupid bitch!!!"

    ehm. öncelikle bu dontnod entertainment denen stüdyo gerçekten mercek altına alınması gereken bi firma. ilk oyunları önceki nesildeki bence en underrated oyunlardan biri olan remember me' de farklı olduklarını kanıtlamışlardı, görünüşe göre tasarım vizyonu olarak aynı çizgide devam ediyorlar.

    oyun sektöründe bu tip özel firmalar vardır. yaptıkları oyunlara öyle garip bişeyler katarlar ki tam olarak ne olduğunu anlatmaya kalksan anlatamazsın ama oynarken oyuncuya çok acayip hisler yaşatır. valve' in half-life ve portal serisindeki oyunları gibi mesela. bu dontnod' da da valve' dekine benzer sihirli iksirden var ve oyunlarında bu çok net anlaşılıyor. remember me o kadar mükemmel bir oyun olmamasına rağmen içine öyle özel birşey katmışlar ki benim için uzun yıllar unutulmayacak bi deneyim olmuştu o oyun. müzikleri, mekanlarındaki sanatsal tasarımı, atmosferi falan harikaydı.

    neyse yapımcı abilere yeteri kadar yağ çektikten sonra oyunumuza dönersek telltale games oyunları gibi ama hem sanatsal kalite, hem de detay seviyesi olarak onlardan çok daha üstün bi oyun olmuş. walking dead oyunları da tabi çok güzeldi, vermesi gereken duyguyu veriyordu ama onlar tasarım kalitesi olarak bunun yanında çok amatör kalıyor.

    henüz yayınlanmış olan ilk bölümü çok kısa olduğundan konu ne, olay ne, ne oluyo ne bitiyo falan pek bişey anlayamadık henüz ama ileride çok güzel şeyler çıkacakmış gibi duruyor. ilk bölüm itibariyle walking dead oyunlarından daha fazla hoşuma gitti şahsen. hatta yine bu tarzda ama daha yüksek bütçeli oyunlar yapan quantic dream' in de ciddi ciddi ders çıkarması gereken konular var bu oyunda. mesela oyunun başlarında yönettiğimiz karakter max kulağına kulaklığı takıp sınıftan okul koridoruna çıktığında çalan müzik, o anki ortamın atmosferik tasarımı, karşılaştığınız o basit okul koridoru görüntüsü bile "olay işte budur abi, budur yani" dedirtiyor. diğer firmaların pek beceremediği olay oyuncuya bu hissi yaşatmak.

    kısacık ilk bölümde pek bi olay olmamasına rağmen karakterlerle çok rahat bağ kurabildim. oyun sizi içine alıyor direk. devam bölümlerini de merakla bekliyoruz artık bakalım, hayırlısı...

    ulan bi de remember me' ye devam oyunu yapsalar keşke. çok güzel oyundu bea!


    (ritu vs asas - 31 Ocak 2015 10:11)

  • comment image

    insana twin peaks nostaljisi yaşatan bir adventure oyunu. keşke şu etkileşimli film türü oyunlar birazcık bulmaca içerse de bu kadar pasif kalmasak. ama sırf hikayesi için bile olsa oynanabilecek bir seriye benziyor.

    ilk episode'un türkçe walkthrough'u için buyrun.

    https://www.youtube.com/…q2xu5hg_sjjhoy4wqtoep0gr_z

    not: ingilizceniz sıfır düzeyde değilse piyasadaki türkçe çeviriyi kullanmayın. inanılmaz derecede kötü bir çeviri. patch kurulum videosunda steam'in stem diye okunmasından anlamalıydım.


