benim için iyi film kriterleri "ortaçağ olsun, at olsun, üstünde +armorlu bir şövalye olsun, ufak bir aşk hikayesi bol bol savaş sahnesi olsun, düşmanın başı ana karakterden daha karizmatik olsun" dur. aha bu filmde hepsi var. özellikle savaş sahneleri çok başarılı, insanın camı pencereyi açıp ruuss! diye bağırası geliyor. hele de bir göl üstünde saxsonlarla savaş sahnesi var ki gece gündüz seyrederim. yani benim gibi "senaryo değil sahne, gösterişli laflar değil bakış açısı" önemlidir diyenler için kaçırılmayacak bir filmdir kral arthur.

(asden - 30 Ocak 2007 17:06)

ilk izlediğimde aklımda kalan bir tek o vardı... we will go home diye şarkı söylüyordu borsun sevgilisi. o kısmında nedendir bilinmez ; büyük ihtimalle benim kelt damarlarımın kabarmasıdır sebebi ; hafifçe gözlerim dolmuştu... soundtracki alınmıştı koşa koşa; kesinlikle dinlemeliydim o şarkıyı, ama sonuç hüsrandı... filmin en can alıcı müziklerinden birini içermiyodu albüm... biraz araştırma sonucu^* benim gibi düşünen bir çok insan olduğunu öğrendim... ardına genişletilmiş bir soundtrack haberi geldi, çocuklar gibi şendik... günler günleri kovalarken iştahla bekledik we will go home diye hep bir ağızdan şarkı söylemeyi. bekleyiş sona erdiğinde gene hüsrandı sonuç, dahil edilmemişti albüme o muhteşem şarkı... sonra unutuldu gitti, geçenlerde director's cut olarak izlerken tekrar depreşti anılar, we will go home demek istedi gönül doyasıya... aranıldı taranıldı ve onca seneye rağmen hala bu şarkının hiç bir şekilde hiçbir albüme girmediği tozlu raflarda unutulmaya terkedildiği öğrenildi disney tarafından... böyle bir şarkıyı biizmle paylaşmadığın için disney seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım

bonus: (bkz: ibne disney e kafam girsin)

(valentea - 23 Nisan 2007 16:20)

kötü ve başarısız kelimelerinin tanımlamak için çok yetersiz kaldığı; kral arthur, merlin, sakson istilası ve hadrians wall gibi efsanelerin / kavramların orta yerine eden 2004 yapımı film. keira knightley pikt kavminden bi hatunu oynamaktadır ve ms 3. yüzyılda bu kadın dağda ormanda bayırda tarzan gibi yetiştiği halde felsefe, tarih, coğrafya bilmektedir. misal,
sarmatların karadeniz etrafından geldiğini bile leb demeden anlamaktadır. kaldı ki her yer buram buram braveheart kokmakta, savaş sahneleri ise iyi olmakla beraber olağanüstü hiç hiç değillerdir.

yani işte...tarihi film seviosanız izleyin (her ne kadar tarihi gerçekleri şöyle bir uzaktan yalayıp geçiyorsa da)....hatta benim bi ara vaktim boldu 2 kere izledim...ama vasatın çok altında bi film.

(derwatt - 16 Aralık 2007 00:13)

(bkz: braveheart klonu)
(bkz: hollywood'un piç ettiği efsaneler)
(bkz: keira knightley'in kurtaramadığı filmler)

(jabberwocky - 18 Aralık 2007 23:11)

muhteşem müziklere sahip normal bir tarih filmi diye özetlenebilecek 2004 yapımı holywood filmi.
dinlerken sıkılmadığım efsane müziklerinde "we will go home"'un eksikliği içimizde burukluk yaratsa da "hold the ice" parçası ile her daim unutulmayacaklarımdan biridir, sadece belki bu film 3leme olarak çekilip daha uzun uzadıya anlatılsa güzel olucakmış gibi bir havası var, 2 saat icerisinde bitirilmeye çalışılan bir efsanedir kendisi. severim sevdiğim kadar da hayal kırıklığı yaşarım yetersiz senaryo yüzünden.

(saliano - 13 Ağustos 2010 16:44)

henry purcellin bestelediği ve sözleri john dryden tarafından yazılmış opera. 17. yüzyıla ait bu eser librettosunun o dönemde alışılageldiği gibi italyanca değil ingilizce yazılmış olması sebebiyle de ayrıca önemlidir.

(applepear - 22 Aralık 2010 04:59)

son savaş sahnesi keira knightley'in göğüsleri^* fırladı fırlayacak endişesiyle izlenilen filmdir.

