Süre                : 1 Saat 53 dakika
Çıkış Tarihi     : 09 Şubat 2012 Perşembe, Yapım Yılı : 2012
Türü                : Drama
Ülke                : Almanya,Fransa
Yapımcı          :  teamWorx Produktion für Kino und Fernsehen GmbH , Südwestrundfunk (SWR) , ARTE
Yönetmen       : Christian Schwochow (IMDB)
Senarist          : Heide Schwochow (IMDB),Christian Schwochow (IMDB)
Oyuncular      : Stine Fischer Christensen (IMDB)(ekşi), Ulrich Noethen (IMDB)(ekşi), Dagmar Manzel (IMDB), Christina Drechsler (IMDB), Ronald Zehrfeld (IMDB)(ekşi), Anna Maria Mühe (IMDB), Ulrich Matthes (IMDB)(ekşi), Matthias Weidenhöfer (IMDB), Gudrun Landgrebe (IMDB), Corinna Harfouch (IMDB), Annette Lober (IMDB), Bernd-Christian Althoff (IMDB), Candy Dee (IMDB), Nicole Ernst (IMDB), Christian Gaul (IMDB), Claudia Geisler (IMDB), Maxi Geithner (IMDB), Helena Hentschel (IMDB), Johann Jürgens (IMDB), Recardo Koppe (IMDB), Amadeus Köhli (IMDB), Ferdinand Lehmann (IMDB), Lilian Mazbouh (IMDB), Adam Nümm (IMDB), Annika Olbrich (IMDB), Johanna Penski (IMDB), Ilja Pletner (IMDB), Harald Siebler (IMDB), Sabin Tambrea (IMDB), Stefanie Tiedtke (IMDB), Marie Rosa Tietjen (IMDB), Wojo van Brouwer (IMDB), Nele Winkler (IMDB), Olga Wäscher (IMDB), Otwin Biernat (IMDB)

Die Unsichtbare (~ Cracks in the Shell) ' Filminin Konusu :
Die Unsichtbare is a movie starring Stine Fischer Christensen, Ulrich Noethen, and Dagmar Manzel. Fine suffers from not being seen but she also does her best at not being noticed, even though she is an acting student. At night, when...


  • "bu akşam üstü goethe-ınstitut istanbul'da izledim. ve şunu söyleyebilirim; harika bir film. kesinlikle izlenmeli."




Facebook Yorumları
  • comment image

    christian schwochow'un yönettiği "kabuktaki çatlaklar" ismiyle 31. uluslararası istanbul film festivali'nde gösterilen fransız-alman ortak yapımı 7.8 imdb puanı ve başrol oyuncusuyla (bkz: stine fischer christensen) en iyi kadın oyuncu ödülü almış, etkisinden dakikalarca kurtulamadığım film, hatta üzerinde bayağı bir süre daha düşüneceğime eminim. o nasıl bir camilla'ydı öyle... merak ediyorum gerçekten öyle bir tiyatro oyunu da var mı acaba? özellikle oyuncu olmak isteyenler mutlaka izlemeli derim ama örnek almasınlar orası ayrı... film üzerine düşünecek çok şey verdi, bazı açılardan black swan'a benzetmişler, belki o bale bu tiyatro üzerinden benzer yollar izliyor ama ben oyumu bu filmden yana kullanıyorum. nuri bilge ceylan'ın da filmi izlediğini notlarımıza ekleyelim, bir de kendimi tutamayacağım (bkz: ronald zehrfeld) sırf sen varsın diye barbara'yı da izlemek farz oldu!

    ekleme: filmdeki oyun gerçek bir oyun değilmiş, çok okuyasım gelmişti halbuki. ayrıca başroldeki kadın daha önce oscar adayı bir filmde de oynamış, o şekilde seçilmiş bu role de.


    (su nanesi - 13 Nisan 2012 03:35)

  • comment image

    festival sağ olsun, filmin sonunda alman yönetmen christian schwochow ve başrol oyuncusu danimarkalı stine fischer christensen perdeye geldi. kendilerini uzunca alkışladık. özellikle film boyunca izlediğimiz başrol oyuncusunu karşımızda görmek, ve kendi hallerine tanık olmak büyük bir hoşluktu. ikisi de istanbul'a ilk defa gelmiş ve festivalde olmaktan da oldukça heyecanlı görünüyorlardı. soruları yanıtladılar.

