Süre                : 2 Saat 5 dakika
Çıkış Tarihi     : 05 Kasım 2015 Perşembe, Yapım Yılı : 2015
Türü                : Drama,Romantik
Taglar             : Milan, İtalya,Hapishane,Çatı katı,Garson,otel
Ülke                : Italy,Fransa
Yapımcı          :  Indiana Production Company , Rai Cinema , 2.4.7. Films
Yönetmen       : Claudio Cupellini (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Claudio Cupellini (IMDB)(ekşi),Claudio Cupellini (IMDB)(ekşi),Filippo Gravino (IMDB),Guido Iuculano (IMDB)
Oyuncular      : Elio Germano (IMDB)(ekşi), Astrid Bergès-Frisbey (IMDB)(ekşi), Valerio Binasco (IMDB), Paolo Pierobon (IMDB), Elena Radonicich (IMDB), Antoine Oppenheim (IMDB), Pino Colizzi (IMDB), Marco D'Amore (IMDB)(ekşi), Roschdy Zem (IMDB), Anastasia Vinogradova (IMDB), Xavier Lemaître (IMDB), Éric Caruso (IMDB), Fred Epaud (IMDB), Mariasole Mansutti (IMDB), Riccardo Floris (IMDB), Stefano Fregni (IMDB), Nadia Aldridge (IMDB), Rossana Mortara (IMDB), Anna Zelthonosova (IMDB), Florence Villain (IMDB), Hazel Morillo (IMDB), Édouard Giard (IMDB), Anis Gharbi (IMDB), Dov Mamann (IMDB), Orietta Notari (IMDB), Roberta Rovelli (IMDB), Nicola Sisti Ajmone (IMDB), Giovanni Bissaca (IMDB), Désirée Giorgetti (IMDB), Elena Vettori (IMDB), Davide Artiko (IMDB), Franco Moscon (IMDB)

Alaska (~ I principianti) ' Filminin Konusu :
Son dönemin yükselen isimlerinden İspanyol aktris Astrid Berges-Frisbey, filmdeki performansıyla en iyi kadın oyuncu kategorisinde David di Donatello'ya aday gösterilmişt Fausto ve Nadine ilk kez Paris'te bir otel odasında tanışmışlardır. İkisi de kırılgan, yalnız ve mutluğu arayan kişiliklerdir. İtalyan Fausto, Fransa'da garsonluk yapmaktadır. Genç ve güzel Nadine bu adamı çok sever ama bu ikilinin aşkı o kolay olmayacaktır.


  • "bayrağının tasarımını 13 yaşında iken benny benson adlı bir çocuk yapmıştır."
  • "amerika birlesik devletleri'nin, ruslar'dan 1800'lu yillarda para karsiligi satin aldigi kara parcasiayrica (bkz: louisiana alisverisi)"
  • "1876'da 7.200.000 dolara gitmis burasi :)(bkz: ansiklopedi karistiran sozlukcu)"
  • "bildiğim kadarıyla bering rusya adına keşfetmiş, bir süre sonra amerika satın alma teklifini yapınca da ruslar, çok uzak, savaş olursa elimizde tutamayız diye kabul etmişler..."
  • "yanlisliklar silsilesi, alaska rusyadan alinmistir fakat california satin alinmamis savas ile elde edilmistir.. ha ille de satin alinan baska yer istiyorsaniz louisiana fransadan satin alinmistir."
  • "work'n travel ile gidilip, balık temizleyerek, ayda yaklaşık 1000 dolar kazanabilinen diyar."




Facebook Yorumları
  • comment image

    birkaç yaz önce work and travel programıyla gidip 3.5 ay kaldığım yer. en büyük şehri olan anchorage'ta "istanbul cafe" vardı. bunu öğrenmemle birlikte dünyanın her yerinde en az bir türk restoranı olduğuna ciddi ciddi inanmaya başladım diyebilirim. şehirden şehire coğrafi konumlarına bağlı olarak değişmekle beraber yazın akşam saat 9 da güneşlendiğiniz ve gece 11 civarı havanın hala aydınlık olduğunu görebileceğiniz yerler bulunabilir, insan ister istemez şaşırıyor.

    kimi yerlerinde o meşhur eskimoların şehirlere göç etmiş kesimini görmek mümkündür ama genelde hepsi dilenci modunda yaşar ve yüzlerindeki ölsekte kurtulsak şu hayattan ifadesini görüp üzüleceğiniz derecede kötü koşullarda hayatlarını sürdürürler. bir genelleme yaparak rahatlıkla söyleyebilirim ki alaska insanı bir tanedir, en asil duygunun insanıdır. otobüs şoförleri sizinle sohbet eder, elli metre öteden gelen araba siz kuralları hiçe sayarak yolun bi tarafından salına salına yürüyerek karşıdan karşıya geçmeye başladığınızda hızını arttırıp siz gelmeden geçmek yerine yavaşlar, kimi fazla iyi bünyeler durur hatta, sizi dumura uğratırlar. marketlerdeki kasiyerlerle her gittiğinizde konuşa konuşa bir süre sonra ahbap olursunuz. lafın kısası alaska insanı gerçekten çok sıcak kanlıdır ve gördüğüm kadarıyla amerika nın diğer eyaletlerindeki insanlarla kıyaslanamaz.