    (mazochist - 21 Şubat 2015 14:21)

  • comment image

    çok güzel bi 2. bölümü geride bıraktık. bu bölümle birlikte oyunda yaptığımız seçimlerin ve verdiğimiz kararların gidişatı ciddi ciddi etkileyebildiğini görmeye başladık. telltale oyunlarındaki gibi hava civa değil yani seçimler bunda.

    ayrıca bölüm baştan sonra bir hafıza oyunu gibiydi. gidişatın istediğiniz gibi gelişmesini istiyorsanız aklınızda tutmanız gereken çok fazla detay var ve ortalığı da çok fazla kurcalayarak dolaşmanız gerekiyor. ben o kadar etrafı didikleyerek ilerlememe rağmen oyun sonu seçim tablosunda gördüm ki kaçırdığım çok şey olmuş. bunun sonucunda da çoğu seçimi istediğim gibi yapamamışım. özellikle bölüm sonundaki kritik olayda pozitif sonuca ulaşabilmek için çok dikkatli ve detaycı olmak gerekiyormuş.

    oyun bu bakımdan benzerlerinden rahatlıkla sıyrılıyor. bu tarzdaki diğer oyunlarda dört dörtlük senaryo gidişatını sağlamak çok kolaydır. mesela heavy rain' de bütün karakterleri mutlu sona ulaştırmak hiç de zor değildi. ama bu oyun aynı gerçek hayatta olduğu gibi sen ne kadar iyi niyetli olursan ol bazen her şey istediğin gibi iyi sonuca varmaz anlayışınında. bu da verdiğiniz kararları daha önemli kılıp, oyunun gidişatındaki rolünüzün figüranlıktan sıyrılarak daha etkileyici bir hale gelmesini sağlıyor.

    sırf oyunun bu güzel yapısından dolayı şu an oyundaki pozisyonum bakımından hiç memnun olmadığım bi durumda olmama rağmen bölümü tekrar oynamayıp durumu kabulleneceğim. ki ben oyunlardaki bu tip durumlarda olayı takıntı yapıp illa istediğim sonuca ulaşıncaya kadar tekrarlama anlayışında biriyim genelde.

    --- spoiler ---
    senaryonun gidişatından da bahsetmek gerekirse; şu an iyi bildiğimiz karakterler kötü, kötü bildiklerimiz de iyi çıkacakmış gibi duruyor sanki. ilginçleşmeye başladı durum. ayrıca sürekli chloe' nin hayatını kurtarmamız ve bu bölümde chloe' nin bu duurm karşısında chaos theory' den bahsetmesinden benim çıkardığım sonuç; oyunun sonunda chloe' nin ölmesi gerektiği. herşey chloe' nin hayatını kurtarmamızla başladı ve şehre gelecek olan felaket de bunun katlamalı bir sonucu olabilir. oyunun sonunda en başa dönüp, chloe' nin ölmesine izin vererek herşeyi düzelteceğiz gibime geliyor. ama biraz fazla klişe de olabilir bu.

    onun haricinde çok önemli bir nokta da tabi ki kayıp kız rachel' ın ne ayak olduğu. bu kızı okulda sevmeyen yok. herkes çok cool, zeki ve yetenekli olduğunu düşünüyor. hakkında negatif bir şey söyleyen kimseyle karşılaşmadım. bu da acaba o kızda da mı zamanı geri alma yeteneği vardı ve o sayede mi herkese böyle iyi gözüktü* diye düşündürtmüyor değil. eğer öyleyse çok daha ilginç şeylerle karşılaşabiliriz. bekleyelim, görelim...
    ---
    spoiler ---


    (ritu vs asas - 25 Mart 2015 00:10)

  • comment image

    baştan beri öyleydi ama 3. bölümde tamamen kelebek etkisine bağlamış durumda. zaten bölümün adı da chaos theory. her bölüm sonu aynı övgüleri dizmeyeceğim, önceki bölümlerdeki mükemmellikler aynen devam ediyor.

    bu bölümle birlikte bu teenage' lik dönemimi ne kadar özlediğimi hatırlatıp yüzüme vurdu oyun. ulan ne kadar güzel bişey şu 18-20 yaşlarında olmak ya, amına koyim 25' den sonraki hayatın. o yaşlarda olup da bu entry' i okuyan varsa siklemeyeceklerini bile bile sesleneyim onlara: değerini bilin gençler o yaşların, değerini. bize de zamanında büyüklerimiz hep derdi bunu, bir daha bulamayacaksınız bugünleri, kıymetini bilin falan diye ama biz "yav he he" deyip geçerdik ama şimdi bi 10 yıl öncesine dönebilmek için neler vermem ki amk.

    efkarlandım bak şimdi.


