Çıkış Tarihi     : 01 Ocak 1800 Çarşamba, Yapım Yılı : 0
Türü                : Döküman,Komedi
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Ella Communications Ltd.
Yönetmen       : Peter Richardson (IMDB)
Senarist          : Eddie Izzard (IMDB)
Oyuncular      : Eddie Izzard (IMDB), Mac McDonald (IMDB), Rhona Mitra (IMDB)

Eddie Izzard: Glorious (~ Eddie Izzard: Dicsoséges) ' Filminin Konusu :
Eddie Izzard: Glorious is a video starring Eddie Izzard, Mac McDonald, and Rhona Mitra. Eddie Izzard's routine has a loose trajectory from the beginning of the Old Testament and the creation of the world in seven days to...


  • "2013 içerisinde türkiye'de seyredilebilecek en iyi şovu sergiledi kendisi; buna her türlü kültür sanat etkinliği dahil."




Facebook Yorumları
  • comment image

    su siralar uzunca bir abd turnesinde ama masallah aylar onceden kapisilmis biletleri; en son nuv yorkta radio city hall'da ucuncu aksamina bir bilet bulmustum (iki tane yanyana yok, bir tane), sahneye 100 metre uzakta 60 dolardi. tabii paraniz boksa internetteki toptancilara gidip iyi yerlerden normalin 5 kati fiyatla izleyebilirsiniz. bu namussuzlar da nasil yasal is yapiyorlar hayret, resmen karaborsacilik. hatta daha kotusu, cunku biletler satisa cikmadan anlasmayla bunlara onceden kombine veriliyor. butun broadway de boyle. yani isi her ay birkac milyon dolar dondurebilecek sekilde yaparsan isadami oluyorsun, kapida kuyrukta uc bes bilet satmaya calisirsansa suclu. eddie izzard, sari saclarindan ve bu adaletsizlikten sen suclusun.


    (immanuel tolstoyevski - 29 Nisan 2008 19:46)

  • comment image

    inanılmaz ama gerçekten inanılmaz komik şahsiyet. konu komedi olduğunda sahnedeki adam hakkındaki düşünceler çok fazla göreceli olabiliyor, farkındayım. ancak, komik olma durumunun göreceliliği olgusunu, olabildiğince çok kişiyi aynı anda güldürerek bertaraf edebileceğini düşündüğüm tek komedyendir kendisi. yemen asıllı bir ingilizdir, bu ona garip bir ingiliz aksanı verir. müzisyendir, esprilerini genellikle müzikle zenginleştirir. insan üstü bir zekaya sahiptir, bu durum esprilerine derinlik verir. ha bir de, bir başka örneğini tim burton filmi ed wood'da şahit olduğum kadarıyla, ed wood gibi crossdresser'dir, ama gösteriler boyunca bu konuyla ilgili çok fazla espri üretmez, seyirci de bir süre sonra bu durumu farketmez. ki öylesine bir özgüven sergileyen şey bir insan değil mars'dan gelme bir ucube bile olsa, gösterinin akışı içinde unutulur gider. elde etme kolaylığının da etkisiyle en çok bilinen gösterisi olan dress to kill, genellikle en iyi gösterisi olarak lanse edilir. ancak kanımca ilk gösterilerinden biri olan definite article, ondan bir adım öndedir. glorious tam bir beyin fırtınası şeklinde geçer, esprilerin referans noktalarını tam anlamıyla anlayabilmek için defalarca izlenmelidir. unrepeatable'da espriler biraz daha basittir (market ortamı, hayvanlar alemi vs.) ama bu gösteri de en az glorious kadar etkilidir. dress to kill'in gücünü anlamak için yalnızca san francisco'nun kısa tanıtımını yaptığı giriş bölümünü izlemek bile yeterlidir. ancak circle gösterisinin kaydı, kendisinin de belirttiği gibi diğerlerine göre zayıftır. buna sebep olarak da, komedi anlayışı kıt new york seyircisini gösterir. gösteri süresince her espriyi alkışla ve ooov, vuuuu, iyaao gibi garip talk show efektleriyle bölen seyirciyi, ''alkışladığınız zaman gösteri bitti sanıp kulise yöneliyorum, en sonunda alkışlayın'' gibi bir cümle ile uyarır, seyirciler arasından bir kişinin bir espriyle ilgili kendisine cevap vermek istemesi üzerine ise ''just shut the fuck up'' diyerek tepkisini nacizane belirtir. bu ortamın performanısını düşürdüğü rahatlıkla anlaşılabilir. genellikle seyircinin iyi olduğu diğer gösterilerinin sonunda kulise yönelir, daha sonra alkış, tufan, hezeyanın devam etmesi üzerine gelir ve son bir kapanış oynar. ancak circle gösterisinde tahmin edilebileceği gibi gider ve geri dönmez, zaten seyirci de çok ısrarcı olmaz, neyse.