    çalıştığım 2 küçük ada olan wrangell ve kodiak'ta cep telefonu kullanmak mümkün değildi, zira çekmiyordu. hatta wrangell da mcdonald s, burger king bile yoktu. alaska için sadece dünyanın değil amerika nın kendisinin bile çok iplemediği bir eyalet izlenimine sahip olmuştum. gerçi ben de topu topu bin kişinin yaşadığı, uçsuz bucaksız bir adaya gidip mcdonald s açmam yani.

    gözlemlediğim ve yerli halktan edindiğim bilgilere dayanarak söyleyebilirim ki alaska da trafiz kazası, gasp, kapkaç vb. kriminal olaylar çok fazla yaşanmıyor. hatta şöyle de ilginç bir olay vardı. wrangell'da yaşayanlardan duyduguma göre şehrin geçmişinde sadece bir tane trafik kazası bulunmaktadır. o da ciddiye alınacak türden değildir ve türkiye'den gibi work and travel programıyla gelen bir elemanın yerli halktan birinin arabasını ödünç alıp sebebiyet verdiği bir olaydır. çok kişiden duydum, efsane olduğunu zannetmiyorum. yapmışızdır biz, türküz ilklerin adamıyız misali.

    velhasıl bambaşka bir yerdir alaska, doğasına hayran bırakır. zannetmem ama olurda yolunuz düşerse keyfini çıkarın derim.


    (o s c a r - 26 Ağustos 2008 22:01)

  • comment image

    doğal kaynakları nedeniyle değerli ama sosyal açıdan sıfır amerikan eyaleti. soğuk ve abukluğu dolayısıyla kimse gitmediği için balık ayıklayanlara 5, petrol havzalarında çalışan vasıfsız işçilere ayda 10 bin dolar maaş verilen yer. bazı çulsuz amerikalılar ve yeni green card almış göçmenlerin gözde mekanı. aynı zamanda fazla dişi olmadığı için fahişelerin miktar olarak zirve, kalite olarak dip yaptığı yer. kısaca erkekler için yüksek ücretli asosyal kölelik merkezi, kadınlar için de emekli fahişeleri koruma ve yaşatma derneği olarak işlev görür**


    (rosebud26 - 6 Temmuz 2002 12:58)

  • comment image

    rusya'nın abd'ye para ile sattığı bir toprak parçası olduğu halde, alım satımında ekonomik saiklerden ziyade, jeo-stratejik saiklerin ön planda olduğu yerdir.

    olaya rusya açısından bakarsak alaska, rusya'ya elde tutmak için gerçekten çok uzak olan bir toprak parçasıdır. o zamanki başkent st. petersburg'dan yola çıkılsa karayolu ile aylarca süren bir yolculukla önce pasifik okyanusuna gitmek gerekir. ardından ya deniz yoluyla pasifik okyanusunu kat etmek, ki o zamanlar rusya'nın ciddi bir pasifik donanması yoktu, ya da kuzey buz denizi'ne karayoluyla yine aylar süren çileli bir yolculuk yapmak gerekir. bir de zaten büyük bir toprak parçası olan alaska içinde yolculuk yapıldığı düşünülürse toplam yolculuk süresinin bir yıla yakın olduğunu söylemek icap eder. ayrıca o bölgeyi ruslar ellerinde tuttukları yaklaşık 100 yıl kadar sürede bile doğru dürüst kullanmamışlardır. neticede lüzumsuz gördükleri bu toprak parçasını üç kuruşa satmaya razı olmuşlardır.

    olaya abd açısından bakarsak abd'nin orayı satın almasının temel sebebinin jeo-stratejik saikler olduğu hemen ortaya çıkar. bugün amerika kıtasına şöyle bir bakıldığında koca kıtada abd'ye sınır iki ülkenin olduğunu ve bu kıtada abd ile boy ölçüşebilecek her hangi bir güç olmadığı görülür. bu yüzden abd büyük oranda askeri yatırımlarını deniz ve hava gücüne yatırmaktadır ve bu durum sadece onun kendi topraklarını koruyan bir güç yapmamakta, aynı zamanda emperyal bir güç yapmaktadır. şöyle düşünün, soğuk savaş döneminde alaska, rusya'nın sınırları dahilinde olsaydı ne olurdu. bu durumda abd, hemen kuzeyinde demoklesin kılıcı gibi sallanan rus topraklarını görecekti. kendi anavatanını korumak için daha fazla kara gücüne yatırım yapacak ve bu durum onun emperyal güç olmasını sağlayan deniz ve hava gücünde azalma ortaya çıkaracağı için belki de bu kadar büyük bir emperyal güç olamayacaktı. zaten bugün abd'nin bir numaralı emperyal güç olmasının sebebi, avrupalılar kendi kıtalarını kan gölüne çevirirken abd'nin kendi kıtasında huzur içinde gelişme fırsatı bulmasıdır. bunda alaska denen ve burun kıvrılan toprak parçasının abd'nin elinde olmasının da önemli bir payı vardır.


