Facebook Yorumları
  • comment image

    cinayet romanlarinin oay orgusunde nedense kabul edilen ve pek kafaya takilmayan bi takim kliseler vardir.
    misal cinayet zanlilarini cevresinde toplayan acar hafiye siradan sorguya ceker
    sorar
    "su su tarihteki aksam yemeginde sinirliydiniz, aranizda bi tatsizlik mi vardi?"
    zanli bulbul olur sakimaya baslar
    " maktul bana
    'ibrahim sivri biberlerle beraber paptatesleri dogramissin, oysa ki ikisi birlikte haslanirsa patatesin nisastasi sivri biberde birikir' dedi
    ben ona ' sivri biberlerin cesdine patatesin ebadina bakar mahmut bu dedim'
    o baba 'istanbulda o eski sivri biberlerden mi kaldi, eskiden hal e gittin mi boyle lopur lopur ele gelirdi' deyince
    kabzimal oilan babama laf ediyor zannederek
    'asil onlardan anlayan, toptanci yok iyisini almiyolar curugunu cariggini aliyolar ahkam kesiyolar' diyince....

    falan diye ful metin olaylari anlatir.bu adamlardaki beyin nasil loglayan bir beyindir, hepsi nasil hafizdir anlayamam.sakir sakir teklemeden eee oo bile demeden anlatirlar katil cikabilirim stresi olmaksizin.
    daha beteri acar hafiye not bile almaz tum konusmalarin yekununu hafizaya alir.
    sonra bakar aha katil bu der.
    fotografik hafiza bant kivaminda beyin insanlari nasil yakalanir be cinayet islese?
    ama kabul ederiz oluyo tabi cinayet halidir diyip zevk aliriz


    (otisabi - 28 Kasım 2000 03:55)

  • comment image

    hafiyenin katili aciklamak uzere zanlilari cevresinde toplama layi vardir.ahcisi usagi encumeni bir araya gelir put gibi oturup siradan hepsi hakkinda yapilan yorumlari dinler, "dogru evet hi hi hi" diye bas sallarlar.

    kardesim ben durum oluyo ayni sosyal cevreden, ve yas gurubundan insanlari bir araya 500 telefon gorusmesi ile(hem de cep) zor bir araya getiriyorum.hayir bir araya gelseler, biri helaya gidiyo, biri yavsaklik yapiyo. tv de mac var izleyelim sonra konusuruz diye gargara oluyorken, allahin hafiyesi katili aciklayacam gibisinden rizikolu bir iste nasil olup ta herkes ipek mendil gibi, terlik gibi yan yana diziliyo onu anlayamiyorum.


    (otisabi - 28 Kasım 2000 04:00)

  • comment image

    misal hafiyenin final aninda feyk atmasi hadisesi vardir ki izah etmem gerekir.
    hafiyemiz boyle cemaate dogru olayi ozetler ve birden bire adamlardan birine doner
    "huseyin, uzun suredir seni gozlemliyorum.sen mengen ascilik okulunuu bitirmis olamazsin.cok siskasin ve unlu bir mengen turkusu olan "giydir giydiri dumtuk ali" ile "gaydiri guydur hasan aga" turkusunun sozlerini karistiriyorsun.yanlis olcude soyluyorsun.olay gecesi mutfaga ilk sen girdin.ellerin kirliydi, mengen'e hic gidip yol yordam ogrenmediginden once pantolonun kicina surdun, sonra bi somun ekmege banip yedin.soye itsin boyle pervasizsin..."

    diye devam eden soylemin etkisinde 'aha katil husoymus' dedirttikten sonra okuyucuya (ve salona)

    "ama katil sen diilsin, sen katil olamayacak kadar hiyarsin dallamasin" der
    baska adamlara eziyete gecer.
    sahsen biri bana bu kadar bok atip sonra katil degilsin dese, "katilim ulaaaaan azrailin olacam" der girtlagina binerim.ne diye zavalli yamak husoyu rezil kepaze ediyosun? bin kisiyi bir araya getirmissin katili soyle bitir yolla insanlari isine guvcune...sahsi sovunu izlemekle muekllef miyiz biz senin? hafiye misin. iskenceci misin anlayamadim.


    (otisabi - 28 Kasım 2000 04:07)

  • comment image

    agatha christie nin secereli katil arastirmasi klisesi vardir. elti bacanak, gorumce nedir bilmeyen bu kisiler arasi kan ve akrabalik bagi kuramayan adamin miss jane marple ya da hercules poirot 'katil sizsiniz' diye itham edene kadar katili mantik dahilinde bilme sansi yoktur.
    yok archibald susinin yigenidir de , ikiz kardesler onun yerine gecmistir de, onun dgan ikinci cocugu sebeiyle araya sogukluk ghirince biy biy biy diye devam eder.
    soy agaci mi inceleiyorsunuz, roman mi okuyosunuz sasip kalirsiniz.cok berbat bi numaradir kafa karistirmak icin.


