Les enfants du siècle (~ Askin büyüsü) ' Filminin Konusu : Les enfants du siècle is a movie starring Juliette Binoche, Benoît Magimel, and Stefano Dionisi. The only thing more outrageous than French novelist George Sand's torrid love affair with the decadent author Alfred de Musset and her...
Les amants du Pont-Neuf(1991)(7,6-10797)
Chocolat(2001)(7,3-167983)
Sous le sable(2001)(7,2-7482)
Le temps qui reste(2005)(7,1-8005)
Paris(2008)(6,9-11051)
Wuthering Heights(1992)(6,9-11046)
Rendez-vous(1985)(6,7-2078)
Un tour de manège(1989)(6,7-47)
Alice et Martin(1998)(6,4-1593)
Disengagement(2008)(5,7-582)
Le meilleur de la vie(1985)(5,4-23)
klasik muzikler esliginde paris ,floransa ve venedik ucgeninde yasanan tutkulu bi o kadar da aci dolu bi askin hikayesini anlatan bi saheser.....replikler asmis otesidir.tam bi romantizm akimi hissettirir..
(yarencik - 29 Mart 2002 19:51)
filmin official sayfasını görmek isterseniz; http://www.lesenfantsdusiecle.com/ adresine alalım sizleri...orada filmin künyesi ve benzeri bir çok bilgi ile hoş bir fotoğraf albümü bulacaksınız...yalnız baştan uyaralım; sadece fransızca olan kısmı çalışmakta, ingilizce için boş yere kasmayınız...
(hayirsiz adam - 28 Nisan 2002 03:41)
turkceye askin buyusu olarak cevrilen, sevgiliyle gidilmesi gereken filmler kategorisine giren, iz birakici etkileri olan filmin orjinal adi.
(eleqtra - 14 Mayıs 2002 13:25)
bir filmin posterini gördüğünüzde bile olduğunuz yere çakılıp kalıyorsanız, bunu tablo zannederek çerçeveletmek istiyorsanız, hele bu bir fransız filmiyse, hele ki juliette binoche oynuyorsa, gitmek için tereddüt etmezsiniz.fakat bu film bambaşkadır. öylesi bir tutkulu aşkı anlatır ki.. bilincin kapılarını izinsiz aralayanlar kendilerini bu filmde yaşarlar. nasıl bir tutku, nasıl bir sevgi ve nasıl bencillikten uzak bir aşkın şahidi olduğunuzu filmden çıktıktan sonra da anlatamazsınız.müzikleri aklınızı başınızdan alır. heyecanlanır, ürperirsiniz dinledikçe. filmin her sahnesi bir fotoğraf gibidir, her sahneyi çerçeveletmek istersiniz. öykü, asla hayal edemediğiniz olağanüstü bir kurguyla çekilmiştir. böylesi bir öykü masal bile olamaz dersiniz. o kadar muhteşemdir. oyunculuklar kusursuz, dekorlar, kostümler eksiksizdir.bir şiiri izlersiniz, bir romanı yaşarsınız, bir çilek tadı kalır ellerinizde, ama mevsimsiz bir çilektir, sonbaharda..üstelik bütün bunların dışında film gerçektir. tamamen gerçek bir yaşam öyküsünün senaryolaştırılması sonucu oluşur.en muhteşem sahnesi, iki aşığın birlikte oldukları sahnedir. bu kadar mutlu bir kavuşma meydana geliyordur, fakat siz ağlarsınız. içiniz titrer. nedenini bilirsiniz içinizde, anlatamazsınız. zaman içinde sebebi ortaya çıkar.bu film çekilmiş en olağanüstü yapıtlardan biridir. bir filmden çok bir şiirdir. izlemeye değil ezberlemeye gidersiniz, her sahnesi kalbinize kazınır.
