Çıkış Tarihi     : 08 Kasım 2005 Salı, Yapım Yılı : 2005
Türü                : Aksiyon,Macera,Fantazi,Korku,Gizemli,Bilim Kurgu
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Electronic Arts (EA) , Warner Bros. Interactive Entertainment (WBIE)
Yönetmen       : Nuno Miranda (IMDB), J.K. Rowling (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Stephen Fry (IMDB)(ekşi), Ralph Fiennes (IMDB), Stanley Townsend (IMDB), Daniel Larner (IMDB), Gregg Chillin (IMDB)(ekşi), Harper Marshall (IMDB), Boris Mitkova (IMDB), Blake Ritson (IMDB)(ekşi), Claudia Renton (IMDB), Tom Goodman-Hill (IMDB), Duncan Wisbey (IMDB), Matthew Marsh (IMDB), Jonathan Kydd (IMDB), Sam Hazeldine (IMDB), Lewis Macleod (IMDB), Dominic Coleman (IMDB), Lydia Andrew (IMDB), Eveline Beens (IMDB), Lorenzo Beteta (IMDB), Anneke Beukman (IMDB), Paolo De Santis (IMDB)

Harry Potter and the Goblet of Fire (~ Harry Potter e o Cálice de Fogo) ' Oyununun Konusu :
Harry Potter and the Goblet of Fire is a video game starring Stephen Fry, Ralph Fiennes, and Stanley Townsend. A game based on the book and film Harry Potter and the Goblet of Fire (2005).


  • "harry potter ve lord voldemort ayni mekanda takılmaktadirlar, voldemort, harry'ye içinde alevli bişeyler olan bir kadeh yollatir, olaylar gelişir..."
  • "sirius black'ten şöyle bir cümle içeren kitaptır:"if you want to know what a man's like, take a good look at how he treats his inferiors, not his equals.""




Facebook Yorumları
  • comment image

    kitap olarak hp serisinin en iyi kitabı iken film olarak hp serisinin en kötü filmidir.
    öyle dumbledore'mu olur lan şerefsiz yönetmen. dumbledore değil hababam sınıfındaki deli müfettiş sanki.
    herif dumbledore'u "panik atak dumbledore" yapmış.


    (lukin - 26 Kasım 2010 22:11)

  • comment image

    harry'nin cedric'i kurtarmadığı aksine öldürdüğünü keşfettiğim film.
    --- spoiler ---

    bu harry eğer turnuvanın sonunda cedric'e yardım etmese ve onu geride bırakıp tek başına kupaya gitse cedric de kıl kuyruk tarafından öldürülmemiş olacaktı. bu film sayesinde iyilikten maraz doğar deyiminin doğruluğunu da bir kez daha görmüş olduk. çocuğu arkada bıraksa çocuk sadece yarış kaybetmiş olacaktı. diğer iki yarışmacıdan da öğrendiğimiz kadarıyla geride kalanlar ölmüyor sadece yarış dışı kalıyorlar. ama bizim harry illa ben melek gibi adamım ayağı yapacak ya hayatta gönlü razı olmaz birinin arkada kalmasına. nitekim kalmadı ve gencecik oğlanın ölümüne neden oldu. ayrıca çocuğun ölümünü de ne çabuk atlatmışlarsa bölüm sonunda makara yapıp yiaa hiç mi olaysız senemiz geçmiyor şu okulda diye gülüşüyor bizim pis üçlü. sen rahat uyu cedric kardeşim, bunlar seni unutmuş olabilir ama sen hep bizim kalbimizde olacaksın.rıp..
    ---
    spoiler ---


    (kimoldugunubilmeyensanslikimselerden - 15 Haziran 2014 16:13)

  • comment image

    sirius black'ten şöyle bir cümle içeren kitaptır:

    "if you want to know what a man's like, take a good look at how he treats his inferiors, not his equals."


    (mutlusismankedi2015 - 14 Eylül 2014 16:48)

  • comment image

    filmde olan ve kitapta olmayan diğer tüm şeyleri bir kenara bırakalım, dumbledore'a karakter değiştirtmiş adamcağızı bambaşka birşey yapmış filmdir. dumbledore dediğin alakasız yere bağırıp çağırmaz, birşeyi öğrenmek için birini omuzlarından tutup sallaya sallaya sarsmaz. dumbledore dediğin sakin sakin "harry potter" der, gözlerinin içine bakıp alçak sesle "yaptın mı" diye sorar adama, yeterlidir. en azından biz kitaplarda böyle gördük. ne bu şiddet bu ne celal yahu?