    (o beldenin sakini - 13 Ocak 2009 13:32)

  • comment image

    abd tarafından 7.2 milyon dolara satın alındıktan 10 yıl sonra altın bulunmasıyla abd için çok karlı bir alışverişe neden olan toprak parçası. 1960lı yıllarda petrolün de bulunmasıyla abd buradan köşe oldu.


    (evrendeki en mutevazi insanim - 18 Ağustos 2009 11:14)

  • comment image

    kesin konusmak gerekirse 1.5 milyon km2'ye yakin alaniyla turkiye'nin 2 kati kadar diyebiliriz.. toplam nufus da 500bin civarindaymis, o da zaten guney ve guneydoguda birkac sehirde toplanmis durumda; kuzey kisimlari neredeyse tamamiyla bos (kanadanin da kuzey ve kuzeybatisi bombos zaten).. dehset guzel bir yer yalniz..


    (preacher - 4 Aralık 2002 22:38)

  • comment image

    isminden dolayı eskimoların her yerinde yaşadığı ve yılın her günü karlarla kaplı olduğu sanılan,
    yaz aylarında bazen havanın çok güzel olduğu,
    hatta tişörtle ormanlarında bisiklet turu yapılınılabilen,
    kocaman, harita yapım tekniğinden dolayı yüz ölçümü olduğundan küçük görülen,
    abd'den soyutlanmış ama resmiyette 49. eyalet olan,
    abd'yi gezdikten sonra da soyutlanmasına hak verilen,
    gittiğimde 1 hafta havanın tam olarak karardığını görülemeyen (loş hava dışında),
    türkiye ile saat farkı 11 saat olmasıyla çok farklı bi duygu yaşatan,
    kuzey ışıkları gibi bir çok manzaraya tanık olunabilinen,
    acısıyla tatlısıyla sevdiğim, bir süre wat vasıtasıyla içinde bulunduğum yer.


    (y e k - 2 Kasım 2010 03:44)

  • comment image

    bildiğim kadarıyla bering rusya adına keşfetmiş, bir süre sonra amerika satın alma teklifini yapınca da ruslar, çok uzak, savaş olursa elimizde tutamayız diye kabul etmişler...


    (portakal - 4 Temmuz 2000 02:13)

  • comment image

    yanlisliklar silsilesi, alaska rusyadan alinmistir fakat california satin alinmamis savas ile elde edilmistir.. ha ille de satin alinan baska yer istiyorsaniz louisiana fransadan satin alinmistir.


    (guru - 24 Mart 2003 20:01)

  • comment image

    bi yolunu bulup gidip temelli yerleşmelik topraklar. bilemiyorum, belki daha sonradan pişman olunacak bir karar olur ama düşündükçe rahatlatıyor. km2 başına 0.4 insan düşen bir yer. resmen insan yok yahu. trafik yok, kirlilik yok, işsizlik yok, karmaşa yok, acele yok, trafik yok (!), yokoğlu yok. yaşadığın sürece az sayıda insan görecek olmanın getirdiği bir artı da gördüğün her insana daha içten, daha sıcak davranacak olman. düşünsene, izole bir yerde de evin varsa, bir ay olmuş insan görmemişsin; sonra yolda gördüğün ilk insana "vay! naber yaa!? kardeşim benim" demez misin? insanın insana muhtaç olduğunu hatırlatır lan alaska adama. güzel olur. keşke yaşasam.

    trafik yok ayrıca.


    (saladze - 10 Eylül 2012 16:39)

  • comment image

    kıymetini bilen için inanılmaz güzel bir yerdir, üniversite yıllarında yolunuz bir şekilde düştüyse buraya ömrünüz boyunca unutamazsınız bir daha. anılar peşinizi hiç bırakmaz, 40-50 yaşlarında bu kez turistik amaçlı ziyarete gidebilir, eskiden kaldığınız prefabrik evleri görünce gözleriniz dolabilir.

    3 yaz çalıştım alaska'da. yaşıtlarımın antalya-bodrum sahillerinde geçirdiği haziran, temmuz, ağustos aylarını bu doğa harikası eyalete verdim. zerre pişman olmadım, bugün aynı şartlar olsa tekrar koşa koşa giderim..


