• "beğenmeyenlere iyi gözle bakmadığım başyapıt. ayrıca 2, 3 ve 4. sezonlara sıkıcı, david tennant'a itici diyenlerin de dili şişer."
  • "şu ve şunu aynı anda açın. ikincisinin sesini kısın.ne demek istediğimi anlayacaksınız.tanım: özlediğimiz efsane dizi.eklemeddin: birleşmiş hali"




Facebook Yorumları
  • comment image

    bu diziyi beğenmeyenler gitsin how i met your mother'ı, lost'u falan izlesin, övsün. siz muhteşem ötesi dizilerinize devam edin, biz doktorumuzla, ingiliz aksanlarımızla, her bir uzaylı türünde bir insanı gördüğümüz dizimizde, kendimize aynada bakıyormuş gibi bir his verdiği uzaylı canlılarımızla gayet mutluyuz. gezilecek çok yer, öğrenecek çok şey var, öyle değil mi doktor?

    bbc'yi de tebrik etmek gerek, yeri geldiğinde ingilizleri bile eleştirebilen, tiye alan bu diziyi bunca senedir yayınladıkları için. son olarak, david tennant, sen muhteşemsin!


    (ch32vs1 - 2 Ağustos 2011 00:33)

  • comment image

    --- spoiler ---

    rastgele bölümlerini izliyordum. 6.sezon the god complex bölümü. amy doctor'a olan kayıtsız şartsız inancını kaybetmezse ölecek. canavar geliyor. doctor inancını kaybetmesi için amy'ye "ben sadece kulübesi olan deli bir adamım buna inanma vaktin geldi" diyor. ağalamalar falan filan amy'nin hayatı kurtuluyor, neyse gayet sıradan bir sahne değil mi?

    bundan sonra tamamen rastgele 5. sezon 1. bölümü açıyorum. doctor amy'i kendisiyle gelmeye tardis'e davet ediyor ve tardisteyken laf arasında şunu söylüyor.

    - ilerde bir gün hayatın buna bağlı olabilir. ben sadece kulübesi olan deli bir adamım.

    ---
    spoiler ---


    (kalaba - 18 Nisan 2012 18:27)

  • comment image

    bir yandan severken, vazgeçemezken; bir yandan da moffat herifi yüzünden uzaklaşmaya başladığım bağımlılığım.

    eski sezonlarını pek bilmiyorum açıkçası; ancak yeni seride göze çarpan şey, görsellikten çok zekaya ve "gerçek olabilir"liğe önem verilmesiydi. son derecede sıradan, londra'nın alt tabakasından bir kız, kara kaşına kara gözüne rağmen sarışın olan rose, doctor'u kendine aşık edebilirdi. gerçek hayatta da öyle değil mi? etrafta aşık olunan tipler hep manken gibi mi? değil. sıradan insanlar. (hoş rose gayet de güzel, ancak sürekli bacaklarını gösterelim vuhuu, anlayışı hiç olmadı; hep mavi ceketiyle hatırlıyoruz biz kendisini)

    tıp öğrencisi, geleceği parlak bir kız, kalkıp serserinin tekine aşık olabilir. sonra istediğini elde edemediğinde çekip gidebilir. (martha güzel değil miydi? güzeldi, ama vücudu hiç gözümüze gözümüze sokulmadı)

    allah'ın kabadayısı, orta yaşa gelmiş, hala hayatta dikiş tutturamamış, sağa sola bağıran, sığlıkta herkesle yarışabilen, sözlük deyimi ile ingiliz "kezban"ı aslında dünyanın en önemli kadını olabilir. ne kadar yetenekli olduğunu toplum/annesi/arkadaşları göz ardı etmiş, onu asabileştirmiş. bir anda o kabadayı, dünyanın en komik, en duyarlı, belki de en şirin kadını haline gelebiliyor. hayatımızda da öyle, insanların ilk görünüşleri yanıltıcı olabiliyor fena halde.

