Süre                : 1 Saat 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 28 Mart 2003 Cuma, Yapım Yılı : 2003
Türü                : Romantik,Drama
Taglar             : kız kardeş,Metres,Kral,Kral henry viii,İngiltere
Ülke                : İngiltere
Yönetmen       : Philippa Lowthorpe (IMDB)
Senarist          : Philippa Gregory (IMDB)(ekşi),Philippa Lowthorpe (IMDB)
Oyuncular      : Natascha McElhone (IMDB), Jodhi May (IMDB)(ekşi), Jared Harris (IMDB)(ekşi), Steven Mackintosh (IMDB), Philip Glenister (IMDB)(ekşi), Jack Shepherd (IMDB)(ekşi), John Woodvine (IMDB)(ekşi), Ron Cook (IMDB)(ekşi), Anthony Howell (IMDB), Jane Gurnett (IMDB), Yolanda Vazquez (IMDB), Geoffrey Streatfield (IMDB), Oliver Chris (IMDB), Naomi Benson (IMDB), Zoe Waites (IMDB), Charlie Beall (IMDB), Roger Hammond (IMDB), Noni Lewis (IMDB), Clare Banfield (IMDB), Phil Lowes (IMDB), Elizabeth Pencavel (IMDB), Maryon Shearman (IMDB)

The Other Boleyn Girl (~ La otra Bolena) ' Filminin Konusu :
Mary Boleyn (Scarlett Johansson), on dört yaşında, masum bir kız olarak kraliyet sarayına geldiğinde Kral VII. Henry’nin (Eric Bana) gözlerini kamaştırır. Kralın sonsuz ilgisi karşısında tüm varlığı alt üst olan Mary’nin krala olan aşkı her geçen gün artarken, apaçık yaşanan bu aşkın beraberinde sarayın taçsız kraliçesi olarak görülmeye başlanır. Zamanla kralın ilgisini kaybetmeye başlayan Mary, karşısında rakip olur kardeşi Anne (Natalie Portman)’i bulacaktır. Tüm bunlar karşısında, ailesinin hırslı oyunlarında bir piyon haline gelmiş olduğunu ve saray hayatının tehlikeli entrikalarını fark eden Mary, ailesinin isteği üzerine kardeşinin krala yakınlaşmasına yardım eder ve olanları soğukkanlılıkla izlemeye devam eder; Anne’i kraliçeliğe götürecek yolda bile sesini çıkarmayacaktır. Mary’nin krala karşı tutkulu aşkı ve Anne’in içten sevgisi arasında rekabet artarken, İngiltere de bu ikircikli aşkın ortasında ikiye bölünme yolundadır. Dramatik bu ilişkiler ağına rağmen sadakat ve gücü yine de birbirlerinde bulan Boleyn kızlarının birbirine olan bağı, geride bıraktıkları dağılmış bir ülke, tatminsiz bir aile ve tükenmeyen aşklarına rağmen artar. Onları nasıl tehlikelerin beklediği ise kralın insafına kalacaktır.


  • "leyla, necla, oğuz üçlemesinin farklı bir konseptte beyaz perdeye taşınmış versiyonu.o değil de koskoca ülke kaosa sürüklendi henry'nin pipisi yüzünden."
  • "ingiltere kralı'nın sikecek karı peşinde koşmaktan başka işi olmadığı intibasını uyandıran sığ film."
  • "godoş bir ailenin hikayesinin anlatıldığı film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    abazan mıknatısı magazin haberciliğinin vardığı son nokta.

    milliyet gazetesi'ne göre "pornografik filmlerde oynayan oyuncularının hayatını anlatan" bir filmmiş. ilgiyle bekliyoruz. hem scarlett johansson hem de natalie portman var. teması pornografi. daha ne olsun.

    http://www.milliyet.com.tr/…0,8714458&galeriid=2892

    tudor hanedanından bu konu ile ilgili acilen bir açıklama bekliyoruz. tamam anladık henry abimiz çok performanslı bir şahıstı ama bunları filme de mi çektiriyordu bilmem kaç yüzyıl önce? kafam karıştı benim biraz. evet.

