Süre                : 1 Saat 40 dakika
Çıkış Tarihi     : 13 Ekim 2006 Cuma, Yapım Yılı : 2006
Türü                : Cinayet,Drama
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Belladonna Productions , Truly Original , Xingu Films
Yönetmen       : Dito Montiel (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Dito Montiel (IMDB)(ekşi),Dito Montiel (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Dianne Wiest (IMDB)(ekşi), Robert Downey Jr. (IMDB)(ekşi), Shia LaBeouf (IMDB)(ekşi), Melonie Diaz (IMDB)(ekşi), Laila Liliana Garro (IMDB), Adam Scarimbolo (IMDB), Peter Anthony Tambakis (IMDB)(ekşi), Channing Tatum (IMDB)(ekşi), Chazz Palminteri (IMDB), Martin Compston (IMDB), George DiCenzo (IMDB), Olga Merediz (IMDB), Jermel Wilson (IMDB), Michael Rivera (IMDB), David Castro (IMDB), Federico Castelluccio (IMDB), Anthony DeSando (IMDB), Scott Michael Campbell (IMDB), Rosario Dawson (IMDB), Kyle Benitez (IMDB), Gilbert Cruz (IMDB), Eric Roberts (IMDB), Chance Kelly (IMDB), Angela Frye (IMDB), Yetta Gottesman (IMDB), Chris Nuñez (IMDB), Jeff Skowron (IMDB), E. Austin Valentine (IMDB)

A Guide to Recognizing Your Saints (~ Hayatindaki Azizleri Kesfetme Kilavuzu) ' Filminin Konusu :
Modern zamanların “Mean Streets”i olan HAYATINDAKİ AZİZLERİ KEŞFETME KILAVUZU, New York’ta Astoria Queens’in sıcak, ter kokulu ve şiddet dolu caddelerinde yaşanan gerçek bir hayat hikayesi. Bu hikayede yaşananlar, sadece Dito Montiel’in hayatını değiştirmekle kalmayıp çevresindeki herkesin yaşamını etkiler. Hasta babasının, despot ruhlu arkadaşının ve tek koruyucusu Antonio’nun, adeta meydan savaşı yaşanan çevresinin ve gençliğin şehvet dolu baştan çıkarıcı arzularının arasında sıkışıp kalan Dito Montiel, oralardan çekip gitme ve bildiği, tanıdığı her şeyden uzaklaşma arzusunu zorlukla bastırabilmektedir. Günahlarının bedelini, ancak 15 yıl sonra Queens’e dönüp bir zamanlar yaşamını etkilemiş “azizler” ile yüzleştiğinde ödeyebilecek.

Ödüller      :

Venedik Film Festivali:Critics' Week Award, Isvema Award
Sundance Film Festivali:Special Jury Prize-Dramatic, Directing Award-Dramatic, Special Jury Prize-Dramatic


  • "cırt bi film, bişey olmuo, olmayan şey de bişeye benzemio. queens atmosferi de kötü. (bkz: ilk yarısında çıktım) (bkz: new york mets)"
  • "filmin en vurucu yeri, en sonudur. for antonio."
  • "bağımlı hayatların bağımsızıdır."
  • "ayhan sicimoğlu'nun monty'i oynadığı film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    dün izledim, sanırım gösterime girdiği günmüş aynı zamanda. tam bir bukowski tadı bıraktı damağımda; otobiyografik bir film; amerikanın arka sokakları, akıp giden diyaloglar... izlenmeli.

    beni bu filme çeken mucizeye de teşekkürlerimle...


