Çıkış Tarihi     : 30 Eylül 2008 Salı, Yapım Yılı : 2008
Türü                : Drama,Korku,Bilim Kurgu
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Distant Horizon , Neo Art & Logic
Yönetmen       : Joel Soisson (IMDB)
Senarist          : Joel Soisson (IMDB)
Oyuncular      : Todd Giebenhain (IMDB), Diane Ayala Goldner (IMDB), Rachel Robinson (IMDB), Dodie Brown (IMDB), Georgina Rylance (IMDB), Jamie Bamber (IMDB)(ekşi), Andy Martin (IMDB), Claudia Templeton (IMDB), Lee Garlington (IMDB), Karley Scott Collins (IMDB), Boti Bliss (IMDB), John Gulager (IMDB), Robin McGee (IMDB), Grant James (IMDB), Vincent Rice (IMDB), Kent Jude Bernard (IMDB), William Prael (IMDB), Laura Cayouette (IMDB), Jackie Arnold (IMDB), Bruce Bryant (IMDB), Brooke Coleman (IMDB), Kip Cummings (IMDB), Noureen DeWulf (IMDB), Brittany Renee Finamore (IMDB), David Jensen (IMDB), Paul Kampf (IMDB), Lacie Manshack (IMDB), Cindy McBride (IMDB), Amy McGee (IMDB), James Paul (IMDB), David Pitt (IMDB), Chuck Vail (IMDB), Thomas Wallace (IMDB), Margaret Wren (IMDB), Courtney Shay Young (IMDB)

Pulse 2: Afterlife (~ Epafi me tous nekrous 2) ' Filminin Konusu :
Pulse 2: Afterlife is a video starring Todd Giebenhain, Diane Ayala Goldner, and Rachel Robinson. After ghosts invade the human world through the Internet, a father must protect his daughter from the psychotic spirit of his ex-wife.


  • "dibe vurmanın belki de tek güzel yanı; ne kadar radikal olursa olsun, o radikal kararı alabilme özgürlüğüdür.o kararı alın."
  • ""allah bi kapıyı kapatırken diğer bi kapıyı da kapatabilir. allah sonuçta ne diyebilirsin ki?" şeklindeki efsane tiviti hatırlayın."
  • "hiçbir acı baki değildir. üflersin geçer.bazılarına daha çok üflemen gerekir, hepsi bu. (bkz: sebahattin ali)"
  • "iyi biri olmaktan vazgeç.siktir et herşeyi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    dibe vurmak iyidir. şayet gerçekten de şu hayatta üzülmeye değer bir şeyler yaşıyorsanız adam gibi dibe vurmalısınız yalnızca bir defa. hem de sağlam bir şekilde vurup en dibe batmanız muhteşem bir şeydir. bu vurmanin ivmesiyle yükselmek kolaylaşacağından; dibe vurmak hala düşüyor olmaktan daha iyi bir duygudur. ve ordan çıkmak için çabalamayın öyle hemencecik. zira bir gün gelir ve size hiç kimsenin birşey yapamadığını gördüğünüz zaman acıların da bir kaldırma kuvveti olduğunu farkedersiniz kendi kendinize.


    (yine tek mactan yatan adam - 17 Kasım 2016 10:37)

  • comment image

    fazla iyimser olmayın. dibe vuran herkes illa yeniden yükselecek diye bir kural yok. kalıcı olarak yarağı yemiş olabilirsiniz.

    edit: benim entry'mi niye ekşi şeyler'e koymadınız lan, yarak dediğim için mi? hahahah çok komiksiniz olm.


    (nuri - 17 Kasım 2016 10:43)

  • comment image

    dibe vurmanın belki de tek güzel yanı; ne kadar radikal olursa olsun, o radikal kararı alabilme özgürlüğüdür.

    o kararı alın.


