Süre                : 1 Saat 26 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Aralık 2010 Perşembe, Yapım Yılı : 2010
Türü                : Cinayet
Ülke                : Türkiye
Yönetmen       : Erhan Kozan (IMDB)
Senarist          : Sertan Telli (IMDB)
Oyuncular      : Çetin Altay (IMDB), Hüseyin Bardak (IMDB), Ufuk Bayrak (IMDB), Egemen Bigay (IMDB), Ufuk Bigay (IMDB), Haldun Boysan (IMDB)(ekşi), Erkan Can (IMDB)(ekşi), Recep Özgür Dereli (IMDB), Ayhan Eroglu (IMDB), Deniz Gönen (IMDB), Ismail Hacioglu (IMDB), Deniz Karaoglu (IMDB), Cem Zeynel Kiliç (IMDB), Ugur Polat (IMDB), Damla Sönmez (IMDB), Turgay Tanülkü (IMDB), Naci Tasdögen (IMDB), Erdinc Tok (IMDB), Cüneyt Türel (IMDB), Eser Ali Yildirim (IMDB), Kuzey Yücehan (IMDB), Pelin Çavdur (IMDB), Umit Cirak (IMDB), Sevim Örtekin (IMDB), Parkan Özturan (IMDB)

Çakal (~ Sakál) ' Filminin Konusu :
Çakalın öykü akışındaki temel unsur, FBI Başkan Yardımcısı Carter Prestn, (Sidney Poiter) yer altı örgüt üyesi Irlandalı Declan Mulqueen (Richard Gere) ve Rus istihbarat görevlisi Valentina Koslova (Diane Gere) arasında kurulan zoraki bir ittifaktır.Çakal (Bruce Willis) takma adıyla ün salmış geçen yüzyılın en acımasız teröristinin izini sürmek amacıyla biraraya gelmişlerdir. Birbirlerine karşı tam anlamıyla yabancı olan bu üçül, zaman içinde hayatta kalabilmek amacıyla birbirlerine destek olmak zorundadırlar. Birbirlerine güvenmek ve aralarında sıkı bir işbirliği bulunması gerektiğini anlarlar.Peşlerinde oldukları bu esrarengiz katilin geride bıraktığın elektronik ipuçlarının peşine düşerler. Tıpkı korku almış bir tazı gibi... Ancak her defasında bu ipuçları onlara hiçbir fayda sağlayamaz. Bu arada geriye sayım hızla devam etmekte. Çakal söylediği terör eylemini gerçekleştirmek için olanca gücüyle çalışmaktadır. Çakalın Günü Filminde de Benzer bir konu işlenmiş ama o film bu kadar heyecan ve gerilim dolu olmamıştır.


  • "yazarı sertan telli'dir. elleri öpülesi bir insandır. zira türk sinemasının son yıllarda gördüğü en iyi filmlerden birine imza atmıştır.erhan kozan da büyük adamdır."
  • "filmde kullanılan küfürler büyük ölçüde cem yılmaz'ın eseriydi. o türk dil kurumu eroin kaçırıyor esprisini yapmasaydı, mafya filmlerinde hala kahretsin duyuyor olacaktık."
  • "erkan can'dan geliyor: her işin kısasını severim. sikiş hariç."




Facebook Yorumları
  • comment image

    yöresel yemekler yabancı mutfaklara kapalıdır. kendi otuyla etiyle baharatıyla yapılır. formülü de bilirsen çok da kötü olma riski taşımaz. ama yöresel mutfağında yabancı soslar kullanırsan bu biraz risklidir, evet yemeği daha lezzetli de yapabilirsin mahvedebilirsin de...
    ‘çakal’ yerel sinema motiflerinin üstüne hollywood sosu denemiş. ama bu sos hollywood’un kullandığı klişeler kalıplar değil, kurgu anlatım ve görüntü yönetiminde olmuş ve film aldığı riskten yüzünün akıyla çıkmış. bunu başarması filmi elbette ki bir başyapıt yapmıyor ama öne çıkarıyor.
    filme illa bir paye vereceksem ismail hacıoğlu’nun en iyi oynadığı film diyebilirim. hacıoğlu ; donuk, mimiksiz oyunuyla bugüne kadar çizdiği en farklı profili çiziyor ve bebek yüzüne rağmen yavaş yavaş di caprio ustası gibi sert yüzlülerin ve zor rollerin tarafına geçeceğinin sinyallerini veriyor..
    ama filmdeki diğer oyunculuklar( erkan can’ı tenzih ederek) hacıoğlu’nun duru, yalın, gerçekçi performansına inat pek bir tiyatral.. özellikle uğur polat ve cüneyt türel..
    uğur polat bir mafya babası ya da ikinci adamı her neyse.. yııllarca en fazla ‘’lanet olsun , alçaklar’’ diyen mafya adamlarını dilimize doladık. espri konusu yaptık. sonra yeni dönem türk sineması uyandı . küfürün, mafyanın da hayatın da tam içinde olduğunu anladı. ve zincirlerinden boşalıp küfürü sonuna kadar kullandı, televizyon satışlarını bile düşünmeden.. dcğru olan da buydu zaten.. ama bu bir kolaycılığa yol açtı. mafya adamı küfürlü konuşuyordu ve bu her şey için yeterliydi.. işte ugur polat’ın canlandırdığı karakterde bunu görüyoruz. tamam bol küfürlü bir tekst ama polat , türkçe’yi ve vücut dilini o kadar iyi kullanıyor ki inandırıcılıktan uzaklaşıyor.
    erkan can, çok kısa rolde de olsa damla sönmez ve özellikle çetin altay, hacıoğlu dışında filmin iyileri..naci taşdöğen’in ise kötü adam yüzü olmasına rağmen oynadığı karaktere olmamış.
    yobaz babası, üstü türban altı şişhane sevgilisi, bağımlı sokak arkadaşları ve ahilik sisteminin son neferi altın kalpli ustasından oluşan çevresi, annesinin ölümünden sonra akın’ı iyiden iyiye bunaltır. ya sevgilisini alıp bu diyardan gidecektir ya da suça bulaşacaktır. ancak akın , -film boyu iç seslerinden anlıyoruz bunu- tüm seçimlerini çoğu suç filmlerinin aksine tesadüfen değil ya mantığıyla ya da çaresizlikten yapar ..ve hiç abi demediği uğur polat abisinin yanında bol paralı ama tehlikeli yeni hayatına başlar.
    yönetmen erhan kozan, bu basit konuyu gereksiz aksiyonlarla, vurmayla, kırmayla, kovalamacalarla, klişelerle doldurmayıp mesaisini, hikayeyi tempoyu düşürmeden anlatmaya harcamış. işte burada amerikan sinemasının kurgu ve anlatımından yardım almış ve hiç de fena olmamış.. film -özellikle ilk yarıda- hiç düşmeden seyirciyi finale kadar getiriyor.ve yine hollywoodvari bir finalle- ki o da tatmin edici bana göre –hikayesini sonlandırıyor.filmin görüntü yönetimi de çok iyi..her kare için özenildiği çok belli. tüm bunlar filmi ülke sinemasının bu türünde önlere taşıyor..
    tabi asla ‘’vavien’’ gibi uluslararası benzerleriyle kıyas edilebilecek bir film değil ‘çakal’’ inandırıcılıktan çok uzak bir mafya.. kısıtlı dış mekanlar.. amatörce canlandırılan sokak çocukları.. iyinin ve kötünün altının çok fazla çizilmesi...çakal’ın çok yükselememesine yol açan ayağındaki ağırlıklardan bazıları...


