Süre                : 1 Saat 31 dakika
Çıkış Tarihi     : 19 Şubat 1964 Çarşamba, Yapım Yılı : 1964
Türü                : Drama,Müzikal,Romantik
Taglar             : Ayırma,Aşk,Dükkan,askeri servis,auto mechanic
Ülke                : Fransa,Batı Almanya
Yapımcı          :  Parc Film , Madeleine Films , Beta Film
Yönetmen       : Jacques Demy (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Jacques Demy (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Catherine Deneuve (IMDB), Jacques Demy (IMDB)(ekşi), Michel Legrand (IMDB)(ekşi)

Les parapluies de Cherbourg (~ Şerburg Şemsiyeleri) ' Filminin Konusu :
Madame Emery ve kızı Geneviève Fransa'nın Normandiya bölgesinde küçük bir liman şehri olan Cherbourg'da küçük bir butikte şemsiye satarak geçinmektedirler. Film 1957 yılında 17 yaşındaki Geneviève ile 20 yaşındaki oto tamircisi Guy Foucher'nin birbirlerine aşık olmaları ile başlar. Çift evlilik planları yaparken Guy'ın annesi buna karşı gelir. Bir süre sonra askere alınan Guy Cezayir'e savaşa gönderilir. Guy uzakta iken hamile kaldığını öğrenen Geneviève zengin bir kuyumcu olan Roland Cassard'ın evlilik teklifini kabul etmek zorunda kalır. Yaralandığı için erken terhis edilen Guy, Cherbourg'a döndüğünde Geneviève'in gitmiş olduğunu görür.

Ödüller      :

Cannes Film Festivali:OCIC Award, Palme d'Or, Technical Grand Prize


  • "catherine deneuve'ün en güzel göründüğü film. devant la garage gibi muhteşem bi beste ile kulaklarımızda ve göz pınarlarımızda ölümsüzleşen müzikal."insan aşktan sadece filmlerde ölür.""
  • "catherine deneuve maalesef filmde dudaklarini oynatmistir, sarkilari da danielle licari soylemistir.(bkz: je ne pourrai jamais vivre sans toi)"
  • "(bkz: bonus card komedi filmleri festivali)nde gosterilen, o zamanlarin ask filmlerini tiye alan, eglenceli bir anne-kiz filmi."
  • "zamanında beni çok etkilemiş bir filmdir, özellikle gar sahnesi. o sahne bile yeter.(bkz: je ne pourrai jamais vivre sans toi) (bkz: i will wait for you)"
  • "(bkz: michel legrand)"
  • "1964'ün altın palmiye'sini kazanmış filmdir."
  • "filmden çıktıktan sonra 2 saat kadar şarkı söyleyerek konuştuğum film."
  • "catherine deneuve'ün gencecik* şarkı söylerkenki halini merak edenlere mutlaka izleyin diyeceğim filmdir..."
  • ""eğer dilini anlamıyorsanız müzikal seyretmek cehennem azabıdır" önermesini doğrulayan filmdir bu... baştan aşağı pembe mordur ayrıca... çok dişi görünümlüdür.."
  • "nana mouskouri çok az aksanla filme adını veren parçayı seslendirmiştir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bir film.

    'biraz önce eve döndüğümde sensiz dans etmekten yorgun, çözümsüz ve karışık, yastığımın ortasında açık yeşil bir kutu buldum. açık yeşil kutunun içinden ne çıkacağını biz audrey hepburn filmlerini izlemiş kadınlar bilirdik. bu yüzden kurdeleyi çözmeden önce biraz düşündüm. saat sabah 3'tü, sen nba tv'nin karşısında uyuyordun. bütün gece ta ki kitsch kulübün kapısındaki bıyıklı adam bizden giriş için para isteyene kadar gezmiştim ben. müsterihtim.

    bütün bunlardan önce, ben hiç fransızca bilmiyordum. birisi bu film esnasında her sözün türkçesini fısıldamasa, benzinci sahnesinde agnes varda'nın jacques demy'den olmayan küçük kızı rosalie arabanın içinden bize bakmasa yeşil kutuyu açar mıydım bilmiyorum.

    ama bu benim en sevdiğim filmdi. ve sen bütün gün, belki bir hafta belki de daha uzun, yüzüme bakmamıştın. 'bir şemsiyeden farkım yok.' diye düşünmüş, kaçış planları kurmuştum. en büyük ceza sessizlikti, en büyük intikam yalnızlıktı. oku saplamaya hazırlanmıştım

    sonra eve döndüm. sen uyurken, sevdiğime, daha çook uzun zamanlar süresince, geçersiz ve masum sebeplerle sevebileceğime inandım.

    işte böyle. nihayetinde, dikkatleri dağılmazsa keskin nişancılar

    iyi uykular.'


