• "buraya bir haftaligina gidip, ispanyol mutfagini bastan asagi tatmak varken, hala donerci arayanlari duyunca icim sizladi.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    sol meydanıyla, her yerine ulaşabileceğin metrosuyla, müzeleri ve her binasında bulunan mükemmel heykelleriyle kendisine aşık eden kenttir.
    metrosunun kullanımı çok kolaydır, kaybolma ihtimaliniz yoktur, kaybolduğunuzu düşündüğünüzde hemen en yakındaki metro durağında giderek oradan istediğiniz bir merkeze ulaşabilirsiniz. aşağıda hat değiştirmelerden ekstra para istenmez, 10 adet metro biletini 7 euro'ya alarak bir biletle madridin bir başından diğer başına gidebilirsiniz, metrolar 4 dakika arayla geçmektedir.

    eğer turist olarak gidilecek ve gezilecekse kısa bir rehber hazırlamakta fayda var, ulaşım en rahat metro ile yapıldığı için, metro duraklarından yola çıkmaya çalışacağım.

    durak ismi: sol
    burası madridin tam göbeği ve merkezidir, sol meydanı her madrid'linin akşam 20'den sonra giderek eğlendiği takıldığı bir bölgedir (bir nevi taksim meydanı) buralarda çok güzel barlar ve restoranlar mevcuttur, ayrıca madridin simgesi ayı figürüde bu alandadır.
    bu durakta inerek plaza del mayor'u da ziyaret edebilir. yaz ayında gittiyseniz bahçasinde oturup muhabbet edebilirsiniz.

    durak ismi: allocha ya da gran via
    yan yana olan bu iki duraktan herhangi birinde indiğinizde sizi madrid'in en geniş ve renkli caddesi karşılayacak bu cadde üzerinde bir çok alışveriş merkezini bulabilir ve alışveriş yapabilirsiniz (ayakkabı ve çizme çok ucuz)

    durak ismi: attocha
    bu durak müzeler bölgesi olarak bilinen yere aittir bu durakta indiğinizde, thyssen, del prado ve reina müzelerini gezebilir ayrıca belki de dünyadaki en güzel tren istasyonuna gidebilirsiniz. çok kurak bir iklimi olan madridteki tren istasyonunda özel bir klimatizasyon sistemi ile botanik bahçesi oluşturulmuştur. harikadır. ayrıca bu durakta inerek müzeleri gezmiş ve tren istasyonunu görmüşseniz artık dinlenme vakti gelmiş demektir. hemen yanınızda neredeyse madrid'in üçte biri büyüklükte parque del retiro'yu ziyaret edebilir ortasındaki gölde serinleyebilirsiniz.

    durak ismi: santiago bernabeu
    fazla bir söze gerek var mı bilemiyorum ama futboldan hoşlanan herkesin mutlaka bir tur atması gereken stada açılan duraktır. şu an itibari ile tur fiyatı kişi başı 15 euro olup, stadtaki birçok alana girme hakkını vermektedir.

    durak ismi: ventas
    ventas bölgesi boğa güreşlerinin yapıldığı arenanın olduğu bölgedir. bu durakta inerek arenayı ziyaret edebilir eğer gününe denk getirirseniz izleyebilirsiniz bile

    durak ismi: puerta de toledo
    bu durakta inilerek rastro bölgesine gidilebilir ve madrid'in en büyük bit pazarı gezilebilir. pazar günü gidilmesi tavsiye edilir

    öyle 2-3 günde bitirilemeyecek bir şehirdir madrid. her sokağından tarih fışkırır, şiir gibi caddeleri binaları izlenmelidir. caddelerde yürürken binaların üzerindeki güzel heykellere bakmaktan önünüze bakamazsınız.

    yılbaşı yaklaşırken daha bir güzelleşir, tüm caddeler meydanlar ışıklandırılır bu renk cümbüşünü görmek için 200-300 km uzaktan gelen insanlar bile vardır.
    mutlaka bir akşam flemenko gecesine ayrılmalıdır, çingeneler dans ettikçe insan kendinden geçer birden kendinizi müziğin ritme kaptırmış görürsünüz.

    zaman varsa tren ile toledo'ya mutlaka gidilmelidir. toledonun sokakları katedrali ayrı bir inceleme konusudur. madride kadar gidip toledoya gitmiyorsanız çok büyük kaybınız var demektir

    *


    (forever blue - 24 Şubat 2009 13:54)

  • comment image

    ispanya'ya tatile gideceklere "barcelona'yı çok gez ama madrid'de pek birşey yok" klişe önerisini verenlerin hiç gitmediklerine emin olduğum şehir. "madrid'i ankara gibi; barcelona'yı istanbul gibi düşün" diyenler var bir de işte tam onlara "ankara size girsin" demek istiyorum.