    dalekler! alt tarafı el yerine bir adet mikser ve bir adet pompa bulunduran, teletabilerdeki o yerden biten gözü aşırmış tenekeden elektrik süpürgeleri. ama bir süre sonra, gecenin bir yarısı doctor'un bir bölümünü izlerken aha dönüyor köşeden dalek çıkacak kesin vuracak bunları diye endişelendirebiliyor izleyeni.

    e peki şimdi ne oldu?

    amy pond. dünya üzerinde olmak isteyeceğim, hayran olduğum kadın tipi - fiziksel olarak -. ginger'lık olayına oldum olası hayranım. kendine göre bir havası var kadının. ama moffat'ın holivud hayranlığı yüzünden kendisinin bacakları ile muhattap oluyoruz bol bol. karakterinde hiçbir değişim yok. başta nasıl şımarık, kendini beğenmiş, atarlı, gururlu ise, son bölümde de aynısı. sevdiği adama seni seviyorum diyemeyen bir tip. karakterde bizi şaşırtan hiçbir şey yok.

    rory, mükemmel adam. yine bir değişim yok. kendisinden ne bekliyorsak o. hala amy'yi koruma peşinde, hala çok seviyor, hala her şeye burnunu sokuyor.

    benim ve belki de çoğu hayranının bu diziden beklediği süper model gibi kadınlar ve erkekler, muhteşem görsel efektler değil. ben bu dizinin insanlar zayıflıyorum sanırken her gece yağlarından birer kiloluk uzaylı bebeler çıkarttığı bölümünü defalarca izledim. alt tarafı tipi belli olmayan minik yaratıklar var, görsellik sıfır, ama muhteşem ayrıntılar var. donna ile doktor'un camdan cama muhabbeti var. her boka burnunu sokan gazetecisi var, kurtarmaya çalıştıkları ama habire dosya arayan. wilfred var uzay gemisi arkasında disko topu gibi parlarken venüs'e bakıp olayı kaçıran. donna'nın şirret anası var donna'nın işsizliğine takık. ingiltere'nin ve de dünya'nın gittikçe şişmanlamasına yapılan mükemmel yorumlar var - uzaylı ağzından-. ben bunu seviyorum.

    binlerce dalek'in tek bir gemide toplandığını tek karede göstermek beni etkilemiyor. tek bir dalek'in rose'un teması ile hayata gelebilmesi etkiliyor. o da tozlu mozlu bir şeydi hatırlarsanız.

    kısaca ben russel t. davies'i doctor'un senaristliğine geri çağırıyorum. moffat arada weeping angels gibi bölümler yapsın yeter. bütün sezonu üstlenmesin. (bkz: arap sen içme bokunu çıkarıyorsun)


    (ardelia lortz - 2 Eylül 2012 21:59)

  • comment image

    benim için bir diziden çok daha fazlası.

    tanışıklığımız yeni sayılır aslında, iki ay öncesine kadar özel bir kanalda (hep bu lafı kullanmak istemişimdir) denk geldikçe izlemiştim sadece. varlığından epeydir haberdarım elbet, benim gibi bir bilim-kurgu hayranının gözünden kaçması mümkün değil zira. izlemeyi yakın zamana kadar ertelemiş olmamın en önemli sebebi, yalnızca dizi ile sınırlı kalmayan ve kitap, çizgi-roman, audio drama gibi birçok farklı koldan ilerleyen mitolojisinin gözümü korkutmuş olması. burada korkutmayı iyi anlamda kullanıyorum, çünkü böylesine muazzam bir külliyat nerd kişinin ıslak rüyasıdır aslen. bahsi geçen kişi aynı zamanda anlamsız bir şekilde mükemmeliyetçi ise de, işin rengi bir miktar değişebilir. en ufak bilgi kırıntısına varana dek hakkındaki herşeye vakıf olmak, tadını çıkarmak için bir önkoşul değil elbette fakat benim kafam öyle çalışmıyor maalesef. en azından iki ay öncesine kadar öyle çalışmıyordu.

