• "vicdan, içimizde sürekli havlayan bir köpektir."
  • "kanal d'nin ismi tek kelimeden oluşan dizilerine bir ekleme daha.merhamet, intikam, aşk, kayıp, vicdan. sıradaki dizi ihanet veya cibiliyet olacak sanırım."
  • "eski sevgiliden gelen o söz... ben yabancı değilim küfür etsen daha az dokunur insana."
  • "arapçada bulmak anlamına gelen "vecede" kökünden gelir; bulunan, insanın içinde bulduğu şey anlamındadır.karşılaştırmak için (bkz: mevcut)(bkz: vücut)(bkz: vecd)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    dramatik etki yaratmaktan ziyade komedi filmi tadina sahip olan erden kiral filmi.. her seyi gectim, bu filmin adi neden vicdan, onu anlamak pek mumkun degil. zira karakterlerin hicbiri vicdani sorgulamaya gitmiyor, bir atraksiyon yasamiyor.. ama filmin adi vicdan..

    --- spoiler ---

    oykusu soyle.. tulin ozen, murat han'la mutsuz bir evlilik yapmistir.. murat han'in gozu de arasira vuslata erdigi nurgul yesilcay'dadir.. tulin, eski kankasi olan nurgul'le murat'in iliskilerini bilir. hatta ikisinin iliskisine gozleriyle sahit olur. bu sahit olmalar esnasinda nurgul'un vucudunun guzelliginden etkilenmis olsa gerek, nurgul'le daha yakin iliskiler kurmaya calisir tulin.. hatta ikisi bir thelma and louise tandansi yakalayacaklardir.. ikisinin arasindaki cinsel cekim git gide su yuzune cikmaya baslar.. (eger tulin vakitsiz olmeseydi, ikisinin cinsel aktivetelerine sahit olabilirdik, ama kismet degilmis) romantik bir dugunde gaza gelen ikili, butun kurtlarini dokmeye baslar. (dugune beyaz bir kafes icinde gelen gelinle birlikte evliligin kadin icin bir kafes, yani bir tur hapishane oldugu da vurgulanmak istenmistir, onu da es gecmeyelim) kurtlarini dokmekle birlikte isin kantarini kacirip atesli sahnelere yelken acarken ciftimizin yaninda murat han bitiverir. eline aldigi kiremitle (kiremitin fabrika, dolayisiyla kapitalizmle esdeger bir anlami vardir filmde) tulin'in pekmezini akitiverir..

    yillar gecer. cok gecmez. topu topu uc (rakamla 3) yil icerde yatar ve murat han dahsan affiyla kosullu saliverilir.. bu arada muhtesem ikiliden hayatta kalan nurgul bos durmamis, calistigi pavyona gelen maliyeci riza sonmez'in evlilik teklifini kabul etmistir. boylelikle nurgul dogru yolu bulur ve kapanir. akabinde nurgul'den hevesini alan riza da sikilmistir.. ikisinin iliskisi ya banyoda ya da yatak odasinda gecer.. fransiz ya da japon filmleri izleyen riza, ben gidiyorum diyerek kapiyi ceker cikar. sonrasinda goruruz ki riza, kurban kesmeye selami abi'nin yanina gitmistir. selami abi, kurbanlik etin en temiz parcalarini riza'ya vererek onu yolcu eder (nurgul=kurban denmis olabilir burada). aldigi izgaraliklarla selami abi'ye tesekkur eden riza, arabasina atladigi gibi kayiplara karisir. bir daha onu gormeyiz..

    nurgul, riza'nin ardindan durum degerlendirmesi yapar ve gittigi yolun cok dogru yol olmadigini anlayip tekrar kotu yola duser.. bu arada murat han, vietnam'dan donmus travis edasiyla, bir pavyonda body guard'lik yapmaktadir.. nihayetinde de murat han, nurgul'u bulur.. hapiste gecen uc yilin ardindan, cinsel duygulari tavan yapmis, testesteron komasina girmis murat han, nurgul'u bir otel odasina kapatir. travis'ligin cinsel anlamda cok getirisi olmadigini fark eden murat han bir anda ahmet selcuk ilkan olur, ve siirler okumaya baslar. nurgul de bu manzara karsisinda "vermeyecegim, vermeyecegim" diyerek, murat han'in bu comert onerisini (fanfinifinfonu yani) reddeder..

    nurgul ikinci bir ahmet selcuk ilkan'in varligina dayanamayacagini anladigindan murat han'dan kacmaya calisir. ama murat han onu yakalar. ikisi bir taksidedir. murat han, cinsel bakimdan kendisini tatmin edemedigi icin bir fallik obje olan tabancayla disari ates eder. boylelikle sembolik bir bicimde murat han disari bosalmaktadir. ancak silahi nurgul'e dogrultugunda tetige basamaz. bu yine sembolik bir anlamda onun nurgul'le vuslata eremedigini, bir anlamda da onun iktidarsizligini simgeler. bunun akabinde silahi eline alan nurgul, murat han'i kursun sikarak oldurur. bir anlamda kadinin zaferidir*.. sonrasindaki polis sorgusu sirasinda nurgul, "neden oldurdun" sorusuna, yari huzunlu yari matrak bir yuz ifadesiyle bilmiyorum anlamina gelecek bir seyler soylemeye calisir. film de biter..

