• "ludwig van beethoven'in 1812'de yazdığı la majör, op. 92 senfoni. ikinci bölümü pek meşhurdur."
  • "the fall'u izleyene kadar tasvir edilemez sandığım senfonidir."
  • "allegretto bölümü the man from earth filminde de kullanilmistir."
  • "dünya acısına* kimi zaman hiddet dolu bir çoşkunun dansıyla, kimi zaman da vakur bir hüzünle meydan okuyan senfoni."
  • "the fall ardından the king's speech ile tasdiklendiği üzre güzel sahneleri efsane mertebesine ulaştırmada joker rolünü devam ettirmekte. dogma95 e kafam girsin"
  • "şüphesiz ki en muhteşem kullanımı the fall'dadır"
  • "amansız bir mozart sevdalısını bile baştan çıkarır."
  • "bu müziğin bıraktığı etkiyi başka hiçbir müzik bırakmadı bende. en güzel the fall filmine yakışmıştır şahsi fikrimce."
  • "2. bölümü aşmıştır. dinlediğim en güzel melodidir. belki biri bunu okur da dinlemesine vesile olurum diye yazıyorum bu entryi. insanlık bu zevkten mahrum kalmamalı kardeşim."




Facebook Yorumları
  • comment image

    müzik tarihçileri, ikinci bölümündeki mi notasına yapışıp kalmış meşhur "melodi"yi (mii, mi mi mii... mii.. mii, mi mi mii.. mii..) aslında beaker'ı düşünerek yazdığını saptamışlar, bu ayki gramophone dergisinde okunabilir.


    (can sebahattin dere - 11 Ağustos 2002 00:33)

  • comment image

    ilk yorumcuğu da, yazılış tarihinden hemen bir yıl sonra, binseküzyüzonüç'de viyana'da halledilmiştir 7'nin.. richard wagner beyler, bu senfoniyi "ilahi bir dans şiiri" olarak tanımlamış ve başucu senfonisi yapmıştır, o denli şahandayumurta bir eserdir yani.. bana kalsa, 7, beethoven senfonileri içinde en şık, enn buruk olandır ya; elâlem coşmadan edememiştir kendileriyle, niyeyse.. coşkun, toplam dört bölümdür, devamı çekilmemiştir:

    * poco sostenuto-vivace,
    * allegretto,
    * presto (ki modulation manyağıdır),
    * allegro con brio..


    (atlantisten gelen zekiye - 11 Ağustos 2002 01:04)

  • comment image

    dünya acısına* kimi zaman hiddet dolu bir çoşkunun dansıyla, kimi zaman da vakur bir hüzünle meydan okuyan senfoni.


    (requiem - 27 Aralık 2002 06:29)

  • comment image

    en boktan filmin fonuna koy, başyapıt gibi geliyor inan olsun ki. allegretto'yu son olarak the king's speech'de dinledik(bu film boktandır demedim. götünden anlamayın | edit: şimdi düşündüm de film boktandı).


    (yerli mal - 8 Şubat 2011 17:41)

  • comment image

    bu yapit beethoven senfonileri icerisinde yavas acilisi olan 4 tanesinden (digerleri 1., 2. ve 4.lerdir) en kapsamli, en uzun ve en guclu acilisa sahip olandir. sirf bu acilis 3 dakikayi asar. muzikal malzeme oldukca gucludur ve iddiali bir islemeye tabi tutulmustur.

    bolum genel olarak sonat formuna uyar. serim flut ve obualarin dansiyla baslar ve sunduklari tema kisa surede tum orkestraya malolur. muzik tum hiziyla (ve bolumun acilisi haric neredeyse kesintisiz devam eden saplantili ritmiyle) devam ederken ani bir susla serimin tekrarina gecilir.

    gelisme yine ani bir susu takiben baslar.

    serimin turevi (rekaputilasyon) serimle ayni sekilde baslamaz, yukarda bahsedilen flut - obua dansi es gecilir ve ana tema direk orkestraya malolmus olarak islenmeye baslanir.

    bolumun kapanisini serimin turevinden ayiran gene o keskin sustur. beethoven'in bolum kapanislarina verdigi onem burada da kendisini gosterir. kapsamli ve bolumun acilisi kadar iddiali kapanis 1dakikadan daha uzun surer.

