Süre                : 2 Saat 3 dakika
Çıkış Tarihi     : 04 Kasım 1994 Cuma, Yapım Yılı : 1994
Türü                : Drama,Korku,Romantik,Bilim Kurgu
Ülke                : ABD,Japon
Yapımcı          :  TriStar Pictures , Japan Satellite Broadcasting (JBS) , IndieProd Company Productions
Yönetmen       : Kenneth Branagh (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Mary Shelley (IMDB)(ekşi),Steph Lady (IMDB)(ekşi),Frank Darabont (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Robert De Niro (IMDB)(ekşi), Kenneth Branagh (IMDB)(ekşi), Tom Hulce (IMDB)(ekşi), Helena Bonham Carter (IMDB)(ekşi), Aidan Quinn (IMDB), Ian Holm (IMDB)(ekşi), Richard Briers (IMDB)(ekşi), John Cleese (IMDB)(ekşi), Robert Hardy (IMDB), Cherie Lunghi (IMDB), Celia Imrie (IMDB), Richard Clifford (IMDB), Hugh Bonneville (IMDB), Ryan J-W Smith (IMDB), Hannah Taylor Gordon (IMDB), David Kennedy (IMDB), Paul Gregory (IMDB), Jenny Galloway (IMDB), Siobhan Redmond (IMDB), Patrick Doyle (IMDB), Stuart Hazeldine (IMDB), Kevin Hudson (IMDB)

Frankenstein (~ Mary Shelley'den Frankenstein) ' Filminin Konusu :
G.I. Joe: Rise of the Cobra'nın senaristi Stuart Beattie tarafından yazılan ve yönetilen bu Lionsgate yapımı filmde, Aaron Eckhart parçaları birleştirilmiş özel bir detektif olan Adam Frankenstein'ı canlandırıyor. Doğaüstü yaratıklar Dünya'yı ele geçirmek isteyince, eşi benzeri görülmemiş bir kahraman insanoğlunun yardımına koşar...





Facebook Yorumları
  • comment image

    ingiliz yazar mary wollstonecraft shelley tarafindan 1816'da yazilmis fantastik roman. tam adi "frankenstein, or the modern prometheus"tur. ceset parçalarini birlestirerek olusturdugu ölü vücudu, elektrik akimi yardimiyla canlandirmayi basaran tip ögrencisi victor frankenstein'in öyküsünü anlatir.

    sonradan frankenstein adi, yukarida bahsedilen zombi yaratik ile özdeslestirilmistir.


    (muhendis - 1 Mart 2000 19:27)

  • comment image

    hiç bilmediğimiz bir mekanda, benzerine daha önce rastlamadığımız varlıklarla kuşatılmış bir evrende bulsak kendimizi ilk tepkimiz ne olurdu? koşmak mı? yoksa çığlık mı atmak? bunlar oldukça akla yatkın gelmekle birlikte verilecek ilk tepki olamazlar.
    insan her şeyden önce uyum sağlamak ister. sonrasında varsa kendisine benzeyen bir varlıkla iletişim kurmayı tasarlar. korku ya da kızgınlık insanın bu ilk çabalarının sonuçsuz kalmasıyla ya da varlığını tehdit eden bir algının tebarüz etmesiyle devreye girer.

    "yaratık" da romanda ilk olarak uyum sağlamak ister. sonrasında anlaşabileceği, yakın bulduğu -gözleri görmeyen ihtiyar- kişiyle iletişim kurmayı dener. bütün bu seçenekler sonuçsuz kaldığında ise "ahlaksızlığı" seçer.

    "yaratık" bir "ahlaksızdır".

    çünkü ahlak ancak bir ötekinin, bir kendisine benzeyenin var olmasıyla yürürlüğe girer. ahlaklı olmak için bir topluluk içerisinde yaşamanız, size benzeyen kişilerle müşterek bir dil üzerinden iletişime geçmeniz gerekir.
    işte "yaratık" bu dili kurmak adına gerekli çabaları göstermesine rağmen kendisine benzemeyen ya da daha doğru bir tabirle kendisini topluluğa kabul etmek istemeyen bir bilincin duvarına çarpmıştır. yapması gereken tek şey kendince (buraya insanca sözcüğünü koymadım ama siz koyabilirsiniz) bir var oluşu anlamlı kılmaktır. bu yüzden öteki olanla şiddet üzerinden iletişime geçer. çünkü şiddet der derrida "bir şeylerin söylenememesi durumunda gösterilen tepkidir."

