Süre                : 1 Saat 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 28 Eylül 2018 Cuma, Yapım Yılı : 2018
Türü                : Drama
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  BFI Film Fund , Blonde to Black Pictures , Blonde to Black Pictures
Yönetmen       : Tom Beard (IMDB)
Senarist          : Tom Beard (IMDB)
Oyuncular      : Samantha Morton (IMDB)(ekşi), Billie Piper (IMDB)(ekşi), Bella Ramsey (IMDB), Emilia Jones (IMDB)(ekşi), Daniel Mays (IMDB)(ekşi), Ibinabo Jack (IMDB), Grace Hogg-Robinson (IMDB), David Elliot (IMDB), Adam Young (IMDB), Badger Skelton (IMDB), Eva Fontaine (IMDB), Dana Haqjoo (IMDB), Savannah Acquah (IMDB), Seychella (IMDB)

Two for Joy ' Filminin Konusu :
Two for Joy is a movie starring Samantha Morton, Billie Piper, and Bella Ramsey. A troubled family's problems come to a head during a stay in a seaside town.


  • "güzide bir müzik grubu. hoş erkek vokal. goodnight elisabeth,catapult, mr. jones hoşlaştığım şarkılarıdır..yalnız şöyle de bir geyik olabilir yani: kargaları saymak mı yoksa sayan kargalar mı?"
  • "underwater sunshine isimli 6. stüdyo albümleri nisan 2012'de piyasaya çıkmıştır."
  • "two weeks notice filminin soundtrackindeki big yellow taxi'yi vanessa carlton adlı çıtırla birlikte seslendirmişlerdir ki bu hatunun şarkıya duuu bab bab'lardan başka bir katkısı yoktur"
  • "popüleriteye değil kaliteli müziğe önem veren grup. yıllardır sıkılmadan dinlerim kendilerini."
  • "colorblind şarkısı cruel intentions filminin soundtrack'ine güzel bir sahneyle dahil olmuştur."




Facebook Yorumları
  • comment image

    tahmini 14 yaşımdan itibaren dream onla başlayan, dunyanın en ıyı muzigini aerosmith yapar şeklindeki sarsılmaz inancımda ufak bir kırılma yapan gruptur kargaları sayanlar.
    yanlış anlaşılmasın. dunyanın merkezinde kendimi baz aldıgımda dunyanın en iyi muzigi de teorik olarak kendımı en ıyı hıssettıren muzık oluverıyor ıster ıstemez. yoksa, gelmış gecmıs butun muzık otorıtelerıyle zerre bagdasmayan kişisel zevkim pearl jame, pink floyda, metallicaya ne biliim doorsa falan denk geldiginde kısa surelı bır saygı durusuna gecıp, yola devam edıyor. endişelenmeyin.
    egıtılmesı ımkansız vahşi kulagım, 2004 (ya da 2005 emin degilim. almanak tutmuyorum.) oscar ödülleri töreninde accidentally in love esliginde counting crowsla tanıstıgında (muzikal anlamda yani. yoksa oturmus evimde izliyodum rahat rahat. ne gıtcem losencılıs a) gecenin bir koru kendi kendime dansedip eglendıgımı, uzun yıllar sonra dogdugu kasabaya donmuş ve genkızlıgındakı gıbı yatak tepelerinde dansedip ''come on come jump a little higher'' mırıltıları eşlıgınde kendını yataga atan karizmatik vogue editoru gibi hissettigimi dun gibi hatırlıyorum.(tepki vermeyın. acıklayamam. bana da sacma gelıyor su an evet.) neticede bu eglencenın kacınılmaz sureci kapsamında ''hmm steven tyler bi muddet daha beklıyebilir'' diyerek kendimi adam duritz'in aglak muzıgıne teslim edişim pek uzun surmedi. o gun bugundur keyfim yerinde. bulaşmayın. kalbinizi kırarım.