    (maximus decimus meridius - 28 Şubat 2014 10:27)

  • comment image

    yeni yuvam. hakkında yazmak için bir süre yaşamanın uygun olduğunu düşünerek tecrübe ettiğim üç mevsimini yazabilecek kadar bekledim. kışın buraları entari doldururum zaten, şimdiye kadarki deneyimleri önce turistik amaçlı merak eden arkadaşlar için yazacağımdan kafa kol konuya dalacak kadar oldum sayılır.

    evet, turistik amaçla ziyaret edecekseniz bu entari sizin için ve hem başımın çaresine bakarımcılar hem de turlarla falan işini sağlama bağlamak isteyenler için elimden geldiğince aydınlatmaya çalışacağım.

    bildiğiniz üzere pek çok doğa sporunu burda rahatlıkla yapabilirsiniz. niyetinizi iyi belirleyin, ön hazırlığı ona göre yapın.

    malum, alaska cok buyuk. siz az zamanda çok yerini göreyim, ayrıca her sporun tadına bakayım ama rahatıma da düşkünüm diyorsanız bence en sağlamı gemi turu satın alın. çat diye böyle dedim çünkü alaska deyince insanlarin aklina cinlerin cirit attığı beyaz pelerinli sonsuz topraklar ve dev canlılara ev sahipliği yapan buz mavisi, çelik soğuğu duru sular geliyor. böyle yerleri çok, pek çok alaska'nın ama bu yerlerin insan eli degmemis olanlarina ya havadan, ya kızak köpekleriyle ya da tekneyle ulaşabilirsiniz ancak. kendi basiniza takilmaya niyetliyseniz bu yola hayatınızı adamanız gerekir. yeterince öğrenip hazırlanmazsanız canınızı alıp ayağının altında eziverir burası. ciddi ciddi buna gönül vererek yerleşmeyi düşünenlere ozel baska bir giri yazacagim ilerde. simdilik az zamanda cok seyahat dusunenler gemilerden sasmasin. seattle, abd ile vancouver, kanada arasinda sefer yapan cok sayida gemi var. ayrica alaska icinde kalan turlardan da satin alabilirsiniz. seyahat ettikleri route itibariyle bu turlar daha fazla noktaya ulaşıyor.

    gemilere mahkum degilsiniz bu arada. ordan oraya ucmak zorunda da degilsiniz. alaska'ya kapagi attiginiz an buyusu baslar. yani mesela bir türkiye gibi düşünürsek istanbul başka, kapadokya başka, nemrut başka, karadeniz, akdeniz, ege bambaşkadır. alaska için tam olarak öyle değil. hic insan eli degmemis dogayla aynı doğanın modern imkanlarla donatilmis olanı arasında butcenize ve hayallerinize gore seçim yaparsınız ve artık kısmet, birinin içindeyken diğerine yolunuz düşebilir. bunların arasında aynı cennetin farklı kademeleri, aynı kraliçenin başka başka taçlarına bakmaya niyetinizin olup olmadığıdır mesele. alaska' nın boyutlarına göre bit kadar sayılabilecek anchorage etrafında iki saat bile yol gitmeden bir yöne baksam karadeniz'i, diğer yöne baksam bodrum yalıkavak'ı ve az biraz başımı çevirsem canım memleketim akdeniz'i görebileceğim bir nokta buldum mesela. evet tek bir noktada hepsi var ve tüm bunlar alaska' nın sonsuz katsayısıyla çarpılmış şekilde büyümüş halde. aradığınız şeylerin daha çoğunu, daha daha çoğunu verir burası. aşina olup çok sevdiğiniz bir ezginin bambaşka bir lezzetle hayatınıza uğraması ve sizin hiç bilmediğiniz bir dilde soylenegelen bir şarkıya aşık olmanız gibi. ya da hep arayıp bir türlü bulamadığınız o tanıdık sesin çağrısını duyup buralara geldikten sonra efsanenin gercek oldugunu ogrenmeniz, gerçekten gözlerine bakabilip gerçekten dokunabilmeniz, kalp atışlarını duyabilmeniz gibidir. insan sonsuzluğu sever, insan insanlığı sever, insan denizin okyanusun onca enginliğe rağmen nasıl da öyle dingin durabildiğini takdir ederken durgun suların nasıl da deli deli akabileceğini görmenin getirdiği ürpertiyi, dağların yüceliğini ve o yüceliğe ermeyi, daha yukarıya ulaşmayı, zirveyi veya koca bir dağın eteklerinde piknik yapıp sırtını o koca dağa dayayarak bir parçası olmayı veya bir kratere tırmanıp ona meydan okumayı ister. bu arada olur da ayağınız kayarsa bir başka insanın imdadınıza yetişme olasılığı en remote alaska bölgesinde bile vardır. işte bu yüzden hem vefası hem cefasıyla her türlü aşık eder kendine alaska. ruhunuz dünyanın tüm acımasızlığını dışarda bırakan sıcacık küçük bir alaskan cabine sığınabilir ve o kabinden çıktığınız sabah coşup taşıp on kaplan gücüne erişebilirsiniz.