    (angie - 19 Kasım 2005 00:23)

  • comment image

    film sırasında çıkıp da bütün salona hayır bu böyle değil burdaki şeyler niye eksik diye bağırma isteğiyle dolduran film. tabii filme gelen insanların çoğunun benim gibi düşündüğünü düşünüp bağırmadım ama buraya yazmamı engellemez herhalde

    --- spoiler ---
    nerdeeee canım weasley ailesinin kovuku, merakla hayalini kurduğum o ev niye 2 saniye gösteriliyor sadece?? weasley ailesinin diğer üyeleri nerde? quidditch dünya kupasına giderken diğer aile fertlerinin ulaşım macerası nerde?? dünya kupası için dünyanın her yerinden gelen insanların halleri nerede ve en önemlisi o kadar güzel bir stadyum sahnesi çektikten sonra maçı niye çekmezsin de krum'un snitch'i yakalayışını göstermezsin?
    ev cinleri nerededir?? 2. görevdeki otun bulunmasında neville'in hiçbir rolü yokken niye dobby yerine o kullanılmıştır ve niye winky diye bir karakter hiç yokmuş gibi davranılmıştır? kitapta çok önemli yer tutarken ev cinleri filme hiç koymamak haksızlık değil midir? harry'nin asasının kayboluşu da yoktur sihir bakanlığının voldemort'un geldiği haberine sert tepki gösterip kesinlikle inkar etmesi de. hele hele barty crouch niye ölmüştür onun oğlu azkaban gibi bir yerden nasıl olmuş da kurtulmuştur? bunlar önemli konular değil midir ki ben anlamadım. rita skeeter gibi uyuz bir kadının yaptıkları yanına kalmıştır ayrıca filmde. kendisi zararsız biri değildir ki. hagrid'in dev olduğunun ortaya çıkmasına da hiç değinilmemiştir. labirentte yaşananların ise hiç mi hiç gösterilmemesinin ne gibi bir açıklaması olabilir anlamıyorum. ayrıca şunu da eklemek istiyorum ki tamam harry potter olarak seçilen dan radcliffe gerçekten bence benzemektedir de neden acaba diğer karakterler hiç kitapta anlatıldığına uygun olmamıştır? bence hermione gayet de güzel bir kızdır, çirkin olması gerekirken, ginny ve cho da hiç de kitap da bahsedildiği gibi güzel bir kız olarak seçilmemiştir. zaten bir de krum ve cedrig fiyaskoları vardır ki krum çok çirkin, soğuk ve kütük gibi bi çocuk olmasına rağmen gayet başarılıdır ve cedrig de hiç anlatıldığı kadar parlak bir çocuk olarak seçilmemiştir filmde. ama buradan yine de oyuncuları seçen şahsiyete teşekkürlerimi sunmayı borç bilirim. voldemort için ralph fiennes'den daha uygun biri olmazdı herhalde ancak kendisini burunsuz görmek beni ayrıca üzmüştür zira o uzvu dikkate şayandır.
    ---
    spoiler ---

    bu kadar büyük bir hayal dünyası böyle değiştirilmemeli, ufaltılmamalı ve daha iyisi yapılabilecekken kesinlikle bunu yapabilecek ellere teslim edilmelidir.


    (miel - 19 Kasım 2005 00:51)

  • comment image

    ilk yarısında hp serisinin en kötü uyarlaması olduğunu düşündüğüm ancak kendisini ikinci yarıda toparlayararak birşeylere benzemiş olan film. hiçbir hp filminin kitaplara olabildiğince sadık kalacağını sanmıyorum zaten, ne de olsa ortada bir peter jackson yok hayatının birkaç yılını sırf bu işe verecek.

