Süre                : 1 Saat 36 dakika
Çıkış Tarihi     : 21 Ekim 2016 Cuma, Yapım Yılı : 2016
Türü                : Döküman
Taglar             : Çevre,ekosistem,climate change
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  RatPac Documentary Films , Appian Way , Insurgent Docs
Yönetmen       : Fisher Stevens (IMDB)
Senarist          : Mark Monroe (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Leonardo DiCaprio (IMDB)(ekşi), Ki-moon Ban (IMDB), Alejandro González Iñárritu (IMDB), Mike Brune (IMDB), Marc Mageau (IMDB), Enric Sala (IMDB), Jake Awa (IMDB), Jason Box (IMDB), Philip Levine (IMDB), Michael E. Mann (IMDB), Ma Jun (IMDB), Alvin Lin (IMDB), Sunita Narain (IMDB), Ashok Lavasa (IMDB), Haji Ji (IMDB), Anote Tong (IMDB), Tommy Remengesau (IMDB), Jeremy Jackson (IMDB), Lindsey Allen (IMDB), Farwiza Farhan (IMDB), Ian Singleton (IMDB), Gidon Eshel (IMDB), Elon Musk (IMDB), Greg Mankiw (IMDB), John Kerry (IMDB), Johan Rockström (IMDB), Barack Obama (IMDB), Piers Sellers (IMDB), Pope Francis (IMDB), Eddie Albert (IMDB), Kelly Ayotte (IMDB), Lionel Barrymore (IMDB), Joe Barton (IMDB), Joseph Bast (IMDB), Frank Baxter (IMDB), Glenn Beck (IMDB), George Bush (IMDB), George W. Bush (IMDB), David Cameron (IMDB), Richard Carlson (IMDB) >>devamı>>

Before the Flood (~ The Turning Point) ' Filminin Konusu :
Before the Flood is a movie starring Leonardo DiCaprio, Ki-moon Ban, and Alejandro G. Iñárritu. A look at how climate change affects our environment and what society can do to prevent the demise of endangered species, ecosystems and...





Facebook Yorumları
  • comment image

    son yıllarda izlediğim en çarpıcı sinema tadında belgesel film.

    iklim değişikliği ile ilgili gerçekleri belirtirken hem nalına hem mıhına vuruyor.

    - karteller tarafından para desteği yapılan abd'deki senato üyelerini isim isim boy boy afişe etmesi,
    - kartellerin isimlerini sıralaması ve bunlardan alışveriş yapmayın aq değiştirin yeme alışkanlığınızı demesi,
    - hindistan yetkilisi ile görüşürken "kusura bakma leo'cum sen amerikalısın alınma ama dünyayı asıl siken sizsiniz önce kendinizden başlayın" ve leo'nun "haklısın ders çıkarıp aksiyona geçmemiz lazım" demesi.
    - barrack'ın leo'yu beyaz saray'da ağırlarken "hey man" diye give him five yapması.

    ve daha bir sürü şey.

    medeniyet ve demokrasi abi ya :(


    (ozdmroz - 31 Ekim 2016 10:08)

  • comment image

    herkesin izlemesi gereken belgesel film. daha yarisindayim, uzuntuden icim karardi. ne kadar carpik bir tur oldugumuzu hatirlayip umutsuzluga kapildim. hele eriyen buzul kutlesinin kalinligini gostermek icin hortumu iki yanindan tutup acildiklari sahnede bittim...


    (irukandji syndrome - 31 Ekim 2016 10:30)

  • comment image

    çok beğendiğim belgesel.

    emeği geçen herkese teşekkür ederim. umarım izleyenlerde etkisi büyük olur. herkes elinden geleni yapar.

    --- spoiler ---

    umut fakirin ekmeği sonuçta. yoksa bende biliyorum ki daha kendi memleketimizde olması gerekenleri bile yapmıyorken bunları elbette düşünmeyeceğiz.

    doğum evleri gencecik bilinçsiz kızlarla dolup taşarken, asla kontrol etme niyetinde olmayan insanlarla bir arada yaşarken, onlara "gelecekte çocuğun kar görmeyecek" desek gülüp geçecek kadar anlamayacağından şüpheliyim. üzgünüm.

    kırmızı etin kilosu almış başını giderken insanımıza bak kırmızı et (büyük baş hayvan eti) yeme metan gazı tehlikeli gel sen tavuk tercih et demenin ne kadar komik olduğunun da farkındayım.

    hindistan fakirlikten kıvranırken, daha iklim değişikliği olduğunu söylemeye cesareti olmayan , cebini düşünen amerikali amcaların gücünün o insanlara yettiğinin de farkındayım.

    markette ki ürünlerin içinde palm oil olduğunu görünce, ucuz yağ uğruna yiten ağaçlara mı üzülsem yoksa memleketimde olan ağaçları yok edip yerine beton dikilmesine mi..

