Süre                : 1 Saat 22 dakika
Çıkış Tarihi     : 06 Ekim 1960 Perşembe, Yapım Yılı : 1960
Türü                : Cinayet,Drama,Gizemli,Heyecanlı
Taglar             : polis,Tanık,cinayet,Iki kelime başlığı,caz müzik
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Avon Productions (II)
Yönetmen       : Phil Karlson (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Alfred Brenner (IMDB)(ekşi),Sidney Michaels (IMDB),Frank Kane (IMDB)
Oyuncular      : Jeffrey Hunter (IMDB)(ekşi), Pat Crowley (IMDB)(ekşi), Dennis Hopper (IMDB)(ekşi), Joby Baker (IMDB)(ekşi), Susan Harrison (IMDB), Johnny Nash (IMDB), Corey Allen (IMDB), Frank Silvera (IMDB)(ekşi), Bruce Gordon (IMDB), Terry Burnham (IMDB), Dennis Holmes (IMDB), Hilda Haynes (IMDB), Rodney Bell (IMDB), John Close (IMDB), Fred Coby (IMDB), Jack Daly (IMDB), John Damler (IMDB), James Gavin (IMDB), Harry Hines (IMDB), Mary Alan Hokanson (IMDB), Eugene Iglesias (IMDB), Morgan Jones (IMDB), William Keene (IMDB), Ted Knight (IMDB), Harry Lauter (IMDB), Owen McGiveney (IMDB), Julia Montoya (IMDB), Carlos Rivero (IMDB), Will J. White (IMDB), John Zaremba (IMDB)

Key Witness (~ Die Wölfe von Los Angeles) ' Filminin Konusu :
Key Witness is a movie starring Jeffrey Hunter, Pat Crowley, and Dennis Hopper. In Los Angeles, a brave witness to murder agrees to testify in court against the street gang leader who's desperate to silence him.


  • "temposu hiç düşmeyen, mutluluk verici bir screaming trees parçası."
  • "katy perry'nin teenage dream'den sonraki en müthiş albümü. prism rezaletinden sonra iyi geldi bünyeye."




Facebook Yorumları
  • comment image

    harrison ford'un ününe ün kattığı dönemde araya sıkıştırdığı film. imdb verilerine göre arka arkaya star wars episode v the empire strikes back, raiders of the lost ark, blade runner, star wars episode vi return of the jedi ve indiana jones and the temple of doom gibi hayvanlar gibi gişe yapan filmlerde oynayan ford bu dönemin hemen ertesinde peter weir'in 1985 yapımı filminde başrole oturmuş. top gun'da parlamasından bir yıl öncesinde kelly mcgillis adlı güzellik de filmin diğer başrolünde. yardımcı rollerde de tanıdık simalar var. lethal weapon serisindeki roger murtaugh rolüyle aile babası imajı çizmeden danny glover filmde kötü adam rolüne soyunmuş. 2000li yıllarda aragorn olarak hayran kitlesi olayını abartacak viggo mortensen ise ilk sinema filminde ufak bir rolde karşımızda. amishler gibi sinema tarihinde çok da itibar edilmeyen bir topluluğu anlatan macera soslu bir belgesel izliyoruz.

    --- spoiler ---

    filmin oyuncu kadrosu ve yönetmeni ne kadar umut verse de, ne yazık ki konu ve tempo aynı başarıyı gösteremiyor. filmde hep birşeyler eksik kalıyor. filmin başında samuel adlı ufak bir amishin tanık olduğu cinayeti izliyoruz. sonrasında olaya polis memuru book'un girmesiyle sanık arama avı başlıyor. bir gün polis ofisinde oturularken tesadüf eseri katilin bir polis memuru olduğu ortaya çıkıyor. hah şimdi gizemli ilişkiler ve entrikalar ortaya çıkacak derken nedense bu bağlantılar katil ve book'un şefiyle sınırlı kalıyor. book yaralandıktan sonra amishlerle kaçınca şefi, book'un kız kardeşini sorguya alıyor. hah şimdi kızkardeşine baskı kurup, rehine alıp book'u köşeye sıkıştıracaklar derken, o da olmuyor. hatta kız kardeşin akıbetini bile öğrenemiyoruz. filmin gidişatında unutulup gidiyor. gelişme ve sonuç kısımları boyunca book'un amishlerle olan yaşantısını, yeşillikler arasında padme amidala ile kırıştıran anakin skywalker edasıyla dunya sikime minare götüme modunda takılmasını belgesel tadında izliyoruz. filmin son kısmına kadar da bir bok olmuyor açıkçası. final kısmında kötü adamların köyü basmasıyla hah şimdi aksiyon gelcek derken, book'un bir polisi tahılla boğmasını, danny glover'ı tek kurşunda yere indirmesini, şefinin ise hiç tereddütsüz teslim olmasını izliyoruz. neye niyetlensek hepsi kursağımızda kalıyor yani. macera, gerilim, entrika dozu beklenenin altında kalan film bittiğinde izleyende buruk bir tat bırakıyor.