    ---
    spoiler ---


    (whatdreamsmaycome - 23 Aralık 2008 02:52)

  • comment image

    var olmanın bilincini ve ağırlığını kaldıran hamaldır. fıtratın kalbidir, vicdan. hiçbir gücün önünde eğilmez, sadece adalet ve şefkatin kılıcının önünde diz çöker. ahlakın, hukukun, etiğin üzerine inşa edildiği temeldir.

    en ince detayda dahi önemsemeden geçmek lüksüne sahip olmadan ifa etmek durumundadır vazifesini. vazifesi ise kılı kırk yarmak ve tek bir anın içine bir kararı sığdırmak, hak edene hak ettiğini vermek. sessizce fısıldar sahibine, doğru'yu. sahibinin sesli cümleleri ise diğer vicdanlara dokunur. tesir edip makes buluyorsa maşeri vicdanı oluşturur, aksi halde cemiyette alabileceği tüm yol her insanın bir kulağı ile diğer kulağı arasındaki mesafeden ibarettir. bir kulaktan girip diğerinden çıkar.

    sözünün dışında hareket eden sahibine, haram eder uykuyu. gündüzünü geceye çevirir onun, aynada yüz'ünü değil sadece çehresini görür vicdanından yoksun olan. samimi bir pişmanlık hisseden sahibini ise, hatasını telafi etmesi için kendi yoluna çeker yeniden.

    vicdan, içteki konuşan ses. mühim bir nokta ise, varlığını inkar edebilen yoktur.


    (muhayyile - 20 Eylül 2010 02:21)

  • comment image

    askere gitmeden evveldi.

    şantiyede oturuyoruz. herkes ben askere gideceğim diye, orada yaşadığı birer ikişer kuple anısını paylaşıyor. bıraksam sabaha kadar anlatacaklar da, arada atarlanıyorum. çekine çekine anlatıyorlar. hepsininki de birbirine benziyor. yok işte ayakkabısı vurmuş, yok yemeği fazla almış, yok buna tuvalet temizletmişler. çok vurucu şeyler yok içinde.

    bizim emre var muhasebeci. o da başladı anlatmaya. seviyorum da, güzel anlatıyor. biraz da "angaralı" ağzıyla anlatıyor, daha bir hoşuma gidiyor. delikanlı çocuk, delikanlı ağzıyla, delikanlı gözünden anlatıyor olayları. bilmiyorum belki de sevdiklerimiz diğerlerinden daha delikanlı mı görünüyor gözümüze? neyse onu boşverelim. işte emreye ikinci gün paspas yaptırmışlar. sonra işte banyoyu yıkatmışlar. akşam olmuş bu uyumuş. gece birden birisinin bunu yataktan aşağı çekmesi ile uyanmış. kıdemli bitanesi var karşısında. "tuvaleti temizleyeceksin" demiş. emre bu saatte mi diye sorunca, evet demiş. o sıra emre birşey söyledi. çok acayip bir savunma cümlesi;

    "ben de bir anadan doğmadım mı? niye bana böyle yapıyorsunuz, dedim onlara"

    yani bu kadar basit bir söz neden bende böylesine derin bir tesir yarattı bilmiyorum. ama düşünmekten de kendimi alamıyorum. bir ananın doğurması, başka hiçbirşey olmasan bile karşı tarafın vicdanına uzanan bir el. "ben de bir anadan doğdum." yani diyor ki, beni s*kret, annem var diyor, o üzülür diyor. senin de annen var diyor. o da üzülse iyi mi, diyor. bak; ben de sana yapsam ne dersin, demiyor. annen üzülse senin de nasıl olur, diyor.

    biraz önce insanları düşündüm. beni çok üzen insanları.

    annemi de düşünmüşler midir aceba? benim ağladığımı gören annemin halini.

    çünkü ben hep düşünüyorum sizin annenizi, onu ne kadar üzdüğümü. zerre kadar düşünmüyorum sizleri. sadece anneleri düşünüyor, onları seviyorum.

    sırtımda bir heybe; vicdan; içinde anaların gözyaşları.
    kalkmaz ki, gideyim, kaçayım buradan.


