Süre                : 1 Saat 48 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Eylül 2010 Perşembe, Yapım Yılı : 2010
Türü                : Komedi,Drama,Müzik
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  They Are Going to Kill Us Productions
Yönetmen       : Casey Affleck (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Casey Affleck (IMDB)(ekşi),Joaquin Phoenix (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Joaquin Phoenix (IMDB)(ekşi), Antony Langdon (IMDB)(ekşi), Carey Perloff (IMDB), Larry McHale (IMDB), Casey Affleck (IMDB)(ekşi), Jack Nicholson (IMDB), Billy Crystal (IMDB)(ekşi), Danny Glover (IMDB)(ekşi), Bruce Willis (IMDB), Robin Wright (IMDB), Johnny Moreno (IMDB), Danny DeVito (IMDB), Jerry Penacoli (IMDB), Susan Patricola (IMDB), Patrick Whitesell (IMDB), Nicole Acacio (IMDB), Matthew Maher (IMDB), Amanda Scheer-Demme (IMDB), Josie (IMDB), Carline (IMDB), Mos Def (IMDB), Christine Spines (IMDB), David Grutman (IMDB), Sean Combs (IMDB), Jamie Foxx (IMDB), Ben Stiller (IMDB), Norm Block (IMDB), Mike Snedegar (IMDB), Edward James Olmos (IMDB), David Letterman (IMDB), Natalie Portman (IMDB), Eddie Rouse (IMDB), Jamison Reeves (IMDB), Elliot Gaynon (IMDB), Tim Affleck (IMDB), Hugh Grant (IMDB), Alec Baldwin (IMDB), Peter Coffin (IMDB), Steve Coogan (IMDB), Nathan Lane (IMDB) >>devamı>>

I'm Still Here (~ As vis dar cia) ' Filminin Konusu :
I'm Still Here is a movie starring Joaquin Phoenix, Antony Langdon, and Carey Perloff. Documents Joaquin Phoenix's transition from the acting world to a career as an aspiring rapper.


  • "bir andy kaufman haykırışı adeta, (bkz: joaquin phoenix/#20073031). ayrıca bir diğer filmle güzel bir sentez oluşturabilir: "i'm not there, i'm still here.""
  • "casey kardeş tarafından "böyle fake gibi, postiş gibi bi şey" şeklinde tanımlanan çok güzel film."
  • "aynı zamanda desperate housewives yedinci sezon on üçüncü bölümünün adı."
  • "i'm still here diye arşivimde bağırırken altyazısızlıktan izleyemediğim film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    gecen hafta elime gecen pearl jam-lost dogs albumunun promo versiyonunda bulunan siirimsi sarki.

    no code doneminde eddie tarafindan yazilmis; oldukca depresif bir o kadar da deha kokan sozlere sahip, bir yirmili yas bunalimi ancak bu kadar guzel tasvir edilir dedirten sarki. fondaki flanger efektli gitar tonuna ayrica hasta oluna.

    gus van sant filmlerine harika fon muzigi olur kanisindayim.

    sozleri su sekilde:

    she said to me, over the phone
    she wanted to see other people
    i thought, "well then, look around, they're everywhere"
    said that she was confused...
    i thought, "darling, join the club"
    24 years old, mid-life crisis
    nowadays hits you when you're young
    i hung up, she called back, i hung up again
    the process had already started
    at least it happened quick
    i swear, i died inside that night
    my friend, he called
    i didn't mention a thing
    the last thing he said was, "be sound"
    sound...
    i contemplated an awful thing, i hate to admit
    i just thought those would be such appropriate last words
    but i'm still here
    and small
    so small.. how could this struggle seem so big?
    so big...
    while the palms in the breeze still blow green
    and the waves in the sea still absolute blue
    but the horror
    every single thing i see is a reminder of her
    never thought i'd curse the day i met her
    and since she's gone and wouldn't hear
    who would care? what good would that do?
    but i'm still here
    so i imagine in a month...or 12
    i'l be somewhere having a drink
    laughing at a stupid joke
    or just another stupid thing
    and i can see myself stopping short
    drifting out of the present
    sucked by the undertow and pulled out deep
    and there i am, standing
    wet grass and white headstones all in rows
    and in the distance there's one, off on its own
    so i stop, kneel
    my new home...
    and i picture a sober awakening, a re-entry into this little bar scene
    sip my drink til the ice hits my lip
    order another round
    and that's it for now
    sorry
    never been too good at happy endings...


