Süre                : 1 Saat 50 dakika
Çıkış Tarihi     : 14 Temmuz 2016 Perşembe, Yapım Yılı : 2016
Türü                : Komedi,Müzikal,Romantik
Ülke                : Portekiz
Yapımcı          :  Skydreams Entertainment , Stopline Films
Yönetmen       : Pedro Varela (IMDB)(ekşi)
Senarist          : José Cottinelli Telmo (IMDB),Pedro Varela (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : César Mourão (IMDB), Luana Martau (IMDB), Miguel Guilherme (IMDB), Marcus Majella (IMDB), Maria Vieira (IMDB), São José Lapa (IMDB), Carla Vasconcelos (IMDB), Dinarte de Freitas (IMDB), Dmitry Bogomolov (IMDB), Ruy de Carvalho (IMDB), Nuria Mencía (IMDB), Jani Zhao (IMDB), António Durães (IMDB), Rita Lello (IMDB), David Chan Cordeiro (IMDB), Alexander David (IMDB), Joana Brandão (IMDB), Daniel Martinho (IMDB), Nayma Mingas (IMDB), Rita Tristão da Silva (IMDB), Matita Ferreira (IMDB), Cecília Guimarães (IMDB), Óscar Cruz (IMDB), Ana Cunha (IMDB), Pedro Ferreira (IMDB), Helena Canhoto (IMDB), Nuno Markl (IMDB), Alex Miranda (IMDB), Jaime Trindade (IMDB), Andreas Piper (IMDB), Tine Loevendahl (IMDB), Jonathan Weightman (IMDB), Ana Landum (IMDB), Joana Vieira (IMDB), Evandro Gomes (IMDB), Cleo Tavares (IMDB), João Pedro Bernardes (IMDB), José Miguel Rodrigues (IMDB)

A Canção de Lisboa ' Filminin Konusu :
Vasco Tras-os-Montes'teki iki halasından destek alarak yaşamını Lizbon'da idame ettiren bir tıp öğrencisidir. Halalarına çoktan mezun olduğu şeklinde yalan söylemiştir. İşin aslı, kendisini bohem bir yaşama adamıştır, zamanını güzel kadınlarla birlikte geçirmektedir. Bunlardan özellikle terzi Alice Vasco için çok önemlidir ancak kızın hırslı bir terzi olan babası bu durumdan hiç hoşnut değildir çünkü Vasco'nun borçlarından haberdardır. Bir final sınavından daha kaldığı anda, Vasco, halalarının onu Lizbon'da ziyarete gelecekleri haberiyle şaşkına döner. Film bugün halen Portekiz'de en sevilen filmlerden biri olup günlük hayatta sık sık filmden alıntılar dile yerleşmiş olarak karşımıza çıkmaktadır.





Facebook Yorumları
  • comment image

    deolinda'nın ilk albübümüdür.

    ne güzel komşumuzdun sen deolinda abla!

    gelin, istanbul gibi büyüleyici ve istanbul gibi yedi tepeli lizbon şehrinin tepelerinden birine, são jorge kalesi’ne doğru bir gezintiye çıkalım. yolumuz lizbon’un en eski ve pessoa’nın deyimiyle en pitoresk mahallelerinden birinden, alfama’dan geçecek; pessoa’nın “tuzunun ne kadarının portekiz’in gözyaşları olduğunu” merak ettiği atlas okyanusu’na doğru bir haliç yapan tejo nehri’ne bakan alfama mahallesi’nden… mahallenin sokaklarında dolaşırken pencerelerden birinde, kadifekale’nin eteklerinde ya da tarlabaşı sokaklarında da görmüş olabileceğimiz bir kadının meraklı bakışlarına mazhar olabiliriz; işte bu kadın ‘deolinda abla’dır: otuzlarının sonlarında ya da kırklarının başlarında, bekar, iki kedisi ve bir japon balığı ile birlikte aynı evi paylaşan, büyükannesinden kalan eski gramofon kayıtlarından esinlenerek penceresinden izlediği komşularının garip hayatlarını gözlemleyerek kendi türkülerini söyleyen ‘deolinda abla’…

    adını bu ‘hayali’ karakterden alan deolinda’nın temelleri, gitarist pedro da silva martins ve luis josé martins kardeşlerin 2006 yılında, caz şarkıcısı kuzenleri ana bacalhau’yu birlikte şarkı söylemeye davet etmesiyle atılır. daha sonra, gruba hafiften klasik ve caz tatları taşıyan basçı josé pedro leitão’nun katılımı ve hele hele ana bacalhau ile evlenmesi sonucu grup bir ‘aile grubu’ olarak tamamlanır.