    yapitin tartismasiz en unlu bolumu 2. bolumdur. bolum a - b - a - b - kapanis yapisindadir. burada a bolumu meshur eden monoton, nota takıntıli, ritmik temanin islendigi kisimdir. once viyola, viyolonsel ve kontrbaslar tarafindan sunulan tema diger yaylilara ve uflemelilere sirayet eder ve en nihayet buyuk bir dramatik cikisla tum orkestraya malolur.

    bu doruktan inildiginde ana temanin basitlestirilmis ritmi esliginde klarinette bir baska tema bizi karsilar ki burada b kismi baslamis olur. ilk temaya nazaran daha huzurlu ve sakin olan bu tema uflemelilerde gezinir ve yerini bir sure sonra tekrar 1. temaya birakir. 1. temanin bu sefer once solo flütte islendigini goruruz. bir kez daha tum orkestraya malolmadan once beethoven temayi yaylilar uzerinde 4 sesli fügal bir yaziyla gezindirir.

    tema yerini son bir kez daha 2. temaya birakir. bu sefer daha kisa islenen temayi muteakip 1. tema ile insaa edilmis kapanis gelir. bu gizemli kapanis yine bestecinin bolum kapanislarina verdigi onemin bir kanitidir.

    3. bolum 5 parcali bir scherzodur. genel yapisi scherzo - trio - scherzo - trio - scherzo - kapanis seklindedir. bu semada 6 madde oldugu halde kapanis bolumun sadece son birkac olcudunden ibaret oldugundan bolumu 5 parcali olarak tanimlamakla buyuk bir hata etmis sayilmayiz.

    bolumun scherzo kismi cok canli ve ritmik bir muzik icerir. bu kisim tekrarli iki parcadan olusur ancak kimi kayitlarda ilk parca kaydedilirken ikinci parcanin tekrari es gecilir.

    bu aynen trio kismi icin de gecerlidir. o da iki adet tekrarli calinan parcadan olusur. bana bir yaz gunun sicak baygin havasini animsatan ve scherzo kisminin canliligi ile celisen bir hantalligi vardir. (sadece muzigi tanimlamak amaciyla kullanilmis olan hantallik kelimesi olumsuz bir ima icermemektedir)

    final senfoninin cigrindan ciktigi bolumdur. sonat formuna uyar ama ne uymak... acilis \ serim firtina gibidir (hakkini veren bir yorumdan dinlenirse).

    serimin tekrarindan sonra gelisme baslar(kimi kayitlarda serimin tekrari alinmaz). serim ve gelismeyi birbirinden, kemanlarla baslar arasinda cereyan eden cok kisa ama carpici bir atisma ayirir. gelisme bir sure bolumun canliligini devam ettirir ancak bir yerde takati tukenir ve sessizlesir. sonra aniden serimin turevi (rekaputilasyon) baslar ve serimdeki muzikal hengame tekrar edilir.

    bolumun kapanisi yine cok carpicidir. serimin kendisi kadar suren kapanis bolumun ritmik yapisinin saplantili tekrarlari ile baslar. bir yerden sonra muzik nereye gittigi bilinmez bir hal alir. baslarin ve timpaninin daimi tacizleri bolumun ritmik ilk temasinin tekrar dogmasini saglar ve bolum firtina gibi son bulur.


    (osuruktan teyyarenin kabin amiri - 30 Mart 2011 20:55)

  • comment image

    beethoven'in 7. senfonisinin 2. bolumu. ostinato (takintili-saplantili) bir tema ile baslar. ayni notanin israrli tekrarlari uzerine kurulmus garip bir temasi vardir. ancak tema oldukca guzeldir. basitligi ilgi ceker ancak islenisi gorkemlidir. once violalar, cellolar ve baslar tarafindan sunulur. orkestralama her tekrarda genisler ve 4. tekrarda tum orkestraya mal olur.

    takip eden tema uflemelilerin basi cektigi daha aydinlik bir temadir. bu temanin sunumu ve islenisi esnasindan ilk temanin ritmi pesimizi birakmaz. bir an orkestra adeta geri sarar ve

    kendimizi tekrar 1. temanin kollarinda buluruz. bu sefer flütun basini cektigi bir isleme vardir. bu isleme genisleyip orkestraya malolmadan once araya yaylilarin sundugu kisa bir fugal kisim girer.