    (otisabi - 28 Kasım 2000 04:22)

  • comment image

    red herring benzeri kliselerden biri de, bir iz yakalayip, "hmmm" diye dusunup sonra onu hasir alti ederek bizi meraklandiran hafiye klisesidir.
    ne yapar hafiye
    botanik bahcesinde dolanir
    "bu ne ? kedi otu? hmmmm..."
    der mevzuyu kapatir.cevreden gelen
    "ne o abi? ne ise yarar?"
    gibisinden mudahaleleri sallamaz.
    ve katili bilmek mevzu diildir, o kedi otunu olay orgusu icine yerlestirebilmek sikar asil.
    "eee ulan bu kedi otu bi yerde bi sekilde cikacak ama hadi hayirlisi" diyerek 150 sayfayi kedi otuna bilenerek harcariz.kitap biter, kafa duman olur.


    (otisabi - 28 Kasım 2000 04:36)

  • comment image

    ünlü dedektiflerin hepsinin bir inceleme yöntemi vardır. şerlok ayrıntıların öneminden dem vurur, hercule mantık zinciri kurup onu bozan her şeyi atmaktan, miss marple senelerdir insanları ve insan doğasını inceliyor olmaktan, father brown bir rahip olduğu için insaların en gizli yönlerini bile tanımaktan.
    kitap boyunca kendi yöntemlerinden dem vurur dururlar. biz de şerlok olup hiçbir ayrıntıyı kaçırmamaya, hercule olup bütün mantıksızlıkları elemeye çalışırız ama o ayrıntı mutlaka gözümüzden kaçar, şu olayı önemsiz der geçeriz.
    hiçbir zaman onlar kadar istikrarlı olamayız.


    (eowyn - 28 Kasım 2000 04:39)

  • comment image

    bir de roman genelinde dengesiz hareketler yapip, serefsizlik edip caz yapmak suretiyle ( bu arada caz yapmak super bi lafmis) kafalari bulandiran adamlar olur.
    "bu ne huysuzlaniyo lan seytan gormus merkep gibi?" der ondan suphe ederiz.halbuki orda dort basi magrur, kendi halinde bi adamcagiz vardir katil odur.
    boyle kliseler sebebiyle "aha asil katiller boyle kendi halinde gorunen adamlardan cikiyo, iclerinde ne firtinalar kopuyo o adamlarin haberimiz yok, asil onnardan korkmak lazim" gibisinden bir onyargi cikmistir.nice it kopuk ise bu arada kefeni yirtmistir.


    (otisabi - 28 Kasım 2000 04:47)

  • comment image

    saat kulesi ve ayakları altına serili alabildiğince uzayan meydanı tüm azametiyle gören geniş, gotik pencereden sokak lambasının titrek ışığı sızıyordu. titreyen ışığın yarattığı gölge oyunlarına dalmış bakıyor, hayatın ne kadar acımasız olduğunu düşünüyorum. salon alabildiğince insan dolu. maktülün seveni çok olmalı. kulaklarımda korkunç bir uğultu var. geceden romu çok kaçırmış olmalıyım. zaten son zamanlarda sadece iş ve rom hayatı bağlıyor beni.

    ***

    ahmet'in kızı seçil seslendiğinde uzak bir zamanda, uzak bir diyardan gelmiş düşlere dalmış gibiydim. şaşkın şaşkın baktım genç kadına doğru. kadın konuşuyordu ama anlamadım. anlamadığım zaman doğal bir savunma olarak geliştirdiğim en şirin gülümsememi takındım. çok çalışmıştım bu gülümsemeyi çünkü ben genellikle anlamazdım;

    -siz de mi benim sıkılırsınız kalabalıktan?
    +yok.
    -ya ne?
    +annemgil tavuklu pilav yemiyor mu diyor.
    -yemiyorum. görev başındayken yemekten içmekten hoşlanmam.
    +ama olur mu? koskoca ahmet efendi'nin mevlütünden aç kalktı demezler mi selçuk?
    -burada soruları ben sorarım.
    +pff, ok.

    seçil de bana yamanmaya çalışıyor herhalde. amınagoyim karı bizim ortaokuldaki servis kadar lan, ben buna bakar mıyım. gülümsedim ve gevşer gibi oldum bir an için ama görevimi hatırlayarak toparladım kendimi. ahmet bey, son derece başarılı bir jeoloji mühendisi, sevgi dolu bir baba, müthiş bir aşık.. lan ne diyorum ben. ne bileyim nasıl bir aşık. bence herkes ne kadar aşıksa o da o kadar aşıktır. ahmet pezevenginin çükünün çetelesini mi tutayım yani? hayret bi şey.

