Süre                : 1 Saat 41 dakika
Çıkış Tarihi     : 08 Ekim 2010 Cuma, Yapım Yılı : 2010
Türü                : Komedi,Drama,Romantik
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Focus Features , Wayfare Entertainment , Misher Films
Yönetmen       : Anna Boden (IMDB)(ekşi), Ryan Fleck (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Anna Boden (IMDB)(ekşi),Ryan Fleck (IMDB)(ekşi),Ned Vizzini (IMDB)
Oyuncular      : Keir Gilchrist (IMDB)(ekşi), Dana DeVestern (IMDB), Lauren Graham (IMDB)(ekşi), Jim Gaffigan (IMDB), Karen Chilton (IMDB), Zach Galifianakis (IMDB)(ekşi), Aasif Mandvi (IMDB)(ekşi), Jared Goldstein (IMDB), Alan Aisenberg (IMDB), Zoë Kravitz (IMDB), Thomas Mann (IMDB), Jeremy Davies (IMDB), Rosalyn Coleman (IMDB), Viola Davis (IMDB), Lou Myers (IMDB), MacIntyre Dixon (IMDB), Emma Roberts (IMDB), Bernard White (IMDB), Novella Nelson (IMDB), Matthew Maher (IMDB), Molly Hager (IMDB), Ato Blankson-Wood (IMDB), Adrian Martinez (IMDB), Daniel London (IMDB), Caitlin Kinnunen (IMDB), Stephen Scott Scarpulla (IMDB), Jee Young Han (IMDB), Leo Allen (IMDB), Morgan Murphy (IMDB), Billy McFadden (IMDB), Susan Blommaert (IMDB), Mary Birdsong (IMDB), Ethan Herschenfeld (IMDB), Ben Folstein (IMDB), Kenya Brome (IMDB), Delia Reed (IMDB), Stewart Steinberg (IMDB), Ariana Altman (IMDB), Steve Antonucci (IMDB), Kevin Cannon (IMDB) >>devamı>>

It's Kind of a Funny Story (~ Komik Bir Hikaye) ' Filminin Konusu :
İntihar teşebbüsü sonrası tedavi gören Craig'in hastanede tanıştığı, hepsi birbirinden farklı ve eğlenceli karakterler üzerine yapılmış bir film.


  • "bir gomlek guzel zach galifinakis ihtiva eden yenilerden bir film icin:(bkz: due date)hala ayikmamis olan bunyeler icin fantastik bir dizi:(bkz: bored to death)"
  • "filmden sonra subyanci egilimimi net bir sekilde sezdim. keir gilchrist da tas gibi emma roberts da. tanrilari sahiplerine bagislasin bu durumda."




Facebook Yorumları
  • comment image

    başrollerinde emma roberts, keir gilchrist ve on numara adam zach galifianakisin oynadığı 2010 yapımı komedi filmi. konusu ise şöyle:

    keir gilchrist ağır depresyon geçiren bir teenagerdır. ardından ailesi onu bir psikiyatri koğusuna yatırır. orada başka insanlarla tanışır ve hayatına yeni bir başlangıç yapar. film maalesef türkiyede vizyona girmedi. amerikada ise eylülde vizyona girdi. aradan 3 ay geçmesine rağmen hala film net alemine düşmedi. blu-ray ve dvdsinin ise 8 şubat 2011'de çıkması bekleniyor. biz de buna dayanarak ocağın sonlarına kadar beklemek zorunda kalacağız gibi.

    film hakkında ayrıntılı bilgi için:
    http://www.imdb.com/title/tt0804497/

    şöyle de güzel bir fragmanı var:
    http://www.youtube.com/watch?v=w7nmamgiy0u

    edit: komediden ziyade dram filmi.


    (evilinacloset - 31 Aralık 2010 00:23)

  • comment image

    tam da zach galifinakis'i (ya da nasıl yazılıyorsa işte) şöyle ciddi ve bol konuşmalı bir rolde izlemek isterken karşıma çıkarak beni sevindirmiş filmdir. ben çok beğendim. eleman bişeyler anlatırkenki görüntüler çok hoş. under pressure şarkısı cuk oturmuş. ama red man &method man şarkısı pek olmamış gibi geldi bana*. yine de (çok ihtiyacım olduğu anda tam ilaç gibi geldiği için de olabilir) son zamanlarda izlediğim filmler arasında en iyisi olduğunu düşünüyorum. kurgu başarılıydı.

    (bkz: feel good movie)


    (locco - 28 Ocak 2011 15:22)

  • comment image

    nedense çok tanıdık film. önceden izlediğim hissini atamadım üzerimden (girl interrupted / good will hunting / juno karışımı bir hissiyat. ) film güzel başlamasına rağmen ileride klişeler üzerinden ilerliyor ve karakterler analiz edilmiyor. misal babası ve annesi. bobby hakkındaki gerçeği öğrendiğimiz basketbol sahnesi bile maalesef bir duygusal an yaşatmaktan uzak. ana karakter craig için bile mükemmeliyetçi başak burcu erkeği desem filmin anlattığından daha fazlasını demiş olurum. hala stilize ve tema müzikleri gayet başarılı. zach galifinakis filmi izlememin sebebiydi. performansı bir between two ferns değil. ama seviyorum bu adamı.


