E3 on Twitch: Day 0 ' Filminin Konusu : Post-apokaliptik bir gelecekte 5 kişiden oluşan ve silahlarla donanmış bir grup kendilerine bir sığınak aramaktadır Her geçen gün besinleri, teçhizatları ve cephaneleri azalmaktadır Artık tek bir amaçları vardır: Bir gün daha hayatta kalmak… Sonunda terk edilmiş bir eve ulaşırlar Ancak kana susamış avcıların saldırısıyla büyük bir şok yaşarlar. Hayatta kalmak için ölümüne savaşmaktan başka çareleri yoktur.
The Grey Conspiracy(2018)(10,0-11)
ESL Guild Wars 2 Pro League(2016)(9,8-19)
The Same Conversation(2017)(9,3-25)
Behind the Scenes Look: Live Television Production(2016)(9,1-21)
Rogue(2013)(6,9-2269)
uzun aradan sonra tekrar katilip ortaligin amina koymayi dusundugum sampiyona.
(jose raul capablanca - 11 Kasım 2016 22:31)
bizim millet pek ilginç doğrusu. bu yersiz özgüvenin kaynağının ne olduğuna dair bir fikrim var ama söylemesem daha yerinde olur diye düşünüyorum. kadın 5 saattir tüm hamleleri, alternatif hamlelerle birlikte bilgisayar desteği kullanmadan inceleyip anlatıyor. daha bir saat önce bir pozisyonda "kasparov'la oynadığım oyunlarda, bu varyantta sıkıntı yaşayınca üçüncü karşılaşmamızda daha farklı oynamıştı" diye tecrübelerini anlatıyor, bak kadın kasparov ile oynadığı partilerden örnek veriyor, bizim lichess'te 8 dakikalık oyunlar oynayan millet gelip burada çok kötü analizler yapıyor diyebiliyor. ilginç vesselam.
(teletabi - 15 Kasım 2016 02:59)
kimine katıldığım, kimine katılmadığım entrylerle ekşisözlükte keyifli bir şekilde yaşanan şampiyona.iş güç dolayısıyla canlı izleyemiyorum maçları. ertesi gün bir taraftan hamle hamle ilerletip, bir taraftan buradaki yorumları okuyorum. çok güzel değerlendirmeler var gerçekten. fakat kanımca şöyle bir sorunsal yaşanıyor, kimse entrysinde hamle numarasını belirtmiyor. misal, "carlsen ff4 oynayacak bence", yerine "carlsen 32. ff4 oynayacak bence "yazılsa, takip açısından çok daha şükela olacak.bunu okuyup dikkate alanlara şimdiden sevgiler, saygılar.
(deforme - 17 Kasım 2016 14:10)
abi insanlar izliyor, eğleniyor ve kendi çaplarında yorum yapıyorlar. madem bu kadar rahatsız oluyorsunuz, dikkate almayın geçin. adam sana laf mı etmiş veya bilmiyorsun, takımda oynamıyorsun mu demiş?yahu şu başlık altında bile tartışma çıkartabilecek potansiyele sahip arkadaşlar var. yapmayın etmeyin gecenin köründe hem de satranç gibi bi spor izlerken.. azcık tadını çıkartın, bu kadar gergin olmayın.sen klüpte oynuyorsundur, o evde kendi çapında takılıyordur. adam sana bilmiyorsun dememiş ki, kendi çapında oyun görüşünü paylaşmış. bundan önce yazan bütün yazarların yaptığı gibi. nasıl bir egonuz var anlamadım ki..edit: daha ne yazdığından, neyi egoya bağladığımdan haberi yok. böyle birinin yazdıklarımızdan ders çıkarıp, anlamasını beklemek yanlış zaten.
(freud dedi ki - 18 Kasım 2016 01:33)
sözlükte bu şekilde yoğun takip edilmesini çok şık bulduğum şampiyonadır.
(montania - 25 Kasım 2016 01:11)
kimse 1-1 yazmaz tabi. çünkü durum 5-5 oldu.son iki maçın nefes keseceği turnuva.
(i am in the empire business - 25 Kasım 2016 04:38)
oyuncuları; görünüşleriyle, yüzleriyle yargılayan insanların üşüştüğü başlık. adam gelmiş "tipsiz lan bunlar" diyor. ne yapsın lan adam? gidip yüzünü mü değiştirsin senin için. güzel yüz görmek istiyorsan aç best model falan izle, sen çok yanlış gelmişsin.