    küçük çilekleri severken dev gibi bir çileğin dibine yaslanıp dişleye dişleye kendinize ev oymanız gibi içinde. öyle bir yer, belli başlı popüleri yok, ruhu her yerde. fransa' ya gidip demir şeysini görmeseniz olmaz ama alaska öyle değildir.

    turlara bulaşmadan sırtımda çantam öyle takılacam diyorsanız size her yer cennettir ama kesinlikle yaz ve bahar aylarında gelin ve aşağıdakileri bir okuyun derim.

    sanılanın aksine burası dört mevsimi de görüyor. ilk geldiğimde yerlileri bile " la yaz da on dakka sürüyo, ahaha " diye dalga geçtiği için ciddi ciddi tedirgin olmuştum. son kıştan bahara ilk geçişi kaçırdım bu sene ama baharın geri kalanını, yazı ve sonbaharı tecrübe etmiş bulunmaktayım. yalan söylüyorlar sayın okur, burda yaz bildiğin yaz ve olağanüstü güzel. kısa donla geziyo millet. mayıs ayında kahvecide, markette sağda solda bikiniyle gezen genç kızlar gördüm ya, daha ölmem. deniz benim akdenizli bünyenin alışkın olduğu kadar davetkar olmasa da görkemi ve sundukları ziyadesiyle yerli yerinde. illehim yüzecem, müslüman mahallesinde salyangoz yiyecem diyorsanız ağustos' ta gelin ve buna rağmen su sıcaklığını kontrol etmeden balıklamayın. çoğu milli parkta ücretsiz ekipman bulabilseniz de tedbir şart.

    günlük veya adada gece otelde kalma paketli tekne turlarıyla balina görmeye gidebiliyorsunuz ama tabii açık deniz daha serin oluyor doğal olarak. altın arama turlarına katılabilirsiniz, isterseniz yerleri belirleyip ekipmanı satın alarak kendiniz de yapabilirsiniz. bulduğunuz altın sizin olur, beleştir. profesyonel balık tutma organizasyonları var. siz sadece katılıyorsunuz, tekneyle açılıp oltanıza kadar onlar temin ediyor. bu tip aktiviteler için genel olarak normal kışlıklarınız, yani iyi bir mont bir tombik süveter kazak türü katmanlar yeter de artar bile. haziran ortalarına kadar tepeler karlı ve soğuk kalır, öyle niyetleriniz varsa daha profesyonel donanın ama unutmayın zaten o tip şeylerin çoğunu burdan daha ucuza alabilirsiniz. yalnız yazın insanların dikkati avcılığa kaydığından, herkes oh be kış bitti diye parmak arası terliklere saldırdığından satış reyonları da ona göre düzenleniyor. yani kışlık montu indirimden almayı beklerken, outdoor mağazalarında dizi dizi bikinilere rastlarsanız şaşırmayın. carhartt gibi burda mağazası olan yerlerle irtibata geçip sezon sonlarını online alıp ayırtarak in store teslimi sağlayabilirsiniz özel olarak almak istediğiniz ürünler varsa. bu sayede hem tatil yapar, hem türkiye' de kolu bacağı kaptıracağınız ürünleri burdan cok daha uygun fiyada alirsiniz.

    iki adımdan biri göl, akarsu. her taraf dağ tepe. en curcunalı yer olan anchorage merkezinde bile yolunuzu ne tarafa çevirseniz karşınızda görkemli dağlar buluyorsunuz. merkezde beş yıldızlı otel çok. alaska ruhu, kabin falan istiyorsanız erken rezervasyonla yakın merkezlere odaklanın. anchorage şehir olarak çok geniş ama merkezi avuç içi kadar ve onca parayı fazladan ödediğinize değmez bence.

    sonbaharı yaşayamayız sanmıştım. eylül ayının ortalarına doğru doygun sarıya ve kızıla kesmeye başladı her taraf. ekim ayındayız, hala ilk kar düşmedi anchorage taraflarına. manzara olağanüstü. dağ tepeleri bir süredir karlı ama koca koca ülkeler boyutundaki aşağı rakımlarda hala erken kış, sonbahar hüküm sürüyor. ben bu zamana fırtına falan bekliyordum. bazı göller bizim ölüdeniz'i andırıyor, güzellikleri öyle sakin ve duru ama öyle büyük ve görkemliler ki o sonsuzluğun içinde kaybolurum sanıyorsunuz. dağı, gölü, her bir şeyi dev gibi, çok büyük zaten alaska'nın. minik göller veya çaylar gördüğünüzde üşüyüp battaniyeye sarılan çocukların duyduğu güveni duyuyorsunuz ve onlardan da var çokça. popüler bir merkezi olmadığı için alaska'da nereye gitseniz aynı güzellik ayağınızın altında oluyor. o yüzden az zamanda çok seyahat için yıpranmak yerine istediğiniz aktivitelere uygun bir base seçip onun etrafında ufak ufak dolanmak daha avantajlı olabilir. emin olun on dakika araba kullanıp gittiğiniz göller bile kartpostal gibi olacaktır. alaska bir yerde dünyanın en güzel manzara resimlerinin içinde, cennette yaşamak gibidir.