    edüd : screenshot alıp bir kenara kaydetmeyen beynimi zigeyim afedersiniz sayın sözlükçüler. anlı şanlı milliyet gazetesi yukarıda verdiğim linkte daha önce aynen, "pornografik filmlerde oynayan oyuncularının hayatını anlatan bir film" ibaresini kullanıyordu. film piyasaya çıktı ya, birinin aklına gelmiş sayfayı kontrol etmek, ve düzeltmişler.

    düdüd : yeniden ilk haline dönmüş. anlayacağınız the other boleyn girl pornografikli falan bi film. ben demiyorum, milliyet internet diyor.

    büdüd: sayfa uçar-muçar diye ekran görüntüsü aldım.


    (akincibeyi - 18 Şubat 2008 15:11)

  • comment image

    her ne kadar tam olarak doğru gerçekleri yansıtmasa da yine de başarılı bir filmdir. özellikle kıyafetler ve görüntü yönetmenliği çok çok başarılı. natali portman zerafetiyle kraliçeliğe pek yakışmış doğrusu. henry viii 'e gelince(malum kendisi dombilinin tekiymiş) keşke gerçekten eric bana kadar yakışıklı olsaydı o zaman eminim ki ingiliz erkekleri bu kadar çirkin olmazdı*. scarlett johanssoncum da pek masum bi mary olmuş canım benim.

    şimdi de gelelim gerçeklere;

    --- spoiler ---

    * henry viii ilk önce anne'i görüp sonra mary'le olmamış. ilk önce mary'i metresi yapmış. daha sonra hollanda'da eğitim gören anne ingiltereye dönünce mary'i boşlayıp ilgisini anne'e yöneltmiş. anne, kardeşi mary kadar güzel olmasa da, son derece zeki,alımlı,güzel giyinen ve güzel dans eden biri olduğundan kralın aklını başından almış. (yaaa beyler herşey güzellik değil işte hehehehe burdan da mesajımızı verelim alttan alttan)

    *mary* filmde anlatıldığı kadar masum ve saf bir kızcağızımız değilmiş. eğitim için bunu fransaya göndermişler, orda yemediği bok kalmamış. kralın onu biraz da istememesinin nedeni, mary'e takılan "kevaşe" lakabıymış. kralla aralarında gizli bir ilişki yaşanmış evet hatta 2 çocugunun babasının da 8. henry oldugu düşünülüyorumuş.

    * filmde anne boleyn'in kraliçelik hayatı çok kısa olarak geçilmiş oysaki hanfedinin ingiltere tarihinde önemli bir yeri var. henry viii sırf anne boleynle evlenebilmek için katolik kilisesinden ayrılmış ve anglikan kilisesi güçlenmiştir. fransayla çok iyi ilişkiler kurmuş ve politikada etkisi olmuştur. kendisi azcık da savurganmış, 250 tane uşağı 60 tane de hizmetçisi varmış. ve kendisini sevmediği için birçok ünlü isim idam edilmiş. bunlardan birisi de sir thomas more. fakat heralde anne boleyn'in en büyük başarısı birinci elizabeth'i doğurmak olmuş. henry viii erkek evladım olsun diye kıçını yırtarkene elizabeth the 1st alıp yürümüş helal olsun.

    * filmde prenses mary'e pek yer verilmemiş.(kralın ilk karısı catherine of aragon'un kızı) prenses maryle anne kanlı bıçaklıymışlar. anne, mary'e kısaca "the cursed bastard" dermiş. hatta mary'i zehirlemeye çalıştığı bile söyleniyor.
    ---
    spoiler ---

    sonuç, izleyin kardeşim güzel film.