    (mental - 26 Nisan 2009 03:45)

  • comment image

    esas kizin* annesi kendisini ziyarete gelen ve esas kizla evlenmek niyetindeki zengin mucevher tuccarina soyledigi su sozlerle hepimizi koparmistir: - sanirim kizimi boguyor bu dukkan, cok ic kapatici bir yer ne de olsa

    bu arada anne bu laflari sarfederken arka planda fusyalar, morlar, yesilin en yesili, pembenin en pembesi alabildigince renk cumbusu yaratmakta, her izleyen hayatinda boylesine renkli bir bir dukkana gitmek soyle dursun, renk ve sensakraklik konusunda bu dukkana uzaktan yakindan yaklasan bir dukkana gitmedigine karar getirecektir*


    (stella - 4 Mart 2003 20:45)

  • comment image

    bu kadar "mevsimsel" bir isle ugrasan, ekmegini semsiye satmaktan kazanan anne-kizin, bahar geldi yaz geldi durumu ile bos bos sinek avlamalarini seyirciye pek gostermemistir bu film... filmimizde mart ayi gelir gelmez, disarida herkes bahar danslari yapmaya havai fisek atmaya baslar, bizimkilerin semsiye isi de durur haliyle, neyse ki bu sirada zengin adam yetisir, esas kizla* evlenir, biz de anne-kiz hic is yapmiyorlar diye uzulmeye firsat bulamayiz*...


    (stella - 6 Mart 2003 00:04)

  • comment image

    cıvıl cıvıl renkli, yer yer hoş bir film. müzikal filmleri pek sevmeyenlere bile seyredilesi geliyor. sanırız bunda konunun ve aktrisin o güzelliği etkili oluyor. c. deneuve'un bu filmdeki güzelliğini ve inceliğini şimdiki halleriyle karşılaştırıyor da insan, zamanın yıpratıcı etkisini çok iyi anlıyor.


    (martin jacques mystere - 21 Ekim 2011 19:38)

  • comment image

    başladığı an itibarıyla tüm o melodik replikler önce komik geliyor ama birinci perdenin sonunda başlıyor boğazımız düğümlenmeye ve yanık cherbourg türküsü dilimize dolanıyor. ikinci perde, üçüncü perde derken tüm o müzikler, renkler, şemsiyeler, geneviève* ve guy'in* naifliği, "madame emery" rolünde anne vernon'un yaşına inat güzelliği, esso benzin istasyonu, parke taşlı sokaklar, yağmurlar, karlar, birbirini kovalayan mevsimler ayağımızı yerden kesiyor ve o müthiş final ile dünyaya geri dönüp, ayaklarımızı sımsıkı yere basıyoruz.
    filmle ilgili olarak can sebahattin dere'nin güzel tespitine de katılmamak mümkün değil: "catherine deneuve'ün kariyerindeki son mutlu gülümsemesi bu filmde görülebilir. filmin bir noktasında kalbi kırılır ve yıllar boyu bildiğimiz yüz ifadesini takınır." kesinlikle doğru!


    (arsonist - 30 Aralık 2004 11:33)

  • comment image

    bir jacques demy filmi olan bu şemsiyeler, döneminde modern zemanların aşk ihtiyacına hayli cevap verebilmiş ki, halen daha en zırlattırıcı aşk filmleri arasında sayılır -ki ben göte giren şemsiye meseliyle tamamlamak isterim bu garip yargıyı..

    ne ise, bu fransız-alman kırması filmde, bir aristokrat güzeli olan catherine deneuve (ki katrin diye okuyorum, daha net gözümde canladırabiliyorum) hanıma, nino castelnuovo bey yarenlik etmiş..

    deneuve, cherbourg'ta bir şemsiyeci olan üvey annesiyle birlik, kendi halinde yaşayan genç bir kız iken üzerine film yapılacak bir hadise yoktur tabii.. vakta ki, kızımız aşık olup, kader bu iki aşığı ayırınca, üstüne bir de kızımızın karnına bir zigot bırakınca film başlar.. heyhat, zalım feleğin oyunu bitmez; çocuğun yetim büyümesi her anaya koyacağı gibi, bizimkine de koyar ve böylece bir başkasıyla evlenir.. lakin, ah minel aşk, bitmez de bitmez işte..

    vaktiyle, bir rus kısa filmi var idi, oradaki şemsiyeler değildi bu şemsiyeler; demek ki aşk, meşk derken uluslararası bir şemsiye markası olamamış bizim cherbourg'lular..


    (atlantisten gelen zekiye - 25 Kasım 2001 16:08)

  • comment image

    ayrılan aşıkların illa ki mutsuz bi hayat sürdüğü filmlerden ayrılan film. guyin cezayir deki savaşa katılmak üzere iki yıllığına oraya gitmesinin ardından genevieve in yaşlı gözlerle annesiyle yaptığı konuşma da unutulmazdır:

    genevieve- onsuz yaşayamam, ölürüm

    annesi - aşktan yalnız sinemada ölünür


    (leslunettesroses - 31 Ekim 2005 12:52)

  • comment image

    "eğer dilini anlamıyorsanız müzikal seyretmek cehennem azabıdır" önermesini doğrulayan filmdir bu...

    baştan aşağı pembe mordur ayrıca... çok dişi görünümlüdür..


    (yul - 24 Ocak 2006 09:40)

Yorum Kaynak Link : les parapluies de cherbourg