Çıkış Tarihi     : 13 Kasım 2001 Salı, Yapım Yılı : 2001
Türü                : Döküman,Müzik
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Michael Jackson/David Gest Productions , World Events LLC
Yönetmen       : Bruce Gowers (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Anthony DeCurtis (IMDB),David Gest (IMDB),Tristan Rogers (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Muhammad Ali (IMDB)(ekşi), Marc Anthony (IMDB)(ekşi), Carroll Baker (IMDB)(ekşi), Lance Bass (IMDB), Beyoncé Knowles (IMDB)(ekşi), Marlon Brando (IMDB), Bobby Brown (IMDB), Kobe Bryant (IMDB), Aaron Carter (IMDB), Cyd Charisse (IMDB), J.C. Chasez (IMDB), Petula Clark (IMDB), Deborah Cox (IMDB), Luther Creek (IMDB), Willem Dafoe (IMDB), Angie Dickinson (IMDB), Rah Digga (IMDB), Dr. Dre (IMDB), Patty Duke (IMDB), Missy Elliot (IMDB), Gloria Estefan (IMDB), Joey Fatone (IMDB), Rhonda Fleming (IMDB), Nelly Furtado (IMDB), Gloria Gaynor (IMDB), Billy Gilman (IMDB), Berry Gordy (IMDB), Kathryn Grayson (IMDB), June Haver (IMDB), Fabiola Hesslein (IMDB), Celeste Holm (IMDB), Whitney Houston (IMDB), Sally Ann Howes (IMDB), Kim Hunter (IMDB), James Ingram (IMDB), Giovanni Jackson (IMDB), Jackie Jackson (IMDB), Janet Jackson (IMDB), Jermaine Jacksun (IMDB), Joe Jackson (IMDB) >>devamı>>

Michael Jackson: 30th Anniversary Celebration ' Filminin Konusu :
Michael Jackson: 30th Anniversary Celebration is a TV special starring Muhammad Ali, Marc Anthony, and Carroll Baker. This is a television special celebrating the 30 year anniversary of MJ solo career.


  • "ölmemişimdir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    cnn saatlerdir aralıksız muazzam güzellikte bir mj yayını yapıyor. uri geller da michael jackson'ın arkadaşlarındanmış. gözlerine bakıp "iyi misin sen?" demiş, 10 saniye kadar duraksamış michael, "ben çok çok yalnız bi adamım." demiş. insan ağlamamak için kasıyor.

    aynı yayında sony epic records'ın menejerlerinden biri, mtv'nin eskiden afroamerikan klipleri yayınlamayan bir kanal olduğundan bahsetti. beyaz olmak istemesini yadırgamak ne derece doğru? sanki bir sabah uyanmış da "ben beyaz olcam" demiş gibi? sordun mu hiç niye diye? sormadın biliyorum, malsın çünkü. ayrıca içimizdeki özgürlükçü dangalakların söz konusu michael jackson olunca dogmatik piçlere dönüşmesini hayretle karşılıyorum. faşistlik bunun adı. adamın bireysel kararı, kendi seçimi doğasına karşı gelmek. peki sana gireni çıkanı ne? ne tür bir ahlakçılık bu? siyah doğmuş, beyaz olmak istiyor? seni ilgilendiren kısmı nedir? zenci misin kanına mı dokundu? sen o kalıbına bakanın adam diyeceği tipinle kaşlarını kız gibi incecik almıyor musun, abuk sabuk saçlar sakallar yapmıyor musun, makyaj yapmıyor mu insanlar istedikleri gibi gözükmek için? mj bunu yalandan değil, kökünden yapmak istedi. giriştiği iş başlı başına yine bir cesaret örneği; hem sosyal, hem de fiziki açıdan. adamın kararına ancak saygı duyulabilir, onun yerine hepsini öldüğü gün yapmış gibi salak salak yazılıp çiziliyor. hayır o kadar da mal bi konu ki, yani "beyazlamaya çalışıyodu, öldü, normal bişi" demek seni ancak göt oğlanının teki yapar, başka hiçbi boka yaradığı yok. ne yani papağan gibi niye aynı boku yazıp çiziyorsun gerzek ibne? çocuğunu camdan sallamış da bilmem ne, ee yani n'oldu salladı yanlış bi iş yaptı da ölmeyi mi hak etti, bütün muazzam sanat hayatı çöpe mi atıldı? ben olsam ben de yapmazdım ama ben de mj değilim zaten. şu siteye yazmaktan başka hiçbi boka yaramayan sizin gibi sikko tiplerin albümleri 750 milyon satsaydı taksim'de götünüzü siktirirdiniz gibime geliyor. adam beraat etmiş, ki binbir türlü komplo teorisi dönüyor zaten, hala pezevenkliğini yapmış kadar emin bi şekilde çocuk istismarında bulunduğunu söylüyorsun. yahu nasıl oluyor da bu kadar eminsin, ha malakcan? git cem garipoğlu kovala olm sen, "nası yakalanmaz yeaaaa" yaz sen.