    ***

    bilgi edinmeliyim. konsantre olmalıyım. bu menfur olaydaki büyük gizemi çözmeliyim. fakat yapamıyorum, veremiyorum kendimi. ne yapacağını bilip nasıl yapılacağını bilmemek teorik eğitimin en büyük sorunu olmalı. temel şeylerle başlamalıyım. salondaki insanları süz, belki bir bakış, belki küçük bir mimik, belki istemsiz bir reverans... kim bilir? suçlu her zaman suç mahaline döner, neden dönmüş olmasın mevlüte? belki acıdan beslenen bir manyaktır. lanet olsun! böyle adamları nasıl hastalıklı bir toplum yetiştirebilir ki? seçil bana yaranmaya çalışsa da birilerinin evladı sonuçta, boynu bükük kaldı garibin bir psikopat yüzünden. seçil de zayıflasa var ya kütür kütür gideri var. çok kötü davranmayayım kıza, hırs yapar zayıflar mayıflar. çok döverim dizimi. bu arada ahmet bey'in karısı neziha'nın rol yaptığını acemice belli eden çok abartılı mimiklerle ağlaması dikkatimi cezbetti. acaba yasak bir aşkın hesap kesimi mi ahmet'in ölümü? dedim ya, bilgi edinmeliyim.

    ***

    nirvana'ya ulaşmış rahipler gibi sakin adımlarla yaklaştım neziha'ya. artık biraz iş yapayım;

    -kaybınız için çok üzgünüm.
    +sağol yavrum, allah toprağını bol etsin rahmetlinin. çok güzel yaşattı beni, dedi ve ağlamaya başladı tekrar. kaçamazsın neziha, ben ipucuyu yakaladım mı bırakmam peşini;

    -son zamanlarını anlatır mısınız?
    +valla yavrum, çok iyiydi. öleceğini anladı mı ne, melek gibiydi ahmedim. ah ahmedim, beni bırakıp nerelere gittin.
    -düşmanı var mıydı?
    +en büyük düşmanı kolestroldü yavrum. bir de perhizinde tuz yoktu.

    geri çekilmeliyim. neziha dişli çıktı, renk vermiyor. belki seçil birşeyler farketmiştir. belki düzenli ziyaret eden biri? bu tip olaylarda katil çok büyük oranla maktülün yakın evresinden olur. mesleğim bunu öğretmişti bana; taş uzaktan atılmıyor.

    ***

    seçil kızıl saçlı, balık etli, güzelliği tanrıçaları bile kıskandıracak bir kadındı. karşısında konuşmakta çok zorlanıyorum. kendime hakim olmalıyım;

    -zor bir zaman biliyorum ama konuşmamız lazım.
    +ay yine ne var selçuk?
    -neden bu kadar hırçınsın seçil? yoksa tamamen aktarmadığın şeyler mi var?
    +ya hu sen ne utanmaz, ne arlanmaz bir adamsın? ne saklayacağım, ne saklayabilirim?
    -bilmiyorum seçil, bu sorunun cevabını sen verebilirsin ancak. ne kahrolası şeyler çeviriyorsun söyle!
    +terbiyesizlik yapma.
    -ben işimi yapıyorum.
    +ben sana yapacağımı biliyorum!

    üstelemedim. sanırım odaklanmam gereken hedef seçil. kurnazca tüm okları annesinin üzerine çevirerek cinayetten kurtulabileceğini sanıyor ama yanıldı. beni atlatabilmesi mümkün değil.

    ***

    şefi gördüm. çok sinirli ve kalabalığı yararak bana doğru ilerliyor. seçil ötmüş ve bana karşı doldurmuş olmalı şefi. hey gidi koca ibrahim bey, teşkilatın efsanelerindenken şimdi genç kadınların yönlendirebildiği bir bunağa dönüştün. fakat neden bu kadar sinirlisin? tanrım yoksa?

