Süre                : 1 Saat 12 dakika
Çıkış Tarihi     : 11 Aralık 1973 Salı, Yapım Yılı : 1973
Türü                : Korku
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Douglas S. Cramer Company , Screen Gems Television
Yönetmen       : Curtis Harrington (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Robert Bloch (IMDB)(ekşi),Douglas S. Cramer (IMDB),Wilfred Lloyd Baumes (IMDB),Robert Bloch (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Meredith Baxter (IMDB), David Hedison (IMDB), Gale Sondergaard (IMDB)(ekşi), John Carradine (IMDB)(ekşi), Renne Jarrett (IMDB), Keye Luke (IMDB)(ekşi), Kent Smith (IMDB)(ekşi), Stuart Whitman (IMDB)(ekşi), Milton Parsons (IMDB), Peter Lorre Jr. (IMDB), John Abbott (IMDB), Virgil Frye (IMDB), William Sims (IMDB)

The Cat Creature (~ Die Katzengöttin) ' Filminin Konusu :
The Cat Creature is a TV movie starring Meredith Baxter, David Hedison, and Gale Sondergaard. When a rich man dies, some items from a collection of his are stolen- an ancient Egyptian gold amulet and the mummy that was wearing it....


  • "(bkz: göte göt demek)"
  • "biz hep know'a kınov, knife'a kınayf, knight'a kınayt dediğimiz için bizi etkilemeyen olay."
  • "ai, aie, aies, ait, aient, et, es, est, eh, hé, hais, hait, haie, ais, èskelimelerinin hepsinin okunuşunun "e" olduğu bir dilde* konuşmaktan daha zor değildir."
  • "(bkz: cafer copy center)bi de bunu dene yeğen, bak bakalım c harfini kaç değişik şekilde okuyorsun."
  • "- dilde mantık olsa iğneye diken; dikene batan denirdi. zülal balpınar *"




Facebook Yorumları
  • comment image

    chair'e çeer, chemist'e kemıst demek gibidir.. kimse kusura bakmasın ama, e sikerim böyle dili..

    kendileri durumu multiple functionality adını verdikleri bir teori ile savunuyor ama, "bunları biliyor muydunuz?" kitaplarından farkları yok bu konuda yazılan çizilenlerin..

    "bıdı bıdı olunca bıdı bıdı oluyor, bazen de bıdı bıdı olmasına rağmen dıbı dıbı oluyor" diyor kabaca.. hayvan herif, biz de görüyoruz onu zaten.. sebep sebep?

    debe edit'i: öncelikle hepinize teşekkür ederim dostlar..

    gelelim eleştiri kısmına..

    başlıkta bir diğer suser arkadaşımın da eleştirdiği üzere, kendi dilinden, dilinin özelliklerinden bihaber bir nesil mevcut, alayını efes'le kınıyor, şişesini de başlarına vurmak istiyorum bitirdikten sonra..

    sivri zekalılardan ilki demiş ki, "kendi dilinde de aynı gariplikler olduğunu bilmeyenleri rahatsız etmiştir." örnek olarak da "fare" ve "kare" kelimelerini iliştirmiş entry'sine.. ulan götelek, ilkini "fare", ikincisini "keyr" diye mi okuyorsun sen? ya da "kağre" mi diyorsun alışık olmadığımız şekilde? hayır.. kare kare, fare de fare işte.. yazılışları da okunuşları da aynı..

    ha, "kare" kısacık okunuyor, "fare" sanki "faare" gibi çıkıyor diyebilirsin.. o da senin bok yemen.. şemsiyemin ucu kare türküsünü dinle bakalım, nasıl telaffuz ediliyormuş mezkur kelime..

    ikinci kovalak da eş sesli kelimeler konusuna girmiş alakasız şekilde..

    aydın diyor, "aydın'da mola verdik" diyor; aydın diyor, "aydın abi" diyor.. alaahaghsasgdhjdghald.. la yürü git..

    bir diğeri de "kar" ve "kâr" kelimelerini örnek olarak sunup ikisinin okunuşlarının farklı olduğunu söylemiş.. evet, doğrudur, ikisinin okunuşu farklıdır, lakin ikisinin yazılışı da farklıdır güzel kardeşim.. "şapkalı a" denen bir harf vardır dilimizde..

    neyse, bağlayalım.. derdimiz ingilizce'ye bok atmak değil tabii ki, olamaz.. nihayetinde kendisi üzerinden ekmek kazanan birisiyim*.. ingilizce öğretiyorum..

    derdim, dildeki tutarsızlık ve bu tutarsızlığın istisnalarla sınırlanmamış olması.. kural vardır, kuralı bozan bir durum vardır, "istisna" der geçersin.. ama burada durum böyle değil, o istisna, bu istisna.. "e kural nereye o zaman ibneler?" diyesi geliyor insanın haliyle..

    neyse, haydi hayırlı günler.. ingilizce dersine gidiyorum*..


    (hapsuruktan tayyare - 6 Aralık 2015 14:56)

  • comment image

    ai, aie, aies, ait, aient, et, es, est, eh, hé, hais, hait, haie, ais, ès

    kelimelerinin hepsinin okunuşunun "e" olduğu bir dilde* konuşmaktan daha zor değildir.


    (feel the blanks - 6 Aralık 2015 16:05)

  • comment image

    bunun sebebi çok defa söylendi tekrar edelim.

    ingilizce'nin ve çoğu yazıldığı gibi okunmayan dillerin alfabeleri çok eski tarihlere dayanır. zamanla kelimelerin okunuşu değişir ancak yazılışı aynı kalır.

    bizim alfabemizin de 1000 yıllık bir tarihi olsaydı muhtemelen "kurugmış yığaçlar tonandı yaşıl diye yazıp kurumuş ağaçlar donandı yeşil diye okuyorlar sikerim böyle dili" diyeceklerdi.

    olayın özeti budur.