    o michael jackson'dı yani. prodüksiyon paketlemelerine muhtaç olmayan başlı başına bir star, bir üst yetenek. megastar bu. dişisinin madonna olduğuna dahi inanmıyorum, dengi yok onun. bu çok özel bir şey, buna saygı duyulmalı, mj'e tanıklık etmiş olmak şu boktan dünyada güzel bi şans. sabahtan beri konuşan herkes ama herkes, bütün otoriteler, gelmiş geçmiş en başarılı, en önemli sanatçı olduğunun, o olmasaydı müzik piyasasının bugünkü kadar gelişmiş/kuvvetli olmasının mümkün olmadığının altını çiziyor. senin gibi dangalağın teki değildi yani. ama senin gibi yaşamasını, hayata senin gibi bakmasını, senin gibi düşünmesini bekliyorsun. şimdi gördüğü dışlanma ile beyazlamaya çalışan mükemmelliyet takıntısı olan bi megastar mı maldır, yoksa sen mi? yani dünyaya tek katkısı kanalizasyona gönderdiği bok olan ezik ibnelerin o bokları yönlendirebileceği son adamdı belki de. yahu mallığın boyutu "sanat yönünün eksikliğine" gibi cümleler kurabilen embesillerin varlığından belli. lady gaga ile büyüyen nesil anlamaz olm bu işleri. fındık beyninizi yormayın. bu geoid çok özel bi şeyini kaybetti bugün.


    (radioheadbanger - 26 Haziran 2009 16:44)

  • comment image

    ne kadar güçlü, ne kadar saygı duyulası bir insan olduğunu vefatıyla bir kez daha fark ettirmiştir.

    muhteşem yetenekli olmasına rağmen ne şanssız, ne bahtsız bir ömür geçirmiş aslında. bizler onu hayranlıkla izlerken meğer içinde ne fırtınalar kopuyormuş, ne yalnız, ne acı dolu bir adammış michael.

    otopsi raporları ortaya çıktıkça, eski doktorları, eski bakıcıları basına açıklama yaptıkça, onun yakasına yapışıp bir türlü bırakmayan sağlık sorunlarına karşı nasıl da dimdik durmuş olduğunu farkettim ve ona çok daha fazla saygı duydum.

    kötü bir çocukluk yaşadı, kötü bir psikolojik geçmişi vardı. ilk kez sahneye çıktığı 5 yaşından beri deyim yerindeyse eşek gibi çalıştırılıyordu, yorgun ve uykusuz olduğu günlerde bile babası tarafından dövülerek, ayağının altına çakmak tutulup uyandırılıyor, prova yapmaya zorlanıyor, sahneye çıkartılıyordu, tek odalı bir evde 9 kardeşle fakirlik ve dayakla geçen yıllardan sonra michael ilk kez para kazanmaya başladı, daha doğrusu babası artık kendi kazandığı paradan ona da para vermeye başladı, 1980'lerin başlarında michael çok başarılı işler yapıyordu, off the wall ve arkasından çıkardığı thriller albümleri dünyanın en çok satan albümleriydi.

