Çıkış Tarihi     : 10 Aralık 2014 Çarşamba, Yapım Yılı : 2014
Türü                : Aksiyon,Macera,Drama,Tarih,Savaş
Taglar             : 1200s,Osmanlı tarihi,turkish history
Ülke                : Türkiye
Yapımcı          :  Tekden Film
Yönetmen       : Metin Günay (IMDB), Akif Özkan (IMDB), Hakan Arslan (IMDB)
Senarist          : Mehmet Bozdag (IMDB),Atilla Engin (IMDB)(ekşi),Asli Zeynep Peker Bozdag (IMDB),Mustafa Burak Dogu (IMDB),Hale Aksu Engin (IMDB),Alp Emre Oduncu (IMDB),Ahmet Turgut (IMDB)
Oyuncular      : Engin Altan Düzyatan (IMDB)(ekşi), Hülya Darcan (IMDB), Esra Bilgic (IMDB), Cengiz Coskun (IMDB), Cavit Çetin Güner (IMDB), Nurettin Sonmez (IMDB), Ozman Sirgood (IMDB), Celal Al (IMDB), Gökhan Karacik (IMDB), Didem Balçin (IMDB), Kaan Tasaner (IMDB), Edip Zeydan (IMDB), Hakan Serim (IMDB), Burcu Kiratli (IMDB), Abdülselam Yildirim (IMDB), Ayberk Pekcan (IMDB), Melih Özdogan (IMDB), Mehmet Çevik (IMDB), Tolga Sala (IMDB), Gökhan Oskay (IMDB), Mehmet Akif Konan (IMDB), Ezgi Esma (IMDB), Kaptan Gürman (IMDB), Atilla Kiliç (IMDB), Baris Bagci (IMDB), Murat Garibagaoglu (IMDB), Arda Anarat (IMDB), Burak Temiz (IMDB), Ugur Günes (IMDB), Çaglar Yigitogullari (IMDB), Serdar Gökhan (IMDB), Hüseyin Özay (IMDB), Evrim Solmaz (IMDB), Hande Subasi (IMDB), Levent Öktem (IMDB), Serdar Deniz (IMDB), Turgut Tuncalp (IMDB), Bogaçhan Talha Peker (IMDB), Can Aygun (IMDB), Osman Özagil (IMDB) >>devamı>>

Dirilis: Ertugrul (~ Putere si glorie) ' Dizisinin Konusu :
Dünya yeni kudretini arıyordu. Ve Anadolu, emperyallerin kavgaya tutuştuğu bir diyardı. 1071’de Türklerin girdiği bu topraklara şimdi, Haçlılar ve Moğollar da ortak olmak istiyordu. Akdeniz, Karadeniz, Balkanlar, Kafkasya ve Mezopotamya yeni sahibini arıyordu. İşte bu yangın yerinde, bizim hikayemizin kahramanı Ertuğrul da, 400 çadırlık obasına bir yurt arıyordu. Yıllardır yersiz ve yurtsuz kalan Kayılar, Ertuğrul’dan acılarına, çilelerine ve yolculuklarına son verecek bir yurt istiyordu. Ertuğrul, göğü çadır, yeri yatak eyleyerek zor bir mücadeleye talip oldu. Tapınak Şövalyeleri, vahşi Moğollar ve zalim Türkmen beyleri onun en büyük düşmanlarıydı. Ertuğrul, ümitlerin tükendiği bir çağda nice zorluğa göğüs gererek, azmi ve sabrı sayesinde düşmanlarını yendi ve Kayı boyuna bir yurt verdi. Bu yurtta üç kıtada altı asır hüküm sürecek olan dünyanın en ihtişamlı devleti Osmanlı İmparatorluğu kuruldu. Bu muhteşem devletin sırrı da kahramanımız Ertuğrul’un hikayesinde gizliydi. Ertuğrul’un, İbn-i Arabi’den aldığı bu sır, onu adım adım hayallerine taşıdı. Ertuğrul, hayallerine giderken aslında dünyaya yeni bir medeniyet armağan etti. Temellerini attığı devlet, dünyanın kaderini değiştirdi. Biz de dünyanın kaderini değiştiren adamın destansı hikayesine, boyun eğmeyen karakterine, büyüleyici aşkına ve tüm insanlığa yetecek adalet duygusuna şahitlik edeceğiz.


