durumu sallantıda hastalar için de kullanılan bir terim. (bilinci bir açılıp bir kapnan kişiler mesela) kullanımı da şöle:

- how is he?
- he's touch and go.

(siralop - 9 Eylül 2006 00:20)

ingilizce de soyle boyle, yari yariya yani bir iyi bir kotu, gibi anlamlarda kullanilan obek.
be touch and go.

ornek1 hastalik durumu:

he's in the hospital. it was touch and go for a while, but he is much better now.

herif sallantidaymis yani, bir kotu bir iyi imis.

ornek 2 herhangi bir sey icin kullanim :

it was touch and go ,but our team finally won the game.

oglum bazen super sayilar caktik ama bazen de ibneler iyi oynadi cakiyorlardi az kalsin, soyle boyle anlami.

ornek 3 : ali and ayse's romance is touch and go. one day they are not speaking to each other. next day they are talking about marriage.

adamin bunlarinki de bir iyi bir kotu, takilip gidiyorlar boyle.

ornek 4 : he's last business was touch and go.

arkadasimizin isi yari yari imis , bir iyi bir kotu imis.

ayrica havacilikta ucak inis yapacakken vazgecer, bir terslik filan yuzunden, soyle bir tekerleri degdirir sonra kalkar.
surtturup vazgecme olayi icin kullanilir.

(smiladon - 19 Temmuz 2007 21:29)

(bkz: touch and govalanır)

(lonelyboy - 16 Şubat 2010 23:05)

touch and go - emerson lake powell abilerden tum sevenlere gidiyor...

man in the street, no time to sleep
no time for nothing no patek phillippe
pedal to the metal blow by blow
you're runnin' with the devil it's touch and go

they're leaving you nothing nowhere to go
just put you in the corner like an old banjo
the strings are breaking but you can't say no
you're runnin' with the devil it's touch and go

systematic one man show
you're caught up in the middle where the four winds blow
no salvation 20 below
you're runnin' with the devil it's touch and go

all systems go friend of foe
it's all dependin' on the dice you throw
come without a warning like a u.f.o.
you're runnin' with the devil it's touch and go

you see this woman on a tv show
she's drippin' in diamonds from head to toe
they make you believe it's the status quo
you're runnin' with the devil it's touch and go

all systems go friend or foe
it's all dependin' on the dice you throw
come without a warning like a u.f.o.
you're runnin' with the devil it's touch and go

(lord aragorn - 12 Ağustos 2001 22:54)

"straight to...number one" adlı -iç gıcıklayıcı- parçalarıyla ftv'ye sık sık fon müziği oluşturan grup.

(eos - 25 Mayıs 2005 00:36)

havacilik terminolojisinde, ucagin piste teker koyduktan sonra fren yapmayip tersine hizlanmasi ve yeniden havalanmasina verilen isim.

(guru - 18 Aralık 2018 04:54)

bench press esnasında barı göğüse değdirir değdirmez hafif de sektirerek kaldırma işi. kontrollüce göğüste bir an bekletip sonra kaldırmaya göre bir miktar daha kolaydır. hakkıyla bench yapacağım derseniz bunu yapmayın derler. ama ne bileyim fazladan bir beş kilo basmanın keyfi varken çok dikkate alamıyorum bu tavsiyeyi.

(domine deyus - 18 Aralık 2018 08:40)

yolcu uçaklarında, en azından airbus için no reverse no brake komutuyla beraber yapılır. gaz kolları dik bir pozisyona getirildikten sonra cm1 tarafından thrust levers açılır. type rating simulatorlerini tamamlayan pilotların lisanslarına uçak tipinin işlenmesi için uçmaları gereken base check uçuşunda bolca tecrübe ettikleri manevradır. bu inişlerde flight director takibi olmaksızın pattern visual yani görsel olarak yapılır.
küçük diamond 20 ve cessna tipi uçaklarda ise pilotaj öğrencisinin iniş sırasında palye hissiyatını geliştirmesi için yapılır. bu uçaklarla, 3 kilometrelik bir pist içinde peş peşe yaklaşık 5 iniş tamamlayabilirsiniz. sonrasında tekrardan kalkış ve meydan turu. meydan turunun da o uçaklarla 6-7 dakika sürdüğünü düşünürsek bir saat block time içinde 25-30'a yakın iniş yapabilirsiniz.

(sutdokturmuskedi - 19 Aralık 2018 08:10)

ing. uçakların piste inip çok kısa bir mesafe kattetikten sonra tekrar havalanmaları
pilot eğitimlerinde rutin olarak yaptırılan işlem

(dreamer - 7 Ocak 2002 13:31)

pisti öp ve uzaklaş da denebilir..

(meyhanevitrincisi - 18 Nisan 2006 00:18)