    michael'ın ünü arttıkça daha da içine kapanık, utangaç bir mizaca büründü. hiç gerçek bir aşk yaşayamadı. dostlukları da ne kadar gerçekti hiçbir zaman emin olamazdı. "güvenebileceğim tek kişi hayranlarım" demişti bir röportajında. ne acı. mikroskop altında geçen bir ömürdü onunki. nasıl sıradan, nasıl normal olabilirdi ki.

    kendisini neverland adını verdiği evine kapattı. öyle bir ev ki içinde hayvanat bahçesi, lunaparkı, alışveriş merkezi, sineması ve hatta kendi özel çöp öğütme merkezi bile bulunan bir yer. hiçbir zaman yaşayamadığı çocukluğunu burada yaşamayı planlıyordu. ancak neverland'e yerleşmesiyle beraber borçlanmaya başladı. ona "milyarder gibi harcayan milyoner" diyorlardı. öldüğünde 400 milyon $ borcu olacaktı.

    michael 80'lerin başında ilk kez dünya turnesine çıktı, bu dönemde belki aşırı stres ve yorgunluktan, cildinde parçalar halinde beyaz bölgeler ortaya çıktı, beyazlamalar hızla büyüyordu, michael bir süre bunları makyajla kapatmaya çalıştı, (http://floacist.files.wordpress.com/…007/07/175.jpg) . zamanla beyazlayan bölgeler tüm vücudunu kaplayacaktı. ( http://img.photobucket.com/…tice/tdcauvitiligo5.jpg ) bu dönemde ilk kez vitiligo teşhisi kondu.

    yine bu dönemde çok ender görülen ve bağışıklık sistemini çökerten, ciltte yaralara yol açan bir hastalık olan lupus teşhisi kondu. ( http://img.photobucket.com/…hit2thelimit/sb3hx4.jpg )

    zamanla bağışıklık sistemi o kadar zayıflayacak ve cildi o kadar hassaslaşacaktı ki maskelerle, kapalı kıyafetlerle, şemsiyelerle sürekli kendini korumak zorunda kalacaktı.

    aynı dönemde pepsi michael'la büyük bir reklam anlaşması yaptı. ancak şanssızlıklar başlamıştı bir kere. reklam çekimi sırasında saçları yandı, kafatasında 3. derece yanıklar oluştu. kafasının sol tarafında bir daha da saç çıkmadı, ömür boyu peruk kullanmak zorunda kalacaktı.

    kafatası yanıkları şiddetli ağrı yapıyordu, michael ilk kez bu dönemde ağrı kesici kullanmaya başladı.

    aynı dönemde michael günde 10-12 saat kadar dans provası yapıyor ve bu provalar sırasında sık sık düşüyor, belini, sırtını incitiyordu. birgün yine düştüğünde bir omurga kemiğini kırdı. aşırı yorgunlukla beraber kırıklar ve incinmeler üstüste gelince sırt ağrıları dayanılmaz bir hal almıştı. daha da çok ağrı kesici aldı.

    aşırı açlık ve susuzluk nedeniyle çok kez baygınlık geçirdi ve dans pistinde baygın halde bulundu.

    90'ların başlarında michael ağrı kesicilere bağımlıydı. hergün onlarca hap içiyordu. 1993'te tedavi gördü, ama tedavi bitiminde hemen yine ağrı kesicilere geri döndü.

    1995'te bir konser sırasında açlık ve susuzluktan dolayı tansiyonu düştü ve bayıldı. bu dönemden sonra da enerji artırıcı haplara bağımlılık geliştirmeye başlayacaktı.