    ---
    spoiler ---


    (crowley - 8 Ocak 2009 21:43)

  • comment image

    peter weir'in sıradan normal diye nitelendirilen film, bana kalsa filmin dingin havasını çok sevmişimdir. bunun yanında iki sahnesi vardır ki hala hafızamdadır. filmin sonuna doğru "kötü" adamlar 70 medel bi chavy ile evin arkasındaki tepeden yavaş yavaş gözükmeleri ve aynı esrarlı hava ile geri çekilmeleri ile mükemmel bir gerilim ve heyecana neden olurlar. 2.si ise filmin sonunda gönüllerini birbirine kaptıran kelly mcgills ve harrison ford'un bir ayrılışları bir bakışmaları vardır ki 10 aşk filmine 1000 basar. jenerik akar ama seyirci mal gibi, kömüş gibi bakar piç gibi ortada kalır.


    (zzzzz - 1 Ekim 2010 19:03)

  • comment image

    112 dakikalık, 1985 yapımı film.

    oldukça kendine has bir yapım olmuş. özellikle amish'lerin yaşam biçimi konusunda da çok güzel kesitler sunmakta. genel olarak sakin bir tempoda ilerliyor, crime-action şeklinde değerlendirilmemiş zaten. sıkan ya da tekleyen herhangi bir yanı da bulunmuyor. çok mistik bir yanı da yok. oyuncular tam bir "80'ler şov", oyunculuklar da güzeldi. viggo mortensen şahsının da ilk filmi galiba. 2 dakikalık bebelik hali görülebilir.

    tavisye olunur, seyirlik bir drama-romance.

    8 / 10.

    imdb


    (karinca beli - 22 Ağustos 2014 15:48)

  • comment image

    katy perry'nin en iyi albümü mü bilmem ama müzikal altyapı olarak en olgun ve en tutarlı albümü olabilir. çok tadı tuzu olan bir albüm değil ama en azından katy perry'nin biraz olsun çocuksu hallerden uzaklaşması iyi olmuş.


    (the queene - 12 Haziran 2017 05:22)

  • comment image

    açıkçası tarafımdan son derece yetersiz ve beklentinin altında karşılanan bir albüm oldu witness. yıllarca, hatta kadın ısrarla teen'lere oynadığı dönemden bu yana köpekler gibi daha 'ciddi' ve daha 'olgun' işler yapmasını, albüm konseptlerinin artık troll ve parody tadında olması yerine, daha olgun pop ve daha ağır soundlar denemesi yönünde saçma sapan bir istek inadına girmiştim, ancak witness ile bu beklentimin ne denli yanlış bir beklenti olduğunu da somut bir örnekle netleştirmiş oldum.

    albüm, genel olarak bir konsept ve amaçlanan tema sound, sözler ve genel olarak tercih edilen şarkılar ele alındığında oldukça uyum içerisinde oluşturulmuş bir şarkı. ama asıl sorun da tam olarak bu noktada baş gösteriyor zaten. albüm konsept olarak o kadar 'ayırt edilmesi zor' bir noktada ki, 1. şarkıyı başlatıp, 7. şarkıya geldiğinizde kaç şarkı dinlediğinizi tracklist'e bakmadan asla anlayamazsınız. şarkıların hepsi ama hepsi birbirine benzer ve hemen hemen birbirlerinin devamı niteliğinde işler. oysa ki konsept ve uyum doğrultusunda bir iş yapmak asla ama asla bu değildir (bkz: in the zone) ve (bkz: confessions on a dance floor)