    1. temanin 2. islenisi orkestraya malolduktan sonra 2. tema tekrar arz-i endam eder.

    kisa islenisini takiben 1. tema tekrar, bu sefer adeta bir hayalet gibi belirir ve bolumu sonlandirir.

    cagdas besteci john corigliano 1986 tarihli fantasia on an ostinato adli solo piyano yapitinin sonunda bu bolume referans verir. yapitin kendisinin ilham kaynagi da zaten bu bolumdur.

    edit : bu entry symphony no. 7 in a major op. 92 ii. allegretto başlığından buraya taşınmıştır. yazarın bilgisi dışında yapılmış taşıma işlemi nedeniyle entry'nin başındaki tanım buradaki başlıkla alakasız kalmıştır.

    symphony no. 7 in a major op. 92 2. allegretto başlığı da buraya yönlendirilmiştir.


    (osuruktan teyyarenin kabin amiri - 26 Mayıs 2011 19:51)

  • comment image

    2. bölümüne kulak verdiğiniz an, artık o kulağın hor kullanılmaması gerektiğini anlamış olmalısınız. şüphesiz ki, insanlar dünyaya ludwig van dinlemek üzere gönderilmiştir. allegretto, bir odada yankılanırken o işlenmiş dram melodileri ilk önce uyuşmuş bir el gibi hareketsizdir, kan dolaşımı başlar can geldikçe bazen agresifleşir, bazen anlamayacağımız ölçüde nikbin bir duygu içine girer ama siz ne oluyor yahu demeye kalmadan, o iyimserliğin şaha kalkmadan hayal kırıklığına dönüştüğünü anlarsınız. işte, koptu tek başına bulacağını sandığı mutluluğun peşine düştü ama döndü yeniden katıldı anlamsızlığın, hiçliğin içine. ondan sonrası ise öğüttür. sanki melodiler, binlerce bilgenin öğütlerinin toplamı gibidir--bir araya gelen "deneyim", "olan"ı sorgular. belki de beethoven'ın yaşadığı ve üzüldüğü bir olaydır bu. ya da olacağını düşündüğü bir öngörüdür. ağlamamak için direnirseniz bunu anlayamazsınız zaten.

    işte ben bunu anladım.


    (us and them - 4 Haziran 2011 11:45)

  • comment image

    bu güzelim senfoniyi her dinleyişimde "yahu, ters giden bir şey var bu yapıtta, ne acaba?" gibisinden haddime düşmeyen yorumlar yapardım kendi kendime. uzunca bir süre böyle gitti bu. iki yıl önce, ne zaman ki leonard bernstein'ın boston senfoni orkestrasını yönettiği bir konser kaydında bu senfoninin yorumunu dinledim, beni rahatsız eden şeyin de ayırdına vardım : son bölümün temposu! daha önce dinlediğim bütün yorumlarda orkestra şefleri bu bölümü hızlı bir tempoda çaldırmışken, bernstein olabildiğince düşürmüş tempoyu. son bölümün bu biçimde çalınmasıyla, sanırım, yapıtın genel yapısındaki hüzne de bağlı kalınmış olunuyor. o eşsiz ikinci bölüm düşünülünce sağlam bir bütünlüğün de ancak böylelikle sağlanabileceği daha iyi anlaşılıyor.

    *

    yıllar sonra : evet, son bölümün senfoniyi coşkulu bir biçimde bitirmek için hızlı çalındığını ben de biliyorum. ancak şundan da eminim ki her yapıt "mutlu son"la, ya da en azından abartılı bir coşkuyla bitmek durumunda değildir. dolayısıyla bu senfoninin son bölümü biraz daha ağırbaşlı çalınmalı, kanımca. dahası, alın size bir de varsayım : diyorum ki bernstein, 5-6 nisan 1962'de new york filarmoniyle verdiği, brahms'ın birinci piyano konsertosunu glenn gould'un ağır mı ağır çaldığı o ünlü carnegie hall konserlerinden etkilenip de yedinci senfoninin o bölümünde tempoyu iyice düşürmüş olmasın sakın? olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz.

    bernstein'in söz konusu beethoven kaydını dinlemek için : http://www.youtube.com/watch?v=wskz15xzqes


    (keziban - 11 Mart 2003 14:19)

  • comment image

    bu müziğin bıraktığı etkiyi başka hiçbir müzik bırakmadı bende. en güzel the fall filmine yakışmıştır şahsi fikrimce.