    2000'lerin başlarında alpha-1 antitrypsin deficiency adlı yine çok ender görülen bir hastalığa yakalandı, bu ciddi bir akciğer hastalığıydı, tüm iç organları harap ediyor, zamanla akciğer nakli zorunlu hale geliyordu. bu da çok riskli ve yaşama riski çok az olan bir operasyondu.

    aynı yıllarda cilt kanseri teşhisi kondu, kanser tedavisine çabuk cevap verdi, otopsisinde kanseri yendiği ortaya çıkacaktı.

    yine 2000'lerin başlarında sırt ağrıları onu yürütemeyecek noktaya geldi, bir süre tekerlekli sandalye kullandı, ama kullandığı ağrı kesicilerin dozunu artırarak bunun da üstesinden geldi. büyük bir geri dönüş konseri planlıyordu. bunun için de daha çok ağrı kesiciye ve daha çok enerji hapına ihtiyacı olacaktı.

    tuhaf olan, 20'li yaşlarında çıktığı bad dünya turnesi sonunda çok yorulduğunu, bir daha asla dünya turnesine çıkmayacağını, yalnızca özel konserler vereceğini ve albümler yapacağını açıklamış olmasına rağmen, tekrar tekrar her albüm sonrası dünya turnesine çıkması ya da "çıkartılması" idi. 20'li yaşlarda dayanamadığı yorgunluğa 50 yaşında nasıl dayanabilecekti ki?

    tüm bunlar olurken bir yandan da basının üzerinde oluşturduğu ağır baskıya karşı durmaya çalışıyordu. sanki planlı bir ezme, yok etme hareketi yapılıyordu michael'a karşı. üzerime gelmeyin, yalvarırım beni yalnız bırakın, iftiraya uğramaktan bıktım diye şarkılar yazıyordu, ne yapabilirdi ki...

    artık öyle çok ilaç alıyordu ki, ilaç temin edebilmesi yasal olarak imkansız hale gelmişti, o da uydurma kimliklerle ilaç almaya başladı. öldüğünde eczacısı, ayda 30.000 dolarlık ilaç aldığını söyleyecekti. michael günde 40 vicodin alıyordu. vicodin dışında, hergün demerol , xanax , soma , zoloft , paxil ve priolosec kullanıyordu.

    hergün anti depresanlar, ağrı kesiciler , sakinleştiricilerden oluşan bir grup ilaç alan michael aynı zamanda anorexia olmuştu, aşırı çalışmaktan dolayı yemek yemek aklına bile gelmiyordu. öldüğünde 50 kiloydu ve midesinde-bağırsaklarında ilaçtan başka hiçbirşey yoktu. yardımcısı michael'ın sık sık midesini yıkadığını açıkladı.

    otopsisinde sırtında çizikler ve morluklar olduğu görüldü. michael muhtemelen yine çok uzun saatler çalışmış ve düşmüştü ve muhtemelen yine daha çok çalışabilmek, daha iyi olabilmek için daha fazla ilaca sarılmıştı.

    sonunda kalbi bu yorgunluğa dayanamayacak, aniden duracak ve tüm müdahalelere rağmen bir daha çalışmayı red edecekti.

    bunlar, hayattayken bilinmeyen gerçekleriydi michael'ın. keşke herkes onun kadar güçlü olabilse, ama değil bunları yaşamak, empati kurmaya çalışmak bile korkunç....o ki hem bu acılarla yaşamış, hem de böylesine başarılı olmuş. hayranlarına mümkün olduğunca hiçbirşey belli etmemeye çalışmış. güçlü görünmek istemiş. dünyaya eşi benzeri gelmemiş, gelemeyecek bir efsane olmuş. kulağımızdan silinmeyecek melodiler yaratmış, ölümüne dans etmiş, ölümüne şarkı söylemiş...

    ne büyük adammışsın michael, umarım gittiğin yerde çok mutlu olursun.


