• "ben bir garip keloglanim,esegimin yok palani,isim gucum dogruluktur,hic de sevmem ben yalani."
  • "yakışıklı olmayan ama ağzı laf yaptığı için kızları götüren oğlan."
  • "tek süper kahramanımızdır. ölüm döşeğindeki prensesi tarhana çorbasıyla iyileştirmeye çalışıyordu."
  • "babannemin "yarım göt" diye anlattığı masal kahramanı."




Facebook Yorumları
  • comment image

    anadolu'ya has mizah duygusunun başlıca iki sembolünden birisidir keloğlan. keloğlan'ı sahtekarlık, ikiyüzlülük vs. olarak nitelendirmek için ya artniyetli ya da mizah duygusundan tümüyle yoksun olmak lazım. nasreddin hoca'nın bindiği dalı kesmesinde, sofrada kendi kürküne yemek yedirmesinde, göle maya çalmasında olan kendinle dalga geçmeye, kişilerde görülen kemikleşmiş aptallığa ayna tutmak için nesne olarak bizzat kendini kullanma cesaretine, bu abdallık duygusuna ikiyüzlülük demek kendi geleneksel mizahının ve halk edebiyatı geleneğinin zırcahili olmaya eştir. bu kişiler keloğlan'ın vurdumduymaz, laylayloy gezen halindeki ince ironiyi sezmezlikten gelerek, sırf "türk" halk kahramanı olduğu için mi artık bilemiyorum, bunun çoluk çocuğa sefil bir örnek olduğu popoyla gülünesice iddiasında bulunarak, daha sonra modern bir reklam filminde "tembel adam yaratıcı olur!" sloganıyla karşılaşırlarsa, günlük hayatlarında bunu baştacı eder bir "şekle" girebilirler. "saf"lığın ki keloğlan aslında tamamen budur, aptallık, hıyarlık vs. olduğunu zannederek yaşamak çok talihsiz bir aldanıştır. keloğlan gerçek bir "muhalif"tir. rutine, kör alışkanlıklara hiç bir plan yapmaksızın sadece saf yüreğiyle ayna tutan gerçek bir "ezber bozan"dır. ha tabi, "biz saf yürekliyiz de noluyo ulan? tepemize çıkıyolar!" mı diyeceksiniz, değilmişsiniz demek ki derim. keloğlan bir "türk" halk kahramanı olduğu için önemli falan değildir, ama bu onu önemsiz ve zararlı da yapmaz. gırgır'ın ki türk mizahı hakkında en ufak bir fikri olanın çocukluk hatırasıdır bu dergi, maskotu, bir numaralı tiplemesi olan rahmetli oğuz aral'ın avanak avni'si keloğlan'dan başka neydi ki?...oğuz aral kendi mizah geleneğini iyi biliyor olmasaydı bu ölümsüz ve unutulmaz, insanı hem güldürmeyi hem de hüzünlendirmeyi başaran dünya safını yaratabilir miydi? sonrasında mizahımız erozyona uğradı. küfür mizahın yerini aldı. çünkü kendimizle ve saflığımızla olan ilişkimiz bozuldu, erozyona uğradı. küfür edebiyatıyla ise ki bununla asla bukowski ya da palahniuk'unkinden bahsetmiyorum, süper kahramanlar, evrensel değerler yaratmamız imkansızdır, hayal bile değildir. gora'ya bizden başkası gülmez, gora'daki türk arif süper kahraman değil, olsa olsa taşakoğlanı olur. kendi mizahımızı, kendimizi anlamadıkça keloğlan'ı da taşakoğlanı olarak algılamaya devam ederiz, kendimizle dalga geçmek ve kendimizi aşağılamak arasındaki ince farkı bilemeyiz.


    (magdalena - 20 Ocak 2007 21:55)

  • comment image

    rüştü asyalı'nın başrol oynadığı keloğlan filmlerinde padişahların kelle uçurma merakı özellikle dikkat çeker. sevinir kelle uçurur. üzülür kelle uçulur. yarışma düzenler, kaybedenin kellesi uçar. kızı hastalanır, iyileştiremeyen doktorun kellesi uçar.

    padişahın iyileşen kızı şerefine yayınladığı ferman;

    duyduk duymadık demeyin
    padişah efendimizin biricik kızı aykız, yüce tanrının izniyle iyileşmiştir.
    40 gün 40 gece bayram ilan edilmiştir.
    dükkanlar kapanacak, halk herşeye rağmen eğlenecektir.
    eğlenmeyenin kellesi uçurulacaktır.