    23 kasım 2013 günü day of the doctor özel bölümü gösterimiyle dizinin 50.yılı dünya çapında kutlandı. dostlar kendilerini eve kapatıp bölümü tüm dünyayla aynı anda izlerken ben de onları uzaktan izledim öylece. heyecanın bir parçası olamadığıma üzüldüm, izlemeyi bu kadar ertelediğim için kızdım kendime. gayet o gün oturup onlarla izleyebilirdim aslında ama mükemmeliyetçiliğim buna izin veremezdi elbet, hem bir bok anlamazdım muhtemelen (ki ne kadar doğru bir karar verdiğimi bugün anlıyorum, ama buna döneceğiz).

    sonuç olarak ben ve mükemmeliyetçiliğim (bu kelimeyi bir kez daha kullanmak durumunda kalırsam ekrana kusacağım) bir anlaşmaya vardık. 50 senelik bir mitoloji, zamanın başlangıcından sonuna uzanan bir macera külliyatı vardı önümde ama ben bunu göz ardı edip diğer herkes nasıl yaptıysa o şekilde başlamakta karar kıldım. içine girdikçe devamı gelecekti nasıl olsa, hem bugün whovian diye geçinen çoğu kimsenin başladığı noktaya kıyasla daha fazla şansım olacaktı beni bekleyene karşı hazırlanmak için.

    ve hazırlandım da.

    öncelikle diğer tüm fandom'lar gibi doctor who külliyatını da kılını kırk yararak inceleyen bir bilgi kaynağı olmalıydı, kısa bir aramadan sonra da buldum. (http://tardis.wikia.com/wiki/doctor_who_wiki)

    sonra bir liste hazırlamam lazımdı. day of the doctor bölümünü listenin sonuna nihai hedef olarak kondurarak, 2005 yılında başlayan yeni seriden günümüze bütün bölümleri listeledim önce. buraya kadar fazla karmaşık bir durum yok, dizileri biriktirip izleyen ve benim kadar titiz olan manyaklar da aynısını yapmıştır eminim. bu noktada doctor who adı altında yayınlanan diğer resmi (canon) yayınları bilerek göz ardı ettiğimi belirtmem lazım gelir, zira ortalama bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak yayınlanmış bütün kitaplarını, mecmualarını vs. satın alıp hatmetme gibi bir lüksüm mevcut değil maalesef. hem vakit yetersiz, hem nakit. ama eksikliğini de hissetmedim, bunun nedenine de geleceğiz.

    2005-2014 arası yayınlanmış yedi sezonun bölümlerini listelemekle bitmedi elbette iş, zira az evvel bahsettiğim tardis wiki sitesindeki listelemede dahi yer almayan irili ufaklı bir çok minisode, webisode, prequel bölüm ve animasyon vardı. bunun için de spoiler yememek için kıçımı yırtarak (ve büyük oranda başarılı olarak) başka doctor who sitelerindeki kronolojik listelerden yararlandım. eksik bölümler de eklenmişti listeye nihayet.