    (venus - 22 Nisan 2008 00:51)

  • comment image

    ultra azgın bir kral, birinin gözünü hırs bürümüş fettan, diğeri saftorik iki fıstık bacı, godoş bir baba ve dümbük bir dayı kombinasyonunun hangi felaketlere yol açabileceğini gösteren film. eric bana, kral rolünü, hem fizik hem oyunculuk anlamında, pek dolduramamakla birlikte natalie portman ve scarlett johansson ablalar iyiler. lakin catherine of aragon' u canlandıran her kim ise, kısacık rolünde titretiyor resmen, süper oynamış. "you are a king, so be it" (ya da buna benzer bir şey) dediği sahnede imana geliyor insan. yer yer sıkıcı, gereksiz uzayan bir film olmakla birlikte seyirci kostümdü, şatoydu, saray koridoruydu, entrikaydı gibi şeylere doyuyor.

    edit: elizabeth ve "ingiliz tarihinde kim kimdir?" anlamında özellikle kafa karıştıran elizabeth the golden age' i, önce bu filmi izledikten sonra izlemekte fayda var.


    (fiandara - 25 Nisan 2008 19:28)

  • comment image

    not: bu yazı kitap hakkında çok fena spoiler içermektedir. kitap okurken bir arkası yarın tandansı yakalamak, bir cesur ve güzel, bir yalan rüzgarı fırtınasına kapılmak isteyenleri uyarayım; kitabı alın, bulun, buldurun, okuyun. spoilera göz dahi atmayın.

    --- spoiler ---

    dünyayı pipisinin üzerinde dönüyor zanneden bir kral` :henry viii`,

    kocasının her yaptığını sırıtarak karşılayan sabır taşından beter enayi bir kraliçe` :catherine of aragon`,

    kral suratlarına tükürse sevinecek kadar yalakalıkta sınır tanımayan bir soylu soplu eşrafı,

    “ne ingiltere umrumuzda ne fransa, gözümüz henry’nin vereceği ünvanda” mottosunu benimsemiş taş kalpli bir dayı, genelev patroniçesi kılıklı bir anne, tanımlayacak sıfat bulamadığım bir baba bir sarayda toplanırsa üç kardeşin başına nasıl felaketler getirebilir konulu başarılı bir çalışma olmuş. yemedik, içmedik, uyumadık, 3 günde bitirdik 800 küsür sayfayı.

    arkasından sayıp söverken bile mary’nin içten içe anne’i çok sevip korumaya çalışması, biri kraliçe olan üç kardeşin çaresizliğin dibinde yapayalnızken ateşin başında birbirlerine sarılıp beklemeleri, annelerinin kızlarını birer fahişe olarak görmesi, ailelerinin “kızlarımızı nasıl kralın yatağına sokarız?” diye kurdukları tezgahlar, kendi g.tünü kurtarmak için yeğenlerinin idamına evet diyen dayıları, kız bebek doğurunca onu bir kenara atmak yerine hayatının anlamını bulduğunu söyleyen mary’nin annelik hali, kitabı okurken anne’e kızmayı bile imkansızlaştırıyor, bittiğinde sadece üç kardeşe karşı tarifsiz bir acıma hissi kalıyor geriye.

    kitaptaki en çetrefilli karakter ise george’du bana göre. uyuzlar ötesi bir kadınla evlidir, biseksüeldir, saray eşrafından bir erkekle sevgilidir, öz kardeşi anne’le ilişkiye girip ucube bir bebek doğmasına sebep olmuşlardır, şövalyelik ünvanı için her şeyi yapabilecek kapasitede olsa da özellikle karısı hakkında yaptığı esprilerle sempatik, sürekli neşeli olmaya kasan, bastırdığı tüm duyguları ve hiçe sayılmış yaşamıyla ziyan olmuş şirin bir adamdır.

    en saf ve salak görünen mary ise içlerinde en akıllısıdır, başına gelen onca şeyden, kız kardeşi sevgilisi kralı elinden aldıktan sonra bi köşede kaderine razı olup bir lordla evlenmeyi beklemek yerine “mal mülkten bana ne ayol, hayatımın aşkını buldum” diyerek en doğrusunu yapar, sonunda hem kellesini kurtarır, hem de çocuklarını, peynir yapmayı ve tavuk yolmayı öğrenmesi de cabası` :hamarat kadın`. oğluna zorla el koyan, sürekli tehditlerle canından bezdiren, ilk aşık olduğu adamı elinden alan anne’e olan sabrı ve sevgisi takdire şayandır. zaten george’la beraber anne’i gerçekten seven iki kişiden biridir bu sarışın ve sevgi dolu ablamız.