    (ritu vs asas - 21 Mayıs 2015 20:28)

  • comment image

    5. bölümünü az önce bitirdim. türkiyede yaşıyorum ve evet bu saate kadar oynadım ve manyağım.

    oyun güzel bir oyundu ama final bölümü ile sınırları aştı. yaratıcılık, hayal gücü, anlatamayacağım kelimeierim ile. hiç bir oyunda böyle bir şey görmediğimi söylemem lazım. kendimi psikopat bir david lynch filminin içerisinde sandım. ve finalde vermek zorunda olduğumuz karar. tekrar oynayabileceğimi bilmeme rağmen oyunu durdurup 5 dakika mal gibi ekrana bakıp karar vermek için düşüncelere daldım. oyun bana oyun olduğunu unutturdu. bir oyun için daha başarılı ve yüksek bir hedef olamaz herhalde.


    (naga sadow - 20 Ekim 2015 06:45)

  • comment image

    steam'de boş boş dolanırken adını kenarda indirimde görüp "bu ne ki la" diye açıp baktığım, sonra da denemek için almış olduğum ve epey bir süre boşta yatan bir oyundu life is strange.

    beşinci bölümü de oynamış olarak şunu açıkça söylemem gerekiyor ki bu sene oynadığım hikayesi en sağlam oyun, en iyi adventure oyunu olmasının yanı sıra, hayatım boyunca oynadığım en sürükleyici hikayesi olan ilk 5 oyun arasına girer.

    --- spoiler ---

    5. bölüm hikaye olarak en zayıfıydı fikrine katılmıyor değilim ancak bu diğer dördüne kıyasla verilmiş bir karardır. yoksa son bölüm de piyasadaki çoğu oyuna fersah fersah fark atar. bununla birlikte o malum seçime yaklaşırken yaşanılan nightmare sekansları, seçim öncesi chloe'nin konuşması ve yaptığınız seçimle gelen oyun sonu benim gerçekten gözlerimi doldurdu.

    ve evet ben chloe'yi feda ettim. nasıl bir bağ kurmuşsak kuralım gerçekten özellikle chloe'nin son konuşmasında söyledikleri beni buna itti. bu kızı beş bölümde on kere kurtardım, kurtardığım ilk andan beri burnum boktan çıkmadı, yetmedi sonunda koskoca bir hortum kasabaya peydahlandı.

    yani durum o ki ne kadar zamanı geriye alıp değiştirsen değiştir, kaderden kaçılmaz ve bazen de olmuş olan şeyler gerçekten en iyisidir diye düşündürerek bitiriyor life is strange. gerçekten zamana hükmetme gücüm olsaydı şu finali gördükten sonra kullanırken iki kere düşünürdüm.

    bu arada arcadia bay'i feda ettiğiniz sonu da izledim. gerçekten oyunun sonuna yakışmamış bir bitiş olduğunu düşünüyorum, resmen son dakikada "hadi iki seçim hakkı verelim" demiş gibiler, uğraşmamışlar ve chloe'yi feda ettiğiniz sonun verdiği hislerin yakınından bile geçmiyor. o yüzden yapımcı firmanın da asıl son olarak chloe'nin öldüğü sonu düşündüğüne inanıyorum.

    ---
    spoiler ---

    velhasıl-ı kelam, "for every action there is a reaction". iyi ki yaptınız bu oyunu, iyi ki aldık, iyi ki oynadık. teşekkürler square enix ve dontnod. umarım bir şekilde sıçmadan etmeden ikinci bir sezon da görürüz ama görmezsek de damağımızda kalan güzel bir deneyim ile hatırlarız bu oyunu.

    bu arada malum sonda çalan şarkının adı spanish sahara, arayıp da bulamayanlar için söyleyeyim dedim.


    (varos cloudstrider - 21 Ekim 2015 23:12)

  • comment image

    entry hem söz konusu oyun hem de çeşitli diğer yapımlar hakkında çok sayıda spoiler içermektedir

    oynayış sürecim içerisinde kişisel fikrimce oyunun etkilendiğini tahmin ettiğim ve oyunun bazı ayrıntılarla açıkça esinlendiğini belli ettiği birkaç eser fark ettim.