    (servicio - 11 Haziran 2010 10:55)

  • comment image

    öncelikle şunu söylemek isterim. gitmeden önce madrid-barselona/ankara-istanbul benzetmesini yapanları duydum ve okudum. her ikisini de gördükten sonra, bu iki güzel şehre haksızlık yapmayın gidin soğuk bir duş alın bünyeyi rahatlatın diyorum.

    gitmeyi düşünenler için;
    en önemli şey olan iletişim için...gitmeden biraz ispanyolcaya bakmanızda fayda var diyorum. gündelik hayatta kullanılan kalıplar ve/veya kelimeler olsa bile yeterli. ingilizce soruma ispanyolca yanıt veren birçok ispanyolu yumuşatabilmek için bildiğim ispanyolca kelimeleri araya sokuşturmak zorunda kaldım çoğu zaman. kesinlikle çok yardımseverler ama kendi dillerini kullanma konusunda kararlılar genelde.

    madrid'te ulaşım inanılmaz kolay. havaalanına indiğiniz gibi turizm infodan birer adet şehir haritası ve metro planı almanız yeterli. bundan sonra isteseniz de kaybolmazsınız. zaten çoğu yer yürüme mesafesinde olsa bile, metroda belli istasyonlarda hat değiştirerek şehrin istediğiniz ucuna gidebiliyorsunuz. tabi insani koşullarda, istiflenmeyerek ve belli kurallar içerisinde. önemli bir fark.

    kaldığım hostel şehrin merkezi olan sol meydanı'na 200m mesafede çok temiz ve rahat bir yerdi. hostelde kalmayı planlıyorsanız ilk buraya bakın diğerleriyle zaman kaybetmeyin derim. kullananlardan epey yüksek notlar alması da bunu gösteriyor. http://bit.ly/9mbfie
    dediğim gibi puerta del sol dedikleri sol meydanı şehrin ana merkezi. bununla birlikte alışveriş, eğlence ve yeme-içme yerlerinin bulunduğu gran via bulvarı da görülmesi gereken yerlerden. özellikle gezmekten çok oraya buraya giderken yolunuzu buradan geçirip etrafı görebilirsiniz.

    öncelikli ihtiyaç olan beslenme için benim takıldığım noktalar şunlardı*.
    casa labra; güzel bir tapas restoranı. 19.yyda açılmış. özellikle mezgit kroketini öneririm. güzel biraları da mevcut.
    cofe commercial; madrid'in en meşhur cafelerinden birisi. içerisi çok güzel döşenmiş, eski zaman tren garlarındaki kafeteryaları hatırlattı bana. kahvesi * ve kruvasanı gayet güzeldi.
    cava baja, lavapies ve calle segovia'daki herhangi bir restorana oturabilirsiniz. yediğim yerlerin hepsi de gayet güzel işler çıkarmıştı. ama özellikle el arrozal'da paella ve el tigro'da tapas yiyebilirsiniz.
    hem birşeyler atıştırayım hem de güzel bir meydanda etrafı seyredeyim diyorsanız plaza mayor meydanındaki restoran ve kafeleri deneyebilirsiniz. haliyle fiyatlar ortalamaya göre biraz pahalı.
    ispanya'da kahvaltıda ne yaparsınız ne edersiniz diye sorduğumda chocolate con churros dediler hemen. bunun da asıl mekanı san gines chocolateria adında bir kafe. içerisi yine çok şık, belli ki eski ve köklü bir kültürü var kafenin. bunun olayı da, churros dedikleri yağda kızartılan hamur çubukların kakaoya batırılarak yenmesiymiş. mutlaka yenmeli demiyorum ama denenebilir.
    son olarak ernest hemingway'in de favorilerinden olan el botin adındaki restoran. dünyanın en eski restoranı olarak pazarlanıyor. 1725 yılında kurulmuş. benim gibi elinizi kolunuzu sallayarak giderseniz yer bulamayıp sadece ortamı görme şansınız olur. gitmeden önce rezervasyon yaptırmakta fayda var.