    eddie izzard gibi bir dehanın türkiye'deki muadilinin cem yılmaz olduğunu söylemek, kanımca cem yılmaz'a haksızlık, eddie izzard'a ise ayıptır. zira cem yılmaz sahneye çıkar, kendisine komik gelen ve aralarında askerlik anılarının da olduğu! hikayeler anlatır, savunmasız seyirciye geçirir ve sahneden iner. eddie izzard ise hiçbir gösterisinde seyirciye sarmaz, başından geçen olayları anlatmaz, yaptığı esprilere kendisi gülmez, yalnızca kurgular, kurgular ve kurgular. gösterinin en başında yaptığı ince bir espriyi getirip gösterinin en sonundaki bir olayla bağlar, bunu da genellikle gösteriyi çok dikkatle izleyen seyirci ya anlar ya da anlamaz. bir komedyenden beklenmeyecek ölçüde dünya siyasi tarihi bilir, hemen hemen her esprisinde alttan bir mesaj verir, kraliçeye giydirir. tabi ki eğer bu adam dünyanın en önde gelen komedyenlerinden biriyse, bir şekilde ona benzemek elzemdir. bu durum, sürekli üç erkek ve bir kız karakterin komik maceralarının anlatıldığı how i met your mother, it s always sunny in philadelphia ya da unhitched gibi dizilerin, tüm zamanların en iyi sitcom'u olarak kabul edilen seinfeld'e son derece benzemesi gibi bir durumdur sanırım.

    ezcümle, izleyiniz, izlettiriniz. en bilinen şakası cake or death gibi daha ne şakaları var diğer gösterilerinde, benden söylemesi.


    (mascius - 29 Aralık 2008 18:35)

  • comment image

    2013 içerisinde türkiye'de seyredilebilecek en iyi şovu sergiledi kendisi; buna her türlü kültür sanat etkinliği dahil.


    (zaugnakhaldun - 1 Nisan 2013 23:14)

  • comment image

    "aman abi ingilizce'si yetmediği için espriyi anlamadı demesinler" diye ağzından her çıkana gülen bir seyirciye şov yaptı bugün.

    eddie izzard "o zamanlar annem malesef hayatta değildi" deyince birkaç koltuk yanımdaki adam gülmeye başladı mesela. komik olmadığını anlayınca da azaltarak sonlandırdı kahkasını :)


    (mortifera - 1 Nisan 2013 23:21)

  • comment image

    yani ne denir, adam her gösteride mi üstüne ekler, gene eklemiş.
    çok çok iyiydi cidden.

    sadık hayranların anlayabileceği üzere önceki gösterilerine de bolca göndermeler yaptı.
    ve ilginçtir bu göndermeler baya alkış da aldı.

    alışılmışın dışında değişik konular da anlattı ve zaten alttan alta olan felsefi yönüne daha da yüklenmiş bu sefer. sonda hatta biraz mesaj içerikli konuşmalar bile yaptı, ama öyle duygu sömürüsü değil gayet gerçekçi, zekice tam kendinden bekleneceği üzere.

    valla, yetmedi, doyamadık yani. ama zaten söz verdi, tekrar bekliyoruz en kısa zamanda!


    (aernath - 2 Nisan 2013 00:41)

  • comment image

    beni çok güldüren şovuyla takdirimi kazanan komedyen. bazı esprileri anlamdım ben kaçırdığım şeyler oldu özellikle bilmediğim filmlerle vb. ilgili. tek getirebileceğim eleştiri çok fazla popüler kültür göndermsei yapıyor -- ki bir stand upçıya böyle bir eleştiri yapmak ne kadar anlaşılabilir, yanlış bir eleştiri belki de.

    mesela , allah affetsin, clash of the titans nasıl bir film hiç bir fikrim yoktu. yani anladım şimdi ama filmi görmediğim için sanırım bazı şeyleri kaçırdım. ama gördüğüm/bildiğim göndermeler (mesela lord of the rings'in pipo yerine sigarai çilen versiyonu) olduğunda gülmekten yerlere yıkıldım.

    ikinci olarak birazcık "patronizing" buldum türk izleyiciye karşı ki salonu yarısı ex-pat çıktı. robin hood kim biliyor musunuz falan diye sordu, her şeyi sordu. monty python'ı biliyor musunuz diye sordu. sonuçta eddie ızzard'a gelmiş bir kitlenin monty python'ı bilmediğini düşünmek biraz tuhaf olur, bu yüzden de sorusunun yukarıdan bakan bir yaklaşım içinde olduğunu düşünüyorum. ama beyaz insanlar genelde böyleler bu yüzden sorun etmiyorum. hele ingilizler.

