filmdekiler zombie olarak adlandırmak pek doğru değil, belki zombie-alien karışımı diye işin içinden çıkılabilir. zira zombie film kültüründe bugüne değin mevzubahis kimseler ne sikişmişlerdir(peder-hemşire), ne götü-başı patlayıp garip yaratıklara dönüşmüşlerdir(anne), ne de bilumum iç organları ve bağırsakları kendi bağımsızlıklarını ilan edip, insan kovalamaya başlamışlardır.(esas oğlanı kovalayan iç organ müsveddesi)...bu konuya açıklık getirdiğim için mutluyum şimdi rahatça ölebilirim...

(clockwork life - 26 Kasım 2002 01:51)

peter jackson in hayal gücünün ne kadar geniş olduğunu kanıtlayan film... fare maymun ciftlesmesinden mamul zombiden doğma chucky cakmasi bebek vs..... filmde zombi bebek koştururken adamin gelisine çakmasi unutulmazlardan. ..

(rainbird - 4 Ekim 2015 00:51)

korkudan çok romantik film tarzında sayılması gereken film. çünkü film ana teması aslında zombiler ve çim makinesi deil 2 gencin birbirine aşkıdır. en gaz sahnelerde bile zombiler biçilirken arkada yavaş fonda bir piyano eşlik etmektedir. film sonunda genç aşıkların birbirine sarılmasıyla biter zaten...

(ladonna - 4 Eylül 2004 23:35)

kanımca korku-komedi türünün en başarılarından. özellikle eski zombi filmlerinin hayranı olarak izleyip sevdiklerimden bir liste oluşturdum.

(bkz: night of the living dead)
george a. romero - ölülerin şafağı - 1968

(bkz: dawn of the dead)
george a. romero - ölülerin şafağı - 1978

(bkz: day of the dead)
george a. romero - ölülerin günü - 1985

(bkz: the return of the living dead)
george a. romero - yaşayan ölülerin dönüşü - 1985

(bkz: 28 days later)
danny boyle - 28 gün sonra - 2002

(bkz: dawn of the dead)
zack snyder - ölülerin şafağı - 2004

(bkz: shaun of the dead)
edgar wright - zombilerin şafağı - 2004

(bkz: land of the dead)
george a. romero - ölüler ülkesi - 2005

(bkz: 28 weeks later)
juan carlos fresnadillo - 28 hafta sonra - 2007

(aslan burcu kadini - 23 Aralık 2015 21:56)

the good wife'ın yapımcı yazarları michelle ve robert king'in yeni dizisi, haberi çıktığından beri bekliyordum.
ilk bölümüyle the good wife'ın havasını tekrar yansıttı müzikleriyle, komik kısımlarıyla olsun. konusu gayet farklı, öyle çok iyi bir başlangıç değildi ama ilerleyen bölümlerde açılacak muhtemelen. takip edeceğim.

(anewlucas - 14 Haziran 2016 16:49)

"ergen dizisi" diyenlere gülüyorum . dizi tamamen sembollerle dolu . insanlara kulaklarından giren (burada kulaktan giren nefret söylemleri , propagandalar vs simgeleniyor) virüslerin , insanların beyninin bir yarısını yok etmesi ve kişileri etkisine alarak hangi siyasi görüşten olursa olsun radikalleştirmesi , saldırganlaştırması söz konusu . burada da ana tema olarak siyasetçiler seçilmiş ki , radikalleştirerek insanları ayrıştırmak , işleri çıkmaza sokmak bağlamında en etkili kanaat önderleri ...
virüs bulaşıcı . nefretin bulaşıcı olması gibi .
birbirine hoşgörüyle gülümseyen biri demokrak biri cumhuriyetçi 2 kişi , sabah kırmızı ışıkta birbirlerinin arabalarından gelen , kendi siyasi görüşlerine uygun radyoları birbirlerine duyurarak birbirlerini öldürecek seviyede şiddet kullanıyorlar.
virüsün bulaşmadığı politikacılar uzlaşmacı ve problem çözmeye odaklı iken , virüsün bulaştığı politikacılar hem çok radikal hem uzlaşmadan uzak . hem de şov yapmak üzerine kurulu aksiyonlarla insanları kışkırtıyor.
virüsün bulaştığı kişiler , virüsü diğerlerine bulaştırmaya çalışıyor. radikal insanların diğerlerini de radikalleştirme çabasına atfen . biliyorsunuz "ya taraf ya bertaraf olursunuz" .
virüs dünya dışı bir meteorla gelmiş. ki bu da aslında evrimleşen ve sosyalleşen , zekası gelişen insanın yapısı şiddete uygun olmaması ile açıklanabilir. buraya ilerleyen bölümlerde daha da anlamlı bir açıklama da gelebilir bence .
ben bu bağlamda seyrettiğimde son derece anlamlı ve komik buluyorum. ülkemiz gibi kutuplaşmanın had safhada olduğu bir yerde zaten aksi söz konusu olamaz.

(fornox - 20 Temmuz 2016 10:57)

mary elizabeth winstead'i bizlere bir kez daha bahşettiği için minnettar olunası dizidir. düşük ratinglerinden dolayı iptal edileceği söyleniyor ve üzüyor.

(the patient - 23 Ağustos 2016 02:10)

90'ların bilimkurgu efsanesini yeni nesil idiotik amerikan siyaset ve politika düzleminde eriten ve ülkeyi yönetenlerin beyinsiz olduklarından dem vuran, sanıldığının aksine kara-komedi olan şahsi fikrimce şaheser dizidir.

trump ve clinton kavgasına, cumhuriyetçiler ile demokratlar arasındaki ilişkilere kadar kara komedi şeklinde ele alıp bunu bilimkurgu ile birleştiren nacizane dizidir.

uzun zamandır süregelen dizi arayışıma son son noktayı koymuştur.

--- spoiler ---

başroldeki hatunun michael moore ile olan sevişme sahnesinde kustum.
--- spoiler ---

(huguker - 7 Eylül 2016 15:40)

bir sure gectikten sonra "daha ne yapmis olabilirler ki" diyerek izlenen film.

--- spoiler ---
1) sicanlarin maymunlara tecavuz ederek yeni bir tur dogmasina sebebiyet vermesi: fare maymunu
2) fare maymununun isirdigi herkesin once olmesi, akabinde dirilip zombie olmasi, onlarin isirdigi herkesin de ayni sureci yasamasi.
3) kasabanin rahibinin zombielere full contact dalmasi.
4) dort zombienin evin mahseninde kurulan sofrada yemek servisi yapilmasini beklemesi
5) zombie haline gelen papaz ve hemsirenin cilvelesmesi akabinde sevismesi
6) papazla sevisen hemsirenin 2 dakkada hamileligini tamamlayip, zombie bebek dogurmasi
7) salak herifin zombie bebegi parka gezdirmeye goturmesi

daha gider bu
--- spoiler ---

(mezopan - 10 Ocak 2005 10:55)

zombili filmler külliyatının en komik örneği olan film. büyük sıçanların maymunlara tecavüz etmesi sonucu ortaya çıkan bir yaratığın filmin kahramanın annesini ısırması ve kadıncağızın da başkalarını ısırmasıyla kasabada zombi salgını yaşanmasını konu edinmiş filmde kahramanın bütün sorunu zombileri evde tutabilmektir. çürümeye yüz tutmuş zombi annenin eve gelen misafirlerle sofraya oturup,pudingine düşen kulağını yediği sahne sofra adabı konusunda bizlere çok şeyler öğretir kanaatimce.

(fausta - 4 Şubat 2002 13:13)