    -eee nasıl gidiyor iş??

    and it doesn't get much worse than this
    in beds in little rooms
    in buildings in the middle of these lives
    which are completely meaningless
    help me stay awake...i'm fallin... *

    - eee zeynepcim bu sene biter artık okul dimi??

    tell yourself we'll read
    a note that says
    i'm sorry everyone
    i'm tired of feeling nothing goodbye
    wash your face
    dry your eyes
    cause you've been waiting a long time
    you've been waiting a long long time *

    -sende iyice evkuşu oldun ha. gelsene işte içer, sıçar, egleniriz.

    we spend all day getting sober
    just hiding from daylight
    watching tv
    we just look a lot better in the blue light
    well, you know i gotta get out
    but i'm stuck so tight
    weighed by the chains that keep me... *

    - ahh canımmm. yeni duydum. ayrılmışsınız yaaa. nasıl? iyisin ama şimdi dimi. iyisin iyisin. iyi gorunuyosun.

    don't it always seem to go
    that you don't know what you got 'til it's gone *

    - venedik falan bişler diyodun sen bi ara, n'ooldu o??

    all my innocence is wasted on the dead and dreaming
    every night these silhouettes appear above my head
    little angels of the silences that climb into my bed and whisper
    every time i fall asleep, every time i dream
    'did you come? would you lie?
    why'd you leave us 'till we're only good for...
    waiting for you' *

    - sana da bişey soylemeye gelmıyor. hiçbişeyi begenmıyosun. herseyi eleştiriyosun. bu gidişle yanlız kalıcaksın. soyliim bak.

    pass me a bottle, mr. jones
    believe in me
    help me believe in anything cause
    i want to be someone who believes
    ....
    we all want to be big big big big stars,
    but we've got second thoughts about that
    believe in me
    because i don't believe in anything
    and i don't want to be someone to believe
    you should not believe in me * *

    - ee nasıl gidiyor hayat?

    thought i might get a rocket ride
    when i was a child
    but it was a lie
    that i told myself when i needed something good

    at 17 had a better dream
    now i'm 33 and it isn't me
    but i'd think of something better if i could

    all my friends and lovers
    will leave me behind
    and i'm still looking for a girl
    one way or another
    i'm just hoping to find a way
    a way to put my feet out in the world *

    bi gun evrenler birbirine girse, bi uzaylı gelse, benden counting crows u tanımlamamı istese, kelimesi kelimesine bunları anlatırdım.
    böyle bi grup işte bu adamlar.


    (poisonblue - 11 Ağustos 2007 22:51)

  • comment image

    güzide bir müzik grubu. hoş erkek vokal. goodnight elisabeth,catapult, mr. jones hoşlaştığım şarkılarıdır..

    yalnız şöyle de bir geyik olabilir yani: kargaları saymak mı yoksa sayan kargalar mı?


    (diomede - 28 Nisan 2000 22:10)

  • comment image

    counting crows siginaktir benim icin. hissedilen seyler huzun boyutunu astiginda, utanc, hayal kirikliklari, basarisizliklar hepsi ust uste bindiyse adam duritz'in sesinin yakinlarda bi yerlerde olmasi hayatidir. artik "keske hayat boyle olmasaydi, keske ben boyle olmasaydim, bu sefer, en azindan bu sefer her sey biraz daha farkli olsaydi da nefesim kesilecek kadar dibe vurmasaydim" demenize gerek yoktur, sizin yerinize zaten countin crows soylemistir. " a long december", "goodnight elizabeth"," perfect blue building"," round here", "have you seen me lately","raining in baltimore" orada bi yerlerdir. ne kadar dinlerseniz dinleyin eskitemezsiniz onlari. en acil,en zorda kaldiginiz anda pansuman yapar iyilesemeyen yaralara.


    (erasmo - 31 Aralık 2010 18:10)

  • comment image

    kutsal müzik kaynağı last.fm'de dave matthews band'e benzeyen bir şeyler bulayım diyerek yaptığım arama sonucunda önerilenlerde görüp dinlemeye başladığım grup. güzel, rahat parçaları var. arkada ince ince çalıp kafayı boşaltan, bir o kadar da tekdüze ve monoton olmayan, elemanların kişisel yeteneklerini yardıra yardıra ön plana çıkarmaya kasmadığı müzik dinlemek istediğinizde iyi gidiyor.