    (disconnectus erectus - 20 Ocak 2007 12:44)

  • comment image

    -mış gibi yapan film...

    bagımsız amerikan sinemasinin avrupa sinemasıymıs gibi davranmaya calisipta ola-ma-mislarindan...

    buna ragmen venedik film festivali eleştirmenler ödülü (2006) sundance bağımsız film festivaliözel ödülü (tüm oyunculara) 2006 sundance bağımsız film festivali (en iyi yönetmen ödülü) toplamayi basarmistir...
    avrupa sinemasiy'mış' gibi davranmanın ve amerikada bagimsiz film cekiyor olmanin onde gelen kurallarindan azinlik temasi -ki bunlar italyan ve hispanik koken olursa yeni dunyada da kabul gorebilecegi gibi guclu bir ongoru varken- eski new york - mümkünse banliyö**- habitatini terk edenin 'oldum ben artık' deyip geri donup gecmisle hesaplasma hikayesine birde robert downey juniorsuz bagımsız film olmaz desturu da eklenince klasik akistan baskasini vermiyor...yari biyografi sayılabilinecek filmin kahramaninin da yazar oluşu amerikan entellektüelizminin olmazsa olmazlarindan...
    yine de yavru vatandan gelen kardeşe beyogluna cikipta cücük*sinemalarda arayip tarayip bagimsiz bir film izletmezsem olmaz da klasik sehir disindan gelene taksim ambiansi yaratmanin olmazsa olmazlarindan...ha iyi vakit gecirmedik mi gecirdik, aglamadik mi agladim valla, herhangi bir hollywood filmine girip cikmaktan daha doyumlu bir deneyim olmadi mi ,oldu...

    kissadan hisse:tum klasik akişa ve olgulara ragmen izlenmeli buraya goz atmadan gittigim ve jenerigin sonunu beklemedigim icin bitisteki suprizi kacirmisim ona yazik olmus aman neyse karakter ve alt metin analizleri de sonraya kalsin...gidin izleyin işte güzel bişe*


    (gomez de riquet - 12 Şubat 2007 03:45)

  • comment image

    hayatindakileri terkettigini sanirsin
    herkesi ve herseyi...
    gecmisini...
    ama gercekte; hicbirseyi zira onlar seni terketmez..hayatindaki azizler,seni sen yapanlar onlar...gibi bir anafikir yuklenebilinecek film,yuklemişler,çalışmışlar en azından


    (gomez de riquet - 12 Şubat 2007 05:09)

  • comment image

    eve dönüş filmlerini hep sevmiş biri olarak torpil geçiyor olabilirim ama bu kadar usta bir sinema dili ilk filmini yapan biri için bence taktirden fazlasını hakediyor. özellikle; aslında düşüncelerin konuşması ile bedenden çıktığı andaki konuşma şekillerini ardı ardına vermesi zekice ve bu kıyaslama film boyunca görsel olarak ta tekrarlanmakta.
    herşeyden önemlisi bir yönetmenin ilk filmidir...


    (dfbw - 24 Şubat 2007 16:38)

  • comment image

    güya filmin temel gerilimi asıl oğlanın yaşadığı çevreden, ailesinden, arkadaşlarından sıkılıp başını alıp gitmesi yıllar sonra da geri dönmesi üzerine kurulmuş ama biz eleman niye bu kadar sıkılmış anlayamıyoruz. arkadaşlarıyla sokaklarda serseri serseri dolaşırken, kızlara sulanırken falan hiç sıkkın görünmüyor. başını alıp gittikten sonra ne halt yiyeceği de belli değil; bir elemanla albüm yapma fikri üzerine konuşuyorlar ama bir kere çocuğun içlenip şarkı söylediğini, ne bileyim music store'a gidip iç geçirdiğini falan gördüğümüz yok. zaten gidip yazar olup dönüyor.
    yahu new york gettosunda geçen çocukluk hikayesinden bu kadar ekmek çıkar mı? filmde olsa vallahi inanamam ama gerçek hayatta oluyormuş işte; dito kardeşimiz kitabını yazmakla kalmamış bir de filmini çekmiş üzerine. hatta o kadar fütursuz ki kendi dahil karakterlerin adını değiştirmeye dahi tenezzül etmiyor. dito yine dito, babası da adı her ne idiyse işte.. baba..
    ha keza; bu çocuk babasıyla çok sorunlu olduğu için evden kaçmış, buna inanmamız bekleniyor. ama babasının ne elemana karıştığı ettiği var ne de yasak falan koyduğu. sadece biraz iletişim sorunu var gibi. onun da vurgusu adam gibi yapılmamış, en azından filmin odağı olacak inandırıcılıktan yoksun.