    gezilecek görülecek yerler ise;
    üç tane büyük müzeleri var. museo nacional del prado, museo thyssen bornemisza ve reina sofia. üçü için 17,6 €'ya ortak bilet alabiliyorsunuz. bu müzelere gitmeyi düşünüyorsanız mutlaka alınması gereken bir kombine. öncellikle metrelerce uzunluktaki kuyruklarda beklemiyorsunuz -ki bu kadar çok görülecek yeri olan bir şehirde zaman önemli- ayrıca tek tek almaya göre çok da ucuza geliyor.
    prado çok etkileyici bir müze. girişinden tutun da iç ortamı ve verilen hizmetleriyle dünya standartlarında bir müzede olduğunuzu hissettiriyor size. kombine biletle sadece daimi koleksiyonu görebiliyorsunuz. sadece kelimesi biraz gereksiz kalıyor aslında, çünkü bunun için bile saatlerinizi veya ilginize göre günlerinizi verebilirsiniz.
    reina sofia'da çok fazla zamanım olmadığı için aralardan bakınarak doğrudan guernica'ya gittim. tam olarak söylemek zor ama renk seçimlerinden, tablonun boyutlarından, picasso'nun figürleri yamultup değiştirip oynamasından mıdır bilemiyorum ama gerçekten çok etkileyici bir tablo. picasso'nun iç savaştan nasıl etkilenip neler vermek istediğini ilk fırsatta bir kitaptan bulup öğrenmek lazım. bir taraftan orjinal boyutuna bakıp diğer taraftan picasso'nun eskizlerinin evrimini görmek de ilginç bir deneyimdi. bu arada fotoğraf çekebiliyorsunuz, ancak tablonun bulunduğu odanın dışından.
    thyssen'de de reina'da olduğu gibi çok fazla zaman geçiremedim. ancak görülmesi gereken, van gogh, dali, matisse, monet gibi önemli isimlerin eserlerini bulabilirsiniz.
    parklar konusunda epey bir bonkör madrid. el retiro dedikleri şehrin merkezinde bulunan çok büyük bir parkları var. prado müzesine 5 dk. mesafede. fazladan bir gününüz var ise, burada geçirilebilir.
    templo de debod adında 1968 yılında mısır'ın ispanya'ya hediye ettiği bir mısır tapınağı var şehrin bir ucunda. etrafındaki park şehre hakim bir tepede. bunun için ve genelde parka takılan lokallerin ortamlarını görmek için gidilebilir.
    bu parka giderken şimdi tam olarak hatırlamadığım bir caddesinde las tablas adında bir barda lokal müzisyenlerin flamenko gösterisini izleyebilirsiniz. ben mi bulamadım bilemiyorum ama flamenkoyu beklediğim kadar pazarlamıyorlar. bir endülüs, sevilla ya da segovia kadar olamaz haliyle ama yine de fena bir flamenko gösterisi değildi.
    banco de espana'da bulunan madrid postane binası muhteşem görüntüsü ile en azından bir kere gece uğranması gereken yerlerden.

    ispanyollar keyif insanları olduklarından yemekleri de akşamın sonuna doğru saat 10 gibi başlayıp 12 gibi bitiriyorlar. eğlence hayatı da bu saatlerden sonra başlıyor. bar veya diskolara bu saatten önce gitmeniz durumunda madrid'in çok sıkıcı ve sakin bir gece yaşamı olduğunu düşünebilirsiniz. ama aslında durum böyle değil. tercihen 11den sonra biraz dinlenip 12 gibi barlara gidilebilir. barlar bizdeki gibi gürültü kaynağı müziğin olmadığı, insanların -genelde ispanyolların- bağırarak konuştuğu birşeyler içtikleri yerler. bunlar için plaza santa ana, calle principe ve huertas taraflarına gidebilirsiniz. bundan sonra genelde sabaha kadar süren eğlencelerin olduğu ve lokallerin takıldığı mekanlar içinse, arenal caddesinin üzerindeki joy eslava ve palacio gaviria en iyi alternatiflerden. bunların haricinde calle del barcelo'daki pacha da olabilir, ancak diğerlerine göre çok tavsiye etmiyorum.

    genel olarak madrid'in -başkent olmasından kaynaklı muhtemelen- barselona'ya göre daha ağırbaşlı daha sakin ve düzenli bir şehir olduğu kesin. buradan sonra barselona'ya gittiğinizde neden buraya asillerin ve kraliyet şehri dediklerini daha iyi görebiliyorsunuz. şehirde gitmeden önce söylenen güvenlikle ilgili herhangi bir sorunla karşılaşmadım. yanınızda taşıdığınız eşyanızı etrafta korumasız bırakmadıktan ve önlem olarak cüzdan telefon gibi kıymetli eşyalarınızı cepte taşımadıktan sonra-özellikle cepçiler konusunda forumlarda epey bir yazı var- hiçbir şey olmayacağına eminim. iyi tatiller!...


    (bu da gecer ya hu - 15 Ağustos 2010 17:35)

  • comment image

    kendimi dünyanın en malı hissettğim bir yarım saati geçirdiğim şehir.

    akşam saatleri sokaklarda aylak aylak dolaşıyorum tek başıma. dükkanlar birer birer kapanıyor. bir taraftanda şu kullan at gsm hatlarından arıyorum. amaç türkiye ile daha ucuza görüşebilmek. bir kaç gsm operatörü bayiine giriyorum ama yok. bazıları böyle bişeyin varlığından bile bihaber. artık pes edeceğim derken son bir şansımı denemek için ilk karşıma çıkan "movistar" bayiine dalıyorum.