    eylülde turist kazıklama sezonu biter, o yüzden bazı şeyleri çok daha ucuza maledebilirsiniz. havayı iyi takip edin yeter. eylül bitti, bu yıl sadece üç beş sefer yağmur yağdığında soğuk oldu. bir içlik bir hafif montla veya fleece ceketle idare edilecek türden. geri kalanı yazlıklarla veya hafif yeleklerle geçirdik. bir de bir sabah bildiğin don olmuştu, aha kış bu sefer kesin geldi dedim. fıs, iki saate kalmadan güneş kocaman bir gülümsemeyle ısıtıverdi her şeyi ve biz kısa kollulara döndük.

    bir yerin baharı yazı bu kadar mı canlı, bereketli ve aşık olunası olur. toprak kışın insan ve hayvanların anasını belliyor ama yazın bunu fazlasıyla telafi ediyor. çiftçilerin yetiştirdiği ürünleri hormonlu sanmıştım ama değilmiş. güneş yazin neredeyse tüm gün buralari aydınlattığı için bitkiler anormal büyüyor, toprak çok verimli oluyor. abartmıyorum ortalama yetişkin insan yumruğu boyunda sarımsak yetişiyor, soğanlar küçük kavun kadar. her taraf kocaman rengarenk çiçeklerle dolu. festivalleri takip ederek yerli çiftçilerin curcunaları ve organizasyonlarıyla eğlenebilir, bir yandan ren geyiği sosisi kemirebilirsiniz. yalnız unutmayın, tüm şarküteri ürünleri domuz eti içeriyor. yine de saf ren geyiği etinden yapılan güveçler var ve tabii ki bolca somon.

    her türlü avcılık için biçilmiş kaftan. elbette ki her şey için izin almanız gerekiyor. eğer turlara bulaşmayayım, ben başımın çaresine bakayım diyorsanız balıkçılık için 20 dolar gibi bir kayıt parası ödeyerek paşalar gibi balık avlayabilirsiniz. hatta balık gelip, abi beni tutsanaa, abla beni yesene diye yalvarabilir avlandığınız yere ve mevsime göre. yalnız altın kuralı unutmayın. avınıza el koymaya kalkışan olursa amman deyim dayılanmayın çünkü muhtemelen aç bir ayıyla muhatapsınızdır. bırakın alsın, zıkkım olsun hipneye. çok zorunuza giderse beddua edin ama ne olursa olsun tereddüt edip iki kilo somon için canınızdan olmayın.

    diğer türlü av işlerini turist olarak gelecekseniz çok tavsiye edemeyeceğim. silah edinmek, ruhsat almak ve av kurallarını öğrenmek için yeter derecede organizasyon yok henüz. içerden tanıdığınız varsa onun arabası, vinci, izinler için ön ayak olması falan gerekecektir ama ruhsat nasıl hallolur bilemedim oturum olmadan. biz şimdilik o tip atraksiyonlara giremedik, seneye alaska' da av için özel olarak yazarım.

    sivrisinekler anormal baş belası. her taraf su, sazlık, göl bilmemne olunca sinekler de alaska' ya özel büyüklükleriyle arzı endam ediyor doğal olarak. kendileri at kadar olup, bazan dışarda yürürken şaap diye suratınıza random olarak vursanız elinize on onbeş tane leş haline bulaşabiliyor. garip bir şekilde türkiye' de sineklerin herkesi bırakıp hücum ettiği şanssız insanken, burda kendilerinin o kadar da favorisi olmadığımı öğrendim. her halükarda varır varmaz bi sürü sinek spreyi edinin. dağda bayırda savunmasız kalmayın, cidden çok fenalar bu puştlar.

    yine kendi başınıza takılacaksanız muhakkak araba kiralayın. otostop işlerine de girişebilirsiniz tabii, tatil sizin keyif sizin. insanları genel olarak iyi niyetli ve yardımcı olmaya meyillidir. bir de çoğunluğu sırtta çanta en az bir avrupa turu yapmıştır gençliğinde, türkiye' ye uğrayanı çoktur ve bizim insanımızı pek beğenir, severler.