    --- spoiler ---

    kitabın 16. bölümüne (the goblet of fire) geldiğimizde sadece 5 dakika geçmişti. bir an quidditch dünya kupasındasınız, bir an sonra beauxbaton'lar great hall'a giriyor. quidditch fazla uzayınca sıkılırım ben ama o kadar set yaptınız, stadyum çektiniz bari 1 saniye maçı da gösterseydiniz. ilk yarım saat birbirine alakasız yerlerden yapıştırılmış bir sürü kısa sahneden ibaret. sahneler arasında bir bağlantı veya akıcılık bulunmuyor. hadi dursley'leri anladım vaktiniz yok, house elves'lerin olmamasına özellikle de sevindim ama ne diye kitabın en can alıcı noktası, en büyük sırrı olan "barty crouch, jr. yaşıyor ve de suçlu" olayını daha birinci dakikada bozar da, harry'nin rüyasına eklersiniz anlayamadım. ilk yarıda "acaba snape konuşacak mı?" merakımız kitap serisinin belki de en önemli ikinci karakterinin bir cümle söylemesiyle sona erdi. gerçi snape'in konuşmasına gerek yoktu karizmasını sergilemek için, harry ve karkaroff'a attığı bakışlar yeterdi.

    sirius neredeyse hiç yoktu, gerçi kendisi hakkında olan 3. filmde toplam 5 dakika görünen sirius'u bu filmde doğru dürüst görmeyi beklemek pek pembe bakmaktı olaya herhalde ama yine de dumbledore'ûn snape ve sirius'u zorla el sıkıştırması hayalini kurduğumuz bir andı. tıpkı snape'in dark mark'ını gösterip fudge'ın üstüne yürümesini, order'ın kurulmasını görmeyi dört gözle beklediğimiz gibi. ne yazık ki, ne bakanın dumbledore'u üstü kapalı tehdit etmesi, ne de bu can alıcı yerler vardı filmde. kitaplar artık tamamen çocuklar için olmaktan çıktığı halde filmleri illa ki çocuklar için yumuşatalım, komik yapalım endişesi bizi bu noktalara getiriyor. ilk task'ı gereksiz yere uzatarak ikinci taskta harry'nin diğer rehineler için endişesini, üçüncü taskta labirentteki tüm yaratıkları özellikle de sphinx'i kesmeleri, ki şifresinin henüz bilmediğimiz bir animagus'u işaret ettiğine inanıyorum, filmden çok şeyler götürmüş. ayrıca padma patil niye gryffindor'lu oluverdi aniden onu da anlamış değilim.

    iyi olan çok şey de vardı elbet. en başta voldermort rolünde ralph fiennes harikalar yaratıyor. hızlı hareketleri, incecik iki delikten ibaret burnu, upuzun parmakları* ve asayı tutuş biçimi kendine hayran bıraktırıcıydı. kırmızı gözleri yoktu ama kendi gözleriyle oynamak ralph fiennes'in karaktere çok şey katmasına yardım etmiş.

    rita skeeter olarak miranda richardson rolüne cuk oturmuştu.

    lucius'u tam bir death eater olarak izlemek zevkti, jason isaacs rolünün hakkını sonuna dek veriyor..

    neville, ikizler, balo sahnesi, riddle house, cedric,unforgiveable curses dersi, dumbledore'un "remember cedric diggory" konuşması ama hepsinden çok graveyard sahnesi, priori incantatem ve voldemort'un doğusu harikaydı. filmi kurtaran da bu sahneler ve de tüm cast'ın harika oyunculuklarıydı.

    ---
    spoiler ---


    (federal bureau of imagination - 20 Kasım 2005 20:16)

  • comment image

    mike newell, yönettiğin filmi beğenmedim ve sana laflar hazırladım:
    her konudan biraz bahsedeyim derken hiçbir konunun derinine inmemiş, kitabı okumamış insanların kafasında bin tane soru işareti oluşmasına, okuyanların da hayal kırıklığı ve kızgınlık içinde saç baş yolmasına sebep olmuşsun.
    film boyunca quidditch stadyumunun ve hogwarts kulelerinin tepesinden inemedik bir türlü, anladım çok büyük bir quidditch stadyumu tasarlamışsınız ama içinde çift kale quidditch oynanmayan stadyumu ne yapayım? viktor krum artizine süpürge üzerinde parendeler attırmak yerine çocuğu snitch peşinde koştursaydın, izlerken gaza gelip irlanda lehine tezahürat yapabilseydik?
    bilmiyorum kitabın tamamını okudun mu ama "mahkemede sağa sola kükreyen manyak" olarak beyazperdeye aktardığın barty crouch jr. mahkemede babasına yalvaran, masum olduğunu söyleyen zavallı görünümlü bir velet olarak anlatılıyordu kitapta. harry'e barty'nin azkaban'a hapsedildikten kısa bir süre sonra öldüğünü anlatan dumbledore mad eye moody'nin yerine geçmiş olduğunu farkedince "azkaban'a sorun bakalım firar olmuş mu" değil "e öldüydü bu adam? " diyordu. barty'nin hapisten nasıl kaçtığını anlatsaydın babasının yasaları uygulamak ve oğlunu kurtarmak arasında nasıl sıkışıp kaldığını, sonunda nasıl bir karar verdiğini ve bunun nelere sebep olduğunu da anlatma şansı bulabilirdin. ama neville'in odasında gizli gizli dans egzersizleri yapması çok daha önemliydi, onu izlettin bize.
    üçbüyücü turnuvası yılbaşı balosu'nda hoplaya zıplaya dans eden kalabalığa dakikalarca yer ayırıp sirius black'i sadece harry ile şömineden haberleşirken gösterdin. sahi bu adam nerden bulmuştu şömineyi falan? harry sormadı, sen söylemedin.