    ---
    spoiler ---

    ben üzgünüm ya siz?..


    (prenses andromeda - 31 Ekim 2016 18:14)

  • comment image

    afferin leo'ya. ününü farkındalık yaratmak için kullanmak şu dünya düzeninde erdemdir. belgesel beklediğimden daha az amerikanvari olmasıyla ve gerekli bilgiyi basitçe vermesiyle başarılı olmuş. çoğu var azı yok. ızlenmeli, izletilmeli.


    (archin - 1 Kasım 2016 22:29)

  • comment image

    racing extinction belgeselinde olduğu gibi, dünyanın gidişatına ve insanoğlunun dünyanın içine nasıl sıçtığına dair güzel bir yapım. belgeselin önemli bir bölümünü pesimist gerçekler oluştursa da, kanserli ve ölmeye çok yakın olmasına karşın hala bir şeyler yapmaya çalışan idealist bilim insanı ile birlikte biraz daha umut saçan hüviyete dönüyor. dönebilidği kadar tabii... yoksa herkes her şeyin gayet farkında.

    açıkçası ben leo'dan da pesimistim bu konuda. belgeselde bir takım şirketler ve bunlardan nemalanan politikacıların bağları gösterilmiş. bu ayın sadece karanlık olmayan yüzü. bir de karanlık tarafı var ki, bu sarmal tüm dünyayı sarıyor. ulan bir kere o paris anlaşması'nın katılımcıları bu işin içinde. neyi değiştireceksin? abd gibi bilim ve akılın ön planda tutulduğu bir yerde bile senatonun önemli bir kısmı bırakın iklim değişikliklerinin zararlarını ve "ne yapabiliriz?" konusunu tartışmayı, bu işe inanmıyor bile *. bunu da gayet politikalaştırıyor. utanmıyor da pezemenkler. varın siz üçüncü dünya ülkelerindeki durumu düşünün. ondan sonra yok kyoto protokolü'ymüş, yok gıldır gıcıkmış. dostlar çarşıda pazarda görsün.

    her şeyi durdursan dünya ölçekli devasa şirketlerin korkunç kar marjlarını ve bu marjı oluştururken doğaya verdikleri zararları; politikacıların da bundan sakal almasını durduramazsın. bunun için araştıran, endişelenen, bir şeyler yapmaya gayret eden bir grup güzel insan da yaptıklarıyla kalır. belgesel çekerler böyle arada. biz, yani geçim kaygısından yarını unutan bizlerse verilene razıyız. akşam belgeseli izleyip * kaygılanır, sabah da dün akşamı unutup ayın sonunu zar zor getireceğimiz maaşımızı verecek işlerimizde hayat mücadelemize koştururuz. kızını okutmak için günde 3 işte çalışan bir babanın iklim değişikliğini düşüneceğini pek sanmıyorum. hele de gerekli yasal prosedürler ve yönlendirmeler yoksa. geçmiş olsun yani.. ha en minimali bir birey olarak gider eylemini yapar; paşa paşa dayağını, biber gazını yer gelirsin. devran maalesef öyle. güçlüler yine istediğini yapar. hiçbir şey değişmez bu dünyada. önce onların havaya gaz salımını kesmek lazım.

    insanoğlu yok olmayı sonuna kadar hak ediyor. fazla bile uzadı hatta bu mesele. bizim kuşağımız görür mü bilmiyorum ama o distopik/post-apokaliptik durumlar çok da uzak görünmüyor. yazık olan bu güzelim insanoğlundan gayrı canlılara, doğaya ve tüm bu olanlar için endişenip 'gerçekten' harekete geçen o bir grup kişiye olacak. düşünmesi bile korkunç ama gerçekler acı.