    (hattena - 1 Ocak 2008 22:48)

  • comment image

    her ulusun kollektif bilinç altı masallarında yatar. tarihsel sosyoloji açısından masallar alan araştırmalarından bile daha değerli veriler sunar. masaları incelediğimizde sadece olguyu değil olgunun arkasında yatan ruh halini, söz konusu halkın evreni simgeleştirme biçimini de görürüz. keloğlan'ı yaratmış olan halkın hayata bakış açısının gayet olumlu, pozitivist (metafizik olmayan) olduğunu, bu kültürün başarı figürünü barındırdığını söylemekte bir sakınca olduğunu sanmıyorum.

    kahramanımız normal (yani akıl ve beden sağlığı yerinde) bir insan için olabilecek en düşük standartları taşır. fiziksel olarak kel ve çelimsizdir, hiçbir avantajı bulunmaz.` :kız olsan vermezsin` sosyal statü açısındansa köprü altından bir önceki aşamadadır. babası yoktur hasta ve yaşlı annesiyle fakirlik içinde yaşar. buna rağmen tellalın padişahın kızının hastalığını iyleştirenin her dileğini yerine getireceğini söylediği fermanınını duyduğunda hiç bir kompleks duymadan ödülü kazanacağına inançla yola koyulur. "yol" oldukça zorlu ve çetindir. padişahın kızı normal bir hastalığa tutulmamış amacı padişahı devirmek olan bir komplonun parçası olarak hain vezir ve adamları tarafından efsunlanmıştır. sorunlar pek çok ve çeşitlidir. öncelikle işin teorik bilgi yanı vardır efsunu bozmalıdır, sonrasında pratik zeka ve güç gerektiren türlü entrikalarla karşılaşır; zindanlara düşer, çeşitli belaların üstesinden gelir en sonunda da padişahın kullanacağı kaba güçle karşı karşıya gelecektir.

    ilk olarak keloğlan, padişahın karşısına geçip kızının iyileştirdiği takdirde onunla evlenmesine izin vermesini isteyecek kadar cesurdur. normalde reayadan bir tıfıl oğlanın bu isteği bile kellesinin alınmasına yetecekken kızı için her fedakarlığı yapmaya hazır olan padişah hiç düşünmeden kabul eder.` :baba figürü`

    sonrasında efsunla ilgili gerçekleri ve devlete karşı yapılan komployu öğrenen keloğlan ele aldığı sorunları teker teker halleder. hatta kızı iyileşince verdiği sözden caymaya çabalayan bu uğurda keloğlanı öldürmesi için en güçlü pehlivanını gönderen padişahın egosunu da başpehlivanı döve döve bertaraf eder.

    en sonundaysa sadece prensesi almakla kalmaz hain vezirin oyunlarını ortaya çıkararak hem ülkesini kurtarır hem de kendisi vezir olur.

    bu yönüyle hikaye iran hikayelerinden farklıdır. ferhatla şirin masalını hatırlayın. orada hiç kötü karakter yoktur. sevenleri ayıran mehmene banu dahi özünde kızkardeşi için gençliğini, güzelliğini gözünü kırpmadan verebilecek kadar özverilidir. şirin zaten genç, güzel, masum prenses ferhat'sa güçlü kuvvetli, yakışıklı ve sanatkardır. keloğlan başlangıçta ne kadar dezevantajlıysa ferhat da o kadar avantajlıdır. buna rağmen işler öyle sarpa sarar ki sanırsınız hikayede çok güçlü bir kötü karakter var.

    mehmene banu'nun melikesi olduğu ülkeye ne olur bilemiyoruz. muhtemelen melikenin ölmesi sonucu çıkan karışıklıklar yüzünden artan enflasyonla ekonomi kötüye gitmiş, orta direğin beli bükülmüştür.` :swh`


    (hickimsehayattansagkurtulamaz - 12 Ocak 2013 23:32)

  • comment image

    trt çocuk'takinin geçen bi bölümü denk geldi, annesi keloğlan'ın kulağını epey şiddetli bir şekilde çekiyor ve kafasını kırmakla tehdit ediyor..

    iddia ediyorum, dünya televizyon tarihinde, çocuklara hitap edip de kendi annesinden şiddet gören ve daha fazla şiddetle tehdit edilen ilk çizgi film kahramanıdır kendisi.

    imza attıkları bu ilkten dolayı yayında ve yapımda emeği geçen herkesi tek tek tebrik ediyor, dayağı sıradanlaştıran, şiddeti şefkat unsuru olarak görüp kitle iletişim araçlarından çocuklara empoze eden o güzelim kafalarını alınlarından öpüyorum.

    bambaşkasınız hakikaten.


    (alexander goygoyevic - 29 Ağustos 2013 14:42)

  • comment image

    tek süper kahramanımızdır. ölüm döşeğindeki prensesi tarhana çorbasıyla iyileştirmeye çalışıyordu.


    (honortiger - 25 Mayıs 2014 13:22)

  • comment image

    bir kaç adet de sinema filmi çekilmiştir, filmlerde rustu asyali oynamiştir... başarılıdır da... klasik sözleri wardır keloğlanın, kendi çapında felsefe yapar...

    - gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz.
    - ben ya çorba içerim ya and içerim. şarap içmem...
    - ben öyle tilki gölgesinde yatmam kızım...


    (cyrano - 31 Ocak 2000 18:50)

Yorum Kaynak Link : keloğlan