    sırada 2005 sonrası çıkan iki yeni spin-off dizisinin, torchwood ve the sarah jane adventures'ın listeye dökümü vardı. bilmeyenler için kısaca özet geçmek gerekirse; torchwood başrolde john barrowman'ın canlandırdığı yalanası insan jack harkness'ın yer aldığı, daha çok yetişkinlere hitap eden bir dizi iken, the sarah jane adventures adından da anlaşılacağı üzere elisabeth sladen'ın canlandırdığı gelmiş geçmiş en iyi companion sarah jane smith'in maceralarını konu alan çocuklara yönelik bir diziydi. bu üç dizi arasında ileride geçişler olacağından ve bir anlamda ana dizi ile paralel ilerlediklerinden listeye katmamak olmazdı. elbette ki diziler büyük oranda kendi içlerinde bağımsızlardı ve onları izlemeden de tecrübe edilebilirdi doctor who, ama en basitinden bu ikisini izlemeden doctor who üçüncü ve dördüncü sezon finallerini izlemiş olsaydım eksik kalacak imiş. yine az evvel bahsettiğim sitelerden faydalanarak diğer iki dizinin bölümlerini de kronolojik sıraya göre ekledim listeye. öyle ki, doctor who 3.sezondan itibaren başlayan iki dizi ile yeri geldiğinde üç bölüm doctor who, dört bölüm torchwood, iki bölüm sarah jane izleyerek ilerliyordum. yalnızca the sarah jane adventures bölümlerini direkt doctor who mitosuna etkisi olmayanlar dışında çıkardım listeden. beğenmediğimden değil, konsept bakımından fazla gerek görmediğimden. yine de david tennant ve matt smith'in konuk olduğu bölümleri izlemeseydim üzülürdüm, bunu da belirtmek isterim.

    araya bir de 1996 yılında çekilen ve 8.doctor paul mcgann'ın rol aldığı filmi sokuşturdum. nedenini spoiler olur diye söylemiyorum, ama her şeye rağmen iyi ki yapmışım. aldığım keyfi katladı kesinlikle.

    listeye son halini vermek kolay olmadı, zira birkaç kaynaktan birden takip ederek oluşturduğum için belli kronolojik farklılıklar mevcuttu ve spoiler yemeden hangi bölümün tam olarak nerede olacağını anlamam çok zordu. ancak neticede fazlasıyla göz ardı edilebilir bir yanılmayla neredeyse hepsini olması gerektiği sırada izledim.

    tüm bunları haybeye anlatmadık tabii. isterim ki yarın bi gün doctor who'ya başlayacak benim gibi rahatsız kimseler oluşturduğum listeden yararlansın, en güzel şekilde ve maksimum verimle tecrübe etsin diziyi. listenin son durumu aşağıdaki linkte mevcuttur. içeriğindeki bölümlerden doctor who olanları yeşil, torchwood olanları mavi, the sarah jane adventures olanları turuncu renkle işaretlenmiştir.

    http://tr.scribd.com/…/204111011/doctor-watchlist11

    alternatif link: http://www.docdroid.net/…ctor-watchlist11.docx.html

    kişisel doctor who tecrübeme dönecek olursak, son iki ayımızı neredeyse tamamen birlikte geçirdik. sabah kahvaltıdan yatsı ezanına kadar doctor who döndü, bilgisayar ekranında ve zihnimde. her bir bölümden sonra tardis wiki sayfasından ilgili bölüme dair okuma yaptım, kaçırdığım tek bir noktası olmadı bu sayede. ve yine bu şekilde eski seriyle de bağlantı kurdum, mitolojinin geneline kabaca da olsa hakim olmam mümkün oldu. hikayenin dizi dışında ilerlediği kolları göz ardı etmemle oluşan boşluğu da yine wiki sayfasından yaptığım okumalar esnasında ilgili eserlere yapılan göndermeleri didikleyerek kısmen de olsa doldurdum. hiç yoktan iyidir yani.

    böyle geçti iki ay, ve nihayet bu hafta içerisinde belirlediğim hedefe ulaştım. day of the doctor! o ne muazzam bir bölümdü, o nasıl bir nerdgasm idi öyle. şayet baştan almadan izlemiş olsaydım kesinlikle bölümde yer alan çoğu detayı kaçıracak, tekrar izlediğimde küfredecektim kendime.