    milli parklar çok güzel ve geniş. her yerde ayı kutuları var. artan yiyeceklerinizi kesinlikle bu muhafazaların içine yerleştirmeniz gerekiyor. hacılar komşuda pişer bize de düşer deyip üşüşmesinler diye. kamp alanlarına giriş yaptığınızda sağa sola yerleştirilmiş kutular ve formlar var. bir iki saat park mı edeceksiniz, geceleyecekmisiniz ona göre formu doldurup ücretiyle beraber kutuya bırakıyor ve kulakçığını da arabanızın aynasına veya göğsüne koyuyorsunuz. aracınız yoksa buralara da hitchiking yapabilir ve kampınızın tadını böyle de çıkarabilirsiniz ama arabayı cidden tavsiye ederim. hoş, acil durumlarda kamp komşularınız her türlü yardıma koşacaktır. müsterih olun. bu arada kamp ücretleri beşer onar dolar gibi şeyler gecelik veya günlük park için. turkiye'deki bedava baklava krizini gördükten sonra burda insanların bunu suistimal etmediğini görmek çok hoş. gelin fırsatınız ve en ufak imkanınız olursa, ruhunuz dinlenir iyi niyetli insanların arasında.

    ama dediğim gibi yazın çok popüler buralar, arabayı şöyle çeker bir yandan mangal yelleyip bayıra karşı işerim ya da avladığımı yer, kürke sarınır yaşar giderim olaylarına girecekseniz teeey nerelere gitmeniz lazım.

    zamanınız varsa anchorage bölgesine değil de wasilla, big lake taraflarına gidin. oralarda pek turist olmaz. kendi kafanıza göre alaska doğasını yaşayabilirsiniz. ayrıca ters istikamet ama balina turları seward'dan kalkıyor.

    ve mutlaka ama mutlaka trene binin buralara kadar gelmişken. anchorage deyip duruyorum çünkü muhtemelen uçağınız buraya inecek ve burdan seward' a veya müthiş denali'ye trenle çok rahat gidebilir, yolda oturduğunuz yerden nefes kesen manzaraları izleyebilirsiniz.

    bir de ola ki araba kiralar veya kullanmak isterseniz türkiye ehliyeti burda doksan gün geçerlidir. arac kullanirken lütfen o eskii püskü duran tren raylarını hafife almayın. hemen hepsi aktif kullanımdadır. buranın tren şeysi çok meşhur ve o isa'dan önce yapılmış gibi duran raylar kazasız belasız çalışıyor. sağa sola bakın, işaret ve varsa ışıkları ciddiye alın. yollara cop atmanin cezasi bin papel.

    son tavsiye, japon turistler gibi surekli kamera veya iyi resim ceken bir cep telefonu tasiyin. hatta helaya bile kamerayla gidin. tombul bir amerikan geyigi, kafasina gore takilan bir ayicik, masmavi gokte suzulen kartallar, minik yavrulariyla otlayan dag kecileri, yaban ordekleri gibi hayvanlarin ne zaman huzurunuza cikacagi belli olmaz. ayi ve geyigin yavrulariyla arasina girmediginiz muddetce size bulasmazlar, yollarina giderler. insanlar ve hayvanlar burda hep beraber, huzurlu yasar. umarim sizin de bir gun yolunuz duser.


    (deniz mavi roka yesil - 18 Ekim 2014 19:11)

  • comment image

    bol depremli eyalet. daha az once yine bir sallandik. allah'tan cok uzun surmuyor ve cok siddetli degil. obur turlu nufusu silip supururdu bu depremler.

    neyse efenim boyle diyerek urkutmeyelim tabii. cok guzel yerdir. guzelliginin yaninda sizi zorluklara karsi da egitir. buraya gelmeden once hakkinda fikir sahibi oldugunuz firtina, soguk, dogal afet, orman yangini gibi kavramlari size bir daha ogretir. bu dersleri ogrenirken iyi kalpli alaska insanlarindan sicak cikolata ve kurabiye esliginde bol bol da tavsiye ve yardim alirsiniz.

    burda bir muddet yasadiktan sonra eskisinden cok daha guclu, daha becerikli, daha sevecen, daha tedbirli ve daha iyi niyetli bir insana donusursunuz.

    dandelion notu: su mevsimde, piril piril bir gunesin altinda uzaktan bakinca kar yagiyor gibi gorunen seyler dandelion, turkce adiyla karahindiba veya seytan tuyu, ciceginin pufidik tohumlaridir. bu sifali bitki burda o kadar cok ki, binlerce tuy gibi olusum bir araya gelip gokte salinmaya baslayinca bir an icin yaz gunu kar yagiyor saniyorsunuz.