    içerde orta yaşlarında bir kadın var sadece görevli olarak. masada oturuyor ve önündeki sandalyede oturan müşteriyle ilgileniyor. içeride benim haricimde 2 müşteri daha var ayakta. işi biten müşteri sandalyeden kalkıyor sırada bekleyen müşteri oturuyor: konsept bu. girmemle oturan müşterinin kalkması bir oluyor zaten. "ha iyiyimiş 5-6 dk bekliyeyim bari" diyorum..

    ama gel görki kadın bir aheste, yeni oturan müşteri bir meraklı.. bir de ne dediklerini anlasam az çok "işlemin sonuna yaklaşıyor galiba" yorumu yapabilirim ama imkansız. "finito" kelimesi arıyorum konuşmaların arasında didik didik. ayaklarım kopmak üzere, oturmaya ikinci bir sandalye bile yok. çıkıp gitmeyi düşünsem "lan bu kadar beklememe yazık" düşüncesi bastırıyor..

    hayır yani bankoda ayakta bekleyen müşteri temsilcisi konsepti yok ki 2 sn bişey sorup çıkasın. normalde burada olsa bu son derece ciddi müşteri-temsilci ilişkisini ortasından yarıp "pardon küçük bişey soracaktım da.." şeklinde sazanlık yapardım ama orası avrupa toprakları olduğundan biraz medeniymişim gibi davranayım diyorum içimden.

    önümdeki ilk müşteri 20 dk, ikincisi 10 dk civarı hayatımdan çaldıktan sonra sıra nihayet bana geliyor. hiç oturmadan soruyorum:

    -do you speak english?
    +no, sorry!..
    -ok adios..


    (faceofsun - 19 Mart 2011 19:31)

  • comment image

    madrid’de ulaşım

    öncelikle madrid’de gezip görülmesi gereken hemen her yere metroyla ulaşabilirsiniz. adreslerin %90’ı metroya göre tarif edilir, siz de adres sorarken metroyu referans vermelerini isteyin. havaalanına kadar uzanan bir metro ağı var, metro içinde ve istasyonlarında çek-çekli bavulunuzu rahatlıkla taşıyabilirsiniz. bunun dışında taksiler de oldukça güvenilir, ama pahalı.

    metro

    bilet satışları metro istasyonlarının içinde yapılıyor. havaalanından metroya indiğinizde turnikelerden hemen önce bilet bankolarını göreceksiniz. buralarda çok kullanımlık metro biletleri satılıyordu, her seferinde bilet almakla uğraşmamanız için bunlardan almanızı tavsiye ederim, bilet satılan yerden ücretsiz metro planı isteyin (plano del metro), hatların kesiştiği durakları inceleyin. kolaylık olması için metro planı linkini gönderiyorum-http://www.metromadrid.es/…noesquematicoespanol.pdf (en son 9 aralık 2012'de güncelledim) . kırmızı, sarı, mavi ve yeşil hatlar en çok kullanılan, şehrin merkezinden geçen hatlardır, ayrıca moskova'da gördüğüm metro hatları arasında bağlantıyı sağlayan circular hattı da kurmuşlar şimdi - 5 nolu gri hat,- süper olmuş.

    şehir merkezi, sokaklar, meydanlar, alışveriş

    puerta del sol : metro hatlarının merkezi de denilebilir (sol durağı), şehir turunuza buradan başlamanızı tavsiye ederim, ana caddeden yürüyerek plaza mayor’a geçebilirsiniz (otelinizden bir şehir planı temin ettiğinizi varsayıyorum), burası madrid’in ve belki ispanya’nın en büyük ve güzel meydanıdır. yol üzerinde hediyelik eşya dükkanları, irili-ufaklı tapas barlar, marketler ve giyim mağazaları bulunur. plaza mayor’dan sonra yaklaşık 15-20 dk. yürüme mesafesindeki palacio real’e (kraliyet sarayı) gidebilirsiniz. girişi sarayın güney tarafında kalıyor, girişler ücretli (9 € rehberli), pazartesi hariç hergün açık.

    retiro parkı: yapay bir gölün de bulunduğu madrid’in şehir merkezine yakın yeşil alanı. sandal kiralayarak gölde ufak bir tur yapabilirsiniz. güzel havalarda şehrin en canlı yerine dönüşür. metroyla kırmızı hatla retiro durağından ulaşabilirsiniz.

    el rastro: madrid’in bit pazarı. pazar günleri kurulur, yeşil metro hattındaki la latina’da inerek ulaşabilirsiniz. hediyelik eşya vs. almak için güzel bir yer. yalnız kalabalık oluyor, hırsızlığa karşı dikkatli olun, öğleden once çok kalabalıklaşmadan gitmenizi tavsiye ederim.

    el corte ingles: madrid’de sol’de bulabileceğiniz meşhur alışveriş mağazası zinciri.