(mylia - 5 Nisan 2003 16:24)
taptıgım filmlerden.--- spoiler ---dikkat dikkat! spoiler cenneti -(george sand) je ne suis pas une femme qui ecrit, mais un ecrivain.. /ben yazan bir kadın degilim, ben yazarım/ alfred de musset ve george sand adlı iki yazarın aşk hikayesi. çekmeyin böyle filmler, bize dunyada nelerin yasanabilecegine dair umut dağıtmayın boş yere deme hakkı önceden alınmış. zira film yaşamlarından gerçek kesitlerden olusuyor. öyle tutkulu bir aşk ki birbirlerini en az sevdikleri kadar birbirlerine zarar veriyorlar. adamın teki ailesinin karsı cıkmasına ragmen dul bir kadın olan sand ile uzun bir yolculuga cıkmaya hazırlanan, sand a asık oldugunu söyleyen musset'ye sesleniyor:-ceux qui t'aiment, tu les detruit. /seni sevenleri, sen tüketir-yok edersin/ derken musset bir baska seviyor. cok baska. cok kıskanc. cok supheci. sevgisiyle kendini yıkarken karsı tarafı da yok etmeyi ihmal etmiyor. ya da sand da kendi kendini tuketiyor askıyla. -(alfred de musset) beni sevmiyorsun. sevsen bana yalan söyleyemezdin. -(george sand) seni seviyorum. seni o kadar cok seviyorum ki bu beni delirtiyor. beni öldürüyor...ilk deliren musset oluyor aşkından. yerlerde surunuyor. enerjisi bitti bitecek..ilac tedavisine baslanıyor. tedavi olmaya ugrasırken onu hasta edenden uzaga kacıyor. ve sand'a aşkını kaleme alırken kendi kendine cevabı icinde saklı bir soru soruyor: -sevdiklerini ölümsüz kılmak icin mi, yoksa kalbinden atmak icin mi kaleme dökersin onları? "you will be the death of me.. ı wanted freedom bound and restricted ı tried to give you up but ı'm addicted.. ı won't let you murder it " *yıllar sonra son veda icin george sand, musset'nin kapısına dayanıyor: -(alfred de musset) askının atesi hala burda mı diye bakmaya mı geldin? merak etme, ölümüme kadar burda olacak. aşkın intikamını alma yoludur bu. ve musset bir gün aşkından ölüyor. mezarının başında george sand ruzgara fısıldıyor: -gencken farkına varamazsın. zaman anlamana yardımcı olur. insan hayatında sadece bir kez tüm ruhuyla sever. şimdi anlıyorum ki o, bu seferdi........ah ulan ah. yaşamayın böyle hayatlar. delirteceksiniz beni. bize niye dusmez bunlardan?entrynin bu kısmı cok eski yıllardan kalma..ustune ne eklemem gerektigini de pek bilmiyorum..sevginin ne derece insanı psikopatlastıran bir sey oldugu hakkında dusunuyorum son zamanlarda..bana yıkıcı sevgiler enteresan geliyor.. insan sevdigine nasıl kıyar ki?ben o'nun daha mutlu olacagını biliyorsam o'nu kendi elimle ellere gondermeyi tercih edecek bir insanım sahsen, degil ona su ya da bu sekilde zarar vermek.. yuregim kaldırmaz..ama iste insanlar cesit cesit..louis althusser esini bogarak oldurdu. neden? esini cok sevdiginden.benim aklım basmaz bu islere.. simdiye kadar cok sevdigim hicbir adamı kasten ciddi ciddi incitmisligim yoktur, varsa da hatırlamıyorum veya cok zaman onceydi.. hatta ben terk ettigimde bile nasıl en az canını yakar, en cabuk kendimi unutururum hesapları yapan bir mekanizmayım.simdi ben tutkulu bir asık degil miyim? sevdigimi o mutlu olacaksa bensiz bir hayata