    böylece roman, okurlarına yıkıcı tepkilerin nedenselliğini oldukça fantastik bir düzlem içerisinde kurguladığı basit ve etkileyici bir olay örgüsüyle işaret etmiş olur.

    efendim çok konuştuk, derler ki söz uzadıkça doğru kısalırmış, bırakalım da son sözlerimizi koca şair cemal süreya söylesin:

    "biz kırıldık daha da kırılırız
    ama katil de bilmiyor öldürdüğünü
    hırsız da bilmiyor çaldığını
    biz yeni bir hayatın acemileriyiz
    bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor
    ....
    kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza"

    hayt bre!

    edit: imla


    (lafz i bisnev - 10 Mayıs 2011 20:11)

  • comment image

    aslinda iyi huylu bir yaratiktir bu,insanlara yardim filan etmeye calisir onceleri,ama herkes gorunusunden dolayi ona monster muamelesi yaptigindan iyilik duygulari korelir zamanla,bebek gibidir,konusmayi,okumayi yazmayi(okudugu kitaplarin icinde paradise lost gibi satan temelli kitaplar olmasi ilginctir bi de),hayatta kalmayi kendi basina ogrenir...tamamen insanin evrimi niteligindedir kitap,bi kac yerde de kendisinin frankensteinin adem i oldugunu vurgular yaratik
    okunmasi gereken bi kitaptir kanimca,ozellikle mary nin bu kitabi 19 yasindayken yazdigi gozonune alinarak okunmali ve ayri bir haz duyulmalidir


    (kalliste - 14 Şubat 2001 07:26)

  • comment image

    frankenstein aslen "anuna koduum bilim kas yaparken goz cikartiliyuor, 4 6 senelik birikimlerimiz sallanmiyor" denerek hazirlanmis bir eser degildir. mary shelley in de mektuplarinda bahsettigi uzere fransiz devriminin allegorisini yapan bir eserdir.fransiz devrimi supper olacak perfect cikacak diye beklenirken, is bilmezlik hazir olmazlik sebebiyle yapilan hatalarin devrimin nasi kontrolden cikmis bir canavara donustugunu anlatmaktadir
    ayrica romani yazmaya basladiginda mary shelly cocugunu kaybetmistir,kocasi hercai mizacli percy shelly de fazla ilgi alaka gostermeyince, bunun acisini bir sekilde cikartmak icin sorumsuz bilim adami karakterinde percy e giydirmistir.

    ayrica erkekten ana olmaz seklinde bir saptamasi da vardir mary shelley nin.


    (otisabi - 25 Şubat 2001 04:46)

  • comment image

    hatta eser icerisinde bilimsel etik ve metodolojiden sapan cornellius agrippa isimli bir karakter yerden yere vurulur, onun hayalci bilimsel yaklasimi, hisli bilim carpikligi elestirilir.frankenstein ise onun yontemlerinin yanlisligini farketsede cizgisinden etkilenerek mukemmel insan yaratmaya gayret eder, sicar.

    cogu film ve avantur de goruldugu uzere frankenstein elektrik verilerek harekete gecmez, hatta nasil harekete gectigi bile belli degildir, parcalar toplanir dikilir, olur sana yaratik.frankenstein tek basina bir gaz balonu olup calisirken yaratik yaptigini farketmeyecek kadar obsesif olmustur.yarattik canlaninca kacar nefret eder.yaratik da nefret edilmekten nefret eder, yerden goge kadar da haklidir frankensteinin basina bela olmakta.hatta aslinda kasi gozu yamuksa da, tanidim nice insandan duzgun mantikli konusmaktadir.

    bilim kurgu olmanin ilk genel gecer degerlerini yerine getirdigi kabul edilir, tarzin baslangici adledilir.


