bir claude berri filmi. cok satanlara genelde süphe ile yaklasan önyargili bir okur olarak aylardir romani cok satanlar listelerinde görüp, orali bile olmuyordum. ancak film bu kadar sicak ise, roman da bir o kadar güzeldir diye düsünüyorum simdi. audrey tautou'nün iyi film secme konusundaki icgüdüsü gene kendisini belli ediyor bu filmde. eger bir de "es irrt der mensch, solang er strebt" sözünün derin sorgulamasini yaptiginiz bir günün ardindan izliyorsaniz, yasarken gözden kacan ama insani gercekten mutlu eden, insani var eden minik ayrintilarin daha da farkina varabiliyorsunuz bu film sayesinde; öyle olumlu bir etki birakiyor insanin üzerinde. müzikler inanilmaz, inanilmaz, inanilmaz.

(basakkoz - 23 Ağustos 2007 00:26)

insani cok farkli, minicik ve sicacik bir paralel evrene götüren roman. 4 birbirinden cok farkli ama aslinda da cok benzer karakteri birlestirmis anna gavalda.

camille: 20 li yaslarda, anoreksi hastasi ve ressam. kitabin ana karakteri sayilir.

philibert: 36 yasinda, kekeme ve gecen yüzyilda yasiyor. canli tarih ansiklopedisi. camille i kurtaran adam ya da camille in kurtardigi adam.

frank: 33 yasinda, asci ve motorsiklet hastasi. haftada 6 gün calisip tek bos gününde anneannesini ziyaret eden casanova.

paulette: yasi hakkinda konusmuyor, ama 80. dogum gününün üzerinden baya zaman gecmis. frank in anneannesi ve dul. huzur evinden nefret ediyor ve bu torunu frank in hayatini pek kolaylastirmiyor.

sürükleyici ve güzel bir anlatim stiliyle yazilmis kitabin tek eksik noktasi^* ara sira diyaloglarda kafa karistirmasi. iki üc kez okuduktan sonra kimin ne dedigi cözülüyor ve bu biraz yorucu.

--- spoiler ---
ilk baslarda karisik bir ask ücgeni beklesem de, mutlu son ile bitmesi ile icimi kipirdatti. keske epilog biraz daha uzun olsaydi ya da kitap hic bitmeseydi demeden de bitiremicem entryi.
--- spoiler ---

kesinlikle okunasi bir kitap.

(mamu - 24 Aralık 2007 19:38)

insanın içine dokunan ve içini ısıtan çok güzel bir film. tavsiye edilir. son sahnede ağladığımı söyleyebilirim. hemen kitabını alıp okumak istiyorum. her nasılsa atlamışım, az önce arattım da kapağını bile tanımadım.

korsan dvd'cilerde filmin ingilizce adı olan hunting and gathering yazan versiyonu var haberiniz olsun.

radikal gazetesinde kitabın tanıtımı

http://www.radikal.com.tr/….php?ek=ktp&haberno=5563

(mea maxima culpa - 30 Mart 2008 02:52)

fransız filmlerinin kendine has tarzını üzerinde taşıyan, özellikle başrol oyuncuları ile de daha cazip hale gelen, romantik/psikolojik bir fim. son zamanlarda fransız filmlerinden daha çok hoşlanır oldum.

(bewhy - 13 Eylül 2008 18:36)

romanı okumamış biri olarak sadece film üzerinden konuşarak söyleyebilirim ki gerçekten içimi ısıtan bir filmdi. oyuncu seçimleri çok yerinde, tipler iyi seçilmiş vs. normalde fransız filmlerinden çok hazzetmeyen biri olarak bana kendini sevdirdi.