    deolinda fado’dan derin bir şekilde etkilenmiştir ve çıkışında belki de mariza’nın yakaladığı önemli başarının payı vardır ama grup bir fado grubu değildir. fado’nun yanı sıra portekiz folk müziğinden, cape verde’nin morna’sından ve brezilya müziklerinden de etkiler taşır. ana bacalhau konserlerinde kadın fado şarkıcılarında sembolleşmiş siyah şalı kullanmaz; onun yerine gelenekse portekiz desenlerinden oluşan elbiseleri tercih eder.

    ilk albüm ‘canção ao lado’ 2008 yıllında yayımlanır. grubun gitaristi ve şarkı sözü yazarı pedro da silva martins tarafından yaratılan ‘deolinda karakteri’ joão fazenda’nın albüm kartonetindeki sevimli çizimleri ile adeta ete kemiğe bürünür. albüm kısa sürede büyük başarı kazanır.

    albüm, josé pedro leitão bas tınıları açılan ‘mal por mal’ şarkısı ile başlar. şarkının sözleri ve melodisi dinleyiciye nasıl bir grupla karşılaşacağının güzel bir ipucunu verir, ancak belki de esas tanışma bir sonraki şarkı ‘fado toninho’da gerçekleşecektir; sıcak bir latin gitar ezgisi ile başlayan şarkının sözlerinde deolinda karakteri tüm benliği ile karşımıza çıkar. diyelim ki yazının başlığındaki sözü etmiş olan ‘toninho’ya cevabı yapıştırır ‘deolinda abla’: “ah çocukcuğum sen benim için çok zayıfsın!”

    deolinda, brezilya esintilerinin hissedildiği albümün üçüncü şarkısında ‘aşk hakkında nasıl konuşması gerektiğini bilmediğini’ söylerken (não sei falar de amor) ortam biraz hüzünlenir. takip eden şarkı ‘contado ninguém acredita’ ile albümün açılış tonuna geri dönülür. son iki şarkıdır yavaş seyreden ritm ‘eu tenho um melro’da da devam etse de sanki bu şarkı biraz daha sevinçli gibidir; deolinda’nın ‘fado söyleyen’ kuşunun anlatıldığı şarkıda o madredeus şarkılarında sıkça hissettiğimiz hafif acı, hafif hüzünlü ama her nasıl oluyorsa hafif de ‘sevinçli’ meltemi hissederiz… lakin tüm bu rüzgârlar sonraki şarkıda, ‘movimento perpétuo associativo’da tamamen dağılır! bir politik hiciv olan şarkıda bir yapılan ‘devrim çağrıları’na “şimdi olmaz, akşam yemeği zamanı; şimdi olmaz, karnım ağrıyor; şimdi olmaz, yağmur yapıyor; şimdi olmaz, benfica’nın maçı var” gibi bahanelerle cevap verilir. grubun bir hayranının internet üzerinde portekiz’in yeni milli marşı olması için bir dilekçe hazırladığı bu şarkıyı ana bacalhau şöyle özetliyor: "bir şeyleri değiştirmek istiyoruz, devrim yapmak istiyoruz ama iş eyleme geldiğinde mazeretler üretiyoruz ve hiçbir şey olmuyor".