    toledo:

    madrid’den otobüsle 1,5 saatte gidebileceğiniz, ispanya’nın madrid’den önceki başkent. ben buraya gitmedim ancak günübirlik turlarla gidilen ortaçağ mimarisiyle oldukça populer bir kasaba. büyük bir kalesi ve katedrali var. otelinizden toledo’ya nasıl gidilebileceğiyle ilgili bilgi verebilirler.

    müzeler

    özellikle prado ve reina sofia müzelerini tavsiye ederim. prado’da goya ve velazquez gibi 15-16. yüzyıl sanatçılarının eserlerini görebilirsiniz. pazartesi hariç hergün 09:00-20:00 arası açık, giriş 8€. metro kırmızı hat– banco de españa.
    reina sofia’da dali ve picasso gibi modern dönem sanatçıların eserleri mevcut. picasso’nun meşhur guernica’sı da bu müzede. salı kapalı, pazarları öğlene kadar açık, giriş 6 €. metro ile atocha istasyonundan ulaşabilirsiniz. bu civarda tren istasyonunun karşı tarafında kalan büyük ama salaş tapas restoranlarında yemek yenilebilir.

    santiago bernabeu: stad turu ve müze maç günleri hariç 19:30’a kadar ziyaretçilere açık. giriş kişi başına 16€. metro ile 10 numaralı lacivert hatla santiago bernabeu durağından ulaşabilirsiniz.

    yeme içme

    öncelikle (bkz: #14245780)
    yemek olarak daha çok ekmek üzeri atıştırmalık ya da sandviç tarzı kuru şeyler tüketiliyor.
    en meşhur yemekleri: paella (safranlı deniz ürünleri pilavı), arroz negro (siyah pilav- karabiberli sarımsaklı deniz ürünleri pilavı), tortilla de patatas (patatesli omlet), gazpacho (sebze parçalı soğuk domates çorbası) ve tapas (mezeler).

    tapas menüsü ispanyolca’ysa bilmeniz gerekenler: patatas bravas-patates kızartması, calamares fritos – kalamar kızartma (limonla servis ederler), alioli – sarımsaklı sos, jamón -domuz jambonu, jamón serrano’yu tavsiye ederim.

    içecek olarak bizim efes seviyesinde biraları var, cerbeza bira demek. güzel şarapları var, vino(şarap, bino okunur) tinto kırmızı/blanco beyaz. vino tinto de verano (gazlı kırmızı şarap yemeklerde güzel oluyor) ve sangria (meyveli, gazlı şarap) yine tavsiye edebileceğim içecekler.

    restoran tavsiyelerim aşağıdaki gibidir
    1) plaza de santa ana'ya gidilecekse, meydandaki buyuk otelin yakininda (meydanin ortasindan oteli saat 12 yonune koyunca, saat 10 dolaylarinda) lateral diye bir tapas restorani var. kaliteli bir tapas icin en guzel adres:)

    2) chueca dolaylarinda, calle libertad 21 numara'da bazaar diye bir restoran var.ascilik okuyan ogrencilerin staj yaptigi bir restoran diye dusunun. yaptiklari yemeklerin kalitesi ve sunumun guzelligi surekli degerlendiriliyor, o yuzden cok basarili isler cikariyorlar. fiyatlar da cok uygun. klasik ispanyol yemekleri bulunabilecek bir ortam degil yalniz; daha uluslararasi denebilir. "los isimos" denilen tatlidan yemeden kalkmamanızı öneririm
    http://www.restaurantbazaar.com/

    3) gun icerisinde atistirmalik yemekler icin iki yer guzel olabilir: birincisi, plaza mayor'a cok yakin (yanilmiyorsam calle mayor 5 numara'da) 100 montaditos diye ufak sandvicler yapan (tapas tarzi) ve yaninda tinto de verano icmeye cok uygun bir mekan var. keyifli bir yer olabilir. ikincisi ise casa de labra (sol meydanindaki el corte ingles'e cok yakin). calle tetuan 12 numarada, 150 yillik, tarih olmus bir restoran. ayakta durarak, hemen restoranin onunde duran kalabaliga karisip kizartilmis bacalao, vb. tapaslar yiyip yaninda da bir bira icmek paha bicilmez..

    4) casa labra ile ayni sokakta, ama sokagin bayir yukari giden diger yonunde de et severler icin mukemmel bir arjantin parilla restorani var. adana'dan misafirlerimiz geldiginde bayilmislardi oraya... adana kebabina en yakin onu bulabildik:) restoranin adi parrilla el gaucho (kapidan bakinca ayak ustu yemek yenen bir bufe gibi durabilir, ama iceri girince arkada restoran bolumu var). calle tetuan 34 numarada....