    (bigman - 17 Kasım 2016 10:49)

  • comment image

    küçük eğlencelik romantikliğinizi köşeye bırakın ve siktir olun gidin.

    dibe vurmak iyiymiş de, muhteşem duyguymuş da, ivmesiymiş..
    siktirin gidin lan özenti herifler..

    dibe vurmak nedir gidin onu 3 ay önce evladını kaybedip, dün oğlunun mezarı başında intihar eden çok sevdiğim halama sorun...

    tavsiyeymiş..
    senin gibi bebelerin vereceği tavsiyeyi sikeyim..
    siktir git sümüklerini koluna sür az ötede...

    not: halamızın şuan tedavisine devam ediliyor hayati tehlikeyi atlattı.
    şimdilik kurtuldu.


    (debauchee - 17 Kasım 2016 14:34)

  • comment image

    ara sıra ziyaretime gelin.

    valla bak, şaka yapmıyorum, örneği var...

    mehmet diye bir arkadaşım vardı, garsonluk yapardı. her gün 22.00'de işten çıkar, soluğu yanımda alırdı. bir kaç muhabbet eder, bazen bir iki bira içerdik, iyi geceler deyip giderdi. baba ölmüş, kimi kimsesi yok, bir gariban annesi var uzaklarda, bir ben varım, bir de unutamadığı eski sevgilisi var, ismini koluna dövmeyle kazımış mal... yeni birisiyle tanışacaktı, olmadık formüller düşündük kapatmak için, hayvan kadar dövme, en son parasını ben verdim, üstünü kapatacak bir dövme yaptırdı da kurtuldu. dünya üzerindeki tek varlığı motoru, ama motorun ahı gidik vahı kalık, muayenesi yok, polise kaptırmamak için bırakır, kilometrelerce yürür, geri döner, alır falan filan... bir gün dedi ki,

    "bunca yorgunluğuma rağmen neden her gün seni ziyaret ediyorum biliyor musun?"
    "bilmem, muhabbet etmek içindir niye olacak, arkadaşız sonuçta" dedim.

    "yok abi, o da var tabi ama, her gün geliyorum, seni görüyorum, halime şükrediyorum 'ulan bu dünyada benden kötüleri de var' diye, mutlu oluyorum, yatağa huzurlu giriyorum" dedi.

    espri yapacak zeka da çok yok, bildiğin ciddi.

    vay amk ya... hani bir de haklı olmasa... saf dediğimiz adama bak, beleşe terapi yöntemi bulmuş ibne...


    (niceliksiz - 9 Aralık 2016 02:45)

  • comment image

    şimdi buraya sayfalarca öğüt yazılabilir, yazılmış. ben bile çok bilir gibi bu hariç iki kere yazmışım. ama hep benden iyisi vardır ve illa karşıma çıkar.
    yine tam yerine denk geldi, manzarayı koyayım dedim.

    albert camus, düşüş'te* şöyle diyor;
    “bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile; ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu. böylece karmaşa ve dram dolu bir yaşam yaratmıştı kendine. bir olayın olması gerek, insan bağlantılarından çoğunun açıklaması bu işte. bir olayın olması gerek, hatta aşksız bir köleliğin, hatta savaşın ya da ölümün bile.”


    (pul - 14 Haziran 2017 16:02)

  • comment image

    bunu okuyabiliyorsanız bilgisayar ya da cep telefonunuz, internetiniz, zamanınız, takatiniz ve dikkatiniz var demektir, bu elde dursun.