  • "game of thrones'ın tarih dizisi olduğunu ortaya çıkarmış dizidir, şimdiye kadar hakkında tek bildiğim bu olan dizidir. bakarım bir ara."
  • "verilen emeğin saygıyı hak ettiği güzel dizidir.müzikler fena."
  • "game of thrones'u tarih dizisi sananların eleştirdiği dizi. çekim tekniği konusunda tek tecrübesini kendi osuruğunun yanmasının videosunu çekerken kazanan ergenler de yorum yapmış orası ayrı."
  • "muhtesem yuzyil gibi bir diziden sonra iyi gelmis dizidir. hakikaten 2 saatten fazla sure reklamsiz yayinlamalari da 10 puan vermeye yeter. sinema kivaminda bir ilk bolum oldu. umarim devam eder."
  • "dizidir. tarih belgeseli değildir. neymiş. engin altan'ın traşı çok nizamiymiş, nasıl böyle olurmuş. hay derdini sikeyim."
  • "bu diziye akp propagandası gözüyle bakan kişi attır. trt'de her yayınlanan şeye akp reklamı gözüyle bakanları leyla ile mecnun dizisindeki melül öpsün."
  • "ıbn-i arabinin gecen haftaki "hayy'dan geldim hu'ya giderim" deyisinden sonra bu hafta nasil manali bir mesaj verir diye beklerken sasirtmadi ve "ınsani olumden eceli korur" diyerek beni aldi benden"
  • "halkın oy vererek kendilerine layık gördüğü bir ödülü yere atıp, ayakkabıları ile yanyana fotografını çekip sosyal medyada sergileyen, profesyonel olmayan bir ekibe sahip icraat."




Facebook Yorumları
  • comment image

    game of thrones'ın tarih dizisi olduğunu ortaya çıkarmış dizidir, şimdiye kadar hakkında tek bildiğim bu olan dizidir. bakarım bir ara.


    (ustumdeki sehir - 10 Aralık 2014 21:02)

  • comment image

    game of thrones'u tarih dizisi sananların eleştirdiği dizi. çekim tekniği konusunda tek tecrübesini kendi osuruğunun yanmasının videosunu çekerken kazanan ergenler de yorum yapmış orası ayrı.


    (efrasiyab khan - 10 Aralık 2014 21:52)

  • comment image

    müzikleri içimi kıpırdatan, tüylerimi diken diken eden dizi.

    demek ki kanımızda var o notalar, o melodiler. o bozkırlarda olup at binesim geldi.

    daha 1 bölüm bile izlemeden eleştirenleri de anlamıyorum. hepinizin suratı nur yerlitaş gibi mi şuan acaba.
    o kadar emek ve para harcanmış, hemen kestirip atmayın ya hu. sırf trt dizisi diye burun kıvırmayın.
    ha bir de bunun bir dizi olduğunu unutmayın. illa birebir gerçekleri anlatacak değil. kurgu var işin içinde. hemen tarih bu değil diye tutturmayın.

    izleyin efenim, trt de güzel diziler var. ön yargılı olmayın.

    debe bonusu : hayat ağacı diye bir dizi var trt de. bir göz atın derim.


    (hickimse - 10 Aralık 2014 22:08)

  • comment image

    muhtesem yuzyil gibi bir diziden sonra iyi gelmis dizidir.
    hakikaten 2 saatten fazla sure reklamsiz yayinlamalari da 10 puan vermeye yeter. sinema kivaminda bir ilk bolum oldu. umarim devam eder.


    (tezverendede - 10 Aralık 2014 22:54)

  • comment image

    ertuğrul halep'e giderken halime'nin sağ salim geri dönmesini istediğine dair vurguyu
    "ayağına taş değmesin"cümlesi ile yapıverdiği dizidir.
    "medeniyet nedir?" sorusunun cevabını bol kaynakçalı lisans, doktora tezlerinde aramamak gerek azizim.
    medeniyet, uygarlık, nezaket, naiflik bazen bir cümlenin içine sığar.
    biz de buradan emeği geçenlere selam ederek diyelim, "ayağınıza taş değmesin"


    (cizgileri solmus zebra yavrusu - 10 Aralık 2014 22:56)

  • comment image

    ilk bölüm standartlarının üstünde, başarılı bir dizi olmuş. aylardır dönen reklamlarından sonra ortaya kötü bir şey çıksaydı tv bazında bomboş sayılan çarşamba akşamının çöplüğüne bir yenisi daha eklenecekken, gayet de rating alacak bir dizi olmuş. tabi bunu söyleyebilmek için insan olmak, ne kulp taksak da işi akp'ye getirsek demeden izlemek gerek. osmanlı'nın belki de en az bilinen dönemi olduğu için işleri hem kolay, hem zor. bunu bir tarafa koydum; hazırlıkları aylardır süren tarihi kurgu dizisinden bahsediyoruz, profesör danışmanları falan var, adam internet karıştırsaydılar diyor. ben daha ne diyeyim?


    (bloodred ruby - 10 Aralık 2014 23:16)

  • comment image

    ufak tefek eksiğiyle gediğiyle güzel dizi, siyasi gündemden şundan bundan izlemeyen pişman olur. islamla beraber şamanizmi de sokarlarsa günlük hayata bayağı farklı bir seviyeye çıkar, onun dışında yönetmen ve oyuncular (kayı tarafındakiler) bence başarılı. "kötü adam" tiplemelerini biraz törpülemeleri gerek, yukarılarda bahsedildiği gibi klişeler bitsin artık. konuşma aralarına deyim atasözlerini serpiştirmek, alp tipi, kahramanın atıyla dertleşmesi, kadınların da (bir diziden beklenebilecek) o salak çıtı pıtı tipler değil de yiğit cengaver oluşu (gerçeğe uygun olarak) vs bunlar güzel olmuş. daha güzel olacaktır diye düşünüyorum, herkesin emeğine sağlık.