    üçüncü olarak en çok bu dressage horse kısmına güldüm ben sanırım ve aklıma geldikçe gülüyorum hala. hayvanlı şeyleri genelde çok komikti, özellikle sincapların kameralara poz verip verip durma hareketi hala çok komik geliyor.

    dördüncüsü, "dindar bir ülkede yaşıyorsunuz işiniz zor" gibi de ülkem progresiflerine acıyarak bitirdi standupını, o da takdirimi kazanmadı değil. zaten ateist insanlara baylıyorum.

    beşincisi türkiye'de gelip sahnede allah yok demiş adamdır (gerçi bizimki yok da sizinki belki vardır :p dyerek kıvırdı ama) ama sonuçta ateist stand-up her zaman problemli tr'de o açıdan da seviyorum kendisini (hangi ülkede olursa olsun). sonuçta haiti'de allah'ın olmaması, force majeur'ün hiç bir zaman "biraz limonata al" gibi olmaması vb. hem allahsız hemi de gomik espri olmuş.

    altıncısı dün akşamki gösteride türk ailelerin insanlarını sayarken , kavga çıkarsa kimi tuatyım diye espri ettikten sonra "we've got your back" diye bağıran dingil expat'e de "ı've got everyone's back." diyerek en güzel cevabı vermiş insandır. güzel bir cevaptı allah için (yani lafın gelişi allah).


    (retinue - 2 Nisan 2013 14:12)

  • comment image

    hakkında 1-2 birşeyler yazayım diyordum ama kısmet hannibal içinmiş. kendisi toplamda 2 bölümde dr. gideon olarak boy göstermekte. lakin bu adam komedyen değil miydi en son? bu nasıl bir oyunculuktur? psikopat seri katil rolünü bu kadar hakkını vererek nasıl canlandırdın be adam?

    o değil de, kadın giysileri içinde olmayınca tanıyamayıp bölümün ortasında "ulan bu adamın sesi birine benziyor ama kim?" deyip durmam da bambaşka tabi.


    (hgeg - 10 Haziran 2013 17:40)

  • comment image

    ingiliz filmi esprisi de cok hostu, sonra onu hollywood yapimina cevirdiginde yerden yere vurduk kendimizi...
    -i, oh..... i...
    -what is it sebastian i am arranging the matches
    -i...oh.... i better leave...
    -yes, you better had..

    akabinde
    italyan mafya agziyla
    - you are fucking with these fucking matches, all the time the fucking matches
    -you don't talk to me that way.... you fucked my wife? you fucked my wife?
    -i am your wife
    -that dont matter! that dont matter you fucked my wife?


    (ozlek - 4 Temmuz 2005 23:22)

  • comment image

    kendisini tek bir cumlede anlatabilmek icin cok dusundum ve vardigim sonuc su ki bu adami begenmeyenin allah bin turlu belasini versin.

    hatta "begenmiyorum kardesim zorla mi, hem renkler ve zevkler tartisil.." derken allah carpsin, cin vursun, karabasan bassin.

    belki benim carpik beynimden ileri geliyordur ama nedense ingilizce yapilan standuplarin cogunda, ne kadar komik konulardan bahsedilirse edilsin, bir miktar yapaylik bulunuyor ve bunu gormezden gelemiyoruz (hemen sizi de carpik algimin tarafina dahil edeyim caktirmadan). hatta konusulan konu ne kadar komik veya siradisi, kiskirtici, * olursa o kadar yapay geliyor yapilan komedi, komedyen ne kadar yetenekli olursa olsun.

    fakat eddie izzard efendi izleyeni oyle kasmiyor. kaptirip gidiyorsunuz. cunku adamin anlatacagi seyin suyu ciksa mimikleri var, o baydiysa vucut dili var, ses tonu, taklitleri, dil hakimiyeti. butun sov sanki bodoslama gidiyor gibi bir hali var adamin ve bu rahatlik ve cok yonluluk sayesinde de isininca oyle bir havaya giriyorsunuz ki, 2 degil 22 saat anlatsa sikilmadan dinlenir. (nitekim dressed to kill'i herkese gosterecegim diye 11 kez izlemisligim vardir, miyadi dolmadi daha)

    ayrica sovun baslarinda yaptigi esprilere 1 saat sonra hic beklemediginiz bir anda ve sanki hicbirsey olmamiscasina araya sikistirabilmesi bence en buyuk numarasi. yani bir insani bir punchline olmadan guldurebilmek -ki bu noktada durup the big lebowskiye akittigim onca salya sumuk ugruna bir dakikalik saygi durusunda bulunuyorum- onemli bir meziyet.

    ayrica gerektiginde eric cartman ses efektleri cikarabilmesiyle de komple muameleyi tamamliyor.

    bu kadar lafini ettikten sonra birakip gitmek olmaz, icraat lazim. o yuzden efendim http://isohunt.com/'a gidiniz, eddie izzard - dress (dressed degil dosyanin adi) to kill [digitaldistractions].avi yaziniz, indiriniz. (elbette eddie izzard yazsaniz da yeter de maksat hizmet yapmis gorunelim). bulamayan olur diye torrent dosyasini silmiyorum, isteyene maillerim.


    (immanuel tolstoyevski - 26 Kasım 2005 11:01)

  • comment image

    transvestiyer değil crossdresserdır.kendisiçin male lesbian der durur. kendisi hakkında kafamda bir tanım ve verebileceğim bir örnek yok. saatlerce kesintisiz seyretme arzusu haricinde, makyajlı makyajsız. evimin kadını, çocuklarımın babası olmasını istiyorum.


    (kakule - 24 Şubat 2006 00:22)

Yorum Kaynak Link : eddie izzard