    5) hem flamenko izleyip hem de yemek yenebilecek unlu bir restoran var (corral de la moreria). fiyatlari biraz pahali olabilir. adresi calle morería, 17...websitesinde detayli bilgi var: http://www.corraldelamoreria.com/

    ispanyolca’da günlük kullanabileceğiniz bazı kalıplar:
    cuanto cuesta _____? (kuanto kuesta, kaç para?)
    donde es ______? (nerede?)
    uno / dos por favor. ( bir/ iki tane lütfen)
    cerveza (serbesa-bira)
    la cuenta por favor (hesap lütfen)
    hola (ola, merhaba)
    hasta luego (asta luego, görüşmek üzere)

    iyi seyahatler :)


    (good old fashioned lover boy - 8 Nisan 2011 14:00)

  • comment image

    buraya bir haftaligina gidip, ispanyol mutfagini bastan asagi tatmak varken, hala donerci arayanlari duyunca icim sizladi..


    (captious - 22 Nisan 2012 14:39)

  • comment image

    bu şehre gidip sıkıcı diyenler herhalde günlük yaşantılarında bol bol kalkan balığı yiyip üstüne starbucks'ta kahve keyfi çektikten sonra akşama johny sins ve kim kardashian ile threesome'a giriyor sanırım.


    (sana guluyorum sadece - 1 Ekim 2013 00:52)

  • comment image

    gunduzu baska, gecesi baska guzel sehir... barselona'yi cekici kilan gaudi'nin renkli eserleri ve elbette denizi bu sehirde yok ancak gectiginiz her sokaginda tarih yatiyor. ozellikle yilbasi doneminde gidip de isiklarla aydinlatilmis rengarenk cadde ve sokaklarini gormusseniz cok sanslisiniz. ancak 31 aralik ve 1 ocak'ta muzeler ile magazalarin, restoranlarin cogu kapali.

    istanbul'u dunyanin en guzel sehri ilan edenlerin kisa bir yolculuk yapması gereken sehirlerden biri madrid diyebilirim. caddelerinden gecerken tarihlerini nasil korumuslar, hem tarihlerini yasatip hem de o eserlerin icinde bizzat nasil yasiyorlar, gorup hayran oluyor insan. biz tarihi haydarpasa garimizi atese verirken, ispanyollar'in madrid'in tarihi tren garini hem isletip hem nasil muhafaza ettigini gozlerinizle gormelisiniz. (bkz: http://www.travelinginspain.com/atoche.jpg)

    madrid'in tarihi ve tarihi mekanlarindan ziyade bir turist olarak gittiginizde neler yapmali, neler yapmamali, kaca mal olur gibi guncel ve basit bilgiler paylasayim ben.

    burada gitmeniz gerekenlerden ziyade gitmemeniz gereken bir mekana deginecegim. puerta del sol 'de ve sehrin bircok noktasinda karsilasacaginiz cafe&te'den kesinlikle uzak durun. ozellikle sol'un uzerindeki subesi tam rezalet! mekan yerlerdeki coplerden gecilmiyor. daha da kotusu, yerdeki insan kusmugunu bile temizlemeleri 10 dakikadan fazla zaman aldi. margarita pizzanin uzerinde iki parmak kalinliginda kasar peyniri vardi. ve rezaletti.

    hediyelik esyalarin en uygun fiyatli olanlarini prado muzesinin oldugu caddede yolu ayiran yuruyus yolunun uzerindeki tezgahlarda bulabilirsiniz. magazalarda tanesi 3€'ya satilan shot bardaklarinin iki tanesini yine 3€'ya bu tezgahlardan alabilirsiniz. ayrica madrid ozel tshirtleri de bu tezgahlarda 5€. magazalarda fiyatlar 8 ile 12 € arasinda degisiyor.

    madrid'in gran via, puerto del sol, plaza mayor gibi meydanlarinda cok sayida otel ve hostel var. ancak biraz arastirirsaniz bu bolgelerdeki otellerin kalabaliktan oturu cok gurultulu oldugu ve buralarda kalanlarin gece uyuyamadigi gibi sikayetlere denk geleceksiniz. geceleri sessizlik bizim icin onemli oldugundan alonso martinez bolgesindeki gran versalles otelde kaldik. metro hemen yaninda oldugu icin de her yere ulasim kolay oldu. iyi bir otel secimi yapmisiz.

    real madrid'in stadi santiago bernebau icin en az iki saat ayirmalisiniz. gezecek alan cok olmasa da kalabalik insani oyaliyor. fotograf cekmek icin dakikalarca sirada bekliyorsunuz. tur kisi basi 19€. gezide ne olacagini bilmeden koyun gibi sizi siraya aliyor ve iki ayri noktada fotografinizi cekiyorlar. birinde favoriniz olan real madrid oyuncusunu seciyorsunuz ve sizi fotografta onun yanina ilistiriveriyorlar. bunun icin de sizden 12€ istiyorlar. deger mi degmez mi siz karar verin. biz fotografi almak yerine real madrid'in 19€'luk bir topunu aldik. sektirip duruyoruz.