    (battuta - 6 Aralık 2015 16:14)

  • comment image

    ezik oğlu eziklerin, dillerinden utanan zibidilerin gelip burada kendi dillerini aşağılamasını sebep olan deme.

    ulan öküz adamın bahsettiği şeyden ingilizler de muzdarip. ingilizcenin içinde onlarca dilden farklı kelimeler var, yazılışları yıllar içinde değişmiş, ortaya böyle sözcükler dahilinde kuralsız nizamsız bir sözcük haznesi çıkmış, etimolojiyle ilgili en basit forumda en basit ortamda bile tartışılan bir mevzu, hiç bir ingiliz çıkıp "abi hiçte bile öyle değil" demiyor iken, ingilizin kendisi de bu durum ile kompleks yapmadan eğlenebiliyor iken, buradaki ezik türkler haayııv san yanlaş biliyosun asıl senin dilin böyle diyor ya, gerçekten ağza kürekle vurma hissi yetersiz kalıyor içimde oluşan gıcıklık hissine karşı, evire çevire dövesim geliyor. bir de kıt kafasıyla türkçeden örnek vermeye çalışıyor, onda da yanlış örnekler veriyor, aslında verebileceği örnek varken angut ve sığır olduğu için yanlış örnek veriyor, cehaletini karpuz sergisi gibi sergiliyor. sizi bu kadar dilinizden ve kültürünüzden utanan hale getirenlerin, sizi bu kadar cahil ve öküz bırakanların allah belasını versin.


    (manzikert - 6 Aralık 2015 17:42)

  • comment image

    çok muhtamelen lise, dil okulu, ya da bir hazırlık sınıfını dolduran bireylerce amatörce aşağılanmaya çalışılan ingiliz dilinin merak edilip açılıp araştırılsa sebebi gayet rahat bulunabilecek telaffuz hususlarından biridir.

    ingiliz dili dediğinin şeyin bugünkü haline gelmesi binlerce yıllık olay. bir sürü değişim geçirmiş.

    ingilizcenin middle english olduğu dönemlerde ortaya çıkan the foot - strut split diye bir durum söz konusu. kısacası, "u" harfi güney ve kuzey ingiltere arasında iki farklı telaffuz şekline bürünüyor. birisi ters omega şeklinde gösterilen "o" sesi diğeri ise bu ses için lazım olan gerekli dudak yuvarlama hareketini yapmamalarından kynaklanan ve but kelimesindeki u sesinin fonetik alfabesinde ters v harfi şeklinde gösterilen o bizdeki "a" sesine benzeyen ses halini alıyor. "neden ama?" diyenlere middle english ve the foot-strut split hakkında bi'şeyler okumalarını tavsiye ederim. ya da sadece türkçe'de de aynı seslerin bölgeler arasında farklı söylenebildiğini hatırlasınlar.

    bu değişim sonrasında u harfi p/f/b gibi ağzın ön kısmında dudaklardan çıkan bir sesten sonra geliyor ve devamında l/ş/çı sesi geliyorsa ters omeganın sembolize ettiği ses halini alırken, bu dizilimin olmadığı diğer durumlarda ters v olarak söylenmiştir.

    bundandır ki pull, bull, full mesela uyaklıdır ve a sesi barındırmaz. cut ve but ise bu yüzden a sesi barındırırken her dilde olan istisnalar bu kuralın gerçekleşmediği durumları ortaya koyar. put da bu istisnalardan biridir.

    cat ve car seslerinin farklı olması oradaki a sesinin farklı ünlü sesler olmasındandır.

    ingilizcede 5 sesli harf varken 15 kadar ünlü sesi vardır. bar ve bad'teki seslerin de farklı olması bundandır.

    bu türk dilinde de görülen bir durumdur; zira, el ve bezelye kelimelerindeki e sesi gece ya da ver kelimelerindeki e harfinden farklıdır. ayla kelimesindeki a mesela en az cat ve car kadar bariz farklılık barındırır. bunda da gerek öncesi ve sonrasında gelen sesler ve kelimenin etimolojik kökeni etkilidir. her dil gibi ingiliz diline ait kelimelerin telaffuzları da bu tarz parametrelerden etkilenir.

    evet ingilizce epey çalıp çırpma ürünüdür. yunanca, latince ve fransızca olmadan bir hiçtir. ancak kendi içinde kuralları, geçirdiği yapısal evrimler vardır. bu kuralları öngöremeden, dil tarihi hakkında az çok şey okumadan, yunanca ve fransızcanın ingilizceyi nasıl etkilediği konusunda en ufak bir fikir sahibi olmadan hele hele vowel intonation konusundan birhaberken, ingilizce ile dalga geçtiğini ve aşağıladığını sanmak en hafif ifadeyle çok naif bir davranıştır.

    edit/ekleme:

    chair'ın ch'si kelimenin kökeni germanic bir dil ya da fransızca kökenli olduğu için ç diye okunurken, chemistry'nin ch'sinin "k" olmasının sebebi kelimenin aslen yunanca olmasındandır. hoş, chair de aslen yunanca bir kelimedir ancak (bkz: #56749681)

    (bkz: character)
    (bkz: psychic)
    (bkz: psychology)

    fransızca ve yunanca bilmemek ayıp değil, bilmediğini bilmeden saydırmak ayıptır.


    (lefteris - 7 Aralık 2015 00:17)