Süre                : 1 Saat 44 dakika
Çıkış Tarihi     : 10 Ocak 2003 Cuma, Yapım Yılı : 2003
Türü                : Drama,Heyecanlı,Romantik,Bilim Kurgu
Ülke                : İtalya,Fransa,Kanada,İspanya,ABD,Japon,İsveç,İngiltere,Danimarka,Almanya,Hollanda
Yapımcı          :  CoBo Fonds , Danmarks Radio (DR) , Det Danske Filminstitut
Yönetmen       : Thomas Vinterberg (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Mogens Rukov (IMDB)(ekşi),Thomas Vinterberg (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Joaquin Phoenix (IMDB)(ekşi), Claire Danes (IMDB), Sean Penn (IMDB)(ekşi), Douglas Henshall (IMDB)(ekşi), Alun Armstrong (IMDB)(ekşi), Margo Martindale (IMDB)(ekşi), Mark Strong (IMDB), Thomas Bo Larsen (IMDB)(ekşi), Larry Wendorf (IMDB), Sean-Michael Smith (IMDB), Trine StÃ¥rup (IMDB), Nick Wolf (IMDB)

It's All About Love (~ Aska Dair Her Sey) ' Filminin Konusu :
Hitchcock’un gerilim unsurlarını taşıyan bu klasik aşk öyküsü, çivisi çıkmış bir dünyada aşkları ve nihayetinde hayatları için mücadele eden iki sevgiliyi anlatır. Tuhaf bir yakın gelecekte, çevresel hasarlar anlık buzul çağına ve yerçekimi kaybına yol açmıştır. Dayanılmaz bir keder ve yalnızlık yaşayan insanlar, kalplerini aniden donduran ölümcül bir hastalığın tehdidi altındadır. Sokak köşelerinde ve havaalanlarındaki yürüyen merdivenlerde cesetler yatmaktadır. Polonya’daki evinden Kanada’daki bir öğretmenlik işine giden John, kısa süre sonra ayrılacağı karısı, dünyaca ünlü buz pateni yıldızı Elena’nın isteği üzerine boşanma kâğıtlarını imzalamak üzere New York’a uğrar. Kadının muazzam maiyeti onu sıcak bir şekilde karşılar ama John, Elena’nın çevresinde garip ve beklenmedik şeyler olduğunu çok geçmeden fark eder. Vaktiyle dost olarak tanıdığı insanların artık dosta benzer yanları yoktur. Öldüğünü sandığı aşkları yeniden tomurcuklanır. Ve Elena’yı kaderinden kurtarmak, becerebilirse eğer, John’a düşmektedir…


  • "(bkz: lets talk about love)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    zor da olsa kotarılmış bir film denilebilir neticede. biraz zorlarsak kendimizi, öyle olduğu görülebilir bence. toptan başarısız addedilse bile, en azından insanı düşünmeye itiyor. son bölümde görsellik yerinde. sanki.. sanki jose saramago okumak gibi bir şey bu filmi izlemek. belki birden fazla kez izlemek bir şeyleri yerli yerine daha rahat oturtabilir.


    (villeneuve - 28 Ekim 2010 12:54)

  • comment image

    1998 yilinda, dogma 95 manifestosuna uygun cektigi solen* filmini seyrettikten sonra buyuk umutlar bagladigim ve bizlere amerikan kaliphanesinden cikmamis bakis acilari ve usluplari hediye edecegini umdugum danimarkali yonetmen thomas vinterbergin bu yil vizyona girecek filmi. film turk sinema seyircisi ile 22. uluslararasi istanbul film festivali vasitasiyla bulustu. yonetmenin bu kez dogma kurallarindan siyrilarak cektigi film. cok sey anlatmaya cabalarken hic bir seyi tam olarak anlatamayan film. ne oraya ne buraya oturmayan guduk bir film. biraz hitchcock gerilimi, biraz "dunyanin sonu geldi, her seyin civisi cikti" filmleri hayalgucusu, birazcik da "tekrar kavustuk ama olum ayirdi" ask filmleri tribi...olmus mu yani? olmus ama yazik olmus.
    yalniz muziklerine ve sean pennin cizdigi karaktere bir diyecegimiz yok.


    (leopold kessler - 16 Nisan 2003 16:01)

  • comment image

    muzikleri zbignew preisner yapmis. bu kadar insan, bu kadar emek,.....

    ha bir de, neden amerikali oyuncularin polonyali karakterleri canlandirip aralarinda o garip aksanla konustuklari da ayri bir merak konusu bende. yabancilastirma efekti idiyse eger, gerek yoktu ona, bu filme yabancilasmak icin...


    (tramell - 21 Nisan 2003 00:09)

  • comment image

    müzikleri dışında hiç bir öğesi güzel sayılamayacak olan, festival bünyesinde gidilip soğuktan donarak * * çıkılan fazlasıyla fütüristik ve gerçekdışı bir garip film.
    filmin yarısında dışarı çıkmamı engelleyen tek şey sean pennin arada bir seyirciyi büyüleyen sesi idi.


    (tinuviel - 25 Nisan 2003 23:10)

  • comment image

    denilenlere göre başrol oyuncularından claire danes'in son halini gördükten sonra mutsuzluktan ağladığı filmdir. oldukça kötüdür; ki böyle sakin sessiz ilerleyen kıyamet filmlerine bayılmama rağmen, bunu kayıramıyorum.

    mubi'den izledim, altyazılarının da filmden 10 kat daha kötü olduğunu, örneklemeye gerek duyurmayacak kadar başarısız olduğunu ekleyeyim.


    (lecterhouse - 31 Mayıs 2012 16:33)

  • comment image

    bir benim tarafimdan takdir edilmiş yapim. studyo eli ile arthouse, aferin thomas. festen ardindan, herkes pek bir vurucu, pek bir aglatici bir film bekliyordu bu amcadan. ne hayaller kurmustuk, dogmanın titrek kamerasından kurtulup, amerikaya gidince kalbimizi yerinden sokecek hikayeler anlatacakti. thomas bize koca bir nah çekti. ayri ayri düşünüldüğünde herbiri insani deli eden oyku parcaciklari, belli belirsiz bir tema üzerinden, mükemmele yakın sinemasal bir dille aktariliyor. kar yüzünden dunyanin hicbiryerine inemeyen bir ucak, yalnizliktan ve mutsuzluktan olup duran insanlar, aslind yerine gecmek için yanip tutusan buz danscilari. cok buyuksun tomas, yazilip cizilenler sana komaz.


    (insidious - 11 Eylül 2003 18:36)

  • comment image

    bence de, kesinlikle becerilmiş bir film. şiir ve sinema ilişkisi denilince akla hep şiirsel görüntüler geliyor. hayır efendim, işte size son derece iyi görselleştirilmiş bir şiir. içinde soğuk, buz, kalp, ölüm, kopya ve kurtuluş kavramları geçen bir şiir. ben şiirden nefret ederim diyen sinefiller de ilk yarıda terk eder bu sınavı.
    (bkz: sinema şiirsel bir sınamadır)


    (enis zenci - 28 Aralık 2003 23:58)

Yorum Kaynak Link : it's all about love