    madrid'e gitmisken, tam anlamiyla bir orta cag şehri olan toledo'ya da mutlaka bir gununuzu ayirin. toledo'ya bir kisi gidis donus 20€. yolculuk hizli trenle 30 dakika suruyor. sehri kesfetmek icin vaktiniz kisitliysa city tour otobuslerine binmenizi tavsiye ederim. city tour'larin iki tarifesi var. non stop, yani yalnizca otobusle gezerek yapabileceginiz panoramik turlar kisi basi 5,5€. hope on hope off yani istediginiz durakta inip kendiniz gezerek yapabileceginiz turlar ise kisi basi 9,5€. tam bir gununuzu vererek sehrin turistik noktalarini rahatlikla gezebilirsiniz. toledo'ya gitmek icin madrid'teki vaktinizden caldiginizi sakin dusunmeyin, asla pisman olmazsiniz.

    alkollu icki fiyatlari elbetteki buraya gore cok uygun. sehrin bazi bolgelerinde liquor magazalari var. disaridan bakip kohne buldugunuz bu dukkanlarda envai cesit ve marka icki satiliyor. sevilla metro istasyonundan iki sokak asagidaki licores cabello isimli dukkandan litrelik glenlivet viskiyi (12 yillik) 26€'ya aldik. barajas havaalanindaki duty free'lerde, sehrin icindeki dukkan ve supermarketlerde gorebileceginiz kadar cesitli alkol yok. mesela ozel likorleri, litrelik sangria'lari havaalaninda yok. eger baileys seviyorsanız, crema catalana likorunu de denemenizi tavsiye ederim. 7-8€ gibi bir fiyata satiliyor.

    ugramadan donmeyin diyecegim yeme-icme duragi ise mercado de san miguel. bu buyuk marketin icinde sanirim 20’nin uzerinde farkli nokta var. ister yalnizca peynir-sarapla geceyi kapatabiliyorsunuz, isterseniz tika basa tapas yiyebiliyorsunuz. favori mekanimin adini iki gece ust uste gitmemize ragmen hala bilemiyorum. kucuk yesil dolmalık biberleri kızartiyorlar, yanina patatas bravas ve biraz karides! yazarken ellerim titriyor. muhtesem! gidin, mutlaka gidin buraya. san miguel meydaninda, plaza mayor’a veya kraliyet sarayi’na cok cok yakin bir noktada.

    onemli tavsiyeler:
    mutlaka gundelik ihtiyaclarinizi karsilayacak kadar ispanyolca kelime ve cumle kaliplari ogrenin. tarihi yerlerde ve hatta havaalaninda bile gorevlilerin ingilizce bilmemesi sasilacak sey ancak ne yazik ki gercek. bir noktadan sonra bu durum cok can sıkıcı olabiliyor. elinizde veya telefonunuzda bir ispanyolca sozluk olursa cok rahat edersiniz.

    gitmeden once akilli telefonunuz varsa *uygulamasini mutlaka indirin. offline calisan bu uygulama muazzam. onun sayesinde yonumuzu, sokaklari, tum metro istasyonlarini rahatlikla ve dosdogru bulduk. hic hatali bir yonlendirmesi olmadı bu uygulamanin, hazirlayanlarin ellerine saglik.

    yaninizda pet sise su goturun. cunku bira 70 cent iken yarim litrelik suya 1€ vermek, hele ki euro 3 tl olmusken, can yakiyor.

    eger farkli tatlara acik degilseniz deniz urunlerini, paella gibi yerel yemeklerini cok sevmeyebilirsiniz. ama hic uzulmeyin, mc donalds ve burger king pek tabii ki her yerde!

    ilaveten; hicbir mango, zara, bershka, pull and bear ve stradivarius magazasina girmeyerek gururlanmama imkan saglamis sehir diyerek bitireyim.

    edit: sokak sanatları ve sanatçıları çok nefis. soğuğa, kalabalığa ve vakit darlığına aldırmadan durup izliyorsunuz.


    (saranjeo - 3 Ocak 2014 16:52)

  • comment image

    22-23 nisan 2014** tarihlerinde 2 gün üst üste şampiyonlar ligi yarı final maçı oynanmış ispanyol başkenti.
    5-6 mayıs 2009** tarihlerinde aynı durumu bir de ingiltere başkenti londra yaşamış.

    bizim başkentteyse artık iki gün üst üste süper lig maçı bile oynanmıyor.