    (bumpyourhead - 29 Ocak 2011 03:16)

  • comment image

    son zamanlarda zack galifianakis abimiz tek tip rollerde boy göstermeye başladı ama kendisi sırf bored to death'in olmazsa olmazlarından olduğu için bile favorimiz. bu filmde gerek zack gerek emma roberts hastalığımdan filmin içine düşe düşe izledim. kısacası bayıldım. neyse filmin datluluğundan ziyade kullanılan müzikler, vampire weekend muhabbeti falan iyice sevmeme neden oldu. emma roberts desen valla halası julia roberts ne kadar antipatikse bu kız o kadar sempatik geliyor bana hastasıyım kendisinin. nede olas eric roberts gibi bir bünyenin kızı ve babasının izinden gidiyor, iyi oyuncu olma adına. fakat daha çok bu film gibi kaliteli yapımlarda boy göstermesi lazım zira filmografisinde bir çok gereksiz film bulunmakta. bağımsız filmlerde oynarsa gerek başarı gerek izleyici içinde muazzam hazlar yaşatır.
    filme gelince son zamanlarda independent müzikte olduğu gibi sayısı artmakta olan hollywood'un independent filmlerini seviyorsanız, üstüne üstlük zack abi olsan çamurdan olsun diyorsanız bu film tam sizlik.

    --- spoiler ---

    hele şu queen'in under pressure kısmı beni benden aldı valla.
    ayrıca emma vampire weekend konserine benle git şerefsizim bir ay o hastanede yatmaya razıyım. *

    ---
    spoiler ---


    (yesilcizgilikazak - 31 Ocak 2011 01:46)

  • comment image

    filmi genelinde zaten cok seviyorsunuz. sonlarinda ise doruk yasiyor.

    --- spoiler ---
    "aman da misirli sarkisi calayim ordan ben misirliyi bile odasindan cikarayim" enstantenesi super sirindi. klasik "bak nasil da herkesi degistirdim kendim de olgunlasirken" hikayesi gibi gorunse de gidip de misirli sarki, misirli kisi gibi farkli yaklasimlarda bulunmasi gonulde taht kuruyor. benimkinde kurdu.
    filmdeki asil kizla opusme ve ardindan yasanilanlari kare kare anlatmasi da cok bi lezizdi. paris je t'aime'de natalie portman'in yonettigi kisimdaki kesik kesik karelerle olayin anlatilmasini animsadim. leziz. ikisi de.

    film mutlu bittim oh hooohh da demiyor. filmlerde en cok takildigim noktadir zaten. "ha salagh... mutlu son deniyor da sanki sonrasi hic olmayacak bu surecin. teheyyy" derdim. "hayat lan bu. durmadan o mutlulugun etkisiyle 'mutlu son, mutlu son' modu ve duygusuyla yasayamazsin ki" derdim. belki seviyorum filmlerde mutlu sonlari izlemeyi ama gercekci de gelmiyor iste bu yuzden. ama bu film hem gercekci hem kendince mutlu sonu basariyor bir bakima.
    zaten kendisi de elestiriyor filmin bu mutlu sonumsu olayini:
    - okay, i know you're thinking, "what is this? "kid spends a few days in the hospital and all his problems are cured?" but i'm not. i know i'm not. i can tell this is
    just the beginning. i still need to face my homework, my school, my friends.
    ama bir de su ekleniyor:
    - how you feeling?
    - i feel like...
    deyip bircok sey sayiyor ve de cogu rahat ulasilabilir seyler... film gibi son degil yani. gercek. ve hayatin kendisi. zaten en sonunda da
    - breathe... live.
    diye ozetliyor yapacaklarini.
    intihar etme dusuncesini tamamen kafasindan cikariyor o an icin yani. mutlu sonumsusunu cok sey hedeflememekte buluyor bir nevi.
    ---
    spoiler ---

    ana fikirimiz nedir filmden? -kimisine gore spoiler; ben uyarisini ekleyeyim...-:

    ---
    spoiler ---
    yasamdan cok sey beklememeyi ogrenmek lazim mutlulugu degil belki ama huzuru yakalayabilmek icin.
    --- spoiler ---
    ha basarabilen varsa...;... "yuru be!".


    (infected grail - 3 Şubat 2011 15:16)

  • comment image

    özellikle sizin için çok önemli olan ve stres yaptığınız bir sınavdan 2 gün önce izlediğinizde daha etkili olan bir film. temposu çok yüksek değil ama izlerken sıkılmayacağınız türden. özellikle hastanedeki bazı sahneler sizi güldürebilir*


    (mr asil - 13 Şubat 2011 19:10)

Yorum Kaynak Link : it's kind of a funny story