    (vedder - 15 Eylül 2006 23:42)

  • comment image

    üç kağıtçı joaquin phoenix'le kayınçosu casey affleck'in kafa kafaya verip kotardığı 2010 yapımı mockumentary.

    konu şu: joaquin, sinemayı bırakıyor, müzisyen olmaya karar veriyor, alkol ve uyuşturucu batağına saplanıyor.

    e tabi kimseye gerçeği söylemedikleri için millet de yiyor! vizyona çıksın hemen gideceğim.

    hemen düzeltme: belgeselin tam adı, "i’m still here: the lost year of joaquin phoenix" dir.


    (seyuranto - 2 Ağustos 2010 16:54)

  • comment image

    tam lars von trier'in yapacağı arızalıkta bir iş. aktörün biri "ben sinemayı bıraktım, artık hip-hop yapıcam" diyor, 2 yıl sonra da iş bu filmin haberi çıkıyor ve büyük ihtimalle sarsıcı bir kurmaca belgesel ile birlikte joaquin phoenix'in tekrar sinemaya dönüşünü izleyeceğiz. casey affleck'in yönetmenliğe girişi epey hin olacağa benziyor.

    ayrıca mühim bir bakınızı es geçmeyelim: (bkz: andy kaufman)


    (charles h duell - 19 Ağustos 2010 17:04)

  • comment image

    charles h duell'in çağrışımı olan andy kaufman etkeni mühimdir bu konuda. varoluş biçimini manasızlaştırıp provokasyon malzemesi haline getirmek dünyada en çok kişinin kendisini eğlendirir. joaquin phoenix'in bu işte çok eğlendiğine eminim.

    aslında gerçek zamanlı bu tür bir projeyi bekliyordum kişisel olarak. yalnızca bu işe girişecek ünlü bir aktör var mıdır bilmiyordum. fikir güzel umarım pratikte de güzel bir iş çıkarmışlardır. merak listesine hınzır bir ekleme olur bu film.


    (sakallis - 19 Ağustos 2010 17:58)

  • comment image

    yabancı dizi, filmlerde ortamda bulunan ama gittiği sanılan ya da o kadar önemsenmeyen tipin hakkında konuşulurken, bu kişi ordan kesik kesik çığırır i'm still here diye. sonra konuşanlar gözlerini devirir ya da south park sessizliği yaşanır. bir de böyle bir şey var.


    (woah - 21 Ağustos 2010 11:15)

  • comment image

    ibretlik izlenmesi gereken film. joaquin phoenix hiçbir zaman dikkatimi çeken ya da yokluğunda seyretmeyi özleyeceğim bir oyuncu olmadı. ama bu hallerini gerçekten üzülerek izledim. letterman olayı, konserdeki seyirciye saldırması... bir insan kendini ancak bu kadar rezil eder diyeceksiniz. ama film boyunca adamın psikolojisinin nasıl dibe çöktüğünü o kadar güzel bir şekilde gözler önüne seriyor ki casey affleck, tebrik edilesi. bir düşüş öyküsü bu sonuçta. ne kadarı oyun, ne kadarı gerçek bilmiyorum ama gerçekse en ağırından bir dram bu film. bir tek phoenix için değil üstelik. "entourage" olmanın gerçekten ne demek olduğunu ve o insanların da neler çektiğini anlamak için bilmem kaç bölüm dizi izlemek yerine bu filme başvurulabilir. birkaç anlamsız penis-şov dışında güzel, iç karartıcı, üzücü ve düşündürücü bir film.


    (under rug swept - 22 Kasım 2010 15:29)

  • comment image

    casey kardeş tarafından "böyle fake gibi, postiş gibi bi şey" şeklinde tanımlanan çok güzel film.