--- spoiler ---

durağan gözükmesine rağmen mutlu bitmesi, aşk üçgeni olayına hiç girmemesi, paulette'in ölümünü bile çok büyük bir dram şeklinde göstermemesi benim için kesinlikle artıydı, depresiflik beklerken beni mutlu etti sağolsun.
--- spoiler ---

(slade junkie - 13 Eylül 2008 23:12)

bir apartmanda yaşayan 3 kişinin hikayesinin anlatıldığı sıcak mı sıcak bir fransız filmi. bir aşçı, bir temizlikçi ve bir kartpostal satıcısı. hiçbiri çok yakışıklı ya da güzel değil ama 3'ü de çok sıcak ve kendi halinde karakterler. ha oldu ha olacak bir aşk hikayesi bekleniyor film boyunca ancak sadece küçük insanların küçük hikayelerini izliyoruz. sınırları çok güzel ayarlanmış (zannediyorum kitabı da aynı güzellikte) bir hikaye.

(labit - 14 Eylül 2008 14:08)

sanki bizim apartmandaki dairelerden birinde geçiyor film. sanki ben her gün bu insanlarla karşılaşıyorum.
o kadar tanıdık, doğal. ve sanki 1 dakika sürüyor koca film.
dikkat edin: izlerken bir gülümseme yerleşiyor insanın yüzünüze.

(luna - 23 Eylül 2008 10:56)

bu filmden hatirladigim bi diyalog var sadece sahaneydi o an
- en fait tu te donnes des airs comme ca mais t'es un gentil! (aslinda boyle bi havalarda gorunmeye calisiyosun da kibar adamsin yani)
- ta gueule! (gotum!)

(cisterna - 28 Ocak 2009 02:11)

eğer zaman çizelgesinde sıçmıyorsam -ki sıçmadığımı sanıyorum- çağan ırmak'ın ıssız adamı yazarken ciddi şekilde esinlenmiş olabileceği roman.

(wishborn - 3 Nisan 2009 04:42)

sevgi pıtırcığı oluyorsunuz izlerken; ama film bitince bir hüzün çöküyor

(tiyamin - 22 Kasım 2009 02:01)

franck gibi bir erkegin sadece filmlerde oldugunu kanıtlayan izlemesi keyifli film.

--- spoiler ---
efendim g. canet -esas oğlan- bar sahnesinde döner der ki camille'e : neden franck gitmeni istemiyorum diyemiyosun? bu kadar zor mu?
sonra bu dangalak camille der ki bi gün: asık olcak degiliz ya sadece sevişelim cart curt. franck'ın surat düşer ve adam koyar tavrını camille de havasını alır. franck: ben benimle olmanı istiyorum anlıyo musun? der.
--- spoiler ---
öyle erkek mi var yahu? o nasıl bisey yani? hayır oturur düsünürsün bu kadın milleti de az kazma degil amma da sacmalıyoruz diye. insana kendini
sorgulatır.

(morshehir - 27 Mart 2010 15:31)

çok çok çok hayat gibi bir film. sıfır yapaylık. sanki yan daireye gidip olanları izliyorsunuz gibi.

--- spoiler ---

1. camille ve philibert'in, camille'in dairesindeki piknikten sonra birbirlerine gerçek işlerini itiraf etmeleri gerçekten çok sıcak bir sahneydi.
2. noel öncesi franck, camille'in çizimlerine bakarken, camille'in franck'i süzmesi kadar aşk dolu bir bakış da görmediydim nicedir.
3. camille ve franck'in köy evindeki yatak sohbetleri de çok tatlıydı. (audrey tautou'nun yüzü sevimlilikte rekora koşuyor, yok böyle bir yüz.)
4. franck'in camille'i koridorda sıkıştırmasına da güldüm çok! camille'e krep yapıp, kızı doyurduktan sonra becermek istiyormuş hah! bi anoreksiğe söylenecek en seksi şey herhalde budur.

--- spoiler ---

(chihiro chan - 14 Şubat 2011 23:36)

gecenin bir körü 'uykum vardı ama uyumasam mı?' diyerek başladığım ve 'iyi ki' sonucuna vardığım filmcik. şimdi fransız filmlerine sıkıcı falan denir ama öyle sıkıcı değil bu film sakin sakin akıp gidiyor. karakterler dolup dolup taşıyor ve durmadan da bir şeyler anlatıyorlar. hepsi bariz birbirinden farklı, sivrilmiş ve bir o kadar da silinmiş dört karakter karşımızda bizim komşumuz, onun yan komşusu, o apartmandaki insanlar gibi yaşayıp gidiyorlar aslında. bir arada, birlikte olmayı sevimlice anlatırlarken öylece akıp giderken film paldır küldür bitivermesini de tuhaf karşılamadım değil. kalan boşlukları kitabı okuduğum zaman doldurabileceğimi düşünüyorum. kısmetse.