(kotuseyleryapaniyikimse - 28 Kasım 2016 00:09)
--- acıklı hikaye başı ---çocuğum sabah erkenden okula gidecekti. karjakin 40 saniye süresi varken savununca, "haydi oğlum sen yat. bak nasılsa karjakin sabaha kadar maç vermez" dedim. o da yattı. ben şimdi sabah ona ne diyeceğim?--- acıklı hikaye sonu ---
(sairbey - 1 Aralık 2016 01:35)
yalnız beyler-bayanlar şaka maka bir yana. ben buradaki dayanışmayı en son bir gezi parkında görmüştüm birde burada gördüm... herşeye hızır gibi yetiştiniz ya.. link istedik attınız. dışardayım ekran görüntüsü atın dedim attınız... vallaha helal olsun.. her ne kadar anası ağlasa da bu sözlüğün sizin gibi hem satrancı seven hem de yardımsever insanların olduğunu bilmek inanın çok güzel...bence bir entry belirleyip db ye sokalım en azından çok daha fazla kitleye ulaşmış olsun satranç kültürü.
(perkeeys - 1 Aralık 2016 02:52)
üç noktada değerlendirmeye çalışacağım şampiyonadır: genel bakış, format ve gelecek.akademik çalışmalar sebebiyle maçları canlı takip etme imkanım pek olmasa da hamleleri vs. inceleme fırsatım oldu. pek çok yönden bana 2000'de kramnik'in kasparov'u yendiği unvan maçını hatırlattı. orada da kramnik'in berlin savunmasını aşamayan kasparov sürpriz bir şekilde unvanını vermişti. carlsen de aynı şekilde bir kazaya kurban gidebilirdi, bilhassa kaybettiği maçın hemen ertesindeki maçta; ama (iyiki) olmadı. gerçi 2000'deki maçta ispanyol haricinde bir şeyler görüyorduk arada (nimzo-hint veya vezir gambiti gibi) ama bu seride ilk maç hariç hep e4 seyrettik ve de yanılmıyorsam iki sefer haricinde (italyan) hep ispanyol açılışı vardı. dünya satranç savunma şampiyonası olsaydı şüphesiz karjakin şampiyon olurdu; ama satranç sadece savunmadan ibaret değil. öyle olsaydı, beraberliklerin üstatları eskilerden tigran petrosjan'ı , yakın zamandan peter leko'yu ve şimdilerden anish giri'yi yüceltirdik. dolayısıyla iki maç haricinde karjakin, klişe ifadesiyle "haddini bilen anadolu takımı" gibi oynayıp ender gelişen osasuna ataklarıyla sonuca ulaşmayı planladı. bu tarzın seveni olabilir saygı duyarım, hatta karjakin'e duyulan sempatiyi de anlıyorum (ki sevdiğim bir satranççıdır, asla antipatik bulmam); ama biz fisher'ı, tal'ı ve kasparov'u muhteşem atak oyunlarıyla sevdik. ben carlsen'i bir yılan gibi rakibi boğduğu, en zor anlarda bile sakin kalabildiği, pek çok büyükusta gibi açılış ansiklopedilerini ezberlemek yerine doğaçlama hamleleriyle rakiplerin ezberini bozabildiği ve gerektiğinde fedada bulunup sonuca gidebildiği için sevdim. evet, bu turnuvaya belki karjakin kadar iyi hazırlanamamış gibi gözüktü; fakat ölüsü bile yetti. ki çoğu maçta sürekli bir orijinal fikir bulup bunu hayata geçirmeye çalışan hep carlsen'di. dolayısıyla, şampiyonluğu da hak ederek kazandı.psikolojik bir analiz... şampiyona öncesi baskı carlsen'in üzerindeydi; çünkü açık ara favoriydi herkesin nazarında. bense, mamedyarov gibi atak oyununun uzmanlarından biriyle çalışan karjakin'in carlsen'e sürprizler hazırladığını düşünüyordum. bu sürprizlerin defansif olması hayal kırıklığına uğrattı şahsımı. öte yandan ilk maçlarda kazanma fırsatını kaçıran carlsen'in üzerindeki baskı daha da arttı. hele bir de kaybedince zirveye çıktı. kesinlikle kazanması gereken maç sondan bir önce beyazlarla oynayacağı maçtı ve o maçı kazandı carlsen. keza tie-break'lerin ikinci maçını kazanamaması muhtemelen gelmiş geçmiş en büyük satranç hayal kırıklıklarından biri