    böylesine bir tutkuyla ve titizlikle, gecesi gündüzü doctor who olmuş şekilde izledikten sonra artık bir diziden çok daha fazlasıydı benim için. hayal dünyama yapılmış en güzel katkılardan biri olarak görmekteyim doctor who'yu, ve 50 yıldır izleyip de hayranı olan milyonlarca insanla aynı hisleri paylaşıyor olmak hem gururlandırıyor, hem de mutlu ediyor beni. hemen akabinde time of the doctor bölümünü de izleyerek listeyi nihayet tamamlamış ve hem 11.doctor’a, hem de haftalar süren doctor who maratonuna veda etmiş olmanın burukluğu var şimdi içimde. ancak, belki de en iyi doctor who hayranlarının bileceği üzere, her veda bir başlangıçtır aynı zamanda.

    bu şarkı sona erdi, ancak hikaye devam ediyor. hiç bitmeyecek bir hikaye bu.

    doctor who?

    ***

    ayrıca, (bkz: an adventure in space and time/#40153167)


    (bruce parkus - 3 Şubat 2014 03:48)

  • comment image

    into the dalek bölümü tamamen türk sağlık sisteminden araklanmış.

    bu bölümde hasta bir dalek vardır ve doktor onu iyileştirmeye çalışır. derken bir grup hasta yakını, exterminate çığlıklarıyla hastaneyi basarak doktorun peşine düşer.


    (konor - 16 Eylül 2014 15:29)

  • comment image

    ow yine bir götünden anlama sendromuna yakalanmış troll ortaya çıkaran dizi.

    her "bilim kurgu" yapımının kendi içinde bir mantığı vardır. çöp kovasının adam yutması doctor who "evrenine" göre mantıklı bir olaydır. o izlediğin "saçma sapan" bölümde vitrin mankenleri de canlanıp yürümeye ortalığı dağıtmaya başlıyorlar sana göre bu da saçma o zaman. halbuki nerden bileceksin ki nestene bilinci nedir, nerden gelir, ne işe yarar... oturmuş tek bir bölümün 1 sahnesini izlemiş, gelmiş buraya ahkam kesiyor...

    "izlediği tek "bilim kurgu" doctor who olanlarmış" aman da ne güzel bayılırsınız insanları kafanıza göre yaftalamaya... bravo... sen böyle dedin diye kendimi o kadar ezik hissediyorum ki şu an anlatamam yani... hesabı falan kapatıp gideceğim buralardan... ne o bi de dövecek misin "ya da hiç dayak yememişizdir"mişiz... her bok da sizden soruluyor zaten...

    yani ne bileyim... "gerizekalıyım, saygısızım, insanlara hakaret etmekten hoşlanırım, popüler şeyleri eleştirmek, izleyenlerine/takip edenlerine bok atmak en büyük zevkim" demenin başka yolları da var... nasıl bir psikoloji içerisindesiniz ben anlamıyorum... bu arkadaşlarda kafa var olmasına da malzemeden çalmışlar, içinde beyin yok büyük ihtimalle.... hayır bi de her şeye böyle bir otorite, bir bilirkişi edasıyla yaklaşıyorlar ya... çok komik cidden...

    sen izleme ulan ayı...

    şafak 33
    (bkz: geliyor gönlümün efendisi)

    edit: bu entryi debe'ye sokan sevgili suser'lara teşekkür ederim elleriniz dert görmesin. trollerle yılmadan mücadele etmeye devam edeceğiz!!

    (bkz: bu daha başlangıç mücadeleye devam)


    (king firth the colin s speech - 17 Ağustos 2015 14:36)

  • comment image

    ilk bolumun yayinlanip 10milyon izleyici toplayip rekor kirmasindan 4 gun sonra christopher eccleston'un basrolunden ayrildigini acikladigi dizi. dr who roluylen taninmak istemiyormus , daha ciddi rolleri almasina engel olabilirmis. herif cok uymustu role . uyuz pezevenk bastan niye istedin o zaman rolu.


    (hacki - 8 Nisan 2005 16:01)

Yorum Kaynak Link : doctor who