    --- spoiler ---

    josephine karakteri için alman oyuncu bulunamayıp danimarkalı stine seçilince senaryo da ona göre değişmiş, ama ufak değişiklikler. "neden bu oyuncu" sorusu sorulduğunda da, schwochow dedi ki, "kime neden aşık olduğunuzun nasıl açıklaması yoksa bunun da bir açıklaması yok, bu da aşk gibi kimyasal bir reaksiyon".

    ---
    spoiler ---


    (farkindalik - 13 Nisan 2012 22:50)

  • comment image

    yönetmen christian schwochow'un senaryosunu babası ile birlikte yazmış olduğu filmde, yaşadığı aile ortamının da olumsuz etkisiyle silik karakterli bir genç kızın tiyatro oyunu seçmeleriyle birlikte başlayan ve oyun yönetmenin agresif tutumunun etkisiyle hazırlık çalışmaları boyunca da devam eden sancılı kendini bulma süreci anlatılmaktadır.

    filmin biterken iki farklı son seçeneği hissettiriliyor ama tercih edilenin dışındaki olası son ile kafanızda kocaman bir acaba sorusunu bırakmayı da ihmal etmiyor.

    tüm karakterlerin ve oyuncu seçimlerinin ince bir düşüncenin ürünü olduğu açıkça hissedilen filmde, kurgu ve yönetimle birlikte başroldeki iki oyuncu stine fischer christensen (josephine 'fine' lorenz) ve ulrich noethen (kaspar friedmann) çok iyiler.

    black swan filmi ile karşılaştırıldığı için şunu da söylemek gerekir ki çizilen karanlık tabloya karşın daha gerçekçi ve duygusal olmayı başaran aydınlık bir film.

    "oyunun bir parçası" olmak ama kendi rollerimizi kendi özgür irademizle oynamak, hepimize düşen bu değil mi aslında...


    (masiva - 12 Şubat 2014 05:32)

  • comment image

    bu filmde bi sahne var. çok film izliyorum, yani izlemeye çalışıyorum, çok aşk temalı sahne de gördüm ama bu nasıl bir şeydi, neydi, ben bu kadar samimi ve aynı zamanda alt metnindeki metaforu hayat diye bağıran sahne görmedim.

    --- spoiler ---

    fine, joachim'in evinde, karşılıklı mutfakta oturuyorlar, fine bitmiş vaziyette.

    joachim soruyor, sorun ne?

    fine: görebildiğin sadece kabuk. (sonra peruğunu çıkarıyor, joachim saçlarına dokunmaya çalışıyor, fine itiyor)

    altında, kötü kokuyor.

    (joachim kollarını kokluyor fine'in, öyle soru sorar gibi kokluyor ki, cidden ne var diye)

    joachim: bence bu yazın kokusu.

    fine: ölümün.

    joachim: (yine kokluyor) hayır, yaz.

    (ve sonra fine şu cümleyi kuruyor)

    fine: yeterince çektim, pes ediyorum.

    o anda bi gürültü kopuyor, joachim ayağa kalk diyor ve fine'i kucaklayıp, camı açıp, pencereye çıkarıyor, pekala diyor, atla, hadi. fine duruyor, yüzünü ona dönüyor, bakıyor, bakıyor, ve joachim hayattaki en güzel cümleyi kuruyor)

    joachim: gel buraya.

    (ve fine'i kucaklayarak indiriyor. sıkı sıkı sarılıyor, sıkı sıkı. ama en önemli detay sonda, o sarılırken biz de fine'in duyduğu şeyi duyuyoruz, joachim'in kalp atışlarını. hayatın bam telini)

    bu hayatın özü değil de nedir. bu yaşamın kıyısından aşkın kollarına atlamak değil de nedir, son solukta, her zaman olduğu ve olacağı ve dahi olması gerektiği gibi kendini sonsuzluğa bırakmak, seçimlerin en güzelini yapıp aşkı seçmek değil de nedir. her şeye rağmen, evet her şeye rağmen insan için aşk kurtuluş değil de nedir.

    ---
    spoiler ---


    (yalnizligin muthis saltanati - 24 Ağustos 2014 20:13)

  • comment image

    filmde bahsedilen oyun alexander dumas'ın la dame aux camelias'ıdır. josephine'in hazırlandığı karakter ise fiziken sekse uygun olduğu günler saçına beyaz kamelya takıp diğer günler kırmızı kamelyayla fiziki durumunu deklare eden kibar bir fransız fahişesi.


    (minotauros - 11 Kasım 2015 10:02)

Yorum Kaynak Link : die unsichtbare