• "yok böyle bir kadro: al pacino, channing tatum, juliette binoche, ray liotta, katie holmes, tracy morgan...filmin yönetmeni de dito montiel diye biriymiş. gösterim tarihi henüz belli değil.fragman"
  • "paçino oynarsa izleriz. gerisini de hekayeden sayarız."
  • "(bkz: onun bunun çocuğu)"
  • "kadroya aldanıp da seyredilmemesi gereken film. cast'ten başka bir numarası yok filmin."
  • "izlediğim en sikindirik filmler listesinde ilk 10'a rahatlıkla girebilecek film.bu oyuncu kadrosuyla ancak bu kadar iğrenç bir film yapılabilirdi."
  • "kötü, sıkıcı ve hatta iki dakika sonra hatırlanmayacak derecede silik bir konuya sahip film. seyrettim, pişmanım."
  • "5.1 imdb oranı ve ekşicilerin "oy oy ne berbattı" eleştirileri bir araya gelince uzak durursunuz elbet. tavsiyem uzak durmayın, izleyin. ursula parker* adını yazın bir kenara."




Facebook Yorumları
  • comment image

    izlediğim en sikindirik filmler listesinde ilk 10'a rahatlıkla girebilecek film.
    bu oyuncu kadrosuyla ancak bu kadar iğrenç bir film yapılabilirdi.


    (surgan - 10 Kasım 2011 23:33)

  • comment image

    kötü, sıkıcı ve hatta iki dakika sonra hatırlanmayacak derecede silik bir konuya sahip film. seyrettim, pişmanım.


    (osions - 26 Aralık 2011 10:28)

  • comment image

    başından sonuna dramatik bi' havada geçen bir film. imdb puanına ve yorumlara bakıp da izlemeye başladığımdan aslında fena da değilmiş diyerekten filmin son on dakikasına girdim. ama malesef, filmin sonu çok kötü ve manasız.

    al pacino'ya parantez açmak gerekirse ki gerekir; yaşının geçkinliğinin ortaya çıkardığı fiziksel durumu, bizlere artık onu yan rollerde filmlere cila çekerken izlemeye devam ettirecek gibi görünüyor. yine de ara ara yüzünü görmek, sesini duymak iyi oluyor.


    (saladze - 18 Şubat 2012 18:02)

  • comment image

    80'li yıllarda işlenen iki cinayet, talihsiz ve kötü bir çocukluk geçiren iki arkadaş, sorunlu ve yoksul bir bölgede yaşayan insanların arasındaki hayat. 90'lara kadar her şey istenildiği gibi yapılagelmiş, mafya - polis birlikteliği ve polisin başına buyrukluğu hat safhaya ulaşmış. sonraları gelişen duyarlılık, insan hakları ve kamera vs. sistemlerinin artması polisin belli bir çizgide durmasını sağlıyor.

    --- spoiler ---

    dominikli adam biranda memur prudenti'nin silahını alır merkezde, adam silahı bıraktıktan sonra prudenti adamı tuvalete götürmek ister. polis şefi marion mathers, silahımı aldı diyerek adamı tuvalete götürmek isteyen prudenti'ye, "sen de onu tuvalete götürmek mi istiyorsun? 80'lerde miyiz? her yerde kameralar var." şeklinde hatırlatmada bulunur. meşhur nypd ve onun başında bulunan kaptan marion kirli işler çeviren , şeffaf olmayan bir yapılanmayı, polisin halk üzerindeki serbest ve başına buyruk varlığının baş elamanlarını temsil etmektedir. buna eski dedektif charles stanford da dahil elbette. sanırım yerel bir gazete, buraya gönderilen 86 yılında işlenmiş iki cinayete dair mektuplar ve bunları yayımlayan loren bridges bu kokuşmuş işleyişle, hukuksuz ve zorba mekanizma ile kavgalı muhabir ve köşe yazarı. film bir aksiyon filmi değil, gişede çok seyirci gelsin de parayı kıralım, çok meşhur olsun diye yapılmış popüler bir sinema filmi de değil. aktardığım konuya iki küçük çocuk ve bunların sonraki yaşamları üzerinden bakıyor. çocuklardan birisi polis oluyor, evleniyor ve küçük bir kızı var. polis departmanını, arkadaşını, kendisini ve ailesini tehdit eden geçmişi olayın akışını belirliyor.

    ---
    spoiler ---

    filmde işaret edilen polis teşkilatının durumu bizim ülkemizdekine benzemekte. bir farkla orada her istediğini sorgusuz sualsiz öldürüyor polis bugün bile. hiçbir yetkili ve siyasi bunlara karşı açıklama yapmıyor. adamlar yargılanmıyor, kafalarına göre takılıyorlar. zaten cia direktörü bile çıkıp işkence yaptıklarını itiraf ederek oldu bitti, istemezdik, engelleyemedik diyorsa burada anlatılanlar yerine ulaşmış oluyor. film güzel, düşük puan alması önemli değil. neticeye bakalım.


    (filosofo - 13 Şubat 2015 01:37)

Yorum Kaynak Link : the son of no one