Çıkış Tarihi     : 12 Nisan 2004 Pazartesi, Yapım Yılı : 2004
Türü                : Aksiyon,Macera,Cinayet,Drama,Bilim Kurgu,Heyecanlı
Taglar             : Sürtüşme,Saldırı,intikam,Hayır merhamet,Koleksiyon
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Volition Inc.
Yönetmen       : Mike Breault (IMDB), Garth Ennis (IMDB)(ekşi), Jimmy Palmiotti (IMDB), Chris Breault (IMDB), Gerry Conway (IMDB), Jack Kirby (IMDB), Stan Lee (IMDB), John Romita Sr. (IMDB), Steve Dillon (IMDB), Brian Bendis (IMDB), Bill Everett (IMDB), Garth Ennis (IMDB), Larry Lieber (IMDB), Don Heck (IMDB), Ross Andru (IMDB), Rick Leonardi (IMDB), Ann Nocenti (IMDB), Mark Bagley (IMDB)
Oyuncular      : Thomas Jane (IMDB)(ekşi), Bob Joles (IMDB), Darryl Kurylo (IMDB), David Sobolov (IMDB), Dwight Schultz (IMDB), Fred Tatasciore (IMDB), James Arnold Taylor (IMDB)(ekşi), John Cygan (IMDB), Michael Gough (IMDB), S. Scott Bullock (IMDB), Steve Blum (IMDB), Charlie Schlatter (IMDB), Chris Edgerly (IMDB), Daniel Hagen (IMDB), J. Grant Albrecht (IMDB), James Horan (IMDB), John Kassir (IMDB), Loy Edge (IMDB), Nolan North (IMDB), Philip Maurice Hayes (IMDB), Robin Atkin Downes (IMDB)

The Punisher ' Oyununun Konusu :
The Punisher is a video game starring Thomas Jane, Bob Joles, and Darryl Kurylo. Frank Castle's war on crime has him face the mafia, the Russian mob and the Yakuza as well as his famous archenemies from The Punisher comics. Along...


  • "fragmanda kullanılan metallica'nın one şarkısının epik bateri atak kısmını mermi sesiyle icra etmişler, tüylerim diken diken oldu be. reyiz geliyor."
  • "adam dare devil'da o kadar tutuldu ki solo dizi yaptılar ama hala yok yahudi yok bok gibi cast diyenler var"




Facebook Yorumları
  • comment image

    fragmanda kullanılan metallica'nın one şarkısının epik bateri atak kısmını mermi sesiyle icra etmişler, tüylerim diken diken oldu be. reyiz geliyor.


    (solidsnake - 20 Eylül 2017 20:33)

  • comment image

    adam dare devil'da o kadar tutuldu ki solo dizi yaptılar ama hala yok yahudi yok bok gibi cast diyenler var


    (saksaan86 - 21 Eylül 2017 00:15)

  • comment image

    keşke yahudi değil de her yerde bulunabilen süper müslüman oyunculardan biri seçilseydi dedirten dizi.

    keşke o her köşe başında bulunabilen, çocukluğundan beri özgürce oyunculuk eğitimi almış müslüman oyunculardan biri punisher olsaydı da, bütün işi gücü ülkemiz üzerinde hayın oyunlar oynamak olan o pis yahudileri cezalandırsaydı.


    (tarzanbaba - 21 Eylül 2017 00:17)

  • comment image

    jon bernthal, daredevil dizisinde punisher karakterini canlandırdı zaten.bazı yazarlar, " keşke şu olsaymış, bu olsaymış " yazmışlarda.ilk kez canlandırmıyor karakteri.
    birde yeteneksiz yazanlar olmuş, yine bu arkadaşlarda daredevildizisini izlemedi sanırım.punisher karakterine duygu kattı bu adam.normalde sinema evreninde pek tutulmazken daredevil dizisinde en beğenilen karakter oldu.adamı itici bulabilirsin ama yeteneksiz demek için kafayı yemiş olmak lazım.
    ayrıca bu tarz karakterlerde çok yakışıklı oyuncu seçilmemesi diziye gerçeklik katıyor.


    (mad season - 21 Eylül 2017 12:59)

  • comment image

    ilk bölümden gelsin.

    "artık kimse kendi olmak istemiyor. internet, sosyal medya, bir dolu öküzün katıldığı yetenek programları... herkes başkası olma derdinde. kimse aynada kendini gördüğünde mutlu değil. çünkü sorumluluk istemiyorlar."


    (bacaklarini kokunden yoldum - 18 Kasım 2017 01:15)

  • comment image

    boka falan sarmamış hayvan gibi olmuş dizidir. bu kadar sınavın arasında bana kendini zorla izlettirmiştir. 50 dakika 13 bölüm adam milleti tarasın isteyen yazarları okuyup hevesiniz kaçmasın. fakat özellikle ilk 3 ve son 3-4 bölüm efsane ötesiydi. bence en iyi marvel dizisi daredevil'ı da sollayarak punisher olmuş.


    (lastresort - 21 Kasım 2017 08:55)

  • comment image

    kötü diyenleri kızılcık sopasiyla dövmek istediğim dizi. arkadaşlar bu role jon bernthal'ı yakistiramiyorsaniz sizde kesinlikle bir sorun var. ya gözünüzde ya kulağınızda ama var. derhal doktorunuzla görüşün, iyileşince tekrar gelin konuşalım.