    öküzleme erkek muhabbeti olacak ama halime hatun'a hayran kaldım ayrıca belirteyim.
    "yolun açık olsun. güneş tenini yakmasın. yağmur canını üşütmesin. ayağına taş değmesin. su gibi git su gibi dön."
    (bkz: esra bilgiç)


    (dedi palyaco - 11 Aralık 2014 00:25)

  • comment image

    şükür ki beklentilerimin çok üstünde çıkan dizi. muhteşem yüzyıl sonrası bir gazla çekilen diğer kofti osmanlı dizilerinde yapılan yanlışlardan - tam olarak olmasa da - ders alınmış şükür ki.

    görüntü yönetmenliği ve ışık kullanımı anlamında şimdiye kadar türkiye'de çekilmiş diziler içinde en iyisi. muhteşem yüzyıl'ın 3. ve 4. sezonlarındaki harikulade çalışmaların da üstüne çıkılmış. tamamen dünya standardında. aynı şekilde kurulan setler de oldukça başarılı. sarayların salonları (henüz iki tane görebilsek de) adam gibi inandırıcı genişlikte en azından, muhteşem yüzyıl'daki kıç kadar daracık saray koridorları gibi gerçeklikten uzak değiller. aynı şekilde obadaki çadırların iç genişlikleri de öyle. kostüm tasarımı ve şapka / başlık tasarımı zaten muhteşem yüzyıl'ın ekibine ait olduğu için tahmin ettiğim üzere estetik anlamda hiçbir sıkıntı yok, gayet başarılılar. yalnız serdar başbuğ ve ekibine buradan naçizane bir tavsiye ; muhteşem yüzyıl çoğunlukla pembe dizi klasmanına ait bir dizi olduğu için oradaki sultanın ve şehzadelerin giysilerinin şıkır şıkır olması çok da göze batmıyordu. sonuçta şatafat gösterme amaçlıydı. ama madem bu dizinin iddiası "hayatını at sırtında geçirip bileğinin gücüyle savaşan" ecdadımızı göstermek, o zaman o erkek oyuncuların kıyafetlerini biraz eskitin, biraz pisletin...adamlar bir tabur tapınak şövalyesi'ni kılıçtan geçiriyorlar, kanlar havalarda uçuşuyor ama üstleri başları maaşallah vakko'dan yeni çıkmış gibi pırıl pırıl. sanırsın adamlar o oba senin bu oba benim göçebe yaşayan tipler değil de, topkapı sarayı'nda bir eli yağda bir eli balda, bir giydiğini bir daha giymemecesine bolluk içinde saltanat süren hanedanlık üyeleri...biraz pejmürde adamlar lazım. gerçekçiliğe dikkat lütfen.

    engin altan düzyatan beklediğimden bayağı başarılı bir performans sergilemiş. fatih dizisindeki korkunç mehmet akif alakurt performansını hatırlıyorum da, çölde vaha gibi resmen. onun haricinde kadroda ustalığıyla sıyrılan - şimdilik - bence tek isim hayme ana rolüyle hülya darcan. yalnız dizinin kötü adamlarının performansları cidden korkunç kere korkunçtu. inanılmaz abartılı, inanılmaz steryotipik kötü adam performanslarıydı. cüneyt arkın'ın malkoçoğlu filmlerindeki hain haçlılar gibi kötülükten katılıp kakır kakır kahkaha atmadıkları kalmıştı. haçlısı da öyle, türkü de. selçuklu sultanının arkasından iş çeviren bir gözü kör olan arkadaşın performansı özellikte berbattı. çok beylik, çok karikatürize işler bunlar. düzeltilmesinde fayda var. müzikler pek ön plana çıkmamakla birlikte pek eksiklik hissi de yaratmamış. yine de daha çeşitlendirilip iyileştirilebilirler.

    tabii dediğimiz gibi dizi direk hükümetten destekli, hatta bizatihi hükümet projesi olduğu için en küçük bir yapımdaki en ufak bir kan görüntüsüne bile tahammülü olmayan rtük'e rağmen trt1, çoluk çocuğun izlediği saatte ekranda herhangi bir yaş uyarısı da olmaksızın çatır çatır kafa kesmeleri, kelle bir yana vücut bir yana devrilmeleri, çatışma sahnelerinde havalarda uçuşan kanları pek tabii ki görmezden geldi rahat rahat. kendilerini bu yüzden kovuşturan da olmayacaktır zaten. yapımın devlet politikasına birebir hizmet eden bir "ecdad sevdirme" misyonu olduğu için böyle iltimaslar geçiliyor tabii. açın bakın bakalım, başka bir kanaldaki başka bir dizide en ufak bir kan görebilecek misiniz, kaldı ki kopan kafaları, kesilen boğazları görebilesiniz. aynı şekilde yüksek yerden destekli bir proje olduğu için kesenin ağzı sonuna kadar açılınca ne güzel setler kurup, ne güzel teknikler kullanarak diziler çekebileceğimizi de görmüş olduk. ama dediğim gibi, amaca hizmet ettikleri sürece. yoksa önlerini kesmek için edilmeyen lanetlik kalmıyor muhteşem yüzyıl'dan bildiğimiz üzere.