    (turuncu gibi sari - 30 Ocak 2013 17:59)

  • comment image

    bu aksamki bolumuyle izlemeye basladigim ve restaurant sahnesiyle gercekten insana yumruk atilmis gibi hissettiren dizi. timucin esen'in dogalligi, karizmasi o kadar dolduruyor ki diziyi, ahu turkpence'nin yapayligina ragmen kendisini izletebilecek olan dizi su an gozumde.

    --- spoiler ---
    yunus: napmis olabilirim ki? sen gitmeden uc gun onceydi, mobilya bakmaya gidecektik beraber. ben bugun keyfim yok baska zaman bakabilir miyiz demistim. ona mi bozuldun acaba? yine baska bir gun, iki gun onceydi, ya da o mobilya muhabbetini yaptigimiz gun. tam olarak hatirlamiyorum. sen otobusle donmek istemistin. ben ille minibus diye tutturmustum, acaba ona mi bozuldun? dusunuyorum da belki de ona bozuldun. ama ben biliyorum neye bozuldugunu. cok dusundum sonra buldum. sen gitmeden bir gun once ogretmen oldugunun mujdesini vermistin bana, tum gucunle sarilmistin, ben de sana sarildim ama oyle tum gucumu veremedim, seni incitmemek icin. sana zarar vermek istemedim. acaba diyorum oyle senin bana sarildigin gibi sarilamadigim icin mi gittin?
    ---
    spoiler ---

    bu sahnede calan muhtesem sarkiyi dinlemek icin


    (tonks mbg - 1 Ocak 2014 23:23)

  • comment image

    ya var olandır, ya yok. ortası yok bunun.

    benim için bir insanı değerlendirmemdeki yegane faktördür kendisi. ırkına bakmam, ırkı biz seçmiyoruz, doğuştan. dinine bakmam, doğuştan olmasa bile toplumun etkisiyle ya güçleniyor ya azalıyor inanç. diline bakmam, çünkü o da din gibi toplum kaynaklı. rengine bakmam, genetikle ilgili sadece. zekasına bakmam. çok zeki yada çok saf olabilir. bu da genetik bir olgu. doğuştan. eğitimine bakmam. biraz şansla, biraz aileyle, biraz çevreyle, biraz da kendi içindekilerle ilgili kişinin. maddi gücüne bakmam, çünkü bu da ya aileden ya sonradan yapılan hırsla. cinsiyetine bakmam, seçebilen hanginiz? cinsiyetini değiştirme arzusuna bakmam? çünkü bu onun hayatı onun kararı. tek baktığım, vicdan sahibi olup olmaması.

    çünkü vicdandır insanı insan yapan. vicdan sahibi bir insan, başkasını öldürmez, malını çalmaz, canını yakmaz, bunları geçtim kalbini kırmaktan bile rahatsız olur. dürüsttür. ahlaklıdır. yanlış olanı seçmemek için herhangi bir dine, inanca mensup olması gerekmez. yahut inançsız olması da gerekmez. doğruya yönlendirilmesi gerekmeyendir o. bunu sağlayan tek şey de vicdandır.


    (larden loughness - 17 Ekim 2014 16:16)

  • comment image

    arapça vecede kökü 'bulmak' anlamına gelir.

    varlık demek olan vücud kelimesi de 'bulmak' kökünden türemiştir.

    ve ce de: bulmak
    vücûd: varlık
    vücûd-u mutlak: mutlak varlık: allah

    bu manaları birlikte düşündüğümüzde şöyle bir tablo ortaya çıkar:

    vicdan, izafi varlığımızın mutlak varlık (tanrı) ile iletişime girdiği mânevî mahaldir.

    vicdanımız şayet kararmadıysa allah'ın sesinin/hükmünün işitildiği menfestir.

    sonuçları: adalet, insaf, merhamet, sevgi, af.

    dolayısıyla vicdansız diye tabir edilen kişi, allah ile irtibatını tamamen kaybetmiş kişidir. böylelerinde, adaletten insaftan merhametten sevgiden eser yoktur.

    peki, bir insan allah'a inanmadığı halde vicdan sahibi olamaz mı.

    olabilir. ama böyle bir kişinin hatası, vicdanın kaynağı olarak allah'ı bilememesidir. kendi hakikatinden, kendi kaynağından habersiz olmasıdır. böyle biri, kaçınılmaz olarak, içindeki adalet insaf merhamet ve sevginin kaynağı olarak 'kendini' görecektir.

    işte bu islam'ın 'şirk' dediği en büyük günahtır.


    (kaidesini bozan istisna - 10 Ağustos 2016 01:48)

Yorum Kaynak Link : vicdan