    8 yıl önceydi, eşimden boşanmıştım, ailem bunu kesinlikle onaylamıyordu, annem kusuru bende buluyordu (ne olup bittiğini bilmiyordu. bir erkek bir kadını boşadıysa sorun kadında demekti ona göre. küçük bir ayrıntıyı ne kadar vurgularsam vurgulayayım kabul etmiyordu; boşanma davasını açan bendim.) bu yüzden aile desteği görmüyordum. üstüne annem yanına gitmem ve onunla yaşamam için baskı yapıyordu. yalnız yaşamam söz konusu bile olamazdı ona göre.
    evimde çamaşır makinası, bulaşık makinası ve buzdolabı gibi beyaz eşya hatta halı bile yoktu. boşanabilmek için her şeyi bırakmıştım. ayrıca akıllı telefonum ya da internetim de yoktu.
    hiç beklemediğim arkadaşlarım sırtını döndü. boşanmak hoş değilmiş onlara göre. bizi çift olarak seviyorlarmış.
    benimle muhabbeti sürdüren arkadaşlarımın da eşleri ağzıma sıçmaya çalıştılar. yakın olursak nifak tohumları ekeceğime inandıklarını açık açık söylediler. evliliklerini tehlikeye atmamam için uzak durmamı istediler.
    sürekli dikkat gerektiren ve yoğun stresli bir işte çalışıyordum. benimle ilgili olmasa da bazı şeyler kötü gidiyordu, proje başarısız olmak üzereydi ve üzerimizde çok baskı vardı. ortamdaki rekabete bulaşmasam da gerginlikten kaçmam mümkün değildi.
    yetmezmiş gibi, yaşadığım binada güvenlik sorunları vardı. öyle ki, bir süre sonra herkes korkup taşındı, bi tek ben kaldım. taşınacak halim yoktu, binada ödüm kopsa da taşınamadım.
    ha bi de sağlığım... yeni ameliyat olmuştum, tedavim devam ediyordu.. .
    işte tüm bunların arasında ankara'nın kör soğuğunda, apartmanda kimse olmadığı ve ben de ancak akşamları geldiğim için tesisatta sular dondu, elektrikler kesildi, kombi de çalışmaz hale geldi.
    buz gibi havada yatağın içine büzüştüm. öğrencilik yıllarımı düşündüm. o başarılı, her yıl takdir teşekkür getiren öğrencinin geleceği yer burası mıydı diye. aç, üşüyen, yalnız, karanlıkta, dostsuz, eşsiz, kimsesiz. dipteydim. böğürerek ağlamaya başladım. sesimi duyacak kimse yoktu nasılsa. ciğerlerimden çıkan son sesle ağladım. 'burası dip.' diye diye uyuyakalmışım.
    sonrasında...
    olabilecek en nemrut insanlardan biri oldum. selam vermek dışında kimseyle konuşmadım. sadece işimi yaptım evime geldim. aylarca işim dışında tek kelime etmeden yaşadım. kapıda oturan komşular muhabbet açmaya çalıştıklarında yüzlerine bakıp vaktim olmadığını söyleyip geçtim. hakkımda kendini beğenmiş, ukala, kibirli gibi sözler söylendiği iletildi. sorun değil dedim. insanlar, onları beğenmediğin için muhatap olmuyorsun diye düşünüyor dendi. kendi fikirleri dedim geçtim. adım asosyale çıktı.
    daha sonrası...
    annem baskı düzeyini arttırınca ipler koptu aramızda.
    annemle ipler kopunca birkaç yılı alan bir tereddüt dönemi yaşadım. benle diyaloğu sürdürmesi için tek şartı mutlak itaatti. yanına gidecektim ya da evladı değildim.
    annesizliği seçtim.
    seçimimi yaptığım andan itibaren bir şeyler değişmeye başladı.
    farklı bir alandan teklif aldım, o teklifi kabul edince taşındım.
    hayallerimi gerçekleştirmek için eşek gibi çalıştım. yeniden dostluk kurmak kolay olmadı. ama kurduklarıma karşı açık oldum, yarı yolda bırakacak insanlarla, gerçekten dost olanları ayırt edebilmeye başladım.
    babam ölmüş olmasına rağmen onunla yüzleştim. ölmüş baba ile nasıl yüzleşilir, psikodrama diye bir yöntem var, bunun için dünya kadar terapi aldım. babamla aramızın bozuk olmasındaki her ilmiği tek tek çözdüm. çok şükür ki babam affedilebilecek biriydi. belki en büyük şansım buydu. babamı yeniden sevebilmek ve saygı duymak. dip, aynı zamanda ayağımı yere bastığım zemin oldu. hayatım paramparça olmuştu, ben elimdeki parçalardan istediklerimi alıp devam ettim...
    elinde cep telefonu ya da bilgisayar ve interneti olan arkadaş... burayı okuduğuna göre dipten çıkmak için çözüm arıyorsun. demek ki bulacaksın. ama bulduğun şey aradığın şey olmayabilir...
    bu konuda (bkz: serendipity).


    (sonsuz sevgilerimle - 24 Ağustos 2017 14:43)

Yorum Kaynak Link : dibe vurmuş insanlara tavsiyeler