    katy, albümün yadırganma ihtimalinin ne denli yüksek olduğunu öngörmüş olacak ki, ilk üç single olarak sevilmesi ve kabul edilmesi en kolay ve en garanti işleri piyasaya ardı ardına sunmuş. chained to the rhythm ilk yayınlandığında deli gibi sevmiştim. nitekim hala çok severim. sözlerinin bir takım politik dokunuşlar içeriyor olması insanlar tarafından yadırganmış olsa da, ben bu durumu katy'nin şarkıya çektiği video ile efsanevi bir şekilde göğüslediğini düşünüyorum. seçim döneminde hilary clinton'dan daha çok adından bahsettiren bir kadının, trump'ın başkan olmasının ardından 'neyse siktir et ben işime bakar, paramı cukkalarım' düşüncesi ile proje insan olduğu olgusunu çatırdatması çok hoş geldi bana. kaldı ki siyasi görüşümüz bile asla aynı değil bu hatunla, ona rağmen arkasında duruyorum bu yaptığının.

    ardından bon appetit gibi lezzetli ve smash hit geldi. şarkı 'senin dalağını sökerim, beni ezberlemek zorundasın' dercesine bir melodiye ve nakarata sahip. ilk dinlediğiniz an yakalıyor, hapsediyor zaten. çıktığının 3. günü havaalanına milano'dan dönen bir arkadaşımı almaya gittiğimizde, dönüşte bon appetit çaldığında 'aa bu kimin şarkısı ya, tüm gece klüplerinde bu çalıyordu, shazam'lamama rağmen bulamadım' demesi bile yayınlanmasının 3. gününde bu denli bir etki etmesi kaçınılmaz oldu tabii ki. şarkıya çekilen müthiiiişş video kliple birlikte katy arşivinde en güzel yerlerden birini aldığını düşünüyorum.

    gelelim albümün temel yapıtaşı olan swish swish şaheserliğine. şarkının soundına mı, sözlerine mi, nicki minaj'nin konuk olmasına mı iltifatlar dizeyim, bilemiyorum. şarkı tam anlamıyla katy'nın neredeyse tüm kariyerine tek başına meydan okuyabilecek güçte bir iş. slow bir girişin ardından başlayan o insanı olduğu yerde harekete geçiren sound, şarkının geri kalanının ne kadar catchy olduğunun bir özeti aslında. gerçekten uzun yıllar eskimeden ortalık marşı olabilecek güçte, efsanevi bir iş bence swish swish. özellikle nicki için tek kelime bile edemiyorum artık. hatun bir şekilde dahil olduğu tüm şarkıları perfection seviyesine ulaştırıyor. sesi nasıl oluyor da her şarkıya bu kadar yakışıyor ve nasıl da kendi verselerinde sanki başka bir şarkı dinliyormuşuz hissi yaratıyor, hiçbir fikrim olmamasına karşın bir şekilde yine çıta nirvanadan asla aşağıya inmemiş.

    açık bir şekilde söyleyebilirim ki, bu saydığım 3 parça dışında katy bir video klip çekmediği sürece bir şarkısını açıpta dinleme isteği uyandırmıyor albüm bende. son derece vasat benim için. max martin gibi bir sektör tanrısı herif, nasıl olurdu cesetlere bile hayat veren adam, katy gibi büyük bir silahın albümünde bu kadar yetersiz işler yapabiliyor, aklım almıyor. en azından styling ve sound olarak bir farklılığa gitmesi bile, sektörde ki ağırlığının tartışılması konusunda kendisine oldukça yardımcı olacaktır diye düşünüyorum. ama söz veriyorum bir daha ciddi ve ağır işler yapmanı talep etmeyeceğim katy. ben seni böyle sevemedim bebeğim.


    (white skin black soul - 1 Temmuz 2017 18:21)

  • comment image

    abd'de topu topu 7 haftada 1 numaradan 85 numaraya düşerek sıçım sıçım sıçızlamış albümdür. eminem'in 15 sene önce çıkan albümü bundan daha çok satıyor şu an. niceliğin nitelik olmadığı doğru olmakla birlikte albümden şimdiye dek duyduğum şarkıların hiçbirini sonuna dek getiremediğimi ve volinin katy perry'nin en güçlü olduğu alan olan matrak klipler çekme yönünden vurulmaya çalışıldığını düşünecek olursam üzülerek söylüyorum ki bu albümle birlikte kendisi albümü dinlemeden alacağım sanatçılar arasından çıkmış bulunuyor.