    (deniz mavi roka yesil - 25 Haziran 2015 02:44)

  • comment image

    hayalet dağların, denizlerin ve göllerin eyaleti. insanın penceresinin önündeki manzara her sabah değişir mi? alaska'da değişebilir. bir sabah denali'yi görürsünüz, başka bir sabah o yüce dağla aranıza masmavi deniz suları girer ve belki yarım saat sonra bir bakarsınız hepsi birden bulutların altına gizlenmiş. üstünüzde aydınlık bir gök, kocaman bir güneş ve ayağınızın altında pamuk pamuk bulutlarla sırra kadem basmış dağlara selam edersiniz. görünmezler belki o an için ama siz bilirsiniz ki onlar ordadır. zaten yarın öbürgün geri geleceklerini bilirsiniz, hem de daha önce orda olduğunu hiç bilmediğiniz başka dağları da peşlerine takarak.

    bunlar sıradan aslında, ben bugün daha önce hiç rastlamadığım bir güzelliği yazmaya geldim. tam bahar geldi diye sevinirken, buzlar hızla erirken alaska alaskalığını yaptı ve gökten pamuk şekerinden pinçik pinçik koparılmış büyüklükte kar yumakları düşmeye başladı. dün akşamdan beri kar yumakları altındayız.

    mevsim bahara dönmeye başladığı için günün aydınlık saatleri gittikçe uzuyor. şu an saat 20:30 civarı ve hava hala aydınlık. yani aslında bu havalar, uzun uzun yağan karlar genelde karanlık kış günlerine denk gelir, o yüzden şöyle pencerenin önüne kurulup kar yağışını seyredeyim diyemezsiniz pek.

    bugün öyle olmadı. ufukta bazı hayalet dağların silueti belli belirsiz görünürken altımız mavi, üstümüz mavi ve tüm ağaçlar mavi beyaz pamuk şekeriyle kaplıyken gözümü ışıklı bir şeyler aldı. iki tane güneş batıyordu ufukta. evet, bilim kurgu filmlerindeki gibi; iki güneş vardı semada.

    güneşin ve ayın su üzerindeki yansımalarına gayet de aşinayımdır ama bu bambaşka bir manzaraydı. ardında güneşin batmakta olduğu hayalet dağlarla aramızda ormanlar, bataklıklar, knik arm ve biraz daha orman olduğu için ikinci güneşin sudaki yansımadan başkaca bir şey olmadığına bin şahit isterdi.

    en güzeli de batmakta olan güneşin sleeping lady mountain denen dağın başucuna denk gelişiydi bence. buralarda gün geçtikçe güneşin battığı yer de değişir. iki haftaya kalmaz güneş bu güzel kadın dağın ayak ucunda batmaya başlar mesela. sonra ordan da taşınır, masa dağların ardından veda eder. bir süre sonra hemen hemen iç batmaz olur. işte bugün güneş, uyuyan kadının baş ucunda iki katı parladı alaska'da.


    (deniz mavi roka yesil - 17 Mart 2016 06:49)

  • comment image

    kis aylarinda, arabanizi bir gece acik havada birakirsaniz bir daha unutursunuz. ya parkmetrelerdeki elektrik prizlerine arabanizin fisini takip, arabayi park halindeyken elektrik enerjisiyle isitmaniz gereklidir, ya da isitilmis kapali garaj. tabii bu arabalarda onceden, akunun ve aracin yaginin bulundugu bolumun altina, ozel isitici monte edilmis olmasi gerekir. toplu tasim araclari filan isitilmis garajlarda beklerler. kisin yolda giderken arabasi bozulmus biri gorduklerinde hemen dururlar ve yardim ederler. problem cozulemiyorsa, onlarin arabasiyla yolunuza devam edersiniz. arabasi bozulmus birini gorup durmamak, onu olume terketmekle esanlamlidir.


    (compadrito - 10 Temmuz 2005 23:40)

  • comment image

    abd nin 49. eyaleti. yazları günde yaklaşık 19.5 saat güneş ışığı alabilen ve kışları ise tam tersine bu kadar uzun geceler geçiren kara parçasıdır. abd anakarasıyla karayolu bağlantısı yoktur. başlıca geçim kaynakları petrol, turizm ve balıkçılıktır. türkiye deki sanıldığı gibi buzullarla kaplı, sağda solda penguenlerin gezindiği ve eskimoların iglolarda yaşadığı bir yer değildir. aksine yazları günlük güneşlik, penguenlerin yerine sağda solda amerikan geyiklerinin (bkz: moose) gezindiği ve eskimoların hepsinin şehirlerde marihuana eşliğinde uçmuş olarak yaşadığı bir yerdir.
    bir başka özelliği ise her yaz 2000 den fazla türk öğrenciye evsahipliği yapmasıdır.


    (ufakdeve - 4 Ekim 2004 22:05)

  • comment image

    work and travel şeysiyle çalışmaya gidilebilen bir yer olduğu doğrudur. gidip 3-4 ay çalışanlar ceplerinde 8-10 bin dolarla dönmekteler ancak bazıları bu süre boyunca günde 15-16 saat balık ayıklamışlardır.


    (mrtksn - 11 Kasım 2004 13:55)

Yorum Kaynak Link : alaska