    (roxane - 2 Aralık 2005 19:50)

  • comment image

    burada yazılanları okuyunca film versiyonunun benim gibi kitapları yalayıp yutan harry potter hayranını hayal kırıklığına uğratacağını bile bile gittiğim, ve doğal olarak hem sıkıldığım hem de nefret ettiğim bölümdür...

    --- spoiler ---

    mike newell (ki kendisi az önce bunca yıl sonra çaylak olmama sebep olmuş yönetmendir, saygılarımı sunuyorum buradan...) filmi kitabı okumayanlara da yönelik çektiğini iddia ediyor... tam bu noktada, sabahın köründe kovukta uyanan harry, ron ve hermione'nin weasley ailesiyle birlikte ne amaçla dağın başına gittiklerini anlamak gerekiyor...

    tüm sinir bozuculuğuyla ortada olmayan percy, bill, charlie bir yana, dursleyler, mrs weasley, ludo bagman, dobby, winky, patlar uçlu keleker tümden es geçilmiş...

    kızlar ve erkekler için 2 çadır kuruluyor olması gerekirken salon salomanje tek çadır görünüyor.. pahalı geldi 2.si herhalde...

    koca quidditch sahası yapmışsın, insan birazcık maç sahnesi görmek istiyor, ne cincüce altınları, ne bahisler, ne veelalar, ne paytak yürüyen krum biblosu hiç bir şey yok..

    kupa sonrası çıkan olayların ne olduğunu anlamak zor, hani mugglelara yapılan işkenceler? harry neden durup dururken taşa takılıp bayılıyor bilmiyoruz..

    locada narcissa malfoy olmasa da olurdu elbet ama sirius sadece korlar arasında photoshop karakteri mi olmalıydı? gary oldman "ben bu filmde oynadım" diyebilir mi cidden?

    yakın plan her sahnede dil atan barty crouch jr'ın kimin nesi olduğunu anlamak, azkaban'dan nasıl kaçtığını bilmek gerekmez miydi?

    hogwarts ekspresi'nin camından bakarken birden hogwarts camından bakıyor oluyoruz ve şansımıza uçarak gelen beauxbatonsları ve gölden çıkan durmstrangleri görüyoruz.. dumbledore ancak ondan sonra zahmet edip da "yaa işte böyle üçbüyücü turnuvası diye bişi var, misafir okullar da var gelecek" demeyi akıl ediyor...

    misafir okulların salona girişleri hakikaten atraksiyonlu olmuş falan ama en azından fransızlarınki karma okuldu... kız okulu değildi belirtmek isterim..

    üçbüyücü turnuvası kupası üzerinde 3d viz gördüm gibi geldi ya da sadece 3 wiz.. neyse benzettim herhalde..

    dumbledore agresif olmuş, sakalına boncuk takmış falan ama richard harris'ten sonra asıl dumbledore dumbledore olamamış da hata orada bence... gay de olsa ian mckellen dururken, bu dar omuzlu, cüppesi üzerinden kayan karizma yoksunu adamcağız nasıl 2 tur daha dumbledore olabilir bilmiyorum...

    gerçekte olmayan dans dersi sahnesi ekleyerek zaten kısıtlı sürenin neden boş işlerle harcandığını bilemeyiz elbette... yönetmenin dehasına giriyor olsa gerek o kısmı ama dersi veren hocanın mcgonagall olması ise komedi gibi geldi bana.. nerede o otoriter sert hoca nerede bu keklik gibi seken kadın.. ille biri lazım idiyse trelawney daha uygun düşerdi gibi geliyor...