    bakalım her bölümü 2'şer saatten olacak gibi duran dizinin 3-4 hafta sonraki bölümleri de teknik anlamda bu kadar iyi olabilecek mi, göreceğiz. nihayetinde uzun zamandır özel olarak hazırlanan bir ilk bölüm ve devamında gelecek 2-3 bölüm de önceden hazır edildiği için pek bir sorun olmaz da, sonrasında haftalık tempoya girilince ilk bölümdeki umut vaadeden standart aynı kalabilir mi göreceğiz...

    haydi hayırlı olsun bakalım şanlı ecdadın torpilli dizisi...işlerini iyi yaptıkları sürece yolları açık olsun.


    (snidget - 11 Aralık 2014 00:32)

  • comment image

    son yıllarda gördüğüm en mükemmel dizi sahnelerinden birine imza atmıştır.

    --- spoiler ---

    kadirilerin ibn'ül arabi önderliğinde ve mualla gavsi sübhani eşliğindeki zikri, kendinden geçen ertuğrul'un ilahi bir dürtüyle uyanıp canını kurtarması... müthiş heyecan vericiydi.

    ---
    spoiler ---


    (myt - 17 Aralık 2014 22:05)

  • comment image

    dizinin içerisinde yer alıp da buraları okuyan var mıdır bilmiyorum ama; yine de söylemek istiyorum, lütfen şu dizinin süresini kısaltın! 2 saatlik bölüm mü olur? şimdilik güzel gittiği halde sıkılıyorum izlerken. yapın şunu 1 saat, her sahnesi dolu dolu geçsin, hiç sıkmasın. gerçekten çok fazla uzun sürüyor...

    bu arada yarım saat önce kadar ertuğrul'u yay kurarken gördüm. geleneksel okçuluk yapan benim gibi insanların gönlünü fethetti, gerçekten çok beğendim. umarım ilerleyen bölümlerde de böyle sahneleri eksik etmezler.

    öte yandan hala diriliş'i harem dizisiyle (muhteşem yüzyılla) kıyaslayanlar var, gerçekten gülüyorum yapılan boş yorumlara. arkadaşım harem ve harem unsurları görmek istiyorsan açıp muhteşem yüzyıl'ı bir daha izle, bu dizi ile niye kıyaslamaya çalışıyorsun ki? ikisinin türleri farklı, ele aldıkları dönem farklı, her şey farklı. dağlar kadar fark var yani arada. cihan padişahı diye gösterdikleri adamı değil yay kurmak, yay çekerken bile görmedik. yurdum insanı elma ile armudu kıyaslamayı pek sever. sözün özü diriliş ile kıyaslayabileceğim bir dizi yapılmadı şu ana kadar türkiye'de.

    ilk bölüme göre daha güzel bir 2. bölüm izledim. diyalog kalitesi daha da artmış, yer yer çok güldürdü. arada böyle ince sahneler ve ince espriler olursa çok iyi olur.

    bu kalitede devam etmesini dilediğim dizi.


    (amator king - 17 Aralık 2014 23:05)

  • comment image

    ıbn-i arabinin gecen haftaki "hayy'dan geldim hu'ya giderim" deyisinden sonra bu hafta nasil manali bir mesaj verir diye beklerken sasirtmadi ve "ınsani olumden eceli korur" diyerek beni aldi benden


    (metastaz - 18 Aralık 2014 01:09)

  • comment image

    insanların verdiği emeğe bok atmak adetim değildir. aynı sektöre emek verdiğim için olabildiğince pozitif yaklaşmaya çalışırım genelde fakat bu kadar para harcanan yapımlarda kabak gibi hatalar görünce kan beynime sıçrıyor. hadi ilkokul tarih dersi kitabından senaryo yazdınız da geri kalanı neden bu kadar kötü akıl alır gibi deil. şuraya sadece bir bölümden gözüme çarpan eksik gedik kısımları yazacağım. hatta yakın zamanda çekilmiş bir benzer yapımla karşılaştırma yapacağım ki aradaki fark iyice anlaşılsın.