olarak zihnine kazınmak üzereyken, inanılmaz bir agresiflikle siyahlarla üçüncü maçı kazanması, psikolojik olarak günümüzün en sağlam satranççısı olduğunun tescilidir. ki o maçın başlangıç videosuna bakarsanız carlsen'in yüz ifadesi "ben bittim" diyordu adeta. sakin bir beraberlik alıp son maçta işi bitirmek yerine o maça asılması benim gözümde, karjakin'in ikinci maçı beraberlikle kurtarmasından daha değerlidir. efor olarak değil psikolojik bakış açısıyla öyledir bence. ki, karjakin'in rapid ratingi 2818. yani rapid'de dünyada üçüncü sırada. ama carlsen, dört maçın üçünde resmen ezdi karjakin'i. dolayısıyla hak edilmiş bir şampiyonluktur bu. fakat yanlış hatırlamıyorsam ilk kez hızlı bir maçla belirlendi unvan.gelelim formata. eskiden (2000'deki kasparov-kramnik maçına kadar ve o maç da dahil olmak üzere), genellikle şu kural uygulanıyordu. şampiyonu yenmek istiyorsan en az yarım puan daha fazla alacaksın ondan. altı maç kazananın şampiyon olduğu sistem, yaklaşık altı ay süren efsanevi kasparov-karpov maçından sonra rafa kalkınca tam da adil olmayan ama belli bir mantığı barındıran bu sistemi getirdiler. 2000'den sonra (ki o aralar iki başlılık vardı) ilk kez 2006'da iki organizasyon nihayet birleşip kramnik şampiyon olduktan sonra 2007'de sekiz oyunculu double robin (herkesin herkesle iki kez oynadığı) bir turnuva sonucu anand şampiyon oldu. o turnuvadan sonra yine eski sisteme geçildi, yani bire bir unvan maçına. benim bu noktada iki önerim var formatla alakalı:1) 18 veya 24 maça uzatma fikri karjakin, giri gibi oyuncular yüzünden gerçekçi bir çözüm gibi gelmiyor bana. bu durumda, tekrar double robin'e geçilsin ama sekiz yerine dört oyuncu katılsın ve herkes herkesle dört maç yapsın (iki siyah iki beyaz). böylece yine 12 maç olacak; ama iki kişinin hep aynı açılışın azıcık farklı varyasyonlarını oynadığını görmek yerine değişik açılış ve savunmalar göreceğiz. ayrıca, tek bir kişi yerine üç farklı rakibe hazırlanacak oyuncular. bu da bilgisayarların yardımını bir nebze olsun azaltacak, doğaçlamalara daha fazla imkan tanıyacaktır. mesela, carlsen, caruana, so ve nakamura'nın olacağı bir dörtlü final (veya giri, mvl, aronian, anand, kramnik, topalov, grischuk, svidler, mamedyarov'dan hangisi formdaysa artık) çok daha zevkli olacaktır. 2) cesur bir öneri geliyor. aynı format devam edecekse, oyunculara farklı açılış yapma zorunluluğu getirilebilir. neticede bu oyuncular bütün açılışları gayet iyi biliyorlar. 6 maç beyazla oynayan bir oyuncu dörtten fazla ispanyol, fransız, iskoç, italyan vs. oynamasın). veya 6 maç siyahla oynayan dörtten fazla berlin veya sicilya savunması yapmasın (ki sicilya'ya istisna getirilebilir, neticede kendileri en cesur savunmadır). aylarca bilgisayardan aynı açılışı çalışan bir oyuncunun şampiyonluğunu görmek istemiyorum. peki gelecekte kim çıkar carlsen'in karşısına? bu soruyu cevaplamak zor; ama favorilere kısaca bakalım:fabiano caruana: yarı italyan yarı amerikan bu arkadaşı seviyorum. geçen sene bir ara fisher gibi önüne geleni devirmişti bir turnuvada. çoğu kişiye göre carlsen'i en zorlayacak oyuncu. süper bir açılışçı olup hem atak hem savunmayı aynı güzellikte yapar. carlsen gibi doğal bir yetenek. belki de geleceğin şampiyonu. fakat tie-break sisteminden hoşlanacağını sanmıyorum; zira caruana felaket bir blitz oyuncusudur. bakmayın bu aralar 2800 olduğuna. daha birkaç ay öncesine kadar hiçbir zaman 2700'ü bile