    acayip kızkardeşler, acayip biraderler haline gelmiş.. olabilir.. ama ron'un cüppesi taa kovuk'ta annesi tarafından sandığına konulmuşken, dantelleri balo öncesinde bizzar ron tarafından sökülmeye çalışılmışken, cüppenin yemek salonuna baykuş postasıyla gelmesi ve ron'un herkese maymun edilmesi reva mıdır yani sorarım size..

    rita skeeter olayı çözümlenmeyip ortada kalmış olsa da hatun rolüne yakışmış, tez tekrar tüyünü ise başarılı buldum.. hele sağa sola bakışları muhteşemdi...

    gryffindor'un renkleri kırmızı ve altın sarısı olmasına rağmen, harry'nin formaları, mayosu neden hep kırmızı siyahtı bilmiyorum..

    birinci görev olan ejderha olayı ise tam çuvallama içerikli... amaç ejderha yumurtaları korurken arasından altın renkli olanı almaktı.. hatta bunun için dişi ejderhalar getirilmişti.. erderha yumurtadan gözünü ayırmadığı için iş zordu zaten.. yok sanki öyle değilmiş gibi harry'nin ejderi ipini koparıp hogwarts üzerinde sekiz tur atıyor, okulu yıkıp döküyor.. bir de en matrağı şu... bu hayvanat uaçbiliyor biliyorsunuz.. ama çatı sahnesinde harry süpürgeyi düşürüp güç bela saçağa tutunmaya çalışırken bizim macar boynuzkuyruk dağ tırmanışı sırasında çay siparişi telefonu alan nasuh mahruki gibi öyle asılı kalıyor çatıya.. hayvan güç bela kiremitleri kıra döke yolunu buluyor.. uçsana ulan ne biçim ejdersin...

    labirentte olmayan engeller, olmayan sfenks vs çok acıklıydı resmen.. sanki bütün olay karaorman'da insan yiyen sarmaşıklar boyutuna indirgenmiş...

    kılkuyruk hesapta sızlana sızlana zorla kolunu kesecekti, cengaver gibi davrandı adam.. sanırsın yemek programında maydonoz doğruyor...

    mezarlık sahnesinde 6 ölümyiyen bile yoktu.. pek sakin geçti toplantı...

    ayrıca harry'nin asa bağlantısı koptuktan sonra önce cedric'in yanına gidip onu taşımaya çalışması gerekiyordu.. bu cedric olmadan accio anahtar yaptı cedric nasıl ışınlandı bilmiyorum...

    ---
    spoiler ---

    sonuç itibarıyla son 3 filmi peter jackson çeksin noolur..


    (yul - 11 Aralık 2005 17:59)

  • comment image

    işler bir türlü denk getirilememiş, araya babanın ameliyatı girmiş, annenin kitabı okuması beklenmiş, filmi görmek için anneannenin ziyarete gelmesi beklenmiş ve 2.5 saatlik film için bir türlü makul zaman bulunamayarak tee bu zamanda üstelik dublaj, üstelik de 13 yaş sınır olan filmde anaokulu beslenme saati tadında bir seansta film seyredilebilmiştir..

    film uzun olduğu için 2 büyük mısır pörtleğini* zıkkımlanmış olan yul tuzdan kavrulmuş vaziyette kendini serin sularda hayal etmektedir...

    babanın ne kitapla ne konuyla uzaktan yakından ilgisi yoktur, evde yanlız kalıp sıkılmamak için takılmıştır, hatta film sırasında uyuklamıştır...

    anne ve anneanne (bkz: #8679246) konu ile gayet ilgilidir... ve hayalkırıklıkları üzerine tartışmaya başlarlar... anne krum biblosunu merak ettiğinden, portre insanlarının muhabbetini beklediğinden ama göremediğinden dert yanar..

    bir kaç saat sonra mike newell'a en derin sevgilerini sunacağından ve anında çaylak olacağından o an için habersiz olan yul da konuşmalara katılır...

    "veelalarla ilgili hiç bir şey yok, ron neden kıza hayran belli değil... fleur de la cour'un büyükannesinin veela olduğunu bilmeden millet nasıl anlasın" diye geyiğe katılacak olur...

    o ana kadar kenar süsü konumunu koruyan baba lafa karışır: "ulan eşşoğlueşşek, halandan dayından öte akraba bilmezsin flör bilmemkimin babaannesine kadar tanıyorsun..."

    harry potter hayranlığı işte böyle bir şey olsa gerek...


    (yul - 12 Aralık 2005 09:22)