    - saç sakal ve görünüş olarak türk değil arap tasvir edilmiş. türklerde sakal yaş ve konum göstergesidir. nasıl ki yaşlılardan oluşan bir heyet var ve bu insanlara ak sakal ünvanı veriliyorsa aynısı gençler için de geçerlidir. bebek, er çocuk, boz çocuk, er yiğit, genç yiğit, kara sakal, kır sakal, ak sakal gibi sırayla giden ve her yaşa göre erkekleri betimlemek için kullanılan bir sistem var. genetik itibariyle türk soylarının sakalları seyrektir. köselik bütün asya halkları gibi türklerde de mevcuttur. sakalı doğru düzgün gürleşene kadar insanlar yaşladığı için tecrübeye eş değer bir anlamı vardır. "sakalım yok ki sözüm dinlensin" deyimi de aynı mantıktan gelmektedir. boyların toplandığı kurultaylarda konuşanlar o boyun en yaşlı veya en kıdemlileridir. ak veya kara sakallardır. türklerde yaş ve tecrübe önemlidir. aynısı atlar içinde kullanılır. atın her yaşı için ayrı bir ismi vardır. neyse çok uzatmayacağım. önüne gelene sakal kondurup ya allah diye haykırtırsan batı seni arap olarak bilmeye devam eder.

    - yörük çadırları. şah'ın yanına selamınaleyki diyerek giren bir tip ve çadır sahnesi var. sahneye girişinden çıkışına kadar en az on tane saçmalık var. gidip kazakistan'dan çadır satın alınca işininiz bitmiyor arkadaşlar. o çadırın bile yapısal olarak belli bir mantığı var. o çadırın orjinaline şöyle bir göz atalım. orijinali. çadırın yan tarafları yani zeminden kapının yüksekliği kadar olan kısım çapraz birbirine bağlanan ahşaplarla oluşturulur. daha sonra en tepede bulunan yuvarlak (şanırak) kısımın kenarlarına çubuklar geçirilerek yandaki çapraz kısımla birleştirilir. daha büyük çadır için daha uzun çubuklar ve yarı çapı daha büyük bir tepe noktası kullanılır. yani enine büyütürsünüz fakat yükseltip kat çıkmak gibi bir lüksünüz yoktur. çadırın yüksekliği bellidir. bizim çadırın girişine bir bakalım. evet. bırak çadırı saray kapısı yok öyle üç metrelik. onlarca kişinin sığabileceği kadar geniş ve toplantıların yapıldığı han çadırları şöyle olur: http://www.youtube.com/watch?v=rwjxwv_jcya (ilk sahne) han çadırı dahil hiç bir çadırın iki kapısı yoktur.

    daha sonra arka plana dikkat edin. arkadaş o çadırın tepesinde genişçe güneş alan bir açıklık var. oraya boşuna konulmamış. ayrıca siktiğimin çadırının duvarı ahşap üzerine kaplanmış deve yününden mamül. oraya yanan meşaleler koyarsanız ebenizinkini görürsünüz. az evvelki çadırın orjinal çiziminden görebileceğiniz üzere ateş sadece çadırın tam ortasına yukarıdaki deliğe bakacak şekilde konulur. o da aydınlatmak için değil, ısınmak ve yemek pişirmek için kullanılır. ateş dışarıda yakılır, ordan getirdiğin korla hem içeriyi ısıtır hemde çayını çorbanı pişirirsin. is ve duman yukarıdaki delikten dışarı çıkar. o deliği kapatabilmek içinde bez vardır. çadırın kenarındaki bir iple perde gibi istediğin oranda açıp kapatabilirsin.

    duvarlardaki motifleri sağolsunlar çok güzel karma yapmışlar. dizideki hiç bir motif birbirini tutmuyor. normalde nedir? belli bir yörenin veya halkın belli başlı motifleri olur. kadınların üzerindeki kıyafetlerin motifleri tekir, çadırlar bekir bir halk var ortada. üst beyaz kısımda keten üstüne sprey boyayla moğol motifleri sağına soluna da kartal kondurmuşlar. tek doğrusu ortadaki kayı damgası ama damga da öyle uluorta heryere baskısı yapılacak birşey değildir. mühürde bayrakda kullanılır olur biter. avm girişi gibi han çadırının çevresine ve baş köşesine spreyle yazıp bayrağı dikilmez. belki de graffiti türk icadıdır onu vurgulamak istemişlerdir bilemedim. alttaki kırmızı duvar halısı türkmen, yerdeki kilimler ısparta. hadi bunları hazır aldınız arkadaş bari şu boyadığınız kısmı da orjinal haliyle bıraksaydınız. duvar halısı yapmak zahmetli iştir. o motifler şöyle tek tek işlenir. kalıp çizip spreyle boyanmaz. hele kağan çadırı en kaliteli kumaşlarla, işlemelerle donatılırdı. ipek üzerine damga işlenmiş perdeler vardı diyeyim varın siz düşünün.

    bu sahnedeki en hoşuma giden an ise koca şah'ın huzuruna çıkan adamın selamin aleykim deyip lambırt diye çadıra dalması. yol geçen hanı mı burası amk? köy ağasının kapısından bile böyle girmez insan. türklerde eşik (kapı) çok önemlidir. birisinin eşiğinden zart diye geçilmez, eşikte oturulup konuşulmaz, eşik üzerine basılmaz vb. eşik üzerine kitap yazılacak kadar çok konu var yani. rus yapımı bir filmde bile bu detayları görebilirsiniz.