    (tripoli - 25 Aralık 2010 18:30)

  • comment image

    dun seyrettigim ve joaquin phoenix in oyunculugu birakmasini anlatan film. bircok kritik tarafindan "mockumentary" diye yorumlanmis ki eger boyleyse joaquin phoenix cok yaratici bir is cikarmis, tebriks!


    (sadet yavuz - 30 Aralık 2010 20:58)

  • comment image

    joaquin phoenixin kariyerinini mahvetmek adına casey affleck'e çektirdiği ve tüm dünyayı trollediği mockumentary. genel hatlarıyla da mizah duygusu olana hüzün ve karmaşayla dolu bir kara komedi sunuyor. 2010'un değil, tüm zamanların en deneysel işlerinden biri olduğu aşikar ama sinemografisinin yer yer zayıf kaldığını belirtmek lazım ki casey affleck'in de ilk kamera arkası işi olduğu için bu da kabullenebilinir ve filmden keyif alınabilinir.

    --- spoiler ---

    literal anlamda suratına sıçmak neymiş görmüş olduk hahah

    ---
    spoiler ---


    (kucuk ot posetleri - 21 Ocak 2011 13:26)

  • comment image

    joaquin phoenix'in -ve casey affleck'in- oyuncuyu tüketen seyirciyle de, satan yapımcıyla da, pazarlayan medyayla da alenen taşak geçtiği, benim pek bir beğendiğim mockumentary.

    1. rol yaptığını bildiğimizi farz edersek: filmin en büyük ironisi phoenix'in oyunculuğu bırakıp rapperlığa atılma macerası süresince oyunculuğun kralını -sahiden- sergilemesi. herhangi bir dışarıdan kontrol mekanizması -yönetmen ya da elini kolunu bağlayan bir senaryo- olmadığından, tüm adanmışlığıyla rapper rolüne bürünüyor.
    --- spoiler ---
    bütün özgüveniyle şarkısını söylemesinin ardından, seyirciyle münakaşası ve sahneden atlayıp seyirciye saldırması
    ---
    spoiler ---
    her şeyin rol olduğunu bilmemize rağmen, bu mockumentary'yi başarısız bir hoax olmaktan kurtaran sebeplerden biri bu. bir ikincisi de casey affleck'in güncel kurgusu. daha bu çakma belgesel çekilirken, sektörde zirvede olan bir sanatçının -belki de walk the line gibi bir filmde johnny cash'i canlandırmasından ve müzikal anlamda cash'in rap'le alakası olmamasından ötürü- mesleğini bırakıp, apayrı alakasız bir kulvara geçebileceğine ihtimal vermemiştim. hoax demiştim kısacası. ha işte bunu bile, televizyonda benim gibi spekülasyon yapanları bile mockumentary'ye dahil etmişler. phoenix'in uzayan sakallarıyla birlikte, hoax muhabbeti de bir yere kadar uzayıp gidiyor zaten. ta ki p diddy'ye kadar -filmin yarılma ve ayrılma noktası- bu noktada her şeyin rol olduğundan çok emin olmama rağmen içime kuşku düşürmeyi başardı affleck ve phoenix ikilisi. phoenix'in tüm ciddiyeti pd'nin alemdeki ciddiyetiyle birleşince...

    2. rol yaptığını bilmediğimizi farz edersek: bir paradigma değişimi yaşayacağız o zaman. phoenix'in söylediği şarkı ve ardından seyirciye dalmasına kıkır kıkır gülmemiz mümkün olmayacak ki, joaquin phoenix'in asıl istediği de bu. sinema seyircisi ve filmdeki bilumum insan rol yaptığını bilmezken, kendisi rol yaptığının bilincinde, içten içe gülerken, herkesle kafa bulmakta.

    3. bütün bunlar gerçekten belgesel olsaydı: phoenix'in seçimi garipsenir, üzülünür ve tamamen unutulurdu sonra ve belgesel yalnızca 2010 yılına ait olurdu belki de.

    david letterman - 2009
    david letterman - 2010

    phoenix'in 4 yıl aradan sonraki ilk filmi için tıklayınız.