(puro - 14 Mart 2011 05:13)

buzdan göl üzerindeki ok atma sahnesi fazla mükemmel olan film. şimdi tv8' de izlerken dikkatimi çekti. okçular gelen ordunun kanat kısmına ok atıyor hepsi yıkılıyor yere yandakilerin. en azından bir kaç kişiyi sekse bari bu ok canım kardeşim ya. en yanda kalan adamı bile vurdular namussuzlar.^*

(drdolantin - 3 Temmuz 2011 22:39)

excalibur'un kullanıcısı

(sir erdoquan - 22 Ocak 2001 01:37)

hans zimmer'in 67 adet albümüne sahip biri olarak şunu net söylüyorum: king arthur'un müzikleri kesinlikle özel ve ayrı bir saygıyı hak ediyor.

(tourmente - 8 Kasım 2013 13:52)

diger arthur filmlerinden oldukca farkli bir yorum. hatta cok guzel bir yorum diyebiliriz. mists of avalon, first knight ve excalibur daki yorumlar farkli idi. mists of avalon da pagan/kelt etkilerini tumuyle gorurken first knight ve excalibur da klasik bir ortacag sovalye arthur izledik. bu filmde ise tarihi olaylara cok daha yakin bir islenis var.

her filmle ilgili oldugu gibi tabi bununla ilgili de kotu yorumlar yapmak gerek ki zaten yeterince yapilmis, tabi abartip mukemmel kose elestirmeni diliyle yerden yere vurmanin da bir karizmasi vardir ama bu filmi ingiltere tarihini bastan yazmis diye elestirmek, clive owen'i russel crowe kirmasi yapmak chronicles of riddick i izleyip "ne lan bu dunyayi kurtaran adam olmus" demek gibi birsey. burda apayri bir senaryo ve bakis acisi var, binlerce kere adi gecmis, konseptlesmis olaylar iyi bir bakis acisindan tam anlamlila leziz islenmis. merlin sivri sapkali bir hokkabaz degil bir druid olarak, guinevere kelt kokenli yerli bir savasci, lancelot arthur un en yakin arkadasi, yuvarlak masa sovalyeleri at ustunde mizrakla turnuvaya katilan suslu tipler degil 15 yillik bir savas doneminde sayisi iyice azalmis gercek sovalyeler, arthur ise romanin agirligindan kurtulmaya calisan buyuk bir komutan.

filmde gercekten cok can alici guzel dramatik sahneler vardi, izlerken ilk yuvarlak masanin gorundugu sahnede arthur un ettigi laf gercekten cok guzeldi (spoiler cilik yapmayalim), ayrica merlin'in de arthur'un kilici tastan cikarisi ile ilgili de ettigi laf pek guzeldi.

savas, catisma sahneleri hic fena degil. her film gibi bunu da braveheart la kiyaslamak normal, cunki cesuryurek gercekten de bu tarz savas sahnelerinin en iyilerini barindiriyor. belki bundaki en onemli vaktor cgi teknolojisinin kullanilmamis olmasi. bu filmde cgi kullanildigini goruyoruz, cekimler de gayet guzel aslinda, bazi yerlerde eksiklikler var ama, becermis adamlar. tabi abartip yerden yere vurmak gerek aslinda ama oyle yapinca olmayan seyler gorebiliyorsunuz, belki benim izledigim dvd duzeltilmis versiyonudur.

iyi bir home theatre sisteminde izlemek veya halen oynuyorsa sinemada izlemek akillica olur. gercekten iyi bir film, belki eksikleri, yamuklari var ama senaryo ve bu klasik hikayenin islenisi pek basarili.

(jander - 4 Eylül 2004 17:29)

"lan madem filmin adini king arthur koyacaktiniz, o hatunun o afisin ortasinda isi ne" dedirten film

(pissed - 30 Ekim 2004 02:57)

genel olarak dandik bi filmdi ama saxonların başındaki adam süperdi.. ne la öle.. iskandinav power metal grubu solisti gibiydi.. "hacı açılın bakalım konser verelim bi şurda, bak zaten seyircimizle beraber geldik" dicek diye 4 gözle bekledim.. tam brutal amcaydı ya.. konserden sonra da "yakın la buraları" der giderdi ne hoş olurdu..