    yabancılar için kağan eşiği nasıl geçilir şuraya bir bakalım: http://www.youtube.com/…ture=player_detailpage#t=83
    3. dakikaya kadar izlemeniz yeterli. rusça dublaj üzerine yazıldığı için tatarca kelimeleri dahi anlayabilirsiniz. köprü, eşik, topuklan, emekle vb. bir sürü kelime var.

    saraya davet edilen yabancı eşiği böyle geçer
    http://www.youtube.com/…re=player_detailpage#t=3670

    eşiğe saygısızlık edenin de götünü keserler
    http://www.youtube.com/…re=player_detailpage#t=4290

    bir de yeni çekilmiş olan marco polo dizisinde kubilay han'ın huzuruna getirilen marco ve babasına bakalım. http://www.youtube.com/watch?v=b4d6zuixfes
    hanın önüne domalarak geliyorlar değil mi? neden? çünkü o adam bastığın toprağın sahibi. ortaçağ da aldığın nefesin bile hesabını vereceğin adam. fragmanda bir tane saçma, yanlış veya hatalı kare gösterin desem yapamazsınız. biliyorum çünkü 10 bölüm toplam 500 küsür dakika. bölümleri ikişer bazen üçer kere izleyip bir elin parmağını geçmeyecek kadar az hata buldum.

    ertuğrul'da ise kostümleri gördükçe nefesim darlandı. muhteşem yüzyıl dizisinde mikrofiber bezden padişah sarığı görünce daha beter olamaz demiştim. pişmanım. şekil şekil baskı teknikleri kullanılmış tabaklanmış deriler, overlok dikiş, reçme, ribana, piko... kostümleri zeytinburnu'nda yaşayan birisinin tasarlamış olması yüksek ihtimal. telsiz mahallesinde kumaşı, kazlıçeşme tarafta derileri halletmiş. önüne gelenin biyeli deri kalpak giymesi de da ayrı güzellik. en azından o derileri türkistanlılardan aldıklarını anladım.

    http://i.hizliresim.com/z2axaj.jpg

    ertuğrul'un omuzuna attığı deri parçalarının hikayesi şöyledir. tabakhaneden çıkan yekpare boğa derisini parası olan markalar satın alır. bunlardan bir kaç parçadan oluşan kaliteli ceketler üretmek için kullanırlar. akabinde kalıbın kenarından artan ufak deri parçalarını çuvallayarak kenar mahalle atölyelerine satarlar. onlarda o parçalardan kırk yama kıyafetler üretirler. eldiven, etik, yelek vb. çok parçadan oluşan deri mamüller garibanlık simgesidir. 70'li yılların türk deri endüstrisinin sıkıntılarını dile getirdiği için prens ertuğrul'a teşekkürlerimi sunarım.

    kürklü çizmeler son yıllarda moda olmuş bir üründür arkadaşlar. orta asyanın buz gibi steplerinde bile böyle bir ürün giymiyor insanlar. koca ertuğrul gazi'ye niye kürklü ugg giydirdiniz lan?

    hadi o döneme ait türkler hakkında pek görsel yok. kimse oturup gündelik hayatı ve kültürü resmetmemiş diyelim de tapınak şövalyeleri ile ilgili neyi bulamadınız? şu adamın bir ortaçağ şövalyesi ile ne ilgisi var? neden bu insanların hepsi az evvel hamamdan çıkmış, kıyafetlerini on dakika önce satın alıp giymişcesine tertemizler? nerde pis kahpe bizanslılar. bunlar bayağı cadde çocuğu gibi.

    http://i.hizliresim.com/gpyvx6.jpg

    o içine giydikleri zımbırtının adı çelik örme zırhtır.
    http://www.darkknightarmoury.com/…inmail-shirt.aspx
    yuvarlak çelik zincirlerin birbirinin içine geçirilmesiyle oluşturulur. amacı giyen kişiyi kılıç kesiğinden korumasıdır. sadece gövdeyi koruyan kısım kendi başına 14-15 kg ağırlığa sahiptir. kafa, eldiven ve bacaklar için ekleme yaparsanız 25-30 kg ağırlık demektir. savaşa giderken giyilir. döneminde önüne gelen askerin satın alıp giyebileceği bir ürün değildir. asiller tarafından giyilirdi. filmlerde haliyle 30 kilo demir giydirmiyorlar aktörlere. bunun alüminyumdan yapılanı var. toplasan 5 kilo etmez. internetten 30-40 dolara bulabilirsiniz ve ekran arkasından bakan herkes ayırt edemez. bizim akıllı kostümcülerimiz bunu bile hazır satın almak yerine aynı şekilde örülerek elde edilen bir kazak yaptırmışlar. bildiğin yünden imal etmişler olm. kim kılıcını savursa çeliği geçerek eti kesiyor dışarı kan sıçratıyor. bari onu yaptın boynuna metalden pelerin zinciri koymasaydınız. zincir ışıl ışıl parlarken çelik örme kazak ben kumaşım diye bağırıyor.

