arada

güz güneşi benzeşiyor bahar güneşiyle
biri kışa girerken biri kıştan çıkarken
biri yeni bir aşk öncesinde bir kederden sonra
biri biten bir aşktan sonra kedere girerken.

ataol behramoğlu

(morgaine gb - 3 Mayıs 2007 20:22)

her yaz kışı, her kış yazı özlemek gibidir arada kalmak. sonunda en sevdiği mevsim konusunda beyanat verirken el içinde, en sevdiğim bahar ama o da bize çok az uğrar demektir. en sevdiği şeyleri hiç cevaplayamamaktır. bulunduğu zamanda hiçbir zaman tam olarak mutlu olamamak, hep başka şeyleri de özlemektir. yıllarca tepilen yollardan gelinen sonlardan sonra yolları özlemek, yollardaysa hep sonları gözlemektir. yaşarken bazen ölüme susamak, bir ufak hasta olduğunda hemen yaşama tutunmaktır. aylaklık yaparken anlamlılık aramak, yoğunlukta ise uzun uzadıya kahvaltıları aramaktır. çok konuşunca saçmalamak, az konuşunca anlaşılmamaktır. onca kötü sözü anlamamak, ufacık şakalara alınmaktır. kahkahalarda kendini bulmak ya da bazen gözyaşlarında boğulmaktır. kalabalıklar içinde kendini unutmak, kendi içine dönüp kalabalıkları görmemektir.

arada olmak, dengeli bir bütün yaratmak, dengesiz parçalardan oluşmaktır.

arada olmak, her an her duyguya eşit mesafede olmaktır.

(fosforlu turuncu - 1 Nisan 2013 22:56)

büşra develi, burak deniz ve ceren moray'ın rol aldığı, vizyon tarihi merak konusu olan film.

instagram hesabında gizemli paylaşımlar dönüp duruyor. kadroda çok sevdiğim isimler var.

sitesini buldum.
aradafilm.com

hikaye

ozan, istanbullu genç bir punk’tır. kaliforniya’da albüm çıkarmayı düşler. babası altan, darbe girişimi ile kariyerinin sona erdiği eski bir müzisyendir. ozan’ın doğum gününde, ozan’ın geleceği hakkında ateşli bir tartışmaya girerler ve ozan evini terk eder. kaset dükkanı sahibi arkadaşı deniz, ozan’a ertesi sabah kaliforniya’ya giden bir gemi bileti hakkında bilgi verir. ozan ve kız arkadaşı lara; ev partilerinden, hurdalıkta yer alan çılgın disko mekanlarına, nargile bar'dan birçok yere kadar tüm şehirde bileti ararlar.

(meksikalibirdost - 16 Ekim 2017 15:23)

kötü bir film. karakterleri sürekli ders vererek konuşuyor, aşırı gerçek dışılar, diyalog yazım kalitesi yerlerde sürünüyor. olay zinciri zorlama ve mantık dışı, siyasi mesaj verme kaygısı ve bunu veriş şekli oldukça çiğ. olay örgüsünün arasına serpilen görüntüler manasız, sondaki video klibin neye hizmet ettiği belli değil. uzun zamandır bu kadar kötü bir şey izlediğimi hatırlamıyorum.

(thanksforteaandsympathy - 20 Şubat 2018 00:49)

bugün bilgi üniversitesi'nde ön gösterimini izleme fırsatı bulduğum büşra develi ve burak deniz'in başrollerini paylaştığı ve başarısız bulduğum film.

spoiler geliyor dikkat.