(bigboned - 30 Ekim 2004 23:32)

arthur un turkucuye benzedigi film

(granieve - 1 Kasım 2004 11:01)

--- spoiler ---
koca büyücü diye lanse edilmiş merlin iki fantastik yapmadan biten film.
--- spoiler ---

(bkz: fantastik yapmak)

(superjesus - 1 Kasım 2004 15:12)

esas kızımız^* son savaş sahnesi sırasındaki giyimiyle düşmana savaşma seviş mesajı vermeye çalıştıysa da döneminde anlaşılmamış,saksonlarca hırpalanıp durmuştur.
filmin devamında ise çiftimizin evlilikleri maalesef uzun sürmemiş,kızımız tüm kış boyunca zemheri zürafası gibi gezdiğinden zatüree olup,eşekler cennetini boylamıştır.arthur'umuz da o günden sonra kendini kumara,içkiye vurup çoluğa çocuğa eğlence olmuştur.

(becherovka - 11 Kasım 2004 23:23)

başından sonuna artur'a "arfa! arfa!" denip durulan filmdir. sinirleri bozmaktadır. ne arfası be "artur" be "ar-tur"!

(sanirsam - 12 Kasım 2004 09:39)

--- spoiler ---
saksonlar'ın karizma abidesi liderlerinin^* ezik arthur^* tarafından öldürülmesine sinir olduğum film. bari bir iki sahne önceki karşılaşmalarında tristan öldürseydi de zevk alsaydık sahneden..
ya da daha iyisi efsanevi kral arthur bu kadar alakasız bir tip tarafından canlandırılmasaydı.. adam o kadar rahatsız edici ki, insana kötüleri tutturuyor resmen..
--- spoiler ---

(wings of steel - 8 Mart 2005 02:47)

vakanüvis nennius’un 810 yılında kaleme aldığı “historia britonum” adlı çalışmasında arthur ilk kez yazılı olarak sahnede boy gösterir. “kral arthur” kral olmadan önce bu yapıtta önder olarak yer alır. katıldığı oniki savaş anlatılır. nennius’un yapıtında ne bir kral, ne de bir şövalyeyle karşı karşıyayızdır; ününü mevkiinden değil, yaptığı işlerden alır. savaş meydanlarına içine hz. meryem’in tasvirini kazdırdığı kalkanıyla önüne çıkan bütün paganları telef eden, iskoçya’yı hatta irlanda’yı ele geçiren arthur efsaneleşerek hıristiyan krallarının en ünlüsü olacaktır.

(ile - 14 Kasım 2001 19:48)

(ben biyolojik yaşı 28 olan bir oyun çocuğuyum)

yıllardan sonra az evvel bu kez director's cut halini izlediğim, yine canımı sıkmış bir film.
tristan isimli şövalye sarmatya'nın ya da ingiltere'nin neresinde bilinmez, uzakdoğu kılıç sanatı öğrenmiş ve diğer yandan bir ranger gibi şahinle, kartalla dolaşan birisidir. ben onun götünü yerim. yaşamım boyunca özendiğim iki insandan biri olan tristan (diğeri de mummy'deki medjai reisidir) filmin sonuna kadar mükemmel kenjutsu teknikleri sergiledikten sonra yine bir diğer şahbaba karakter olan sakson kralının elinde can vermiştir.
yalnız şövalyeler içinden bors denen gerizekalının ölmesinin lüzumu bir yana, o sakson kralı olacak gurtlu pislik tristan'ı öyle elinde eşşek gibi bastard sword ile, hem de izlediğimiz şekliyle öldürememeliydi!
birincisi katana-scimitar karışımı kılıcı olan biri ile kılıç tokuşturulmaz. aslında kimse kimseyle öyle şakkada şukkada on saat çarpışamaz ama haydi neyse. neden olmaz bu? çünkü tristan'ın dövüş stili, film boyu çok defa şahit olduğumuz üzere maksimum üç hamlede rakibi teğellemek üzerine kuruludur. üstelik adam sadece japon kılıç sanatına değil, azıcık çin usulüne de bulaşmış bir duruşa sahipti. bunun türkçesi çok ama çok hızlı bir stil, çok hızlı öldürüşler demektir.
kendisine bin bir agility ile saldıran bir sürü hırslı adamı bir anda kesen tristan'ın o öküz gibi yavaş hareket eden kralı, hele elinde bir tonluk kılıç tutar haldeyken gözlerden hızlı bir şekilde bitirmesi gerekirdi. ha diyeceksiniz ki kral yavaş hareket etmiyordu. evet etmiyordu. ama etmeliydi! etmesini istedim. tristan'ın onu öldürmesini istedim. çünkü tristan olmak istedim. hala da istiyorum.

(aziz kedi - 4 Temmuz 2006 21:45)