    (jiyuu - 11 Şubat 2011 02:50)

  • comment image

    joaquin de bizi görecek mi?

    erol taş'ı, canlandırdığı ve artık üzerine cuk oturan kötü karakterlerin yaptıkları yüzünden döven, bugün bile filmlerde değilse bile kıytırık televizyon skeçlerinde ve reklamlarda nuri alço'yu elinde haplarla barlarda genç kızları kötü yola düşürme planları yapan biri gibi resmeden ve haftanın yedi günü televizyonda dönen sonu gelmez dizilerde yaşanların gerçek mi, kurmaca mı olduğuna bir türlü karar veremeyen bir toplumun yalnızca kararsız olduğunu söylemek pek de doğru olmaz. bahsi geçen toplumun davranış kalıpları hangi kültürel, tarihi, ekonomik ve coğrafi parametreler bütünü tarafından şekillendirilmiş olursa olsun, bu toplumun birincil sorunu gerçeklik ve kurmaca arasındaki kapanmaz mesafedir. bu öyle bir sorundur ki çözüme kavuşması zamandan ziyade radikal hamlelerle mümkündür.

    tüm bu nedenleri bir arada yeniden eğerlendirmeye kalktığımızda, garip bir soru belli belirsiz bu yazının gizli gündeminde beliriverir: türkiye'de neden hiç mockumentary çekilmez? karadedeler ve aya seyahat'i bir kenara bırakıyorum. ama bunu yaparken ikisini de apayrı yerlere doğru bırakıyorum, burası mühim. neyse, devam edelim: gerçeklikle arası her zaman (bilinçsiz biçimde) limoni olan bir toplumun, gerçekliği elinden geleni ardına koymadan saptıran, yönlendiren ve kendi kurmaca çıkarları uğruna şekillendiren bir türde neden ürün vermeyip, onun yerine zombi filmi yapmakta karar kıldığını çözmek zor.

    neyse ki başka diyarlarda cesaret hep değilse de arada bir kendini bize farklı yollarla gösteriyor. şaşırtıcı bir ilk film olan i'm still here (2010) da önemli bir cesaret örneği. özellikle de i'm still here'in casey affleck'in ilk filmi olduğunu düşündüğümüzde.

    i'm still here yalnızca kurmaca ve gerçek arasındaki bitmeyen gerilimi mesele haline getirdiği için değil, bunu yaparken anlatı tekniklerini başarıyla kullandığı ve kimi zaman da kullanmayı reddettiği, bir yıldızı ikonokalzma tabi tuttuğu, yenilginin de kimi zaman galibiyet kadar ilginç olabildiğini bize hatırlattığı için de çok kıymetli.

    burada, i'm still here'a atfettiğimiz önemi biraz açmakta fayda var. i'm still here belli belirsiz bir sinemasal dille, gerçekliğe dair bir illüzyonu, gerçekliğin en sahte unsurlarından biri olan bir yıldızı kullanarak kurabildiği için çok önemli.

    öncelikle i'm still here ne orson welles'in 1938 yapımı dünyalar savaşı, david holzman's diary (1967) ya da a hard day's night (1964) kadar öncü, ne take the money and run (1969) kadar komik, ne zelig (1983) gibi ontolojik problemleri ele alıyor, ne de forgotten star gibi (1995) sinemasal olanı kurmacanın ana unsuru haline getiriyor, ama i'm still here bir ilk film olarak büyük bir cesaretin ürünü. aynı zamanda da uzaktan bakıldığında anlatması kolay bir hikaye gibi gözüken bir hikayeyi, üst düzey bir başarıyla izleyicilerine aktardığı için de, net biçimde söyleyecek olursak: başarılı bir film.

    i'm still here'ın anlatım dilinde, onu cesur ve başarılı bir çağdaş anlatı yapan iki önemli unsur var: bunlardan ilki, i'm still here'ın hikayesini anlatırken farklı zaman imlerinde ilerleyen farklı gerçeklik katmanlarıyla söyleşiyor olması. ikincisi ise, çağdaş edebiyat kuramının serbest dolaylı anlatım tekniğini irdelerken tespit ettiği önemli özelliklerin i'm still here'da başarılı bir biçimde kullanılmış olması. çağdaş bir anlatıda anlatıcı üç farklı sese sahiptir ve bu seslerin aktardığı hikayelerin cereyan ettikleri 'gerçeklik boyutlarında' yaşanan gerilimleri tüm saflığıyla, farklı boyutlarıyla aktarabilmesi. i'm still here'in başarısı da, çağdaş araçları çağdaş bir formda bir araya getirerek kurduğu dil ile ihtiyaç duyduğu ve üzerinde yükseleceği kuvvetli zemini kendisi için yaratması.