    (otisabi - 25 Şubat 2001 04:54)

  • comment image

    kadın haklarının ilk savunucularından , feminizmin kurucusu olarak kabul edilen mary wollstonecraft'la filozof william godwin'in kızı mary on altı yaşındayken ünlü şair shelley'e * âşık olmuş ve o sırada evli olan shelley ile yurt dışına kaçmıştı. birlikte isviçre'ye gitmişler ve leman gölü'nün kıyısında bir şatoda kalmışlardı. komşuları ünlü şair lord byron'la sık sık buluşuyorlardı. bu sırada alman yazarların hortlak öykülerini okuyorlardı. bir akşam lord byron herkesin bir korku öyküsü anlatmasını önerdi. lord byron, shelley ve mary'nin üvey kız kardeşi birer öykü anlattılar, ama mary bir süre öykü aramaya devam etti. her sabah ona soruyorlardı. "öykü hazır mı?" diye. o ise gerçekten etkileyici bir korku öyküsü bulmak için hayal gücünü zorluyordu.

    bir akşam lord byron'la shelley zamanın bilimsel buluşları ve dr. erasmus darwin'in (charles darwin'in dedesi) araştırmaları ve galvanizm hakkında konuşuyorlardı. bir takım kimyasal işlemlerle bir cesedi yeniden canlandırmak mümkün olacak mıydı? o yıllarda insan bedeniyle ilgili bilimsel buluşlar büyük heyecan uyandırmış ve bilimin hayatı başlatabileceği veya ölen birini canlandırabileceği beklentileri doğmuştu. bu konuları dikkatle dinleyen ama kendisi söze karışmayan mary shelley o gece uyuyamadı. genç bir bilim adamının çeşitli uzuvları bir araya getirerek oluşturduğu yaratığın yanında diz çöküşü gözlerinin önünde canlanmıştı. güçlü bir makinenin çalışmasıyla yaratıkta hayat belirtileri görülmeye başlamış, başarısından ürken genç bilim adamı korku ve dehşetle oradan uzaklaşmıştı. tüm bunların hayal olmasını arzu eden genç adam yaratığın ölmesini arzu eder. uyandığında başucunda o korkunç yaratık endişeli gözlerle ona bakmaktadır. bu karabasanla karışık hayali gören mary shelley dehşet içinde gözlerini açar. bu düşünce beynine egemen olmuş, vücudu korkuyla ürpermektedir. beni bu kadar ürküten bu öykü mutlaka başkalarını da etkiler, diye düşünür ve ertesi gün öyküsünü diğerlerine anlatır. önce bunu kısa bir öykü olarak düşünen mary, eşinin önerisiyle öyküyü geliştirir ve roman olarak yazar. tüm zamanların en ünlü klasiği de genç bir kadının imgeleminden doğmuş olur.

    şükran yücel

    ayrıca istatistikler türkiye'deki 100 kişiden 96.5'inin bu kelimeyi 'frankeştayn' diye telaffuz ettiğini ve yazdığını söylemektedir..


    (kantelem - 13 Şubat 2004 22:21)

  • comment image

    bu esere yapılan sinema uyarlamaları içinde belki de hâlâ en iyisi 1931 yapımı olan, james whale tarafından yönetilen ve başrolünde boris karloff'un oynadığı filmdir. ancak film, yaratığın küçük kızı göle fırlattığı sahne hariç, korkutucu olmaktan uzaktır. bunun sebebi filme yapılan türkçe dublaj olabilir. filmde baron frankenstein* karakterine yapılan türkçe dublaj tek kelimeyle felakettir. baron frankenstein'ı seslendiren zat-ı muhterem, aynı zamanda kara murat serisinde bizans imparatorlarını seslendiren adam ile aynı kişidir*. hal böyle olunca, insan gerilmekten ziyade, bu dublajcı abinin sesine takılır kalır ve film piç olur. ben şahsen kendisinden "bütün türk köylerini basın", "taş üstünde taş bırakmayın", "kadın, çocuk, kim varsa hepsini öldürün nıhaahaha" gibi replikler beklemiştim, ama umduğum gerçekleşmemişti. kızmıştım.


    (kimi raikkonen - 8 Eylül 2004 17:33)

  • comment image

    genelde insanlar tekrar hayata döndürülen yaratığın adını frankenstein zannederler.oysaki ona "sen de kimsin" diye sorduklarında victoru göstererek "o bana hiç bir zaman bir isim koymadı" diyerek bizi derin üzüntülere boğar ve 'sen victoru bir baba olarak gördün ya,gözümüzde onun soyadını almayı hakettin frankenstein' dedirtir..


    (murron - 11 Ekim 2001 02:55)

Yorum Kaynak Link : frankenstein