göremedi. dolayısıyla rapid ve blitz'te carlsen bunu çiğ çiğ yer (rapid'de başa baş gidebilirler belki).hikaru nakamura: carlsen'den sonra en sevdiğim oyuncudur. satrancı o kadar sever ki, başka bir yerden geliri olsa eminim bedava bile oynar. öylesine satranç delisidir bu arkadaş. ayrıca mükemmel bir rapid ve blitz oyuncusu olup hızlı satrançta magnus'a en iyi rakip olacak kişidir. fakat bir sorunu var: bu arkadaşta carlsen fobisi var adeta. talihi bir türlü tutmuyor. yakın zamana kadar daha hiç yenmişliği yoktu uzun bir maçta. galiba ilk kez birkaç ay önce yendi. bu fobiyi atlatırsa, ciddi rakip olur. tabi bir de, klasik maçlarda biraz yavaş oynaması lazım. aşırı hızlı düşünmesi bazen kendisine hata yaptırıyor.wesley so: satranç dünyasına çok hızlı girdi. birkaç senede ilk 10'a yerleşti. agresif ve atak oynar. muhteşem kombinasyonlara imza atar. bunda olmasa bile bir sonraki adaylar turnuvasını kazanma ihtimali yüksek. bu arada bu üç arkadaşın hepsi şu an abd milli takımı adına oynuyor uluslararası tunuvalarda.anish giri: karjakin'in yerine giri oynasaydı maçların tamamı berabere biterdi galip ihtimalle. hiç sevmediğim, sıkıcı ve aşırı bir sağlam stili var. milan'ın baresi-maldini-costacurta ve tasotti'li defans hattından bile daha sağlam defans yapıyor. allah'tan maçlar sadece defansla kazanılmıyor. fakat bir süredir kurt antrenör tukmakovla çalıştığı için yakın zamanda zirveyi zorlayabilir. allah korusun diyoruz.maxime vachier-lagrave: carlsen ve karjakin'le yaşıt ve onlar kadar tehlikeli. her sene üzerine koyarak biraz geç de olsa gelişimini tamamladı. iyi gününde carlsen de dahil yenemeyeceği adam yok; ama bazen umulmadık maçları kaybedebiliyor. bizim ivanchuk'un genç hali, ama onun kadar deli değil. levon aronian: çok iyi gidip büyük turnuvalarda batırmasıyla ünlüdür. yaşı da geçiyor artık (gerçi daha 34-35 falan anca ama), bilmiyorum yukarıdaki beşli izin verir mi aradan sıyrılmasına.şehriyar mamedyarov: recebov'la birlikte bir sonraki adımı bir türlü atamamış bir oyuncu. yukarıdaki kurtlar sofrasını geçmesi zor.anand-kramnik-topalov: bu üç efsane bir beş on sene daha üst düzey turnuvalarda oynarlar; ama hem artık ispatlayacak bir şeyleri kalmadığı hem de genç neslin kondüsyonuna yetişemeyecekleri için ümitli değilim bunlardan. arada bir yukarıdaki tıfılları tokatladıklarını görmek hoş oluyor. bu üçlüden anand hala çok ama çok tehlikeli. topalov inanılmaz istikrarsız. kramnik ise ikisinin arası. genelde çok iyi ama bazen sonuncu bitirebiliyor turnuvaları.alexander grischuk: bunu sergen'e benzetiyorum. yetenekli ama çalışmıyor. blitz'te carlsen'in eline vermişliği var; ama standard maçlarda çok istikrarsız. kafasını bir toplasa olacak ama yaş oldu 33. peki karjakin? yukarıdaki grupla birlikte mücadeleye devam edecek uzun yıllar; ama nasıl leicester'in tekrardan şampiyon olma ihtimali yoksa, karjakin'in de tekrardan carlsen'in karşısına çıkma ihtimali (en az bir-iki sene) bence yok. yeteneksiz olduğu için değil, aynı seviyede en az 5-6 oyuncu daha olduğu için. içimden bir ses, önümüzdeki yıllarda carlsen'in şampiyonluğu kaybetmesinin ihtimal dahilinde olduğunu; ama challenger olarak kimseye birden fazla fırsat verilmeyeceğini söylüyor. herkesin elinin altında stockfish, houdini vs. var, herkes bir diğerinin zayıf ve güçlü yönünü biliyor. yani kurtlar sofrası çok çetin.
(telaki - 1 Aralık 2016 10:45)
Yorum Kaynak Link : 2016 dünya satranç şampiyonası