    madem hepsi şövalye bari bir kaç tanesine göğüs zırhı verseydiniz. ne bileklik var, ne ufak kalkan. herkes kudüste mızrak savaşı yapacakmış gibi koca koca kalkanlarla geziyor. o kalkan yakın dövüşte sık kullanılan bi alet değil. saçlar berbat. umut sarıkaya'nın bir karikatüründe bahsettiği mahalle berberinden çıkma. makinayla alınmış enseler, ara makasıyla şekillendirilmiş saçlar. gündelik kıyafet ve savaş ayrı mevzular. buna da hiç girmek istemiyorum. her yerde sürekli deri, metal bileklikle yiyip içen, bununla uyuyan karakterler görmek kaderimiz oldu. bayraklara bile lüvers açmışlar kaynaklı demirle tutturmuşlar. havaar komşular. havar met yor madır.

    madem para harcıyorsunuz, başrol oyuncusuna at binmeyi ok atmayı öğretiyorsunuz. azıcık diğer unsurlara da el atsaydınız. tarihi gerçeklerle örtüşmeyen, fantazilerle bezenmiş klişeler yığını resmen. sürekli el ovuşturan zalım düşman, kahpe bizans, yığınla kötü oyunculuk, her vuruşta düşman deviren kahramanlar, çuvalla tutarsızlık. sadece bir bölümden çıkardıklarım bunlar. üşenmesem daha on madde yazarım. yeni çekilen marco polo dizisine bakıyorum. bir de buna bakıyorum. şaşırmamak elde değil. elin amerikalısı malezya'da moğollar hakkında dizi çekip nerdeyse hiç hata yapmazken bizimkisi kendi tarihini çekmekten aciz. anladım ki bizim yapımcılarımız parasızlıktan değil çapsız olduklarından kaybediyorlar. yazık olm bize.


    (shinigami ryuk - 18 Aralık 2014 17:17)

  • comment image

    yaşadıkları olay karşısında ne yapmışlar bir bakayım dedim, aman diyorum. diziyle ilgili resmi instagram sayfalarında sakillik diz boyu üzerine bir de basın açıklaması tadında bir şey yayınlamışlar ki tek kelimeyle amatörce. amatörlük kötü bir şey değil elbette ama yazının içeriği 'biz var ya biz ne diziyiz yedi düvel izliyor be' olunca komik oluyor.

    bir karşılık verme çabası bir karşıdakinin şahsiyetine saldırmalar. en hafif tabiriyle leş bir zihniyet. bu arada bayülgen'in yaptığı tek keliyme gereksizdi ancak dizinin altındaki ahmak zihniyeti ortaya çıkardığı için de tebrik ediyorum kendisini. o kadar trajikomik şeyler yazılmış çizilmiş ki gülemiyorsun bile.

    hayır anlamıyorum çizgi filmde eşek seslendirdi diye insan yerilir mi lan. çizgi film diye kastettikleri animasyon, üstelik orda da okan bayülgen eşeği değil devi seslendiriyor.

    adamların kalitesizliği, cahilliği resmen sel olmuş akıyor daha ödül törenindeki basit bir krizi yönetemiyorlar ama sorsan üç kıtaya hükmetmiş osmanlı torunları.

    osmanlı kala kala bu kezolara kalmış yazık ki ne yazık.


    (falas - 16 Kasım 2016 00:20)

  • comment image

    iyi kötü olayına dair can sıkıcı olan durum, abartı meselesidir.

    hakkaten kötü karakterler "ben hayınım, yavşak pezevengin tekiyim" diye haykırıyolar. yapmayın bunu ya. etrafımızda bize göre iyi ve kötü profiller var, var mı bu filmlerdeki profillere benzeyen tipler. bu konunun üzerine cidden gidilmeli. al sana game of thrones örneği, onlarca hayın, yavşak pezevengi bünyesinde barındırmasına rağmen, tipler gayet doğal geliyo. çünkü yavşak pezevenk oluşları bir psikolojik alt yapıyla izleyiciye anlatılıyo, tip kendisi bu durumu haykırmıyo. o kadar zor değil arkadaş. on numero bi dizi hiç olmasın, bu millet aptal da değil, siz konuşturmayınca anlamayacak diye korkuyasınız hani tipleri.

    lütfen, burayı okuyacak yetkili abiler, dikkat edin biraz.

    mesela kara toygar, mesela şu papaz mıdır nedir o adam. oldu olacak boyunlarına tabela da asın, "dikkat namısız" deyu.