    (black rock - 30 Haziran 2009 12:10)

  • comment image

    http://www.habervakti.com/?page=articles&id=1423

    nihal bengisu karaca yazmış

    "80'lere ve 90'lara hakkıyla damgasını vuran mj'nin derisi de müziği de 2000'lere geldiğinde iflas bayrağını çekmişti. diana ross'a âşık olduğu ve ona benzemeye çalıştığı, bütün ameliyatların nedeninin bu olduğu söylenir. delice, ama romantik olmadığı söylenebilir mi? özendiği vücuda benzeme, benzediği vücuda özenme. bir türlü yetişkin olamayan adamın çocuk sevgisini yozlaştıran ve pedofilinin sularına sürükleyen şey de belki bu paradokstu.
    bu tarafta beraat etti, çünkü bu tarafı toptan hipnotize etti. ama öte tarafta böyle bir şansı olduğunu sanmıyorum, zebani dediğin sonuçta, her türden artizliğe bağışıklık kazanmış bir görevli.."

    al işte başladılar öbür tarafla ilgili hüküm vermeye.
    sen kim oluyorsun da onu mahkum ediyorsun?
    sorgu sual meleği misin, zebani misin, allah mısın?

    yeter artık adamı yattığı yerde rahat bırakın bari!
    michael kime hesap vermesi gerekiyorsa kendisi verir, sen kendi vereceğin hesabın derdine düş!


    (ahu - 1 Temmuz 2009 09:42)

  • comment image

    yedi yaşındaki oğluma ölümünü hatırlasın diye black or white klibini izlettirdiğim kral. oğlum durduk yerde bana sormasın mı; baba bir elini yukarı kaldırıp diğerini karnında tuttu ne demek istedi diye. anlık bir görüntü işte. ben de hava atarak dedim ki; bir dans figürü işte, bak oğlum biz zamanında çok izlerdik bu adamı tv de bu klibi çıkardı eskiden çok güzeldi o günler diye. sonra döndü bana dedi ki; hayır baba anladım adam heykelin yaptığını yapıyor dedi, özgürlük heykelini yani.
    dondum kaldım. artık neremle izlediysem yıllardır.


    (mavimelce - 4 Temmuz 2009 00:23)

  • comment image

    8 senedir ortada olmayan bir adam öldüğünde ve şarkıları, videoları dönmeye başladığında, elbette kendisini yeni keşfeden genç bir jenerasyon ortaya çıkacaktır. bunu anlıyorum. anlamadığım ise michael jackson'ı sadece tabloid dedikodularından tanıyan, popüler olduğu için kaka diyen, müthiş zevk sahibi, adını dünyada sadece 50 kişinin bildiği ama en sağlam müziği yapan bir takım grupları dinleyen ve dinlediği müzikle gurur duyma gibi sikko bir alışkanlığı ergenlikten itibaren default gelen iyi aile çocuklarının adam hakkında ahkam kesme ve milletin zevkine ambargo koyma hakkını kendinde görmesi.

    bu adam senin türkiye'ye konsere gelsin diye yıllarca ağladığın adamların en krallarına el açtı, yol verdi, birlikte çalıştı, haberin yok. senin o alternatifin alternatifi olmasıyla övündüğün gruplar bir müzik şirketiyle anlaşıp, kör bela iki albüm, bir video çıkarabildiyse, bu michael müzik şirketlerine, müzik endüstrisine ve video klip teknolojisine çağ atlattığı içindir.

    vay efendim siyahtı, kendini beyazlaştırdı!

    google görsellerde vitiligo diye aratırsan, bu hastalığı michael jackson hayranlarının götlerinden uydurmadığını göreceksin. ama bakma boşver. klavye başından sallamaya devam et, çok karizmatik oluyosun, hele de o bronzlaşmış teninle.