öncelikle genel olarak mesaj kaygısının bu kadar net olduğu filmleri sevmiyorum, film klasik biçimde "oğlum bu işlerle uğraşma git diplomanı al" nasihatlarıyla başlıyor. karakterler tüm mesajı filme sığdırmak istercesine her konuşmalarında bir mesaj vermeye çalışıyor. burak deniz gençlik dizilerinin etkisinden hala çıkamamış sanırım ki fazla "ezbere" oynuyor.

sanırım filmin en sıkıntılı noktası da bu, bütün karakterlerin heyecanları, öfkeleri, kızgınlıkları, heyecanları ve hayal kırıklıkları fazlasıyla "ezbere". özellikle yeniköy'de villayı ziyaret ettikleri sahnede gözlerim kanadı, bu tarz zengin tiplemeleri çok eskide kalmadı mı?

yönetmen filmin kendi hikayesi olduğunu söyledi, zaten filmin sonunda kendi ailesinin fotoğrafları gösteriliyor. bu durumda iki sonuca varıyorum, ya hikayesi kendisinin tahmin ettiğinin aksine anlatılacak kadar ilginç değil ya da punk ve müzikle çok daha fazla iç içe olması beklenen bu filmde hikayesinin farklılıklarını doğru ve uygun şekilde gösterememiş/anlatamamış.

uzun lafın kısası, "türkiye'nin ilk punk filmi" olduğu iddia edilen filmde punk'ı bulamadım, punk'ı bulduğum yerlerde de punk'ın "isyanının" neden diğer "isyanlardan" farklı olduğunu anlayamadım.

inanılmaz beklentiyle gitmiştim, büyük hayal kırıklığına uğradım.

her şeye rağmen, sen harika bir kadınsın büşra develi...

(vonberturk - 3 Nisan 2018 02:49)

sözlerinin selami şahin'e ait olduğunu öğrendiğim ve filmin hem arasında bi yerde hem de sonunda çalan cover^*filmin en güzel şeyiydi. onun dışında film kısa veya orta metrajli bir film psikolojisiyle bitti. yani ana fikir ve kalanları uzun metrajda anlatıcam der gibi...

(benmualla - 9 Nisan 2018 13:41)

ben hayatimda bu kadar berbat film az izledim, senaryosu, rejisi, oyunculuklari... her anlamda ayri kotu. isin komik tarafi sinema dunyasinin bu genc aktorleri birbirlerine asla gercek fikirlerini soylemeden surekli birbirlerini gazliyorlar ve berbat islere imza atip birbirlerini alkisliyorlar. sonra da bir mekana gidip bunu kutluyorlar. bir tane gercek arkadasi da cikip "abi bu film olmadi ya," demiyor. cikar iliskilerinden kaynaklanan sahtelik gercek basariya engel oluyor.

ayni sey "alternatif popcular"da da ekseriyetle goruluyor. o onun sarkisina bayiliyor, digeri onun. salak salak klipler ve instagramda birbirlerinin fotograflarini falan cekiyorlar. sdfag.

(letranger - 12 Nisan 2018 09:49)

kadıköy'de herhangi bir bar tuvaleti bu filmden daha punk ve heyecanlı.

(eucarya - 12 Nisan 2018 12:04)

bi de türkiyenin ilk punk filmi diye pazarlıyorlar. yani ömrümüzde hiç punk görmemiş dinlememiş olsak inanacağız da...dizi filmlerden fırlama parlak jönler, aşağıdan aşağıdan yedirilen ultra milliyetçi vurgular bilmem nerede yapılan magazinsel galalar...ya vaktimizi almayın bunlarla nolur. filmdeki tek gerçek punk şey şu kız grubu ve onların söylediği "ben senin fahişen değilim" şarkısı idi...

(kiriku - 16 Nisan 2018 14:30)

" her şey araya giriyor, aradan çıkıyor
arada çocuklar doğuyor, büyüyor, yürüyor
arada evler, evlenmeler, ölümler duruyor
arada yaz kış bahar, dünya dönüyor

biz unuturuz başka!
ölümler arada, hatırlatır
dünyanın malını toplasak da
bu dünyanın sonu vardır

ölümler varsa arada, anılar da var
sevdiğin miydi, geceleri
gelir uykulara canlı.nemli sabahlara taze
açılmış çiçekler kadar.

zorluklar varsa arada,
insansın!
engellere harcanmayan güçler ne güne
dayat ki, yaşadığını anlayasın! ! ! ! ! ! ! !" ^*

(burali - 4 Temmuz 2005 16:17)