    (onbinsekizyuzellibir james bond - 7 Ocak 2015 16:50)

  • comment image

    ben sana bir şey söyleyim mi. burdaki "sen daha iyisini çekersin, ben iyisini çekerim, batıda var, madem öyle iyisini çekin görelim" gibi klişe tartışmaların dışında, bu dizi zaten sana tarih öğretmek için çekilmiyor. bu dizi türkiye ve türk tarihini gereksiz bir dinselliğin içine sokma girişiminin bir başka projesi. evet, izleyenlerin iq'su meselesine ben de katılıyorum, lakin çıkıp friends izlemiyorlar diye değil, onun da amk.

    burda sorun şu, kayı boyu anadoluya geldiği zaman, anadolu'da böyle bir tablo yoktu. adam "allah" diyor lan!

    osman gazi diye bildiğimiz ve devletin kurucusunun asıl ismi ataman'dır. müslümanlık nedir, kur'an nedir pek bilmez. zaten bu konulardaki bilgisini şeyh edebali'nin kızı ile evlendikten sonra almaya başlar. (bu konuda cemal kafadar'ın çalışmalarını okumanızı öneririm)
    osman gazi söğüt'e geldiğinde müslüman bile değildi arkadaşım. ertuğrul'un veya dönem büyüklerinin bu konulardan nerden haberi oluyor peki?
    ertuğrul gazi ve kayı'ların anlatıldığı bu diziye bir bakıyoruz. maşallah, üç bölüm sonra ertuğrul hacca gidecek sanırım. dervişler mervişler desen hak getire.

    ama yok tabi, tarihi bu yönü ile anlatırsan sen din ve devlet düşmanı olursun.

    bu dizi tamamen iktidarın ideoloji kusmasıdır. ülke tarihini gereksiz bir dinsellik içine sokmaktan başka bişey değildir. atasını böyle bilen sünni türk, türklüğünü unutup sünniliğine sarıldığı an bu iktidar için değerlidir. zaten araştırmayan, okumayan halkımızın gözünde bu dizi sünni bir ertuğrul'un uyduruk kahramanlık destanından öte birşey değildir ve türk tarihine yapılmış bir ihanettir.

    ve bunu sorgulamayan dizi izleyecisi, friends izlemediği için değil, bu durumu sorgulamadığı için düşük ıq'ludur.

    bu noktada bir edit: aşağıda bahsedilmiş, benim de birden aklıma gelmesini sağladı. bu konuda en yakın bilgileri hacivat-karagöz neden öldürüldü? filmi vermiştir. bakın, şu ayrımı yapmadan ölmeyin. osmanlı'nın kurucu unsurları ve sonrasında gelen saray unsurları ile biz, yani türkler iki farklı unsuruz. hani bursa'ya gelen ve şamanik inançlara sahip olan karagöz biziz aslında, osmanlı ise pervane adlı arap kişisidir. bu ayrım bizi taaa ittihad-terakki'ye kadar götürür. ayrım bu noktada yapıldıktan sonra, hatta bu temel üzerinden ulus devlet kurduğumuz halde, kim bana bir saray soytarısının benim atam olduğu gerçeğini dayatma kararı aldı hala bilmiyorum. bu ihanetin kaynağı milliyetçilik kisvesi altında sünniliği savunan, ve nihayet gerçek amaçları bugün bazı kitlelere verdiği destek ile ortaya çıkan o "malum" kesimdir. halbuki milliyetçilik, sonuna kadar din ekseninden ayrılmış ve monark-monarşi karşıtı bir görüştür.

    neyse konu dağıldı. eski türk çizimlerinde bile müslüman-türk çizimi yapmaya gayret edenlerin bu diziyi böyle yapmalarına şaşırmıyorum. kendi bireysel doğruları ve bireysel gücü ile var olamayan köle ahlakına sahip kişilerin, benim tarihimde böyle büyük insanlar var deme ihtiyacını kolaylıkla manipüle edebilirsiniz, istediğiniz kadar çarpıtabilirsiniz. fakat kirlettiğiniz şeyin bir gün nelere mal olacağını göremiyorsunuz. bu gidişin sonu türklerden sünni birer militan çıkarmaktan öte gidemez. ırk bilinci ile oynanmaz. böyle devam ederseniz bu işin sonu karanlık, haberiniz olsun.


    (sancili90 - 14 Kasım 2016 12:41)

  • comment image

    izledikçe, daha doğrusu hakkında yazılanları okudukça, yüzüklerin efendisi yada game of thrones'un neden bu kadar başarılı görüldüğünü daha iyi anlıyorum.

    bu kadar emek harcanıp tarihi bir dizi yapıyorlar, "o devirde o tür kalkan yoktu, bu dizi çöp" diye saniyesinde karalanıyor. ama game of thrones'da yada yüzüklerin efendisi'nde ütopik zaman/mekanlarda bu tarz eleştiriler olmuyor tabii.

    tabii ki eksiklikleri söylenmeli. tezatlıklar dile getirilmeli. ama bunları yapıcı eleştiri olarak söylemek ile karalamak amaçlı "bu dizi çöp" diye ifade etmek farklı.


    (akatreil - 20 Aralık 2014 17:14)

Yorum Kaynak Link : diriliş ertuğrul