    --- spoiler ---

    twin peaks: oyunun sık sık belli ettiği üzre david lynch'in güzide dizisi hikaye oluşturulurken kullanılan temel kaynaklardan biri olmuş. hikayedeki neredeyse herkesin sevdiği ve bir şekilde ondan etkilendiği, hakkında gizli hatıralara sahip olduğu kayıp kız rachel amber, twin peaks kasabası halkının sevgilisi, neredeyse tüm karakterlerin gizemli anılara sahip olduğu, cinayeti gizemini koruyan laura palmer'ın izdüşümü. yine iki karakterin de gerçeklikten kopan sahneler dışında hiç görünmemesi fakat hikayede neredeyse her noktada varlığını diğer karakterlerin ağzından hissettirmesi de gözden kaçması zor bir ortak nokta.

    oyundaki arcadia bay kasabası da uygunca hazırlanmış bir twin peaks prototipi. birbirini tanıyan ufak halk, herkesin birbirinin sırlarından bir şekilde haberdar olması, güçlü ve zengin bir ailenin kendi çıkarları uğruna yerel halkı sıkıntılara sürüklemesi, iki yerin de sahil kasabası olması vb.

    mr. jefferson'ın kirli işlerini sakladığı ve pek çok farklı okumaya açık dark room'un twin peaks'teki mistik yer black lodge'un izdüşümü olması. hatta vortex club partisinde vip bölmesini çevreleyen kırmızı perdeler.
    http://www.cgarchitect.com/…ack_lodge_web_large.jpg

    nathan'ın psikiyatistinin isminin dr. jacoby olması.

    araç plakalarından birinin "twnpks" olması.

    two whales'in tuvaletinde "fire walk with me" yazması.

    katilin takip ettiği everyday heroes yarışmasının twin peaks'te katilin takip ettiği miss twin peaks yarışmasının karşılığı olması.

    cinayet kurbanları laura palmer'ı beyaz at sembolize ederken rachel amber'ı bir dişi geyiğin temsil etmesi.

    yerel halkın taptığı yiyecekleriyle ünlü bir lokantayı işleten joyce karakterinin, twin peaks'te aynı şekilde kasaba halkının yemeklerini övüp durduğu bir lokantayı işleten norma'yı hem fiziksel benzerliklerle, hem hayat deneyimleriyle anımsatması. ikisinin de eski bir evliliği olması ve şimdi doğru şeyi yapmaya her zaman hazır düzgün bir insanla birlikte olması. buradaki fark joyce'un eski evliliği mutluyken norma'nınki pek iç açıcı değil.

    genel olarak çoğu karakterin temsil ettiği arketipin bir karşılığını twin peaks'de bulabilirsiniz. uzun uzun her birini yazmaya gerek yok.

    _______________________________________________________

    braid: hem oynanış anlamında hem de minimal ipuçlarına gizlenmiş spekülasyonlara açık derin hikayesiyle son yılların en başarılı indie oyunlarından biri olan braid'deki oyun esnasında zamanda geri gidip hataları geri alma fonksiyonu daha gelişmiş grafiklerle life is strange'de kullanılmış. hatta braid'in tamamını oluşturan zamanı gere almayla çözülebilen puzzle'ların daha basit versiyonları life is strange'in bazı bölümlerinde kullanılmış. (yangını su ile söndürüp elektrik çarpan adamın yanına gidip zamanı geri alarak yangını tekrar başlatmak ve akabinde adamı kabloların yanından kaldırdıktan sonra yangın söndürme işlemini tekrar başlatmak gibi.) tabii iki hikayede de zamanda geri dönüp yapılan değişikliklerin yarattığı sonuçlara yönelik pskilojik ve etik sorgulamalar, zamanı geri alma arayışına yönelik ucu açık eleştriler mevcut. hatta braid'deki bir bölümün benzeri olarak zamanın tamamen geri aktığı bir bölüm bile hazırlanmış life is strange içerisinde. braid'deki protogonistimiz topladığı puzzle parçaları ile ileride kullanabileceği tablolar oluştururken life is strange'de max de oyun esnasında çektiği fotoğraflarla fotoğraf albümünü oluşturup bazılarını hikaye içerisinde kullanıyor.