    (siyah gocuk - 19 Aralık 2010 14:59)

  • comment image

    47. altın portakal film festivali' nden ödülsüz ayrılmayı haketmeyen film.

    festivale ilişkin bu yıl o kadar olumsuzluklar dile getirildi ki, bu filmin ödül almamış olması da bu eleştirilerin haklı olduğunu gösteriyor kanımca.

    edit: sonradan, filmde aşırı küfür kullanıldığı ve bunun da rahatsız edici olduğu yönünde yüksel altuğ tarafından eleştirildiğini okudum biryerlerde. küfürden nefret eden ve üstelik kadın cinsinden biri olarak filmdeki küfürlerin beni hiç rahatsız etmediğini söyleyebilirim. anlattığı toplumsal kesit bakımından gayet kıvamında bir dil tutturulmuş aksine. daha az küfür kullanılsaydı gerçekçi gelmezdi ve filmden koparırdı diye düşünüyorum.


    (karlar kralicesi - 21 Aralık 2010 12:23)

  • comment image

    bir filmde monologlar iyi kullanılmıssa o film benim için iyi filmdir. çakal ise müthiş bir filmdir.

    47. altın portakal film festivalinin film programını karıştırırken birebir çakal/the jackal adıyla karşılaştığımda duruma anlam verememiştim. daha sonra film detaylarını incelediğimde filmin düşündüğüm çakal olmadığını görünce dedim ki ben bu filme gidiyim sonrasında da senaristine, yönetmenine sorıyım neden bu ismi sectiniz diye. meğer cevabı filmin içindeymiş. neyse efendim filmi izledim, beğendim. çıkışında da sağolsun dünyanın en dandik festivalini yapan organizatorler bizi düşünmüşler, erkan can'ından erhan kozan'ına tam kadro soyleşi düzenlemişler. nerde mi ?inönü stadı bilenler için soyluyorum özdilek avmsinin giriş katının en gürültülü 2 mağazasının arasında. kimsenin kimseyi duymadıgı kücük bir platform ve 20 sandalyeden olusan bir stant !

    sonuc olarak 47. altın portakal film festivalin'de izlediğim en iyi filmdi. alakalı alakasız bir çok dalda ödül verilmesine rağmen tek bir ödül bile alamadı ama yamulmuyorsam festival kapsamında en iyi film ödülünü alan cogunluk dahil hiçbir film antalya'da gösterime girmezken cakal bu hafta vizyondaydı. özellikle ağızdan ağıza tavsiyeyle zaman içinde gişede iş yapıcağını düşünüyorum.

    ayrıca nedensiz bir şeklide uyuz olduğum ismail hacıoğlu'nun doğru proje içinde yer alınca aslında ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu da bana göstermiş olan filmdir. oyuncu kadrosuna değinmişken bu kadar gerçek bir filme fazla tiyatral kaçan uğur polat bence filmin tek gerçek dışı yanıydı.


    (ankalines - 22 Aralık 2010 13:29)

  • comment image

    1 saat 26 dakika filmin süresi. uzun film izlemeyi sevmem ama bu film 2 saat yapılsa gerçekten bir şaheser ortaya çıkabilirdi. herşey çok çabuk gelişti. oyunculuklar filan harika, kadro sağlam, senaryo güzel ama çok hızlı. harcamışlar güzelim filmi. ama yine de sevdiğim yönleri sevmediklerimden daha fazla. güzel film.


    (jason305 - 31 Mayıs 2012 04:17)

Yorum Kaynak Link : çakal