    (frank castle - 2 Kasım 2016 06:49)

  • comment image

    insanlığın farkındalık için izlemesi gereken belgesel. küresel ısınma denen bir gerçek var her ne kadar bazı insanlar inkar etse de. dünya nüfusu giderek yükseliyor, tüketim artarken, üretim yerinde sayıyor. kaynaklar tükeniyor. buna bağlı olarak gezegen sürekli bir ısınma halinde. bu gidişe dur demezsek çok yakında gıda ve su savaşları da başlayacak. leonardo di caprio güzel iş çıkarmış bence. dünya üzerinde söz sahibi insanların görüşlerini almış. iki yıl boyunca dünyanın dört bir yanında incelemeler yapmış.

    beni özellikle, sumatra'da yaşanan kıyım, makroekonomist gregory mankiw ve pankreas kanseri eski astronot piers sallers'ın olduğu bölümler etkiledi. palm yağı olayını bu belgeselle öğrendim mesela. ucuz bir madde olduğu için neredeyse tükettiğimiz her şeyde var bu meret. di caprio bir bölümde bu düzene belki de en çok kendisinin uyduğunu söyleyerek bir öz eleştiri yapmış bu da hoşuma gitti. yani en azından bana samimi geldi. ve bu konularla bu kadar ilgili olduğunu bilmiyordum. ayrıca birleşmiş milletler barış elçisiymiş kendisi. özetle izleyin derim.

    aldığım bir kaç notla birlikte di caprio'nun birleşmiş milletler'de iklim değişikliğiyle yaptığı konuşmayı da yükleyeceğim.

    - 2016 yılındayız ve yaklaşık 1 milyar kişi, 100-120 yıldır aktif şekilde kullandığımız elektrikten yararlanamıyor.

    - küresel ısınmaya inanmayanların oranı inananlardan daha fazla. buna siyasetçiler, eğitim görmüş kişiler de dahil. birçok bilim insanı küresel ısınmayı insanlara anlatamadıklarından yakınıyor.

    - gregory mankiw abiyi çok sevdim gerçekçi cümleler kurmuş. bir yerde şöyle bir tespitte bulunuyor. "politikacılar her zaman profesörlerin dediğini yapmaz. onlar, her ne kadar onlara "seçilmiş liderler" denilse de onlar seçilmiş takipçilerdir. siyasiler onlardan isteneni yaparlar. eğer yeterli kamuoyuna sahipsen ve insanların algısını değiştirebilirsen, her şeyi yaptırabilirsin. buna iklim değişikliği önlemleri de dahil."

    eğer karbon vergisini getirirsek bu harcamanın doğal olarak düşeceğini düşünüyor ve bununla ilgili klasik bri sigara örneği veriyor, belgeselde izlersiniz.

    - danimarka %100, almanya ise %30 enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan elde ediyor.


    (gorwelian - 19 Kasım 2016 00:03)

  • comment image

    leonardo dicaprio'nun üzerinde yıllarca ısrarla durduğu iklim değişikliğini konu alan belgesel.

    en etkileyici bölümü hindistan ile ilgili olan kısımdı. röportaj yaptığı kadının abd'nin harcadığı enerji ile ilgili çarpıcı yorumlarını kesmemeleri de ayrı bi etki bıraktı. kendilerini eleştirebilmişler.*

    ayrıca, girişindeki intro müziği nedense ilham verici bi etki bırakıyor.


    (ras al ghul - 12 Ocak 2017 00:39)

  • comment image

    bizim anlayacağımız dilde çekilmiş küresel ısınma ve iklim değişikliği ile ilgili belgesel, "hava sıcaklığı artıyor, buzullar eriyor, deniz seviyesi yükseliyor."

    işin gerçeği sanki gidecek başka bir yerimiz varmış gibi yaşadığımız dünyanın içine ediyoruz. bu gerçeği çarpıcı örneklerle belgeselde bulabilirsiniz.

    işte fosil yakıtı az kullanın, yediklerinizi dikkat edin ve seçtiğiniz politikacılar dikkat edin gibi öneriler de getiriyor. seçtiğiniz politikacılar iklim değişikliğinden haberi olsun, karbondioksit vergisini desteklesin ve yenilebilir enerji kullanımına destek çıksınlar, buralar bizi ilgilendirmiyor tabi.

    aslında büyük petrol şirketlerine ve ünlü politikacılara baya bir giydirmiş, insan izleyince hayretle içerisinde kalıyor ve şöyle düşünüyor. bu petrol şirketleri iyiki yenilebilir enerji üretimine zamanında yatırım yapmışlar, yoksa hem nasıl yenilebilir enerji teknolojisinin gelişimini kontrol edecekler hem de nereden para kazanacaklardı.

    sonuç olarak izlenebilir bir belgesel, tavsiye edilir.