(bezdim - 27 Nisan 2011 11:03)

anna gavalda'nın sürükleyici, elde bırakılamayan romanı. orjinalinden okurken bazı yerler biraz karışık gelebilir ama yine kolay okunabildiği fikrindeyim. karakterlerin hepsinin kendi içinde ilginç hikayeleri, özellikleri var ve bunlar birlikte yaşamaya başladıklarında iyice su yüzüne çıkıyor.
film ise bu kadar uzun bir romanı yansıtmakta maalesef o kadar başarılı değil. yani kitabı okumayan izleyicilere özellikle 3'lü arasındaki duygu değişimlerini çok aktaramadığını düşünüyorum - süre kısıtlamasından dolayı- ama yine de olayları, karakterleri iyi yansıtan sıcacık bir film olmuş. en iyi yanıysa tabi ki camille ve franck için seçilen oyuncular ve tema müziği.
ve
(bkz: guillaume canet sen bizim herşeyimizsin)

(lynnrowens - 19 Ağustos 2011 09:59)

anna gavalda 'yı okumayı seviyorum. basit bir dille enteresan seyler anlatan yazarları daha cok seviyorum. bu kitabını okumadım. okusam cok bahtiyar olurmusum. zira basrollerde audrey tatou ila guillaume canet 'yi gordugumuz kitap uyarlamasının baslamasıyla bitmesi bir oluyor. her sey o kadar hızlı gelisiyor ki hemencecik film bitmis hissiyatı yasatıyor. daha detaylı ekranda gosterilmeliymis sanki..gerci gene guzel, gene samimi, gene "olmus"..
konusu 3 ev arkadasıyla 1 buyukannenin aynı evde yasamaya baslaması hakkında. kavgalar, kuslukler, kırılan kalpler, gonul kazanmalar, birbirini sevgiyle adam etmeler, asık oluslar, aile, dostluk.. yeter ki birlikte yol katedelimci.. bu film izlensin. hele kitabı kesin okunsun.

--- spoiler ---

esas kız (camille) esas adama (franck):

-on baise, on tombe pas amoureux, c'est tout..
(seviselim ama birbirimize asık olmayalım, hepsi bu..)

kendimizi koruma durtusuyle nasıl da rezil etme/rezil olma konusunda yetenekliyiz.
bu oykude her sey bu noktada kırılıyor..
"birbirimizi kullanacagız, birbirimize asık olmayacagız" denilen bir yerlerde..

sonra zaman geciyor..
olaylar gelisiyor..

-(franck)c'est tellement difficile de me dire "ne pars pas"?
(bana "gitme kal" demek bu kadar zor mu?)
-(camille) j'ai peur..j'ai peur de toi.. j'ai peur de moi.. j'ai peur de tout..c'est tout..
(korkuyorum.. senden korkuyorum..benden korkuyorum..her seyden korkuyorum..hepsi bu..)

her sey bir kez daha yalan olur...
ne garip..
seni seviyorum demeye korkan adamlar/kadınlar..
sana ihtiyacım var demeye korkan adamlar/kadınlar..
benimle kal demeye korkan adamlar/kadınlar..
gitme demeye korkan adamlar/kadınlar..
geri don demeye korkan adamlar/kadınlar..
birlikte kalalım demeye korkan adamlar/kadınlar..
ona buna korkan adamlar/kadınlar..
muhim duygusal hallere korkan adamlar/kadınlar..
bana hep pek bir anlamsız gelmistir gelecegin korkularının bugunu esir alması, bugunu paralize etmesi..
hissiyat varsa korkmak da anlamsızdır sanki..
sonunda free fall dusecek de olsan yasamak lazım diye dusunmusumdur..
yogun duygular kolay bulunan bir durum degil ki..
ama insanlar cesit cesit.. kimi korkuyor.. hatta belki de hepimiz bir sekilde korkuyoruz bir yerlerde.. is basa dusunce bir garip telaslar, korkular, ne yapacagını bilememeler.. seve seve tersine gitmeler..