gonderirim diyorum, sevgimden suphe mi ettiriyor bu? icabında bir omur kahrolurum, ama onun mutlulugu benimkinden bile degerlidir lugatımda. bu beni tutkusuz bir asık mı yapıyor? o'nun canını almaya kalkacak kadar o'nu sevmiyor muyum ben? kıyamam diyorum. yeterince tutkulu asık degilsin diyorlar.en cok kim seviyor? en cok nasıl sevilir?sevdiginiz icin ne kadar ileri gidersiniz?neleri goze alırsınız?neleri katiyen goze alamazsınız?onsuz yasamayı goze alamaz mısınız misal?ya benimsin ya kara topragın mı dersiniz?onun icin olur musunuz?ben senin icin yasamayı goze almısım guzelim mi dersiniz?siz sevdinizi nasıl seversiniz?gorece diyorum, susuyorum.--- spoiler ---
(tuzbuzz - 14 Ocak 2012 15:34)
--- spoiler ---ve musset bir gün aşkından ölüyor. mezarının başında george sand ruzgara fısıldıyor: -gencken farkına varamazsın. zaman anlamana yardımcı olur. insan hayatında sadece bir kez tüm ruhuyla sever. şimdi anlıyorum ki o, bu seferdi........--- spoiler ---ben gercek askın anlamını bilmiyorum artık, ne yalan soyleyeyim.kafam karısıyor.. sevilmek degilmis onu cozdum.. ama sevmek de yetmiyor bana.. o yuzden kafam karısıyor cok cok. bence birini deli gibi sevdin mi o da seni deli gibi sevmeli ve bu o seferdi dedirtmeli. hic basıma gelmedi. bilmiyorum. bilemiyorum.
(tuzbuzz - 29 Aralık 2012 08:15)
bana the pleasure song ve jeux d'enfantsı hatırlatan yapıt.bu filmle ilgili emellerim vardı sözlük... yıllardır planladım kurdum, durdum... hatta iki üç sene evvel bi vidyo yapmışım, pek başarılı bir kırpma kurgulama olamamış...bugün şöyle bişey çıktı ortaya, belki beğenirsin sözlük: http://youtu.be/bl7fxqum6b0
(daphne - 19 Ocak 2014 01:44)
les enfants du siécle (yüzyılın çocukları).başrollerini juliette binoche ve benoit magimel'in paylaştığı, yönetmenliğini diane kruys'un üstlendiği, george sand* (binoche) ile alfred de musset (magimel)'in yaşadıkları aşkı konu alan, fransız, dram filmi. pek güzel.
(supernova - 29 Temmuz 2001 01:19)
izlemek için aradığım ama bulamadığım film. nerden izleyebilirim yeşillendirebilirseniz çok bahtiyar olurum.
(balkazar - 16 Mayıs 2018 19:00)
musset, sand'a bir kıskançlık kavgasında şunları söyler:"tous les hommes sont menteurs, inconstants, faux, bavards, hypocrites, orgueilleux et lâches, méprisables et sensuels ; toutes les femmes sont perfides, artificieuses, vaniteuses, curieuses et dépravées ; le monde n'est qu'un égout sans fond où les phoques les plus informes rampent et se tordent sur des montagnes de fange ; mais s'il y a au monde une chose sainte et sublime, c'est l'union de deux de ces êtres si imparfaits et si affreux."yani:"bütün erkekler yalancı, tutarsız, sahtekar, geveze, ikiyüzlü, kibirli ve korkak, aşağılık ve şehvete düşkündürler; bütün kadınlar vefasız, yapay, kibirli, sorgucu ve ahlaksızdır; dünya, en şekilsiz fokların çamur dağlarında süründüğü dipsiz bir lağımdır; ama dünyada kutsal ve yüce bir şey varsa, bu kusurlu ve korkunç varlıkların ikisinin birleşmesidir."çok hoşuma gitmişti.
(leslunettesroses - 5 Eylül 2018 16:52)
Yorum Kaynak Link : les enfants du siecle