    bu amerikan indie'cileri iyice kabak tadı vermeye başladı. küçük insanların küçük dertleri; kişisel, hatta o kadar kişisel ki otobiyografik, hikayeler..
    sözlerimi geri alamam... ay yok alırım..
    gurbetlerden geriye dönüşlerim olmaz.. ama olabilir de

    yok sundance'de ödül aldı; yok şu festival yok bu festival... aman efendim bilmem de kim müthiş oynuyor diye gazlıyorlar ya bizi her seferinde ona yanıyorum. kötü bir hollywood filmi seyrettiğimde, ki hangisini seyretsem kötü oluyor, suçu kendimde bulurum çünkü adamların hangi mantıkla hangi şablonlara göre film yaptığı belli. onun üstünde bir beklentiyle gidiyorsan senin eşekliğin, yani hiç gitmeyeceksin. ama bu indie'cilerden böyle her seferinde kazık yedikçe c. sinan sağıroğlu gibi zıvanadan çıkasım geliyor.


    (relic - 1 Mart 2007 23:34)

  • comment image

    "my name is dito. i'm gonna leave everybody in this film."

    gecmise donusleri sevenler icin bir film. bize yeni bir seyler vermiyor fakat filmi izlerken soludugum hava oldukca samimiydi benim icin. ya da soyle diyelim; biraz oznel bir film. icinde kendinden bir seyler bulacak olanlar icin samimi gelecektir. hem samimi hem buruk.


    (thewicked - 20 Nisan 2007 00:52)

  • comment image

    bazı yerlerde kopmuş olan film...

    --- spoiler ---

    yani her hayal kırıklığından sonra gitmeye niyetlenip bir şekilde gidemeyen adam bir anda basıp uzaklaşıyor... o aralarada hiç mi veda yok hiç mi düşünmek, uzanıp kafa dinleyip kararlar alayım yok.. ha gerçekten yoksa dito'yu takdir ettim, böyle kararlılık nadir görülür...

    ---
    spoiler ---

    kopukluklar gözardı edilirse gayet iyi olduğu söylenebilir.. zaten robert downey jr'ın henüz kötü bir iş çıkardığını görmedik, onu geçiyorum.. shia labeouf ve genç antony ile genç laurie de filmi daha biz izlenir kılıyorlar oyunculuklarıyla...


    (martenit - 19 Mayıs 2008 18:36)

  • comment image

    daha çok robert downey jr hatırına izlenen film. ama ortak bir oyuncusunun olması dışında konusuyla da fazlaca hatırlattığı a bronx tale'in tadını bırakmıyor damakta.

    --- spoiler ---
    dito'nun neden çekip gittiğini pek anlayamıyoruz, tamam, hayatı tehlikede ama nasıl o kadar kolay oldu yahu? yanındakini temizlemişlerken. aradaki kopukluklar seyirciyi de filmden biraz koparıyor. "gittin de noldu?", "arkadaşa bunca vefasızlık ayıptır" dedirtiyor insana. adam senin yüzünden hapse girdi. herkesi terk ettin de noldu dito?
    ---
    spoiler ---

    dito'nun gençliği ve yetişkinliği gayet başarılı canlandırılmış, o ayrı.


