Süre                : 1 Saat 38 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Şubat 2011 Çarşamba, Yapım Yılı : 2011
Türü                : Drama
Taglar             : Morg,otopsi,Şili,mastürbasyon,Showgirl
Ülke                : Şili,Almanya,Meksika
Yapımcı          :  Autentika Films , Canana Films , Consejo Nacional de la Cultura y las Artes
Yönetmen       : Pablo Larraín (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Eliseo Altunaga (IMDB),Mateo Iribarren (IMDB),Pablo Larraín (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Alfredo Castro (IMDB)(ekşi), Antonia Zegers (IMDB), Jaime Vadell (IMDB), Amparo Noguera (IMDB)(ekşi), Marcelo Alonso (IMDB)(ekşi), Marcial Tagle (IMDB), Santiago Graffigna (IMDB), Ernesto Malbran (IMDB), Aldo Parodi (IMDB), Constanza B. Majluf (IMDB), Steve Nave (IMDB)

Post Mortem (~ Santiago '73) ' Filminin Konusu :
2010 Havana FIPRESCI Ödülü 2009 İstanbul Film Festivali’nde Tony Manero ile Altın Lale kazanan Pablo Larrain’in yeni filmi Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan için yarıştı. Bu filmde de başrolü üstlenen Alfredo Castro, yalnız morg kâtibi Mario’yu canlandırıyor. Mario’nun hakkında fanteziler kurduğu komşusu, 1973 Şili darbesinin ortasında, gizemli bir şekilde kaybolur. Sevgilisi olacak kişiyi aramaya başladığında ise kendi ailesinin tutuklandığını, Allende hükümetinin devrildiğini ve ordunun insanları öldürmeye başladığını duyar. Morg Görevlisi tarihi kişisel dramla harmanlayan bir anlatıyla hayal gibi bir öykü işliyor.


Oyuncular
  • "god is an astronaut'un kendi adini tasiyan albümünün pek bir enfes ikinci parcasi. hem post-mortem bir huzur hem de pre-natal bir heyecan veriyor insana."
  • "türkçeye morg görevlisi* olarak çevrilmiş 2011 istanbul film festivali filmi."
  • "post mortem ölümden sonra demektir. ve post mortem fotoğrafları vardır bu da ölen kişiyle son bir anı olması adına çekilen fotoğraftır.post mortem foto"
  • "post mortem fotoğrafları insanı abartılı şekilde kendine bağlıyor. eğer vaktiniz varsa ve gece evde korkmazsanız bence bu konuyu araltırın cidden araştırmaya değer. garip bi melankolisi var bu işin."
  • "gereksiz derecede zor olan oyun."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ışık ergüden'in tercümesi ile, albert caraco'dan madame mère'e:

    “bitirdiğimi sanıyordum ama hâlâ söyleyecek bir iki şey kaldı, beni boyunduruğuna alan eğilime niçin direneyim ki? silinen bir acıyı tatmama izin verin, defalarca baktıktan sonra bir kez daha arkama bakmama izin verin. sayın anne'nin ölümlü olduğunu biliyordum, onun öleceği fikri yıllardır benim hayal gücümü çalıştırıyordu, kendimi yavaşça buna hazırlamak istedim ve bu olay meydana geldiğinde dehşet benim için aşinaydı artık, yatıştığımı hissettim, ölümün, sayın anne'nin ölümünün bile bir hiç olduğunu görmüştüm. ölüler ölü olmaktan acı çekmezler, yalnızca yaşayanlar yaşadıkları için acı çekerler.

    hep acı çekmek akla yatkın bir şey değil, tabii eğer acı bizi ıslah etmiyorsa, ağladığımız ölüler bunu hiç bilmez, teselli bulmaz bir hâl alırsak eğer kendi sevgimizin esiri olmuşuzdur. insanın sürdürmek için yaratılmadığı saflığın içinde varlığımızı asla uzun süre koruyamayız, azizlerin yaşamı bu nedenle tehlikelere daha açıktır, bir tutku içimizi sardığında biz de kimi zaman onlara benzeriz. kendime ağlayacak ve merhumeyi düşünmenin yerine kendimi geçirebilecek miyim? teselli bulmayan herkes buraya varır, üzüntülerimden daha değerli olduğumu hissediyorum...