    ama çocukları taciz etti!

    adam açılan davalarda suçsuz bulunmuş. davayı açanların iftira ile çamur atıp para sızdırmayı amaçladığı delillerle ispatlanmış (bkz: michael jackson ile ilgili büyük yanılgılar). ama sen sallamaya devam et. çocukları sen mi peşkeş çektin adama? ondan mı bu kadar eminsin? madem bu kadar eminsin, gidip mahkemede tanıklık edeydin. etmediysen michael'ın suçuna ortak oldun. burdan sallayarak da taciz iftiralarını atanların suçuna ortak oluyorsun. her halukarda suçlusun.

    o haz aldığın aykırılığın, sözde farkındalığın ve tespitlerinle var ya, en fazla bir sivrisinek, bir sözlük trolü kadar ciddiye alınıyorsun.


    (axellennox - 5 Temmuz 2009 00:01)

  • comment image

    kafi derecede oyuncağı olmadığı için hayal kuran çocukların iki hedefi vardır. ilk hedef, ünlü bir sporcu, şarkıcı ya da süper kahraman olmaktır. bütün çocuklar ister ama bazıları hedefe ulaşır. ikinci hedefe ulaşmak ise daha zordur. babalarına bakarlar ve ben çocuğuma karşı böyle olmayacağım diye kendilerine söz verirler, baba olduktan sonra ise babaları gibi olduklarını farkedip üzülürler. michael jackson iki hedefine birden ulaşan bir çocuk, yıldız, baba. bir çocuğun hayal bile edemeyeceği yerlere geldi. bir baba olarak çocuklarına babası gibi davranmamayı başarabildi. kızı ağlarken, dünya; bir yıldızın, ikonun, üzerinden para kazanılmaya çalışılan bir çocuğun, bütün sevdikleri tarafından sömürülen bir adamın değil kızı için her şeyi yapan bir babanın öldüğünü anladı. para pul için çocuklarının fotoğraflarını satmadı, paparazzilerle anlaşıp üzerlerinden para kazanmadı, sahneye sürmedi, kendi çocukluğuna verdiği sözü tutabildi, aşkolsun.


    (rewlofweno - 8 Temmuz 2009 00:06)

  • comment image

    dunyada tanimayan insan olmadigini dusunebilecegimiz kadar meshur, milyonlarca hayrana ve tabii ki bi o kadar da kendinden nefret edenlere sahip, dunyanin en cok satan albumunu cikarmis, danslari, muzigi, klipleri ile yeri gogu oynatmis, konserlerinde enfes sovlar sunan ve artik zenci olmayan ve ve ve yuzu super deforme olmus -ajda pekkandan cok estetik- supermegahiper star..
    yarattigi sansasyonlari ile de meshurdur: cocuklara cinsel taciz, 35. estetik oparesyonunu oldu, rengini actirdi, oksijen cadirinda uyuyor, lisa marie presley ile evlendi, bosandi walla, porno yildizi arkadasinin rahmini kullanarak cocuk yapti vs vs..
    kendine has bir tarzi vardir: siyah lofir ayakkabi, beyaz corap, kisa pacali pantalon, gomlek, sapka, pullu eldiven ve estetiklerle orjinaliteyi yakalamis bir yuz..
    koydeki memet emminin bile taniyip, izleyip, arada bir moonwalk yapmaya calistigi bir akim.. olunce ne olucak merak konusu......

    edit, 26.06.2009: "olunce ne olacak merak konusu?" izliyoruz saskin saskin...