    (turuncan53 - 5 Ağustos 2017 02:10)

  • comment image

    kanımca son yılların en fazla tanıtılmış albümü.

    fanlar albümün ve single'larının yeterince tanıtılmadığından şikayetçiler. ilginç olan ise katy perry bu yıl ed sheeran ile son üç yılın promosyon rekorunu kırdı. dahası, aşağı yukarı aynı promosyon sürecinden geçtiler. biri çıktı, diğeri battı.

    albümü beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, bu subjektif bir şey ama promosyon gayet objektif bir şeydir. witness tanıtım dönemi;

    chained to the rhythm (lead single):

    - grammy'de performans (abd'nin en çok izlenen müzik töreni. aynı törende sheeran da sahne aldı.)
    - brit ödül töreni performans (ingiltere'nin en fazla izlenen ödül töreni. yine sheeran boy gösterdi.)
    - iheartradio müzik ödülleri performans (ed sheeran da var.)
    - bbc radyo'nun big 1's weekend organizasyonu performans (ingiltere'nin en önemli müzik organizasyonlarından biri.)
    - glastonbury festival performans
    - fransa the voice performans
    - witness livestream performans
    - the water rats performans
    - kiss fm inligtere performans

    bütün bu canlı performanslara seçim kozu eklenmelidir.

    bon appétit (ikinci single):

    - fransa the voice performans
    - snl performans
    - witness livestream performans
    - met gala performans
    - youtube's brandcast performans
    - bbc big 1's weekend performans
    - wango tango

    üzerine seks kozunu oynadığı video yayınlamış ve new york'ta sokaklarda turta dağıtmıştır. (oha yani.)

    swish swsih (üçüncü single):

    - the voice australia
    - snl
    - glastonbury
    - witness livestream
    - bbc big 1's weekend

    bu şarkıda taylor swift kozunun yanı sıra brezilya'nın ünlü şarkıcı ve televizyoncusu gretchen ile klip yayınlamıştır.

    bu süreçte bbc radio, iheart radio, grimmy, ellen, kiss fm, james corden dahil birçok radyo ve tv show'unda yer aldı, en sonunda da witness world wide adı altında hayatını kameralara açtı. hatta burada psikoloğu ile olan görüşmesini canlı yayınladı. bu fanlar tarafınca çok samimi karşılanıp kalplerini ısıtmıştır, buna eminim ama baba gibi primdir.

    normal bir şarkıcı lead single'ı bile beş kez söylese şanslıdır. perry'nin çıkmadığı tek yer ekonomi haberleriydi. bundan sonraki promosyon adımı bütün evleri kapı kapı dolaşıp albüm dağıtmasıdır zannımca.

    katy perry her üç single'ı için de bir tür performans rekoru kırmış olabilir. üçüncü single'ın üç kez söylenmesi bile abartı promosyonken bu kadar söylenmesi promosyon zehirlenmesidir. şüphesiz ki ed sheeran ile birlikte (spotify utanmasa logosuna sheeran'ın resmini koyacaktı) promosyon patlaması yaşadı.

    dördüncü single ise tanıtılmıyor çünkü işe yaramadığı görüldü.

    bu arada ed sheeran da aşağı yukarı aynı süreçten geçti ve çıkışı yakalayan taraf oldu.

    yine de bir bahane gerekiyorsa "hitmaker eksikliği" olabilir. perry single sanatçısıdır ve en az dört hitmaker ile çalışırsa piyasada var olabilir. bu sefer max martin ve shellback her şarkıda yoktu. üstelik üç önemli hitmakerlar dr. luke, cirkut ve bonnie mckee de yoktu.

    not: bu üç single yerine tsunami, witness ve roulette de seçilse durum değişmeyecekti. hatta ilk üç single kadar sansasyonel olmadıkları için daha da başarısız olmaları muhtemeldi.

    edit: imla


    (complainst - 27 Ağustos 2017 05:40)

Yorum Kaynak Link : witness