    (sozlugun en guzel kizi - 23 Kasım 2017 01:10)

  • comment image

    spoiler pek denilmez ama;

    --- spoiler ---

    12.bölümde paul weller- you do something to me şarkısını yıllardır duymamıştım. birden işkence sırasında çalmaya başlayınca duygulanan tek ben olmam sanırım?
    ---
    spoiler ---

    ikinci kez izlenilmeyi hak eden az sayılı dizilerden efendim..


    (inancini kaybeden rahip - 26 Kasım 2017 15:56)

  • comment image

    bir insanın nasıl hayattayken -sözlükteki kelime anlamıyla olmasa da- ölü olabileceğinin kanıtıdır bu marvel karakteri.

    frank castle -ki kendisinin bir savaş kahramanı olduğunu belirtmeden geçmeyelim- günlük güneşlik bir günde karısı ve iki çocuğuyle central park'ta piknik yapmaktadır. ailesiyle birlikte mafyanın emrini verdiği bir infaza tanık olurlar ve birer sokak köpeği gibi oracıkta öldürülürler. kesin bir şey vardır ki ailenin katilleri hayatlarındaki en büyük hatayı o gün yaptıklarının ayırdında değildirler; hataları frank castle'ın ailesini öldürmüş olmaları değil, ailesini öldürmüş olup onun öldüğünden emin olmadan suç mahalini terketmiş olmalarıdır.

    cinayetin tek tanığı olan f. castle hayatında en değer verdiği varlıkları kaybetmiş oluşunun farkındalığına tam varamamış bir halde hastanede yatmaktadır. bir kabusla uykusu bölünür ve 2 silahlı adamın onu sonsuza dek susturmak için yanında dikildiklerini görür. castle'ın -bildiğimiz tanımıyla- insanlıkla olan bağlarının zayıfladığı bundan sonraki olaylar zinciriyle kolayca farkedilebilir. cellatlarından ilkini vahşi bir hayvan gibi yaralayan castle ikinci cellatının azraili olmak üzere harekete geçer. (elinde tabancası olan bir adamı, yarı çıplak ve hastayken kovalayan bir varlığa vahşi hayvandan daha mantıklı bir isim bulunamaz sanırım.)
    suratını dağıttığı katili elinden kurtaran tek şey ailesinin katillerini yargıya teslim edeceğine yemin etmiş dedektifin sakinleştirici sözleridir. castle yeniden hayvandan çok insana yaklaşır ve celladını öldürmeden bırakır.

    olaylar beklenmedik şekilde gelişmeye başlar. castle'ın katil olarak verdiği isimler birer "sağlam" şahitle suçsuz olduklarını "kanıtlarlar" ve ardından da olay dedektiflerin üstlerin baskısıyla kapatılır. castle yıllarca ülkesine hizmet etmiş bir askerdir. gözünün önünde ailesi öldürülür, şahitliği hiç bir işe yaramaz ve katiller serbest kalır. adalete olan inancı sarsılmıştır castle'ın. ilk mühür böylece kırılır.

    hukukun sağlayamadığı adaletin bir başka şekilde sağlanıp sağlanamayacağını düşünen castle'ın karşısına bir gazeteci çıkar. castle'ın travmadan muzdarip benliğini kendisinin de karısını kaybettiği yalanıyla allak bullak eden bu kişi (mcteer) castle'ı hikayesini basına aktarmaya ikna eder. castle'ın yanılgısı mcteer'ın karısının hayatta olduğunu öğrenişiyle sona erer ama ilişiğini anında kesmek yerine ondan yararlanmaya karar verir. bu noktadan sonra beraber çalışırlar ve castle'ın ailesinin ölümünden sorumlu mafya liderine giden uzun bir yolda sayısız kafa/kol kırarak konuşturma eyleminde bulunurlar. bu iz sürme esnasında castle'ın tabancasını asla kılıfından çıkarmadığını belirtelim.

    mafya olup bitenleri farkettiği gibi castle'ın ve mcteer'ın peşine bir katil takar. günlerden bir gün, castle evine doğru yürümektedir. bahçenin yanına karısı tarafından ekilmiş çiçeklerin (forget-me-not) birisi tarafından ezildiğini farkeder ve yaşamıyla ölümü arasındaki o kısacık anda ibre yaşam tarafını gösteriverir. inanılmaz bir patlamayla evi havaya uçar. karısı hayatta değilken bile frank'in hayatını kurtarmıştır. patlamanın etkisiyle paçavraya dönmüş bir halde mcteer'la kaldığı apartmana yollanır ve ortağının cesediyle karşılaşır. castle ailesini yitirmiştir, hukuka ve basına, ve belki insanlara olan inancını yitirmiştir. görev ortağını yitirmiştir. ve belki en önemlisi ailesiyle arasındaki son somut bağını; evini yitirmiştir. ikinci mühür böylece kırılır. castle'ın insan kavramına ait içinde barındırdığı son kıvılcım da üflenmiş bir mum gibi aniden söner.

    bundan sonrası castle'ın hikayesi değildir, zira frank castle o gün ailesiyle beraber central park'ta ölmüştür. bundan sonrası the punisher'ın hikayesidir. motivasyonu kuru bir intikam değildir, intikam duygusal bir tepkinin itkisidir ona göre. punisher bunların üzerindedir; o "adalet" için vardır ve ona göre adalet için suçlular tek tek cezalandırılmalıdır.

    "sic vis pacem, para bellum" - barış istiyorsan, savaş için hazır ol.


    (beren - 23 Mart 2006 01:54)

Yorum Kaynak Link : the punisher