    (penguen - 13 Mart 1999 00:00)

  • comment image

    çocuklugundan nefret etmeyi, çocukluguna dair herseyi karalmayi kendini kurtarmak olarak algilayanlarin bir numarali günah keçisi.
    çogu zaman ,müzigine, sözlerine, ve inanilmaz cok yönlülügüne bile bile yüz vermeyip, amerikanin boyali basinin hedef gösterdigi
    bir takim özelliklerine takilip kaldigimiz, en akli basimizda olanin bile hakkinda
    "oksijen cadirinda yatiyomush abi.", "cocun düdüklüyomush abi", "rengini actiriyo koduum"
    dedigi sahsiyet.
    milyonlarca dolarin arasinda yasayan bir yanliz adam.(cocuk)


    (otisabi - 16 Mart 1999 00:00)

  • comment image

    daha onu tanımayan hiçkimseye rastlamadım, herkes tanıyor. ama tabi herkes arkasından ağlamıyor.
    eşim artık alıştı, babamlar gülüp geçiyorlar, bir tek kardeşim anlıyor beni, neden ağladığımı...

    5 yaşında sahneye babası tarafından dövülerek zorla çıkartılmış, çocukluğunu yaşamasına asla izin verilmemiş, 50 küsür yaşında bile çocukluğuna özlem duyup, çocukluğunu yaşamaya çalışan bir insan.
    çocuklara olan aşırı sevgisi yüzünden adı pedofiliye çıkmış, hiçbir zaman kanıtlanamayan (ancak öldüğünden sonra iftira olduğu itiraf edilen) iddialarla boğuşmuş bir insan.
    hastalığıyla dalga geçilmiş, burnunun büyüklüğüyle dalga geçilmiş, dalga geçmesinler diye burnunu küçültmesiyle dalga geçilmiş bir insan.
    ve tüm bunların üstüne, o yaşayamadığı çocukluğunu dünya üzerinde rengine, ırkına, dinine bakmadan bütün çocuklar yaşayabilsin
    ve o çocuklar gitgide daha da kötü bir yer olan bu dünyayı kurtarabilecek kişiler olarak büyüsünler, umudumuz olsunlar diye ömrü boyunca bütün gücünü, parasını, vaktini, popülaritesini harcamış bir insan.

    bakın sanatından ve dünya üzerinde şu ana kadar gelmiş geçmiş en büyük eğlendirici (saçma biliyorum ama entertainer'ın daha mantıklı bir türkçe'sini bulamadım) olmasından falan bahsetmiyorum. doğuştan gelen yeteneklerinden falan bahsetmiyorum. 35 yıl boyunca her çıkardığı albümle farklı farklı insanlara hitap edebilmesinden falan bahsetmiyorum. aynı anda "pop, rock & soul"un kralı sayılabilmesinden bahsetmiyorum. aldığı ödüllerden ve rekor kırma rekortmeni olmasından bahsetmiyorum. yaşarken dünya üzerinde yaşayan en ünlü insan olmasından bahsetmiyorum. 10 milyon satıştan aşağı düşmüş albümü olmamasından bahsetmiyorum. dünya üzerinde "ölün" dese ölecek milyonlarca insan olmasından bahsetmiyorum.

    kendisine, kıçının üstünde klavye başında cahilce ama küstahça "pedofili" demekten, "rengini beyazlattı" demekten başka hiçbir vasfı olamayan insanlar daha fazla eğlensin diye yarım asıra yakın yaptığı şeylerden bahsetmiyorum.

    onlar bile daha güzel bir dünyada yaşayabilsinler diye yaptıklarından bahsediyorum.

    bugün, dünya üzerinde eğer hala umut varsa, bu dünya daha güzel bir yer olsun diye didinen insanlar varsa, hala çocukları seven insanlar varsa, ve onların geleceği için çalışan insanlar varsa; bunun nedenlerinden biri de senin bu insanların yapabilecek güçlerini farketmesini, bir şeylerin farkına varmalarını, iyi çocukluk yaşayıp iyi birer insan olmalarını sağlamandandır.

    o yüzden, rahat uyu michael!

    fans love you! your majesty, my king!


    (maximum chatlak - 25 Haziran 2012 14:53)

Yorum Kaynak Link : michael jackson