    albümün yedinci şarkısı ‘o fado não é mau’ (fado kötü değildir) ile albümde fado’ya verilen en büyük selamı gerçekleştiriyor grup. her ne kadar ana bacalhau asla fado söylemeyeceğini, fadonun içine ‘fenalık getirdiğini’ söylese de itiraf etmekten geri kalmıyor: “fado’yu ve aşkı çıkarırsanız geriye ne kalır ki?” sonraki şarkı ‘lisboa não é a cidade perfeita’ ile deolinda, dünyanın üzerine en fazla şarkı bestelenen şehirlerinden birini, aynı zamanda kendi şehirleri de olan lizbon’u es geçmemiş oluyor. ancak çocuk dinleyicilerin muhtemelen tamamı albümün buraya kadar olan tüm şarkılarını es geçip dokuzuncu şarkı ‘fon-fon-fon’u açıyorlar. zira portekiz’de bir deolinda konserine giderseniz çocukların konser boyunca istediklerini alana kadar nasıl ‘fon-fon-fon’ diye bağırdıklarını göreceksiniz. sonraki şarkıda, ‘fado castigo’da dağılan hüzün bulutları sanki yeniden geri gelmiş gibidir. “saudade'nin söylenmesi yasaklansaydı güzel olurdu” deniyor şarkıda ama zaten ana bacalhau bunu yalanlamamış mıydı? ayrıca bu şarkıda sanki yine madredeus’un o büyülü ezgilerine benzer ezgiler duyarız…

    sonraki şarkı ‘ai rapaz’da sanki ‘fado toninho’daki, ‘deolinda abla’ geri gelmiş gibidir. nitekim konserlerinde ana bacalhau’nun zıplayarak ve dans ederek söylediği şarkılardan biridir ‘ai rapaz’. albüme adını veren ve fado’ya tatlı bir nanik yapan ‘canção ao lado’dan sonra gelen ‘garçonete da casa de fado’da gitarlarda brezilya tonları, ana bacalhau’nun dilinde ise brezilya aksanı vardır. albümün son şarkısı ‘clandestino’da farklı bir atmosferle karşılaşırız; deolinda bu şarkıda bizi karanlık yıllara, salazar devri portekiz’ine götürür. şarkı, o dönemde yaşayan ve polis zulmüne maruz kalan bir çifti anlatır.

    ‘clandestino’ ile ‘deolinda abla’nın hikâyesinin ilk perdesi tamamlanır. bu kısımda ‘deolinda abla’nın hikâyeleri bazen lizbon’un kenar mahalleleri ya da ana bacalhau’nun konser kıyafetleri gibi renkli ve atilla atalay’ın sıdıka’sının hikâyeleri gibi muziptir. ancak grup her ne kadar fado ile arasına bir mesafe koymaya çalışıyorsa ve ‘deolinda abla’nın melankolik tarafının üzerine çok gitmek istemiyorsa da ‘deolinda abla’nın hayatında –en azından babaannesinden kalma plaklardaki fado’ları dinlerken- hüznün ve melankolinin sularında epey ilerlediği anlar olduğunu anlamak güç değil. hatta belki de bazen pessoa’nın huzursuzluğun kitabı’nda yazdığı şu satırlar ‘deolinda abla’ya uyuyor olabilir: “penceremden sarkmış, koca şehirdeki rengârenk yığınları seyrederken ruhum tek bir düşünceyle meşgul: bütün samimiyetimle ölmek, hesabı kapatmak, dünyadaki hiçbir şehrin üzerinde bir daha asla ışık görmemek, bir daha asla düşünmemek, hissetmemek, güneşin ve günlerin akışını ardımda bir paket kağıdı gibi bırakmak; geniş yatağın kenarına oturup, varolmak için elimde olmadan harcadığım çabayı, ağır bir kıyafet gibi üzerimden çıkarmak istiyorum.” ama bu satırları okuyup da içinizi karartmayın; zira bu etkiyi deolinda’nın müziğinde hemen göremeyeceksiniz; hemen görülen, hoplaya zıplaya dans ederek şarkılarını söyleyen sıcacık ve samimi bir gruptur…


    (istedigim tum rumuzlar alinmis - 12 Kasım 2013 00:32)

Yorum Kaynak Link : cançao ao lado