    (dannycarey - 15 Ocak 2013 23:19)

  • comment image

    genelde mr jones adli şarkı ile yabancı müzik çalan radyoların dinleyicisinin kulak aşinası olduğu bir gruptur counting crows. barlarda publarda hiç beklenmeyen bir anda mr. jones'un o gitar introsu ve adam duritz'in shalalalala diye bağırması aniden insanların boyunlarının sağa sola hareket etmesine, dudakların ise mr. jones and me diye başlayan nakaratta açılıp kapanmasına neden olur.

    ama counting crows mr. jones'dan çok daha fazladır. 1993 yılında çıkardıkları ilk albümleri august and everything after, grubu aniden müzik dünyasının tepesine oturtmuştur. gerçektende bu albüm lezzetinden yenmeyen bir eser olmuştur. grunge'in mainstream olduğu ve insanların artık kurt cobain ya da eddie vedder sesli klon gruplardan kustuğu dönemin alternatif müzik piyasasına ilaç gibi gelmiştir bu ağlak grup ve albüm. her sıkı alternatif müzik takipçisinin o dönemde arşivine severek eklediği bir albüm olmuştur kısaca august and everything after. işte o bizim mr. jones şarkisi da bu albümde yer almaktadır, ama albümdeki diğer müthiş şarkıların (round here, perfect blue building, raining in baltimore gibi...) yanında oldukça vasat kalmaktadır kanımca.

    august and everything after'da counting crows hem müzik hem de şarkı sözü bakımından son derece başarılı bir performans sunmasına karşın, müzik dünyasında pek yaygın olan bir engele takılmıştır. (bkz: debut albümün başarısını yakalayamamak). evet, ne yazık ki counting crows ilk albümde yakaladığı o müthiş başarıyı tekrarlamakta oldukça zorlanmıştır. ama burada eleştiriye bir çeki düzen vermemiz gerekmektedir. counting crows'un ikinci ve daha sonraki albümleri august and everything after'dan çok mu kötüdür? yoksa ilk albümdeki başarının ardından doğru limana hangi gemiyle gidileceğinin bilinmemesi mi counting crows'u affallatmıştır?

    ilk albümü takiben counting crows 1996 senesinde oldukça farklı bir ikinci albüm olan recovering the satellitesı çıkarmıştır. farklılık counting crows'un country-rock köklerinden biraz uzaklaşıp daha sanatsal, tabiri caiz ise daha avant-garde bir boyuta geçme çabasından kaynaklanmıştır. ancak bunda hiç de başarılı olamadığı üzülerek görülmüştür. bu albümde avant-garde olmak ile ağlaklık arasındaki sınır ortadan ne yazık ki kalkmıştır. yine de bu ikinci albümde daylight fading, goodnight elizabeth ve meşhur a long december gibi başarılı parçalar yer almıştır.

    recovering the satellites'tan sonra 1998 senesinde across a wire: live in new york adı altında ilk iki albümün şarkılarından oluşan canlı kayıt bir albüm yayınlamıştır counting crows. bu albüm 1999 senesinde çıkacak olan this desert life adlı albümün öncüsü olmuştur. this dessert life counting crows için bir dönüm noktası olmuştur kanımca. müzik olarak ilk ve ikinci albümlerin bir birleşimine ulaşmayı amaçlamış olan bu albümde counting crows tam olarak koştuğu yönün adını bilmese de gidilen yönde günesin doğmakta olduğunu görmüştür.

    this dessert life’ın ardından üç yıl sessiz kalan counting crows 2002 yılında hard candy ile müthiş bir dönüş yapmıştır. counting crows, august and everthing after'ın başarısından sonra varlığını hangi yönde devam ettirebileceğini deneme yanılma yöntemiyle de olsa bulduğunu bu yaratıcı müzikal ve şiirsel unsurlar taşıyan kaliteli albümle göstermiştir. hard candy her ne kadar albüm olarak august and everything after ile aynı tadı vermese de onun yanında raftaki yerini gururla almıştır.

    uzun lafın kısası, counting crows enteresan bir gruptur... hem insani kendine bağlar, satır satır yazı yazdırtır, hem de bu bağlılıktan şikayet ettirebilir. hem nefistir hem de kötü. hem yaratıcıdır hem de sıradan. belki de bu ikilemlerin nedeni o müthiş ilk albümün, çıktığı o hareketli dönemin anılarıyla karışması nedeniyle objektif bir değerlendirme yapmayı engellemesidir. neden her ne olursa olsun, içten içe insan sever counting crows'u. ama bazen bunu kendi kendine itiraf etmekten bile çekinir. çünkü hakikaten çok da yavan olabilmektedir ayni zamanda.


    (kumkuat - 5 Nisan 2004 13:28)

Yorum Kaynak Link : counting crows