guzelim, korkuyorsan, sevdigin adam pılını pırtını toplayıp gidince aglamayacaksın..
ya korkmayacaksın ya korkuna ragmen tasın altına elini koyup kendini onunla atese atacaksın, bunları yapmıyorsan da susacaksın.

hayatının adamı karsındayken "gitme kal" diyememek de neyin nesiymis?..
eften puftenlerini; olsa da olur olmasa da olur, hatta olmasa daha iyi olurcularını; faso fiso hikayeleri, bir hayli gereksizleri, ne geregi vardı kileri, on binlerce anlamsız hikayeyi -yuh- artık gecelim de..

o giderken "seni cok ozlerim... gitme, ne olur benimle kal..." diyebilenlerden olabilmek ne guzel olurdu.

--- spoiler ---

(tuzbuzz - 22 Ocak 2012 21:51)

sırf guillaume canet'nin olağanüstü sevimliliği/yakışıklılığı/karizması ve audrey tautounun şirinliği hatrına bile olsa izlenesi, 1,5 saatlik güzel bir film.
guillaume'den dolayı jeux d'enfants veya audrey'den dolayı le fabuleux destin d'amélie poulain ile karşılaştırırsanız umduğunuzu bulamazsınız. fakat yine de, neredeyse onlar kadar naif, sıcak bir film. film çok şey anlatmıyor gibi görünse de, insanların aşktan, sevgiden, bağlanmaktan korkmayıp içinde tuttuklarını söylemesi gerektiğini anlatıyor bize. ve bir "merhaba"nın bir sürü kişinin hayatını etkileyebileceğini... her şey çok doğal geliştiği için, içinde yaşatabiliyor. en azından 1,5 saatin sonunda yüzünüzde bir gülümsemeyle filmi bitirmeyi garanti ediyor.
ayrıca imdb puanını çok düşük buldum. 6.7'lik bir film değil kesinlikle. ben 7.5 verirdim.

edit: ucaktanparasutsuzatlayanpilot'a teşekkürler.

(aquatic - 20 Mart 2012 00:00)

dün d-smart film kanalında zaplarken denk geldiğim hoş bir fransız filmi. damakta tat bırakanlardan, ben sevdim.

(patlak fermuar - 7 Şubat 2013 11:52)

franck'ın içtiği marlboro light'ların filmin inceliğine hiç yakışmadığı, oldukça göze battığı duygusal olan film.

aynı yapımı başka oyuncular ile izleseydik kesinlikle insanı sinirlendiren bir romantik komedi olması kaçınılmazmış. fazla bağıran insanlar, yılışık samimiyet.

avrupa sinemasının içine sinen sakinliği daha da sevdiren bir film.

(daminustundekisaksagan - 14 Şubat 2013 02:23)

insanin icini isitan,samimi ve sirin mi sirin film.

guillaume canet'y, jeux d'enfants filmindeki halinden cok daha iyi buldum ve sevdim.
zaten audrey tautou ile mukemmel bir uyumlari vardi,oyle ki marion cotillard yerine audrey tautou ile evlense iyi olurdu diye dusundum.

oyle guzel bi film,izlenesi.
philippe ile camille'in arkadasligi da muazzamdi,kisacasi fransizlarin elinden cikabilecek en guzel filmlerden bi tanesi.

(begumcenk - 14 Nisan 2013 02:19)

ben tanıyorum aslında bu kızı hikayesi tanıdık..merhaba ile başlamıştı o da hikayesine..sımsıcak samimi bir hikaye hemde izlenesi tadı damakta kalası..

(turuncuwoswos34 - 13 Temmuz 2013 00:34)