    (kacin kurbagasi - 15 Haziran 2008 19:00)

  • comment image

    dış ses: giuseppe's walking down the streets where puerto ricans still listen to journey.

    ben: "..hah? journey dinleyen porto riko'lular mı? ehah??" ..senarist, repliği duyan herkesin aynı tepkiyi vereceğini tahmin etmiştir ki şöyle devam etme gereği duyar;

    dış ses: really, it's true. puerto ricans listen to journey.

    o sırada arabayla geçen bir afro-amerikan vatandaştan ölümcül replik gelir: " yo, steve perry's the shit, bro."

    ..ve ben de krize girerim.


    (broken - 20 Aralık 2008 13:18)

  • comment image

    robert downey jr.'ın muhteşem performansının yanı sıra aksiyon adı verilen patlamalı, havaya uçurmalı filmleri sevmeyenler için biçilmiş kaftandır açıkçası. yavaş tempolu bir film olmasına rağmen hiç sıkmıyor ve sürüklüyor.


    (stucklifeloop - 22 Aralık 2008 19:12)

  • comment image

    --- spoiler ---

    kesilmiş sahneleri, alternatif başlangıç ve sonları izlemenin filmi anlamsızlaştırdığını, o kesilmiş sahnelerin boşuna kesilmediğini, alternatif başlangıç ve sonların neden asıl değil de alternatif olduklarını anlamamı sağlamış film. ama ilginçtir buraya alıntı yapmaya değer gördüğüm aşağıdaki cümleleri o alternatif sonlardan birinden aldım:

    "ayrılmakla terk etmek arasında ince bir çizgi vardır. hayatım boyunca, bana hep tam zamanında ayrılmışım gibi geldi. insanlara ne kadar şanslı olduğumu anlatmak hoşuma gidiyor. ama yüreğimin derinliklerinde hep terk etmişim gibi algıladım."

    filmi entel yapacam diye kamerayı öyle sallayıp durmaya aslında hiç gerek yok. algısı bu konuda seçici olan izleyici gerçekten çok rahatsız oluyor ve gerçekten sayımız hiç de az değil. bunu "bağımsız" yönetmenler bir anlayabilse...

    hafif durgun filmleri (tabire gel) seven ben, "amaaan ne dandiko film yaa, başlıycam doğallığınıza da durgunluğunuza da, böyle entel film olmaz olsun" noktasına gelmiştim ki giuseppe'nin öldüğü sahne itibarıyla filme itibar etmeye başladım. ve şimdi bakıyorum da bu, filmin yarısından ilerideymiş. nasıl sabretmişim yahu? takdir ettim kendimi. hadi beni geçtim, yapımcı nasıl olmuş da parasını böyle riske etmiş? neticede bir amerikalı. sanırım bu "bağımsız"cıların parayla pulla harbiden işi yok.

    filmin en kötü oyuncusu nedense bana, "yapmacık entel hüznü mimikleri"yle, milletin ayılıp bayıldığı robert downey jr.'mış gibi geldi. ama gençlerin oyunculuğu muhteşemdi. hepsinin... sırf gençlerin oyuculuğu için izlenir.

    ben dito olsam, antonio'yla yıllar sonra hapishanede karşılıklı oturduğumuzda muhtemelen ağzımdan dökülen ilk kelimeler şöyle olurdu: "ben... sana karşı... çok mahcubum." ve heralde sesli bir ağlama nöbeti geçirirdim de gardiyanlar falan gelirdi, sakinleşmem için beni bir müddet ayrı bir odaya götürürlerdi.

    son olarak, evet, benim de kendimden bir şeyler bulduğum film. küçük bir yerde büyüyüp büyükşehire bağımlı hale gelmiş herkes için izlemeye değer bir film.