    (senin servetin kadar benim borcum var - 25 Nisan 2014 11:40)

  • comment image

    3-4 günlüğüne ziyaret ettiğim şehir. izlenimlerimi ve tüyolarımı ileteyim.

    barajas havaalanı çok büyük. 5 terminal var. biz t1 e indik, inişten sonra pistte körüğe kadar 20 dk. dolandık. uçaktan indiğimiz körükten de pasaport polisine kadar 20 dk. hadi merkeze metroyla inelim dedik. t2 deymiş metro, ona da bir 20 dk yürüdük. metroyla da 3 hatta binilerek gidiliyor (önce 8 numara, oradan mavi, oradan yeşil hatta). metroda da acayip yürüdük. otele geldiğimizde pertimiz çıkmıştı.

    kıssadan hisse: t1 den t2 ye yürümeden havaalanı transferi ayarlayın 30 euro'ya merkeze bu kadar eziyet çekmeden gelin.
    dönüşte ise yine t1 e taksi ile gelin. bildiğim kadarıyla pegasus ve thy t1 den gidip geliyor.

    ulaşım için 3 günlük (72 saatlik değil, takvim günü sayıyorlar 3üncü günün gecesi bitiyor) kart alabilirsiniz. 18.4 euro kişibaşı.

    pasaport polisleri huysuzluk etti. yunanistandan alınmış ve daha önce yunanistana girip çıkılmış çoklu giriş çıkışlı 6 aylık vizeye rağmen niye ispanyadan vize almadınız diye fırça attılar.

    otelinizi merkezden seçin. sol veya opera civarı olabilir. biz ıntur san martin de kaldık. her yere çok yakındı. liabeny de iyiymiş.

    insanlar az ingilizce biliyorlar, biraz ispanyolca kelime öğrenmek işe yaradı. çat pat anlaştık. kesinlikle güler yüzlü ve güzel insanlar. ben huysuz ya da kötü davranan biriyle karşılaşmadım. herkes yardımcı olmaya çalışıyor. kadınları güzel, erkekleri yakışıklı.

    sol - her şeyin meydanı, her cadde buraya çıkıyor. taksim meydanı diyelim.
    gran via - büyük ve uzun bir cadde bir çok şey var. yemek yerleri çok kalabalık. (özellikle cumartesi)
    santa ana - küçük meydan, bir çok yemek yeri, güzel şirin bir yer.
    retiro - muhteşem bir park, mutlaka gidin. pazar günü tüm madrid insanları oradaydı.
    prado-reina sofia - prado 6-8 reina sofia ise 3-5 arası bedava oluyor genelde. wikitravel veya kendi sitelerinden bakın. boşuna para vermeyin, bedava saatlerinde de çok yoğun değiller.
    salamanca bölgesi- bir çok dükkan aynı yerde dağınık dağınık, gezecekseniz, alışveriş açısından 1 tam gün ayırın.
    sabatini bahçeleri - royal palace'ın yanında. oldukça güzel mutlaka uğranmalı.
    royal palace- biz dışardan gördük, bir şey kaybettiğimizi düşünmüyorum.
    san mercado pazarı - barselonadaki la boqueria ya göre çok daha küçük, değişik bir yer, uğranmalık, bir şey yiyip yememek size kalmış.
    plaza mayor- çay kahve içmelik uğranabilir. avlu. güzel.
    hediyelik eşya- her yerde var, plaza mayor çevresi uygun fiyatlı yerler var. operada teatro realin solunda güzel bir mağaza var. daha iyi ürünler. bir bukle daha pahalı tabii.

    flamenko şovu
    şovun kendisi 30-60 euro arasında değişiyor. biz santa ana da villa rosa ya gittik. güzeldi.
    32 euro idi kişi başı, yemekli bir menü de alırsanız 60-65 euro arasına denk geliyor kişi başı.
    sadece 32 euro verip biraz daha uzaktan içkinizle birlikte de (önceden yemeğinizi yiyip gidin) seyredebilirsiniz.
    yapılmalı. corral de la moreria gibi dünyanın en iyi flamenkosu gibi yorumları olan gruba gitmek isterseniz
    toplamda 95 euro civarı vermeniz gerekecektir.

    botin
    dünyanın guiness'e göre en eski restoranı. 1725. 3 katlı, alt katı mahzen. biz öğlene yer bulabildik, mahzende.
    internetten online rezervasyon yapılabiliyor, sorun yaşanmadan. akşam saat 8.00 de yemek isterseniz 6 gün sonrasına yer vardı. 1 hafta önceden gideceğiniz zamana rezervasyon yaptırabilirsiniz. öğlen yemek için 3 gün önceden yer bulunabiliyor.
    iki spesiyalleri var domuz ve kuzu(cordero). biz kuzu yedik. kişibaşı 25 euro. toplamda ekmek, şarap, tereyağı vb. etkilerle kişibaşı 35 euroya çıkabilirsiniz. tabii önden salata arkadan tatlı falan derseniz kişi başı 45-50 yi bulur. değişik bir deneyim.
    gitmek isteyenler için detaylı yazmak istedim.


    (expedermia - 7 Kasım 2014 09:00)

Yorum Kaynak Link : madrid