    anne boleyn,- pardon majesteleri kraliçe diyecektim, beni kuleye göndermeden düzeltiyim- allahlık bir kadındır. kendisi iyiydi de çevresi kötüydü, bien sur.
    güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa” sözünü biliyor olsaydı belki de başına bunlar gelmeyecekti, yazık oldu güzelim kadına. ama o da catherine of aragon’a az çektirmemiştir, kadın bataklığın ortasında bi kulede ölmüştür anne yüzünden. majesteleri anne, tarih tekerrürden ibarettir, hiç duymadın mı?

    ek bilgi olarak; anne boleyn sahiden böyle bir beddua etmiş midir bilinmez ama jane seymour gerçekten de anne’in kitapta dilediği gibi oğlunu doğururken ölür, oğlu edward vi. da 16 yaşında ölmüştür.

    henry viii.’i ise kime havale ediyim bilmiyorum. şeyin kopsun inşallah adam. ayrıca bu herifin eric bana ve jonathan rhys meyers ile uzaktan yakından alakası yoktur görünüş olarak. bıngıl bıngıl bir adamdır, şişman, egoist ve morondur. bir kadına aşık olunca uğruna katamaran yaptıran, sıkılınca iftira atıp boynunu vurduran, kuku derdine kilise kuran` :anglikan kilisesi, sanırsamçoklu kişilik bozukluğu`ndan muzdarip bir elemandır. ey taht sen nelere kadirsin.

    son olarak william stafford’dan bahsetmek istiyorum. bu allahına kurban adam her yönüyle ideal erkektir, zekidir, cesurdur, seksidir, süper babadır, anlayışlıdır, her eve lazımdır. öperim kendisini. mucks.

    ---
    spoiler ---

    üzerine bir de the tudors izleyince sarayın koridorlarında dolaşır gibi hissettiriyor, tavsiye.


    (isolde - 14 Mayıs 2008 00:24)

  • comment image

    ingiltere kralı'nın sikecek karı peşinde koşmaktan başka işi olmadığı intibasını uyandıran sığ film.


    (adiantum - 1 Temmuz 2008 04:12)

  • comment image

    the tudors'ın üstüne seyredilince, olayların kıçında motor varmış da takmışlar 5'e gidiyorlarmış gibi geliyor insana.

    --- spoiler ---

    oğlu ve kızı idam edildikten sonra boleyn anne boleyn babaya okkalı bir osmanlı patlatmıştır ki, içimizin yağlarını komple eritmiştir. eline sağlık yenge ama kardeşinin de bi yüzüne tüküreydin bari

    kraliçe'nin mary ve anne'i yan yana gördüğünde "ooooo boleyn ırıspıları da burdaymışşş" demesi de pek bi hoşuma gitmiştir, her ne kadar mary'e saf salak rolünde olduğu için sempati duymuş olsam da.

    ---
    spoiler ---


    (lawuk lawuktur - 17 Ekim 2008 10:28)

  • comment image

    çok ciddi femme fatale yetersizliği yaşanan film. orada hürrem sultan olsaydı; boleyn kızlarının ikisinin de boynunu üç vakte kadar vurdurtur, kralı nikah masasına oturtur, o arada bir yerde çocuk yapar, sonra da o çocuğu da başa geçirmek için tahtın bütün varislerini öldürterek herkese saray entrikası nasıl olur gösterirdi.

    edit: bu entry muhteşem yüzyıl denilen diziden önce girilmiştir. bu entry'de kullanılmış olan benzetmenin günümüz türkiye'sinde artık herhangi bir entelektüel birikim değeri kalmamıştır.


    (hiko seijuro - 4 Şubat 2009 17:21)

Yorum Kaynak Link : the other boleyn girl