    (rockson - 5 Nisan 2012 19:00)

  • comment image

    allegretto bolumunu dinleyerek beethoven in bizim nasil da cilgin bunalimlarla bogustumuzu yuzumuze vurmasini hissedebilecegimiz senfoni. ayni bolum rock muzigin bile en baslica kuralini hatirlatir. yeterince zekiysen muhtesem bir beste yapmak icin cok fazla notaya ihtiyacin yoktur. anlatimda kullanilan dil cok masum, cok siradan olabilir. burada oldugu gibi sadece la ve mi yeter.


    (erk - 10 Ekim 2003 09:55)

  • comment image

    2. bölümü aşmıştır. dinlediğim en güzel melodidir. belki biri bunu okur da dinlemesine vesile olurum diye yazıyorum bu entryi. insanlık bu zevkten mahrum kalmamalı kardeşim.


    (ayhanboz - 22 Ağustos 2013 21:31)

  • comment image

    sene 1813. viyana'da tıka basa bir salon, herkes iki dirhem bir çekirdek giyinmiş, konseri bekliyor.
    yakışıklı değil ama sempatik, bıçkın kahramanımız, bir adamsendecilik emsali beytofın çalmaya başlıyor. o zamanlar da zavallımın kulağı iyice gitmiş, allah ne verdiyse besteliyor haliyle. fekat senfoni, muazzamın ötesinde.
    seyirci şok, seyirci şaşkın, seyirci beşinci boyuta geçiş yapmış.
    bir takım eleştirmenler ''amaan bu ludvik de iyice kafayı yedi kuzum, bu ney böyle, tam tımarhanelik.'' diyor.
    ben, 200 yıl gibi küçücük bir farkla o salonda olmayı kaçırıyorum, ne yazık ki. yoksa bu laflar kulağıma gelir gelmez, ayakkabımın tekini çıkararak eleştirmene doğru fırlatır, ''how dare you!!'' diye bağırırdım. bunun üzerine herif kafasını 34 derece yana yatırıp anlamadım bakışı atardı. gelmiş viyana'da ingilizce bağırıyorsun. ben de sinirle ''das ist şokolade!!'' diye bağırırdım. yani: sen kim oluyorsun da böyle konuşuyorsun, anlamında. mevcut almancam bu kadarına izin verirdi. sonra da ayağımda tek ayakkabıyla yamuk yumuk yürüyerek salonu terkederdim.
    çünkü 7. senfoniye kimse laf edemez.


    (o my god they killed kenny - 7 Eylül 2014 05:10)

  • comment image

    ikinci bolumunde karamsarligin nasil da coskun olabilecegini kanitlar beethoven. kademe kademe ruhun tamamini ele geciren karamsarlik sadece zihne hakim olmaz ayni zamanda siddetini arttirir, sesini yukseltir cosar kisiligin parcasi oluverir...korkutur beni yedinci senfoninin ikinci bolumu. sanki senfonide olan bana da oluverecekmis gibi gelir.

    insanin tuyleri diken diken olur...dinlediginin bir zihnin tasviri oldugunu hayal ettiginde dilsizlestirir insani, caresiz birakir. anlattigi ruh hali her ne ise bir defa basladiginda ruhunda baska bir sey kalmayana kadar buyuyecekmis gibi hisseder insan.

    bu ozellikleri aslinda beethovenin ayird edici ozelligi degil mi? huzne bile bir coskunluk bir yogunluk kazandirmasi, sanki insanin kendi tecrubelerinin ve kagit ile kalemin veremedigi cismi verivermesi? yedinci senfoni butunuyle muhtesem bir eserdir ama ikinci bolumunun yeri karamsarlikla ve huzunle hasir nesir olanlar icin baskadir.


    (pangaean - 20 Kasım 2005 09:06)

Yorum Kaynak Link : beethoven senfoni no. 7