    +lan şerefsiz, lan it, lan pezevenk sen neden millete rahat huzur vermiyorsun lan?
    -sakin ol şef. açıklamama izin ver.
    +ne şefi lan pezevenk, ne şefi? yavrum sen ne istiyorsun seçil'den kaç senedir? kıza bari babasının cenazesinde rahat ver.
    -şef, seninle böyle oynamasına izin verme. birşeyler saklıyor.
    +allahumme sabiri, hala şef diyor ya. selçuk, oğlum, evladım, amcanın cenazesindeyiz, amcanın kızı ne saklıyor olabilir?
    -cinayetle ilgili kritik bilgileri elbette.
    +evladım, adamcağız kalpten gitti, ne cinayeti, ne saklaması? bak oğlum tamam durumun iyi değil ama kardeşimi verdim toprağa. bari burada yapma.
    -tanrı aşkına böyle vazgeçme! adli tıp ne diyor bu konuda?
    +adli tıp ne diyor? adli tıp? sen gel benle az dışarı. az gel, bak ne göstericem.
    -neden?
    +rapor diyorsun ya, raporu göstericem.

    babamla aynı meslekte çalışmamın bazı sıkıntıları vardı. bunu dışarı çıktığımızda adli tıp raporunu göstermemesinden ve göstermemekle de kalmayıp, ağzımı yüzümü etraflıca sikmesinden anladım. dövdü dövdü, dedektif oldu başımıza pezevenk dedi. ben yemeyeyim yedireyim, içmeyeyim içireyim, okutayım, mühendis edeyim; bizimkisi itlik serserilik peşinde koşsun dedi.

    çaresiz işin peşini bıraktım. amcamın ölümü sır perdesini hala koruyor. seçil dünya çirkini bir adamla evlendi, 2 tane çocuğu var. mazi, hala yara kalbimde.

    düzeltme: bahti'nin uyarısıyla kimi anlatım bozuklukları düzeltildi.


    (sae - 10 Mayıs 2013 15:16)

  • comment image

    olayi ara$tiran detektif cogunlukla her bi' halttan haberi olan ustun genel kulture sahip bir manyaktir. sigara kulunden sigara markasini, oradan o markanin $ehirde satildigi tek dukkani ve satin alan mu$terilerin listesini elde edebilir. ayni $ekilde bir tehdit mektubunda gazeteden kesilmi$ harflerin ince mi yuvarlak uclu mu bir makasla kesildigini; mektup zarfina sinen parfumun hangi yil hangi bolgenin rekoltesinden elde edildigini, $ehirde bu parfumu hangi me$hur ailenin daha yogun kullandigini bilir. eger cinayet bir cok insanin birlikte ya$adigi/seyehat ettigi bir yerde i$lenmi$se detektifimiz bu insanlarin arasindaki akrabalik ili$kilerini, gizli kalmi$ kirginlik ve du$manliklari sadece gunluk gazeteleri ilgiyle takip ettigi icin ezbere bilmektedir. "hatirliyor musun watson? gecen sene $ehir limanindan onbe$ dakika gec kalkan bir yuk vapuru vardi. hepimiz cok $a$irmi$tik" diye ba$layan cumlesinin sonunda "evet bayan rondi, ayakkabinizin sag topugu i$te bu yuzden kirildi cunku sık kirilan topuklu ayakkabilari 17. caddednin ko$esindeki bramsın ayakkabıcısı yapar." gibi bir sonuca ula$abilir. maktulun gozlugunun sol merceginin uretim yilindan, onceki ak$am gezintiye ciktigi faytonun duragini bile cikartabilen bu adamlarin yaninda gunumuzun dna ve kimyevi maddeler mutehassisi csi'cilarina bok yemek du$er afedersin.


    (6degreesunder - 30 Haziran 2005 14:11)

  • comment image

    tesadufi bir olayin olu$una kadar detektifimiz icin her$ey muglaktir, ondan sonra her$ey berrakla$ir. "merhum mistır konradın torunları top oynarken vazoyu kırınca birden her$ey netle$ti. vazo aslinda cin porseleni degildi ve siz de evdeki butun orjinal cin vazolarini satip yerlerine sahtelerini yerle$tirmi$tiniz. kocanizin kumar borclarindan dolayi bu cinayeti siz i$lediniz bayan elizabet." gibi diyaloglar sikca kullanilir. anlariz ki bu veletler top oynamasa, o vazo kirilmasa bu detektif efendi sittin sene bu mevzuyu cozemeyecek. "hatirliyorsunuz bay arnıldsın, gecen hafta sizinle yuruyu$e cikmi$tik. bahce kapisindan cikarken ayaginiz birden e$ige takildiginda farkettim ki sol elinizle kapiya tutundunuz. oysa ki siz sol elinizi yillar once binicilik kulubundeki elim bir kaza sonucu kaybetmi$tiniz. boylece butun olay birden cozuldu." gibi tamamen $ans eseri olu$an olaylar romanin en kilit ve can alici bolumlerini olu$turmaktadir.


    (6degreesunder - 30 Haziran 2005 14:32)

Yorum Kaynak Link : cinayet romanı klişeleri