    i'm still here'ı başarılı yapan unsurlardan biri olan “aynı anda paralel biçimde akan farklı zaman imlerini” açmak gerekirse: i'm still here'da phoenix'in sinemayı bırakıp hip-hopçu olmaya karar vermesi ve bu kararın ardından gösterdiği çaba ile yaşadıklarına tanık oluruz. bu tanık olduğumuz, anlatının şimdiki zamanıdır. filmde komik olarak tanımlayabileceğimiz ne varsa bu zaman iminde yer alır. bir yandan da phoenix'in artık geride bıraktığı sinema oyunculuğu dönemiyle şimdiki zamanın ve biz izleyicilerin söyleşisi sürer. bu söyleşide olan hiçbir şey komik değildir. şimdiki zamanda hip-hopçu olma yolunda büyük çaba harcayan ve yara alan phoenix, bir oyuncu olarak da giderek itibarını kaybeder, talk show'lardan köşe yazılarına, köşe yazılarından hollywood'un fısıltı gazetesinde alay konusu haline gelir. yıldızlık konumunu sorgulamaya bu noktada başlarız. varoluşsal bir dürtüyle alınan ani bir kararın acımasız sonuçları bizi burada meşgul etmeye başlar: tam bu esnada detone bir adam "ben hala buradayım" diye sırada bir hip-hop ritmi eşliğinde geleceğe doğru haykırır. gelecek zaman imi ile kurduğumuz ilk temas da budur işte.

    hip hopçu eksi sinema yıldızımıza bundan sonra ne olacak? bir yıldız neden kendisine bunu yapar? neden hiçbir yeteneği ve camiası tarafından kabul görme ihtimali olmayan bir işe kalkışarak kariyerini ve parasını riske eder? bu sorular phoenix çapında bir oyuncu için uzun bir zaman olan 2 küsür yıldan beri hiçbir projede yer almayan bir oyuncunun geleceğini gözlerimizin önünde devam eden sinemasal peformans tarafından biçimlendirildiğinin altını çok kalın çizgilerle çizer. i'm still here'daki son zaman imi, anlatının izleyiciye geçmiş ve şimdiki zamanda sunduğu eksiltili anlatım parçacıklarından kurulan gelecek zamandır.

    böylelikle üç zaman imi tek bir anlatı içerisinde parça parça, farklı kanallarda akarak bir bütünü meydana getirir. peki ama bu üç farklı zaman birbiriniden farklı tonda seslerle anlatılmadıkça hiçbir anlam taşımaz. i'm still here'da farklı sesler aynı hikayenin farklı boyutlarını anlatıyor. olmuş mu derseniz; dozunda meseleli bir şeyler şu zamanda bulmak zor.

    gerçi bu sizi kesmezse kim ki duk kesecek gibi gözüküyor; hem de çok yakında.


    (mutereddit tedirgin - 23 Mayıs 2011 15:00)

  • comment image

    tom waits'in alice albumunden bir sarki:

    you haven't looked at me that way in years
    you dreamed me up and left me here
    how long was i dreaming for
    what was it you wanted me for

    you haven't looked at me that way in years
    your watch has stopped and the pond is clear
    someone turn the lights back off
    i'll love you til all time is gone

    you haven't looked at me that way in years
    but i'm still here


    (koyumavi - 21 Nisan 2003 10:09)

  • comment image

    ismini vermek istemediğim(divxplanet.com) isimli sitede altyazısı hala olmayan film. arkadaş çağımızın adı anılan 2 oyuncusunun içinde olduğu bir iş, değişik de bir deneme, altyazı çevrilmesi için neden bu kadar bekliyor ben de onu anlamıyorum işte.


    (wiggin - 2 Kasım 2013 12:35)

Yorum Kaynak Link : i'm still here