    çünkü acının bile içinde sanılandan çok kendini beğenmişlik ve itiraf edilenden çok şehvet vardır. bizi tecrit eden yas, bizi hantallaşmak zorunda bırakarak, sonunda yükümlülük altına alır: o zaman herkese benzeriz ve herkesin dengi oluruz, herkesle birlikte kayıp kitleyi oluştururuz, arzunun, kaygının, sevgi ve nefretin, yanılsama oyuncaklarının ve olumsallık kölelerinin dokuduğu ağlara kapılır kalırız. aslında ben zinciri kırdım, sayın anne bunu biliyordu, bu özgürlüğün ilk öğelerini bana o sağladı, bunlar beni sırası geldiğinde onun anısından da kurtaracaklar.

    sayın anne'yi, yüceltme eğilimi gösterdikten sonra, saygıyla ve minnetle sevmek istiyorum, çünkü başka türlü, canlıların ortasında, bir merhumenin teselli bulmaz oğlu olarak kalırım. ustaca yenilenmiş bir acıdan yararlanırsam onun anısını kötüye kullanırım, yasımı bir yaşama nedeni yaparsam kendime ihanet ederim. sayın anne çok meziyetliydi, ne kendi ailesini ne de benim ona borçlu olduğum mizacı o seçmişti, bunlar benim nefsime egemen olmam sayesinde hazırladığım mutsuzluklardır. ölümü bir sevgiliyi bekler gibi bekliyorum, sayın anne'yi beklediğim gibi bekliyorum.”


    (wereyda - 27 Temmuz 2012 11:12)

  • comment image

    post mortem fotoğrafları insanı abartılı şekilde kendine bağlıyor. eğer vaktiniz varsa ve gece evde korkmazsanız bence bu konuyu araltırın cidden araştırmaya değer. garip bi melankolisi var bu işin.


    (dylan bob - 21 Eylül 2013 01:06)

  • comment image

    sadece tipta degil hukukta da kullanilan kelime. sahsin olumunden sonra gerceklesen hadise veya hukuki kisiligin isnisnai olarak olumden sonra devam etmesi gibi durumlari tanimlar. ornegin x ve y evleneceklerdir. dugunden kisa bir zaman once x vefat eder. y, gecerli ve onemli bir sebep one surdugu takdirde (gayri mesru cocuklarin statusu vs) x'in banka kayitlari, hayatinin son zamanlarinda yaptiklari falan incelenir, gercekten evlilige kararli olduguna ikna olunursa cumhurbaskaninin izniyle y aslinda olu olan x ile evlenebilir. soz konusu evlilik post mortemdir.


    (ikiz ejder - 22 Mayıs 2004 20:01)

  • comment image

    albert caraco yeri yerinden oynatma gücünde. georges bataille'ın ma mere'iyle önlü arkalı çok şık vurur.

    "onları (ölmüşlerimizi) asla görmeyeceğiz ve bu yüzden onları seviyoruz, hiçlik sevginin bedelidir ve hiçliğin tacı sevgidir, böyle olması da iyidir, zaman ve kişi çakışıyor, sevgi ve hiçlik birbirine denk, bu konuda bizi aldatanlara mugalatacı diyorum. rıza okulu, büyüklüğün müjdecisi ve ezeli yaşam bizim bu dünyada -asla başka yerlerde değil- yer aldığımız yaşamdır, biz yoksak başka yer de yoktur. işte, öğretilmesi gereken, işte öğrenmeyi hak ettiğimiz şey bu! ve işte yine de bizden esirgenen ve hatta inanmamızın bile yasaklandığı şey bu!

    aynı tin tanımaz şunu da söyler: "biz buraya ancak kendi dünyamızı inkar ederek erişebiliriz."

    arada kalma, karar verici ol: hisli olan ahlak yoksunudur, edepli değil.


    (nirvana - 25 Haziran 2014 21:03)

  • comment image

    genel olarak anayurt oteli'ne (ana kahramanımız zebercet gibiydi), sonuyla da kuyu filmine (o esnada baya bir keyiflendim) selam çakmış şili filmi. en baştaki komedyenin esprileri, üst düzey darbe askerleri ile gerçekleşen salvador allende'nin otopsisi, cesetlerle dolup taşan hastane görüntüsü baya etkileyiciydi. bunun dışında üzerimde pek tesir bırakmadı...


    (makinedeki hayalet - 22 Temmuz 2014 03:02)

  • comment image

    1900 lerin başında paris te geçen oyun. firması microids dir. siz oyunda bir dedektifi canlandırıyorsunuz. bir bayan müşteriniz kızkardeşi ile eniştesinin korkunç bir cinayete kurban gittiğini söyler ve yardımınızı ister. sizde başlarsınız cinayetin olduğu orfe otelinden türlü türlü mekanları incelemeye. araştırmanız sırasında şeytani bafomet grubu ile karşılaşırsınız.
    oyun çok iyi derecede ingilizce gerektiriyor. diyaloglar da çok uzun. syberia kadar ilgi görmedi maalesef.


    (kumrengi - 22 Ocak 2006 07:02)

Yorum Kaynak Link : post mortem