    (yolunsonuamerika - 20 Ocak 2017 20:20)

  • comment image

    çoğunluğun aksine benim içimi karartmayan, gülümseten belgesel. insanoğlunun ne kadar sömürücü, ne kadar yok edici olduğunu yüzümüze vuruyor ve bu beni hiç şaşırtmıyor. içinde yaşadığımız dünyayı nasıl en ufak noktasına kadar sömürüp tükettiğimizi, kirlettiğimizi, yaptığımız her hareketin dünyanın herhangi bir yerindeki canlıları katlettiğini yüzümüze vuran belgesel. denizleri kirletiyoruz, mercan resifleri git gide azalıyor, bu resiflerde yaşayan deniz canlıları tükeniyor; sağlıksız ama ucuz endüstriyel palm yağı için endonezya ve malezya’daki yağmur ormanlarını katlediyoruz, orangutanların nesli neredeyse tükenecek; milyonlarca canlının evi olan bu ormanları kesiyoruz; yarattığımız bu atmosfer değişikliği yüzünden buzullar eriyor. dünyanın akciğerleri olan, doğaya salınan karbondioksitin büyük bir kısmını yutan ormanları kesiyoruz. bunlara gün içinde ah vah edip geçiyoruz belki ama aslında dünyanın kaynaklarının sonsuz olmadığını unutuyoruz. bu ormanlar bir gün tükenecek ve havaya saldığımız kirli gazlar yüzünden atmosfer tabakasında oksijen kalmayacak. belgeselin de gösterdiği üzere atmosfer tabakası dünyanın dışında incecik bir zar gibi, yani öyle uzaya kadar uzanan kalın bir tabaka değil. bunu da en başta fosil yakıtları bolca tüketerek ve fabrikalardan salınan gaz atıklarla bir güzel kirletiyoruz. pekin’de bazı günler hava kirliliğinden okulların tatil edildiği gösteriliyor belgeselde. ama dünya hala kurtarılabilir bir noktada. eğer fosil yakıt tüketimini minimuma indirip yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelirsek, durum hala kurtarılabilir bir sınırdaymış. bana kalırsa kurtarılmasın ve insan kendi hazırladığı bu kıyamet senaryosunda yok olup gitsin, soyumuz tükensin. bu belgeselin beni gülümsetmesinin sebebi de bu zaten. ellerimizle nasıl sonumuzu hazırladığımızı gördüm ve içten içe aslında soyumuzun tükenmesini istediğimi farkettim. insanoğlu bu muhteşem dünyayı böyle sömürerek, kendinden başka hiçbir varlığı düşünmeden tüketerek sonunu hazırlıyor ve bunu gerçekten hakediyor. kendimizden başka hiçbir canlıya,bitkiye yaşam alanı bırakmayana kadar dünyayı sömüreceğiz,kirleteceğiz ve en sonunda nefes alacak oksijenimiz, içecek suyumuz kalmayınca aslında kendi kendimizi tükettiğimizi anlayacağız. şuan hikaye gibi gelen şeyler bizim sonumuz olacak ve dünya sonunda insanlıktan kurtulacak. belki izlerimizi siler, kendini yeniler ve bizsiz yeniden yeşerir, canlanır.


    (dengesizlikte dunya birincisi - 5 Mart 2018 11:55)

  • comment image

    beni karbon vergisi gibi bir şeyle tanıştıran son derece etkili bir belgesel. açıkçası buna benzer bir çok belgesel izlediğim için anlatıların yüzde 90'ına aşinaydım. beni şaşırtan şeylerden bir kaçı:

    -obama'nın halkın eşcinsel evlilikleri onayladığını görünce fikrini tamamen değiştirip eşcinselliği desteklemesi. yani politikacıların halktan etkilenmesi ki olması gereken bu aslında.

    -hindistan'da 300 milyon kişinin elektriksiz yaşaması. bu amerika'nın nüfusuna eşitmiş.

    -papa'nın küresel ısınma ile mücadele için çağrı yapması. tarihte bir ilkmiş.

    - isveç'in fosil yakıtlarını bırakan ilk ülke oluşu.

    kırmızı et tüketiminin sera gazına neden olduğu bilinirken amerika'da gıda için olan arazilerin sadece yüzde 1'i pirinç, patates gibi şeylere ayrılıyormuş. şu cümle de aslında hepimizi düşündürmeli: "herkesin bir anda tofuya geçmesini beklemiyoruz. sadece kırmızı ete alternatif olarak tavuk tüketmeniz dahi büyük bir fayda sağlayacak."

    ayrıca abd çıkışlı obezite gibi hastalıklar ve buna ayrılan ilaç endüstrisi/kaynakları da cabası.

    leo'ya saygı duydum. çok az sanatçı bu gibi işlere kendini adar. bunu pr için yapmadığını da biliyoruz. yanlış hatırlamıyorsam geçtiğimiz yıllarda çevre için büyük bir bağışta bulunmuştu.


    (otlukek - 24 Ocak 2019 20:29)

Yorum Kaynak Link : before the flood