    _______________________________________________________

    to the moon: dokunaklı ve pek çok dram filmine taş çıkaran hikayesiyle yine son yıllarda çok sayıda insana ulaşıp büyük beğeni toplamış bir indie oyun olan to the moon'la da benzerlikler kurmak mümkün. ilk gözüme çarpan max'in zamanlar arası bir boyutta sıkışıp gerçek dışı bir noktada, adeta tüm zamanların bilinçaltlarının toplamı olan bir düzlemde dolanırken eski anılardan kesilmiş sahnelere tanık olduğu kısım oldu. to the moon'da da bilim adamımız neil johnny'nin hafızasında dolanırken aynı max'in düştüğü noktaya benzeyen karanlık bir atmosferin içerisinde bulur kendini. bir koridorda yürümektedir ve her kapının arkasında johnny'nin sahip olduğu anılardan kesilmiş farklı hatıralar aydınlatılmış vaziyette durmaktadır. max de aynı şekilde deniz fenerine yürüyen yolun kenarlarında aydınlatılmış halde hatırlarından sahneler görür.

    to the moon'da daha derinlerde saklı olan anılara gitmek için bazı sabit nesneler toplanırken life is strange'de sabit olarak o zaman diliminde çekilmiş fotoğraflar kullanılır.

    life is starnge'de max geçmişi değiştirdikten sonra giren, değiştirilen zamandaki hatırlara ait fotoğrafların yeni oluşan zaman çizgisine ait fotoğraflara dönüştüğü görsel temsil sahneleri, to the moon'da eva hatıraları değiştirdikten sonra müzik eşliğinde giren, hatıraların kişilerin silinmesi vasıtasıyla yeni oluşan hatıralara dönüştüğü sekansa son derece benzemektedir.

    iki yapımda da geçmişte ölen sevilen bir karakterin(birinde chloe'nin babası william, diğerinde johnny'nin kardeşi joey) ölümünün engellenmesi sonrası girilen acı-tatlı bir dönem mevcuttur. onların varlığının güzelleştirdiği dünya da kendi büyük sıkıntılarına sahiptir; zira öldükleri dünyada var olan güzel şeylerden bazıları kaybedilmiştir(birinde river, diğerinde chloe'nin ölümcül durumu).

    _______________________________________________________

    cather in the rye: salinger'ın çağına damga vuran kitabının ana karakteri holden caulfield ile oyunun ana karakteri max aynı soyismi paylaşıyor. hatta hikayede bir noktada max okul müdürünün şapkasını görünce holden'ın favori hor görme ifadelerinden biri olan"phoney" kelimesini kullanıyor.

    _______________________________________________________

    steins gate: zaman yolculuğu üzerine bir anime ve manga olan steins gate ile de benzerlikler mevcuttur. her alternatif zaman akışında bir şekilde ölmeyi başaran yakın arkadaş, onu kurtarmak için devamlı olarak zamanın manipüle edilmesi ilk büyük benzerlik. zamanın devamlı geri alınması sonucu ortaya çıkan yeni problemlerin zamanın daha da geri alınması ihtiyacını doğurması ve beraberinde ana karaktere getirdiği çıldırma hali. nihai çözüm olarak her şeyin başladığı ana dönülmesi. ana karakterin arkadaş grubunu oluşturan nerd ve geek karakterler.

    _______________________________________________________

    the girl with the dragon tattoo: iki yapımda da katil kurbanlarının fotoğraflarını arşivliyor ve benim fikrimce chloe'nin fiziksel özellikleri lisbeth salander'ı anımsatıyor.

    _______________________________________________________

    the butterfly effect, donnie darko, groundhog day gibi olay akışındaki ve temadaki çeşitli göndermelerin adresi olmuş yapımlar da var ama fazla bariz göndermeler olduğu için üzerine bir şey yazma gereği duymuyorum.
    ---
    spoiler ---


    (marley - 28 Mart 2016 19:11)

Yorum Kaynak Link : life is strange