    ---
    spoiler ---


    (8128 - 3 Eylül 2011 00:38)

  • comment image

    içinde yazar geçtiği için izlediğim film. filmin sonunda kitap uyarlaması olduğunu anladığımda biraz bakayım nedir ne değildir dedim, biyografik bir kitabın uyarlamasıymış. robert downey jr güzel adamdır, gene döktürmüş filmde. ergen duygularımı ortaya çıkardı kendisi *

    film yavaş hızlı yavaş hızlı çok hızlı çok yavaş vs şeklinde ilerliyor, bir bakıyorsun herkes uyuşuk uyuşuk konuşuyor hatta konuşmalar birbirine giriyor bir bakıyorsun 'vay arkadaş neler dönmüş serhat yaa', ölen ölene.. antonionun gençliğini oynayan eleman oturduğum yerden beni acayip tedirgin etti, arkadaşı tebrik etmek gerekiyor bence. gençler iyi oyunculuk sergilemişler gerçi. hoştu, güzeldi.

    gitmek her zaman çözüm olmuyor, film bana bunu anlattı. filmde kendinden bir şeyler bulanlardanım ben de. her ne kadar doğup büyüdüğün yere lanet etsen de istersen 5000 km uzağa git istersen dünyanın öbür ucuna, içinde bir çok şey taşıyorsun o şehirden o insanlardan. seni sen yapan yaşadıkların çünkü ve içinde yaşattıkların. bitmiyor yani, yok öyle bir dünya.. gittiğin yere lanetini de götürüyorsun peşin sıra. sonrası mı? göçebe hayat merhaba..


    (letterbomb - 5 Kasım 2011 23:44)

  • comment image

    2006 yapımı bir drama.

    filmin konusu özetle şöyle: 1980'li yıllarda new york'un kötü bir mahallesinde yaşayan bir genç, o ortamdan kurtulmak için ailesini terk ederek kaliforniya'ya kaçar. aradan 15 yıl geçip de babasının çok hasta olduğunu öğrendiğinde ise, onu ziyaret etmek için mahallesine geri döner. ve tabii çocukluk aşkı da dahil olmak üzere (artık haliyle büyümüş olan) bütün eski arkadaşlarını da ziyaret eder.

    (insanın geçmişine döndüğü ve eski arkadaşlıklarını canlandırdığı diğer filmlere iki örnek: (1) it, (2) house of d.)

    film hakkında daha detaylı bilgi için bkz.: http://en.wikipedia.org/…to_recognizing_your_saints

    tema:
    (bkz: popüler kültür /@derinsular)


    (derinsular - 21 Ocak 2013 23:08)

  • comment image

    --- spoiler ---

    shia labeouf'un efsanevi bir dayak yemesi ve akabinde tipinin değişip robert downey jr.'a dönüşmesini konu alan güzel bir film. bu hikaye itibariyle türüne fantastik diyebiliriz.

    ---
    spoiler ---

    şaka bir yana, hüzünlü bir hikayeyi insanı sıkmadan vermeyi başarmış, oyuncularının hepsine ayrı ayrı güzel performanslar ortaya koydurmuş, kült olmasa da kesinlikle ayırdığınız vakte değecek bir film.


    (kizil sakalli sari - 16 Ağustos 2013 22:24)

  • comment image

    bu filmi izlerken kafamda they'll only miss you when you leave çaldı. zaten biter bitmez elimin onu açması da tesadüf olamaz. gitmek üzerine bir film gibi a guide to recognizing your saints. bir mahalle filmi gibi. ya da bir gençlik filmi gibi de olabilir. aslında geçmiş ve özlem hakkında. biraz da hesaplaşma. aslında en çok kaçmak hakkında. siz kaçınca birilerinin sizi özleyeceği sonucunu gösteren.

    sıkılmadan, yormadan, bizi içine sokmayı başararak, farklı anları farklı gözlerle, lenslerle göstererek anlatılan bir hikaye. kitabın yazarının otobiyoğrafik eseri ardından, filmin hem senaryosunu yazıp hem de yönetmesi sanırım kendi hikayesini özgünleştirebilmesi ve kişisel noktalara daha iyi değinmesini sağlamış.

    "herkesi terk ettim. ama kimse beni terk etmedi."


    (porco rosso - 12 Kasım 2013 00:00)